Can Yoldaşı - Jack London Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Can Yoldaşı kimin eseri? Can Yoldaşı kitabının yazarı kimdir? Can Yoldaşı konusu ve anafikri nedir? Can Yoldaşı kitabı ne anlatıyor? Can Yoldaşı kitabının yazarı Jack London kimdir? İşte Can Yoldaşı kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Jack London
Çevirmen: Reşat Öktem
Yayın Evi: Oda Yayınları
İSBN: 9789753850537
Sayfa Sayısı: 172
Can Yoldaşı Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Jack London, CAN YOLDAŞI'nda, insanın insanla, insanın doğayla ilişkilerini irdelemiş, değişen maddi ortama göre insanın değişmeye uğramasını psikolojik boyutlarıyla yansıtmıştır. Bu kitabında da Darwin'in etkileri görülmekle birlikte toplum bilimsel açının egemenliği daha belirgindir. Bu kitapta toplanan öyküler, onun bir yolculuğunda gözlemlediği olgulara dayanıyor... Estetik bütünselliği içinde unutamayacağımız kahramanlarla karşı karşıya bırakıyor bizi...
Can Yoldaşı Alıntıları - Sözleri
- Ne zaman yenik düştüğünü bilemezsin, çünkü ölünceye kadar vuruşursun. Tabii, insanın yenik düştüğünü anlaması için önce hayatta olması gerekir.
- Bir şey daha öğrenmişti: Hata yapmayan dövülmüyor, cezalandırılmıyordu. Hatta beyaz adamlar sarhoş oldukları zaman bile. (Genellikle sarhoştular.) Sömürülmeye boyun eğme kuralı çiğnenmedikçe, bir olay çıkmıyordu.
- Ondan kimse hoşlanmıyordu mikroplar bile.
- «Dertlerin yarı nedeni, beyazların aptallığıdır,» dedi Roberts, bardağından bir yudum aldı ve Samoalı barmene bir iki sempatik küfür salladı. «Eğer beyazlar kafacıklarını biraz zorlayıp siyahların kafa yapılarını anlamaya çalışsalar, hırgürün büyük bir kısmı önlenir.»
- "Siyah hiçbir zaman beyazı anlayamayacak, beyaz da siyahı, beyaz beyaz olduğu, siyah da siyah olduğu sürece, bu böyle gidecek."
- Bu görkemli vahşilerin her şeye evet diyen uysal kölelikleri korkunç bir şeydi. Nasıl olurdu bu?
- Ona karşı kişisel bir kinim yok. Kötü biri o, hepsi bu. Hayatı kötü." "Başka bir deyişle, hayatın nasıl yaşanması gerektiği konusunda seninle aynı görüşte değil," diye araya girdi doktor.
- Sanayide kullanılan kahve, kakao, kauçuk vb. bitkilerin geniş ölçüde yetiştirildiği işletme
- Yedi zil vurulması (knocking seven bells out of somebody) :yedi rauntluk bir boks maçına atıfla, birisine yumrukla temiz bir dayak atmak.
- Yelkenli gemilerde direklerin ve gabyanın üstünde bulunan en yüksek bölüm.
- Korkak olduğu için, zorbalığı da korkaklığıyla uyumluydu.
- “Hayat kısa ve günler acıyla dolu,” dedi Koolau. “Haydi içip dans edelim ve elimizden geldiğince mutlu olalım.”
- " Siyah hiçbir zaman beyazı anlayamayacak, beyaz da siyahı, beyaz beyaz olduğu, siyah da siyah olduğu sürece, bu böyle gidecek."
- Korkak olduğu için, zorbalığı da korkaklığıyla uyumluydu.
- Müsadere :hukuk bir kişinin mülkiyet hakkına devletin el koyması. Ekstra Anayasamızda hükmü yoktur. Osmanlı'da kullanmıştır. 2. Mahmut zamanında kaldırılmıştır.
Can Yoldaşı İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Ne yazsa (yazdıysa) okurum dediğimiz yazarlar vardır. Jack London bunlardan biri benim için. Güney Denizi Hikayeleri yazarın denizcilik yaptığı zamanlardan yola çıkarak denizi, denizciliği ve bu hayatı yaşayanların öykülerini anlatıyor. . Öyküleri okurken tufanı yaşayabilir, beyaz adama kızabilir, güzel bir dostla karşılaşabilir ve kendinizi yamyamların arasında bulup arkanızı kollayabilirsiniz. Kısa ama doyuran öyküler. Çeviri kitaplarda biraz da çevirmenin başarısına bağlı kalıyoruz. Çok iyi bir kitap başarısız bir çeviriyle bizi kitaptan soğutabiliyor. Jack London daha önce okumamış olsam ve kaleminin tadını bilmiyor olsam bu çeviriyle sanırım pek sevmezdim. Çok düz, duygusuz bir çeviri yapılmış. Çok güzel hikayeler var ama çevirideki duygu eksikliği, imla hataları okuyanı soğutabilecek şekilde. Kitabı okumak isteyenlere başka bir yayıne vinden daha iyi bir çeviriyle okumalarını tavsiye ederim. (Nesrin)
#OkudumBitti #GÜNEYDENİZİHİKAYELERİ #PASİFİKÖYKÜSÜ1 #JACKLONDON Merhaba arkadaşlar bazı yazarlar vardır ne yazsa okunur, benim için onlardan biri de Jack London. Öykü pek sevmem ama keyifle okudum. Yazarın hayatı epey maceralı geçmiş, yapmadığı iş kalmamış. Yolu denizlerle de kesişmiş, bu öyküler de oralardan esinlenmiş galiba. İstiridye korsanlığından tutun altın aramaya kadar yolu var, ha bir de hapis yatmış Kitabımız sekiz öyküden oluşuyor. ️Mapuhi'nin Evi ️Balina Dişi ️Mauki ️Yah! Yah! Yah! ️Kafir ️Berbat Solomonlar ️Kaçınılmaz Beyaz Adam ️McCoy'un Tohumu Öykülerin hepsi denizde geçiyor. Siyahlar, beyazlar. Patronlar, işçiler, çok kazananlar, az kazananlar. Yamyam zenciler, bildiğiniz insan eti yiyorlar Yedikleri insanların kafalarını onur madalyası gibi evlerinin önünde sergiliyorlar. Kötü adam beyazlar. Fırtınalar, dalgalar, köpek balıkları. Deniz ticareti, insan ticareti. Okuyunuz efendim tavsiye ederim. Kitapla kalın sevgili dostlar (Gülsen Gürkol)
İçinde 8 tane öykünün bulunduğu bir eser. Çok fazla jack London tadında olduğunu söyleyemem. Sanki biraz çevirisi de sıkıntılı gibi geldi. Yinede okunabilir. (Jean Valjean)
Kitabın Yazarı Jack London Kimdir?
12 Ocak 1876’da San Francisco’da doğdu. Gerçek adı John Griffith Chaney’dir. Evlilik dışı bir çocuk olarak dünyaya gelen Jack London, soyadını, henüz sekiz aylıkken annesinin evlendiği John London adlı savaş gazisinden aldı. Maddi sıkıntılar nedeniyle küçük yaşta okulu bırakıp gazete satıcılığı, tayfalık, balıkçılık, istiridye korsanlığı, gazetecilik, sahil koruma devriyeliği gibi çeşitli işlerde çalıştı ve Amerikan işçi sınıfını tanıdı. 1894’te serserilik suçlamasıyla otuz gün hapis yattı. Hapisten çıktıktan sonra hayatını değiştirmek arzusuyla liseye kayıt yaptırdı. Lise öğrenimini bir senede tamamlayarak 1896 yılında Kaliforniya Üniversitesi’ne girdi. Bir dönem okuyabildiği üniversiteden maddi zorluklar sebebiyle ayrıldı. 1897’de Klondike bölgesinde altın arayanlara katıldı ama bir yıl sonra yine yoksul ve işsiz olarak geri döndü. Yoğun bir çalışma programı hazırlayarak şansını yazarlıkta denemeye karar verdi. Soneler, baladlar, nükteli fıkralar, anekdotlar, korku ve serüven öyküleri yazmaya başladı. 1909’da yazdığı Martin Eden bu dönemi yansıtması bakımından otobiyografik izler taşır. İlk kitabı Kurt Dölü (1900) büyük ilgiyle karşılandı. Aynı yıl Elisabeth Maddern ile evlendi ve bu evlilikten iki kızı oldu. Ancak bu beraberlik uzun ömürlü olmadı ve 1904’te sona erdi. Charmian Kittredge ile ikinci evliliğin ardından 1916’da Kaliforniaya’daki çiftliğinde hayatını kaybetti. London yazarlık kariyeri boyunca elliye yakın kitap yazdı ve döneminin en çok okunan yazarlarından biri oldu. Yazdıkları, yaşadıkları etrafında şekillenmiş, sosyalizmin de etkisiyle toplumcu bir dünya görüşüne ulaşmıştır. Başlıca eserleri arasında Beyaz Diş, Martin Eden, Uçurum İnsanları, Vahşetin Çağrısı yer alır.
Jack London Kitapları - Eserleri
- Beyaz Diş
- John Barleycorn
- Martin Eden
- Demir Ökçe
- Ay Vadisi
- Demiryolu Serserileri
- Vahşetin Çağrısı
- Deniz Kurdu
- Uçurum İnsanları
- Alın Teri
- Şampiyon
- Dehşet Ülkesi
- Güneşin Oğlu
- Yanan Günışığı
- Kız, Kar ve Kan
- Düş Ülkelerine Yolculuk
- Sevginin Katıksızı
- Tanrılar ve Köpekler
- Suikast Bürosu
- Kurt Dölü
- Denizin Çağrısı
- Midas'ın Müritleri
- Yıldız Gezgini
- Ölüme Boyun Eğmeyen Adam
- Ataların Tanrısı
- Beyaz Sessizlik
- Can Yoldaşı
- Devrim
- Dönek
- Gece Doğan
- Halk Avcısı
- İnsanın Sadakati
- Meksikalı
- San Fransisco'nun Güneyi
- Sınıf Farkı
- Makaloa Hasırı Üzerinde
- Bana Göre Hayatın Anlamı
- Hawaii Öyküleri
- Büyük Serüven
- Kurt Kanı
- Yakalanış
- Öyküler
- Uzak Diyarlarda
- Bir Kuzey Macerası
- Gece Geçen Serseriler
- Gemide İsyan
- Geleceğin Hikayeleri
- Beyaz Cehennem
- Büyük Evin Küçük Hanımefendisi
- Beyaz Diş - Madam Bovary
- Şafak Kızı
- Beyaz Diş - Esrarlı Ada
- Yumruk
- Buzun Çocukları
- Bin Düzine Yumurta
- Adem'den Önce
- Oyun
- Ateş Yakmak
- Acemi Gece
- Vahşetin Çağrısı (Çizgi Roman)
- Kumarbazlar Cenneti
- Vahşetin Çağrısı - Beyaz Diş
- Ateş Yakmak
- Hayatın Kanunu
- Demir Yolu Çocukları
- Kızıl Veba
- Büyük Sorgu
- Mapuhi’nin Evi
- Ölümcül Dalgalar
- Kadın Denen Mucize
- İlk Savaş, İlk Zafer
- İnsanlığın Sürüklenişi
- Kepaze
- Çinago
- Bütün Dünyanın Düşmanı
- Alice Ruhunu Açınca
- Kahekili’nin Kemikleri
- Dağ Adamı
- Bir Dilim Biftek
- Kırmızı
- Tek Özgürlüğüm
- Güneşe Doğru
- Lost Face And Other Stories
- Theft
- Tom Pomplun
- Kaval Kemikleri
Jack London Alıntıları - Sözleri
- “Sanki kendimin dışında durmuş da kuşkuyla kendime bakıyor gibiydim.” (Deniz Kurdu)
- Henüz çıldırmadım ama çıldırmaya başladığım zaman beni görün;))) (Büyük Evin Küçük Hanımefendisi)
- Yaşlılık zamanlarımızda dine ihtiyaç duyarız Alice. Din bizi yumuşatır, diğer insanların zayıflıklarına, özellikle de nerede sabah orada akşam hovardalık ettikleri ve ne yaptıklarını bilmedikleri gençlik zamanlarında gösterdikleri zayıflıklara karşı daha hoşgörülü ve affedici olmamızı sağlar. (Alice Ruhunu Açınca)
- Ömrüm boyunca gövdemle hayvan gibi çalıştım ve ne kadar çok çalıştıysam çukurun dibine o kadar fazla yaklaştım. (Tom Pomplun)
- °• İnsan her zaman hayattan talep ettiğinin daha azını alır . (Uçurum İnsanları)
- Dünyaya egemen olan kanunu iyi biliyordu: zayıflar ezilir, güçlülere itaat edilirdi. (Beyaz Diş)
- “Bana o gözleriyle bir dakika içinde, bin yılda kitaplarda okuyabileceğimden daha çok şey söylüyordu.” (Büyük Sorgu)
- Bundan şu çıkıyordu ki bir kişi dostluğun d'sini bile bilmez ama soylu biri olabilir! (Uzak Diyarlarda)
- İnsanlar neden şarap içer, at biner, aktristleri tutar, papaz ya da kitap kurdu olur? Öyle isterler de ondan. İşte sana cevap. Hepimiz, elimizdeyse, hoşlandığımız şeyleri yapmak isteriz, elde edelim etmeyelim, istediğimiz şeylerin peşinden koşarız. (Sevginin Katıksızı)
- Güneş her sabah doğar. (Makaloa Hasırı Üzerinde)
- Korkak olduğu için, zorbalığı da korkaklığıyla uyumluydu. (Can Yoldaşı)
- Derler ki, bu aşk hayattan bile daha kıymetliymiş, aşık olanlar böyle söyler. Bir kadın ya da erkek, birini dünyadaki herkesten daha fazla severse, o zaman aşık olduğunu anlar. Böyle denir ama kelimelerle açıklamak fazlasıyla zor. Sadece bilirsin işte, o kadar. (Kadın Denen Mucize)
- “Kalbimde sana duyduğum hisler yıldızlar kadar parlak ve çok, bunu ifade edebilecek bir dil yok. Sana nasıl anlatabilirim ki? Oradalar... Görüyor musun?" (Kadın Denen Mucize)
- Tekdüzelikten uzak olması belki de serseri yaşantısının en güzel yanıdır. Topluluklar hâlinde yaşayan serserilerin ülkesinde, yaşamın yüzü sık sık biçim değistirir. (Demir Yolu Çocukları)
- Yaşamaktan mutluyum, kendi akıl ve gücümden mutluyum, işleri yapmaktan mutluyum, kendim için yapmaktan. Bundan başka yaşamak için bir neden olabilir mi? Kendimden ve yaptığım işlerden keyif almayacaksam, neden yaşayayım? (Buzun Çocukları)
- “Aramızda küçük bir tartışma yaşadık ve yapabileceğimiz en iyi şey, bunun bu kadarla kalmasını sağlamak.” (Vahşetin Çağrısı (Çizgi Roman))
- Kötü olan iyi olanı bozar, her şey birlikte iltihaplanır. (Uçurum İnsanları)
- Bugün n'oluyor, ilkokuldan sonra ortaokul, lise, sonra üniversite, sonra ya memur oluyoruz ya doktor moktor, bildiğimiz serüvenleri de sadece kitaplardan öğreniyoruz. (İlk Savaş, İlk Zafer)
- Hayat hayal kırıklıklarıyla dolu ve öyle olmalı zaten. En tatlı et kıtlıktan sonra gelen ve en yumuşak yatak da zor bir avdan sonra yatılandır. (İnsanın Sadakati)
- Kazanılacak bir oyun gibi gördükleri şeyi yıllarca oynayan insanları izledim. Sonunda kaybettiler... (Dönek)