matesis
dedas

Canistan - Yusuf Atılgan Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Canistan kimin eseri? Canistan kitabının yazarı kimdir? Canistan konusu ve anafikri nedir? Canistan kitabı ne anlatıyor? Canistan kitabının yazarı Yusuf Atılgan kimdir? İşte Canistan kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
  • 28.02.2022 04:00
Canistan - Yusuf Atılgan Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Yusuf Atılgan

Yayın Evi: Can Yayınları

İSBN: 9789750735677

Sayfa Sayısı: 96

Canistan Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Ocağın üstündeki rafta yanan zeytinyağı kandilinin soluk ışığında ayak ucunda duran adamın yüzü yabancı gibi değildi ama kim olduğunu çıkaramadı. Başında yerleşik bir ağrı vardı. “Çeteler. Sonunda basıldık işte. Aptal gibi fırladım dışarı; tüfeği alıp beklemeliydim. ‘Bağa çıkmayalım bu yaz; her gün gider geliriz; geceleri köyde kalalım’ deyip durduydu Fatma. Dinlemedim…”

Yusuf Atılgan’ın tamamlamadan bıraktığı üçüncü romanı Canistan, ölümünden çok sonra, ilk kez 2000 yılında yayımlandı. Romanın coğrafyası yine Manisa; ama bu kez dönem farklı. Anadolu’nun işgal edildiği, direniş çetelerinin kurulduğu yıllar, anasını bırakıp köylere, çiftliklere çalışmaya giden çalışkan, işbilir köylü çocuğu Selim… Okuyunca göreceksiniz; üç bölümden oluşan bu kısa anlatı hiç de yarım kalmış değil. Son derece güçlü bir dil ve sağlam gözlemlerle dolu, tam bir “usta” eseri…

Canistan Alıntıları - Sözleri

  • "Çiftçinin işi bitmez; yalnız yağmurda,karda bir de arafide, bayramda dinlenir.."
  • Yanaşmanın hakkı parayla ödeniyor bu dünyada.
  • "İstanbul'da, yukarıda büyükler, kodamanlar tepişecek herhalde; bizlerse gene çalışıp didinip sağ kalmaya uğraşacağız."
  • Tanrım, dostum düşman olmuş!
  • Allah'ım, dostum düşmanım olmuş Katlanabilecek miyim?... #1000k
  • Tanrım, dostum düşman olmuş. Katlanabilecek miyim acıya?
  • Tanrım, dostum düşman olmuş. Katlanabilecek miyim acıya?
  • Tanrım dostum, düşmanım olmuş.
  • Tanrım, dostum düşman olmuş. Katlanabilecek miyim acıya?
  • Çiftçinin işi bitmez; yalnız yağmurda, karda, bir de arifede, bayramda dinlenir.
  • " Çiftçinin işi bitmez ; yalnız yağmurda , karda , bir de arifede , bayramda dinlenir ..."
  • Tanrım, dostum düşman olmuş..
  • “Hiçbişey olmaz, bunca patırtıda canımı almayan Tanrı bizi kayırır. Korkma.”
  • " Allah dert verdiyse dermanını da vermiştir bilene . Toprakta biten otların şifalısı var , ağulusu var . "
  • "- Her şeyimiz olucek demek + Elbet olucek. Çiftçinin, bağcının düzeni tam olmalı. Bu yıl bu bağı adam edeyim, gelecek güzün bi yığın üzüm parası alırız. - Ya dolu ne yağarsa? + Hiçbir şey olmaz, bunca patırtıda canımı almayan Tanrı bizi kayırır. Korkma".

Canistan İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Okumakta geç kalınmış kitap... CANİSTAN: Şubattan beri kitaplığımda olan ama elimi her attığımda, biraz beklesin dediğim, okuduğum zaman ise neden bu kadar beklemişim diye hayıflandığım bir kitap kitap/canistan--3230. Ne kadar ilginç bir ismi var değil mi? CANİSTAN. İsmi üzerinde çok düşündüm, acaba ne anlama geliyor diye? Okumadan önce hiçbir anlam veremedim ama okuduktan sonra CANDAN ÖTE  diye düşündüm. Tabii bu benim düşündüğüm, herkes kendine göre bir anlam verebilir. yazar/Yusuf-Atilgan diyince aklımıza kitap/aylak-adam--1091 ve kitap/anayurt-oteli--1094 gelir. Ama bence kitap/canistan--3230 ikisinin de önünde olması gereken bir kitap. İkisini de okudun mu ki bunu diyorsun, diyebilirsiniz. AYLAK ADAMI okudum, ANAYURT OTELİ'ni okumadım ama otel katibi Zebercet'i bilmeyen yoktur. Kitabını okumadıysam da izlediğim filmden, okuduğum incelemelerden okumuş kadar oldum. kitap/canistan--3230, Yusuf Atılgan'ın ölmeden önce yazmaya başladığı ama tamamlayamadığı son kitabıymış. (Not: Bu bilgiyi kitabı bitirene kadar bilmiyordum.) Yarım kitap nasıl güzel olabilir diyebilirsiniz ama okuyunca aslında yarım kalmadığını çok rahat anlayabilirsiniz. Kitabı dört bölüm olarak düşünüp ancak üç bölümünü tamamlayabilmiş. Aslında bu üç bölüm kitap için yeterli bence. Kimbilir belki yaşasaydı, üçüncü bölümden sonrasını çıkarırdı. Çünkü kitap üç bölümde tamamlanmış. Ya da, son bölümde kitap Selim'in çocukluk arkadaşı Ali'nin gözünden anlatılacaktı. Ama bu kadarı bile herşeyi anlamamıza yetiyor. Yarım kalmışlık hissi kesinlikle uyandırmıyor. Kitabı okuyunca mutlaka bir şeyler yazmalıyım diye düşündüm. Yazmasam kitaba haksızlık etmiş olacaktım. Şimdi diyeceksiniz ki, yazmadığın kitapları tavsiye etmiyor musun? Asla! Keşke zamanım olsa da yazabilsem. (Özellikle yazar/Hasan-izzettin-dinamo'nun kitaplarını) Yaz geldi tatil başladı, daha nasıl zamandan bahsediyorum değil mi? Ama bazen yaz tatilleri çalışma zamanlarından daha yoğun olabiliyor. Benim de yoğun yaz tatili geçirdiğim bir dönem. Tatildeyim diyerek aslında kendimi kandırıyorumdur, tatil diye bir şey yok çünkü. Neyse sanırım kendimi az da olsa anlatabildim. kitap/canistan--3230 Gelelim CANİSTAN'a. CANİSTAN, Çanakkale Savaşı döneminde başlayan, Birinci Dünya Savaşı döneminde de devam eden bir roman. Olaylar Manisa çevresinde geçiyor. Özellikle dönemin önemli olaylarına kısa da olsa değinmiş. Birinci Dünya Savaşı'ndaki işgal, kurulan çeteler, kısacası o dönem yaşanan olaylar kısa ama dolu dolu ele alınmış. Özellikle köy yaşantısı, üzüm bağları, köydeki insan ilişkileri çok derin bir şekilde anlatılmış. Okurken adeta gözümde canlandı. Sanki o anları yaşadım. Romandaki baş karakter olan Selim, 14 yaşından beri içinde taşıdığı öfkeyi hayatı boyunca içinden atamamış. Zaman geçtikçe içinde taşıdığı öfkeyi büyüttükçe büyütmüş. Üstelik bu öfkeyi en sevdiği arkadaşı için taşımış. Zaten kitabın başında, sonunu anlatıyor. Yani benim söylediklerimi spoiler olarak düşünmeyin. Ama önemli olan bu sona nasıl gelindiği. Selim, hangi yollardan geçerek bu sonu hazırlamış. Önemli olan bunları bilmek. 95 sayfalık bir kitapta ne çok şey buldum. Selim'in güçlü kişiliğine rağmen içinde yaşattığı öfkeyi gördüm. Bu öfke bana çok anlamsız gelse de, Selim'e hayran kaldım. Selim'in küçük yaşta atıldığı bilinmez hayatta kendine bir yer edinmesi hayran olunası. Hem Selim, hem kitaptaki diğer karakterler, hepsi ama hepsi o kadar yerli yerinde ki, ne bir eksik, ne de bir fazla. Okuduktan sonra, neden şimdiye kadar beklemişim diye düşünmeden edemedim. Ah, akılsız ben! :) Neden kitap dostu arkadaşlarının tavsiyelerini geciktirirsin ki? yazar/Yusuf-Atilgan Her ne kadar Yusuf Atılgan'ı tanısak da, hayatına değinmeden incelemeyi bitirmek istemiyorum. Kendisi 1921 yılında Manisa'da doğmuş. Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü bitirmiş. Fakülteyi bitirdikten sonra bir yıl kadar Manisa'da edebiyat öğretmenliği yapmış. Sonrasında ise fakülte yıllarında katıldığı öğrenci hareketlerinden dolayı on ay kadar tutuklu kalmış. Çıktıktan sonra ise görevinden atılmış. Yani o kadar okumasına rağmen sadece bir yıl öğretmenlik yapmış. Ne acı değil mi? O kadar oku, sonra öğrencilik yıllarında katıldığın gruplardan dolayı görevden atıl. Tabii bu durum kendisini yıldırmamış. Hayatına edebiyatı katarak devam etmiş. 1989 yılında son kitabı olan kitap/canistan--3230'ı yazarken, İstanbul'da kalp krizi sonucu hayata gözlerini yummuş. Bu arada bizlere az ama öz eserler bırakmış. Her romanı üzerinde konuşulacak kadar etkili olmuş. Yeni sipariş mi vereceksiniz, lütfen sipariş listenize kitap/canistan--3230'ı hemen ekleyin. Yanına bir yazar/Sait-Faik-Abasiyanik eklemeyi de unutmayın bu arada. İkisi de dudak uçuklatmayan fiyatlarda. Yani bütçenizi sarsacak kitaplardan değiller. O yüzden acele edin. Tükenmeden alın :) Bu arada, kitap/canistan--3230'ı bana tavsiye eden kitap dostu arkadaşım ruhadam35, bilseydim önerdiğin an okurdum. Geciktirdiğim için çok üzgünüm. Ama ne diyoruz, geç olsun da güç olmasın. Yani, hiçbir şey için geç değildir. Tekrar teşekkür ederim. Meraklısına şimdiden keyifli okumalar :) (Sultannn)

Yusuf Atılgan 'ın tamamlamadan bıraktığı üçüncü romanıdır Canistan ve ilk kez 2000 yılında yayımlanır.Yalnız okuyunca hiç de öyle bir izlenim bırakmadı bende. Üç bölümden oluşmuş bu kısa eserde olaylar Manisa' da geçer, kahramanımız ağanın yanında yanaşma olarak çalışan Selim'dir ve Selim üzerinden Anadolu'nun işgalini, direniş çetelerinin kurulmasını, köylülerin bu zorluklar karşısında verdiği mücadeleyi anlatır Yusuf Atılgan. Ben öğrencilerime tavsiye ederim düşüncesiyle almıştım kitabı ; öğrenciler için tavsiye edilecek bir kitap olmamakla birlikte yetişkinlerin zevkle okuyacağını düşünüyorum.Keyifli okumalar dostlar. (Nurgül Demiray)

Her zaman sevdim bu kalemi, iyi ki bir Yusuf Atılgan geçti be edebiyatımızdan.. yarım kalmış bir hikayeymis ancak hiç de değil.. her şey yazılmış söylenmiş, Allah ömür verse belki daha neler çıkarmış kaleminden bilinmez ancak bu haliyle bile tamamlanmış. Selim in hırsları etrafında 1900- 1915 lerin başlarında Manisa'daki vaziyetin bir resmi çizilmiş. Osmanlı'nın son zamanları, mebuslar meclisi, İttihat ve Terakki, Yunan a karsi direnen çeteler, Kemal Paşa'nın devleti.. bu kavramlar bize yaşanmış bitmiş olaylar olarak anlatılıyor ya hep içinden geçip gözümüzle görmüyoruz. Işte burada içinden geçiyoruz, başımiza geliyor ve görünüyor ki bizler ne güler yaşadık neler gördük.. kolay olmadı hiçbir şey, fakirlik, kıtlık belki bilgisizlik. Yoksul bir halk ve savaş.. Kısacık bir kitapta o kadar dopdolu bir hikaye bırakmış ki bizlere, vay be demekten alamıyorum kendimi. Hani kısa ama öz derler ya öyle gibi işte.. (Serhadı Sır)

Kitabın Yazarı Yusuf Atılgan Kimdir?

Yusuf Atılgan (d. 27 Haziran 1921, Manisa - ö. 9 Ekim 1989, İstanbul) Türk roman ve öykü yazarı.

1936 yılında Manisa Ortaokulu'nu, 1939 yılında ise Balıkesir Lisesi'ni ve ikinci sınıftan sonra askeri öğrenci olarak devam ettiği İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü bitirdi. Nihat Tarlan'ın yönetiminde hazırladığı bitirme tezinin konusu Tokatlı Kani: Sanat, şahsiyet ve psikoloji idi. Aynı dönemde Akşehir'de Maltepe Askeri Lisesi'nde bir yıl edebiyat öğretmenliği yaptı. Üniversite öğrenciliği sırasında Türkiye Komünist Partisi'ne katılarak faaliyette bulunduğu iddiasıyla sıkıyönetim mahkemesince tutuklanarak ceza kanunu'nun 141. maddesi uyarınca hapse mahkûm edildi. altı ay Sansaryan Han'da, dört ay da Tophane Cezaevi'nde olmak üzere on ay hapis yattı.

26 Ocak 1946'da serbest kalmış, öğretmenliği elinden alınmıştır. 1946 yılında Manisa'nın Hacırahmanlı Köyü'ne yerleşerek çiftçilik yaptı. 1976'da İstanbul'a döndü danışmanlık, çevirmenlik ve redaktörlük yaptı. Yazımı devam eden "Canistan" adlı romanını tamamlayamadan 9 Ekim 1989'de kalp krizi nedeni ile İstanbul, Moda'da öldü.

Aylak Adam ve Anayurt Oteli adlı romanlarında psikolojik yabancılaşma ve yalnızlık temasını başarıyla işleyen bir yazar olarak tanındı ve modern Türk edebiyatının önde gelen ustaları arasında yer aldı. 1987'de Anayurt Oteli romanı, Ömer Kavur tarafından aynı adlı sinema filmi olarak çekildi.

Yusuf Atılgan Kitapları - Eserleri

  • Aylak Adam
  • Anayurt Oteli
  • Canistan
  • Bütün Öyküleri
  • Sevgili Halil Kardeş
  • Ekmek Elden Süt Memeden

  • Bodur Minareden Öte
  • Siz Rahat Yaşayasınız Diye
  • Eylemci

Yusuf Atılgan Alıntıları - Sözleri

  • Başkaları bizi, baca dumanı gibi dışarıya bıraktığımız belirtilere göre tanırlar. (Bütün Öyküleri)
  • Herkesin kendini göreceği bir ayna olmaktansa, bir aynada kendimi görmeyi yeğlerim; ve görüntümün iğrençliği ya da korkunçluğu beni korkutmaz. (Siz Rahat Yaşayasınız Diye)
  • ... babam okula verdi beni. Yıllarca sürdü bu. Hiç hoşlanmıyordum; arkadaşlarla itişip kakışmak, öğretmenleri dinlemek yüzünden elimde olmadan büyüyordum. (Ekmek Elden Süt Memeden)
  • Ben seni seviyorum ki O kadar tarif edemem. (Siz Rahat Yaşayasınız Diye)
  • "Konuşmam yetmiyormuş gibi düşünmeye de başladım. En kötüsü buydu. Çoğu insanlar gibi düşünmeden konuşsaydım kimse bir şey demeyecekti; ama ben düşündüğümü söyleme kalktım." (Ekmek Elden Süt Memeden)
  • Yağmurun durup durup yağdığı günler insanlar yapacak bir iş bulamamanın sıkıntısından evleniyorlar burda; bir değişiklik isteğiyle. Geleceğin daha kurtuluşsuz tekdüzeliğini hazırlayan tuhaf bir değişiklik bu. (Siz Rahat Yaşayasınız Diye)

  • Çoğu insanlar gibi düşünmeden konuşsaydım kimse bir şey demeyecekti; ama ben düşündüğümü söylemeye kalktım. (Ekmek Elden Süt Memeden)
  • " Çiftçinin işi bitmez ; yalnız yağmurda , karda , bir de arifede , bayramda dinlenir ..." (Canistan)
  • Kalkıp düşmanlıklarla dolu bir güne başlamakta ne var? (Bütün Öyküleri)
  • insan tükenmez (Sevgili Halil Kardeş)
  • “Hiçbişey olmaz, bunca patırtıda canımı almayan Tanrı bizi kayırır. Korkma.” (Canistan)
  • "Sıkıştık mı yalnızlığımız daha koyulaşıyor." _______ (Bütün Öyküleri)
  • Elinde olmadan kirleniyordu insan. (Anayurt Oteli)

  • Merhaba Halil Kardeş, senden ve köyden haber almak beni pek sevindirdi. Artık köye sık sık gelemeyeceğim için ara sıra anama uğrayıp yine bana yazarsan daha da sevinirim. Önce TYS konusu: Devlet memurları sendikaya giremiyormuş; ayrıca kısıtlayıcı bir ilke kararı da almışlar yakında; kitabı olmayan yazarları da almıyorlarmış. Ben Vedat Türkali ve Alpay Kabacalı’ya (Yönetim Kurulu Üyeleri) söylemiştim; ama senin üyeliğin kabul edilmemiş. Beni üyeliğe aldılar ve hemen kültür kurulu üyeliğine atadılar. Ara sıra toplanıp çoğu lak lak yapıyoruz. Orada Mehmet Başaran'la tanıştım; o da Anadolu yakasında oturduğu için vapurla birlikte dönüyoruz. İyi ve kafalı bir insan. Çocuk Dergisi sorumlusu ile görüşüp senin "Keloğlan" öyküsünü buldurdum. Birkaç sayı sonra derginin biçimi ve kapsamı değişecekmiş, yeni öykülerin konusunda Ülkü'yle konuşmamı söyledi. Durumu Ülkü'ye anlattım; senin öyküleri göndermeni söyledi. İstersen benim adıma gönder; ben götürüp vereyim, böylece çabuk yayınlanma olasılığı belirir belki. Benim yayınlardaki işim çok rahat ve iyi. Çoğu kitap okuyorum; ara sıra dergilerden çeviri yapıyorum. Parası da çok iyi. Yayınlanan yazılarım için de ayrıca telif ücreti ödüyorlar. Bu pahalılıkta İstanbul'da geçinmek için doğrusu bizim için büyük bir şans bu. Mehmet Hamdi iştahlı, keyifli bir oğlan. Yürümeye başladı. Boyunun ve elinin eriştiği her şeyi yere indirip incelemek istiyor. Televizyonu, pick-up'ı ve elektrik sobasını bir türlü yere indiremediği için çok üzgün. Onları da kurcalamak için beni ve anasını bıkmadan kandırmaya çalışıyor. Milliyet Yayınları bize parasız veriliyor. Köye gelirken sana bir hayli kitap getirebilirim. Sanıyorum 19 Mayıs tatilinde birkaç günlüğüne köye geleceğim. Ayhan'la konuştum; yüzde 90 gideriz diyor. Onun arabasıyla gidip dönmek çok rahat elbet. İlk fırsatta anama uğrayıp iyilik haberimizi verirsen onu sevindirir. Ben her hafta yazıyorum ama bir ek haber almak iyi olur onun için. Şimdilik başka bir diyeceğim yok. Sevgiyle gözlerinden öperim. Habibe' ye selam. Oğlanların da gözlerinden öperim. Umarım hepiniz iyisinizdir. Postacı Mehmet'e, Sema'ya, Akif'e, genç arkadaşlarım Fevzi ile Recep'e selamlar. Serpil de selamlarını gönderiyor. (Sevgili Halil Kardeş)
  • Değişmez tek bir kesinlik vardı insan için: Ölüm. (Anayurt Oteli)
  • İnsan kendine acır mı? Ben acıyorum. (Bütün Öyküleri)
  • Tanrım, dostum düşman olmuş. Katlanabilecek miyim acıya? (Canistan)
  • İçim daralıyor. Yorganın altına büzülüyorum. İyi şeyler düşünmek istiyorum. (Bütün Öyküleri)
  • Neden bu daracık kasabadayız sanki. Yoksa bütün dünya mı böyle. Kitapların dediği yalan mı? (Bütün Öyküleri)
  • Yoksa bütün dünya mı böyle. Kitapların dediği yalan mı? _____ (Bütün Öyküleri)

Yorum Yaz