diorex

Çarpışma - J. G. Ballard Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Çarpışma kimin eseri? Çarpışma kitabının yazarı kimdir? Çarpışma konusu ve anafikri nedir? Çarpışma kitabı ne anlatıyor? Çarpışma PDF indirme linki var mı? Çarpışma kitabının yazarı J. G. Ballard kimdir? İşte Çarpışma kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 07.06.2022 20:00
Çarpışma - J. G. Ballard Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: J. G. Ballard

Çevirmen: Nurgül Deveci

Orijinal Adı: Crash

Yayın Evi: Ayrıntı Yayınları

İSBN: 9789755391687

Sayfa Sayısı: 208

Çarpışma Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

“Yeraltı edebiyatı”nın “müthiş” bir örneğini sunuyoruz sizlere. “Müthiş”, hiç de abartılı bir tanımlama değil! Çarpışma ilk yayımlandığında da birçok insanı çarpmıştı. David Cronenberg filme çektikten, film Cannes Film Festivali’nde Jüri Özel Ödülü’nü aldıktan sonra ise tam bir “şok” yaşandı. Sinema tarihinin en canlı tartışmalarından birine neden oldu...

Anthony Burgess’ın en yaratıcı yazarlardan saydığı, kimi eleştirmenlerin Calvino’ya benzettiği Ballard’ın ana temaları “sınırsız olabilirlik” ve “şimdideki gelecek.” Klasik bilimkurgunun teknoloji tapınmasına dönüşen dış uzaylara yönelik gezintilerine karşı çıkarak “Esas yabancı gezegen dünyamızdır” diyor ve teknoloji tapınmasını reddederek okuru “iç yolculuklar”a çağırıyor.

Çarpışma’da ise modern zamanların gündelik hayat tanrılarından olan araba “başrol”de oynuyor. İnsanların küçük dünyalarını başka yerlere taşımasına imkân vererek özgürlük yanılsaması yaratan; “uzaklık”ı dolayısıyla “yolculuk”u yok ederek “hız”a özel bir ağırlık ve istenirlik kazandıran; “güvenli” evlerimizden otoyollara çıktığımızda bizi ölümün kıyısında gezdirerek epeydir kaybettiğimiz “heyecan”ı yaşatan bir araç araba... Modern zamanların kalabalıkları arasında yalıtılmış, güçsüz ve çaresizce dolaşırken bize sağladığı iktidar ve heyecanla “tahrik” olduğumuz, kendimizi tekrar “yarışta” hissettiğimiz bir “teknoloji harikası...”

Yeraltı edebiyatının “müthiş” bir örneğidir Çarpışma. Anthony Burgess’ın en yaratıcı yazarlardan saydığı, kimi eleştirmenlerin Calvino’ya benzettiği Ballard’ın ana temaları “sınırsız olabilirlik” ve “şimdideki gelecek”tir. Klasik bilim-kurgunun teknoloji tapınmasına dönüşen dış uzaylara yönelik gezintilerine karşı çıkarak, “Esas yabancı gezegen dünyamızdır” diyor ve teknoloji tapınmasını reddederek okuru “iç yolculuklar”a çağırıyor.

Çarpışma’da ise “başrol”de modern zamanların gündelik hayat tanrılarından olan araba var. İnsanların küçük dünya-larını başka yerlere taşımasına imkân vererek özgürlük yanılsaması yaratan; “uzaklık”ı, dolayısıyla “yolculuk”u yok ederek “hız”a özel bir ağırlık ve istenirlik kazandıran; “güvenli” evlerimizden otoyollara çıktığımızda bizi ölümün kıyısında gezdirerek epeydir kaybettiğimiz “heyecan”ı yaşatan bir araç araba... Modern zamanların kalabalıkları arasında yalıtılmış, güçsüz ve çaresizce dolaşırken bize sağladığı iktidar ve heyecanla “tahrik” olduğumuz, kendimizi tekrar “yarışta” hissettiğimiz bir “teknoloji harikası...”

Ballard, gündelik hayatımızın vazgeçilmezlerinden olan arabaları seks ve teknolojinin buluşma yeri olarak kullanıyor. Artık arabalar hem sonsuz fantezilerin yaşandığı bir cinsellik mekânı hem de çarpışmaların taşıdığı cinsel göndermelerle dolu seksüel birer objedir ona göre...

Türünün tek örneği olan Çarpışma, “oto-erotizm” diyebileceğimiz bir eğretilemeyle, günümüz teknolojisinin içimizde uyuyan psikopatolojiyi nasıl uyandırabileceğini, seksle teknoloji arasındaki çarpıcı birlikteliğin “dehşetli” yanlarını gösteriyor.

“Borges’ten sonra, fakat bir başka düzlemde, Çarpışma bundan böyle her yerde karşımıza çıkan simülasyon evreninin ilk büyük romanıdır.”

Jean Baudrillard.

Çarpışma Alıntıları - Sözleri

  • İletişim dünyası içinde teknolojinin kötü ruhları ve paranın satın alabileceği düşler kol geziyor.
  • Bizler kocaman bir romanın içinde yaşıyoruz.
  • zihnime sızan heyecan duygusu düşmanlık ve şefkat arasında gidip geliyor, bu iki duygu birbirinin yerine geçebiliyordu.
  • Kanin beyaz bluzuna akisini seyrediyordum
  • Yaralarimin icinde en onemli olani basimdaki sinirlerden birinin zedelenmeseydi
  • Kendimi kendi bedenimden uzak hissediyordum, sanki kaslarını kemiklerimden birkaç milimetre ayrılmış
  • Gülümsemeye çalıştım. Saç çizgimin birkaç santim solundaki yaraya atılan dikişler yüz ifademi değiştirmeme engel oluyordu. Hemşirenin tuttuğu tıraş aynasında yüzüm, kendi çarpık anatomisiyle şaşkına dönmüş bir akrobatınkine benziyordu.
  • Bizi birbirmize teknolojideki yeni birtakim ogeler bagliyordu
  • birden onu nasıl incitebileceğimi merak ettim.
  • Bir yandan arabaları izlerken bir yandan da bu kadının nasıl seviştiğini hayal ediyordum.
  • Catherine’in uzanip bu genc kadinin goguslerine dokunmasini, ya da elini kisacik eteginin altindan iceri sokup poposunun arasindaki yarigini avuclamasini ve elini perineye kaydirmasini bekliyordum
  • Hastanede kaldigin sure icinde, tip mesleginin insanlardan hincinizi almak icin en iyi yol olduguna iyiden iyiye inanmistim
  • Bu kadinin tepkilerine ihtiyacim var
  • Garip bir çelişkiyle, aramızda geçen bu sevişme her türlü cinsellikten yoksundu.
  • Aramızda tıpkı ikimizden birinin başka bir sevgilinin peşinde olduğu partilerde birbirimize zorlama bir şefkat gösterdiğimiz zamanlarda olduğu gibi alaycı bir sessizlik hüküm sürüyordu.

Çarpışma İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Teknolojik Fetişizmin Cinsellikle Buluşması: Çarpışma: “20. yüzyılı egemenliği altına alan kabusun akılla evliliğinden her zamankinden daha belirsiz bir dünya doğdu. İletişim dünyası içinde teknolojinin kötü ruhları ve paranın satın alabileceği düşler kol geziyor. Termonükleer silah sistemleri ve alkolsüz içecek ticareti, reklamcılığın ve uydurma olayların, bilimin ve pornografinin yönettiği ışıltılı bir dünyada varlığını aynı anda sürdürüyor. Yaşamımız 20. yüzyılın o büyük, ikiz ana temasının egemenliği altında: seks ve paranoya.” – James Graham Ballard. 1930 Şanghay doğumlu Ballard, aslen bir İngiliz vatandaşıdır ve ömrünün büyük bir bölümünü Londra’da geçirmiştir. 2. Dünya Savaşı’nda yaşadıklarının etkisi zaman zaman eserlerine yansımıştır. En bilinen yapıtları arasında kitap/gunes-imparatorlugu--8884, kitap/gokdelen--20511 ve Çarpışma gelmektedir. 1996’da yazar/david-cronenberg tarafından aynı isimle sinemaya uyarlanan ve ardından Cannes Film Festivali’nde Jüri Özel Ödülü’nü alan Çarpışma, büyük tartışmaları da beraberinde getirmişti. Erotizm dozu bir hayli yüksek olan bu romanı yine aynı dozu kullanarak filme uyarlayan Cronenberg de böylece sinema tarihine büyük bir iz bırakmayı başarmıştı. Türkiye’deki ilk baskısı Cannes Film Festivali’nden sonra 1997’de Ayrıntı Yayınevi tarafından yapılan kitap, daha sonra aynı yayınevinin “Yeraltı Edebiyatı” dizisine taşınmıştı. Uzun zamandır yeni baskısı olmayan kitabın yeni adresi ise Sel Yayınları olmuştu. 2015’te yazar/nurgul-demirdoven‘in gözden geçirilmiş çevirisiyle yeniden yayımlanan roman, filminin de etkisiyle tüm dünyada Ballard’ın en çok okunan yapıtları arasındadır. “Bizi birbirimize teknolojideki yeni birtakım öğeler bağlıyordu.” yazar/J-g-ballard‘ın 1973’te kaleme aldığı “Crash”, modern edebiyatın en çarpıcı metinlerinden biri olma özelliğini taşıyor. Bilimkurguda teknoloji tapınmacılığına karşı çıkan “Yeni Dalga” akımının kurucusu ve en büyük temsilcisi olan Ballard’ın bu cüretkar romanı, araba-insan ilişkisini masaya yatırıyor. Romanında, gündelik yaşantımızın sıradan bir nesnesi haline gelen arabalar başrolde yer alırken, onu üreten ve kullanan insan ise tüm cazibesiyle bu metalik aletlere eşlik ediyor. Kimi zaman “oto-erotizm” kimi zaman da yeraltı edebiyatı türlerinde sunulan Çarpışma’yı aslında herhangi bir türe sokmak o kadar kolay değil. Özünde bir distopyayı temsil ettiğini bilsek de, aslında bu esere türünün tek örneği demek mümkün. Kitabın ana karakterlerinden birinin adının da Ballard oluşu ilginç bir bilgi olarak öne çıkıyor. Kendi adını verdiği karakter ve birinci tekil şahıs aracılığıyla anlattığı hikayesiyle, karakteri ve kendisi arasına ince bir çizgi çiziyor James Graham Ballard. “Ona göre, bu yaralar, sapkın bir teknolojiden doğmuş yeni bir cinselliğin kapılarını aralıyordu.” Londra’da yaşayan Ballard, geçirdiği bir trafik kazasının ardından bir süre hastanede yatmak zorunda kalır. Tüm bu süreç esnasında kurduğu birbirinden garip hayaller, hayatının sonraki dönemine etki edecektir. Cinselliğin ön planda olduğu, seksle yoğrulan tüm bu saplantılı düşünceleri, iyileştikten sonra ona eşlik edecek olan Vaughan’ın da yardımıyla hayata geçecektir. Vaughan ise, araba kazalarıyla insanlar arasında vahşi boyutlara ulaşabilecek denli ürkütücü bir tutkunun pençesinde, mazoşist bir karaktere sahiptir. Vaughan’ın arabalara karşı duyduğu ilgisi, kadınlarla birleştiğinde saplantılı hayaller ortaya çıkmaktadır. Bu hayallerden birisi ise film yıldızı Elizabeth Taylor‘la ilgilidir. Londra’daki Shepperton Film Stüdyoları’nda bir film çekimi için bulunan Elizabeth, kendi bedeniyle kurulan korkunç hayallerden habersiz hayatına devam etmektedir. Elinde bir fotoğraf makinesi ve arabasıyla birlikte şehrin kalabalık trafik noktalarında tur atan Vaughan, seksin karşı konulamazlığını ölüm ile birleştirmeye ve bunu araba gibi teknolojik bir aletle kutsamaya and içmiştir. “Gözle görülmeyen bir erotizm, keşfedilmemiş bir cinsel dil bu karmaşık aletin ötesinde bizi bekliyordu.” Ballard, tıpkı diğer kitaplarında olduğu gibi bu kitabında da modern çağın doyumsuzluğunu ve teknoloji sayesinde insan ruh halinin saklı kalmış yanlarını gözler önüne seriyor. İnsan vücudu ve araba arasında kurduğu benzerliklerin okur üzerindeki etkisi, imgeler üzerine kurduğu öyküsüyle de katlanarak artıyor. Arabaların çarpışması sonucu insan vücudunda meydana gelen kazalar insanlar üzerinde adeta birer deşarj etkisi yaratmaktadır. Bu ikisi arasında keskin bir bağ kuran ve arabalar içinde cinselliklerini cömertçe sergileyen ilginç ötesi karakterleri ile Londra’nın geniş caddelerinde onlarla birlikte ilerlemeye devam ediyoruz. Bir açıklamasında bu romanı için Ballard, “Okuyucuya kaçacak yer bırakmadım,” cümlesini sarf etmiştir. Kitabın finaline doğru katlanarak artan cinsellik ve şiddetin gerçekten de okuru kaçmaya teşvik etmesi edebiyat eserlerinde sık rastlanan bir durum değildir. Ballard, Vaughan, Catherine, Vera Seagrave, Helen Remington, Elizabeth Taylor ve Shepperton Film Stüdyoları arasında şekillenen öykü, bir ilkel canlı olan insanın hayatına sonradan giren arabaların da katılımıyla bir senfoni orkestrasına dönüşüyor. Ballard’ın orkestra şefliğinde nihayete erdiğinde ise, modern hayatın metalik soğukluğunu en ince ayrıntısıyla tatmış oluyoruz. Cinsel bir zevkin pençesine düşmüş Vaughan ve diğerlerini edebi bir zevkle karşılıyoruz. “…bu basınçsız alanda bir uzay kapsülünün içinde havada uçan nesneler gibi asılı duruyordu.” İnsanların teknoloji fetişizmini ustalıkla yazan Ballard, metalin insan ruhunu tahrik eden bir unsur haline geldiğini ifade ediyor. Teknolojiye ve cinselliğe dair birçok tespitte bulunan Çarpışma, tüm diğer bilimkurgu romanlarından hemen her yönüyle ayrılmayı başarıyor. Ballard’ın yapmayı amaçladığı şey de zaten tam olarak bu. Teknolojiye tapmayıp, onu bir eleştiri malzemesi olarak kullanan Ballard, bunu bilimkurguyla da birleştirdiğinde ortaya distopik kurgular çıkarmayı başarıyor. kitap/beton-ada--8881, kitap/gokdelen--20511, kitap/oteki-dunya--13730, kitap/sinirsiz-ruyalar-diyari--8889 gibi yapıtları ile birçok ortak özellik barındırsa da, Çarpışma tüm bu kitapların arasında en farklı görüneni olarak bir adım öne çıkmayı başarıyor. Teknoloji ve erotizmin egemenliğinde yaşayan insanların dünyasına bir uyarı niteliğinde olan bu roman, klasik bir bilimkurgu okurunu her zaman tatmin etmese de, James Graham Ballard gibi bir yazarı okumadan da bilimkurgunun gerçek anlamıyla özümsenemeyecek olduğuna inananlardanım. Keyifli okumalar. “Söylemeye gerek yok, Çarpışma’nın görevi dikkatimizi çekmek, bizi, teknoloji manzarasının her köşesinden her geçen gün daha ikna edici bir biçimde çağıran zalim, erotik ve ışıltılı dünyaya karşı uyarmaktır.” – James Graham Ballard. (Bahri Doğukan Şahin)

DEĞİŞİK BİR DENEYİM…: Aslına bakacak olursanız, edebi bir porno okudum. Bunu zaten kitabın başında yazar/J-g-ballard belirtmiş ve neden bunu yapıtlandırdığını da açıklamış. Tarz olarak elbette ki herkesin hoşuna gitmeyebilir fakat ben beğendim. Porno, teknoloji ve arabalar üzerinden çok fazla anlam çıkartılabilir. Hoşuma gitmeyen ve benim asıl önemsediğin konu ise kurguydu. Tartışmasız çok daha vurucu bir sona doğru sürüklenme yaratılabilecek bir zemini sanki daha elverişli değerlendirebilirdi. Betimlemeler ise gerçekten etkileyici. Fakat yazar/Ludwig-Wittgenstein dediği gibi “Dilimin sınırları dünyamın sınırlarıdır.” dan yola çıkarsak, kullanılan kelime zenginliğinin (herhalde böyle söylesek daha iyi olur) belirli kalıpların tekrarından oluşması, pornonun çok fazla altının çizilmesine neden olmuş. Hepsi bir yana, bu tarz bir okuma benim için ‘değişik’ bir deneyimdi. Sıradışılığı hoş bir tad bıraktı. Ha bir tane daha Ballard okur muyum? Bu tarzın en güzel örneğini okudum, yeraltını seviyorum ama yazar/Chuck-Palahniuk tarzı sanki bana daha çok hitap ediyor. (Arda)

Teknoloji ve insan arasındaki ilişkiyi aşırı bir erotizm betimlemesi ile anlatan tavsiye etmek istemediğim bir kitap. Muhakkak öğrenilecek şeyler vardır ama farklı yolları, farklı anlatımları tercih ederim, bu kadar erotizm fazla.. (Muharrem Kenger)

Çarpışma PDF indirme linki var mı?

J. G. Ballard - Çarpışma kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Çarpışma PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı J. G. Ballard Kimdir?

James Graham Ballard (15 Kasım 1930 - 19 Nisan 2009) Şanghay'da doğan İngiliz asıllı bilimkurgu yazarıdır. Bilimkurgu edebiyatta teknoloji tapınmacılığına karşı çıkan Yeni Dalga'nın seçkin temsilcilerindendir.

Ballard ve ailesi Pearl Harbour baskınından sonra diğer yabancılarla birlikte bir sivil tutsak kampına gönderildi. 1942 yazından savaşın bitimine kadar burada kaldılar. Ballard, tutsak kampında yaşadıklarını temel alarak 1984'te Güneş İmparatorluğu (Empire of the Sun) adlı kurmaca kitabını yazdı. Bu kitap daha sonra Steven Spielberg tarafından beyazperdeye uyarlandı. Bilim ve teknolojiye karşıt tutumunun şekillenmesinde, bu dönemdeki tutsaklar kampı, savaşın meydana getirdiği yıkım ve felâket gibi dramatik tecrübelerin büyük etkisi olduğu düşünülür. Özellikle atom bombasının meydana getirdiği fâcia, Ballard'ın eserlerinde kıyamete özgü felâketlerle imgesini bulur.

1946'da İngiltere'ye yerleşen Ballard, 1949'da psikiyatri okumak amacıyla Cambridge'de üniversiteye gitti. Üniversitede ruhtahlili (psikanaliz) ve gerçeküstücülükten etkilenerek yazdığı öncü kurmaca hikâyelerle yazarlığı da bir meslek olarak düşünmeye başladı. İki yıllık üniversite yaşantısından sonra Kanada'ya giderek Kraliyet Hava Kuvvetleri'ne (RAF) katıldı. 1954'te Hava Kuvvetleri'ni bırakarak İngiltere'ye döndü ve bir yıl sonra evlendi. 1956'da üç çocuğundan ilki doğdu ve aynı yıl Prima Belladonna adlı ilk öyküsü Science Fantasy dergisinde yayımlandı. 1962'deki ilk romanına (The Drowned World) kadar öykülerle bu dergide adından söz ettirdi. Bu romanın diğer kıyamet sonrası kurmacalardan farkı başkarakterin, buzulların erimesiyle oluşan felâketi ve kargaşayı hoş karşılayan biri olmasıdır. Ardından yazdığı kitaplarla bu alanda kendini kanıtlayıp tam-zamanlı bir yazar olarak hayatına devam etmiştir.

En çok konuşulan romanlarından biri olan Çarpışma'da (Crash) cinsel arzular ve teknoloji harikası arabalar arasında ilişki kurarak olay yarattı. Bu kitap aynı adla 1996'da David Cronenberg tarafından sinemaya uyarlandı ve müstehcenlik uyarısıyla sansür tartışmalarına sebep oldu. Bu tartışmaların ardından film sansüre uğramadan gösterime girdi ve Cannes Film Festivali'nde Jüri Özel Ödülü'nü kazandı.

Ballard bilimkurgunun teknoloji merkezli konulara bağlılığını teknoloji tapınmacılığı ve basmakalıpçılık diye eleştirip, uzay ve zaman yolculuklarını "iç uzaylardaki yolculuklar"la yer değiştirdi ve "asıl yabancı gezegen dünyamızdır" dedi. Ayrıca bilimkurgunun 20. yüzyılın esas edebî geleneği olduğunu ve bilimkurgunun görevinin reklamlar, imajlar gibi içinde yaşadığımız çeşitli kurgular arasından gerçekliği yakalamak olduğunu ve geleceğin bugünü anlamak için geçmişten daha iyi bir anahtar olduğunu söyledi.

Eserleri Ayrıntı Yayınları tarafından Türkçeye kazandırılmaktadır.

Uzun süre prostat kanseri ile mücadele eden James Graham Ballard, 19 Nisan 2009'da 78 yaşında, Londra'da öldü.

J. G. Ballard Kitapları - Eserleri

  • Gökdelen
  • Çarpışma
  • Güneş İmparatorluğu
  • Öteki Dünya
  • Kristal Dünya
  • Sınırsız Rüyalar Diyarı
  • Beton Ada
  • Süper Kent
  • Milenyum İnsanları
  • Cennete Bir Koşu
  • Vahşet Sergisi
  • Kokain Geceleri
  • Yakın Geleceğin Mitosları
  • Kadınların Şefkati
  • Merhaba Amerika
  • The Drowned World
  • Al Kumsallar
  • Hayatın Mucizeleri

J. G. Ballard Alıntıları - Sözleri

  • Günün birinde Çin de dünyanın geri kalan bölümünü cezalandırıp korkunç bir öç alacaktı. (Güneş İmparatorluğu)
  • …kendi yaratma gücündeki bir tanrı misali yeniden can veren bir benliğin içi boş izdüşümü gibi hissetmişti kendini. (Kristal Dünya)
  • . Bu insanlar bir anlamda geleceğin hali vakti yerinde ve iyi eğitimli proletaryasının öncüsüydüler, şık mobilyaları ve akıllı duyarlılıklarıyla bu pahalı apartmanlara kapatılmış, kaçış imkânları yoktu. ... (Gökdelen)
  • birtakım nedenlerden ötürü, kendi içimde, başka birine verilmiş olması gereken bir rolü oynadığımı düşünüyordum. (Sınırsız Rüyalar Diyarı)
  • zihnime sızan heyecan duygusu düşmanlık ve şefkat arasında gidip geliyor, bu iki duygu birbirinin yerine geçebiliyordu. (Çarpışma)
  • “Fakat bana öyle geliyor ki Max, tıp mesleği büsbütün hükmünü yitirmiş olabilir. Hayat ile ölüm arasındaki yalın ayrımın artık çok da bir anlamı olduğunu sanmıyorum.” (Kristal Dünya)
  • Birden farkına vardım: Kesinlikle ölü değildim, ama aynı zamanda, yalnızca canlı da değildim. (Sınırsız Rüyalar Diyarı)
  • - "... İzleri takip et. Guilford'dan 2 numaralı terminale kadar. Yolda bir yerde kendinle karşılaşacaksın..." (Milenyum İnsanları)
  • ❝Seninle bir yerlerde karşılaşacağımı düşünüp duruyorum...❞ (Yakın Geleceğin Mitosları)
  • Bugün yeni bir kelime öğrendim. Atom bombası. Gökyüzünde beyaz bir ışık gibiydi. Tanrı fotoğraf çekiyormuş gibi. (Güneş İmparatorluğu)
  • Siyasetten söz ediyoruz. Halk, kendisinin aldatılmasında bile bile suç ortaklığı yapıyor. (Öteki Dünya)
  • Aramızda tıpkı ikimizden birinin başka bir sevgilinin peşinde olduğu partilerde birbirimize zorlama bir şefkat gösterdiğimiz zamanlarda olduğu gibi alaycı bir sessizlik hüküm sürüyordu. (Çarpışma)
  • Her cumartesi geliyorum buraya, eninde sonunda biri soruyor, 'Kaç para?' diye. 'Bedava,' diyorum. Afallıyorlar, sanki bir şeylerini çalmaya kalkmışım gibi tepki veriyorlar. İşte sana kapitalizm. Hiçbir şey parasız olamaz. Bu ideoloji hasta etmiş onları, polis çağırmak istiyorlar, muhasebecilerine mesajlar bırakıyorlar.Kendilerini değersiz hissediyorlar, günah işlediklerine inanıyorlar. Hemen koşup gitmeleri ve bir şey satın almaları gerekiyor yeniden nefes alabilmek için...'' (Öteki Dünya)
  • güçlü ve gelişigüzel cinsel tutkunun etkisi altındaydım. (Sınırsız Rüyalar Diyarı)
  • . Çalışmaları tatmin ediciyse, insanlar eski moda anlamda boş zamana ihtiyaç duymazlar. Hiç kimse Newton ya da Darwin'in rahatlamak için ne yaptığını ya da Bach'ın hafta sonlarını nasıl geçirdiğini sormaz. . (Süper Kent)
  • Garip bir çelişkiyle, aramızda geçen bu sevişme her türlü cinsellikten yoksundu. (Çarpışma)
  • Evde, kendi başıma uzun saatler geçirirdim. (Hayatın Mucizeleri)
  • Dinlerin neden çölde başladığını yeni anladım -dinler birilerinin düşüncelerinin uzantısı gibi.Bakir bir doğadan çok buradaki her taş, her kaynana dili, her tarla sincabı birilerinin aklının uzantısı gibi görünüyordu, her şeyin mümkün olduğu büyülü bir alemdi sanki. Birlikte yeni doğrulara yelken açıyorduk. (Merhaba Amerika)
  • Bir nedenle, ona neredeyse inanmıştım. (Hayatın Mucizeleri)
  • Bütün bir savaşın yükünü yalnız başıma taşıdığımı düşünürdüm bazen. (Kadınların Şefkati)

Yorum Yaz