diorex
life
Dedas

Cecü'nün Yer Cüceleri - Umberto Eco Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Cecü'nün Yer Cüceleri kimin eseri? Cecü'nün Yer Cüceleri kitabının yazarı kimdir? Cecü'nün Yer Cüceleri konusu ve anafikri nedir? Cecü'nün Yer Cüceleri kitabı ne anlatıyor? Cecü'nün Yer Cüceleri kitabının yazarı Umberto Eco kimdir? İşte Cecü'nün Yer Cüceleri kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 12.03.2022 14:00
Cecü'nün Yer Cüceleri - Umberto Eco Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Umberto Eco

Çevirmen: Eren Yücesan Cendey

Yayın Evi: Yapı Kredi Yayınları

İSBN: 9789750810503

Sayfa Sayısı: 112

Cecü'nün Yer Cüceleri Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Bilim adamı, yazar, edebiyatçı, eleştirmen olarak 20. yüzyılın en önemli düşünce adamlarından Umberto Eco'dan çocuklara masallar: Cecü'nün Yer Cüceleri. "Bomba ve General", "Üç Kozmonot" ve "Cecü'nün Yer Cüceleri" başlıklarından oluşan kitapta savaş karşıtlığı, farklılıklara saygı ve çevrecilik ekseninde barışçıl bir anlatım hâkim. Umberto Eco'nun anlattığı, Eugenio Carmi'nin resimlediği Cecü'nün Yer Cüceleri masallara ihtiyacı olan herkes için...

(Tanıtım Bülteninden)

Cecü'nün Yer Cüceleri Alıntıları - Sözleri

  • Her neyse, bizimki üzgün bir atomdu, çünkü bir atom bombasının içine konmuştu. Öteki atomlarla birlikte, bombanın atılacağı ve her birinin her şeyi yok ederek parçalanacakları günü bekliyordu.
  • Onlardan öyle farklı öyle farklıymış ki, onu anlamak ve sevmek gelmemiş ellerinden. Aralarında hemen anlaşıp ona karşı saf tutmuşlar. Bu canavarın karşısında kendi aralarındaki farkın hiç önemi kalmamış. Varsın her biri farklı bir dil konuşsun, ne olurmuş? Onlar aynı hamurdanmış, insanmış. Ama öteki öyle değilmiş. Bir kere çok çirkinmiş ve dünyalılar, çirkin olanın aynı zamanda kötü olduğunu düşünürmüş. Böylece parça parça eden atom tabancalarıyla onu öldürmeye karar vermişler.
  • Şimdi şunu bilmelisiniz ki; dünya, hayatlarını bomba biriktirmekle geçiren generallerle de doludur.
  • "...hediye atın dişlerine bakılmaz."
  • .. yer cücelerinin başı araya girmiş: "Bağışlayın bay keşfedici" demiş; "oraya biraz daha bakmaya gerek var mı bilmiyorum. Uygarlığınızın çok ilginç yönleri olabilir ama onu buraya getirirseniz bizim artık kırlarımız, ağaçlarımız, ırmaklarımız olmayacak ve kendimizi kötü hissedeceğiz. Bizi keşfetmekten vazgeçebilir misiniz acaba?"
  • İnsanın elinin altında bu kadar bomba varken, kötü olmaması çok zordur.
  • "Herkes çok mutluydu."
  • ve dünyalılar, çirkin olanın aynı zamanda kötü olduğunu düşünürmüş.
  • Günün birinde herkes bir gezegenden ötekine yolculuk yapabilsin diye yıldızları fethetmek istiyorlarmış; çünkü Dünya artık çok sıkışık bir yer haline gelmiş ve kalabalık gitgide artıyormuş.
  • Bir kere çok çirkinmiş ve dünyalılar, çirkin olanın aynı zamanda kötü olduğunu düşünürmüş.
  • Atomlar birbirleriyle uyum içinde olurlarsa, her şey tıkır tıkır işler . Hayat da bu uyum üzerine kurulur.
  • Bakın bay keşfedici, aklıma güzel bir düşünce geldi. Neden biz Dünya'ya gelip sizi keşfetmiyoruz? (...) Çünkü biz kırları ve bahçeleri tertemiz tutmakta, yeni ağaçlar dikmekte, devrilmekte olan yaşlı ağaçları korumakta çok başarılıyızdır; hem bütün o plastikleri ve kavanozları toplarız, vadilerinize şöyle bir çekidüzen veririz; bacalarınıza yapraklardan süzgeçler takarız, Dünya insanına bazen otomobile binmeden de gezmenin güzelliğini ve daha başka şeyleri anlatırız ve belki birkaç yıl sonra sizin Dünya'nız da Cecü gibi güzel bir yer haline gelir.
  • Böylece herkes, bombalar olmadan hayatın daha güzel olduğunu keşfetti.
  • (...) dünya, hayatlarını bomba biriktirmekle geçiren generallerle doludur.
  • Günün birinde herkes bir gezegenden ötekine yolculuk yapabilsin diye yıldızları fethetmek istiyorlarmış; çünkü Dünya artık çok sıkışık bir yer haline gelmiş ve kalabalık gitgide artıyormuş.

Cecü'nün Yer Cüceleri İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Umberto Eco’nun anlattığı, Eugenio Carmi’nin resimlediği üç hikâye: Çocuklar, büyükler ve masallara gerek duyan herkes için... Umberto Eco, günümüz dünyasının en karmaşık, en içinden çıkılmaz hâle gelen sorunlarını ele alıyor kitapta. Usta yazar, çocukları yer yer hüzünlü yer yer heyecanlı bir öykü atmosferi içinde bilgilendirmeyi ihmal etmezken, ebeveynleri de durup düşünmeye sevk ediyor. Savaşların tamamen kişisel çıkarlar adına planlandığını; dil, din, ırk gibi farklılıklarımız üzerinden ayrıştırıcı propagandalar yapmanın ne denli anlamsız ve önemsiz olduğunu; doğanın hayatımızdaki önemini, insanoğlunun doğaya nasıl da ihanet ettiğini, çocukların ve yetişkinlerin yani bütün okurların sofrasına usta bir biçimde sunuyor. Böylelikle yetişkinlerin içindeki çocuğa, çocukların ise içindeki yetişkinlere sesleniyor bir anlamda. Hadi, şimdi kitabımızın sayfalarını karıştırmaya başlayalım. İsyan edip içinde bulundukları bombadan kaçmaya çalışan atomların dayanışması, kuşkucu ve birbirini sevmeyen üç ayrı ülkenin kozmonotlarının altı kollu bir Marslıdan öğrendikleri dostluk hikâyesi ve doğa dostu cücelerin dünyayı kirletenlere verdikleri çevre dersi; kitabın anlattığı üç hikâye. Bu hikâyeler sırasıyla ‘Bomba ve General’, ’Üç Kozmonot’ ve ’Cecü’nün Yer Cüceleri’. İlk hikâyemiz ‘Bomba ve General’... Evvel zamanla kalbur samanın yine iç içe olduğu zamanlardan bir gün, üniforması gecelerin yıldızlarla dolu olduğu kadar dolu bir general vardır. Atomlar birbirleriyle uyum içinde yaşarken, masum atomlarımızı bir bombanın içine hapseder; çünkü mesleğinde yükselme umuduyla durduk yere savaş çıkarma peşindedir generalimiz. Kendi hâlinde yaşayan masum atomlarımızın ise ona büyük bir süprizi olacaktır. Atomların süprizini ve generalin başına neler geldiğini merak ediyorsanız devamını Umberto Eco anlatıyor. Diğer hikâyemiz ‘Üç Kozmonot’… Amerika, Rusya ve Çin’den üç ayrı kozmonot, dünyanın üç farklı yerinden Mars’a doğru hareket ederler. Oraya kim daha çabuk varırsa o ülke daha başarılı olacaktır. Dolayısıyla üç kozmonot da birbirlerini sevmiyorlarmış. Oraya vardıklarında, farklı dilleri konuştukları için anlaşamıyor ve karşılıklı güvensizlik içinde birbirlerinden uzak bir şekilde gezegeni araştırmaya koyulmuşlar. Toprakta açılmış olan uzun kanallar zümrüt rengi suyla doluymuş. Tuhaf mavi ağaçlar, üzerinde pek acayip renkli tüyleri olan daha önce hiç görülmemiş kuşlar varmış. Hava çok soğukmuş ve ansızın ağaçlığın içinden korkunç bir Marslı çıkmış karşılarına. Marslı arkadaşın baştan aşağı yeşil bir vücudu, kulaklarının yerinde iki anteni, fil gibi bir burnu ve altı kolu varmış. Bizimkilere bakmış ve ‘’GIRRRR’’ demiş. Daha birbirlerini anlamaktan yoksun olan kozmonotlar dev Marslıyı hiç anlamamışlar. Kozmonotların başına ne gelecek? Acaba Marslıdan ne öğrenecekler? Bütün soruların cevabı hikâyemizde saklı. Son hikâyemiz ise ‘Cecü’nün Yer Cüceleri’. Zamanın birinde yeryüzünde yeni topraklar keşfetmek isteyen güçlü bir imparator varmış. “Gemilerim altın, gümüş ve çayır dolu; uygarlığımı taşıyabileeğim yeni bir kıta keşfetmedikten sonra, neye yarar benim imparatorluğum!” diye bağıran bir imparator hem de. Yardımcıları imparatora yeryüzünde keşfedilecek herhangi bir yerin kalmadığını, en küçük adalara bile tatil köyleri yapıldığını, bu yüzden de uzay gemileriyle gezegenleri keşfedecek bir Samanyolu kaşifi yollamaları gerektiğini söylemiş. İmparator da bunu derhal onaylamış. Kaşif, uçsuz bucaksız uzayda dolaşıp üzerinde yaşayabilecekleri ve uygarlaştırabilecekleri bir gezegen parçası aramış. Günlerden bir gün megagalaktik megateleskobuyla yeşil vadileri ve ormanlarıyla sevimli mi sevimli bir gezegen görmüş. Bir yanda bu gezegenin içinde barış, huzur ve mutluluk içinde yaşayan cüceler, diğer yanda o gezegene uygarlığı götüreceğini iddia eden kendini beğenmiş imparatorun adamları... Gezegende neler yaşandı dersiniz? Bu karşılaşmadan öğreneceğimiz çok şeyler olduğunu düşünüyorum. Söylemeden edemeyeceğim bir konu var, ben ve benim gibi düşünenleri üzen bir konu hem de sevgili arkadaşlar. Ne mi? Çocuklar için her zaman kullanılan bir cümle aslında, beni üzen bu cümle: “Sen çocuksun anlamazsın!” . Yanılıyorsunuz sayın büyüklerim, anlarlar; hem de sizden daha iyi, en saf, en masumane hâliyle anlarlar. Hatta kimi şarkılar bile bunu söyler, “Biz büyüdük ve kirlendi dünya.” Hiçbir şeyin zamana yenik düşmemesi dileğiyle, Cemal Süreya’ya bir kulak verelim, o bu konuda neler diyor? Cemal Süreya ‘Günler’ adlı deneme kitabının 646.gününde şunları söylemiştir; “Ayrı bir çocuk edebiyatı olmaması kanısındayım, edebiyat vardır. Çocuklar da ondan kendilerine göre koparabildiklerini alırlar. Çocuğu küçümseme yatıyor ‘Çocuk edebiyatı’ sözünde. Bırakalım çocuk da yüzmeyi ( okuma yazma) öğrendikten sonra bizim girdiğimiz denize girsin. Bilginin çocuklara ayrı bir aktarılış biçimi olabilir. Olmalıdır. Ama ‘Çocuk Süleymaniyesi’ni kabul edemem. Kahramanı çocuk olan romanlar vardır. Ama niçin çocuk romanı olsun? Çocuk politikası var mı? Çocuk beledıyesi?” Ayrıca Cemal Süreya’nın kaleme aldığı Aritmetik İyi Kuşlar Pekiyi kitabının arka kapağında şu öğütler yazar: ‘’Çocuklar için yazmak. Yazarsın. Yalnız şunu unutma: Çocuklar her şeyi anlar. Her şeyden söz edebilirsin onlara. Enflasyondan bile. Bilgiçlik taşıyan şeyler yazma. Daha içten ol. Serüvenlerden düşlerden söz et. Sözgelimi, lacivert ipek helikopterler uçsun yazılarında. Bilgi de ver. Senin işin onlarda okuma tadı yaratmaya çalışmak.” Cecü’nün Yer Cüceleri kitabı tamamen bu paralelde yazılmış ve sanki Umberto Eco ,Cemal Süreya’nın düşüncelerini tek tek işlemiş gibi, ortaya da yediden yetmişe herkese hitap eden bir eser çıkmış. Keyifli okumalar... (Bardamu)

Tam çocuklara okumalık, okutmalık. Çok güzel, çok sade bir kitap. Kitaptaki konuların olağanüstü oluşu çocuklar için kitabı çekici kılarken araya sıkıştırılan minik hayat dersleri de hem çocuklara hem de yetişkinlere güzellikler katabilecek güzellik ve sadelikte. (Serap Güneş)

öncelikle kitabı okurken aklımdan geçen düşünceyi sözlü olarak ifade etmek isterim: ''sevgili kızım, çok güzel bir kitap keşfettim ve sana bu kitabı her zaman okuyacağım.'' Eco'nun kalemi her yaş grubu insana iz bırakıcı ve her yaş grubundan insanın görmesi, okuması, duyması gereken bir unsur. yıldızlar, gezegenler, kaşifler, hüzün, heyecan, mutluluk kelimeleri döndü durdu kafamda. Teşekkürler Umberto Eco. (cespresso)

Cecü'nün Yer Cüceleri PDF indirme linki var mı?

Umberto Eco - Cecü'nün Yer Cüceleri kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Cecü'nün Yer Cüceleri PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Umberto Eco Kimdir?

Umberto Eco (d. 5 Ocak 1932, Alessandria), İtalyan bilim adamı, yazar, edebiyatçı, eleştirmen ve düşünür. Takma ismi Dedalus'tur.

Dünya kamuoyunun gündemine Gülün Adı ve Foucault Sarkacı gibi romanlarıyla giren İtalyan yazar, aynı zamanda Orta Çağ estetiği ve göstergebilim dalının ustalarındandır. Eco, 1971'den bu yana Bologna Üniversitesi'nde profesör olarak çalışmaktadır ve yapısalcılık sonrası göstergebilim gelişmelerine önemli katkılarıyla tanınmaktadır. Eco, yüksek lisans ve doktora çalışmalarını Thomasçılık akımı ve bu akımın estetik anlayışı üzerine yaptı. Tarihçi, filozof, Orta Çağ uzmanı, James Joyce üzerine derin araştırmalar yapmış bir yazar. Yazarın ilk romanı Gülün Adı 1980'de yayımlandı. 1962'de Torino Üniversitesi'nde doçent, 1969'da ise Floransa Üniversitesi'nde görsel iletişim dalında profesör oldu. 1971'de Bologna Üniversitesi'ne geçti ve 1975 yılında bu üniversitenin Gösteri ve İletişim Bilimleri Enstitüsü'nün başına getirildi.

Eco'nun çalışmaları 1960'ların ortasından itibaren avantgarde yapıtlara, kitle kültürüne yönelmiştir. Son dönemlerde ise, güncel olay ve olguları da ele alan çalışmalar yapmaktadır. Bu çalışmalar arasında edebiyat eleştirileri, tarih ve iletişim yazıları önemli bir yer tutmaktadır. Eco özellikle tarih bilgisiyle süslediği eserlerinde tam bir ustalık gösterir. Özellikle Baudolino adlı eserinde Bizans ve IV. Haçlı Seferi hakkındaki anlatılar sürükleyicidir.

Roland Barthes'tan sonra, "ayrıntıların anlamı" ya da "ayrıntıların sosyolojisi" adı verilen bir anlayışın önemli köşe taşlarından birisi olan Umberto Eco'nun pek çok eseri Türkiye'de yayınlandı.

Kasım 2005 ve Haziran 2008 tarihlerinde ABD'den Foreign Policy ve İngiltere'den Prospect dergilerinin internet üzerinden okuyucu anketleri ile oluşturduğu Dünyanın ilk 100 entellektüeli listelerinde, 2005 yılında 2., 2008 yılında 14. sırada yer almıştır.

Umberto Eco Kitapları - Eserleri

  • Gülün Adı
  • Foucault Sarkacı
  • Sıfır Sayı
  • Prag Mezarlığı
  • Baudolino
  • Beş Ahlak Yazısı
  • Tez Nasıl Yazılır?
  • Yanlış Okumalar
  • Kitaplardan Kurtulabileceğinizi Sanmayın
  • Anlatı Ormanlarında Altı Gezinti
  • Önceki Günün Adası
  • Yorum ve Aşırı Yorum
  • Somon Balığıyla Yolculuk
  • Ortaçağ'ı Düşlemek
  • Cecü'nün Yer Cüceleri
  • Kraliçe Loana'nın Gizemli Alevi
  • Günlük Yaşamdan Sanata
  • Düşman Yaratmak
  • Genç Bir Romancının İtirafları
  • Ortaçağ Estetiğinde Sanat ve Güzellik
  • Çirkinliğin Tarihi
  • Ortaçağ 1
  • Güzelliğin Tarihi
  • Felsefe Tarihi-1
  • Budalalıktan Deliliğe
  • Antik Yunan
  • Açık Yapıt
  • Edebiyata Dair
  • Ortaçağ 2
  • Antik Yakındoğu
  • Efsanevi Yerlerin Tarihi
  • Avrupa Kültüründe Kusursuz Dil Arayışı
  • Popüler Roman Kahramanları
  • Ortaçağ 4
  • İnanç ya da İnançsızlık
  • Devlerin Omuzlarında Milano Dersleri
  • Yengeç Adımlarıyla Sıcak Savaşlar ve Medyatik Popülizm
  • Nişanlılar
  • Ortaçağ 3
  • Mimarlık Göstergebilimi
  • Esperanto ve Çokdilli Bir Gelecek
  • 16. Yüzyıl Rönesans Çağı
  • Antik Roma
  • Ertelenmiş Kıyamet
  • Alımlama Göstergebilimi
  • Felsefe Tarihi 3
  • Bitkisel Hafıza ve Bibliyofili Üzerine Diğer Yazılar
  • Esselər
  • Experiences in Translation
  • Turning Back the Clock
  • Zamanların Sonu Üstüne Söyleşiler

Umberto Eco Alıntıları - Sözleri

  • Kendisi gibi zorbalara yardım ediyor, her türlü suçu işliyordu ve bütün bu kötülükleri de kendi zevki için yapıyordu. Size hangi kötülükleri, ne şekilde ve kaç kez yaptığını tam olarak söylemem olanaksız, ama onun nasıl biri olduğunu bugünkü koşullarda soyleyecek olursak, yasadışı örgütlerle uyuşturucu ticareti yapan ve gizli baskınlar düzenleyerek soygunlara karışanı biri olduğunu varsayabiliriz. Ve ayrıca, hakimleri ve devlet çalışanlarını satın aldığından (ki o zamanlar yolsuzluklar almış başını gidiyordu) hiç kimse onu hapse atmayı başaramıyordu. Onu tanımanız için yeterince açıklayıcı oldu mu? (Nişanlılar)
  • “Nesnenin güzelliğini belirleyen şey, bilen öznedir.” (Ortaçağ Estetiğinde Sanat ve Güzellik)
  • "İlk romanımı yazdığım sırada birkaç şey öğrendim. İlki şu: "İlham", sanatsal açıdan saygın görünebilmek için hilebaz yazarların başvurduğu kötü bir kelimedir.Eski bir söz vardır,dehanın yüzde onu ilham,yüzde doksanı terdir,der.Fransız şair Lamartine'in en iyi şiirlerinden birini nasıl yazdığından sıkça söz ettiği söylenir: Bir gece ormanda gezinirken şiirin ani bir ilhamla, aklına eksiksiz geldiğini öne sürermiş.Ölümünden sonra çalışma odasında o şiirin pek çok versiyonunu bulmuşlar,yıllar boyu yazıp yazıp düzeltmiş şiirini. (Genç Bir Romancının İtirafları)
  • Hakiki bir şeylerin varlığına olan inanç, insanoğlunun hayatta kalması açısından elzemdir. Eğer birileri bizimle konuşurken doğru veya yanlış konuştuklarından emin olmasak, ortak hayat mümkün olmazdı. Bir kutunun üzerinde "Aspirin" yazıyorsa, striknin içermeyeceğinden de emin olamazdık. (Düşman Yaratmak)
  • Bir yapıt, yapıt olarak kaldığı sürece açık bir yapıttır, bunun ötesinde açıklık yalnızca gürültü olur. (Açık Yapıt)
  • Sıradan insan, öğrenmeyi reddeder fakat oğlunu okutmaya kararlıdır. (Yanlış Okumalar)

  • Ancak modern dünyanın kastettiği anlamda Avrupa’dan söz edebilmek için, Roma İmparatorluğu’nun yıkılmasını ve Romalı barbar krallıkların doğuşunu beklemek gerekecektir. (Avrupa Kültüründe Kusursuz Dil Arayışı)
  • Kitle insanının başlıca özelliği bilme aşkıdır,bilgiye düşkünlüğüdür. (Yanlış Okumalar)
  • Derin bir üzüntü yaşadığınız bir sırada, bir komedi filmi gördüyseniz, kişinin böyle bir durumda eğlenmesinin çok güç olduğunu bilirsiniz; bununla da kalmaz, aynı filmi yıllar sonra yeniden görüp, gene gülmeyebilirsiniz, çünkü her görüntü size ilk deneyiminizdeki üzüntüyü anımsatacaktır. (Anlatı Ormanlarında Altı Gezinti)
  • Aristoteles'e göre hem bireyin hem de şehrin en üstün iyiliği mutluluktur (eudaimonia), mutluluk da insanın kendine özgü yetenekleri mümkün olabilecek en iyi şekilde icra etmesi, yani erdem (aretē) veya mükemmelliktir. İnsan sadece zihne (dianoia) değil, en iyi şekilde uygulanmaya alışılınca karakteri (ēthos) oluşturan yeteneklere de sahip olduğundan, erdemleri zihinsel (zihnin mükemmelliği) ve ahlakidir (karakterin mükemmelliği). (Felsefe Tarihi-1)
  • Bu profesyonel çevre kısa süre içinde yeni bir klasisizm akımını teşvik eden elit kültüre dönüşür. XIII ile XIV. yüzyıllar arasında İtalya'nın tama­mında rastlanan bu türden sayısız örnek arasında Friedrich döneminde Sicilya'da Pier delle Vigne (1190-1249), Napoli'de Paolo da Perugia (?-1348), Roma'da Landolfo (1250-1331) ve Giovanni Colonna (1298-1343), Toscana'da da Geri d'Arezzo (1270-1339) yer alır. Ancak klasik yazarla­rın yeniden rağbet gördüğünün en önemli göstergeleri, özellikle Alp Dağ­ larının kuzeyindeki kültürle doğrudan temasla, saygın üniversiteler(Bo­logna ve Padova) ve zengin kitap koleksiyonlarının (Verona Din Meclis Kütüphanesi ile Pomposa Manastır Kütüphanesi) katkısıyla giderek can­lanan Lombardiya-Veneto bölgelerindeki şehir devletlerinde görülür. Ö­zellikle Padova, hakim Lovato Lovati (1241 -1309) ile çevresinin antikçağ ve filoloji alanlarında yürüttüğü araştırmaları temel alan ve hümanizm belirtileri göstermeye başlayan bir estetiğin yayıldığı bir merkez haline gelir. Kısaca antikçağ tutkusu olarak tanımlanabilecek rotayı Lovato belirler; bu sürece unutulmuş metinlerin yeniden keşfe­ dilip uyarlanması da (Catullus, Lucretius, Martialis, Properti­us, Tibullus, Valerius Flaccus'un eserleri, Livius'un IV. kitabı, Horatius'un Carmina'si [Şiirler), Ovidius'un Ibis'i, Seneca'nın trajedileri, Statius'un Silvae eseri), Titus Livius'un kitabesinin ve Padova'nın efsane­vi kurucusu Antenor'un mezarının günışığına çıkarılıp gerçekliğinin ka­ nıtlanması da dahildir. Böylece klasik yazarların taklidi yoluyla, Latin şiirinin yerel dillerdeki şiire üstünlük sağlaması amaçlanır. (Ortaçağ 3)
  • ... fiziksel anlamda anı, bir kayıttır, düzeni korunan, deyim yerindeyse dondurulmuş bir organizasyondur. (Açık Yapıt)
  • ''...herkesin ödün vermeksizin bize asla bakmamaya ve yokmuşuz gibi davranmaya karar verdikleri bir cemaatte yaşasak ya ölür ya da çıldırırdık.'' (Beş Ahlak Yazısı)

  • Vanitas vanitatum .. dixit Eccelesiastes . Vanitas vanitatum et omnia vanitas (Yengeç Adımlarıyla Sıcak Savaşlar ve Medyatik Popülizm)
  • Hayvanlar kurtarılmaya değsin diye onları insansılaştırıyor, oyuncaklaştırıyoruz. Kural olarak yabanıl ve etobur olsalar bile, hayatta kalmaları gerektiğini kimse söylemiyor. Hayır, onları sarılabilinir, gülünç, iyi huylu, uysal, bilge ve terbiyeli yaparak saygınlık kazandırıyoruz. (Somon Balığıyla Yolculuk)
  • Sık sık, kitaplarımın olduğu bir odaya girer ve onlara sadece bakarım, tekine bile dokunmadan. Ne olduğunu ifade edemeyeceğim bir şey geçer bana. Hem kafa karıştırıcı hem de iç rahatlatıcı bir durumdur. (Kitaplardan Kurtulabileceğinizi Sanmayın)
  • Günün birinde herkes bir gezegenden ötekine yolculuk yapabilsin diye yıldızları fethetmek istiyorlarmış; çünkü Dünya artık çok sıkışık bir yer haline gelmiş ve kalabalık gitgide artıyormuş. (Cecü'nün Yer Cüceleri)
  • "Savaş patlamak üzereydi ,bu durumda pencereyi karartıp radyoya yapışmak mı gerekiyordu ??? ... "Radyonun sesini kıs lütfen yüreğimin atışını duymak istersen " (Kraliçe Loana'nın Gizemli Alevi)
  • çünkü her gerçek her kulağa göre değildir (Gülün Adı)
  • Gerçekten de, unutmanın iyi olacağı bir şeyin üstünde gereğinden çok düşünüp durmaktansa, elinden gelirse unutmak en iyisi. (Gülün Adı)

Yorum Yaz