diorex

Cem Sultan - Demet Altınyeleklioğlu Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Cem Sultan kimin eseri? Cem Sultan kitabının yazarı kimdir? Cem Sultan konusu ve anafikri nedir? Cem Sultan kitabı ne anlatıyor? Cem Sultan kitabının yazarı Demet Altınyeleklioğlu kimdir? İşte Cem Sultan kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 11.03.2022 04:00
Cem Sultan - Demet Altınyeleklioğlu Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Demet Altınyeleklioğlu

Yayın Evi: İnkılap Kitabevi

İSBN: 9789751035035

Sayfa Sayısı: 528

Cem Sultan Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Tarihin Vicdanlardan Gizlediği Gerçekle Yüzleşmeye Hazır Olun. Tarih her zaman adil davranmaz! Kimine kahraman kaftanı, kimine hain gömleği biçer. Gerçekse tarihin gizemleri içinde kaybolur...

Büyük Roma fethine hazırlanan Fatih'in beklenmedik ölümü Osmanlı Sarayı'nı karıştıracaktır. Bir yanda saltanatını ilan eden Beyazıt, diğer yanda Şehzade Cem, Osmanlı tahtı için amansız bir mücadeleye tutuşur. Çocukluğunda hiçbir iktidar hırsı olmayan genç Şehzade Cem'in ruhu neden bir anda saltanat hırsıyla kavrulur? Yoksa hayatına giren kadınların doymak bilmez ihtirasları mı onu felakete sürüklemiştir? Güzel hizmetçi Ferimah'ın korkunç sırrı nedir? Hayatı boyunca ölümden kaçan Şehzade Cem, sonunda ölümü neden bir kurtuluş olarak kabullenir? Ölüm şerbetini ona kim içirir? Papa Borgia mı? Zehir kraliçesi diye anılan güzel Lucrezia mı? Yoksa başka bir ölüm meleği mi? Kaynağını tarihten alan romanları Türk okuyucusuna sevdiren Demet Altınyeleklioğlu'nun bu yeni romanında; Şehzade Cem'in karlı Küre Dağları'ndan Osmanlı Sarayı'nın ihtişamına, piramitlerin gölgesinden Rodos Şövalyeleri'nin şatolarında tezgâhlanan ihanetlere, Papa Borgia ve güzel kızı Lucrezia'nın korkunç entrikalarından dillenmemiş sevdalara ve son nefese saklanan korkunç itiraflara uzanan fırtınalı yaşamını nefes nefese okuyacaksınız.

Eleştirmenlerin "Türkiye'nin Philippa Gregory'si" diye takdim ettiği Demet Altınyeleklioğlu, Bozkır Çiçeği Cem Sultan romanında bu başarısını bir kez daha gözler önüne seriyor.

(Tanıtım Bülteninden)

Cem Sultan Alıntıları - Sözleri

  • Cem'in Osmanlı tahtına geçmemesi Hristiyan alemi için Tanrı'nın bir lütfudur. (sanata-dönemin Fransız Devlet Adamı)
  • Ya sonra... Sonrası ölümdü.
  • "Cem'in Osmanlı tahtına geçmemesi Hıristiyan alemi için Tanrı'nın bir lütfudur." (Fransız devlet adamı)
  • ''Cem Kabe'ye gidip hacı olunca pusulası şaştı anlaşılan. Bambaşka bir insan olduğunu yazmış son mektubunda. Gözünde ne taht varmış ne taç? Ordu, savaş filan kalmamış fikrinde. Allah'a ibadete adayacakmış kendini. Birde kurt diye bir laf ediyor ikidebir. Kızılkurt. Kurdunu öldürmüş. Ne demekse ?''
  • "Diyeceğim şudur, hala," dedi Beyazıt tane tane. "Lâ rahime beyne'l-mülûk!" Hala Sultan'ın göz kenarlarındaki kaz ayakları iyice kırıştı. Yüzünü buruşturdu. "Ne demek şimdi bu?" "Bir Arap atasözü, ama pek uygun. Manası şu:Hükümdarlar arasında akrabalık yoktur."
  • "Nil olmasa Mısır olmaz," diye mırıldandı başvezir. "Nehir kadın gibidir. İçinde hayat taşır. Kıskanç ve kaprislidir. Bazen çıldırır, taşar. Kıtlık ve ölüm getirir. Ama nasıl kadınsız olmazsa hayat, Mısır da Nil'siz olmaz işte."
  • "Ne yapacaksan yap derim gençken, Tut, kopar al hakkını vakit erkenken Günleri sayar, bir bir daha erken Hak kapıp kaçanın olur sen beklerken." Doğru, dedi Cem içinden. O Karaman Sarayı'nda beklerken Beyazıt tahtı alıp kaçmıştı çoktan.
  • Sultan Beyazıt: Bütün masraflarını karşılayayım. Aileni al. Git, Kudüs'te yaşa. Sultan Cem: Sen gül döşenmiş yatakta neşeyle gülerek yatarken ben zahmet içinde küle batayım; neden? Sultan Beyazıt: Bize ezelden beri saltanat kısmet imiş Sen kadere rıza göstermedin, sebep ne? Hacda, kendini temizleme davasına düştün Peki, dünya saltanatı için bunca hırs niye?
  • Birden pederinin sözünü hatırladı. "Bak, oğul," demişti bir gün ona. "Hilal Al Osman'la, Al Osman hilalle büyük. Amma hilalin yanına güneşi koymazsan, kâfir Al Osman'ın nice büyüdüğünü anlamaz. Hilal Osmanlı, güneş Roma'dır. Güneşi kapıp hilalin yanına koyacaksın. Başka yolu yok. Benim ülküm budur. Bana nasip değilse, her Osmanlı'nın boynuna borçtur."

Cem Sultan İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Bu incelemeyi sadece Cem Sultan romanı adına değil, Demet Hanım'ın tüm kitapları için yapmak istiyorum. Demet Hanım'ın kitap incelemelerine bakarsanız; ya çok seveni vardır yada onu yerden yere vuran. 1 veya 0 denilebilir onun kitapları için. Demet Hanım'ın kitaplarını okuyarak Osmanlı Tarihi'nin en karmaşık olaylarını bile sırayla, dönemiyle hem de hiç ezber yapmadan aklınızda tutabilirsiniz. Bu harika bir özellik. Yazar zaten tarihine saygılı ki üstüne basa basa her yerde kurgu diye vurgusunu yapıyor. Ancak kitaplarını okuyanlar örneğin Nur Banu'yu(Cariyenin Gelini) diyebiliyor ki çok şehvet dolu yazılmış oysa yazar o dönemin tarihçilerinin de kabul ettiği gibi III. Selim'i alışkanlıklarını dikkate alarak yazmış. Aslında yazar dönemin padişahın özellikleri ve en ses getiren, en kurguya müsait ve araştırdığım kadarıyla da mutlaka bir tezde bir kitapta geçen tarihi gerçekleri seçerek ilerliyor. NAKŞİDİL i okursanız devrimci kadını, CEM Sultan'ı okurken bağımsız dik başlı ruhu, HÜRREM' de aşkı, SAFİYE' de Venedik inadını, PARGALI' da hırs, MİHRİMAH Sultan da çocuksu bir baba kız sevgisi üzerinden bir ruh hali sizi sarmalıyor. Hiç biri birbirine benzemeyen ruhlar, Yüce Osmanlı Devleti saray hayatını, hep bildiğimiz kazanan, sert, dünyayı yerinden oynatan güçlü padişah, devlet adamı yönünden değil de, bir de o dönemi yaşayan kadınların, paşaların, şehzadelerin gözünden anlatıyor. Bence önyargınızı kırıp, birkaç kitabını okuyarak şans vermelisiniz... Netice de ne kadar sert ve yenilmez olsa da Sultan Süleyman'da hareminde bir insandı, kızı Mihrimah için bir babaydı. (İlknur Sultan)

Tarihi kurgu romanı olan bu kitap , zaten yazarın bildiğimiz tarzı bir anlatım. Kurgusu ve dilini beğendiğim bir yazardan severek okuduğum bir kitap oldu.. Yazarın notu bölümünde yazar ( sanırım yersiz eleştiri almaktan sıkılmış ki) bunun bir tarih kitabı olmadığını, bir roman olduğunu belirtmek zorunda kalmış.. Bir de (çok sevdiğini kendisi de notunda belirtmiş) hayali bir karakter eklemiş ki ; roman onunda hikayesi olmuş Cem Sultanın yanı sıra.. Zevkle okudum. Cem Sultanın türbesi Bursa 'da bulunuyor, hem bu kitabı okumuş olup hem de yolu düşenlerin türbeyi ziyaret etmesi kaçınılmaz olacak kanaatimce. (Murat Gür)

Merhaba 1K dostları :) Cem Sultan'ı buruk bir hüzünle okudum. Anlatılanları araştırınca neredeyse tamamının doğru olduğunu öğrendiğimde, daha da çok üzüldüm. Şahsen okurken de inşallah kurgudur dediğim birçok yer oldu. Osmanlı da her ne kadar taht kavgalarını çok okumuş olsak da, Cem Sultan ve Beyazıd'ın taht kavgası kendini en şiddetli şekilde ortaya koyuyor, kol kırılıp yen içinde kalmıyor. Maalesef insanoğlunun hırsları yüzyıllar önce de aynıymış, şimdi de aynı..... Güzel akıcı bir anlatım ile kolay okunacak bir kitap olmuş ama dediğim gibi, yaşananları okudukça okuma hevesi azalıyor insanın..... Sevgiyle kalın :) (ESRA KADIOGLU)

Cem Sultan PDF indirme linki var mı?

Demet Altınyeleklioğlu - Cem Sultan kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Cem Sultan PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Demet Altınyeleklioğlu Kimdir?

13 Şubat 1955 doğumlu Türk yazar ve TRT prodüktörü. Daha çok tarihi kurgu türünde eser vermiştir; TRT televizyonlarında yüzlerce programın yapımcılığını üstlenmiştir. Altınyeleklioğlu, kendisi de bir yazar olan Ceyhan Altınyeleklioğlu ile evlidir.

Hayatı

13 Şubat 1955 yılında Ankara' da doğmuştur. TED Ankara Koleji'nin 1971 mezunlarındandır. 1975 yılında Ankara Üniversitesi / Siyasal Bilgiler Fakültesi, Basın Yayın Yüksek Okulu'nu bitirdi. 1978 yılında Hacettepe Üniversitesi'nde Eğitim İletişimleri konusunda yüksek lisans yaptı. 1980 yılından itibaren TRT Televizyonu'da çalışmaya başladı. Bu tarihten itibaren sayısız programın yapımcılığını üstlendi. Çeşitli kademelerde yöneticilik yaptı. Yazarlığı ve prodüktörlüğünün yanı sıra çevirmenlik de yapmakta olan Altınyeleklioğlu'nun çevirileri arasında Philippa Gregory gibi tanınmış yazarların eserleri bulunmaktadır.

İlk romanı Moskof Cariye Hürrem 2009 yılında yayınlandı. Bu romanıyla büyük bir okur kitlesi edindi. Popüler edebiyatta ve TV dizilerinde Osmanlı Sultanları akımının başlamasını tetikleyen Moskof Cariye Hürrem, aylarca çoksatanlar listesinde yer aldı. Ardından Alkışlarla Lamia (2010), Cariyenin Kızı Mihrimah (2010), Cariyenin Gelini Nurbanu (2011), Altın Cariye Safiye (2011), Pargalı ve Hatice (2011), Kara Kraliçe Kösem (2012) romanları geldi. Bu romanlar da büyük ilgi gördü ve uzun süre çoksatanlar listesinde kaldı. Moskof Cariye Hürrem Bulgaristan’da yayınlandı. Yunanca, Rusça ve Arapça çeviri çalışmaları devam ediyor.

Alkışlarla Lamia adlı eserinde ilk romanından farklı olarak 20. yy. kadın yaşantısını işlemiştir. Türk sinemasının ilk kadın yıldızı olan Cahide Sonku'nun hayatını kendi kurgusuymuş gibi gösterdiği yönünde eleştiriler almıştır. Ancak konu kısa sürede gündem dışı kalmıştır.

Evli ve bir çocuk annesi olan Demet Altınyeleklioğlu İstanbul ve Miami’de yaşamaktadır.

Demet Altınyeleklioğlu Kitapları - Eserleri

  • Moskof Cariye Hürrem
  • Cariyenin Kızı Mihrimah
  • Cariyenin Gelini Nurbanu
  • Altın Cariye Safiye
  • Kara Kraliçe Kösem
  • Pargalı ve Hatice
  • Ah Bre Sevda Ah Bre Vatan
  • Cem Sultan
  • Gülüm
  • Alkışlarla Lamia
  • Sustum Anne
  • Nakşidil Güneşin Kızı
  • Kösem Sultan
  • Roma Kulübü
  • Kara Zeybek
  • Nihavent Hıçkırık

Demet Altınyeleklioğlu Alıntıları - Sözleri

  • "Sevda denilen şey, katlanmasını bilmektir." (Cariyenin Kızı Mihrimah)
  • ''Cem Kabe'ye gidip hacı olunca pusulası şaştı anlaşılan. Bambaşka bir insan olduğunu yazmış son mektubunda. Gözünde ne taht varmış ne taç? Ordu, savaş filan kalmamış fikrinde. Allah'a ibadete adayacakmış kendini. Birde kurt diye bir laf ediyor ikidebir. Kızılkurt. Kurdunu öldürmüş. Ne demekse ?'' (Cem Sultan)
  • Her ayrılık acıdır, öyle değil mi? (Gülüm)
  • Ben kapattım kendimi dünyaya. (Sustum Anne)
  • "Ya bir garip çalı bülbülünün günahı ne olabilir ki, cellat kılıcı reva görülsün?" (Pargalı ve Hatice)
  • Tanrının insanlara bahşettiği en büyük zenginlikmiş akıl. (Kara Kraliçe Kösem)

  • Bu memlekette kadın kısmının kendini hasrete alıştırmaktan başka çaresi yok. Ha bir de, kadınlar burada sevdiği adamı, aşkıyla vatan sevdası arasında tercih yapmaya zorlamaz. Kaybedeceklerini bilirler çünkü. (Roma Kulübü)
  • Nereden çıktı şimdi bu yürek çarpıntısı? Herkes sana bakıyor. Neden sen sadece onun gözlerini gördün? (Cariyenin Kızı Mihrimah)
  • Alexander gibi yürekli, korkusuz, pervasız ol. Fakat, Alexander gibi aklını hırsına köle etme. Koşmasını da, durmasını da bil.. (Pargalı ve Hatice)
  • Birinin ayağındaki pantolondan dizi fırlamıştı dışarı. Ötekinin pantolonunun bir bacağının dizden aşağısı tamamen yırtıktı. (Ah Bre Sevda Ah Bre Vatan)
  • Keşke neyin doğru olduğunu da yanlışı fark ettiğim kadar kolay bulabilsem. (Roma Kulübü)
  • "Ölmüş bir ruhu taşımak zordu. Çünkü o yük her gün biraz daha ağırlaşıyordu." (Ah Bre Sevda Ah Bre Vatan)
  • Ol güzelin sevdasıyla kor ateşteyim, Sanma ki koynunda vuslatına eriştim, Etrafında dönen bahtsız pervaneyim, Yarsız cennet dahi olur cehennemim. (Nakşidil Güneşin Kızı)

  • Nasıl bir dünyasa yaşıyor bu insanlar? Birbiriyle acımasızca, ölesiye, öldüresiye mücadele eden insanlarla doluydu dünyaları. (Kara Kraliçe Kösem)
  • "Yakanı anılara kaptırmaya başladın mı bil ki kocuyorsun." (Kara Zeybek)
  • Bedenin esir fakat ruhunu köleleştirmelerine izin verme. Ruhun, Sava nehri kadar özgür, başın karşı dağlar gibi dik olsun.. (Pargalı ve Hatice)
  • Olması gerekenler olmuyor, olmaması gerekenler oluyordu. (Cariyenin Gelini Nurbanu)
  • Belki de anlıyordu çocuklar yalanı. Gidenin bir daha dönmeyeceğini seziyorlardı. Kim bilir. Fakat ses etmiyor, yüze vurmuyor, ama gece sessiz gözyaşlarıyla ıslatıyorlardı yastıklarını. (Sustum Anne)
  • Büyük Millet Meclisi ordu kuruyordu kurmasına da, imkânlar yetmiyordu işte koca orduyu giydirmeye, kuşatmaya, silahlandırmaya, karnını doyurmaya. Millet neyi varsa yarısını orduya bağışlıyordu. 2 yumurtanın biri askerindi. Bir somunun yarısı. İki çift çorabı olan bir çiftini koşup şubeye getiriyordu. Kadınlar, gelin kızlar makineyle, elle askere bir şeyler dikiyordu yorulmadan. Akşehir'den bu tarafa at sürerken gözleriyle görmüşlerdi. Sultandağı'nın eteklerinde, çay yolunda, Şuhut Ovası'nda, İhsaniye'de. Kağnılar yürüyordu dağlarda gacır gucur. "Adamlar askere koşmuş, bu işleri yapacak kimse kalmamışsa, avrat kısmı ne güne durur?" demişti besbelli kadınlar. Genci, ihtiyarı kağnılarla ileri hatlara cephane, yiyecek, giyecek taşıyordu. Kiminin bebesi kucağındaydı, kiminin sırtında. Kimi cephane sandığını beşik yapmıştı bebesine. Kağnı yetmemişse, kalan top mermilerini omuzlamıştı gelin kızlar. (Kara Zeybek)
  • "Ah demek doğru. Tanrı onların cezasını versin. Majestelerine başkaldırmak ihanettir. Hem Tanrı'ya hem Fransa'ya... Kral, Tanrı'nın seçimidir. Tanrı'nın tercihine isyan etmek günahtır. Nankör ayak takımı. Bir yığın köylü, serseri, fahişe." (Nakşidil Güneşin Kızı)

Yorum Yaz