diorex
Dedas

Cihan Sulhu ve İslam - Seyyid Kutub Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Cihan Sulhu ve İslam kimin eseri? Cihan Sulhu ve İslam kitabının yazarı kimdir? Cihan Sulhu ve İslam konusu ve anafikri nedir? Cihan Sulhu ve İslam kitabı ne anlatıyor? Cihan Sulhu ve İslam kitabının yazarı Seyyid Kutub kimdir? İşte Cihan Sulhu ve İslam kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 05.03.2022 04:00
Cihan Sulhu ve İslam - Seyyid Kutub Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Seyyid Kutub

Çevirmen: Ali Arslan

Yayın Evi: Beka Yayınları

İSBN: 9786054997008

Sayfa Sayısı: 224

Cihan Sulhu ve İslam Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

İslam barışı önce kişinin vicdanında, sonra ailede, sonra toplumda ve daha sonra da devletler seviyesinde ele alır; bu sıraya tabi tutarak barışı yerleştirmeye çalışır. İslam kişinin Allah ile olan irtibatında, bireyle ve toplumla olan ilişkisinde barışı temine çalışır. Daha sonra toplumu diğer toplumla, bireylerin devletle, devletlerin diğer devletlerle münasebetlerinde barışın gerçekleşmesine çalışır.

İslam bu nihai hedefe ulaşmak için yolunu oldukça uzun tutar. O yolun istasyonları önce vicdan sonra aile, sonra toplum ve sonra devletler arası barıştır. İslam, sırasıyla bu istasyonlara uğramak durumundadır.

Cihan Sulhu ve İslam Alıntıları - Sözleri

  • Ey insanlar! Bırakın sadece İslam hükmetsin! Nefisleri terbiye etsin, kalpleri uyarsın! Utanmaz ahlaksızların eline kelepçe vursun! Bütün insanlığın hayatını kendi yasalarıyla ihya etsin!
  • Zira insan bedeninin yemeye, içmeye ve diğer ihtiyaçlara nasıl gereksinimi varsa, ruhunun da aynı şekilde imana ihtiyacı vardır.
  • İslâm, yeryüzünde Allah'ın emrini tahakkuk ettirmek için ardı kesilmeyecek, sonu gelmeyecek bir mücadele/savaş içerisindedir. Müslümanlar, ister birey, isterse insanları sömüren zümreler olsun ya da yeryüzündeki diğer devlet ve halkların kanını emen emperyalist devletler olsun, tüm zulüm kurumlarına karşı savaşmakla yükümlüdürler. Bu zulüm ne şekilde işlenirse işlensin, İslâm esaslarına terstir. Bu bakımdan müslüman zulmün yeryüzünden kaldırılması için vargücüyle çalışmalı, gerekmedikçe asla uzlaşmaya yanaşmamalıdır. Hiçbir şekilde zulmün saflarında görülmemeli ve ona asla yardımcı olmamalıdır.
  • Kişi günaha girdiğinde, lanetlenmiş ve nûrdan uzaklaşmış bir mahluk değildir. Karanlıklar içinde kalmaya mahkum bir mahluk da değildir. Çünkü İslâm'da nûr var, yol var, kendisini saran bir el var! Tevbenin cömert eli, kişiyi günahtan beraat ettirir ve hastalığını şifaya dönüştürür. Onu daima manevi himaye ağacının gölgesinden yararlandırır. "De ki: Ey nefislerine karşı aşırı giden kullarım! Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin, Allah bütün günahları bağışlar. Çünkü O çok bağışlayan, çok esirgeyendir." (Zümer/53)
  • İslâm, bütün insanlığa gelmiştir ve İslâm'ın getirdiği bu hayrın tüm insanlığa ulaşması, insanla hayrın arasına hiçbir engelin girmemesi demek, Allah'ın kelimesinin yücelmesi demektir. İşte bu nedenle, bu hayırlı nimetin tüm insanlığı kucaklamasına engel olan güçler -insanla hayrın arasına girmiş olduklarından- Allah'ın kelimesine saldırmış olan mütecavizler durumundadırlar. O halde bu engelleyici güçleri bertaraf etmek için yapılan savaş, Allah'ın kelimesini yüceltmeye çalışmak demektir. Böyle bir savaşın amacı, insanlara İslâm'ı zorla kabul ettirmek değil, bilakis onlara fikir ve vicdan özgürlüğü vererek hidayete ermek imkânı tanımaktır. İslâm hiç kimseyi zorla kendisine inandırmaya çalışmaz. Ancak İslâm'ın yolunu insanlara tıkayanları bertaraf ederek, insanların hidayete ermelerine yardımcı olur. İnsanların iman etmelerine engel olan kötü niyetli kişileri tasfiye ederek, insanlığın felahını temine çalışır.
  • İslâm insanı insan olarak iyi tanıdığından, insan fıtratının derinliklerinde asil arzuların varolduğunu bilir. Bunun yanısıra insanın yapısında, nefsî isteklerin varolduğunu da takdir eder. Bu bakımdan İslâm herşeyi yerli yerine oturtur ve insanın bütün meşru isteklerine olduğu gibi değer verir. İnsanın isteklerini takdir etmesi ise, hayatı daha sağlam temellere istinad ettirir ve bunu kabul etmesiyle de kurduğu nizâm mükemmel olur. Kısacası, hayatın her yönünün karşılaması bakımından İslâm'a yetişebilecek bir nizâm yeryüzünde yoktur, olamaz da!
  • Biz, o büyük İslâm akidesini şahsımızda öldürdük, cahillikten veya kasten, Islâm'ın bu çağın meselelerine cevap veremeyeceği, hatta sosyal ve siyasal hiçbir hayatiyetinin kalmadığı fikrine kapıldık ve böyle düşündüğümüz için de büyük bir suç işlemiş olduk.
  • Taklitçi papağanlar sağda solda,orada burada,bu şekildeki nefsi Zabt ameliyesinin insanın psikolojik olarak rahatsızlanmasına yol açaçağını söylemektedirler. Çünkü onlar için hayat:sadece serseri gençlerin müptezel kızlara sataşması, sürtünmesi, çıplak göğüs ve bacakların görünmesi,gözlerde fitne dolu bakışlar,ağızlardan dökülen şehvetli sözler demektir. Bunları tahrik eden şeyler ise, müstehcen filmler,şehvet bezirganlığı yapan gazeteler, garip ses tonajlarıyla erkeği kadınlaştıran, kadını erkekleştiren radyolardır. Bunun dışında,lüks ve israf içinde yaşamak,başıboş gezmek tüm bu kötülüklerin nedeni olmaktadır. Bu olayların en büyük müsebbibi ise, namus tüccarları ile gavatlık yapan kadınlaşmış erkeklerdir.
  • "insanları yaldızlı kelimelerle aldatmadan, dosdoğru ve bütün insanlığa eşit muamele uygulayarak yönetim mekanizmasını düzenleyen tek sistem İslâm ve onun hukuk kurallarıdır."
  • ............lüks ve israf içinde yaşamak, başıboş gezmek tüm bu kötülüklerin nedeni olmaktadır. Bu olayların en büyük müsebbibi ise, namus tüccarları ile GAVAT'lık yapan KADIN'laşmış erkeklerdir.
  • Bir düşünün, bizler ne kadar büyük ahmakların bulunduğu bir dönemde yaşıyoruz. Akıldan, mantıktan uzak, kalleş suratlı biçarelerin söz sahibi oldukları zamanlara gelip-çatmışız!
  • İslâm'ın dışındaki insanları yöneten tüm nizâmlar, insanları ormanda dolaşan aç kurtlar gibi birbirlerine saldırtırlar. Onların sözde durmak, ahde vefa göstermek gibi hususiyetleri olmadıkları gibi, hile ve nifaktan başka bir meziyetleri de yoktur.
  • Islâm, yeryüzünde savaşı gerektiren sebeplerin bir çoğunu, daha ilk başta koyduğu ana prensiplerle ortadan kaldırır, birçok savaş biçimini kendisinden uzak tutar ve gayelerini asla onaylamaz!
  • Müslümanların kurtuluşları için söyleyecekleri en son söz İslâm'dır. Değil müslümanlar, tüm insanlık eninde sonunda kurtuluşları için Islâm kelimesini söyleyeceklerdir biiznillah!

Cihan Sulhu ve İslam İncelemesi - Şahsi Yorumlar

2 . O (Allah) ki; hanginizin daha güzel amel yapacağını denemek/ortaya çıkarmak için, ölümü ve hayatı yarattı. O (izzet sahibi, her şeyi mağlup eden) El-Azîz, (günahları bağışlayan, örten ve günahların kötü akıbetinden kulu koruyan) El-Ğafûr’dur. (Furkan)

Kitap, İslâm'ın barışı tüm cihânda sağlamak için geçmesi gereken evreleri 6 bölüme ayırarak anlatıyor. Seyyid Kutub'un meseleleri fıkhî boyutuyla incelemesi ve konuları ayet, hadisle desteklemesi anlattıklarını diri tutuyor. Her zamanki gibi net ve anlaşılır yazmış diyebilirim.. "Kişinin kalbinin barışla sükûnet bulmadığı bir âlemde, hiçbir zaman selâmet olmaz" diyen Seyyid Kutub, zulmün son bulacağı ve mutlak barışın hâkim olduğu İslâm'dan bahsediyor kitabında. l. bölümde İslâm'da barışın varlığını ve ortaya koyduğu barış prensibinden bahsediyor. ll. bölümde vicdânda huzur, günah ve tövbe, akıl ve inanç gibi konulara temas ediyor. lll. bölümde yuvanın selâmeti, evlilik, cezalar, boşanma, çok evlilik ve aile içinde dayanışmaya yer veriyor. lV. bölümde toplumda barış, bireysel ve toplumsal ahlâk, devlet nizâmı, hukukî adaletin teminatları ve sosyal denge gibi konuları anlatıyor. V. bölümde dünya barışı, Allah yolunda cihâd.. Vl. bölümde sorumluluğumuz, cehennemin kenarında, yolların ayrılış noktasında, kurtuluş yolu ve İslâm kelimesinden bahsediyor. • "İslâm; barışı önce kişinin vicdânında, sonra ailede, sonra toplumda ve daha sonra da devletler seviyesinde ele alır; bu sıraya tâbi tutarak barışı yerleştirmeye çalışır. Daha sonra toplumun diğer toplumla, bireyin devletle, devletlerin diğer devletlerle münâsebetlerinde barışın gerçekleşmesine çalışır. İslâm bu nihai hedefe ulaşmak için yolunu oldukça uzun tutar. O yolun istasyonları önce vicdân, sonra aile, sonra toplum ve sonra devletler arası barıştır. İslâm, sırasıyla bu istasyonlara uğramak zorundadır." • Seyyid Kutub kitabın sonlarına doğru haykırıyor âdeta: Bu kitabımı hükümetlere değil, halklara yazıyorum. Haram-helâl demeyip servet edinenleri değil, alnının teriyle çalışanlara yazıyorum! Dünyanın bunca geniş topraklarında yaşayan çalışkan ve samimi insanlara inanarak tüm bunları yazıyorum! Tek yol, biricik nizâm olan İslâm'a sarılmaktır. Bugünkü halâsın sembolü İslâm bayrağıdır. ~ Kitabı okumanızı tavsiye ederim. Ancak öncesinde yazarın; İslâm'da sosyal adalet ve İslâm-kapitalizm çatışması adlı eserlerini okumak kitabı daha anlaşılır kılacaktır. Yaşayıp anlatmak duasıyla, kitapla kalın. (ebrar)

Müntesiplerince "barış dini" denilen İslamın yine bizzat müntesiplerince ne kadar da bilinmediğini çok açık bir şekilde gösteriyor kitap aslında okuyanlara.. Günümüzde yaygın ve yanlış anlaşıldığı şekliyle "savaş" anlamıyla da eş görülen "cihad" konusuna da değinen eser (ve belki de yazarı) okunmadığı ve pek bilinmediği için "kayıp" bile sayılabilir ... Öyle yada böyle bir ünü var ama aslında kendi mahallesinde ve diğer mahallelerde pek de bilinmiyor (bence)... (bi insan)

Kitabın Yazarı Seyyid Kutub Kimdir?

Profesör Seyyid Kutub (Arapça: سيد قطب), (d. 1906, Mısır – ö. 29 Ağustos 1966). Mısırlı yazar, müfessir ve düşünce adamıdır.

Hayatı

1906 yılında Mısır'ın Asyut kasabasısında, dindar bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Orta ve lise tahsilini el-Ezher de bitirdi. Kahire Üniversitesi'nin Darul Ulum fakültesine girdi. 1933 yılında mezun oldugu fakülteye aynı yıl öğretim görevlisi olarak tayin oldu. 1939 ve sonrasında İslami düşünceye yöneldi. 1946'da Konum Dersleri isimli makalesini yayımladı. Çoğuna göre bu makalesi onun İslami düşünceye girişini temsil eder. Makalesinde toplumun ıslahının ve Müslümanların bu yönde çalışmasının Kur'an'ın emri olduğunu savunuyor, Mısır'ın o dönemki toplumsal yapısını ve geçirmekte olduğu dejenerasyonu eleştiriyordu.

1949 yılında ABD'ye gitmiştir. Bu dönem boyunca Amerikan yaşam tarzını ve toplumunu, tanık olduğu ırkçılığı eleştirmiş ve Amerikan medeniyetini primitif olarak görmüş ve reddetmiştir. Ayrıca, 1949 yılında, o yurtdışındayken, İslam'da Sosyal Adalet isimli eseri yayımlanmıştır. Bu eserinde gerçek sosyal adaletin İslam'da olduğunu öne sürmüştür. Ayrıca yine ABD'deki yıllarında, daha önce kaleme almış olduğu edebi makale ve eserleri eleştiriyor, o dönemlerde sahip olduğu daha seküler olarak tanımlanabilecek edebiyat anlayışından ziyade edebiyatın da kaynak olarak en başta İslam'ı alması gerektiğini savunuyordu.

Kitaplarında, genellikle geleneksel İslam'a karşı, sahih bir çizgiyi savundu. Tasavvufta var olan hurafeleri eleştirdi. Mısır'a döndüğünde, kamu hizmetinden ayrılıp Müslüman Kardeşler teşkilatına katılmıştır. Teşkilatın gazete ve dergilerinden devamlı olarak düşüncelerini aktarmaya çalışırken, teşkilatın genel düşüncesiyle kendi fikirleri arasındaki bazı farklılıklar ortaya çıksa da, Müslüman Kardeşler ile olan ilşkisi devam etti.

Cemal Abdül Nasır'a düzenlenen 1954 tarihli suikast girişimi nedeniyle birçok Müslüman Kardeşler üyesi gibi o da tutuklandı. Yargılama sonunda Seyyid Kutub'a onbeş yıl ağır hapis cezası verilmiştir. Hapiste ileride büyük bir önem ve üne kavuşacak iki eseri olan, Kur'an tefsiri Fi zilâl-il-Kur'an ve Kutub'un siyasi ve düşünsel görüşlerinin en son ve bütününü ifade eden Yoldaki İşaretler`i kaleme almıştır. 1964'te serbest bırakıldıktan sonra, 1965'te tekrar tutuklandı. Bu kez de birçok Müslüman Kardeşler üyesi ile birlikte tutuklanmıştı ve tutuklanma nedeni devlete karşı bir darbe girişimi idi. 22 Ağustos 1966'da hakkında idam cezası verildi. Kararı Pakistan, İngiltere, Lübnan, Ürdün, Sudan ve Irak gibi ülkelerdeki birçok dini otorite ve grup tepkiyle karşılasa ve Nasır'ı kararından döndürmeye çalışsalar da, Seyyid Kutub 29 Ağustos 1966'da idam edildi.

Seyyid Kutub Kitapları - Eserleri

  • Yoldaki İşaretler
  • Din Budur
  • İstikbal İslamındır
  • İslam Kapitalizm Çatışması
  • Ruhun Sevinci
  • İslâm'da Sosyal Adalet

  • Yahudi ile Savaşımız
  • İslam Toplumuna Doğru
  • Kur'an'da Kıyamet Sahneleri
  • Tarihte Düşünce ve Metod
  • Kur'an'ın Gölgesinde Kadın
  • Fi Zılal'il Kur'an (10 Cilt Takım)
  • Çağdaş Uygarlığın Sorunları ve İslam

  • İslami Etüdler
  • Peygamberlerin Hayatı
  • Köyden Bir Çocuk
  • Kur'an'da Edebi Tasvir
  • İslam Düşüncesi - 1
  • Faiz
  • İşte İslam

  • İmtihanın Hikmeti
  • Tevhid Daveti
  • Cihan Sulhu ve İslam
  • Peygamberimizin Hayatı
  • Gördüğüm Amerika
  • Dini Hikayeler
  • Tevhid Bilinci

  • Davetçinin Yol Azığı
  • Tağut
  • Tevhidin Anlamı
  • Bela ve İmtihan
  • Kuran'ın Gölgesinden Mesajlar
  • İslami Hareket Metodu
  • İslam Düşüncesi - 2

  • İslam Bilinci
  • İman Bilinci
  • Fıtrat Bilinci
  • Namaz Bilinci
  • Cihad ve Şehadet
  • Dikenler
  • İslam Düşüncesi - 3

  • Fi Zılali'l-Kur'an 1. Cilt
  • İmtihan'ın Hakikati
  • Kuran'ın Gölgesinde Şirk ve Müşrik
  • Kur'an'ın Gölgesinde Namaz
  • Kur'an Işığında Peygamberler
  • İslamın Dünya Görüşü
  • İslam'a Göre Hayat

  • Kurtuluş Yolu
  • Bedir ve Uhud
  • Sabır Bilinci
  • Bu Din!..
  • Tevekkül Bilinci
  • İslam Davasının Stratejisi
  • Son Sözler

  • Davetin Temel Özelliği
  • Fizilal'il Kur'an da Haktan Sapmak
  • Faiz Ayetinin Tefsiri
  • Hicab Bilinci
  • İslam Toplumunun Doğası
  • Kur'an-ı Kerim'den Dini Hikayeler
  • Cihad Bilinci

  • Dua Bilinci
  • İslam ve Emperyalizm
  • Yegane Dünya Nizamı İslam
  • Ümmet Bilinci
  • Takva Bilinci
  • Fi Zılali'l-Kur'an 2. Cilt
  • Sünnet Bilinci

  • Fizılal- il Kur'an 5. Cilt
  • Devlet Bilinci
  • Cahiliye Bilinci
  • Fi Zılali'l-Kur'an 11. Cilt
  • Fi Zılali'l-Kur'an 10. Cilt
  • Mücadele Bilinci
  • Kadın ve Aile

  • Kuran Işığında Kültür ve Medeniyet
  • Çocuklar İçin Resimli Dört Halife'nin Hayatı
  • Fi Zılali'l-Kur'an 8. Cilt
  • Fi Zılali'l-Kur'an 12. Cilt
  • Çocuklar İçin İslam Tarihi Peygamberlerin Hayatı
  • İstikbal Bu Dinin Olacaktır
  • Fizılal-il Kur'an 3. Cilt

  • Fi Zilal-İl Kur'an 6. Cilt
  • Özlenen İslam Toplumu
  • İslam ve Faiz
  • Fizılal-il Kur'an 4. Cilt
  • Fi Zılal-il Kur'an 7. Cilt
  • İşte Tevhid Budur!
  • Tarih Düşünce ve Metottur

  • Kur'an-ı Kerim'den Çocuklar İçin Resimli Dini Hikayeler/Peygamberlerin Hayatı
  • Fî Zılâl-il-Kur'ân / Kur'ân'ın Gölgesinde
  • Çocuklar İçin İslam Tarihi Örnek Halifelerin Hayatı
  • Çocuklar İçin İslam Tarihi Peygamberimiz'in Hayatı

Seyyid Kutub Alıntıları - Sözleri

  • Biz sana ağır bir söz vahyedeceğiz. (Müzzemmil 5) (Davetçinin Yol Azığı)
  • Bu hakikatin vicdanda yer etmesi, insanın göklerde ve yerde olanların gerçek malikini bilmesi, "malım" diyebileceği her şeyden elinin boş olduğunu, bunları göklerde ve yerde olanların gerçek malikine vermeyi, elinde olanların sınırlı bir süre için kendisine ödünç verildiğini duyumsaması ve bunları kendisine ödünç verene geri vereceğini sırf düşünmesi bile insanı, kötülüğün, tama'ın, cimriliğin hırs ve yakıcı arzunun pençesinden kurtarmaya yeterlidir. (Tevhidin Anlamı)
  • Allah inancı, verebileceği bütün faydaları vermiş bulunuyor. Bunun ötesinde artık yapabilecek herhangi bir şeyi kalmamıştır. İnsana gelince; o, kavrayamadığı şeylerin yükünü omuzlarına yıkmak için, harikulade güçleri uydurdu. Bu bakımdan ilkel insan büyüye inandı. Arkasından ruhlara inanç noktasına geldi. Bundan sonra çok tanrıcılığa, çok tanrıcılıktan da tek tanrıcılığa ulaştı... (İslam Düşüncesi - 2)
  • Esselâmü aleyküm,ey kabir ahalisi,bu geceniz ve sabahınız size hayırlı olsun.Karanlıklar gibi fitneler de birbirini kovalıyor.Sonraki gelecek fitneler,önceki gelen fitnelerden daha kötü... (Peygamberimizin Hayatı)
  • Fert, ilerlemek için nisbî bir yalnızlık ve küçük aile ocağının dikkatini ister. (Çağdaş Uygarlığın Sorunları ve İslam)
  • Yeryüzünün batısında ve doğusunda, gündüzün erken saatlerinde gecenin son saatlerine kadar, milyonlarca sesin yükselerek `Lâ ilâhe illâllah` cümlesini tekrarlaması, haykırması... Ve bu tekerrürün, bu haykırışın on dört asır boyunca, yıkılan devletler, değişen vaziyetler yanında yılmadan, kuvvetini kaybetmeden, sönmeden, sanki zamanın şuuruna mühürlenmiş gibi ölümsüz kalması, Abdullah'ın oğlu Hz.Muhammed (sav) 'in zaferinin dile gelmiş canlı bir delilidir. (Kuran Işığında Kültür ve Medeniyet)

  • Cahiliyenin hakimiyet düzeni, bir kulun tüm kullara rablık etmesi esasına dayanmaktadır. Alemlerin Rabbine davet ise, tüm kullara Yaratanın rablık etmesi esasına dayanır. (İslam Bilinci)
  • İnsan sahip olduğu mal ve mülkün yok olmayacağını sanmasın. Sahip olduğu servet kendisini dünyada da ahirette de Allah’ın azabından kurtaramaz. (Kur'an Işığında Peygamberler)
  • Bu, Vicdanlarda Donup Kalan Mücerred Bir İnanç Değildir! ... (İslam Bilinci)
  • "Bir taraftan İslâm'ı savunup insanlığı ona çağırırken diğer taraftan da küçük menfaatler ve basit zararlardan kurtulmak için. bâtıl dúzeninin açık bıraktığı, fakat İslâm kanununun şiddetle kapattığı haram kapısından girmeye çalışırsak, insanlığı tevhid düzenine, söz ve hareketlerimizin uyumlu olmasıyla çağırma hakkını kaybederiz." •Faiz Ayetinin Tefsiri // Seyyid KUTUB Risale, s.9 (Faiz Ayetinin Tefsiri)
  • İnsan hayatında ve evrensel işlerin idaresinde hakimiyet sadece Allah’a aittir. (Tevekkül Bilinci)
  • Çünkü bu hayat, her şeyden önce bir hakikattir. Hakkı anlatan ALLAH (subhanehu ve Teala)'nın bildirdiği bir hakikat.... (İslam'a Göre Hayat)
  • Bakanın veya yüksek mevki sahibi olan birinin çocuğu olmak; zekanın, kabiliyetin, ahlaklı çalışmanın yapamadığını başarmaktır. (İslam Kapitalizm Çatışması)

  • Oysa Doğu'da matem; sevginin, merhamet ve şefkatin yansımasıdır." (Gördüğüm Amerika)
  • İslâm, insan için vazgeçilmez bir sistemdir. Realiteyle ve hayatın pratik gerekleriyle uyumlu bir sistemdir. (Kadın ve Aile)
  • "Kimi zaman öyle olur ki, hayal kurmak bizzat görmekten daha güçlü bir şekilde şehevi arzuları uyandırır." (Kadın ve Aile)
  • Müslüman, meslek edindiği geçim sağlama yolları peşinden koşarak rızkını elde ederken elde ettiği şey aslında yüce Allah'ın lütfu ve bağışıdır. (Dua Bilinci)
  • Islâm, yeryüzünde savaşı gerektiren sebeplerin bir çoğunu, daha ilk başta koyduğu ana prensiplerle ortadan kaldırır, birçok savaş biçimini kendisinden uzak tutar ve gayelerini asla onaylamaz! (Cihan Sulhu ve İslam)
  • Hakikat şudur ki ithal ettiğimiz kanunlarla, halkımızın bünyesi arasında oldukça büyük uyumsuzluklar vardır. İşte bu nedenledir ki halk, kanunlara başkaldıran insanların kahraman gibi görüyor ve yardım ediyor. Bunu kanunun ayakta tuttuğu hegamonyaya duyduğu nefret oranında yapiyor. Peki bu niçin böyle oluyor? 'Halk bilgisiz olduğu için' diyorlar. Hayır! Halkın bilgisiz olması bunun asıl ve tek sebebi değildir. Çünkü tahsilli kesim de genellikle kanunlara uymamaktadır. Bunun asıl sebebi, uydurma ve ithal kanunların halkın bünyesine ters gelmesidir. Çünkü bu kanunlar, milletin ictimai durumundan, tarihinden, inanç ve geleneklerinden değil, kendine has bir tarihi, dini, kültürü, geleneği ve ihtiyaçları olan yabancı bir kültürden ithal edilmiştir. Kanunlar milletin ruhuna, bünyesine ve ihtiyaçla rına göre olmazsa halkı saadete götüremeyeceği gibi, ona boyun da eğilmez. Biz bu sözlerimizle, halkımızı devamlı ilerlemekte olan insanlık kafilesinden ayrılıp başka bir topluluk oluşturmaya davet etmiyoruz. Biz de o kafilenin içindeyiz ve insan medeniyetinin bir parçasıyız. Bu medeniyete birçok şey katan, müsbet yolda oldukça faydalı olan bir milletiz. Bugün medeniyete yaptığımız katkıları bilmeyen ve yapılanları takdir edip saygı duymayan bir millet haline gelmiş olabiliriz. (İslam Kapitalizm Çatışması)
  • Allah'tan uzaklaşmanın sonucu acılarla dolu bir çöle düşmüş ve bu çölde hayat acılarının her türünü tatmıştır! (Din Budur)

Yorum Yaz