Cinayetin Parıltısı - John Le Carré Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Cinayetin Parıltısı kimin eseri? Cinayetin Parıltısı kitabının yazarı kimdir? Cinayetin Parıltısı konusu ve anafikri nedir? Cinayetin Parıltısı kitabı ne anlatıyor? Cinayetin Parıltısı PDF indirme linki var mı? Cinayetin Parıltısı kitabının yazarı John Le Carré kimdir? İşte Cinayetin Parıltısı kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: John Le Carré
Çevirmen: Levent Göktem
Orijinal Adı: A Murder of Quality (George Smiley #2)
Yayın Evi: Kırmızı Kedi Yayınları
İSBN: 9786052981795
Sayfa Sayısı: 176
Cinayetin Parıltısı Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
“Kötülerin uzun yaşaması ne fena,” dedi.
“Kötüler için yani.”
John Le Carré’nin Türkçeye ilk kez çevrilen romanı Cinayetin Parıltısı, okurları Güney İngiltere’deki küçük bir kasaba olan Dorset’e ve bölgenin seçkin yatılı okuluna götürüyor.
Polisiye edebiyatın benzersiz karakteri George Smiley, Londra’da köşesine çekilmişken, Dorset’te işlenen cinayet üzerine gizem dolu bir serüvene atılıyor ve “kimse tarafından fark edilmeme duası” etmekten bir süreliğine vazgeçiyor.
“Bir centilmen yaratmak, asırlar alan bir süreçtir” prensibine sıkı sıkıya bağlı bir okul… Öğretmenler, öğrenciler ve kasaba sakinlerini kuşatan tekinsiz atmosfer…
Le Carré tutkunları, Cinayetin Parıltısı’nı tıpkı diğer Smiley romanları gibi –Soğuktan Gelen Casus, Köstebek, Ölüme Çağrı– ellerinden bırakamayacak.
“Etkileyici, zekâ dolu, ironik, iğneleyici...”
-Daily Telegraph-
“Dickens ve Austen romanları gibi…”
-Financial Times-
(Tanıtım bülteninden)
Cinayetin Parıltısı Alıntıları - Sözleri
- bir insanın neyi niçin yaptığını tam manasıyla anlayabileceğimize inanmıyorum
- İnsanların içyüzünü bilemeyiz. Bunu bilmenin bir yolu yoktur. İnsana dair hiçbir şey bilmiyoruz. Tek tek herkes için geçerli bir tane bile formül bulamazsın. Ayrıca öylelerimiz var ki onlar aslında birer hiçtir. O kadar kolay değişirler ki şaşırıp kalırız. Bizler birer bukalemunuz aslında..
- “Kötülerin uzun yaşaması ne fena,” dedi. “Kötüler için yani.”
- Komediyi trajedi, trajediyi komedi sanmanın akıllıca bir şey olduğunu düşünürdüm eskiden, şimdi onları birbirinden ayırt etmeyi çok istiyorum.
- Yalnızlık, yorgun olup uyuyamamaya benziyordu. Bir Alman şairi şöyle demişti: '' sen uyuyabilirsin ama benim dans etmem gerek '' böyle bir şeydi işte.
- Bir in sanın neyi niçin yaptığını tam manasıyla anlayabileceğimize inanmıyorum.
Cinayetin Parıltısı İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Dikkat spoiler içerir. Carne Yatılı Okulu'nda öğretmenlik yapan Stanley Node'un eşi Stella Glaston Node öldürülür. Ancak öldürülmeden önce Brimley'in editörlüğünü yaptığı dergiye bir mektup göndermiş ve kocasının kendisini öldürmeye çalıştığından bahsetmiştir. Eski istihbaratçı olan Brimley, George Smiley'den yardım ister ve Smiley Dorset'e gider. Burada soruşturmayı yürüten Rigby ile beraber D'arcy, Hatct, abisini tanıdığı Fielding gibi hocalarla ve Harriman adındaki veteriner ve Carrow adlı piskopos ile görüşür. Stella çoğuna göre iyi bir kadındır. Deli Jaine bu olayla ilgili olarak yakalanır ancak aleyhindeki deliller yetersizdir. Kocası aleyhinde de deliller vardır ama bu arada Stanley'in dersten bırakacağı ama kağıdını okuyamadığı Perkins de ölü bulunur. Bu bir kaza mıdır? Yoksa cinayet mi? Katil kimdir ve cinayetleri neden işlemiştir? Stanley çantasını neden Fielding'de unutmuştur? Çantanın içinde ne vardır ve ona kim bakmıştır? Smiley katili bulup adaleti sağlayabilecek midir? Keyifle bir solukta okunan bir roman. (Serdar Poirot)
John LeCarre'nin okuduğum ilk eseriydi. Tipik bir rahat polisiye eser. İngiltere'de ufak bir kasabadaki yatılı okulda geçiyor. Fena değildi ama ben öyle bir fevkaladelik göremedim açıkçası. Bir de nedense okurken biraz zorlandım, 170sayfalık kitabı on günde ancak bitirdim. Beni pek sarmadı. Yazarın bir de "Soğuktan gelen casus" romanı var onu da okuyacağım. (Kerem Kaş)
John Le’den okuduğum ilk eser. Kendisi MI5 ve MI6’da çalışmış bir görevli. Bunun da verdiği tecrübeyle olaylara kolaylıkla bir casus gözüyle yaklaşabiliyor. Dili akıcı mı derseniz bence değil. Ama olay örgüsüne bakacak olursak etkiledi diyebilirim. Diğer kitaplarınızı okumanız için bir referans oluşturacaktır diye düşünüyorum. (Adem Kara)
Cinayetin Parıltısı PDF indirme linki var mı?
John Le Carré - Cinayetin Parıltısı kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Cinayetin Parıltısı PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı John Le Carré Kimdir?
Asıl adı; David John Moore Cornwell'dir. (19 Ekim 1931, İngiltere-Dorset) İngiliz casusluk romanları yazarı.
Richard Thomas Archibald Cornwell ve Olive Cornwell'in oğlu, Aktris Charlotte Cornwel'in kardeşi John le Carré, 19 Ekim'de doğdu. Berkshire'ın yakınında Pangbourne'da St. Andrew Hazırlık Okulu'nda resmi eğitimine başladı ve Sherborne Okulu'nda devam etti. 1948'den 1949'a kadar, Berne Üniversitesi'nde yabancı diller üzerine çalıştı. Sonra Oxford'da Lincoln Koleji'ne devam etti. İyi bir BA'le (dereceyle) 1956'da mezun oldu. İki yıl boyunca Eton Koleji'nde ders verdi. Le Carré 1959'da Eton'dan ayrıldı. Sonraki beş yıl boyunca İngiliz Dışişleri Bakanlığı için çalıştı. Önce, Bonn'daki İngiliz Elçiliği'nde ikinci sekreter olarak hizmet verdi, daha sonra konsolos olarak siyasal bir hizmet için Hamburg'a transfer edildi. Le Carré, MI6'ya asker yazıldı. 1961'de ilk romanını yazdı.
Le Carré, Truro'daki Royal Cornwall Hastanesi'nde 12 Aralık 2020'de 89 yaşında zatürreden öldü.
John Le Carré Kitapları - Eserleri
- Soğuktan Gelen Casus
- Köstebek
- Ölüme Çağrı
- Hain
- Cinayetin Parıltısı
- Panama Terzisi
- Son Casus
- Smiley'in Dönüşü
- Gece Müdürü
- Küçük Trampetçi Kız
- Gizemli Melodi
- Rus Evi
- Bahçıvan
- Aranan Adam
- Bizim Oyun
- Güvercin Tüneli
- Sıkı Dostlar
- Casuslar Mücadelesi
- İnsan Avı
- Nazik Bir Durum
- Casusun Mirası
- Single ve Oğlu
- Yolun Sonu
- İnsancıklar
- Bir Öğrenci Gibi
- Ölümüne Davet
- Utanç Duvarında Casusluk
- Soğuk'tan Dönen Casus
John Le Carré Alıntıları - Sözleri
- "Soğuk Savaş'ın sona ermesiyle eski casusluk yöntemleri de tarih oldu... Artık sahnede kuralları belirleyen yeni bir oyuncu var : Terör. " (Aranan Adam)
- “Bizim bitmemiş bir roman olduğumuzu söylerdi.” Rus evi, John le Carré (Rus Evi)
- "Ne zaman bir düğüne gitsem, süper bir kadının daha duvara çarptığına tanık oluyorum. " (Aranan Adam)
- Paraya aldırış etmezdi. Bütün istediği sevgiydi. Ve sevgiyi nerede bulacağını bilemezdi. (Son Casus)
- Ama çok iyi bilindiği gibi, baylar ne barış kendiliğinden gelir ne de özgürlük. Barışın düşmanları vardır. Barış kılıçla kazanılır. (Gizemli Melodi)
- Çok büyük boyutlu ve adına zaman denilen bir bombanın üstünde oturuyorlardı. (İnsancıklar)
- Bilgi olmazsa biz yalnızca bir hiçiz. Ama bilgimizle dünyanın istediğimiz yerine gidebiliriz. Kaplumbağalar gibi evimizi sırtımızda taşıyor oluruz. (Son Casus)
- İngiltere'de sadece alt sınıf insanlar veya daha altındakiler bıçak taşır. (Hain)
- "Madem sıra bende, bunu en iyi şekilde değerlendirmeliyim.." (Hain)
- İnsanlar değişiyordu ama yüzlerindeki ifade aynıydı. (Soğuktan Gelen Casus)
- Sawley omuz silkerek ,"her ayrılık biraz kaçıştır ."deyip durumla dalga geçmiş ve Lady Ann'in gidişiyle George Smiley'nin bir parçasının aslında ölmüş olduğu gerçeğini görmezden gelmişti. (Ölüme Çağrı)
- İnsan kendi yolunu kendi çizer. Kimse sana eliyle vermez. Kendin almak zorundasın.. (Köstebek)
- Sanırım, uzun dönemde hepimiz ölmüş olacağız. (Hain)
- Bir günahkarı yakalamak istiyorsan önce kendi içindeki günahkârı bulmak zorundasın. (Gizemli Melodi)
- Salt gerçekleri bulacağım diye ne kadar çaba gösterirsen, onları bulmakta o kadar zorlanırsın. (Güvercin Tüneli)
- Aşık olmak istediğimi, ama kendi geçmişimin ve içeme dönüklüğümün buna imkân vermediğini biliyorum. (Soğuktan Gelen Casus)
- Divana uzanmış olan Ostrakova, güneşin batışını seyretti ve sonra da bunun kıyamet belirtisi olup olmadığını düşündü. (İnsancıklar)
- Evinizin neresinde olursa olsun -hatta yatakta bile- tek başınıza olabilir, kitap okur ve yalnızlık en iyi şey diye kendinizi kandırabilirsiniz. Ama mutfağa gelince yarım-adamlığınızın belirtileri göze batacak hâle gelir. Yarım ekmek. Yarım kangal ucuzundan sucuk. Bir soğanın yarısı. Yarım litre süt. Yarım limon. Yarım paket siyah çay. Yarım yaşam... (İnsancıklar)
- Dişleri gülüyor,ama ya yüreği? (Gizemli Melodi)
- Elena son bir kaç gündür söylemekte olduğu şeyi gizlice kabullendi: Justin'e deli gibi aşık olmuştu,bu yıllardır olmayan bir şeydi ve onun her an gidebileceğini düşünmek mutlak bir acı kaynağıydı. (Bahçıvan)