Cinselliğin Tarihi - Michel Foucault Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Cinselliğin Tarihi kimin eseri? Cinselliğin Tarihi kitabının yazarı kimdir? Cinselliğin Tarihi konusu ve anafikri nedir? Cinselliğin Tarihi kitabı ne anlatıyor? Cinselliğin Tarihi PDF indirme linki var mı? Cinselliğin Tarihi kitabının yazarı Michel Foucault kimdir? İşte Cinselliğin Tarihi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Michel Foucault
Çevirmen: Hülya Uğur Tanrıöver
Yayın Evi: Ayrıntı Yayınları
İSBN: 9789755393900
Sayfa Sayısı: 509
Cinselliğin Tarihi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Hiç tereddütsüz 20. Yüzyılın en büyük düşünürlerinden biri olarak görülebilir. Michel Foucault. Onun önemi, her şeyden önce, çağdaş Batı felsefesinde tarihdışı niteliğe sahip olduğu kabul edilen "özne" kavramını tarihselleştirme çabasından kaynaklanır. Düşünür, başta elinizdeki kitap olmak üzere birçok çalışmasında özenin bir felsefi kategori olarak kuruluşuna dair kışkırtıcı sorular ortaya atar: "Özne" dediğimiz şey tarihsel süreç içinde nasıl kurulmuştur? Bu kurtuluş sürecisin hangi söylemsel çerçeveler, hangi bilgi/iktidar mekanizmaları, hangi hakikat oyunları kuşatır? Bireyselleştikçe, yani kendimizi eylemlerimizin birer "özne"si olarak gördükçe özgürleştiğimiz düşüncesini hangi devasa tertibatlar ayakta tutar?rnrnCinselliğin Tarihi, kariyeri boyunca akıl hastalığının, tıbbın ve hapishanenin tarihi üzerine kafa yoran Foucaultnun son çalışması olur.
Cinselliğin Tarihi Alıntıları - Sözleri
- Haz arzusu doyumsuzdur ve aklından yoksun kişide her şey bu arzuyu tahrik eder.
- İnsanların, yasak olanla hoşgörülü bir içli dışlılığı vardı.
- O görkemli iffet düşkünlüğü tutuk, suskun ve ikiyüzlü cinselliğimize adeta mührünü vurmuştur.
- Bazı sözcüklerin yasaklanması, anlatımların uygunluğu, söz dağarcığıyla ilgili tüm sansürler belki de bu müthiş boyun eğdirmeye oranla ikincil düzeneklerden başka bir şey değildir; amaçları boyun eğmeyi ahlâksal açıdan kabullenilebilir ve teknik açıdan yararlı kılmaktır.
- Cinsellik, burjuvaziyi diğer her şeyden çok daha fazla kaygılandırmış ve meşgul etmiş olan, bakım istemiş ve elde etmiş olan, bir korku, merak, tat alma ve ateş karışımıyla bizzat burjuvazi tarafından geliştirilen bir öğedir.
- Arzu insanı tümüyle ve en gizli biçimleriyle hedef alan bir ilettir: "Ruhumuzun tüm yetilerini, belleği, anlağı, istenci titizlikle inceleyin bakalım. Tüm duygularınızı da kesin bir biçimde inceleyin... Dahası, tüm düşüncelerinizi, sözlerinizi ve eylemlerinizi de inceleyin... Sonuç olarak, bu son derece iç gıcıklayıcı ve tehlikeli konunun önemsiz ve hafif bir şey içerdiğini sanmayın."
- Filozoflara göre insan bir kez doğru ve ölçülü olmayı öğrendi mi yeniden adaletsiz ve ahlaksız olamaz.
Cinselliğin Tarihi İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Cinselliğin Tarihi her şeyden önce Foucault’un önceki dönemlerden itibaren günümüz dünyasına gelene kadar insanların cinsel pratiklerinin ele alınıp incelendiği bir kitap değildir. Eğer böyle bir yanılgı içerisindeyseniz (kitabın adından ötürü gayet doğal, ayrıca Foucault’u daha önceden tanımayan ve kitabın adının yanılgısına düşmüş birisi olarak kitaptan haberdar olduğum zamandan beri aynı yanılgıya sahip olan ben de bir süre bu düşünceye sahiptim) önceden Foucault hakkında ufak bir araştırma yapmanızı tavsiye ederim. E madem cinsel pratiklerin tarihsel gelişimine şahitlik etmiyoruz peki biz bu kitapta neyi göreceğiz diye soruyorsanız, bu kitap Foucault’da iktidar anlayışının cinsellik olgusu üzerinden nasıl biçimlendirildiği ve öznenin bu bağlamda nasıl üretildiğini ele almaktadır. Böyle bahsedince biraz karmaşık geliyor olabilir farkındayım ama bu noktada yapılabilecek tek şey Foucault ve onun iktidar kavramsallaştırması hakkında bir ön okuma yapmak olacaktır. Yapabilecek bir şey yok çünkü bazı kitaplar fazla efor sarf etmenizi ve onu anlamanız için mücadele etmenizi gerektirir. Cinselliğin Tarihi de benim için böyle bir kitaptı. Foucault bu kitabı yazmaya başlarken 8 kitap tasarlamıştır ancak yaşamı tamamlamasına izin vermemiştir. Elimize ulaşan 3 kitaptan oluşan bu Cinselliğin Tarihi’dir. Yaklaşık 150 sayfaya yakın giriş bölümü bulunmaktadır. (Foucault bu bölümü 1. Kitap şeklinde isimlendirmiştir ancak ben bu ilk kitabı direkt Foucault’un yöntemi, amacı ve neden bu konuyu ele aldığını açıklama çabasını gördüğüm için ön söz olarak nitelendirilmesinin makul olduğunu düşünüyorum. Çünkü asıl konuya ikinci kitapla birlikte girmektedir.) Kitap üslup bakımından zorlayıcı gelmedi açıkçası. Ancak içerik bakımından beni çok yorduğunu söyleyebilirim. Şöyle ki Foucault’un amacı tarihsel perspektiften yararlanarak olguların nasıl üretildiği ve söylemlerde nasıl kendilerini var ettiklerini ortaya çıkarmaktır. Bunu yaparken kendi felsefesini de işin içine katmaktadır. Ancak beni yoran durum Foucault’un kitabın başından sonuna kadar daha çok Antik Çağ’ın insanlarının cinselliklerine değinmesidir. Orta Çağ Hıristiyan ahlak anlayışı bağlamında cinsellik pratiklerine de değinmiştir ancak bunu da yine Antik Çağ ile karşılaştırma yapmak için gündeme getirdiğini gördüm. Bu yüzden daha çok Antik Çağ üzerinde durulması, Antik Çağ’ın metinlerinin çözümlemelerine gidilmesi 21. yy’da yaşamını idame ettirmeye ve Foucault’u anlamaya çalışan sıradan birisi olarak beni oldukça hırpaladı. Evet bazı çözümlemeler oldukça ilgi çekiciydi ancak kitabın sonunda hangisi aklımda kaldı derseniz buna yanıt vermem biraz zorlaşabilir çünkü çok fazla örneğe yer verilmiş ve kimilerini okurken “bana ne” dediğim çok yer oldu. (üzgünüm) Fakat genel olarak Foucault’un iktidar anlayışının ve cinselliğe farklı bir perspektiften yaklaşıp onu çözümleme noktasında kendisinin tek olduğunu düşünüyorum. Bilmiyorum siz tanıyor musunuz ilişkisel bir iktidar anlayışı üzerinden cinsellik olgusunun anlamlandırıldığı ve bu anlamlandırılma üzerinden öznelerin üretildiğini iddia eden başka bir düşünür, şahsen tanımıyorum. Bu anlamda alanında tek olarak nitelendirirken Foucault’un yöntemini çok fazla eleştiren tarihçi gördüm. Kendisinin savlarının yalan yanlış ve desteklenemez türden oldukları düşüncesi yönünden çok fazla eleştirildiğine şahitlik ettim. Bu yüzden Foucault’un iyi bir tarihçiden ziyade iyi bir felsefeci olduğu, Cinselliğin Tarihi kitabının da iyi bir felsefe kitabı olduğunu söylemektedirler. Bu fikre katılmadan önce iyi bir tarih bilgimin olması gerektiği düşüncesine sahip olduğumu belirtmekle birlikte iyi bir felsefe kitabı olduğunu söylemeden es geçemem. Okurlarını özellikle kendi iktidar kavramsallaştırmasıyla günümüzdeki öznelerin içinde bulundukları yaşamı da sorgulamalara ittiğini ve birçok farklı pencere sunduğunu söyleyebilirim. Ayrıca Foucault’un yöntemi bağlamında tarihsel bir yaklaşım benimsediğini söylemiştim. Bunu destekleyecek en iyi noktası, Antik Çağ metinlerini çözümlerken sürekli girdiği detaylandırmalardır. Bu anlamda Foucault’un Cinselliğin Tarihi bir Tarih kitabı olabilir. Çünkü genelde tarih kitapları fazla detaylı bu yüzden de sıkıcıdır. Tüm bunları bir kenara bıraktığım zaman kitabı genel olarak değil ancak değindiği kimi noktalar bazında çok beğendiğimi söyleyebilirim. Çünkü en başında kitabın yazarı farklı bir kişiliktedir. Yaşamı ve maruz kaldığını düşündüğüm adlandırmalar yüzünden böyle bir eseri ortaya koyması müthiş bir şeydir. Tam da bir meselesi olan insandan beklenilesi şekilde sergilenmiş harekettir. Çünkü baktığınız zaman herkesin bir meselesi var ancak bunu açımlayan bunun için çaba sarf edeni pek göremiyoruz. Onlar iktidar ile üretilen söylemlerin kurbanı olurken Foucault ve onu okuyanları tarafından bu söylemlerin farkındalığı ile yaşamlarına devam edip belki hayatın başka bir alanında da onlar farkındalık uyandırmaya çalışır noktasında Foucault’un ilham kaynağı olduğunu düşünüyorum. Daha önce Foucault ile tanışmamışsanız önce onun hakkında ufak bir bilgilenip özellikle iktidar kavramsallaştırması hakkında okuyup sonrasında bu kitaba başlamanızı ve kitaba başlamadan önce çok büyük beklentilere girmemenizi tavsiye ederim. Her şeyden önce bu kitabın felsefe türünde yazılmış Antik Çağ’ın cinsellik olgusu üzerinden iktidar ilişkilerinin gösterilmeye çalışılmasının bir çabası olduğunu unutmayınız. (Ebru)
İlk 100 sayfada bulduğumu eserin kalanında bulamadım. Yazar çok okuyup araştırmış, biriktirdikleriyle düşüncelerini örneklendirmiş ve konuyu geniş çemberlerle ele almış. Kimileyin konudan kopup başka şeyler düşünürken buldum kendimi. İktidar Cinsellik temelinde yazarın ana düşüncesine katılsam da eseri ne yerebilir ne de övebilirim. (Son 140 sayfayı okumadan bıraktım. Belki başka zaman tekrar okumak gerekebilir. Denk gelip araya sıkıştırdım. Buna uygun olmayacak kadar zaman isteyen bir konuydu ve epey uzundu.) (Hasan Furkan Efeoğlu)
Bir eserin adı, o eserin içeriğini okuyucuya aktaran ilk temsilcidir. Bu kitap o eserlerden biri değil. Bir kere, cinselliğin tarihinden değil, Antik Yunan'da yazılmış bazı felsefi kitaplardaki cinsellikle ilgili konuların yazar tarafından yorumlanmasından oluşuyor. Zaman zaman günümüz, daha çok da Viktorya döneminden bahsetse de bu, tarihsel bir süreç şeklinde değil. Dahası, kitabın bazı kısımları cinsellikle ilgisiz, uzun anlatımlardan oluşuyor (örneğin, "kendilik" bölümü) Dili zaman zaman akıcı, zaman zaman da sıkıcı. Kitabın iyi yanlarından biri, pek çok kavramın Eski Yunancada kullanılan karşılığını görebilmemiz. Mesela, "philia", karakter ve yaşam biçimi benzeşmesi demekmiş. Fuko kitabı altı bölüm (kitap) olarak düşünmüş ama sadece ilk üç bölümü yazabilmiş. Kitap da bu üç bölümden oluşuyor. İlgili satırlarda kadın ve erkeğin toplumdaki (kitaba göre site) rolüne ilişkin düşüncelerin o tarihlerden bu yana ne kadar çok değiştiğini görebiliyoruz. Sabır gerektiren bir kitap. İlginç bilgiler de yok değil ama yazarın konudan saptığı yerlerde sabra çok ihtiyaç var. Bu konuda daha önce okuduğum Eric Berkowitz'in Seks ve Ceza-Arzuyu Yargılamanın Dört Bin Yıllık Tarihi kitabı çok daha iyiydi. (Ferdi Bişkin)
Cinselliğin Tarihi PDF indirme linki var mı?
Michel Foucault - Cinselliğin Tarihi kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Cinselliğin Tarihi PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Michel Foucault Kimdir?
Michel Foucault Fransız düşünür, sosyal teorist, tarihçi, edebiyat eleştirmeni, antropolog ve sosyolog. 15 Ekim 1926’da Poitiers'de doğdu. Babası, oğlunun kendi kariyerini takip etmesini isteyen bir cerrahtı. Foucault, Saint-Stanislas Okulunu bitirdikten sonra, saygın bir okul olan Paris’teki 4. Henry Lisesi’ne girdi. 1946’da, daha önce sınavlarında başarısız olduğu École Normale Supérieure’e kabul edilen dördüncü öğrenciydi. İkinci Dünya Savaşı sırasında Poitiers, Alman ordularının işgali altında kaldı.
Maurice Merleau-Ponty ile felsefe çalıştı. 1948’de felsefe diplomasını, 1950’de psikoloji diplomasını aldı ve 1952’de psikopatoloji diplomasıyla ödüllendirildi. 1950-1953 yılları arasında Fransa Komünist Partisi'nde yer almıştır. Partiye girişi Louis Althusser aracılığıyla olmuştur. Ancak Stalin'in Sovyetler Birliği'nde izlediği politikalar onu partiden soğutmuş ve bir süre sonra partiden ayrılmıştır.
1954’ten itibaren dört yıl İsveç’te Uppsala Üniversitesi’nde doktora tezini yazdı. Zamanın Uppsala Üniversitesinin pozitivist damarı Foucault'un tezini bilimsel bulmayıp kabul etmedi. Birer yıl da Varşova ve Hamburg Üniversitelerinde Fransızca öğretti. 1960’da Fransaya Clermont-Ferrand Üniversitesine felsefe bölüm başkanı olarak döndü. "Delilik ve Medeniyet" (Folie et déraison. Histoire de la folie à l'âge classique) kitabındaki teziyle doktorayla ödüllendirildi. Aynı yıl Foucault, kendinden on yaş küçük olan felsefe öğrencisi Daniel Defert’la tanıştı. Defert’ın politik aktivizmi çalışmalarında ona yol gösterdi. Foucault, Defert’la aralarındaki ilişki için çok sonraları bunun zaman zaman da aşka benzeyen uzun soluklu bir tutku ilişkisi olduğunu söyledi.
Foucault’nun ikinci önemli eseri "Kelimeler ve Şeyler" (Les mots et les choses) 1966’da yayımlanan karşılaştırmalı bir ekonomi, doğa ve dil bilimleri çalışmasıydı. Çok satan bu kitap Foucault’nun adının tanınmasında büyük rol oynadı.
1966-1968 arasında Defert’la birlikte Tunus’a gitti ve birlikte tekrar Paris’e döndüler. Foucault, Vicennes’deki Paris-VIII Üniversitesi’nde Felsefe bölüm başkanı oldu, Defert da sosyoloji bölümünde ders vermeye başladı. 1968 öğrenci hareketinden oldukça etkilendiler. Aynı yıl Foucault başka aydınlarla beraber Hapishane Bilgilendirme Grubu’nu (Groupe d'information sur les prisons) kurdu.
1969’da "Bilginin Arkeolojisi"’ni (Archéologie du savoir) yayımladı. 1970’de en önemli araştırma enstitülerinden biri olan Fransa Koleji’ne Düşünce Sistemleri Tarihi profesörü olarak seçildi. 1975’te belki de en etkili kitabı olan "Hapishanenin Doğuşu"’nu (La naissance de la prison) yayımladı.
Ömrünün kalan yıllarında kendini "Cinselliğin Tarihi" (Histoire de la sexualité) çalışmasına adadı. 1976’da ilk cildini yayımladı, çalışmasını tam bitirememiş olsa da ikinci ve üçüncü ciltler 1984’teki ölümünden hemen sonra yayımlandı.
1978'li yıllarda İran'da Şah karşıtı gösteriler ayyuka çıktığında Foucault, Corriere della Sera ve Le Nouvel Observateur dergilerine muhabirlik yapmış, İran'ı ziyaret etmiştir. Paris'te Ayetullah Humeyni ile görüşmüş, İran'daki muhalefet liderleri ve gösteriye katılan insanlarla mülakatlar gerçekleştirmiştir. İran'a ilişkin "Ruhsuz dünyanın ruhu" gibi yazdığı makaleler ve kullandığı "siyasi ruhanilik" kavramı ilginçtir. Bu makaleler İngilizceye çok sonradan tercüme edilmiş, özellikle 11 Eylül saldırılarının ardından ilgi görmüş; siyasal İslam, İran-Batı ilişkileri bağlamında incelenen metinler olmuştur.
Michel Foucault, daha çok toplumdaki daimi doğruları inceleyen bir filozoftu. Nietzsche ve Heidegger’in düşüncelerinden oldukça etkilenen Foucault, çalışmalarında çoğunlukla Karl Marx ve Sigmund Freud’un fikirleriyle mücadele etti. Hapishaneler, polis, sigorta, delilik, eşcinsellik ve sosyal haklar konularında çalıştı. Bütün çalışmalarını modernitenin bireyler üstündeki etkisi ve getirdiği yeni iktidar ilişkileri üstüne kurdu. Öte yandan Gerard Raul'a verdiği röportajda post-modernist yahut post-yapısalcı olarak tasnif edilmeyi reddettiğini söylemiştir.
25 Haziran 1984'te Paris'te yakalandığı AIDS hastalığı nedeniyle vefat etmiştir.
Foucault' un felsefi yönünün anlaşılması, bir sosyal bilimler öğrencisi için aşılması ayrıcalık getirecek bir eşiktir. Foucault toplumdaki daimi doğruların oluşum sürecini modernist bir bakış açısı olarak görür ve kökten reddeder. Postmodernite kendini genel geçer doğruların aksine hareket eden bireylerde ve düşünüşlerde bulur. Bu nedenledir ki Foucault deliler üzerinde araştırmalar yapmıştır. Deliler ona göre toplumun daimi doğrularına uygun hareket edemeyen bireylerdir. Toplumun genelini bir oda içerisinde gören Faucault bütün düşüncelerin, hareketlerin bu daimi doğrular çerçevesinde yahut kıskacı altında ortaya çıktığını iddia eder. Gay, lezbiyen, transseksüel, biseksüel oryantasyonlar daimi doğrulardan ayrı doğrular çerçevesinde oluştukları için postmodernitenin varoluşunu ve moderniteden çıkıldığını gösterir (modernite bu kavramları asla kabul edemezdi). Foucault kendi çalışmalarının bile genel geçer daimi doğrulardan olmaması gerektiğine inanır ve çalışmalarının kullanıldıktan sonra atılmasını öğütler.
Michel Foucault Kitapları - Eserleri
- Bu Bir Pipo Değildir
- Hapishanenin Doğuşu
- Deliliğin Tarihi
- Cinselliğin Tarihi
- Doğruyu Söylemek
- Kelimeler ve Şeyler
- Akıl Hastalığı ve Psikoloji
- Bir Aile Cinayeti
- Güzel Tehlike
- Büyük Yabancı
- Bilginin Arkeolojisi
- Özne ve İktidar
- İktidarın Gözü
- Toplumu Savunmak Gerekir
- Entelektüelin Siyasi İşlevi
- Büyük Kapatılma
- Hermenötiğin Kökeni
- Kliniğin Doğuşu
- Yapısalcılık ve Post Yapısalcılık
- Rezil İnsanların Yaşamı
- Söylemin Düzeni
- Eleştiri Nedir? - Kendilik Kültürü
- Psikoloji ve Ruhsal Hastalık
- Deliliğin Tarihine Giriş
- Sonsuza Giden Dil
- Felsefe Sahnesi
- Raymond Roussel: Ölüm ve Labirent
- Biyopolitikanın Doğuşu
- Güvenlik, Toprak, Nüfus
- Yedinci Meleğe Dair Yedi Bahis
- Manet
- Kliniğin Doğuşu
- Marx'tan Sonra
- Ders Özetleri
- Öznenin Yorumbilgisi
- Bilme İstenci Üzerine Dersler
- Öznellik ve Hakikat
- Dostluğa Dair
- Nietzsche, Freud, Marx
- Of Other Spaces, Heterotopias
- Özgürlük ve Bilgi
- Hakikat Cesareti Kendinin ve Başkalarının Yönetimi 2
- Kliniğin Doğuşu
- Söylem ve Hakikat
- Religion and Culture
- Language, Madness, and Desire
- Kelimeler ve Şeyler İnsan Bilimlerinin Bir Arkeolojisi
- İqtidar. Nəzarət. Cəmiyyət
- Dream and Existence
- The Order of Things
Michel Foucault Alıntıları - Sözleri
- ''[...] Psikanalizin size öğretebileceği tek şey, sizin bir efendi aradığınızdır.'' (Felsefe Sahnesi)
- Geleneksel biçimi içinde tarih,geçmişin anıtlarını "belleğine yerleştirmek",onları doküman haline dönüştürmek ve çoğunlukla kendiliğinden sözlü olmayan ya da sessizce söylediği,söylediklerinden başka olan bu izleri konuşturmak girişiminde bulunuyordu;tarih,günümüzde dokümanları anıtlar haline dönüştürürken,insanlar tarafından bırakılmış izlerin çözüldüğü ve bulundukları oyukta tanınmaya çalışıldıkları yerde,ayırımın,gruplandırmanın,anlamlı kılmanın,ilişkiye sokmanın,birlikler oluşturmanın söz konusu olduğu bir öğeler yığınını gösterir. Tarih,dilsiz anıtların,cansız izlerin,bağlantısız nesnelerin ve geçmişe terk edilmiş şeylerin disiplinli olarak,arkeolojinin tarihe yöneldiği ve ancak tarihsel bir söylemin yeniden kurulmasıyla anlam kazandığı bir zamandı;kelimeler üzerinde biraz oynamak suretiyle denilebilir ki günümüzde,tarih arkeolojiye,anıtın esas tanımına yönelir. (Bilginin Arkeolojisi)
- Hastalık, doğanın karşısında değildir, tersine çevrilmiş bir süreçte, doğanın ta kendisidir. (Akıl Hastalığı ve Psikoloji)
- Sıradan olanı oluşturan her şey, önemsiz detaylar, siliklikler, görkemsiz günler, o bildik yaşam anlatılabilirdir ve anlatılmalıdır, hatta daha iyisi, yazıya geçirilmelidir. (Rezil İnsanların Yaşamı)
- bilgi faydaya karşıttır,zira onaylamaya ve itiraza yer verilmesi gereken bir oyundur. (Bilme İstenci Üzerine Dersler)
- "Birbirimizi yorumlamaktan başka bir şey yapmıyoruz" (Kelimeler ve Şeyler)
- Yaşamın ta kendisinin siyasi stratejilerde ortaya sürülmesi Foucault’ya göre bir toplumun “modernliğe girme eşiği”dir. “İnsan, binlerce yıl boyunca Aristoteles için neyse o olmuştur, yani yaşayan ve buna ek olarak siyasal bir varlık olma yeteneğine sahip olan bir hayvan; modem insan, bir canlı varlık olarak yaşamını kendi siyaseti dahilinde söz konusu eden bir hayvandır." (Özne ve İktidar)
- ''Tırtıklanmış bir söylemin göbeğinde yaşıyoruz.'' (Felsefe Sahnesi)
- Düşüncelerin tarihi,... başlangıçların ve bitimlerin disiplini, belirsiz sürekliliklerin ve geri dönüşlerin betimlenmesi, tarihin çizgisel biçiminin içindeki gelişmelerin yeniden kuruluşudur. Fakat düşüncelerin tarihi aynı zamanda her alandaki bütün karşılıklı ilişkiler ve aracılar oyununu betimleyebilir: o bilimsel bilginin nasıl yayıldığını, felsefî kavramlara nasıl yer verdiğini, ve muhtemelen edebî eserlerde nasıl biçim kazandığını gösterir; problemlerin, kavramların, temaların dile getirildikleri felsefî alandan bilimsel ya da siyasal söyleme doğru nasıl yer değiştirebildiklerini gösterir; eserleri kuramlarla, alışkanlıklarla ya da sosyal davranışlarla, tekniklerle, ihtiyaçlarla ve sessiz pratiklerle ilişkiye sokar; söylemin en çok özümsenmiş biçimlerini, somut görünüm içinde, onların doğuşunu görmüş olan büyüme ve gelişme ortamında, yeniden canlandırmaya çalışır. Bu durumda düşüncelerin tarihi birbirinin içine girmelerin disiplini, eserleri çevreleyen, onları belirginleştiren, yeniden birbirlerine bağlayan ve kendileri olmayan her şeyin içine onları yerleştiren aynı merkezli dairelerin betimlenmesi olmaktadır. (Bilginin Arkeolojisi)
- “Dünya özü itibarıyla her noktada farklıdır; tüm noktalar üzerinde ağırlığa sahiptir, tüm noktalar direnç gösterir ve sonuç olarak ortaya çıkanlar her durumda birbirleriyle mükemmel bir uyumsuzluk halindedir.” (Bilme İstenci Üzerine Dersler)
- Nihayetinde eleştiri ,kendinden başka bir şeyle ilişki içinde var olur ancak .Bilmeyeceği ve olmayacağı bir gelecek ya da hakikat için bir araç bir vasıtadır polislik yapmak istediği ama yasa yapma kudretinin olmadığı bir alanda gözetmenliktir. (Eleştiri Nedir? - Kendilik Kültürü)
- Sağlık, ahiret mutluluğunun yerini alıyor, diyordu Guardia. (Kliniğin Doğuşu)
- ... hakikate erişmek üzere işleme konan bilgi biçimleri gibi, ortaya çıkan bilgi içerikleri ve özneleşme etkileri de her çağda farklıdır. Demek ki genel ve evrensel bir özne tarihi yapılamaz: Kişinin kendisiyle ve hakikatle kurduğu ilişkinin biçimine bağlı olarak, ortaya çıkacak özne de değişecektir. (Öznellik ve Hakikat)
- Mutluluk, hayatta insanın kendisini ne kadar güzel oyalabildiği ile doğru orantılıdır. Mutlu hissediyorsanız siz bu işi güzel yapıyorsunuz demektir. (Deliliğin Tarihi)
- Ölmek için acele ediyorum (Bir Aile Cinayeti)
- Günümüzün dünyası şizofreniyi mümkün kılmaktadır, bu dünyanın, olayları yoluyla insani olmayan ve soyut olmasından dolayı değil, aksine kültürümüzün bu dünyayı, onun içinde insanın artık bizzat kendisini tanıyamaması şeklinde okumasından dolayıdır. (Psikoloji ve Ruhsal Hastalık)
- “Ben iktidar mekanizmasını düşündüğümde, iktidarın bireylerin tohumuna kadar ulaştığı, bedenlerine eriştiği, hâl ve tavırlarına, söylemlerine, öğrenimlerine, gündelik yaşamlarına sindiği kılcal var olma biçimini düşünüyorum.” (İktidarın Gözü)
- Akıl bilgiyi defalarca ve defalarca ikiye ayırdı. (Yapısalcılık ve Post Yapısalcılık)
- Kopuk olayların ortaya çıktığı alanı saflığı içinde göstermek, onu hiçbir şeyin üstesinden gelemeyeceği bir yalnızlığın içine yeniden yerleştirmeye girişmek değildir. Bu onu yeniden kendi üzerine kapatmak değildir; bu kendisinde ve kendisindeki ilişki oyunlarını betimlemek için kendini serbest bırakmaktır. (Bilginin Arkeolojisi)
- Bir fikrin kendi kendine bir iktidara sahip olmadığının doğal olduğunu düşünmüyor musunuz? (Hermenötiğin Kökeni)