Çökmeden - Yalçın Küçük Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Çökmeden kimin eseri? Çökmeden kitabının yazarı kimdir? Çökmeden konusu ve anafikri nedir? Çökmeden kitabı ne anlatıyor? Çökmeden PDF indirme linki var mı? Çökmeden kitabının yazarı Yalçın Küçük kimdir? İşte Çökmeden kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Oktay Sinanoğlu
Yazar: Banu Avar
Yazar: Yalçın Küçük
Yazar: Erol Bilbilik
Yayın Evi: Destek Yayınları
İSBN: 9789944298292
Sayfa Sayısı: 240
Çökmeden Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
"Çökmeden"de, Türkiye Cumhuriyeti'ne içeriden ve dışarıdan yöneltilen tehditler ve Cumhuriyet'i savunmak için yapılması gerekenler, dört aydınımızın gözünden aktarılıyor.
Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu ile "ciğerlerini biliyorum" dediği Batılıları, onların sömürgeci bir anlayışla dünyaya nasıl hükmetmeye çalıştıklarını ve Türkçemizden başlayarak, Türkiye Cumhuriyeti'ne yönelen saldırıları göreceksiniz.
Erol Bilbilik ile "Dünyayı Yöneten Gizli Örgütler"in gerçek yüzünü, büyük sermayenin Türkiye'de piyon olarak kimleri kullandığını tüm açıklığıyla fark edeceksiniz.
Banu Avar ile Orta Avrupa'dan Kafkaslara uzanan, mevcut rejimleri demokrasi kisvesi altında değiştiren "renkli devrim" rüzgârının ve bunların örgütlenişinin hikayesine tanıklık edeceksiniz.
Prof. Dr. Yalçın Küçük ile de Türkiye'yi "çökertmeye" çalışanları keşfedecek, Sabetayizm gerçeğini görecek ve Cumhuriyet'e nasıl sahip çıkılacağını öğreneceksiniz...
Bu kitabı okuduğunuzda, aydınlarımızın yüreğinden gelen samimi çığlığı siz de duyacak ve hakikati bulmaya yaklaşacaksınız.
"Çökmeden"... Mutlaka okuyacaksınız...
Çökmeden Alıntıları - Sözleri
- Tarihte arasanız, böyle topyekûn, bu kadar köle ve sömürge olmaya can atan bir millet daha bulamazsınız. Oktay Sinanoğlu
- "Türkiye sömürgedir" dersek, biraz iltifat etmiş oluruz. Oktay Sinanoğlu
- Bir Rus atasözü, "Tercüme kadın gibidir. Güzeli sadık, sadığı güzel olmaz".
- Brezilya'nın en büyük şehirlerinden biri, belki de en büyük sanayi şehri Sao Paulo. Kocaman bir yer, fabrika dolu. Kocaman bir uluslararası havaalanı var. Oraya indik, her çeşit milletten insan geçiyor oradan, kalabalık; koca havaalanında bir tek kelime İngilizce görmedim. Her şey Portekizce. Brezilya'nın dili Portekizce İspanyolcanın biraz değişiği. Neyse, koskoca uluslararası havaalanında bile bir tek kelime İngilizce yok. Şehirde hiçbir yerde bir tek İngilizce kelime yok. Bir sürü de turist geçiyor oradan; turizm, bayağı bir gelişmiş orada. Ayrıca Güney Amerika'dan giden turistlerin de yüzde otuzu Brezilya'dan geçiyor. Ona rağmen, yol işaretleri, ilanları vs. hepsi Portekizce. Ayrıca, mamullerinin, ne alırsan al, hatta ihraç edilenler dâhil, üzerinde bir kelime İngilizce yok, hepsi Portekizce. Bunu Hollanda'da da gördüm. Hollanda'nın dili, aslında İngilizce ile Almancanın kırması gibi bir dil. İngilizce ile bu kadar akraba bir dilleri var. Ayrıca Hollandalılar da İngilizler gibi Protestan'dır. Yani bayağı bir sıkı geçmişleri vardır. Buna rağmen, Hollanda'da mamullerin, hatta ihraç edilen peynirlerin falan üstünde, öyle başka dilde yazı yok; hepsi Hollanda dilinden! Onu orada da gördüm. Oktay Sinanoğlu
- Özal'ın değiştirdiği yasalardan sonra dolar milyarderi olmak istiyorsanız, belediye başkanı olun. Yalçın Küçük
- Evvela halkımızı cahilleştirdik. Sonra halkımızı cahilleştiren, cahil oldu. Evvela halkımızı karanlığa boğduk. Şimdi halkımızı karanlığa boğanlar görmez oldular. Yalçın Küçük
- Amerika için, "Biz orada ev alabiliyoruz" diyorlar. Alırsın da göçmen vizesiyle geldiysen -vaktiyle herkes öyle gelmiş zaten- vatandaş olmuşsan alırsın. Ama yabancı, Amerika'da bir karış tarım arazisi alamaz. Oktay Sinanoğlu
- O dönemde İsmet İnönü'nün Kültür Danışmanı olan Nurullah Ataç, "Biz Avrupalı olamazsak, adam olamayız" tezini yaygınlaştırmakla uğraşmıştır. Banu Avar
- Çöküntüye biz nasıl bakarız? Osmanlı nasıl çöküyordu? Nereden çıkartıyoruz? Münevveran, melekler dişi mi erkek mi sorusunu tartışıyorlardı. Yavuz mu büyüktü, Fatih mi sorusunu tartışıyorlardı. Şimdi duydum birtakım ahmaklar fırkasında münevveran mürteciler, Mehmet Akif Ersoy'un Çanakkale Savaşı'nı Bedir Savaşı'na benzetmesi iyi mi, kötü mü sorusunu tartışıyorlar. Yalçın Küçük
- En iyi misyonerlik, kendine yaptırılandır. Bütün bunlar Türkiye'de yapılmıştır. Oktay Sinanoğlu
- Tez-antitez-sentez bir Illuminati felsefesidir. Hegel hem İlluminati üyesidir hem de bir satanisttir.
- Nurullah Ataç, "Kalbimiz kaynayarak kapatacağız divan şiirini, bir kenara atacağız alaturka musikiyi!" diyebilmiştir. Türk halkı, kendi kültür köklerinden uzaklaştırılmaya çalışılmıştır.
- Kazakistan programında konuştuğum Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev, röportajın bir yerinde şöyle demişti: "Yahu şu AB'ye baktığınız ve ilgi gösterdiğinizin yüzde 25'i kadar bize ilgi gösterin!" Banu Avar
- Her ülkenin bir şemsiye dili var. O şemsiye dili, mesela Fransa'da klasik Fransızcadır. Okullarda okutulan, gazetelerin yazdığı Fransızcadır. Onu kaldır, Fransa beş parçaya bölünür. Ispanya, gayet rahat, daha da çabuk, altı parçaya ayrılır. Her ülkede bu var. Onları bir arada tutan; devlet olarak, millet olarak bir arada tutan dildir. Dilin yaşaması, eğitime bağlıdır. Bir dil, ne kadar sahada kullanılırsa o kadar dil olur. Oktay Sinanoğlu
- Büyük meseleler, büyük sorunlar, küçük adımlar ile çözülür.
Çökmeden İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Türkiye Cumhuriyetinin dört büyük aydını bir yapıtta bulursa ortaya böyle olağan dışı bir kitap çıkar. Okuduğunuzda aslında kimin ne olduğunu da, kimin neye hizmet ettiğini de anlamaya başlayacaksınız. (Deniz ATAÇ)
Çökmeden PDF indirme linki var mı?
Yalçın Küçük - Çökmeden kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Çökmeden PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Yalçın Küçük Kimdir?
Yalçın Küçük, İskenderun'a Halep'ten gelip yerleşmiş bir ailenin çocuğudur. Baba tarafından Türkmen, anne tarafından ise Kafkasyalı bir aileye mensuptur. Kabataş Lisesi'nden mezun olmasının ardından, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ndeki öğrencilik hayatı boyunca; Fikir Kulüpleri Federasyonu, ardından Sosyalist Fikir Kulüpleri Federasyonu, Dev-Genç ve Türkiye Halk Kurtuluş Partisi olan Fikir Kulübü Başkanlığı’nı yaptı. Siyasal Bilgiler’i 1960 senesinde birincilikle bitiren Küçük, 27 Mayıs Darbesinde, büyük öğrenci eylemlerinin başında yeraldı. 27 Mayıs 1960 darbesi sonrasında Devlet Planlama Teşkilatı'nda görev aldı. Bir süre sonra Uzun Vadeli Planlar Dairesi Müdürlüğüne getirildi, ardından istifa etti. Yalçın Küçük, buradan ayrılınca Amerika'ya gitti, Yale Üniversitesi'nde lisans eğitimi aldı. Ardından mülakatı kazanarak dört ay boyunca da Dünya Bankası'nda staj yaptı.
1966'da Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde öğretim üyeliğine başladı. Yön, Emek, Ant dergilerinde, Sosyalist Devrim yanlısı yazılar yazdı. 1968-70 yılları arasında Birmingham Üniversitesi Rus ve Doğu Avrupa Araştırmaları Merkezi'nde bulundu. Sovyetoloji araştırmalarını kitaplaştırdı. Bu kitaptan dolayı sekiz yıla mahkûm edildi.
1971'de doçent oldu. 12 Mart 1971 Muhtırası'ndan sonra görevden alındı. 1973-76 yılları arasında Cumhuriyet gazetesinin ekonomi servisini yönetti. 1970'lerde, Türkiye İşçi Partisi'nin ikinci kez kuruluşu için çalışmalara katıldı, 1973 yılı sonlarında askere alındı.
Kıbrıs Harekâtına katıldı Bu savaşta yaşadıklarını anlattığı bir anı-söyleşi kitabı bulunmaktadır. 1975'ten itibaren yayınlanan ve partiye yakınlığıyla bilinen Yürüyüş gazetesi'nin editörlüğünü yaptı. 1978'de partiden ihraç edildi. 1979'da kendisiyle beraber TİP'ten ihraç edilenlerle birlikte Sosyalist İktidar dergisi'ni çıkarmaya başladı. Aynı yıl Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi'nde öğretim üyesi oldu. 12 Eylül Darbesi'nden sonra üniversiteden uzaklaştırıldı. 1983'te Bir Yeni Cumhuriyet İçin adlı yapıtından ötürü tutuklanarak cezaevine girdi; daha sonra aklandı. 1987'de Gazi Üniversitesi'nde profesör oldu ve 1994'te emekli oldu.
12 Eylül 1980 darbesinden sonra aydınların yönetime karşı örgütlenmesinde büyük çaba gösterdi. Aziz Nesin ile birlikte "Aydınlar Dilekçesi Hareketi"ni örgütledi. 1987-1992 yılları arasında Toplumsal Kurtuluş adlı sosyalist bir aylık dergi çıkardı. Daha sonra bu dergi kapanarak yerine Hep İleri adlı bir dergi çıkmıştır. "Özgür Üniversite" adıyla bilinen "Özgür Ekin Derneği"nin kurucusudur. 1993'te Süleyman Demirel'in Cumhurbaşkanı olmasını ve Matild Manukyan'ın vergi rekortmeni olmasını öne sürerek Fransa'ya gitti. Küçük, burada öğrenci olur, İranoloji ve Kürdoloji okur; Kırmançi, Sorani, Farisi öğrenir. Onomastik üzerine çalışmalarına yoğunlaşır. Daha sonra gene 1993 yılında Suriye'de Bekaa Vadisi'ne giderek PKK lideri Abdullah Öcalan ile görüştü. Bu görüşmeyi "söyleşi" adıyla kitaplaştırdı. Çeşitli sol dergiler çıkarttı. Bu arada PKK'nın medya organı olan MED-TV'de programlar yaptı. Bu dönemde dönemin Başbakanı Tansu Çiller tarafından emredilen Abdullah Öcalan'ın yok edilmesi istihbaratını, dönemin muhalefet lideri Mesut Yılmaz'dan öğrenerek PKK'yı bilgilendirdiği ve olayı engellediği iddia edilmektedir.
28 Şubat sürecinde, 16 Eylül 1996'da yurtdışından Ankara Cumhuriyet Savcılığı'na Refah Partisi'nin kapatılması için harekete geçmenin zorunluluğunu ifade eden bir dilekçe sundu. 29 Ekim 1998'de Türkiye'ye geri döndü ve "Kürtçülük Propagandası" yapmaktan suçlu bulunarak iki yıl hapis cezasına çarptırıldı. 2000 yılında tahliye oldu.
2000'li yılların başından itibaren Türkiye'nin yakın tarihiyle ilgili iddialar ve eserler sunarak isimbilim araştırmalarına yöneldi. "Avdeti" kültürü, Sabetayizm, İbraniyet, kripto Yahudilik, gizli din taşıma, çift dinlilik konuları ile ilgilendi.
7 Ocak 2009 tarihinde, Ergenekon soruşturması kapsamında Ankara'da gözaltına alındı. Mahkemeye çıkarılmak üzere İstanbul'a sevk edilen Yalçın Küçük 11 Ocak 2009 tarihinde tutuklandı. 12 gün sonra tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edildi. 3 Mart 2011 tarihinde aynı soruşturma kapsamında evi arandıktan sonra yeniden gözaltına alındı. 6 Mart 2011 çıkarıldığı nöbetçi mahkemede tutuklandı.
Yalçın Küçük Kitapları - Eserleri
- Çökmeden
- Gizli Tarih
- Caligula
- Şebeke 1
- Türkiye Üzerine Tezler 1
- Aydın Üzerine Tezler 1
- Sırlar
- Tekeliyet 1
- Epilepsi ve Orgazm
- Aforizmalar
- Sol Müdahale
- Tekelistan-1
- Kürtler Üzerine Tezler
- Bilim ve Edebiyat
- Aydın Üzerine Tezler 2
- Sovyetler Birliğinde Sosyalizmin Çözülüşü
- Çöküş; Gizli Tarih
- Çıkış - Ansiklopedi 1
- Atamanoğlu Fatih
- Türkiye Üzerine Tezler 2
- İsyan 1.Cilt
- Fitne
- 21 Yaşında Bir Çocuk Fatih Sultan Mehmet
- Tekelistan
- Türkiye Büyülü Hapishanem
- İsyan 2.Cilt
- Tekeliyet 2
- Cumhuriyet'e Karşı Küfür Romanları
- Aydın Üzerine Tezler 5
- Aydın Üzerine Tezler 3
- Bir Soran Olursa
- İtirafçıların İtirafları
- Türkiye Üzerine Tezler 5
- Aydın Üzerine Tezler 4
- Emperyalist Türkiye
- Türkiye Üzerine Tezler 3
- Tenkit
- Haberci
- Sosyalist Açıdan Ekonomik Politik
- Kir Teorisi
- Ermeni Rahiple Mektuplaşmalar
- Türkiye Üzerine Tezler 4
- Estetik Hesaplaşma
- Hasta Despot
- Quo Vadimus - Nereye Gidiyoruz?
- Aydınlık Zindan
- Yürüyüş
- Putları Yıkıyorum
- Ders 1 - Küçülme Savaş
- Küfür Romanları
- Sicil
- Bakış
- Bir Dikine Ülke
- Davalarım
- TÜRKİYE ÜZERİNE TEZLER ÖZEL EDİSYON
- Kurtuluş Yazısı
- Türkiye'de Marksist Damar Var
- Sol Marksizm
- Çıkış
- Planlama Kalkınma ve Türkiye
- Kürt Bahçesinde Sözleşi
- Devlet ve Hürriyet
- Tarihçe
- El Kitabı
- Bir Yeni Cumhuriyet İçin
- Seçme Teknik Çalışmalar
- Aydın Üzerine Tezler 2
- Endüstrileşme Sürecinin Temel Sorunları
- 100 Soruda Planlama,Kalkınma ve Türkiye
Yalçın Küçük Alıntıları - Sözleri
- Şimdi soru şu: Marx ve Engels, günlük yazılarında Türkofil olarak görünüyorlar. Hep Osmanlı devletinden yana bir tutum alıyorlar. Şu nedenle: Marx ve Engels, Rus çarlarının despotluğundan tiksiniyorlar. Rus çarlığının gerilemesinin dünya devrimini yaklaştıracağını düşünüyorlar. Bu, Osmanlı'dan yana bir eğilimi belirliyor. Böyle bir durum Osmanlı aydınının Marksizme yakınlık duymasını kolaylaştırıcı görünüyor. Ama olmuyor. Neden olmuyor? (Bilim ve Edebiyat)
- Politize olmuş sermaye sınıfını düşünmemiş olmak, Marx ve Lenin düşüncesinin büyük zaafiyetidir. Burjuvazinin çocukluk çizgilerini, olgunluk dönemlerine ve hatta monopoli düzlemine uzatıyorlar. Zaaftır ve hatta hastalık ve şimdi, dünyanın her yanında "marksistler", marksizmin bu çocukluk hastalığının ilacını bulmaya çalışıyorlar. (Gizli Tarih)
- Kazakistan programında konuştuğum Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev, röportajın bir yerinde şöyle demişti: "Yahu şu AB'ye baktığınız ve ilgi gösterdiğinizin yüzde 25'i kadar bize ilgi gösterin!" Banu Avar (Çökmeden)
- Görmeyince daha iyi görüyorum.Teorik insan,somuttan uzaklaştığı ölçüde gerçeğe daha çok yaklaşıyor. (Aforizmalar)
- İnsanlarımızın “çalmak” ve “yatmak” dışında istemeyi tümden unuttukları bir çağdayız. Şimdi Orta Çağ’dayız. (Çöküş; Gizli Tarih)
- "Normal bir ilişki için, "Bazı esasları düşünmek zorundayız" dedik. Bunlar, birincisi sonuna kadar yurtsever olmak, İkincisi, önce vatanla, halkın özgürlüğüyle evlenmek ve dördüncüsü, ancak bu ilk üçü layıkıyla yerine getirildikten sonra kadın-erkek ilişkilerinin bir anlamı olabilir!" (a.ö.) (Kürt Bahçesinde Sözleşi)
- En iyi eleştiri bir ölü üzerine yazılabilir. Çünkü insan, maymunun yapısına bir anahtar oluyor. Gelişmenin sonu, eleştirinin başı oluyor. Bu yüzden kapitalizm doğunca feodaliteyi yazmak imkan dahiline giriyor. Çünkü feodalizm artık ölmüştür. Sosyalizm bir gerçeklik olunca, kapitalizm ölüyor. Bu yüzden Lenin'in kapitalizm eleştirisi, Marx'ınkine göre, daha eksiksizdir. (Bir Soran Olursa)
- Korku ahlak silicisidir. ... Ahlaklı yaşamak için ölüm korkusunu yenmeye mahkûmuz. (Cumhuriyet'e Karşı Küfür Romanları)
- Türkiye’de faşizan denemeler her zaman İslam’a muhtaçtır. (1976) (İslam’ın faşist bir din olduğunu değil, faşizm için kullanıldığını anlamak durumundayız.) (Haberci)
- ...bilimsel ve felsefi alanlarda, politik gerekler fazla zorlamadığı zamanlarda, Lenin Marx'ın sormadığı sorulara vakit ayırmak istemiyor. (Sol Marksizm)
- Ve 3 Kasım 2002 "seçim değil darbe" dedim,hep tekrarlamak istiyorum. Bu darbeyi fiilen tertipleyenler, 2001 Ağustos'a kadar, Genelkurmay Başkanı Kıvrıkoğlu ve yerine bıraktığı Hilmi Özkök ile yardımcıları Kemal Derviş ve Devlet Bahçeli'dir. Darbenin halkla ilişkilerini Sedat Ergin yürütüyordu,görevinin başındadır. (Fitne)
- Demokrasi bir devlet durumudur ve her zaman, özgürlükten önce sınıfların varlığını ve devletin sürekliliğini anlatıyor. (Sovyetler Birliğinde Sosyalizmin Çözülüşü)
- "Evlilik, en gizli özel mülkiyettir. İster imam nikahı olsun, ister kilisede tamamlansın ve isterse laik yerel yöneticiler tarafından imzalansın, nikah, bir borçlar hukuku sözleşmesidir. Temelinde birlikteliği başlatmak değil, sürekliliğini güvence altına alma kaygısı var. Nikah, sevginin tükeneceği korkusudur. Bu nedenle sevgiyi tüketmektir." (Kürt Bahçesinde Sözleşi)
- En iyi misyonerlik, kendine yaptırılandır. Bütün bunlar Türkiye'de yapılmıştır. Oktay Sinanoğlu (Çökmeden)
- Türkiyede'ki toplumsal dinamiğin en yavaşlatıcı ekseni, hiçbir zaman aktif bir demokrat köylü hareketine sahip olmamasıdır. (Aydın Üzerine Tezler 1)
- En iyi bellek silici, işsizlik ve ölümdür. (Küfür Romanları)
- ..Benim gördüğüm ise, Yunanistan'da neredeyse her ilçe, her mahalle veya her semtin, "nea" olduğudur; nerdeyse her yerleşim yerinin başında bir "yeni" sözcüğü yar. içim yandı; Yunanilerin acılarını duydum ve içime akınca, içimin yangınından yüzüm kızardı. Yunaniler, bizim yanlışlıkla "yunani" dediğimiz, bizim kızgınlıkla "rum" dediğimiz bu insanlar, Elenler, nerede ise Elen topraklarının her yanında bir "nea" Anadolu yerleşim yeri kurmuşlar. Anadolu'dan, atalarının ve kendilerinin de yaşadıkları topraklardan sökülüp atılınca, burada, hep "yeni" Anadolu kent ve kasabalarını yaşatmaya başlamışlar; acılarını duyunca ben de yandım. (Yürüyüş)
- Dünyada ortaklık ülküsü kadar güzel ne var? Kant, iyiyi istemenin kendisi iyidir, diyordu. Her işte ortaklığı istemenin kendisi ise çok iyidir. Bize yakışıyor. Bize, çok soyut olarak utanmazlıkları görüp, üstüne keskin bir hat olarak gitmek yakışıyor. (Yürüyüş)
- İlkel insanı hedonist olarak tarif etmesek, nasıl tarif edebiliriz ve bu bir. İkincisi, büyük acı ve korku, kazıyıcıdır, insanı ilkelleştirirler. (Atamanoğlu Fatih)
- Anlamamın kişisel hazzı, (...) mümkün olan kişisel kızgınlık ve kırgınlıkların tümünü ortadan kaldırıyor. Geriye toplumsal sorun, toplumsal sorumluluk ve tartışma gereği kalıyor. Toplumsal kızgınlık ve kırgınlıklarım benim değildir; ortadan kaldırılmasına göz yumamam. (Estetik Hesaplaşma)