diorex
life
Dedas

Cumhuriyetçi Olmak İstiyorsanız Biraz Daha Cesaret - Marquis de Sade Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Cumhuriyetçi Olmak İstiyorsanız Biraz Daha Cesaret kimin eseri? Cumhuriyetçi Olmak İstiyorsanız Biraz Daha Cesaret kitabının yazarı kimdir? Cumhuriyetçi Olmak İstiyorsanız Biraz Daha Cesaret konusu ve anafikri nedir? Cumhuriyetçi Olmak İstiyorsanız Biraz Daha Cesaret kitabı ne anlatıyor? Cumhuriyetçi Olmak İstiyorsanız Biraz Daha Cesaret kitabının yazarı Marquis de Sade kimdir? İşte Cumhuriyetçi Olmak İstiyorsanız Biraz Daha Cesaret kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 27.02.2022 22:00
Cumhuriyetçi Olmak İstiyorsanız Biraz Daha Cesaret - Marquis de Sade Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Marquis de Sade

Çevirmen: Işık Ergüden

Tasarımcı: Gülay Tunç

Orijinal Adı: Français, Encore un Effort si vous Voulez être Républicains

Yayın Evi: Sel Yayıncılık

İSBN: 9789755708232

Sayfa Sayısı: 83

Cumhuriyetçi Olmak İstiyorsanız Biraz Daha Cesaret Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

1795'ten günümüze, insan aklının uç sınırlarından gezinmeye devam eden, hâlâ çağdaş, hâlâ provokatif ender metinlerden biri...

Konformizme, düşünce tembelliğine ve aptallığa meydan okuyarak tahammül sınırlarını zorlamaktan hınzırca bir haz alan Marquis de Sade'ın bu en özlü risalesi biz 21. yüzyıl insanlarına çok şey söylüyor.

"Evet, yurttaşlar, din özgürlük sistemiyle bağdaşmaz; bunun farkındasınız. Özgür insan, Hıristiyanlığın tanrıları karşısında asla eğilmez; bu dinin dogmaları, tören kuralları, sırları ya da ahlakı asla bir cumhuriyetçiye uygun değildir. Biraz daha çabalayın; mademki tüm önyargıları yok etmeye çalışıyorsunuz hiçbirinin varlığını sürdürmesine izin vermeyin, bir teki bile kalsa hepsini diriltmeye yeter."

Cumhuriyetçi Olmak İstiyorsanız Biraz Daha Cesaret Alıntıları - Sözleri

  • Ahlakın dine değil dinin ahlaka dayanması gerektiğine inanmış olduğumuz bi yüzyılda ahlaka uygun bir din gerek.
  • yasalara sahibiz diye bu hedefe erişmiş olacağımıza mı inanılıyor? bu hayale kapılmayın. din olmadan yasalar ne işimize yarar?
  • Pek ünlü olan "vatan için kendini feda etme"ler intihardan başka bir şey değildi.
  • ...bilindiği gibi, onlar ya kendilerine uygun sorular sorulmasına ya da kendilerine hizmet edebileceğine inandıkları şeye cevap vermeye özen gösterdiler.
  • yitirdiği güveni ve otoriteyi yeniden ele geçirmek için elinden geleni yapmayacak rahip var mıdır? üstelik de ihtiras içindeki bu tepesi tıraşlının bir süre sonra yeniden kölesi olmaya hazır, zayıf ve ödlekler ne çoktur
  • More, nişanlıların evlenmeden önce birbirlerini çıplak görmelerini istiyordu. Bu yasa gerçekleşseydi ne çok evlilik suya düşerdi!
  • ahlakın dine değil dinin ahlaka dayanması gerektiğine inanmış olduğumuz bir yüzyılda ahlaka uygun bir din gerek, ahlaklı geliştirebilecek, onun kaçınılmaz devamı olabilecek ve ruhu yücelterek, onun günümüzde tapılan biricik put olan bu değerli özgürlük düzeyinde sürekli kalmasını sağlayabilecek ahlaka sahip bir din gerek
  • “ …çünkü insan korktuğunda artık akıl yürütemez; çünkü bu insanlara özellikle kendi akıllarından sakınmaları öğütlendi, insanın bir kez aklı karıştığında her şeye inanır ve hiçbir şeyi incelemez. “
  • Doğanın, kadınları erkeklerin kaprislerine körlemesine boyun eğmekle sınırladığı çizginin dışına çıkmamaları gerektiğini hangi hakla ileri sürüyorsunuz? Dahası, fiziksel yapıları açısından imkansız ve onurları için ise tamamen yararsız bir perhize onları hangi hakla köle ediyorsunuz?
  • Amacı aldatmak olan, bir ulusun diğerleri zararına büyümesinden başka hedefi olmayan bir bilimden daha fazla cinayete ihtiyaç duyan beşeri bir bilim var mıdır? Bu siyasal barbarlığın biricik meyvesi olan savaşlar, siyasetin beslendiği, güçlendiği, desteklendiği araçlardan başka bir şey midir ki? Savaş yok etme bilimi değil de nedir? Öldürme sanatını herkese öğreten, en iyi öldüreni ödüllendiren ve düşmanı karşısında özel bir nedenle bozguna uğrayanı cezalandıran insanın tuhaf körleşmesi! Bu denli barbarca yanılgılar üzerinde durmanın tam zamanı değil midir?
  • Doğa insanın edepli olmasını amaçlasaydı, onu kesinlikle çıplak doğurmazdı…
  • İnsanın yalnızca kendisi için yapıldığına inanan insanın aptalca kibri, insan soyunun tümüyle yok edilmesinin ardından doğada hiçbir şeyin değişmediğini ve yıldızların dönmesinin hiç de gecikmediğini görünce pek şaşırmış olacaktır.
  • Özgür bir varlık asla mülk edinilemez; bir kadına tek başına sahip olmak kölelere sahip olmak kadar haksız bir şeydir; bütün insanlar özgür doğar, hepsi hukuken eşittir: Bu ilkeleri asla gözden kaçırmayalım; buna göre, bir cinsin diğerine tekelci biçimde sahip çıkma hakkı kesinlikle meşru bir hak olarak görülemez; cinsiyetlerden ya da sınıflardan biri diğerine asla keyfi olarak sahip olamaz.
  • yeniden köle olmaktansa bin kez ölmeyi tercih etmeliyiz
  • O halde, günün birinde eserinizi yok edebilecek her şeyi sonsuza dek ortadan kaldırın. Çalışmalarınızın ürünü yeğenlerinize kalacağından, zor bela içinden çıkabildiğimiz bu karmaşaya onları yeniden daldırabilecek bu tehlikeli tohumlardan hiçbirinin onlara kalmamasının sizin göreviniz, sizin dürüstlüğünüz gereği olduğunu unutmayın.

Cumhuriyetçi Olmak İstiyorsanız Biraz Daha Cesaret İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Sade Gibi Düşünmeyin!: Okuduğum ilk Sade kitabıydı, düşünceleri ilginç geldi ama bir o kadar da sapık ve kabul edilemez olduğunu düşünüyorum. Erkeklere, rıza aranmaksızın istediği kadından faylanabileceğini, kadınların kendini her erkeğe sunmalarını öğütleyen bir kaçıktan başka bir şey değil. Ensesti öven, engelli ve topluma fayda sağlayacak bir yaşta olmayanların öldürülmesinin cinayet olmayacağını cesaretle dile getirmiş. Kitabı okurken, içeri atıldığına şaşırmamak lazım diye düşündüm kendi kendime. "Her saat günde iki kez doğruyu gösterir" bir çok noktada kendisini eleştirip düşüncelerini reddetsem de bazı düşünceleri yerinde bulduğumu itiraf ediyorum. Özellikle, topluma dini korkular ile yön verilmesi ve kadınların bir çok kısıtlanması konularında. Kitabın adına gelince, Sade'nin kafasında olmasını istediği bir dünya yaratıp onu "Cumhuriyet" olarak nitelediği düşüncesindeyim. Aksi halde Sade'nin istediği gibi bir cumhuriyet yöntemi olması mümkün değil, kurulması şuan ki dünya düzeninde teklif dahi edilemez... Yine de okuyacaklar çok ilginç düşünceler bulacağınız kesin... (Bozkırkurdu)

“ Geçmişte, günümüzde ve gelecekte dahi ahlak kurallarını zorlayacak ve anlaması mümkün olmayacak olan kitap. Yazarın toplumsal refahı değil kendi refahını baz alarak düşüncelerini şekillendirdiğini düşünüyorum. Fakat çok doğru ve haklı olduğu noktalar da var, düşüncelerini tarihten ve dış olaylardan örnekler ve mukayeselerle desteklemiş. “ (Ayça Yılmaz)

bu kitap hakkında söylenecek o kadar çok şey var ki nereden başlasam bilemiyorum. kitaba geçmeden önce şunu söylemeyi faydalı buluyorum, ahlak bezirganlığından tiksinirim. fakat genel geçer ahlakın karşıtlığı ile insanlık onuruna zarar veren bir kokuşmuşluğun ayırdına varmak gerek. burada düşünce özgürlüğü nerede biter sorusu ortaya çıkar. mesela şiddete yönlendirmek, tecavüzü ve hırsızlığı tavsiye etmek hatta sakat çocukları öldürmeyi salık vermek düşünce özgürlüğüne mi girer. bu rezilliklerin basılıp yayınlanması, tecavüz etmeyi düşünüp eyleme geçmeyen adamlara cesaret vermek kanuni hak mıdır? bu noktada sel yayıncılık ile ilgili de boş geçmemek gerektiğini düşünüyorum. çok merak ediyorum cinayeti, hırsızlığı, bebek katlini ve hatta tecavüzü hak gören bir adam hakkında 2. baskının kapağındaki yazıyı hangi izan ile yaparlar. insanın gerçekten midesi bulanıyor. adam kızınızdan faydalanabilirsiniz elbette, hatta kızınızdan faydalanmak daha evladır diyor. evet marquis de sade hakkında bir çoğunuzun iyi kötü bir fikri vardır. bu adamın ahlak karşıtlığı meşhurdur zaten ki ben de başta söylediğim gibi genel geçer ahlak kurallarına karşıyımdır. ama bu artık ahlak karşıtlığı ya provokatif söz olarak nitelenecek noktanın ötesinde. kusura bakmayın ama toplumda bu kadar manyak varken tecavüz doğanın size verdiği bir haktır diyen bir adamın kitaplarının basılıp yayınlanması tecavüze teşviktir! gelelim delillere: 2. basım sayfa 48-49 " nasıl ki arzularımızı ayrımsız tüm kadınlara ifade edebilme hakkını doğadan aldığımız tartışma götürmezse, dileklerimize onları boyun eğdirme hakkına sahip olduğumuz da bir o kadar kesindir; tabii tekelci olarak değil anlık olarak, yoksa kendime ters düşerim. kadını, arzulayanın ateşine kendini teslim etmeye zorlayacak yasalar oluşturma hakkımızın olduğu tartışmasızdır; şiddete başvurmamız bile yasal olur. kadınları arzularımıza boyun eğdirmek için gereken gücü bize veren doğa, böylelikle bu hakka sahip olduğumuzu kanıtlamış olmuyor mu? (bu noktada adam dipnota da şunu düşüyor: ona sahip olma hakkım yoktur ama ondan yararlanma hakkım vardır. hangi gerekçeyle olursa olsun beni reddederse bu yararlanmaya onu mecbur etme hakkım vardır) düşünce özgürlüğü anlayışınız? bu mu? tecavüzcüleri motive etmek özgürlük mü? devamında işin dozu artıyor sayfa 50-51'e gelelim "... çünkü doğanın ve yasanın ötekinin arzularını anlık olarak gidermeye mahkum ettiği nesnenin ne hissedeceği kesinlikle önemsizdir. bu sınamada ancak arzulayanın işine gelen şey önemlidir" bu herifin ensest ile ilgili düşünceleri bu meşhurdur. ama bilmekle direkt duymak bir değildir. bakalım 58. sayfa da neleri öğütlüyor: "kişinin annesinden kız kardeşinden ya da kızından yararlanmasının suç olduğunu aklı başında insanlar nasıl düşünebildiler!" mesela cinayet ile ilgili 72. sayfadaki zırvalara bakalım. "cinayet topluma karşı bir suç mudur? aklı başında kim bunu düşünebilir ki? bu kalabalık toplum içinde bir kişi eksik ya da fazla olmuş önemi var mı?" bir kaç sayfa boyunca cinayeti oldukça övüyor. hepsini geçecek kadar midem kaldırmıyor. 76. sayfadan bir dipnota bakalım: "gerektiğinde cumhuriyete yararlı olabilecek niteliklerden yoksun doğmuş kişilerin yaşamda kalma hakkı yoktur ve yapılacak en iyi şey onları doğar doğmaz yaşamdan yoksun bırakmaktır" devamında herkese besleyemeyeceği çocukları öldürme hakkı verilmelidir filan diyor zaten. bu aktardığım sadece devede kulak. hırsızlığı övdüğü kısım tam bir şarlatanlık. kitap 83 sayfa ve her satırı irin ve pislik. evet sade kimdir biliyoruz. bu herifin ne bok olduğu zaten kulağımıza her daim çalınmakta. ancak sel yayıncılık bu kitabı türk okuyucuya kazandırarak neyi amaçlamaktadır. hadi onu da geçtim o kapak yazısını yazarken hiç mi utanmadınız be. (koray)

Kitabın Yazarı Marquis de Sade Kimdir?

Donatien Alphonse François le Marquis de Sade (Fransızca okunuşu:maʁki: dəsad) (d. 2 Haziran 1740 - ö. 2 Aralık 1814), Fransız aristokrat ve felsefe yazarı. Erotik edebiyat'ın önemli yazarlarındandır, genellikle sert pornografik yazılar yazardı. Yaklaşık 29 yılını hapishanede, 13 yılını akıl hastanesinde geçirmiştir ve en önemli eseri Sodom'un 120 Günü'nü hapishanede yazmıştır. Bir diğer önemli eseri de Justine'dir. Sadizm'in kökeninin onun yazdıklarına dayandığı bilinir. Yazılarında ahlakı, yasayı, dini öğeleri dikkate almadan aşırı özgürlüğü (hatta ahlaksızlığı) ve en iyinin zevk olduğunu savunuyordu. Sade, 32 yıl farklı hapishanelerde ve akıl hastanesinde hapsedildi; onbir yıl Paris'te (on yılı Bastille'de geçti), bir ay Conciergerie'de, iki yıl kalede, bir yıl Madelonnettes'de, üç yıl Bicêtre'de, bir yıl Sainte-Pélagie'de ve 13 yıl Charenton akıl hastanesinde. Yazılarının çoğunu tutuklu olduğu dönemde yazdı. "Sadizm" kavramı adından türetilmiştir. Sade kitaplarında kişilerarası ilişkilerde insanın insansal yanı bir kez yitirildiğinde, neler olabileceğinin bilgisini verir. Kişilerarası ilişkilerde insanın sahip olduğu onur bir yana bırakıldığında, ortaya çıkan yeni ilke kendi yararını koruma sonuna kadar götürülecek olursa; zorunlu olarak "sadizm"e varılır. Yani insandaki insansal olan tek şey doğaysa, doğrudan doğa nedenselliği insan türünün yapıp etmelerini belirliyorsa, insan olmak cani olmayı da beraberinde doğal olarak taşır. Eserlerinde ahlaksal eylemin belirleyicisi olarak etik değerler değil de, içgüdüler ya da "koşullu buyruklar" eylemin "ilkesi" yapılırsa neler olacağını anlatır.

Marquis de Sade Kitapları - Eserleri

  • Yatak Odasında Felsefe
  • En Çok Kendisine Yabancıdır İnsan
  • Erdemle Kırbaçlanan Kadın
  • Aşkın Suçları
  • Tanrıya Karşı Söylev
  • Sodom

  • Ensest
  • Juliette - Erdemsizliğe Övgü
  • Romanlar Üzerine Düşünceler
  • Dolandırıcılar
  • Can Çekişen Ateist
  • İkinize de Yer Var
  • Aşkın Hazları

  • Cumhuriyetçi Olmak İstiyorsanız Biraz Daha Cesaret
  • Karıma Mektuplar
  • Aşkın Suçları
  • Sade'ın Kayıp Günlüğü
  • Ernestine
  • Kadercilik
  • Çaresizlik

  • İçimdeki Giz
  • Dişi Kartal, Matmazel
  • Tanrıça
  • Sadist
  • Juliette 2: Suç Kardeşliği

Marquis de Sade Alıntıları - Sözleri

  • "Kadınlar... Yapmacık, kıskanç, buyuran, koket ya da sofu... Kocalar... Alçak, sadakat duygusundan uzak, acımasız ya da despot, işte, yeryüzündeki bütün insanların özeti Madam, anka kuşunu bulacağınızı hiç ummayın." (Aşkın Suçları)
  • Ahlaksız olmayı seviyorum, erdemli olmaktan her zaman nefret etmişimdir. (Juliette - Erdemsizliğe Övgü)
  • Ey bahtsız insanlık! Senin o kendini beğenmişliğin seni nasıl bir zırvalama derecesine getirdi! (Tanrıya Karşı Söylev)
  • İsteklerimizi en iyi şekilde belirleyen ihtiraslar, Tanrı’nın buyruklarına karşı geldiği sürece çekicidirler, ya da en azından bazı budalalar bunun böyle olduğuna inandırmaya çalışırlar bizi, ama bu, temelde, imgesel bir zincirin çeşitli yanıltılarla en güçlüyü esir etme isteğidir aslında. (Erdemle Kırbaçlanan Kadın)
  • ahlakın dine değil dinin ahlaka dayanması gerektiğine inanmış olduğumuz bir yüzyılda ahlaka uygun bir din gerek, ahlaklı geliştirebilecek, onun kaçınılmaz devamı olabilecek ve ruhu yücelterek, onun günümüzde tapılan biricik put olan bu değerli özgürlük düzeyinde sürekli kalmasını sağlayabilecek ahlaka sahip bir din gerek (Cumhuriyetçi Olmak İstiyorsanız Biraz Daha Cesaret)
  • XV. Louis nedensiz yere birini öldüren Charolais isimli bir adama, "Sizi affediyorum," demişti, "ama sizi öldürecek kişiyi de affedeceğim." Cinayete karşı çıkartılacak bütün kanunların temelinde bu yüce ilke olmalıdır. (En Çok Kendisine Yabancıdır İnsan)

  • Ölmek, düşünmeyi, hissetmeyi, zevk almayı, acı çekmeyi bırakmaktır: fikirlerin de seninle birlikte yok olacaktır; acıların ve zevklerin mezarda senin peşinden asla gelmez. (Tanrıya Karşı Söylev)
  • insan konuştuğu zaman hiçbir şey öğrenemez, yalnızca dinleyerek kendini yetiştirebilir;işte bu yüzden gevezeler genelde budala olur (Romanlar Üzerine Düşünceler)
  • • “ Bağlanan kadının vay haline! İnsanın tek bir âşığı bile olsa özgürlüğünü kaybeder...” (Yatak Odasında Felsefe)
  • İnsanların hataları bana onu tanımayı öğretiyor. İnsan yasalar ya da doğanın kendisine dayattığı boyunduruklardan ne kadar uzaklaşırsa onunla ilgili araştırma o kadar ilginç oluyor. (Ernestine)
  • Dindir ruhumun fırtınasını, güzelim... Benimkinin şahlandığını göreceksin... Ben bu tutkulu şahlanışta birçok çılgınlığın kaynağını... (Dişi Kartal, Matmazel)
  • Doğa insanın edepli olmasını amaçlasaydı, onu kesinlikle çıplak doğurmazdı… (Cumhuriyetçi Olmak İstiyorsanız Biraz Daha Cesaret)
  • Hiçbir insan yüreği , böylesi bir kötülüğü planlamış olamaz . (Karıma Mektuplar)

  • İyi niyetli bir ateist yoktur. Kibir, dik kafalılık, tutkular işte insanın kalbinde ve aklında durmaksızın yeniden canlanan tanrıyı yok eden silahlar bunlardır. (Aşkın Suçları)
  • Böylesi bir boş vermişlik, cehaletten ileri geliyor olsa gerek. (Dolandırıcılar)
  • Kişilerarası ilişkilerde insanın sahip olduğu onur bir yana bırakıldığında, ortaya çıkan yeni ilke kendi yararını koruma sonuna kadar götürülecek olursa; zorunlu olarak “sadizm”e varılır. Yani insandaki insansal olan tek şey doğaysa, doğrudan doğa nedenselliği insan türünün yapıp etmelerini belirliyorsa, insan olmak cani olmayı da beraberinde doğal olarak taşır. (Ensest)
  • yeniden köle olmaktansa bin kez ölmeyi tercih etmeliyiz (Cumhuriyetçi Olmak İstiyorsanız Biraz Daha Cesaret)
  • Dinler despotizmin beşikleridir. (En Çok Kendisine Yabancıdır İnsan)
  • Ben acı çekmenin ne demek olduğunu iyi bilirim” diye cevapladı düşünür edasıyla, “ve kimsenin desteğine ihtiyaç duymam. (Juliette - Erdemsizliğe Övgü)
  • Bu bana ders olsun , bu hep aşırı sevmekten ... Buna hep çok çabuk boyun eğdiğimiz için sevgililerimizin saygısını yitiriyoruz ... Ah Luxeuil , keşke beni daha çok sevmiş olsaydınız , keşke sizi daha yavaş sevmiş olsaydım . (Dolandırıcılar)

Yorum Yaz