Damla Damla Günler I - Adalet Ağaoğlu Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Damla Damla Günler I kimin eseri? Damla Damla Günler I kitabının yazarı kimdir? Damla Damla Günler I konusu ve anafikri nedir? Damla Damla Günler I kitabı ne anlatıyor? Damla Damla Günler I PDF indirme linki var mı? Damla Damla Günler I kitabının yazarı Adalet Ağaoğlu kimdir? İşte Damla Damla Günler I kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Adalet Ağaoğlu
Yayın Evi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
İSBN: 9786053605201
Sayfa Sayısı: 344
Damla Damla Günler I Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
"Yazar, kendi çaresizliğini yazamaz. Başkalarını yazması da bundandır."
Damla Damla Günler I (1969-1983), 1969'da Adalet Ağaoğlu'nu TRT'den istifaya doğru götürecek bir "karar zamanı" ile açılan ve günler boyu Türkiye'nin '68 sonrası yakın tarihi ile yazınsal tarihine birinci elden ışık düşüren yetkin bir tanıklık.
Damla Damla Günler, yazınsal duyarlılığı ile toplumsal duyarlılığı hep el ele gitmiş bir Türkiye aydınının gözünden, içinden hep birlikte geçtiğimiz o hareketli ve hararetli günlerin hem soluk soluğa hem de defalarca okunacak izleri…
Adalet Ağaoğlu (1929); '50'li yıllarda başlayan oyun yazarlığından '70 sonrasında hız alan roman, öykü, deneme ve günce yazarlığına, yazınımızın en önde gelen modern klasiklerindendir.
Damla Damla Günler I Alıntıları - Sözleri
- Bir zamanlar ben, çikolataları hep şehir çocukları mı yiyecek, yoksul köy çocukları hiç yemiyecekler mi, diye diye, bayram tatillerinde falan onlara kutu kutu madlenler getirip durmuştum.
- Dün sevişenler bugün düşman oldu.
- "Günler birer damlaya dönüştü. Her gün tek damla gibi; hiçbir şey birikmiyor. Bir yıl ancak bir bardak ediyor."
- Ey hayat! Sen ne büyük okulsun.
- Bu yeni yılda kısmetimiz açıldı sanki.
- Ayrılmalıyım oradan, buradan ya da her şeyden . . .
- Son yıllarda romanlarımız birbirini tekrarlıyor.
- Geceleri denizin uğultusunu dinlemek çok hoştur.
- "Kendimi büyük bir temizliğin arifesinde, cesaret işi bir değişimin eşiğinde hissediyorum."
- Ateşim var.
- Ama 'özgürlük' bedava değil. Hayatın en pahalı şeyi. Pahası oranında da değerli.
- "Ben kendimi kendim ne kadar yaşıyorum sanki!"
- Beynim öfke köpükleriyle dolup taştı.
- Zaman. Ne kadar hızlı, nasıl da yavaş. Yavaş . . .
- gözlerini kaçırınca ne olduğunu anlamak güç.
Damla Damla Günler I İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Merhaba; Okuduğum en samimi günlükler diyebilirim Daha evvel "Dar Zamanlar" serisi ile tanışıp çok sevdiğim bir isim oldu Adalet Ağaoğlu ve. "Fikrimin İnce Gülü"ile de okumaya devam etmiştim. Bu kitap sayesinde ikisinin de yazım aşaması nasıl oldu öğrenmiş oldum. Ancak günlüklerini okumak bambaşka bir deneyim oldu. Serinin ilk kitabında 1969-1976 arası var, Ağaoğlu'onun o dönemlerde yaşadığı tüm sıkıntıları, heyecanları, mutlulukları ve kayıpları tüm samimiyeti, tüm gerçekliği ile bu satırlarda yer alıyor. Aynı zamanda ülke gündemine de kayıtsız kalmayan yazar günlüklerini dönemin önemli siyasi olaylarını da taşıdığı için çok daha heyecanlı satırlar arasında geziniyorsunuz okurken . Sıradan bir günlükten çok daha dolu sayfalar var çünkü; Ağaoğlu yaşamın içinde, hayatın bir çok alanında var olan duyarlı bir edebiyatçı, ve onun sayesinde döneme ait çok fazla bilgi ediniyorsunuz. Ayrıca edebiyat dünyasından bir sürü isimle de karşılaşabiliyorsunuz. Serinin diğer kitapları için çok heyecanlıyım iiy ki günlüklerin yayınlanmasına izin vermiş . Herkese keyifli okumalar diler, YouTube kanalıma beklerim; https://youtube.com/c/EL%C4%B0FBEGENM%C4%B0%C5%9EMrsenelkitap (Elif Beğenmiş)
ADALET HANIM İLE BAŞBAŞA: Merhaba, bu bir iç dökmeli okuma gönderisidir. Yalnızım yine sık sık ve hoşnut olduğum zamanlar gibi. Elimde belki uykum gelir diye papatya ve melisa çayım var ve tabiki bana Adalet hanım eşlik ediyor. Hemşirenin ölümünün üzerinden bir yıl geçti ama hâlâ edebiyatı ve eserlerinin tazeliğini ilk yazıldığı gün gibi kendisinden hiç bir şey kaybetmeden karşımızda. Adalet hanımı anlatırken ölümü en iyi tasvir eden yazar diyorum bir çok kişiye. E yanlış mı canım! Ölmeye yatmak Türk edebiyatında ölüm motifinin işlendiği belkide dili en sade ama çarpıcı eseridir. Bu eseri Damla Damla Günler de Adalet hanımın günlüklerini okuyoruz. Uzun zamandır okumak istiyordum ama pek müsait olmamıştım. Madem şimdi kendimle başbaşa kaldım e bu yalnızlığı neden Adalet hanımla paylaşmayayim. Okumak için sabırsızlanıyorum eminim satır aralarında ne hoş değindirmeler vardır. Okuyanlar bilir nerede ne demek istediğini bunu çok iyi başarır. Yeni keşifler ve 1970-1980 lere kısa bir tur yapıp geliyorum. Hoş ve mutlu kalın... yazar/adalet-agaoglu kitap/olmeye-yatmak--2793 (Mehmet aytemur)
Adeta o konuştu anlattı bende ona cevap verdim. O yıllara gittim, anılarına ortak oldum. Olayların ve kişilerin hafızamda zaten mülk sahibi olmaları, okuma keyfimi Everest'e taşıdı. Baskı altında geçen zor zamanlardı.... Adalet Ağaoğlu Dar Zamanlar üçlemesini okuduğumdan beri yeri bende ayrı olan bir yazardı. Bütün eserlerini henüz okumamış olsamda şimdiye kadar okuduklarımın her biri yazım tekniği, kurgusu, derdi meselesi birbirinden farklı eserlerdi. Günlüklerde Adalet Ayanoğlu'nun her defasında farklı bir şeyler yapmaya çalışmasının gayretini gördükçe hayranlığım katlandı. İyiki tutmuş bu günlükleri ve iyiki okuma şansımız olmuş. Keşke böyle daha fazla eser olsa... (Menekşe Sağlam)
Damla Damla Günler I PDF indirme linki var mı?
Adalet Ağaoğlu - Damla Damla Günler I kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Damla Damla Günler I PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Adalet Ağaoğlu Kimdir?
Adalet Ağaoğlu (d. Nallıhan, Ankara 1929) romanlarıyla ünlü Türk yazar.
20. yüzyıl Türk edebiyatının en önemli romancılarından biridir. Türkiye'nin değişik dönemlerini ve bu dönemlerin insan hayatlarına etkisini inceleyen eserler vermiştir. Romanları dışında hikaye, oyun, deneme, anı türünde eserler verir.
13 Ekim 1929'da Nallıhan'da dünyaya geldi. Babası, kumaş tüccarı Hafız Mustafa Sümer'dir. Dört çocuklu bir ailenin ikinci çocuğu ve tek kızıdır. Kardeşleri Dr. Cazip Sümer (1925-1975), oyun yazarı, oyuncu Güner Sümer (1936-1977) ve işadamı Ayhan Sümer (1930)'dir.
İlköğrenimini Nallıhan'da tamamladıktan sonra 1938'de ailesi ile birlikte Ankara'ya yerleşti[2] . Ortaöğrenimini Ankara Kız Lisesi'nde tamamladıktan sonra 1950 yılında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi'nin Fransız Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun oldu.
Edebiyata ilgisi lise yaşamında şiirlerle başladı, kısa bir süre sonra oyun yazarlığına yöneldi. İlk defa 1946'da Ulus gazetesinde tiyatro eleştirileri yayımlayarak yazarlığa başladı. 1948-50 arasında Kaynak Dergisi'nde şiirleri yayımlandı.
1951-1970 yılları arasında TRTde çeşitli görevlerde bulundu. Ankara Radyosu'nda göreve başladığı yıl ilk radyo oyunu olan "Aşk Şarkısı'nı" yazdı. Raddyo'da görev yaparken tiyatro oyuncusu ve yönetmen dört arkadaşı (Kartal Tibet, Üner İlsever, Çetin Köroğlu, Nur Sabuncu) ile birlikte Ankara'nın ilk özel tiyatrosu olan "Meydan Sahnesi"'ni kurdu[1]. Meydan Sahne Dergisi'ni çıkardı. 1953 yılında tiyatro konusunda görgü ve bilgisin arttırmak üzere Paris'e gitti[1]. 1953'te Sevim Uzungören'le birlikte yazdığı "Bir Piyes Yazalım" tiyatro oyunu aynı yıl Ankara'da sahnelendi. 1954 yılında mühendis Halim Ağaoğlu ile evlenen sanatçı, ilk romanını yazana kadar oyun yazarlığını sürdürdü. Üst üste yazdığı oyunlarla altmışlı ve yetmişli yılların önde gelen oyun yazarlarından oldu. TRT'nin özerkliğine el konulması gerekçesiyle TRT Radyo Dairesi Başkanlığı'ndan 1970 'te istifa eden sanatçı o tarihten bu yana yazarlıktan başka bir işle uğraşmadı. Edebiyat yaşamının bazı dönemlerinde "Remüs Tealada" ve "Parker Quinck" gibi takma adlar kullanmıştır.
İlk romanı Ölmeye Yatmak, 1973'te yayımlandı. Bu ilk romanından itibaren tüm eserleri yoğun tartışmalara konu oldu. Ölmeye Yatmak, daha sonra yazdığı Bir Düğün Gecesi(1979) ve Hayır (1989) adlı romanlarla bir üçleme oluşturdu ve birçok ödül kazandı. Bir Düğün Gecesi ve Hayır romanları yayınlanır yayınlanmaz, ikinci romanı olan Fikrimin İnce Gülü, dördüncü basımında toplatıldı[3]. "Fikrimin İnce Gülü" romanı hakkında, "askeri kuvvetleri tahkir ve tezyif (küçük düşürmek)" suçlamasıyla hakkında 1981 yılında dava açılan Ağaoğlu, iki yıl süren davanın ardından aklandı. "Düğün Gecesi" ise soruşturma aşamasında kaldı[4]. Dönemin üç önemli roman ödülüne layık görülmüş olan Bir Düğün Gecesi adlı roman için ayrıca Aldous Huxley'den aşırma olduğu suçlaması ortaya atıldı ve uzun tartışmalara sebep oldu.
Öykü kitapları, denemeler, anı-roman türünde eserler de yayımlayan Ağaoğlu 1991 yılında Çok Uzak Fazla Yakın'la oyun yazarlığına döndü. 1983 yılından beri İstanbul'da yaşayan Ağaoğlu, halen yazmayı sürdürüyor.
Adalet Ağaoğlu'ile ilgili yazıları bir araya getiren arşiv eşi Halim Ağaoğlu tarafından hazırlanmış ve 2003'te Adalet Ağaoğlu'nun yazarlığının 55. yılı anısına Herkes Kendi Kitabının İçini Tanır adı ile basıldı.
1996'da ciddi bir trafik kazası geçiren ve iki yıl hastande yatan Adalet Ağaoğlu[6] için Can Yücel'insöylediği "Sen Türkiye'nin en güzel kazasısın" sözü [kaynak belirtilmeli], Feridun Andaç'ın Adalet Ağaoğlu ile yaptığı nehir söyleşi tarzında bir kitabın adı oldu. Kitap, 2006'da basıldı.
Ağaoğlu, 1986'da kurulan İnsan Hakları Derneği'nin kurucuları arasında yer almış ancak Temmuz 2005'de İHD'nin tek yanlı ırkçı-milliyetçi bir tutum takındığını belirterek ve "PKK yanlısı politika izliyorlar" diyerek istifa etti. Son olarak Ermenilerden özür dileme kampanyasına katılmıştır.
Eserleri
Tiyatro ve Radyo Oyunları
Yaşamak - 1955
Evcilik Oyunu - 1964
Sınırlarda Aşk - 1965
Çatıdaki Çatlak - 1965
Tombala - 1967
Çatıdaki Çatlak 1967
Sınırlarda Aşk-Kış-Barış 1970
Üç Oyun: Bir Kahramanın Ölümü, Çıkış, Kozalar 1973
Kendini Yazan Şarkı 1976
Çok Uzak - Fazla Yakın 1991
Duvar Öyküsü - Çocuklar ve Büyükler için Müzikli Danslı Oyun 1992
Çağımızın Tellalı 2011
Roman
Ölmeye Yatmak 1973
Fikrimin İnce Gülü 1976
Bir Düğün Gecesi 1979
Yazsonu 1980
Üç Beş Kişi 1984
Hayır... 1987
Ruh Üşümesi 1991
Romantik Bir Viyana Yazı 1993
Öykü
Yüksek Gerilim (1974)
Sessizliğin İlk Sesi 1978
Hadi Gidelim 1982
Hayatı Savunma Biçimleri 1997
Deneme
Geçerken 1986
Karşılaşmalar 1993
Başka Karşılaşmalar 1996
Öyle Kargaşada Böyle Karşılaşmalar 2002
Yeni Karşılaşmalar 2011
Mektup [değiştir]
Mektuplaşmalar (Mehmet Baydur ile birlikte) 2005
Anı
Göç Temizliği 1985
Gece Hayatım 1991
Günlük - Günce [değiştir]
Damla Damla Günler 2004
Damla Damla Günler I-II-III 2007
Ödülleri
1974- TDK Tiyatro Ödülü
1975- Sait Faik Hikaye Armağanı, Yüksek Gerilim ile
1979- Sedat Simavi Edebiyat Ödülü, Bir Düğün Gecesi ile
1980- Orhan Kemal Roman Armağanı Bir Düğün Gecesi ile
1980- Madaralı Roman Ödülü, Bir Düğün Gecesi ile
1991- Türkiye İş Bankası Büyük Ödülü, Çok Uzak Çok Yakın ile
1997- Aydın Doğan Roman Ödülü, Romantik Bir Viyana Yazı ile
Adalet Ağaoğlu Kitapları - Eserleri
- Ölmeye Yatmak
- Bir Düğün Gecesi
- Fikrimin İnce Gülü
- Hayır...
- Ruh Üşümesi
- Üç Beş Kişi
- Yüksek Gerilim
- Yazsonu
- Romantik
- Sessizliğin İlk Sesi
- Dar Zamanlar
- Düşme Korkusu
- Dert Dinleme Uzmanı
- Hadi Gidelim
- Göç Temizliği
- Hayatı Savunma Biçimleri
- Gece Hayatım
- Damla Damla Günler I
- Damla Damla Günler
- Karşılaşmalar
- Çok Uzak Fazla Yakın
- Geçerken
- Başka Karşılaşmalar
- Toplu Oyunlar-2
- Duvarların Dışında
- Toplu Oyunlar - 1
- Yeni Karşılaşmalar
- Kendini Yazan Şarkı - Evcilik Oyunu
- Duvar Öyküsü
- Damla Damla Günler 2
- Çağımızın Tellalı
- Sessiz Bir Adam
- Öyle Kargaşada Böyle Karşılaşmalar
- Toplu Oyunlar 3
- Damla Damla Günler 3
- 'An'ların Uzun Soluklu Yazarı
- Halim'e İthaflar
- Damla Damla Günler 1 / 2
- Damla Damla Günler 4
- Mektuplaşmalar
- Okurunun Yazarı
- Toplu Oyunlar
- Gece Hayatım
- Sessizliğin İlk Sesi
- Toplu Öyküler 2
- Toplu Öyküler 1
- Şiir ve Sinek
- Damla Damla Günler - 3
- Göç Temizliği
Adalet Ağaoğlu Alıntıları - Sözleri
- Sevinç, yaratıcı değildir. Acı, dürter. (Geçerken)
- Şöyle üç gün üç gece, yerimden kıpırdamadan uyumak istiyorum. Kendimi öyle yorgun hissediyorum ki.. (Çağımızın Tellalı)
- İnsan özlemdir. Kavuşmak için bir aranıştır. Bu yüzden, kendi varlığını tanır tanımaz kişi, bir eş ya da dosttan yoksun kaldığını anlar... (Üç Beş Kişi)
- İnsan kendisinin yabancısıdır. (Damla Damla Günler)
- Tarihe sorulsa çiğ ve çok atılgan elektrik ışığının bir aydınlık körlüğüne yol açtığını da söyleyebilir bize. Öyle olmasa, Batı Uygarlığı 2000'e artık sadece yedi yılın kaldığı günümüzde din ve ırk kavgalarını görmezlenir miydi? (Başka Karşılaşmalar)
- Hem sürekli unutulmak, hem sürekli göz önünde tutulmak. (Üç Beş Kişi)
- "Geçmişin kokusu yoktur. Geçmiş erir; kan ve alınteri buharlaşır, havaya karışır gider. Elle tutulur, gözle görülür biçimde geriye kalacak olan sadece taşlardır. Yoksullara seyirlik bir cennet sunmak için zenginlerin yaptırdığı işte bu taştan, mermerden saraylar, duvarlar, heykeller, kiliseler, manastırlar, surlar ve kalelerdir." (Romantik)
- Genç Kadın: Ölmek mi? Niçin ölmek? İnsanca yaşamak ve yarınların daha güzel olacağına inanırken ölümü düşünmek niye? Ressam: Geçmiş artık çekici değil. Gelecekten de bir şey umulamaz. Her şey gülünç, çirkin, kaba ve budalaca. (Sessiz Bir Adam)
- Hak var, hukuk yok. Hukuk var, hak yok. Yazar var, kitap yok. Kitap var, yazar yok. Satış var, okur yok. Okur var, satış yok. (Geçerken)
- Gece hayatı gerçek bir yalnızlıktır. Kimse elinden tutamaz, sen kimsenin elinden tutamazsın; asıl yalnızlık gece hayatlarının yalnızlığıdır... (Gece Hayatım)
- Yaşam, onun cebinde, hiç bozdurulmamış paralar gibi bütün bütün, yepyeni duruyordu. (Hadi Gidelim)
- Yarın bu düzen değişince, ülkenin yine ekonomistlere, mühendislere, mimarlara, yargıçlara gereksinimi olacak. Ama siz bu alanları size karşı olanların eline bırakmak niyetindesiniz. Gerçekçi bir tutum değil bu. (Bir Düğün Gecesi)
- Özgürlük yolu bitmez ve çok pahalı. (Yeni Karşılaşmalar)
- Ben de roman yazıyordum ve bu arada kurup kaldırdığım sofraları, ocakta unutup yaktığım yemek tencerelerini; günlük hayatla yaratı sancıları arasında açılan uçurumu bile düşünmüyordum. Romanlık bir rüya sahnesine romanlık bir final arıyordum ve hep gökte arıyordum. (Gece Hayatım)
- "Kadını özgür olmayan ülkenin erkeği de özgür değildir" (Ölmeye Yatmak)
- "İnsanları sevindirmek, onları biraz gülümsetmek, onların kaygılı yaşamlarını ta içten, yürekten patlayan gülüşlere dönüştürmek isterdim," diyor. "Ama çiçeklerimiz bir demet hüzünken..." (Sessizliğin İlk Sesi)
- Düşünüyorum da, çok değil, ama bize gerekli üç beş sağlam değer ölçüsünden giderek yoksun kalan toplumumuzda, yani “her şeyin bunca belirsizleştiği, temel değerlerin üstünü yoğun bir sisin kapladığı” şu ortamda bizim de kurcalamamız gereken nice sorun, üstünden örtüsünü kaldırmamız gereken ne kadar çok hayat var... Ve ölüm... (Geçerken)
- "Derin sessizlik. Kuyu gibi. Şimdi beni artık bu sessizlik korkutmakta." (Gece Hayatım)
- Bir fikri olmakla bir fikir olmanın hiç de aynı şey demeye gelmediğini anlatan fırsatlar... (Ölmeye Yatmak)
- Ne oluyorsa benim içimde oluyordu.Dışımdaki hiçbir şeye egemen değildim.. (Yazsonu)