diorex
Dedas

David Strauss, İtirafçı ve Yazar - Friedrich Nietzsche Kitap özeti, konusu ve incelemesi

David Strauss, İtirafçı ve Yazar kimin eseri? David Strauss, İtirafçı ve Yazar kitabının yazarı kimdir? David Strauss, İtirafçı ve Yazar konusu ve anafikri nedir? David Strauss, İtirafçı ve Yazar kitabı ne anlatıyor? David Strauss, İtirafçı ve Yazar kitabının yazarı Friedrich Nietzsche kimdir? İşte David Strauss, İtirafçı ve Yazar kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 08.02.2022 21:40
David Strauss, İtirafçı ve Yazar - Friedrich Nietzsche Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Friedrich Nietzsche

Çevirmen: Mustafa Tüzel

Orijinal Adı: David Strauss, der Bekenner und der Schriftseller

Yayın Evi: İş Bankası Kültür Yayınları

İSBN: 9786053325840

Sayfa Sayısı: 112

David Strauss, İtirafçı ve Yazar Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Friedrich Wilhelm Nietzsche (1844-1900): Geleneksel din, ahlak ve felsefe anlayışlarını kendine özgü yoğun ve çarpıcı bir dille eleştiren en etkili çağdaş felsefecilerdendir. Bonn Üniversitesi'nde teoloji okumaya başlayan Nietzsche daha sonra filolojiye yöneldi. Leipzig Üniversitesi'nde öğrenimini sürdürdü, henüz öğrenci iken Basel Üniversitesi filoloji profesörlüğüne aday gösterildi. 1869'da sınav ve tez koşulu aranmadan, yalnızca yazılarına dayanarak doktor unvanı verilen Nietzsche profesörlüğü sırasında klasik filoloji çalışmalarından uzaklaştı ve felsefeyle uğraşmaya başladı. Tragedyanın Doğuşu, Zamana Aykırı Bakışlar, İnsanca Pek İnsanca (Karışık Kanılar ve Özdeyişler, Gezgin ve Gölgesi), Tan Kızıllığı, Şen Bilim, Böyle Söyledi Zerdüşt, İyinin ve Kötünün Ötesinde, Ahlakın Soykütüğü, Ecce Homo, Wagner Olayı, Dionysos Dithyrambosları, Putların Alacakaranlığı, Deccal, Nietzsche Wagner'e Karşı başlıca büyük eserleri arasında yer almaktadır.

David Strauss, İtirafçı ve Yazar Alıntıları - Sözleri

  • “Acıyın şu olağandışı insana,” diye seslenir Goethe bize, “böyle sefil bir çağda yaşamak ve sürekli polemiklere girmek zorunda kaldığı için.”
  • Gergin ve ürkek adımlar kimseyi binlerce uçurum dolu, bilmediği yollarda ileri götürmez.
  • Ne şeytandan korkar ne de Schopenhauer'den.. Belli ki Schopenhauer boğazına kaçmış: Schopenhauer hakkında öksürüp durarak ondan kurtulmaya çalışıyor.
  • Büyük bir zafer, büyük bir tehlikedir. İnsan doğası buna yenilgiye katlandığından daha zor katlanır.
  • Yavan laflar , sıradan, eskimiş ve kuvvetsiz kullanım kural olduğunda güçlü , sıradışı ve güzel olan itibardan düşer...
  • Üstadım, böyle çürük kokulu bölümleri niye yazdınız ki!
  • "İneğin boynuzunu kemirmek beyhudedir ve ömrü kısaltır: dişi­nizi öğütür yine de bir besin elde edemezsiniz."
  • Sesler gök gürlemesi gibi geliyor kulağa, ama yine de atmosfer temizlenmiş olmuyor.
  • ...gördü­ğümüz şey kilden ayaklardı ve sağlıklı bir ten gibi görünen şey sadece bir kozmetik cilaydı.
  • “Acıyın şu olağandışı insana,” diye seslenir Goethe bize, “böyle sefil bir çağda yaşamak ve sürekli polemiklere girmek zorunda kaldığı için.”
  • "Arada sıra görgüsüzler kendileriyle baş başa kalır."
  • Bana göre olgun bir kişinin dilin, birinin atalarından aldı­ğı evladiyelik bir şey olduğunu, kutsal ve paha biçilemez bir şey gibi değer verilmesi gerektiğini bilmesi gerekir.
  • Bilimle uğraşan insanın özünde (onun şimdiki görünümü tamamen bir yana) tam bir paradoks vardır: Bilimle uğraşan insan, mutluluğun en gururlu ay­lağı gibi davranır: sanki varoluş uğursuz ve düşündürücü bir konu değilmiş de sabit, kalıcılığı garantilenmiş bir mülkmüş gibi.
  • Bir an bile unutma ki, kendi içinde ve çevrende algıladığın hiçbir şey bağlamsız bir parça değildir, atomların ve rastlantıların yabanıl kaosunu oluşturmaz ; her şey bengi yasalara uyarak tüm yaşamın biricik ilk kaynağından, tüm akıldan ve tüm iyiden doğar
  • Kültür, her şeyden önce, bir halkın yaşam ifadelerinin tü­mündeki sanatsal tavır birliğidir.

David Strauss, İtirafçı ve Yazar İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Öncelikle bir savaşta galip gelmenin kültürlerin birbirleri üzerindeki üstünlüğünü gösteremeyeceğini açıklamak gerekir. Fransız ve Almanlar arasında bir savaşta,Alman tarafı galip geliyorsa,bunun kültür ile bir bağıntısı olmadığı apaçık ve ana konu iken bir de böylesi bir zaferin nasıl olup da Fransızların daha düşük bir kültür olduğunun kanıtlanmasını sağlayacak olduğu konusu vardır. Eğer ki Almanlar,üst bir kültüre sahiplerse ve Fransızlar düşük bir kültüre sahiplerse bu noktada Almanların galibiyetinin bir değeri kalmayacaktır çünkü karşılarında zaten düşük bir kültür bulunmaktadır,bu sokaktaki bir böceği ezdiği için evrenin tanrısı olduğunu iddia etmeye benzeyecektir. Elbette Fransız kültürü,Alman kültüründen daha düşük bir konumda değildir ancak böyle varsayıldığında dahi ,teknolojinin ve eğitimin - ya da kültürsüzlüğün ana kaynağının - sonucu olan bir zafer kültür ile hiçbir şekilde bağlantılı değildir. Bu boyu uzun olduğu için basketbolda daha başarılı olan birinin aynı zamanda yendiği rakibinden daha zeki olduğu iddiasında bulunmasına benzer. Elbette biz ne söyleyecek olursak olalım bu savaşın Almanların zaferi ile sonuçlanması Almanlar tarafınca,Alman kültürünün ,Fransız kültürü üzerindeki bir zaferi olarak algılanacaktır ve David Strauss yumurtasını döllemiş olan şey de tam olarak bu kültürel üstünlük hissinin tüm bir halka verilmiş olmasıdır ''Aydınlarca''. ''Almanya'daki kamuoyu savaşın,özellikle de zaferle sonuçlanmış bir savaşın kötü ve tehlikeli sonuçlarından söz etmeyi adeta yasaklamış görünüyor.'' Zaferin olumsuz sonuçları tam olarak budur,aslında varolmayan bir üstünlüğün toplumun her kesimi tarafından iliklere kadar hissedilmesi ve elbette yine Nietzsche'nin deyimi ile ''Kamuoyundan daha önemli bir görüş tanımayan''lar tarafından desteklenmesi. Bu KDÖBGT'lar savaşı övmek ve savaşın kültür üzerinde yaratmış olduğu pozitif etkileri sıraya dizmek için yarışa girmektedirler. ''Almanya'da tehlikeli bir yanlış anlamayla kültür diye adlandırılan o son derece muğlak ve her halükarda ulusal olmayan ''okumuşluğa'' karşı uyandırmak mümkün olsaydı,o zaman söz konusu okumuşluğun karşıtı olan ve sahici bir Alman kültürüne yönelik tüm umutlar yitirilmiş olmazdı.'' Buradaki sakınca toplumun her kesiminin-aynı şekilde aydın kesiminin de ya da KÜLTÜR FİLİSTERLERİ Mİ DEMELİ ! ? - bu donuk ve sahicilikten ,sanattan uzak,donuk ve nicelik odaklı h o r t l a ğ ı n kültür sanılıyor oluşu. Toplumu aydınlanmadan uzak tutan şey tam olarak budur. Psikolojik sorunlara sahip bir hastayı iyiliştirmenin ilk şartı onun h a s t a olduğunu kabul etmesidir. Ancak bu hastalığı toplum kabul etmediği gibi,sahiplenmekte ve bununla böbürlenmektedir de ! Ayrıca Nietzsche'nin de belirttiği gibi bu okumuşluk tüm bir ulusta bulundurulamaz bile. Bu halde bu hortlak yalnızca sahte bir kültür olmakla kalmayıp,toplumun tümünü de kapsamamaktadır. Çünkü iddialı oluşu,bütün o yapaylığı ile bilgili oluşundan gelmektedir. Ancak tüm toplum bunu bile yapmaz - Ki belki de yapmamak,bu şekil bir hortlağa dönüşmekten daha iyidir.- ve tinden arındırılmış bir bedene dönüşür yığınlarca insan. David Strauss kısmına girmeyeceğim,başlıkta da yazmış olduğum gibi David Strauss bu ''renklerin,ürünlerin,biçimlerin üst üste yığılıp panayır cümbüşüne dönüştürülmesinin '' bir sonucu. Modern çağın o mükemmel kılıfı altına saklanan bütün yazarları böyle zannımca. Daha önce yazılmış olan iyi şeylerin,tüm iyi noktalarını çalıp tek bir yere toplamaktan ibaret yaptıkları. Peki soruyorum,bu bir robotun yapabileceğinden farksız mıdır ? Daha fazla konuya değinilebilir ancak zaten ünlü bir kitap olmadığı için fazla emek vermek istemiyorum,buraya yazmaktansa kitabın üzerine yazmak bana daha cazip geliyor. Yalnızca birinci bölümden söz ettim ki bu yalnızca kitabın ilk 6 sayfasını kapsıyor :). (Polycephaly)

Nietzsche, bu kitabında Alman bir teolog olan David Strauss'un Hristiyanlık üzerine yazdı kitabına karşı eleştirilerini yazmıştır. Tahmin edersiniz ki Nietzsche'nin sert acımasız hicvinden nasibini almıştır. Strauss'ı Leesing ve Voltaire'in kopyacısı olmakla suçlamıştır ve onun Almanya'da çok fazla okunmasının popüler olmasının nedenini tabii ki de toplumun çoğunluğuna hitap edecek şekilde, geleneğe bağlı olarak yazmasına bağlamıştır. Ki Almanya'nın Fransa'ya karşı savaşta zafer kazanmasının sonucunda kültürel olarak da bir zafer kazandığını düşünmesinin bir rüya ve kendini kandırma olduğunu ifade etmiştir.Alman kültürü diye bir şey olmadığını bunun tamamen Fransız kültürünün kopyası olduğunu dile getirmiştir. Strauss'u kültürel görgüsüz olarak tanımlamıştır. Nietzsche'ye göre bu kültürel görgüsüzler; tarz birliğini savunan, her yerde kendi türünden yetişmiş insanların kendi isteklerine uygun düzenlemelerle yazılar yazan ve gördüğüne inanan, kendini eleştiriye ve sorgulamaya kapatmış, bundan nefret eden kişiler olarak tanımlamıştır. Nietzsche, Strauss'un iki kelimeyi bir araya getirip cümle kurmayı bile beceremeyen, kendine ait hiçbir fikri olmayan birisi olduğunu düşünmektedir. Aslında genel olarak baktığımız zaman Nietzsche'nin sürekli Alman toplumunda çok fazla popüler olan, okunan, aydın kesimde yer bulan sanatçılara, kişilere karşı ağır eleştiriler getirmesinin temelinde belki de kendisinin aynı şekilde hatta beklediği, ümit ettiği şekilde değer görmemesinden kaynaklanabileceğini düşünüyorum. Nietzsche'ye yine kendisinin tarzında bir eleştiri getirecek olursak belki de nice beklediği değeri görmediği için kendi toplumuna bu kadar öfke doludur ve ben bu çağın insanı değilim beni kimse anlamıyor demesi de belki de kendi içinde hazmedemediği şeylerin olmasıdır. Ki hayatı boyunca tek değer verdiğim kişi Wagner dediği en yakın arkadaşına bile popüler olduktan sonra öfke ve nefret dolması bundan kaynaklanıyor olabilir. Nietzsche yaşadığı dönem içerisinde eleştirdiği, sorguladığı, yıkmak istediği bazı geleneksel değer yargılarına karşı tavrında kesinlikle haklı olabilir ancak yine de eleştirirken gerçekten onun hiciv oklarına maruz kalmayan hiçbir sanatçı neredeyse yok. Mozart, Beethoven, Voltaire, Shakespeare, Geothe gibi gibi daha birçok önemli ismi alaya alarak eleştirmiş sanki bu isimlerin yaptığı şey kesinlikle sanat değil kesinlikle değer verilmeye layık değilmiş gibi konuşmuş. Ben burada açıkçası biraz da insan psikolojisi açısından baktığımızda Nietzsche'nin bazı şeyleri kabullenememesine bağlamaktayım. Nietzsche, gerçekten bir hiciv ustası olduğundan eleştirmek istediği kişiyi enine boyuna en ağır ve tutarlı bir şekilde eleştirilebilecek bir kapasiteye sahip olduğu için eleştirdiği insanı yermek de haklıymış gibi bir izlenim kesinlikle oluşturabilecek bir yeteneğe sahiptir. Bunun en iyi örneğini Wagner'de görebiliriz. Wagner'in dünyada gelmiş geçmiş en iyi sanatçı olduğunu kanıtlar nitelikte övgüler yazan Nietzsche daha sonra aynı kişiyi yerden yere vurarak dünyanın gelmiş geçmiş en kötü sanatçısı olarak tasvir etmiştir. (Eccedentesiast)

bir itirafta benden Size....: "Kültür, her şeyden önce, bir halkın yaşam ifadelerinin tü­ rnündeki sanatsal tavır birliğidir." "Kültüre karşı soğukkanlı bir duyarsızlıktanbaşka bir şey olmayan bu tip bir "kültürle", düş­manlar alt edilemez: hele ki değeri ne olursa olsun gerçek ve üretken bir kültüre sahip olanve pek ustalıkla olmasa da, bugü­ ne kadar her şeylerini kopyaladığımız Fransızlar." Çünkü Fransızların kendileride Almanya'nın bekleyici avantajının, subaylarının sahip olduğu daha derin bilgide, askerlerini daha üstün yetiştirmesinde ve savaş yönetimi bilginin çok olmasında yattığını görmüş. O halde Almanların bilgisini çıkarırsak, Alman kültürünün hangi anlamda zafer kazandığı söylenebilir? Disiplin ve daha hazır bir itaatin ahlaki özelliklerinin kültür ile ilgisi yoktur,Almanya'da kültürün ne olduğuna dair net bir fikir olmadığı için diyor... Kitaba başlarken Alman kültürünü eleştiriyor, Kültürün barbarlığından, görgü düzlüğünden ve eğitimsizliğinden bahsediyor... Asıl konu olan David Strauss konusuna geliyor. Strauss'u bayağı yerden yere vuruyor. Hatta " Strauss'un sözlük anlamı" deve kuşu" olduğu için Strauss'un adı üzerinde bir kelime oyunu yapıyor. Nietzche'nin neolojizminde... Yazarın kendi kendine sözcükler üretmesi dikkatimi çekti. David Strauss eleştirisi bittiğinde, sonraki bölümde Strauss'un kim olduğunu ve neden eleştirdiği hakkında da bilgi vermiştir. David Strauss Kim? Kısa bilgi... 27 Ocak 1808 -8 Şubat 1874) Al­ man dinbilimci ve yazar . Stuttgart yakınlarındaki Lud­ wigsburg kentinde doğdu. On iki yaşında dinbilim derslerine ha­ zırlık olması içinU1m yakınlarındaki Blaubeuren'de ilahiyat okulu­na gitti. Okuldaki büyük ustalar arasında Profesör Kem ve öğrenci­lerine esld klasikleri sevdiren, kla­siklerin yanı sıra kutsal metinlerde de uygulanabilecek metin eleştirisi ilkelerini öğreten F. C. Baur da vardı.· Strauss 1825'te Tübingen Üniversitesi'ne gitti. Felsefe profesörleri orada onun ilgisini çekmeyi başaramadılar, ancalk kendisi Schleiermacher'ın yazılarından oldukça etkilendi. 1830'da bir kasabada papazyardımcılığını üstlendi, dokuzay son­rada Maulbronn'daki lisede Latince, tarih ve İbranca dersler ver­mek üzere profesörlük görevine atandı. Neden David Strauss'u eleştiriyor? - Felsefe anlayış ve tarihsel sempatiden uzak, - Çözümsel ve eleştirel bir yaklaşıma sahip ( bu yönü iyi fakat bazı yerlerde işe yaramıyorsa demekki...) -İncil hikayelerine dair kabul edilmiş geleneksel görüşlere değil aynı zamanda bunların akılcı bir şekilde ele alınış tarzına karşıydı. - Özellikle de hayatı en zayıf detaylar üzerine kurulmuş, - Tarihsel geleneğin yapısı hakkında hiçbir gerçek bilgiye sahip olmamakla eleştirildi... Son bölümde " Ecce Homo" Çağa Aykırı Düşünceler David Strauss adlı eserinin yayımlanmasından 15 yıl sonraki görüşleri yayımlanmıştır. Niçin Okunmalı? - Friderich Nietzsche tanımak için çünkü bir yazar birini eleştirirken nasıl biri olduğu anlaşılıyor. - Alman Kültürünü nasıl eleştirmiş. - Arthur Schopenher bile eleştiriyor. - Kusurdan, erdem, cesaretten gibi kavramlardan bahsediyor. - David Strauss'un nasıl eleştirdiğini merak edenler okuyabilir... Kitabı okudum ama pek tatmin etmeni beni açıkçası çünkü Alman Kültüründen pat diye birden bahsetmesi ve David Strauss'a geçmesi kim olduğunu bilmeden tabi daha sonraki bölümde kim olduğunu öğrendim tek olumsuz yönü bana göre. Tragedyanın Doğuşu kitabından sonra bu kitap benim açımdan sönük kaldı diyebilirim. Okumak size kalmış... (Büşra A.)

Kitabın Yazarı Friedrich Nietzsche Kimdir?

Alman filolog, filozof, kültür eleştirmeni, şair ve besteci. Din, ahlâk, modern kültür, felsefe ve bilim üzerine metafor, ironi ve aforizma dolu bir üslupla eleştirel yazılar yazmıştır. Nietzsche'nin kilit fikirlerini Apollon-Dionysos ikiliği, Perspektivizm, Güç İstenci, "Tanrı'nın ölümü", Üstinsan ve bengi dönüş oluşturur. Felsefesinin merkezini oluşturan şey, kişinin coşkun enerjisini sömüren her türlü öğretinin, toplumsal olarak ne kadar geçerli olursa olsun sorgulanarak "hayatın olumlanması"dır. Hakikatin değeri ve nesnelliği üzerine yürüttüğü kökten sorgulaması, geniş çaplı yorumların odağını oluşturur ve etkisi özellikle kıta felsefesi geleneğinde varoluşçuluk, postmodernizm ve postyapısalcılık da dâhil olmak üzere devam etmektedir.

Nietzsche, kariyerine felsefeye dönmeden önce klasik filolog (Yunan ve Roma metin eleştirmeni) olarak başladı. 1869 yılında yirmi dört yaşındayken Basel Üniversitesinde klasik filoloji kürsüsüne, bu yeri alan en genç kişi olarak atandı. 1879 yazında, hayatının büyük bölümünde kendisine dert olacak olan sağlık sorunları yüzünden istifa etti. 1889'da kırk dört yaşında zihinsel yetilerinin tamamının kaybıyla sonuçlanan bir çöküş yaşadı. Çöküşü sonraları, üçüncü devre sifilis hastalığının yol açtığı, nadir görülen bir genel pareziye yoruldu; fakat bu teşhiste soru işaretleri vardı. Nietzsche, kalan yıllarını 1897'de ölümüne kadar annesinin, 1900'de kendi ölümüne kadar kız kardeşi Elisabeth Förster-Nietzsche'nin bakımında geçirdi.

Bakıcısı olarak kız kardeşi, Nietzsche'nin el yazmalarının idareciliğini ve editörlüğünü üstlendi. Förster-Nietzsche, tanınmış bir Alman milliyetçisi ve antisemitist olan Bernhard Förster ile evliydi ve Nietzsche'nin yayımlanmamış yazılarını, kocasının ideolojisine uyarlamak üzere, Nietzsche'nin belirttiği, antisemitizm ile milliyetçiliğe sert ve bariz biçimde karşı çıktığı görüşlerine genellikle ters düşecek biçimde yeniden düzenledi. Förster-Nietzsche'nin yaptığı değişiklikler sebebiyle Nietzsche'nin adı, sonraları yirminci yüzyıl bilim insanları Nietzsche'nin fikirlerinin yanlış yorumlanmasına karşı harekete geçmiş olsalar da, Alman militarizmi ve Nazizm ile birlikte anılır olmuştur.

Kaynak: https://tr.wikipedia.org/wiki/Friedrich_Nietzsche

Friedrich Nietzsche Kitapları - Eserleri

  • Böyle Söyledi Zerdüşt
  • Aforizmalar
  • Ahlakın Soykütüğü Üstüne
  • Alacakaranlık
  • Deccal
  • Ecce Homo

  • Eğitimci Olarak Schopenhauer
  • Gezgin ve Gölgesi
  • Güç İstenci
  • İnsanca, Pek İnsanca 1. Kitap
  • İyinin ve Kötünün Ötesinde
  • Yunanlıların Trajik Çağında Felsefe
  • Wagner Olayı - Nietzsche Wagner'e Karşı

  • Öğretim Kurumlarımızın Geleceği Üzerine
  • Putların Alacakaranlığı
  • Seçilmiş Mektuplar
  • Şen Bilim
  • Tan Kızıllığı
  • Tarihin Yaşam İçin Yararı ve Yararsızlığı Üzerine
  • Tragedyanın Doğuşu

  • Yunan Tragedyası Üzerine İki Konferans
  • Tanrı ve Günah
  • Richard Wagner Bayreuth'ta
  • Karışık Kanılar ve Özdeyişler
  • Her Şey Dökülmüş Müydü Kelimelere?
  • Hayat Dediğin Nedir ki?
  • David Strauss, İtirafçı ve Yazar

  • Sonsuzluğun Ufkunda
  • Sabahın Gizeminden Doğanlar
  • Gelecekteki Felsefe
  • Dionysos Dithyrambosları
  • Fridrix Nitsşe Külliyyatından Qızıl Seçmələr
  • Kendiyle Bir Başına İnsan
  • Bilim ve Felsefe

  • Platon Öncesi Filozoflar
  • Mektuplar 1
  • Filozofun Kitabı
  • Alışkanlıkların Tutsaklığı
  • The Future Of Our Eucational Institutions
  • Thoughts Out Of Season Part 2
  • The Birth Of Tragedy Or Hellenism And Pessimism

  • Otobiyografik Yazılar ve Notlar
  • Edebiyat Nedir?
  • İnsan Çoğul ve Tek Başına
  • Bütün Şiirleri
  • Homer and Classical Philology
  • Ahlaki Değerlerin Soyağacı
  • Yalnızların En Yalnızı

  • Kahin
  • Twilight of the Idols with The Antichrist and Ecce Homo
  • Nietzsche Hauptwerke
  • Zerdeşt Wıha Ferman Kır
  • Friedrich Nietzsche (4 Cilt Takım)
  • The Dionysian Vision of the World
  • Greek Music Drama

  • Aphorisms on Love and Hate
  • Megaralı Theognis Üzerine
  • Ahlakın Soyağacı
  • Ecce Homo - Kişi Nasıl Kendi Olur

Friedrich Nietzsche Alıntıları - Sözleri

  • Kendi yolumda ilerleyip ulaşacağım amacıma. Geride kalanların ve duraklayanların üzerlerinden atlayacağım. Böylece, benim ilerleyişim onların batışları olacak. (Böyle Söyledi Zerdüşt)
  • Çocuksu merakını seviyorum. (Seçilmiş Mektuplar)
  • Bir şeyi kabul etmek kimi zaman onu anlamaktan daha zordur. (Eğitimci Olarak Schopenhauer)
  • (..) İlişkilerimizin ve dostluklarımızın dayandığı zemin ne kadar da kaygan, soğuk sağanaklar ya da kötü havalar ne kadar yakın, ne kadar da yalnız her insan!" (İnsan Çoğul ve Tek Başına)
  • İstiyorsan gözlerinle aklın hiç ama hiç solmasın, Gölgede yürürken, düş pesine güneşin, kaybolmasın! (Şen Bilim)
  • Belki karınca da ormanda, kendisinin ormanın hedefi ve ereği olduğunu kuruyordur; tıpkı bizim insanlığın sonunu hayal gücümüz­de adeta istemdışı bir biçimde dünyanın sonuyla ilişkilendi­rişimiz gibi... (Gezgin ve Gölgesi)

  • Insanın bir kez olsun içinde bulunduğu zamana fazlasıyla yabancılaşıp adeta bu zamanın kıyısından geriye, geçmiş hayat felsefelerine sürüklenmesinin büyük yararları vardır. O noktadan sahile bakarken belki de ilk kez o sahilin her yanını bütün olarak görecektir kişi. Böylece oraya yeniden yaklaştığında, etraflıca anlamak açısından, sahili hiç terk etmemiş olanlardan daha avantajlı olacaktır. (Kendiyle Bir Başına İnsan)
  • Bunu bil,nə qədər ki,səni tərifləyirlər,deməli sən hələ öz yolunu tapmamısan,başqalarına sərf edən yoldasan. (Fridrix Nitsşe Külliyyatından Qızıl Seçmələr)
  • "Was mich nicht umbringt macht mich stärker." "What does not kill me, makes me stronger." (Twilight of the Idols with The Antichrist and Ecce Homo)
  • Burada buluşabilmek için hangi yıldızlardan düştük? (Seçilmiş Mektuplar)
  • "eskiye geri dönemeyiz , gemileri yakmışızdır; cesur olmak kalır bir tek geriye.." (İnsanca, Pek İnsanca 1. Kitap)
  • Birbirlerini en çok büyüleyenler, birbirlerini en çok tamamlayanlardır. (Eğitimci Olarak Schopenhauer)
  • İnançlar hakikat düşmanları olarak yalanlardan daha tehlikelidir. (Sabahın Gizeminden Doğanlar)

  • İyi kitap zaman ister. (Karışık Kanılar ve Özdeyişler)
  • Ölümün yaşamın karşıtı olduğunu söylemekten sakınalım. Canlı sadece bir ölü türüdür ve çok ender bir türdür. (Şen Bilim)
  • İnsanın en büyük suçu Doğurulmuş olmasıdır. (İnsanca, Pek İnsanca 1. Kitap)
  • İnsan bugün kimsenin sahip olamadığı şeylere tutkulu olmalı... (Wagner Olayı - Nietzsche Wagner'e Karşı)
  • Satılık olan, kapmaya çalışır kaba ellerle bütün dünyanın çin çin öten boş şöhretini! (Wagner Olayı - Nietzsche Wagner'e Karşı)
  • ... Yalnızca Herakleitos (ve Parmenides) monisttir; çoğulcular, bir yanda Atomcular, öte yanda Platon. Fakat hepsinin içinde içerikten en yoksul, en az semereli olan Parmenides'in son bakış açısıdır, zira hiçbir şey açıklamaz. Aristoteles haklı olarak buna "fizik dışı" der. (Platon Öncesi Filozoflar)
  • "Arada sıra görgüsüzler kendileriyle baş başa kalır." (David Strauss, İtirafçı ve Yazar)

Yorum Yaz