Deli Aşk - Peride Celal Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Deli Aşk kimin eseri? Deli Aşk kitabının yazarı kimdir? Deli Aşk konusu ve anafikri nedir? Deli Aşk kitabı ne anlatıyor? Deli Aşk PDF indirme linki var mı? Deli Aşk kitabının yazarı Peride Celal kimdir? İşte Deli Aşk kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Peride Celal
Yayın Evi: Can Yayınları
İSBN: 9789750701559
Sayfa Sayısı: 273
Deli Aşk Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Deli Aşk, kocasına saplantılı, çılgınca bir aşkla bağlı olan Elif'in romanı. İstanbul'la Paris arasında dokunan roman, 70'li 80'li yılların solgun fonu üzerinde gelişirken, trajik bir aşk öyküsü anlatıyor. Yalnız bir çocukluk ve gençlik geçiren, annesini küçük yaşta kaybeden, babasına ise yabancı kalan Elif, babasının itirazlarına karşın gazeteci Cem'le evlenir. Ancak kısa bir süre sonra karı-koca, uzun ayrılıklarla sürdürmeye başlarlar evliliklerini. Elif, zamanının çoğunu Paris'te geçirirken, Cem, karısının İstanbul'daki köşkünde kalır,gününü gün eder. Elif, kocasına hem tapar, hem de ondan uzakta olmayı yeğler. Deli bir aşktır onunkisi, hastalık gibidir, içinde bir tümör gibi büyür; öyle ki Cem'den ve acı çekmekten kurtulmak için ölmeyi bile düşünür. Paris'teki yalnız günlerini paşlaşan yakın dostu Kristof da aslında Elif'in kendi ülkesinden, Cem'den, geçmişinden uzak olmanın doğurduğu boşluğu dolduran bir can simitidir. Usta yazar Peride Celal, 'Orhan Kemal Roman Armağanı'na değer bulunan Kurtlar romanından on yıl sonra tamamladığı Deli Aşk'ta unutulmaz bir aşkın öyküsünü anlatıyor.
Deli Aşk Alıntıları - Sözleri
- "Dayanamıyorum seni çok özledim."
- Kendimi uzak, tenha bir kıyıda rıhtıma bağlanıp unutulmuş bir sandala benzetiyorum.
- "Bir salın üstünde, yağmurun altında bilinmeyen yöne doğru gidiyorum."
- Bu insanlar ne korkunç be!
- Kanatları kopmuş, yaşlı bir kelebek...
- "Biz insanlar birbirimizi sevmesini bilmiyoruz."
- "Bitkinim, yorgunum, son istasyondayım."
- "Tarifsiz hüzünler içindeyim"
- "Okumak, aydınlığı bulmak demektir."
- "Tanrım, ne felaket! Bir yalnızlık denizinde yüzüyorum!"
- seni seviyorum, uzaktayken...
- Dünyayı saran kötülükleri Tanrı'nın görüp geçmesini aklım almıyordu.
- Tanrı'nın elinden düşüp parçalanmış bir dünya!
- "Aşktan ölünmez, acı çekilir."
- "insan inançsız yaşayamaz."
Deli Aşk İncelemesi - Şahsi Yorumlar
İnsan olmanın acısı: Peride Celal; Hikayeleri en derinden yakalamış ve karakterlerin ruhsal tahlillerini böylesine güçlü anlatabilecek seviyeye ulaşmış, edebiyat dünyamızın arka planında kalan -benim gözümde- usta bir yazardır. Kendisi hakkında daha çok bilgiye sahip olmak adına araştırma yaparken, hayatla “barışamadan” öldü başlıklı bir gazete yazısına denk geldim. Peride Celal; “Ben hiçbir zaman kendimle barışamadım. Hala barışamadım. Hayatla barışamadım,” diyor ve gerçekten de bu duyguyu karakterlerine yansıtıyor. Zamanın dönem aydınları arasında Peride Celal için “piyasa” romancısı diye söylemişler. Kendisi de bir konuşmasında çok yoksul bir çocukluk geçirdiğini ve o zamanlar para kazanmak için yazmam gerekiyordu diye söylüyor. Hayatı çoğu yazarlar arasında birinci dönem ve ikinci dönem diye ayrılmış. İkinci dönem yazdıklarıyla kendini toplamış, belirli bir seviyeye ulaşmış -fakat hala kendisini çok yetersiz görmesine rağmen- çeşitli ödüller kazanmıştır. Orhan Kemal roman ödülü de bunlardan biridir. kitap/kurtlar--1941 romanıyla kazanmıştır. Kitaba gelirsek eğer roman iki bölümden oluşuyor. Birinci bölümü Cem’in ağzından, ikinci bölümü ise Elif’in ağzından okuyoruz. Cem ve Elif evli bir çift. CEM SONER; Sürekli çelişki halinde, kararsız, hayata dair bir amacı olmayan -varsa bile bomboş olan-, patavatsız, yalaka, yalancı, arsız, paragöz, sürekli yatak muhabbeti yapan, cinsel dürtüleri tavan yapmış, eşinin kuzenini bile altında hayal eden şerefiz bir adamın tekidir. Eşinin imkanlarıyla zengin olmuş ve kendi geldiği yeri de baya unutmuştur. Elif ona İstanbul senin için ne ifade ediyor dediğinde ise: “Nesini anlatayım, Anadolu’dan göç edenlerle dolup taşan, pis, kabalaşmış bir kent,” diyerek yine kendisini olabildiğince büyük görmüş, sürekli yalan haberler yazıp gazeteciliğini de öyle devam ettirmiştir. Eşini anlatışından ve yaptıklarından hiç hoşlanmadım fakat defalarca aldatmış olmasından dolayı değil. Çok bencil ve ukala olması midemi bulandırdı. ELİF; Yalnız, yapayalnız bir kadın. Kocasına çok aşık fakat arka kapakta yazılmış olduğu gibi -benim gözümde- hastalıklı bir aşk değil. Hastalıklı bir aşk olmuş olsa, eşinin defalarca onu aldatmasını bildiği halde susup köşeye çekilmezdi. Elif sadece kendi benliğini unutmuş bir kadın. Annesiz büyümüş ve baba sevgisinden de -kendince- mahrum kalmış. Hayatta verip verebileceği tüm sevgisini de eşine vermiş. Elif’in içinde bulunduğu tek sıkıntı da aşkı olmamıştır. Sürekli bulunduğu yerden kaçıp diğer evim dediği Paris’e gitmiştir. Televizyonların, radyoların ölüm ve dehşet saçan haberlerinden, gazetelerin her yanda kötülük arayan felaket başlıklarından, sevdiği kentin(İstanbul) dökülüşünden, parti kavgaları arasında, mafya elinde biçilip kesilip bölünerek parçalanmasından kaçıştı biraz da bu. Meclis’teki şişman, midesi gömleklerinden taşan yayık yüzlü adamlar, bir gün yazıp ertesi gün korkudan kendi kendilerini yalanlayarak özür dileyen gazeteler, televizyonlarda zenginlerin şahane düğünlerinden, sosyete haberinden sonra, gecekondu önlerinde ayakları çıplak, burnu sümüklü çocukları kuru ekmeği kemirirken “hayatın içinden” manşetleri, gazetelerin her sayfasında kadın çıplaklığı.. Hepsinden, her şeyden kaçıştı. İstanbul’un, hatta Türkiye’nin yalan bir kent olduğunu düşünüp durdu. Elif’in derin sözleridir bunlar, içinin boşluğunu daima doldurmaya çalışmış fakat dolduramamış Elif’in... Bizler okuruz ya, her şeyi çok biliyoruz ve kaçarız böyle konulardan, “Ben de yazarım ya ne var ki, aşkmış pehh” diye düşünüp söyleriz ya hani sürekli, işte bu basit bir aşk romanı değildi. Bir insanın kendisiyle hesaplaşmasını okuyacaksınız. Hayatın içinden aldığı tüm darbelere şahit olacak, karakterlerde kendinizi göreceksiniz. (Yazarın dili oldukça yalındı. Okurken hiç zorlanmadım ve sıkılmadım. Ama tabi sizlere hitap etmeyebilir. Ben edebiyat camiasının kadın yazarlarını tanımaya çalışıyorum. Tozlu rafların arasında kalmış kişileri bulup, çıkarmaya çalışıyorum.) (Neslihan T.)
“Hiçbir şey bizim değil, sevdiğim adam benim değil...” (sayfa 198) Elif, gazeteci kocası Cem’e deli bir aşkla bağlıdır. Kocasına duyduğu hastalıklı bir tutkudur . Ondan uzakta yaşamayı tercih etse de yine arada onun yanına koşar. Ama daha sonra kocasından, yalanlarından ve kocasının yalan dünyasından kaçıp sığındığı Paris’e döner. Kitap iki bölümden oluşuyor. Birinci bölümde olaylar Cem’in penceresinden, ikincisinde ise Elif’in penceresinden aktarılıyor. Ben kitabı çok beğendim. Yazarın iki karakterin iç dünyalarını derinlere inerek, kendi ağızlarından anlatması çok ilgimi çekti. (Kitap her yerde okunur)
Peride Celal’den Deli Aşk’ı okudum bu kez. Kitabı ilk elime aldıgımda “ben bu kitabı okumuştum” dedim ancak konuyu hiç hatırlamıyordum. Neden sonra kapağı medeniyle böyle düşündüğümü farkettim. Kapak resmi, bu kitaptan tam 11 yıl sonra farklı bir yayınevinden basılan Livaneli’nin Kardeşimin Hikayesi kitabının kapak resmi ile tıpatıp aynı. Daha önce başka bir kitapta kullanılmış bir resmi kullanmak bence ayıp veya gözden kaçmaması gereken bir hata. . Kitabın konusuna gelince, Elif ve Cem evli bir çift ancak Cem İstanbul’da yaşayan bir gazeteci iken Elif yaşamını Paris’te sürdürüyor. Hastalıklı bir aşk öyküsü. Tabii çok kabaca anlattım. Kitap, 80 sonrası ülkemizde toplumun tüm kesinlerinde yaşanan yozlaşmadan çok net bir dille bahsediyor. Ama gerçekten çok zor okudum. Elif’in bitmek bilmeyen iç hesaplaşmaları, genel olarak hep aynı konu etrafında dönüyor. Kitabın çok durağan bir anlatımı ama kolay bir dili var. Yine de sıkıldım. Başka bir Peride Celal romanı okuyacağımı ne yazıkki sanmıyorum. kitap/deli-ask--1939 yazar/peride-celal (Meltem altınkaya)
Deli Aşk PDF indirme linki var mı?
Peride Celal - Deli Aşk kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Deli Aşk PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Peride Celal Kimdir?
İlk öyküsü Sedat Simavi'in Yedigün Dergisi'nde Ak Kız'ın Hikâyesi adıyla 27 Kasım 1935'te P. Gençay imzasıyla yayımlandı. Daha sonra Son Pasta, Cumhuriyet, Tan ve Milliyet gazetelerinde öyküler, röportajlar yayımladı. Roman da yazmaya başlayan yazar, Üç Yirmidört Saat adlı romanıyla Sedat Simavi Vakfı Edebiyat Ödülü'nü kazandı.
1916'da İstanbul'da doğdu. Tam adı Peride Celal Yönsel. İstanbul'da Saint Pulchérie Fransız okulunda okudu. 1944'te İsviçre'ye gitti, Bern'de Basın Ateşeliği'nde sekreter olarak çalıştı. Yurda dönüşte Basın-Yayın Kurumu ve Yeni İstanbul gazetesinde görev aldı.
"Ak Kızın Hikayesi" adlı ilk öyküsü 1935'te Yedigün dergisinde yayınlandı. Kolay okunan romanlarıyla tanındı.
Başlangıçta hareketli aşk ve serüven kitapları yazdı. 1950'den sonra ise gözlem, sanat ve çözümleme yanları ağır basan ürünler verdi.
15 Haziran 2013 tarihinde 97 yaşında hayatını kaybetmiştir. Cenazesi aile arasında yapılan sade bir törenin ardından İstanbul Zincirlikuyu Mezarlığı'na defnedildi.
Peride Celal Kitapları - Eserleri
- Mektup
- Deli Aşk
- Bir Hanımefendinin Ölümü
- Melahat Hanım'ın Düzenli Yaşamı
- Gecenin Ucunda
- Üç Yirmidört Saat
- Kurtlar
- Dar Yol
- Güz Şarkısı
- Bir Hanımefendinin Ölümü
- Mektup
- Jaguar
- Üç Kadının Romanı
- Pay Kavgası
- Evli Bir Kadının Günlüğünden
- Kızıl Vazo
Peride Celal Alıntıları - Sözleri
- Bu ülkede gerçek demokrasiye inanmak, sanat için yaşamak, bir lüks.” (Güz Şarkısı)
- Tekrar eski yerimize, pencerenin önüne dönmüştük. Dışarı sarkmış, saçlarımı rüzgârda uçuruyordum. (Gecenin Ucunda)
- Günü gelip dünyanın mutlu, eşit bir tek mahalleye döneceğini sananlar ütopya peşinde koşanlardır bence” (Güz Şarkısı)
- "Tanrım, ne felaket! Bir yalnızlık denizinde yüzüyorum!" (Deli Aşk)
- Uyku ile uyanıklık arasında, gidip gelmeler... anıların salıncağında... (Kurtlar)
- Daha zaman var, evet, daha çok var kocamışlığa! Oturup şimdiden kafamızın keline, akların çoğalmasına yanacak değiliz ya!.. Senin gibi bir adam! Kötülük gelip çatmadan üzülmeye değmez! Yaşadığın andır önemli olan. (Pay Kavgası)
- Gene de anılar, istemeden, beklemeden küçük dalgalar halinde vuruyor kıyılarıma. (Gecenin Ucunda)
- Şaşkındım biraz. Tozlara, taşlara çarpıp duruyordu pabuçlarım. Derimi, yüzümü, gözlerimi değiştirmiş bir gariplik. (Gecenin Ucunda)
- Sevmek, birbirimize değil, aynı hedefe birlikte bakabilmekle kabildir.. (Gecenin Ucunda)
- Bu nasıl dünya! Sevgi kalmamış, inanç kalmamış! İnsanları işten çıkarıp yerlerine dalgalarına uygun düşenleri alıyorlar. (Mektup)
- ... sonuç bir şey getirmese bile, gerçeği açıklamak, susmaktan olumludur. Bir kişiyi olsun kaymakta olduğu karanlıktan kurtarmak, onun ardında bekleyenleri aydınlığa sürmek değil midir biraz da? Hayaller, düşüne, söylene gerçekleşir derler... (Pay Kavgası)
- Sevdiğimiz şeylere yalnız bakmakla olmuyor, görmek de çok önemli. (Melahat Hanım'ın Düzenli Yaşamı)
- "insan inançsız yaşayamaz." (Deli Aşk)
- Kuşkuların yüzünden insanlara yaklaşamıyorsun! Hayatın boyunca hep yalnız kalacaksın. (Mektup)
- olup bitmiş bir pazarlık bu. İlgilendirmez beni. (Gecenin Ucunda)
- Kiminize göre bir süs eşyası alıp vazoya konacak, istediğiniz zaman koklanacak bir çiçek gibiyiz, kiminize göre ayağınızın altına serilmiş bir paspas, çiğneyip kolayca geçeceğiniz. Keyfinizle kullanacağınız bir tutsak boyun eğip susması gereken bir hizmetçi. (Melahat Hanım'ın Düzenli Yaşamı)
- İster miyim ben o çok satılan apış arası romanlardan çeviri yapmayı, para babalarının kurduğu bilmem kaç katlı şirkette karanlık yüzlü müdürün tutsaklığını sürdürmeyi ? İster miyim ben, ister miyim? (Bir Hanımefendinin Ölümü)
- "Dünyayı kurtaracak olan insan sevgisinin birleşmesidir, başka bir şey değil!.." (Pay Kavgası)
- Bir zamanlar başkalarında olanı, onlar bizim olduğu zamansa kaybettiklerimizi aramak, bu dert ezeli, bu dert hepimizde. (Dar Yol)
- ..ahbaplarından uzaklaşmaya, bakkal, kasap değiştirmeye yüreği razı olmamış bir türlü işte... (Gecenin Ucunda)