Deli Bey - Gülten Dayıoğlu Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Deli Bey kimin eseri? Deli Bey kitabının yazarı kimdir? Deli Bey konusu ve anafikri nedir? Deli Bey kitabı ne anlatıyor? Deli Bey PDF indirme linki var mı? Deli Bey kitabının yazarı Gülten Dayıoğlu kimdir? İşte Deli Bey kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Gülten Dayıoğlu
Yayın Evi: Altın Kitaplar
İSBN: 978-975-405-808-6
Sayfa Sayısı: 64
Deli Bey Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
İstanbul’da Hacı Ahmet Bey adında bir bey yaşardı. Varlığı , bilgisi, efendiliği ile kente ün salmıştı. Gününü kütüphanede kitap okuyarak, kalan zamanını da oğluna ayırırdı. Oğlu Veli babasının üzüntü kaynağıydı, velinin en kötü huyu savurganlığıydı. Yaşı 20 olduğunda ne bir kazancı ne de bir mesleği vardı. Babası üzüntüden yatağa düştü ve oğlunu yanına çağırarak öğütlerde bulunuyor. Diyor ki: "Savurganlıktan vazgeç, eğer yokluğa düşersen sakın konağı satma. Eğer konağı satacak duruma düştüğün gün tavandaki halkaya ip geçir iki ucunu beline bağla ve kendini boşluğa bırak,"dedi ve soluğu tükendi. Zamanla babasından kalan her şeyi tüketti. Aradan bir kaç yıl geçti ve yokluk içinde kıvranmaya başladı. Artık arkadaşları arayıp sormuyorlardı. Hatta "Deli Bey babanın onca varlığını nasıl yiyip bitirdin,"diye dalga geçiyorlardı.
Artık yaşama fazla dayanamayacağını anladı. Konaktan başka satacak bir şeyi kalmadı ve babasının son isteğini yerine getirmek için babasının odasına gitti. Tavandaki halkaya ipi geçirerek beline doladı, tavana tırmanmaya başladı, tavandaki tahta kırılıp başına altın yağmaya başladı. Deli Bey ağlayarak babasının mezarına koştu "bana yaptığın son iyiliğin değerini bileceğim diyerek dua etti. Tavandan dökülen altınlarla konağı yeniden döşedi. İyi bir iş kurdu çalışmaya başladı. Boş zamanlarında kitap okuyarak kendini yetiştirdi ve babası gibi saygılı, görgülü, hayırsever bir bey oldu.
stanbul’da Hacı Ahmet Bey adında bir bey yaşardı. Varlığı , bilgisi, efendiliği ile kente ün salmıştı. Gününü kütüphanede kitap okuyarak, kalan zamanını da oğluna ayırırdı. Oğlu Veli babasının üzüntü kaynağıydı, velinin en kötü huyu savurganlığıydı. Yaşı 20 olduğunda ne bir kazancı ne de bir mesleği vardı. Babası üzüntüden yatağa düştü ve oğlunu yanına çağırarak öğütlerde bulunuyor. Diyor ki: "Savurganlıktan vazgeç, eğer yokluğa düşersen sakın konağı satma. Eğer konağı satacak duruma düştüğün gün tavandaki halkaya ip geçir iki ucunu beline bağla ve kendini boşluğa bırak,"dedi ve soluğu tükendi. Zamanla babasından kalan her şeyi tüketti. Aradan bir kaç yıl geçti ve yokluk içinde kıvranmaya başladı. Artık arkadaşları arayıp sormuyorlardı. Hatta "Deli Bey babanın onca varlığını nasıl yiyip bitirdin,"diye dalga geçiyorlardı.
Artık yaşama fazla dayanamayacağını anladı. Konaktan başka satacak bir şeyi kalmadı ve babasının son isteğini yerine getirmek için babasının odasına gitti. Tavandaki halkaya ipi geçirerek beline doladı, tavana tırmanmaya başladı, tavandaki tahta kırılıp başına altın yağmaya başladı. Deli Bey ağlayarak babasının mezarına koştu "bana yaptığın son iyiliğin değerini bileceğim diyerek dua etti. Tavandan dökülen altınlarla konağı yeniden döşedi. İyi bir iş kurdu çalışmaya başladı. Boş zamanlarında kitap okuyarak kendini yetiştirdi ve babası gibi saygılı, görgülü, hayırsever bir bey oldu.v
Deli Bey Alıntıları - Sözleri
- hayatta her insanın kendini gregor samsa gibi hissettiği zamanları olmuştur" kafka'nın sembolizmin ve soyut düşüncenin dibine vurduğu hikaye. fiziki bir değişiklikten yola çıkarak, belki de duygu dünyamızda bunun binlerce katı ters değişiklikleri ne kadarda doğal karşıladığımızı yüzümüze vurur. düşünülenin aksine değişen gregor samsa değil, ailesi ve çevresindekilerdir bana göre. insanlara faydan dokunuyorsa onların herhangi bir ihtiyacını karşılıyorsan, sevilirsin, sayılırsın. eğer bir faydan dokunmuyorsa ve hatta zararın dokunuyorsa insanlar tarafından yavaş yavaş dışlanırsın. ilişki bu duruma geldiğinde artık onların umrunda olmuyorsun ve gözlerinde bir böcek olarak görünüyorsun sadece
Deli Bey İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Resimli düzeyli akıcı bir çocuk kitabı. Çocukluğunu özleyen Fadiş 'le büyüyenler için güzel bir kitap. Yeni nesil için biraz yabancı gelecek bir hayatla tanışmalarını sağlayabilir (Kemal Albayrak)
İçerisinde altı farklı öykü bulunmakta ve hemen hemen hepsi de çok hızlı ilerleyip son buluyor. Çocuk kitabı yazmak konusunda beni düşündüren bir kitap oldu, galiba ilk kez garipsedim. İnsan neden kafasından hikayeler uydurup anlatma isteği taşır ki?! Hele de çocuklara... (Büşra Özdemir)
Deli Bey PDF indirme linki var mı?
Gülten Dayıoğlu - Deli Bey kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Deli Bey PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Gülten Dayıoğlu Kimdir?
Gülten Dayıoğlu 1935'te Kütahya'nın Emet ilçesinde doğdu. İstanbul'da Atatürk Kız Lisesi'ni bitirdi. Bir süre Hukuk Fakültesi'nde öğrenim gördü. Dışarıdan sınavlara girerek ilkokul öğretmeni oldu. On beş yıllık hizmetten sonra 1977'de istifa etti. Romanlar öyküler radyo ve televizyon oyunları yazdı. 1965'ten beri eğitim ve öğretim sorunlarıyla ilgili görüşlerini Cumhuriyet ve Milliyet gazeteleri ile çeşitli dergilerdeki yazılarıyla dile getiriyor. Daha çok çocuk edebiyatıyla uğraştı. 1963-1971 yıllarında çocuklar için birer hikâyelik yirmi altı küçük kitap yayınladı. Altı-dokuz yaş grubu için 20 kitaplık "Ece ile Yüce" isimli bir de dizi hazırladı. ÖDÜLLERİ: 1965 Yunus Nadi Yarışması Öykü Ödülü ikinciliği Döl ile 1974 Arkın Çocuk Edebiyatı Yarışması armağanı 1987 Aile Sağlığı ve Planlaması Vakfı Ödülü Gül Gelin adlı öyküyle 1987 Kültür ve Turizm Bakanlığı Çocuk Edebiyatı Ödülü Kafdağının Ardına Yolculuk ile 1989 İzmir Büyükşehir Belediyesi Çocuk Romanı Ödülü Parpat Dağının Esrarı ile 1990 Altın Kitap Ödülü ESERLERİ: ÖYKÜ: Döl (1970) Geride Kalanlar (1975) Geriye Dönenler (1986) ÇOCUK KİTAPLARI: ROMAN: Fadiş (1971) Dört Kardeştiler (1971) Sunanın Serçeleri (1974) Yurdumu Özledim (1977) Ben Büyüyünce (1979) Dünya Çocukların Olsa (1981) Ölümsüz Ece (1985) Kafdağının Ardına Yolculuk (1987) Parpat Dağının Esrarı (1989) Midas Kartalının Gözleri (1991) Tunadan Uçan Kuş (1992) Yeşil Kiraz (1992) ÖYKÜ: Uçan Motor (1965) Kırmızı Bisikletin Binicisi (1965) Leylek Karda Kaldı (1979) Şenlik Günü (1983) Kır Gezisi (1983) Azat Kuşu (1984) Deli Bey (1984) Kumluktaki Yavru Martı (1984) Sıcak Ekmek (1984) Uçurtma (1984) Neşeli Boyacı (1988) Küskün Ayıcık (1989) Yaşanmış Hayvan Öyküleri I-II (1991) Leylek Karda Kaldı (1991) BİLİMKURGU: Akıllı Pireler (1982) Işın Çağı Çocukları (1987) GEZİ: Bambaşka Bir Ülke Amerikaya Yolculuk (1990) Efsaneler Ülkesi Çine Yolculuk (1990) Kangurular Ülkesi Avustralyaya Yolculuk (1991) Doğal Güzellikler Ülkesi Kenyaya Yolculuk (1993)
http://www.gultendayioglu.com/
Gülten Dayıoğlu Kitapları - Eserleri
- Yeşil Kiraz 1
- Fadiş
- Mo'nun Gizemi
- Sekizinci Renk
- Dört Kardeştiler
- Suna'nın Serçeleri
- Yeşil Kiraz 2
- Ölümsüz Ece
- Gökyüzündeki Mor Bulutlar
- Işın Çağı Çocukları
- Mo'nun Gizemi 2 - Otran
- Ben Büyüyünce
- Midos Kartalı'nın Gözleri
- Tuna'dan Uçan Kuş
- Ganga
- Yurdumu Özledim
- Parbat Dağı'nın Esrarı
- Akıllı Pireler
- Mo'nun Gizemi 3 - İkizler
- Dünya Çocukların Olsa
- Yada’nın Gizilgücü
- Alacakaranlık Kuşları
- Sıcak Ekmek
- Kafdağı'nın Ardına Yolculuk
- Kıyamet Çiçekleri
- Uçurtma
- Geride Kalanlar
- Kır Gezisi
- Okyanuslar Ötesine Yolculuk
- Neşeli Boyacı
- Azat Kuşu
- Yaşanmış Hayvan Öyküleri 1
- Kırmızı Bisiklet
- Mısır'a Yolculuk
- Deli Bey
- Bambaşka Bir Ülke Amerika'ya Yolculuk
- Gizemli Güvercin
- Geriye Dönenler
- Kumluktaki Yavru Martı
- Hindistan'a Yolculuk ve Nepal Gezisi
- Uçan Motor
- Şenlik Günü
- Kayıplara Karışmak
- Efsaneler Ülkesi Çin'e Yolculuk
- Küskün Ayıcık
- Yoksa Sen misin?
- Meksika'ya Yolculuk
- Kenya'ya Yolculuk
- Yaşanmış Hayvan Öyküleri 2
- Mo'nun Gizemi 1
- Cambaz Parası
- Kangurular Ülkesi Avustralya'ya Yolculuk
- Yaşadıklarım ve Düşlediklerim
- Gizemli Buzullar Kıtası Antarktika ve Patagonya'ya Yolculuk
- Akgüvercin İle Yeşilsalkım'ın Aşkı
- Yalan Üç Ayaklıdır
- Güney Pasifik Adaları'na Yolculuk
- Damdaki Korkuluklar
- Ece, Yüce ile Nasıl Baş Edecek?
- Leylek Karda Kaldı
- Kangurular Ülkesi Avustralya’ya Yolculuk
- Ece Okula Başladı
- Mo'nun Gizemi 2
- Ece Abla Oluyor
- Ah Şu Televizyon
- Ablalar Yaramazlık Yapar mı?
- Ece'den Mektup Geldi
- Yada'nın Gizilgücü
- Yaşanmış Hayvan Öyküleri 3
- Ece Kümese Girip Bitlendi
- Duvardaki Gölgeler
- Kıskanç Bebekler
- Ay Dede Kime Gülümsüyor?
- Yüce Kim Biliyor musunuz?
- Minik Fide Çiçek Açtı
- Ece'nin Çorapları Çok Gülünç
- Çok Gülünç Bir Şey Oldu
- Ece'nin Turist Arkadaşları
- Ece'nin Kardeşi Doğdu
- Ece Yazar Olmak İstiyor
- Annem Beni Sevmiyor mu?
- Anneler Çocuklarını Çok Sever
- A Takımı - İz Sürmeyi Öğreniyor
- Yüce Nasıl Kanatlandı?
- Yanardağın Yankısı
- A Takımı-Köpek Otelinde Dönen Dolaplar
- A Takımı Doğuyor
- A Takımı / Koş Cılızım Koş
- A Takımı-Cılızımın Başı Dertte
- A Takımı - Çokbilmiş Kahraman Oluyor
- A Takımı - Kayıp Çocuğun Peşinde
- A Takımı - Sibiryalı Kurnaz Tilki ile Karabey
- A Takımı ile Veda Şenliği
- A Takımı - Astronot Köpek Laika'nın Anısına
Gülten Dayıoğlu Alıntıları - Sözleri
- Çılgınca savaş tutkularına kapılarak, yaşam kaynakları olan dünyayı, yakıp yıktılar. Kavurup kül ettiler. Artık insanoğluna dünya haram. Açlıktan birbirimizi yemeğe kalkışmadan, onurla ölebilirsek ne mutlu bize!.. (Işın Çağı Çocukları)
- Kitap okuyan insanın düş kurma ve yaratı gücü artıyor. Bu özellik de insanı başarıya götürüyor. (Mo'nun Gizemi)
- "Koskoca ülkede tek başına tutsak kalmış gibiydi." (Yurdumu Özledim)
- Eğer insanlara insan sevgisi öğretilebilseydi, uluslar, birbirleriyle savaşmaz, tersine tüm güçlerini birleştirerek, doğanın yıkıcı güçlerine, açlığa ve hastalıklara karşı kendilerini savunma yolları ararlardı. (Kumluktaki Yavru Martı)
- “Herkes, yaşamını sürdürmek için bir yol seçmişti. Yaşamak güzel. Güçlü bir amaç için çalışmak, yaşamı daha da güzelleştirmiyor.” (Fadiş)
- "Onu çok özlüyorum.." (Ece'den Mektup Geldi)
- “...Umut garibin ekmeğine katık...” (Geriye Dönenler)
- Başını yana çevirerek gözlerini kaçırdın benden.Belki parası yoktur,diye geçirdim içimden.Seni utandırmamak için çabucak geçip gittim (Cambaz Parası)
- Bu kuşlar geçmişte, çok uzun yıllar yeryüzünde yaşamışlar. Sonra soyları tükenmiş. (Yaşadıklarım ve Düşlediklerim)
- "Dünya büyük, üstelik üzerinde hepimize yer var. Canlılar birbirlerinin yaşam ortamlarına göz dikip savaşmazlarsa, dünyada rahat rahat yaşanabilir." (Yurdumu Özledim)
- İnsanoğlu evrendeki varlıklara şunu yapar bunu eder, diye yakınıp duruyoruz. İnsanoğlunun insanoğluna yaptıklarını bilseniz, yakınmak şöyle dursun, dünyalı olmaktan utanç duyar, insanlarla iç içe ve onların kanlarıyla beslenerek yaşadığınız için yerin dibine geçerdiniz. (Akıllı Pireler)
- İnsanlar, insanlık dışı eylemleriyle yazık ki, doğa ve öteki canlılar karşısında saygınlıklarını yitirdiler. (Mo'nun Gizemi 2 - Otran)
- (...) Nine telâşla atıldı. "Kalk da azıcık su iç. Korkudan sütün kaçmaya kalkar. Sonra hemen oğlanı emzir. Lohusa odası tekin değildir derler... Şeytan, lohusanın çevresinde kırk gün dolanırmış." Şerife Gelin kuşkuyla sordu. "Neden?" "Yeni doğan insan yavrusunu kıskandığı için besbelli. Doğana ve doğurana kötülük etmek için fırsat kollarmış. Öyle derler büyüklerimiz." (Ben Büyüyünce)
- Yüreklerimiz bile makineleşti. (Dünya Çocukların Olsa)
- Selim, neye uğradığını anlayamamıştım.Acı içinde çırpınarak bağırmaya başladı: _Anneanneciğim yetiş! Yanıyorum yetiş! (Uçan Motor)
- Uçsuz bucaksız denizin ortasında, yerle gök arasında kalmış iki insanın yakarışlarını ancak Tanrı duyabilirdi. (Suna'nın Serçeleri)
- En sevinçli ânında bile, içinin derinliklerinde bir tedirginlik beliriyordu. (Dört Kardeştiler)
- Öfkelenirsen, yenilirsin. (Yeşil Kiraz 2)
- "Bilgi akışını böldün." (Yoksa Sen misin?)
- "Dert girmeye görsün insanın içine." (Geride Kalanlar)