Demokratik Özgürlükçü İslam - Recep İhsan Eliaçık Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Demokratik Özgürlükçü İslam kimin eseri? Demokratik Özgürlükçü İslam kitabının yazarı kimdir? Demokratik Özgürlükçü İslam konusu ve anafikri nedir? Demokratik Özgürlükçü İslam kitabı ne anlatıyor? Demokratik Özgürlükçü İslam PDF indirme linki var mı? Demokratik Özgürlükçü İslam kitabının yazarı Recep İhsan Eliaçık kimdir? İşte Demokratik Özgürlükçü İslam kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Recep İhsan Eliaçık
Yayın Evi: Tekin Yayınevi
İSBN: 9789944610834
Sayfa Sayısı: 312
Demokratik Özgürlükçü İslam Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Kur'an evrensel olana çağırıyor...
Sınırsız, sınıfsız, sömürüsüz, saldırısız ve savaşsız bir dünyaya (cennete) çağırıyor…
Akla, vicdana, adalete, doğruluğa, dürüstlüğe, öldürmemeye, çalmamaya, halkına yalan söylememeye, haram yememeye, yetim hakkına el uzatmamaya, yolsuzluk yapmamaya, rüşvet yememeye çağırıyor…
… Demokratik İslam, Kur'an'ın tüm dilleri ve renkleri ayet görüp, halkları, kabileleri, ulusları, kimlikleri tanıyıp, hepsinin adil, özgür ve eşit birlikteliğini savunmaktır. Demokratik İslam, son hak dinin iktidarı ve devleti değil; toplumu önceleyen sivil ve çoğulcu boyutunu öne çıkarmaktan ibarettir.
Ortadoğu'da her yer kan gölü, insan hakları, demokrasi, hak-hukuk, adalet yerlerde sürünüyor. Özellikle Suriye'de ortaya çıkan İslami hareketler, birtakım cihatçı gruplar Alevilerin, Kürtlerin kanı, malı, ırzı, namusu helaldir diye fetvalar veriyor…
Kur'an'da namaz kılmamanın, oruç tutmamanın, başını örtmemenin herhangi bir cezası yok, ama dört şeyin; öldürmenin, çalmanın, iftiranın ve zinanın cezası var.
Bölge halkları olan biz Türkler, Kürtler, Aleviler, Sünniler, Şiiler, Süryaniler, Êzidîler, Ermeniler, Rumlar, Araplar, Farslar birbirimize egemenlik taslamadan nasıl ortaklıklar kurabiliriz?
Etrafı kan gölüne dönmüş, sultanlık, diktatörlük, ağalık, beylik, hanedanlık, tefrika, cehalet ve yoksullukla boğuşan coğrafyamızın kahır, hüzün ve kederden başka bir şey görünmeyen ufuklarında Medine Sözleşmesi'nin adalete, eşitliğe dayalı sivil ve çoğulcu ruhuyla Demokratik İslam anlayışının güneşi doğabilir.
Ezilenlerin Rabbi olan Allah, İkbal'in dediği gibi mazlum milletlerle birlikte tarihin meydanında yürür ve tarihi onlarla birlikte yeniden yapar. Böylesi yüce bir davaya memur olmakla biz davaya şeref katmaz, tam tersi şeref kazanırız.
(Tanıtım Bülteninden)
Demokratik Özgürlükçü İslam Alıntıları - Sözleri
- Rabbin kesin olarak şunları emrediyor: Ondan başkasına ibadet etme. Anne-babaya iyi davran. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında ihtiyarlayacak olursa onlara ''öf'' bile deme. Onları azarlama, tatlı dilli ve güler yüzlü ol. İsra 23
- İnsanlar Müslüman olmaya zorlanamayacağı gibi Müslümanlığı yaşamaya da zorlanamaz. Din, tamamen insanların gönüllü kabulleniş ve yaşayışlarına bırakılmıştır. Dinde zorlamanın olmadığını söyleyen ayette herhangi bir tahsis yapılmamıştır. Dini ibadetleri yerine getirmeyenlerin cezası ahirette verilecektir. Bu konuda devlete herhangi bir yetki verilememiştir.
- Kişileri çekiştirmek ve tavırları küçümsemekten kaçın, hayırdan başka bir şey konuşma. Hasan El Benna
- Demokratik islam,Kur'anın tüm dilleri ve renklerini ayet görüp,halkları,kabileleri,ulusları,kimlikleri tanıyıp,hepsinin adil,özgür ve eşit birlikteliğini savunmaktadır.
- Bunun Kürt coğrafyasında başlaması belki de Allah'ın takdiridir. Çünkü ezilenlerin RAbbi olan Allah, İkbal'in dediği gibi mazlum milletlerle birlikte tarihin meydanında yürür ve tarihi onlarla birlikte yeniden yapar. Böylesi yüce bir davaya memur olmakla biz davaya şeref katmaz, tam tersi şeref kazanırız.
- Kur’an evrensel olana çağırıyor… Sınırsız, sınıfsız, sömürüsüz, saldırısız ve savaşsız bir dünyaya (cennete) çağırıyor
- Gazali, Mutezile gibi şer’i, aleni ve açık olsun, Bâtınilik gibi gizli olsun, Haricilik gibi köktenci ve silahlı olsun her türlü muhalefeti tekfir etmiştir.
- ... kimi inançlara sahip olup olmama veya ritüelleri yerine getirip getirmeme sebebiyle birbirimizi yargılamanın, ötekileştirmenin bir anlamı kalmıyor. Onlar şahsi, özel, kişi ile Allah arasındadır.
Demokratik Özgürlükçü İslam İncelemesi - Şahsi Yorumlar
AKINTIYA KARŞI KÜREK ÇEKMEK İhsan Hoca bu kitabı yazarken ne düşündü bilmiyorum ama onun iyi niyetinden şüphem yok. Eğer İslamdan yani kendi tabiriyle “gerçek islamdan” demokrasi çıkacağını iddia ediyorsa beyhude bir beklenti içinde. İslam inanç olarak kalacaksa, yani inanan insanın kendi kişisel hayatındaki pratiği olarak kalacaksa, bunda sıkıntı yok. Eğer islam siyasal bir program, ideolojik bir hareket haline gelirse bu toplumlar için facia olur. İslamdan demokrasi çıkması islamcıdan da demokrat çıkması eşyanın tabiatına aykırıdır. Siyasal islamcı demokrasiyi şirk olarak görür. Demokrasiyi beşeri bir icat olarak görür. İslamcıya göre Beşer kuldur, görevi kul olmaktır, dolayısıyla beşerin yılların birikimi ve mücadelesi ile ortaya çıkardığı demokrasi düşüncesi ile yönetilmesi; Allah’tan geldiği iddia edilen siyasi yönetim modeli kadar mükemmel olamaz. Demokrasi kusurludur, hatalıdır, eksikleri vardır, üzerinde tartışılıp düşünülse bile neticede hep eksik olacaktır, hep kusurlu kalacaktır. İslamcıya göre kusursuz ve mükemmel olan tek rejim şeriat rejimidir. Bunun sağlamasını yapmaya gerek yoktur, üzerinde düşünmeye, tartışmaya gerek yoktur, Allah bunu uygun görmüşse mükemmeldir kusursuzdur. Aksini düşünmek şirktir. Dolayısı ile İslam’dan demokrasi çıkmayacağının ilk göstergesi budur. Düşünce özgürlüğünün olmadığı yerden demokrasi çıkmaz. Bununla beraber islamın anayası Kurandır. Kuran’ın öngördüğü ölçüler ve nitelikler vardır. Bazı ekonomik ve hukuki düzenlemeler yapar. Kuran’ın ekonomi politiğini incelediğimizde farklı olana yaşama şansı vermek için bazı şartlar öne sürer. Örneğin haraç adlı vergi. Müslüman olmayanlar islam ülkesinde yaşamanın iki yolu vardır. Ya müslüman olacaksın ya da haraç vergisi vereceksin. Yaşama hakkı için şart getiren bir hukuk sistemidir şeriat. İnsanların yaşama hakkını kayıtsız şartsız korunayan bir hukuk sisteminden demokrasi çıkmaz. Kuran fetih ile cihat ile ele geçirilen yağma malının, gasp malının bölüşümünü, dağıtımını ve bu malın taksim edilmesini içeren yasalar mevcuttur. Politik iktisatta bu duruma “primitif akümilasyon” denir. Dolayısıyla Şeriat ekonomisinde “primitif akümülasyon ” vardır, bu durum faşist ve kooporasyon içeren rejimlere özgü bir durumdur. Böyle bir ekonomiden demoratik bir politika çıkmasını beklemek abesle iştigaldir. Şeriat özü itibari ile hiyerarşik bir sistemdir, Müslüman olmayanı, kendi gibi olmayanı, yaşam ve inanç pratiği farklı olanı “ötekileştirir” cennet dışı tutar. Şeriat'ta cinsler arası eşitlik yoktur. Eşitlik taleplerini fıtrata aykırı bulur. Oysaki modern demokrasi düşüncesi cinsiyet eşitliğini biyolojik bir olgu olarak değil, hukuki temelde, hak ve özgürlük perspektifinden yorumlar. Şeriat'ta böyle bir eşitlik ön görüsü yoktur, kadınlar erkeğin Allah tarafından eşit yaratılmadığını, dolayısıyla eşit olamayacağını savunur. Dolayısıyla islamcı; cinsiyet eşitliği talebini biyolojik bir talep olarak algılar, fıtrata ters olduğunu düşünerek bu talebi reddeder. Kitapta İhsan Hoca Medine sözleşmesi, Veda hutbesi gibi olayları öne sürecek islamın özünde demokrasi olduğunu savunur. Halifelerin halk meclisleri kurarak halka açık toplantılar yapmasını, halkın sorunlarına cevap vermesini, halkın kendilerine hesap sormasını demokratik muhteva taşıyan uygulamalar olduğunu savunuyor. O dönemin tarihsel ve toplumsal koşullarına bakıldığında bu uygulamaların demokratik muhtevası yadsınamaz. Fakat islam tarihi içinde bakıldığında en demokratik durumların islamın güçsüz olduğu dönemde pratiğe geldiğini görüyoruz. Yani İslamcı siyaset güçsüz olduğu dönemde müzakereye açıktır. Eşitliğe, çoğulculuğa ve uzlaşmaya karşı hayırhah bir tutum takınır, bu durumu islamcılar takiye diye nitelendirir ve bunu da meşru görürler ama aynı islamcı siyaset, kendini güçlü hissettiği ve iktidarı ele aldığı zaman bütün geçmişi unutur, tamamen baskıcı, faşist, totariter, bir kılığa bürünür. Baskı yapar, şiddet uygular, saldırır, savaş yapar, biat ister.. İhsan Hoca kitabın başka bir yerinde Batıdaki Modern demokrasileri örnek gösterecek “Hristiyanlık demokrasiye engel olmadı, islam da demokrasiye engel değildir” diyerek Aristo mantığı ile tarihsel ve toplumsal olguları hareketten yoksun bir “anlık” olgu gibi algılar. Bu sığ bir bakış açısıdır. Uygarlık tarihi bir “fotoğraf karesi” anlık bir “boyut” değildir, uygarlık tarihi sürekli hareket, değişim ve dönüşüm halinde bir “film” şeridi gibidir. Dolayısıyla değişkenlik faktörü belirleyici olan iki farklı olguyu aynı kategoride (din) oldukları için aynı görmek bilim dışı bir bakış açısıdır. Batıdaki demokrasi nasıl demokrasidir, kime göre demokrasidir ve niteliği nedir gibi soruları bir kenara bırakıyorum, bu ayrı bir yazının konusu olabilir. Hocanın tezini irdelemek gerekirse; Hristiyanlık demokrasiye engel olmadı diye bir olgu yoktur. Hristiyanlık özgününde kilise demokrasiye engel olmak istedi fakat başaramadı, yenildi. Reformcular kiliseye karşı dövüştü, mücadele yürüttü ve bu mücadeleyi kazandı. Hristiyanlık’ta reform hareketleri başladı. Rönesans, Reform gerçekleşti, magna carta ortaya çıktı. Hristiyan dünyasına İhsan Hoca'nın demokrasi dediği olgu ki bence tartışmalı bir demokrasidir bu süreç sonucunda ve bu koşullarda gelişti. İslam tarihinde süreç böyle işlemedi, islam iktidarlaştıktan sonra demokratik muhalefete karşı yürüttüğü hiçbir mücadeleyi kaybetmedi. Reformcu düşünürleri ve demokratik muhalif hareketlerin hepsini ezdi geçti. Hristiyan dünyada Laiklik sayesinde dinin siyasallaşmasına, eğer siyasallaştıysa bile serpilmesine izin verilmedi, din orada insan ve Tanrı arasında kaldı ve kiliseye hapsedilerek siyasi arenadan dışlandı. İslam dünyasında İse tam tersi oldu. İslam bir devlet tasavvuru edindi, bir rejim ve ideoloji haline getirirdi ve daima siyasetle iç içe oldu. Bu yapısı nedeniyle İslam siyasal ve bir ideolojik program olarak “demokrasinin önünde engeldir.' İhsan Hocanın kabul edemediği gerçek budur. Bu nedenle İhsan Hoca demokrasinin islam içinden çıkmayacağını kabul etmelidir. Demokrasi seküler ve laik akılın ve ahlakın iradesi gelişecektir. Siyasal islamdan demokratik ve özgürlükçü bir düzen çıkmasının imkanı yoktur. Siyasal islam faşizm, totariterizm ve monarşi üretir. İhsan Hoca akıntıya karşı kürek çekmektedir. (V. Bogart Zangiev)
günümüz islam anlayışının - ki bana göre bir anlyıştır, din değil- biz müslüman olmayan müslümanların oluşturduğu bir anlayış olduğunu gösteren bir kitap. Gerçek islamnın - İSLAM DİNİ- ve kaynağının ne olduğunu gösteren; yazarın kendini dinin üstünde görmediği çok güzel bir kitap. (Fikret ÖLMEZ)
Demokratik Özgürlükçü İslam PDF indirme linki var mı?
Recep İhsan Eliaçık - Demokratik Özgürlükçü İslam kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Demokratik Özgürlükçü İslam PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Recep İhsan Eliaçık Kimdir?
Yazar ve Düşünür. 23 Aralık 1961’de Kayseri’de doğdu. Kayseri ve Kırşehir’deki değişik okullarda ilk, orta ve lise öğrenimi tamamladı (1980). Erciyes Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde okudu (1985-1990). İlahiyat Fakültesi’nden ayrılarak bağımsız yazarlık hayatına başladı...
30 yılı aşkın süredir düşünce ve yazı hayatına devam ediyor.
En son Yarın Dergisi'nde kapanana kadar 4 yıl, Genel Yayın Yönetmenliğini yaptığı Söz ve Adalet Dergisi’nde kapanana kadar 8 ay, Gerçek Hayat Dergisi'nde iki yıl yazdı. Kitapları İnşa Yayınlarından çıkıyor. Şu ana kadar 20 kitabı yayınlandı. Evli ve beş çocuk babası. Arapça ve İngilizce biliyor, İstanbul’da yaşıyor.
Recep İhsan Eliaçık Kitapları - Eserleri
- Aliya İzzetbegoviç
- Bana Dinden Bahset
- Hanginiz Muhammed
- Sosyal İslam
- Mehmet Akif Ersoy
- Muhammed İkbal
- Ali Şeriati
- Yaşayan Kur'an ( Şamua )
- Mülk Yazıları
- Kur'an'a Giriş
- Adalet Devleti
- Şeyh Bedreddin
- Demokratik Özgürlükçü İslam
- Devrimci İslam
- Yaşayan Kur'an - Türkçe Meal (Metinli)
- Devrimci İslam
- Yaşayan Kur'an Türkçe Meal Tefsir
- İbn Haldun
- Gerçek Hayat Dini
- Yaşayan Kur'an (şamua)
- İslam'ın Yenilikçileri 1. Cilt
- Darus-Selam; Evrensel Adalet ve Barış Yurdu
- İslam'ın Yenilikçileri 2. Cilt
- Bu Belde
- Yaşayan Kur'an Türkçe Meal - Metinsiz
- Çağdaş Dünyada İslam
- İhyadan İnşaya İslam Düşüncesi
- İslam ve Sosyal Değişim
- İtikat Üzerine
- Öteki İslam Tarihi 3. Cilt
- İslam'ın Üç Çağı
- Yaşayan Kur'an İlk Mesajlar
- Tefsir Dersleri Cilt 1
Recep İhsan Eliaçık Alıntıları - Sözleri
- Bir ülkenin muhalefet odağı söylemiyle belli olur. (Devrimci İslam)
- {CİNN}: Sözlükte [CNN] kökü mastar olarak “örtmek, görünmez hale getirmek” demektir. Aklın örtülmesi (cinnet), sık ağaçların her yanı örttüğü bahçe (cennet) ... kelimeleri bu köktendir. (Yaşayan Kur'an ( Şamua ))
- ... kimi inançlara sahip olup olmama veya ritüelleri yerine getirip getirmeme sebebiyle birbirimizi yargılamanın, ötekileştirmenin bir anlamı kalmıyor. Onlar şahsi, özel, kişi ile Allah arasındadır. (Demokratik Özgürlükçü İslam)
- Onun öğrencileri, tebası, muridleri, hayranları, fan kulubü vs. değil, sahabeleri yani arkadaşları vardı. Veda hutbesinde de onlara böyle hitabetti: Ashabım! (Arkadaşlarım!) Ne asil bir hitap! (Hanginiz Muhammed)
- "Oku" dendi diye Peygamberin Mekke'de okuma yazma seferberliği başlattığı veya kendisine kitaplarla dolu kütüphane aradığı görülmemiştir. Çünkü "okuma"yı böyle anlamamıştı. (Yaşayan Kur'an Türkçe Meal Tefsir)
- Siz hiç kendi iç dünyanıza dönüp, içinizden sesler duyuyor musunuz? (Kur'an'a Giriş)
- Devletler hürriyeti,adaleti ve meşveret (danışma,ortak akıl) prensiplerini esas almalıdırlar. Din hurafelerden temizlendiği gibi devletler de istibdat ve zulümlerden arındırılmalıdır. (Adalet Devleti)
- Dahası bizzat kendinize bakın. Zariyat 22 (Yaşayan Kur'an Türkçe Meal Tefsir)
- Siyasetin görevi, insanları değiştirmek değil; şartları değiştirmektir. Şartları değiştirdiğinde, halk kendi mecrasında akacaktır. (Çağdaş Dünyada İslam)
- İbni Haldun 1406 yılında vefat etmiştir. Şeyh Bedreddin 1416 yılında vefat etmiştir. 15. yüzyılın hemen başında, Mısır’da görüşmüşlerdir. İbni Haldun’un teorisini, Şeyh Bedreddin sosyal bir projeye dönüştürmek istemiş ve bir hareket dâhilinde ortaya koymuştur. Bedreddinin Mısır’dan dönüşünde kafasında bir proje vardı. (Şeyh Bedreddin)
- Mucizeleştirmeler aklı örten bir afyona dönüştü. Araştırma ve inceleme gereği duymayan, "Allah" deyince her şeye inanan, ya-şayan apaçık ayetleri (insan, tarih, hayat ve tabiat) mucize sayma-yan bir zihniyet sardı her yanı. Kuran kutsandı, mucizeler kitabı haline geldi. Esas büyük el-Kitab'ı (Kâinat Kitabını) işaret eden bir işaret parmağı olarak gö-rüleceği yerde bizzat kendisi en büyük kitap haline geldi. Kafasını küçük Kitaba (Kuran) sokan ve bir türlü büyük el-Kitab'ı (kâinat, evren) göremeyen zihinler türedi. Müslüman ümmet elindeki Kitap'ın her şey olduğunu sandı. Bütün her şeyi orada vardı. Çalkaladıkça kendinden yağ çıkan kap gibi sıkışınca çalkalamak yeterliydi. Okuyanlar, üfürenler, muska yapanlar, şifre arayanlar, cifr hesapları gırla gitti, gidiyor. (Mülk Yazıları)
- Peygamber dönemindeki savaşlar hep kendini savunma, Müslümanların can ve mal güvenliğini koruma amaçlıdır. Zaten Kuran-ı Kerim'e göre saldırı yoksa savaş da yoktur. (Devrimci İslam)
- Yani Allah yolunda mertçe yürüyün. İşinize gelmeyince yan çizmeyin. Özellikle ey din adamları ! Kendi görüşlerinizi Allah'ın kitabındanmış gibi sunmayın. Kendi tefsirinizi, te'vilinizi Kitaptan bir ayetmiş gibi öne sürmeyin. Bu işin sadece size mahsus olmadığını; akıl ve vicdan sahibi her toplumun Allah ile olabileceğini bildiğiniz halde yeni yürüyüşleri inkara kalkmayın. Bu konuda bildiklerinizi, kurduğumuz düzen bozulur, ticaretimiz sekteye uğrar diye gizlemeyin. Doğruyu söyleyin, gerçeği kabul edin. İhrirasınızı, kibrinizi, kıskançlığınızı bir kenara bırakın. Biz Arap Onlar İbrani; biz Türk onlar İngiliz; biz seçilmiş onlar ümmi; bu doğulu şu batılı; o güneyli bu kuzeyli demeyi bırakın. Hak ve hakikat, iyilik ve adalet, doğruluk ve dürüstlükten başka bir amacı yok bu işin.... (Yaşayan Kur'an Türkçe Meal Tefsir)
- Ey, televizyonda bir saat tadil-i erkân (abdest ve namazın kuralları) anlatıp mazmaza (suyu ağızda çalkalama), istinşak (burna su verme) anlatılarıyla, aynlar ğaynlar patlatanlar: " Vay o namaz kılanların haline!" ayetine nasıl muhatap olmayacağımızı anlatırken tek kelime ''yetimi koruma'' ve ''yoksulu doyurmaya teşvik''ten bahsetmeksizin dilimizin yanını azı dişlerimize bastırıp yayarak nasıl ''azîîîm'' çıkaracağımızı kameranın zoomlamasıyla ağzını aça aça göstererek Mâun suresi tefsiri yaptığını sananlar.. (Sosyal İslam)
- Hz. İsa: "Üzerindeki hırka hariç her şeyini infak et, öyle gel yoksa beni anlayamazsın." (Yaşayan Kur'an (şamua))
- Tanrısız bir kainat , bana anlamdan yoksun görünmüştür her zaman. (Aliya İzzetbegoviç)
- Bugün kedisinden beklenenin yumruk kullanmak değil, ilim tahsil etmek olduğunu söyler (Mehmet Akif Ersoy)
- O dipdiri yaşam kaynağı ve yarattıkları üzerinde titreyenin önünde yüzler saygıyla eğilecek. Üzerinde kul hakkıyla gelenin soluğu kesilecek. ! (Yaşayan Kur'an - Türkçe Meal (Metinli))
- "Kılıç kimdeyse mülk onundur" ifadesi bugün "oylar kimdeyse iktidar ondadır" şeklinde söyleniyor. (İbn Haldun)
- Azerbaycanlı İmadeddin Nesimi, 1418'de Halep'te diri diri derisi yüzülerek idam edildi. İnsan huruf ile yani harfler ile uğraştiğı için derisi yüzülür mü, bunu aklınız alıyor mu? "Harflerle uğraşmış, onun için derisi yüzülerek idam edilmis." Veya Varidat'ı yazmış olduğundan, burada cennet, melek, cin hakkında bugün bizim söylediğimize benzer fikirleri olduğu için Şeyh Bedreddin asılmış, bunu aklınız alıyor mu? Kitap yazdığı için insan asılmaz. "Hallacı Mansur, sırf Ene'l-Hakk dediği için asılmış." Hayır! Sözünden, şiirinden, kitabından dolayı kimse asılmamıştır. Bunlar zamanlarının sultanlarına karşı isyana girişmişler, hareket ve muhalif bir duruş sergilemislerdir. (Şeyh Bedreddin)