Denizin Altındaki Ada - Isabel Allende Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Denizin Altındaki Ada kimin eseri? Denizin Altındaki Ada kitabının yazarı kimdir? Denizin Altındaki Ada konusu ve anafikri nedir? Denizin Altındaki Ada kitabı ne anlatıyor? Denizin Altındaki Ada PDF indirme linki var mı? Denizin Altındaki Ada kitabının yazarı Isabel Allende kimdir? İşte Denizin Altındaki Ada kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Isabel Allende
Çevirmen: İnci Kut
Orijinal Adı: La isla bajo el mar
Yayın Evi: Can Yayınları
İSBN: 9789750712173
Sayfa Sayısı: 592
Denizin Altındaki Ada Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Denizin Altındaki Ada, ünlü Şilili yazar Isabel Allende'nin ustalıkla kaleme aldığı ve gerçek olayların üstüne kurguladığı bir roman. 18. yüzyılın sonunda Saint-Domingue'de köle bir kadın olarak Zarité kendini şanslı sayabilirdi: Dokuz yaşındayken zengin bir toprak ağasına satılmıştı, ama hep evde çalışan bir hizmetkâr olarak ne şekerkamışı tarlalarındaki yorucu hayatı biliyordu, ne de şeker öğütme makinelerinin başındaki boğucu ve zahmetli çalışmayı. Doğasında bulunan iyi kalplilik, ruh gücü ve dürüstlük sayesinde, kölelerin bu zor koşullar altında hayatta kalabilmelerine yardımcı olan sırlarına ve manevi dünyalarına nüfuz edebilmiş, efendileri olan beyaz adamların kötülüklerine yakından tanık olmuştu. Ancak bu acımasız dünyanın kahramanları onun dünyasını kasıp kavuracak ve onu uzaklara savuracaktı.
Efendisi tarafından New Orleans'a götürülen Zarité, sonunda en büyük emeli olan özgürlüğe kavuşacağı yepyeni bir hayata başlıyordu. Acının ve sevginin, boyun eğmenin ve bağımsızlığın, kendi arzularının ve hayatı boyunca kendisine zorla kabul ettirilmiş olan isteklerin ötesinden dönüp de serinkanlılıkla geriye baktığında Zarité, talihin kendisine güldüğü sonucuna varacaktı.
Denizin Altındaki Ada Alıntıları - Sözleri
- Maurice, dürüstlük tamahkârlık karşısında çabucak çöker. Eğer söz konusu olan şey zengin olmaksa, insanların çoğu ruhlarını feda ederler.
- "Acı dolu bir hayatı var! O benden daha beter köle, çünkü korkularından kaçamıyor."
- "Ben de özgür olmak istiyorum..."
- ...bu dünyada hiçbir şey artık onun ilgisini çekmiyordu; sevgiler ve yenilikler için yüreği nasırlaşmıştı.
- Bir başkasına sahip olmak ve onu sömürmek insancıl bir şey olamaz
- Herhalde günün birinde çekip gideceğim.
- Benim ne hissettiğim kimsenin umurunda değildi.
- ...hayat beni katılaştırdı ya da diyelim ki beni daha gerçekçi bir insan yaptı.
- "Doktor Parmentier zencilerin de beyazlar kadar insan olduklarını ileri sürüyor, ben de tam tersini söylüyorum. Sen ne dersin?" diye sordu Valmorain, Doktor'a alaycı olmaktan çok babaca gelen bir ses tonuyla. Kız, gözleri yere dikili, ellerini kavuşturmuş olarak sesini çıkarmadan durdu. "Hadi Tété, korkmadan cevap ver. Seni bekliyorum..." "Efendimiz her zaman haklıdır," diye mırıldandı kız en sonunda. "Yani zencilerin tam olarak insan olmadıklarını düşünüyorsun..." "İnsan olmayan bir varlığın düşünceleri de olamaz, efendim."
- Maurice, insanların düşünce tarzlarını da, bu ülkedeki ve bütün dünyadaki yasaları da değiştirmek gerekir.
Denizin Altındaki Ada İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Denizin Altındaki Ada PDF indirme linki var mı?
Isabel Allende - Denizin Altındaki Ada kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Denizin Altındaki Ada PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Isabel Allende Kimdir?
Isabel Allende, 1942 yılında Peru'nun başkenti Lima'da doğdu. Ancak birkaç yıl sonra ailesi Şili'ye göç etti. Isabel Allende, amcası, Şili Devlet Başkanı Salvador Allende'nin 1973'te öldürülmesinden iki yıl sonra kocası ve çocuklarıyla birlikte Venezuella'ya sığınmak zorunda kaldı. 17 yaşında gazeteciliğe başlayan Allende, bir süre sonra San Francisco'ya yerleşti, ABD'nin önde gelen üniversitelerinde edebiyat dersleri verdi. 1982'de yayınlanan ilk romanı Ruhlar Evi'ni, 1984'te Aşktan ve Gölgeden, 1985'te Eva Luna adlı romanları, 1989'da Eva Luna Anlatıyor adlı öykü kitabı izledi. Sonsuz Düzen adlı romanı 1991'de, Paula 1994'te, Kaderin Kızı 1999'da, Sararmış Bir Fotoğraf 2000'de, Yüreğimdeki Ülkem 2003'te yayınlandı. Allende 2002-2004 yılları arasında Canavarlar Kenti, Altın Ejder Kenti ve Pigmeler Ormanı adlı romanlardan oluşan gençlik üçlemesini kaleme aldı. Türkiye'de tüm yapıtları Can Yayınları arasında yer alan Allende, hemen tüm öykü ve romanlarında gerçekçi bir anlatım ve siyasal bir yaklaşım ile büyülü gerçekçiliğin gerçeküstücü geleneğini ustaca kaynaştırdı.
Isabel Allende Kitapları - Eserleri
- Ruhlar Evi
- Aşktan ve Gölgeden
- Japon Sevgili
- Zorro
- Kış Ortasında
- Kaderin Kızı
- Eva Luna
- Paula
- Sararmış Bir Fotoğraf
- Canavarlar Kenti
- Yüreğimdeki Ülkem
- Maya'nın Günlüğü
- Pigmeler Ormanı
- Eva Luna Anlatıyor
- Denizin Altındaki Ada
- Canım Sevgilim Inés
- Altın Ejder Krallığı
- Günlerin Getirdiği
- Cinayet Oyunu
- Aphrodite
- Tüm Unutulmuşlar Adına
- Sonsuz Düzen
- Porselen Peri
- Eva Luna
- Denizin Uzun Taçyaprağı
Isabel Allende Alıntıları - Sözleri
- “Tüm duyumlar gibi ağrı da ruhun içine girmeye yarayan bir kapıdır,” demişti ona. “Ne hissettiğini ve neyi hissetmek istemediğini sor kendine. Dikkatini bedenine ver. Buna odaklanırsan, ağrının değiştiğini ve içinde bir şeyin açıldığını göreceksin ama aklının sana rahat vermeyeceği konusunda uyarmalıyım seni, düşüncelerle, hayallerle, anılarla senin dikkatini dağıtmaya çalışacaktır; çünkü o nevrozun içerisinde kendi rahatı yerindedir ...” (Cinayet Oyunu)
- Savaş gerçekleşmesi mümkün bir geleceği tasarlamakdan kurtarmıştı onu. (Denizin Uzun Taçyaprağı)
- Kader değişebilir,ama karmayı arındırabilmek için bütün hayatı değiştirmek gerekiyor,hatta belki bu bile yetmiyor. (Günlerin Getirdiği)
- İnsanın aklında kalan ve hiç unutulmayan şey şiirdir. (Denizin Uzun Taçyaprağı)
- ... otorite karşısında yerlerde sürünen ama eline birazcık fırsat geçti mi acımasızlıkta üstüne olmayan ödleklerden biriymiş. (Cinayet Oyunu)
- "Kadın o sevimsiz ve kuru sözcükleri ayırdı,o pek çiçekli olanları da seçip attı, çok kullanılmaktan eskiyenlerden de kaçındı, o olası olmayan vaatler sunanları ,gerçeklik taşımayıp, karmaşık olanları bir kenara itti, sonunda erkeklerin düşüncelerine kesinlikle dokunacak ,kadınların heveslerini uyacak sözcükler kullandı " (Eva Luna Anlatıyor)
- "İnsanlar ancak unutulduklarında ölürler. Beni hatırlayabildiğin sürece hep seninle olacağım." (Eva Luna)
- "Göğe doğru tükürme, suratına geri gelir " (Japon Sevgili)
- "Aşk insanların aklını bulandırmak ister .. ama önüne geçilmez değildir ." (Zorro)
- “Göğe doğru tükürme, suratına geri gelir” (Japon Sevgili)
- "Hüzün..." Terapistin söylediği gibi Willie'nin de benim de hayatımızda hüzün vardı, ama bu, insanı felce uğratan bir duygu değil, gerçekleri renklendiren kayıpların ve zorlukların bilinciydi. (Günlerin Getirdiği)
- Öyküler çeşit çeşittir. Kimi daha anlatılırken doğar, onların malzemesi dildir; birisi onu sözcüklere dökmeden önce bu sadece yaşanmış bir heyecandır, zihnin bir kaprisidir, bir görüntüdür ya da dokunulmazlığı olan bir anıdır. Kimileri ise, anlamını yitireceği korkusunu taşımadan sonsuza dek yinelenebilecek türden, elmalar gibi bütünlük taşıyan öykülerdir. Gerçek dünyadan alınıp sonra üzerinde hayal gücüyle çalışılanı da vardır, bir anlık bir esinle doğan ve anlatıldıktan sonra gerçeklik kazananı da. Ve gizli öyküler vardır, hani belleğin karanlık köşelerinde saklı kalmış olanlar, bunlar canlı organizmalar gibi kökler, antenter salarlar, şişler, yumrular üretirler, asalaklarla kaplanırlar ve zamanla biter karabasana dönüşürler. Kimi zaman şeytanları kovmak için bunları masal gibi anlatmak gerekir. (Eva Luna Anlatıyor)
- Eskiden iki-üç kişi bir araya geldi mi en önemli konu politikaydı; bir odanın içinde iki Şilili varsa, mutlaka üç tane de siyasi parti olurdu. (Yüreğimdeki Ülkem)
- Buralarda gölgeler güneş batmadan çok önceden inmeye başlar, manzara ıssız, hoş bir hal alır, yankı onların düşüncelerini devleşmiş biçimiyle uzak bir kartalın çığlığı olarak yansıtırdı. (Aşktan ve Gölgeden)
- "Çok bilen kişinin insanlığa karşı daha çok görevleri vardır." (Kaderin Kızı)
- Tanrı nin gözünde eşit değildik, çünkü sosyal sınıfları ve insanlar arasındaki farklılıkları bizzat O yaratmıştı. (Denizin Uzun Taçyaprağı)
- Kimi zaman acıyı engelleyemeyiz, ama kendi tepkimizi denetleyebiliriz. (Günlerin Getirdiği)
- Onursuz bir hayat yaşanmaya değmez. (Maya'nın Günlüğü)
- Bizde bir erkek, içinde yemek yediği tabağı yıkadı mı karısına ya da annesine 'yardım etmekte olduğunu' sanır ve bu yüzden takdir edilmeyi bekler. (Yüreğimdeki Ülkem)
- Bilge kişi alçakgönüllüdür , çünkü ne kadar az şey bildiğini bilir, (Sararmış Bir Fotoğraf)