Denizin Çağrısı - Jack London Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Denizin Çağrısı kimin eseri? Denizin Çağrısı kitabının yazarı kimdir? Denizin Çağrısı konusu ve anafikri nedir? Denizin Çağrısı kitabı ne anlatıyor? Denizin Çağrısı kitabının yazarı Jack London kimdir? İşte Denizin Çağrısı kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Jack London
Çevirmen: Şemsa Yeğin
Orijinal Adı: The Cruise of the Dazzler
Yayın Evi: Can Yayınları
İSBN: 9789750722356
Sayfa Sayısı: 160
Denizin Çağrısı Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
San Francisco’da yaşayan Joe, kendini bir türlü derslerine veremeyen, arkadaşlarıyla sokak sokak gezmeyi sınavlara çalışmaya yeğleyen bir gençtir. Yaşamı sıradan, sıkıcı bulur, hep daha fazlasını bekler. Dolu dolu yaşamak ister ve günlerini çeşitli maceralara atılarak geçirenlere özenir. Kız kardeşinin okulda kendisinden daha başarılı olmasını, babasının hayal kırıklığını dile getirmesini kaldıramayan Joe, evden kaçarak denizci olmaya karar verir fakat kendini korsanların arasında bulur. Denizin Çağrısı, nefes aldığı her ânın tadını çıkarmak isteyen memnuniyetsiz bir gencin hayata ve yaşama dair farkındalık kazanma sürecini anlatıyor. Jack London’ın diğer birçok eserinde olduğu gibi, denize, denizciliğe dair ustaca gözlemler içeren roman, okurlara deli dolu bir gençlik hikâyesi sunuyor.
Denizin Çağrısı Alıntıları - Sözleri
- Tanımadım... ama hep özledim nasılsa. İnsan bilmediği şeyi nasıl özler diyeceksin... ama şurada, yüreğimde ya da içimde bir yerlerde duydum hep o özlemi.
- Neden bu insanlar içten değildi, dürüst değildi? Şimdi, bütün bu güzel şeyleri bırakıp gitmek zorunda kalacaktı.
- Neden bu insanlar içten değildi, dürüst değildi?
- Onu sevmemek elinde değildi..
- “Zaten anlatamam ki… Daha çok, içimde hissediyorum da, dile getirmesini bilmiyorum pek.”
- İnsan bilmediği şeyi nasıl özler diyeceksin.. ama şurada, yüreğimde ya da içimden bir yerlerde duydum hep o özlemi.
- Yalnız okula gidenler, okuyanlar mı adam oluyordu sanki!
- Zaten anlatamam ki... Daha çok, içimde hissediyorum da, dile getirmesini bilmiyorum pek.
- “Yaşamı seviyor musun?“
- Hoşuma giden tek bir şey vardı, o da kitaplar...
- Benim derdim yalnızlık…
- İnsan, seni ağlatmadan konuşamaz
- Güven güveni, güç gücü doğururdu.
- Denizde kaptan odur, karada ben.
- Hoşuma giden tek bir şey vardı, o da kitaplar…
Denizin Çağrısı İncelemesi - Şahsi Yorumlar
kolay bulamayacağınız bilgiler: İstiridye Korsanları, Jack London'ın yönlendirici bir gençlik romanıdır. Denizin çağrısına kapılan, fakat hayal ettiği gibi olmadığının farkına varıp ailesine geri dönen bir gencin macerası anlatılıyor kitapta. Birkaç da vurucu olay eklemiş yazar, sürmüş piyasaya. Ne kadar basit değil mi? Değil. Yazarın 1892'de fok avcılığı için çıktığı 8 aylık deniz serüveninden ve yasadışı istiridye toplayıcılığı yaptığı dönemlerden kalan hatıralarla yazılmış bir roman, fakat yalnızca tasviri güçlendiren tecrübeler olarak değil, kendi hayatından gerçek olayları da içererek. 1892'de çıkılan şu yolculuk ve kitapla alakası... Jack London'un en yakın arkadaşı olan ve şimdi hakkında pek bilgiye ulaşamadığım, London bu 8 aylık deniz yolculuğunda iken polisle girdiği çatışmada ölen, ölümüyle London'un sürdürmekte olduğu yaşamı ve geleceğini sorgulamasını teşvik eden Scratch Nelson, bu romana Kızıl Nelson olarak yansıyor. Sonuçta 16 yaşındaki Jack'in yaşadığı hayata dair fikirlerini derinden etkileyen bir olay. Kızıl Nelson fırtınada iki çocuğu kurtarmaya çalışırken teknesiyle alabora olan uçarı bir herif. Kurtarmaya çalıştığı çocuklar ise bu anın da etkisiyle düzgün bir yaşamı daha arzulanır bulan çocuklar. Kızıl Nelson kitapta şöyle tasvir ediliyor ve ders çıkarılıyor: Onun yanında da, yağmur şapkası uçmuş, ıslanarak yüzüne yapışmış altın sarısı saçlarının bir iki perçemi rüzgârda uçuşarak, kırık koluyla Kızıl Nelson oturuyordu. Bu adamın her halinde yenilmezlik, cesaret ve kuvvet ifadesi vardı. Sanki bütün bu rüzgâr, fırtına, kabaran dalgalar ondan doğuyordu. Joe bir an ona korkuyla karışık bir saygıyla baktı ve bu adamın ne büyük yetenekleri olduğunu düşünerek bu yeteneklerin böyle bir yolda boşa gitmesine içi sızladı. Hırsızın, soyguncunun biri! Şimşek gibi bir an içinde, Joe, insanoğluyla ilgili gerçeği, başarının ve başarısızlığın sırrını anlar gibi oldu. Hayat o anlasın diye perdesini ardına kadar açmıştı. Kahramanlar da Kızıl Nelson'la aynı cevherden yaratılıyordu; ama Kızıl Nelson'da eksik olan şeylere aklın dikkatli yönelişi, ruhun uyanık bir kafanın kontrolü altında tutuluşu, seçme yeteneği, kısaca, babasının kendisine sık sık "vaaz ettiği" şeylere- kahramanlar sahipti. Ve bu adamın yanında yetişmiş olup sonradan ayrılmış olan gencecik denizdi, Frisco Kid, Jack London ile özdeşleştirilebilir. Hem Nelson ile ortak geçmiş, hem de Martin benzerliği ile. İşte Frisco Kid'in düşüncesi: "Diyordum ki kendi kendime: 'Farzet ki, Frisco, günün birinde böyle bir kızla tanıştın, ne düşünürdü kız senin hakkında? Senden hoşlanabilir miydi? Hiç seninle bir parçacık olsun arkadaşlık edebilir miydi?' Ondan sonra da daha iyi olmaya çalışmak, benimle tanışanların benden utanmayacağı bir insan haline gelecek biçimde kendimi yetiştirmek için karar verirdim. Yudumluk ama köklü bir roman, tavsiye ederim. Çeviri tavsiyesi Yordam Kitap, Mete Ergin çevirisidir. Diğer çevirilere kıyasla mücevher değerindedir, inanın. (Demir)
Sakin ve tekdüze hayat yaşayanlar günümüzün moda tabiriyle “challenge” yaşama isteği duyuyorlar. Çoğu insan mevcut durumunun değerinin farkında olmayıp konfor alanından çıkarak farklı maceralara atılmak istiyor. Eğer öyle bir durumdaysanız bu kitabı okuyabilirsiniz. Spoiler vermek istemiyorum da babanın sakinliği de beni benden aldı. (Emre YILDIRIM)
Jack London’ın tek gençlik eseri diye geçen bu kitabını da severek okudum. Kitap iki bölümden oluşuyor. İlk bölüm ikinciye nazaran daha hareketli ve heyecan dolu geçiyor. Dili sade ve çok hızlı akabilecek bir dil ama ben genel olarak kitabın uzatılmış olduğunu düşünüyorum biraz çünkü 150 sayfada sadece 5 günlük olay oldu. Tabii güzel bir dille uzatılması da kitaptan çok bir şeylerin eksilmesini engellemiş. İlk bölümde ana karakteriniz Joe’nun günlük hayatının yek düzeliğinden ve ona uygun olmayışından sıkılıp maceraya atılmak istediğini görüyoruz. İkinci bölümde de bu maceraya atılıp öğrendiği yeni şeyleri, çıkardığı dersleri ve kurduğu dostluğu görüyoruz. Tam bir gençlik romanı olduğunu düşünüyorum ve bence yazara başlamak için de uygun bir kitap çünkü yazarın diğer kitaplarından sonra bunu okursanız bu kitap biraz sönük kalabilir. (Sahra Aksoy)
Kitabın Yazarı Jack London Kimdir?
12 Ocak 1876’da San Francisco’da doğdu. Gerçek adı John Griffith Chaney’dir. Evlilik dışı bir çocuk olarak dünyaya gelen Jack London, soyadını, henüz sekiz aylıkken annesinin evlendiği John London adlı savaş gazisinden aldı. Maddi sıkıntılar nedeniyle küçük yaşta okulu bırakıp gazete satıcılığı, tayfalık, balıkçılık, istiridye korsanlığı, gazetecilik, sahil koruma devriyeliği gibi çeşitli işlerde çalıştı ve Amerikan işçi sınıfını tanıdı. 1894’te serserilik suçlamasıyla otuz gün hapis yattı. Hapisten çıktıktan sonra hayatını değiştirmek arzusuyla liseye kayıt yaptırdı. Lise öğrenimini bir senede tamamlayarak 1896 yılında Kaliforniya Üniversitesi’ne girdi. Bir dönem okuyabildiği üniversiteden maddi zorluklar sebebiyle ayrıldı. 1897’de Klondike bölgesinde altın arayanlara katıldı ama bir yıl sonra yine yoksul ve işsiz olarak geri döndü. Yoğun bir çalışma programı hazırlayarak şansını yazarlıkta denemeye karar verdi. Soneler, baladlar, nükteli fıkralar, anekdotlar, korku ve serüven öyküleri yazmaya başladı. 1909’da yazdığı Martin Eden bu dönemi yansıtması bakımından otobiyografik izler taşır. İlk kitabı Kurt Dölü (1900) büyük ilgiyle karşılandı. Aynı yıl Elisabeth Maddern ile evlendi ve bu evlilikten iki kızı oldu. Ancak bu beraberlik uzun ömürlü olmadı ve 1904’te sona erdi. Charmian Kittredge ile ikinci evliliğin ardından 1916’da Kaliforniaya’daki çiftliğinde hayatını kaybetti. London yazarlık kariyeri boyunca elliye yakın kitap yazdı ve döneminin en çok okunan yazarlarından biri oldu. Yazdıkları, yaşadıkları etrafında şekillenmiş, sosyalizmin de etkisiyle toplumcu bir dünya görüşüne ulaşmıştır. Başlıca eserleri arasında Beyaz Diş, Martin Eden, Uçurum İnsanları, Vahşetin Çağrısı yer alır.
Jack London Kitapları - Eserleri
- Beyaz Diş
- John Barleycorn
- Martin Eden
- Demir Ökçe
- Ay Vadisi
- Demiryolu Serserileri
- Vahşetin Çağrısı
- Deniz Kurdu
- Uçurum İnsanları
- Alın Teri
- Şampiyon
- Dehşet Ülkesi
- Güneşin Oğlu
- Yanan Günışığı
- Kız, Kar ve Kan
- Düş Ülkelerine Yolculuk
- Sevginin Katıksızı
- Tanrılar ve Köpekler
- Suikast Bürosu
- Kurt Dölü
- Denizin Çağrısı
- Midas'ın Müritleri
- Yıldız Gezgini
- Ölüme Boyun Eğmeyen Adam
- Ataların Tanrısı
- Beyaz Sessizlik
- Can Yoldaşı
- Devrim
- Dönek
- Gece Doğan
- Halk Avcısı
- İnsanın Sadakati
- Meksikalı
- San Fransisco'nun Güneyi
- Sınıf Farkı
- Makaloa Hasırı Üzerinde
- Bana Göre Hayatın Anlamı
- Hawaii Öyküleri
- Büyük Serüven
- Kurt Kanı
- Yakalanış
- Öyküler
- Uzak Diyarlarda
- Bir Kuzey Macerası
- Gece Geçen Serseriler
- Gemide İsyan
- Geleceğin Hikayeleri
- Beyaz Cehennem
- Büyük Evin Küçük Hanımefendisi
- Beyaz Diş - Madam Bovary
- Şafak Kızı
- Beyaz Diş - Esrarlı Ada
- Yumruk
- Buzun Çocukları
- Bin Düzine Yumurta
- Adem'den Önce
- Oyun
- Ateş Yakmak
- Acemi Gece
- Vahşetin Çağrısı (Çizgi Roman)
- Kumarbazlar Cenneti
- Vahşetin Çağrısı - Beyaz Diş
- Ateş Yakmak
- Hayatın Kanunu
- Demir Yolu Çocukları
- Kızıl Veba
- Büyük Sorgu
- Mapuhi’nin Evi
- Ölümcül Dalgalar
- Kadın Denen Mucize
- İlk Savaş, İlk Zafer
- İnsanlığın Sürüklenişi
- Kepaze
- Çinago
- Bütün Dünyanın Düşmanı
- Alice Ruhunu Açınca
- Kahekili’nin Kemikleri
- Dağ Adamı
- Bir Dilim Biftek
- Kırmızı
- Tek Özgürlüğüm
- Güneşe Doğru
- Lost Face And Other Stories
- Theft
- Tom Pomplun
- Kaval Kemikleri
Jack London Alıntıları - Sözleri
- “Sanki kendimin dışında durmuş da kuşkuyla kendime bakıyor gibiydim.” (Deniz Kurdu)
- Henüz çıldırmadım ama çıldırmaya başladığım zaman beni görün;))) (Büyük Evin Küçük Hanımefendisi)
- Yaşlılık zamanlarımızda dine ihtiyaç duyarız Alice. Din bizi yumuşatır, diğer insanların zayıflıklarına, özellikle de nerede sabah orada akşam hovardalık ettikleri ve ne yaptıklarını bilmedikleri gençlik zamanlarında gösterdikleri zayıflıklara karşı daha hoşgörülü ve affedici olmamızı sağlar. (Alice Ruhunu Açınca)
- Ömrüm boyunca gövdemle hayvan gibi çalıştım ve ne kadar çok çalıştıysam çukurun dibine o kadar fazla yaklaştım. (Tom Pomplun)
- °• İnsan her zaman hayattan talep ettiğinin daha azını alır . (Uçurum İnsanları)
- Dünyaya egemen olan kanunu iyi biliyordu: zayıflar ezilir, güçlülere itaat edilirdi. (Beyaz Diş)
- “Bana o gözleriyle bir dakika içinde, bin yılda kitaplarda okuyabileceğimden daha çok şey söylüyordu.” (Büyük Sorgu)
- Bundan şu çıkıyordu ki bir kişi dostluğun d'sini bile bilmez ama soylu biri olabilir! (Uzak Diyarlarda)
- İnsanlar neden şarap içer, at biner, aktristleri tutar, papaz ya da kitap kurdu olur? Öyle isterler de ondan. İşte sana cevap. Hepimiz, elimizdeyse, hoşlandığımız şeyleri yapmak isteriz, elde edelim etmeyelim, istediğimiz şeylerin peşinden koşarız. (Sevginin Katıksızı)
- Güneş her sabah doğar. (Makaloa Hasırı Üzerinde)
- Korkak olduğu için, zorbalığı da korkaklığıyla uyumluydu. (Can Yoldaşı)
- Derler ki, bu aşk hayattan bile daha kıymetliymiş, aşık olanlar böyle söyler. Bir kadın ya da erkek, birini dünyadaki herkesten daha fazla severse, o zaman aşık olduğunu anlar. Böyle denir ama kelimelerle açıklamak fazlasıyla zor. Sadece bilirsin işte, o kadar. (Kadın Denen Mucize)
- “Kalbimde sana duyduğum hisler yıldızlar kadar parlak ve çok, bunu ifade edebilecek bir dil yok. Sana nasıl anlatabilirim ki? Oradalar... Görüyor musun?" (Kadın Denen Mucize)
- Tekdüzelikten uzak olması belki de serseri yaşantısının en güzel yanıdır. Topluluklar hâlinde yaşayan serserilerin ülkesinde, yaşamın yüzü sık sık biçim değistirir. (Demir Yolu Çocukları)
- Yaşamaktan mutluyum, kendi akıl ve gücümden mutluyum, işleri yapmaktan mutluyum, kendim için yapmaktan. Bundan başka yaşamak için bir neden olabilir mi? Kendimden ve yaptığım işlerden keyif almayacaksam, neden yaşayayım? (Buzun Çocukları)
- “Aramızda küçük bir tartışma yaşadık ve yapabileceğimiz en iyi şey, bunun bu kadarla kalmasını sağlamak.” (Vahşetin Çağrısı (Çizgi Roman))
- Kötü olan iyi olanı bozar, her şey birlikte iltihaplanır. (Uçurum İnsanları)
- Bugün n'oluyor, ilkokuldan sonra ortaokul, lise, sonra üniversite, sonra ya memur oluyoruz ya doktor moktor, bildiğimiz serüvenleri de sadece kitaplardan öğreniyoruz. (İlk Savaş, İlk Zafer)
- Hayat hayal kırıklıklarıyla dolu ve öyle olmalı zaten. En tatlı et kıtlıktan sonra gelen ve en yumuşak yatak da zor bir avdan sonra yatılandır. (İnsanın Sadakati)
- Kazanılacak bir oyun gibi gördükleri şeyi yıllarca oynayan insanları izledim. Sonunda kaybettiler... (Dönek)