diorex
Dedas

Devlet-i Aliyye - Klasik Dönem (1302-1606) - Halil İnalcık Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Devlet-i Aliyye - Klasik Dönem (1302-1606) kimin eseri? Devlet-i Aliyye - Klasik Dönem (1302-1606) kitabının yazarı kimdir? Devlet-i Aliyye - Klasik Dönem (1302-1606) konusu ve anafikri nedir? Devlet-i Aliyye - Klasik Dönem (1302-1606) kitabı ne anlatıyor? Devlet-i Aliyye - Klasik Dönem (1302-1606) PDF indirme linki var mı? Devlet-i Aliyye - Klasik Dönem (1302-1606) kitabının yazarı Halil İnalcık kimdir? İşte Devlet-i Aliyye - Klasik Dönem (1302-1606) kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 19.05.2022 22:00
Devlet-i Aliyye - Klasik Dönem (1302-1606) - Halil İnalcık Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Halil İnalcık

Yayın Evi: İş Bankası Kültür Yayınları

İSBN: 9789944886451

Sayfa Sayısı: 377

Devlet-i Aliyye - Klasik Dönem (1302-1606) Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Devlet-i Aliyye, Osmanlı tarihçiliğinin çağımızdaki en büyük isimlerinden Halil İnalcıkın yarım yüzyılı aşan çalışmalarının bir ürünü. Eserin bu ilk cildi, Osmanlı Devletinin bir beylikten 

Orta-Doğu ve Balkanları hükmü altına alan güçlü ve köklü bir imparatorluk haline gelişine odaklanıyor.

İnalcık Osmanlı Klasik Dönemini sadece siyasi tarih olarak ele almıyor. Siyasi tarihin toplumsalekonomik alt-yapısını, yani nüfus hareketleri, göçler, kitlelerin temel ihtiyaçları, tarım ve ticaretin bu ihtiyaçları karşılama şekilleri ve şehirleşme konularında da analizler yapıyor. Tarihsel sorunları açıklamada geçmişten gelen geleneksel zihniyet ve kurumlar çerçevesinin tespitine girişiyor.

Devlet-i Aliyye - Klasik Dönem (1302-1606) Alıntıları - Sözleri

  • Nefisle savaşma cihadı ekberdir
  • Kendine büyük güveni olan Yıldırım, mektuplarında meydan okumaktan, ölçüsüz hakaretler yağdırmaktan geri kalmıyor, ona "kudurmuş köpek" (kelb-i 'akûr) demekten çekinmiyor ve kendisinin kâfirlere karşı gazâ ile meşgul olduğunu belirtiyor, "bu tarafa gelmezsen üç talak ile zevcelerin boş olsun", ("in len ta' t fezevecâtike tawâlik selâsâ"),"ben de sana karşı çıkmazsam zevcelerim üç talâk ile boş olsun" diye ağır bir dil kullanıyordu. Timur bu meydan okumayı unutmayacak ve Bayezid'i tutsak aldığı zaman bunu hatırlatacaktır.
  • Kılıç , alpın en değerli silahıdır, onun “altın ve incisidir”.
  • "Fatih ,tahta ciktiğinda henüz memede olan kardesi Ahmed'i "nizâm-ı âlem " uğruna bogdurmustur ."
  • Osmanlılar, kendilerini Allah'ı kılıcı saymakta idiler ve bu görüş Palamas'a ait kayıtların ortaya koyduğu cici, yalnız arasında değil, Bizanslılar arasında da yayılmıştı. İleride Martin Luther de, Osmanlılar hakkında aynı şeyi düşünecek, Allah'ın onları, Hıristiyanları günahlarından dolayı cezalandırmak için gönderdiğini söyleyecektir.
  • Türkmenlerin Selçuklu idaresine karşı büyük ayaklanması, Vefâiyye tarikatından Türkmen şeyhi Baba İlyas ve onun aksiyon adamı Baba İshak idaresinde 1240'taki ayaklanmadır. Bu korkunç Türkmen ayaklanması Anadolu tarihine yön veren büyük olaylardan biridir.
  • Bapheus (Koyunhisar) Savaşı Osman'a bir hanedan kurucusu karizmasını kazandırmış, kendisinden sonra oğlu Orhan itirazsız beylik tahtına çıkmıştır. Biz 27 Temmuz 1302 tarihini Osmanlı hânedânının, dolayısıyla Osmanlı Devleti'nin kesin kuruluş tarifi olarak kabul edebiliriz.
  • "Padişahların devleti ve hörmeti nöker ve il ve memleketledir. Eğer nöker ve il ve raiyyet olmayacak olursa padişahlık mümkün değildir."
  • Fatih, tahta çıktığında henüz memede olan kardeşi Ahmed’i “nizâm-i âlem” uğruna boğdurmuştur. Sonraları kanunnamesinde, sultan olanın kardeşlerini nizâm-i âlem için idam etmesinin “caiz” olduğunu ve ulemanın bunu “caiz” gördüğünü ilan etti.
  • "Geleneksel Doğu devlet anlayisina göre ,bir devleti ayakta tutan prensiplerin başında adâlet ,yani reâyayı mezalimden ,yetkileri kötüye kullanmalara karşı korumak gelir ."
  • Türkmen beyliklerinde gelişen kültürün en belirgin vasfı, İslâm kültürü içinde öz Türk kültür geleneklerini devam ettirmeleridir. Bu bakımdan en anlamlı olan,Türkçenin devlet dili ve yazılı edebiyat dili olarak kabul edilmesidir.
  • "19. yüzyıla kadar ,Anadolu , dünyanın önemli tekstil üretim merkezlerinden biriydi ."
  • "Büyük tüccar ve sarrafların ,gayrimüslimlerden oldukları ,Müslümanların yalnız askerlik ve idari alanını seçtikleri savı yanlıştır "
  • İstanbul'un fethi, II. Mehmed'i bir anda İslâm âleminin sn şanlı sultanı durumuna getiriyordu. Mehmed, kendisini artık evrensel bir imparatorluğun, Rûm (Roma) kayserlerinin vârisi olarak görüyor, mutlak bir iktidar sahibi olduğuna inanıyor, İstanbul'un her bakımdan tekrar bir cihan devleti merkezi haline gelmesini istiyordu. Genç ve muzaffer sultan, otuz yıllık saltanatını bu amacı gerçekleştirmeye harcadı. Kuşkusuz, Yıldırım Bayezid'in imparatorluğu çöktükten sonra Osmanlı İmparatorluğu'nu kesin biçimde yeniden kuran Fâtih'dir. O, son derece otoriter bir sultan olarak kendi kişiliğinde klâsik Osmanlı pâdişahını yaratmıştır.
  • Fâtih, imparatorluğun, yalnız ülke bakımdan yaratıcısı değildir. Osmanlı İmparatorluğu'nun siyasî, sosyal kurumlarını geliştirerek kesin şekillerini veren ve devletin gelecekteki siyasî gelişmelerini belirleyen de İstanbul Fâtihi'dir.

Devlet-i Aliyye - Klasik Dönem (1302-1606) İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Türk tarihinin dönüm noktası Halil İnalcığ’ın Osmanlı’nın en ihtişamlı dönemini anlattığı; beylikten devlete, devletten imparatorluğa yükselişin padişahların adımlarını tek tek anlatarak ilerlediği eseri benim için bir tarih dersi niteliğinde oldu. Diğer tarihçilerin röportaj, söyleşi benzeri ortaokul çağına hitap eden eserlerine nazaran otorite sahibi, tatmin edici gerçek bir tarih eseri. Özellikle ticaret ve ekonominin tahrir defterlerine dayanan, kanıtlı kaynaklar ile açığa çıkarılmış kayıtları da ilgimi çeken bir bölümdü. Kesinlikle bu eserin devam araştırmalarını da okuyacağım. Tarihden ders çıkarılması dileği ile... (Beyza Çakmak)

GENEL DEĞERLENDİRME VE ÖNERİLER: A ve B başlıkları altında iki bölümden oluşan eser , ilk bölümde Osmanlı Kuruluş Dönemi ile Klasik Dönemin (1300 -1606 yıllarına tekabül eden tarihi süreç) siyasi hayatı üzerine yoğunlaşıyor .A başlığı altındaki ilk bölümde Anadolu ‘ya Oğuz ve Türkmen göç akınlarının yapılmaya başlandığı evreden yola çıkıp ileriki süreçte tarihin en büyük İmparatorluğuna dönüşecek olan Osmanlı Beyliğinin oluşum ve gelişim sürecini ile bu sürece etki eden askeri -siyasi bir takım hadiseleri ana hatlarıyla aktarıp ,değerlendiriyor. B başlığı altındaki bölümde ise bir devleti devlet yapan yapı taşlarına yani toplum yapısı,devlet anlayışı ,müesseseleri ve ekonomiyi inceleyip bahsi geçen tarihsel süreçte bunların işleyiş biçimini net biçimde aktarmaya çalışıyor. Kitap genel anlamda ele aldığı konuları yüzeysel ve ana hatları ile aktarmakta ancak bazı önemli detaylar üzerinde titizlikle durarak meselenin izahı için etraflıca bilgi sunuyor. Buraya kadar kitaba genel bir okur yorumu getirmeye çalıştım ancak benim asıl bahsetmek istediğim şey Halil Hocamızın tarihçi olarak savunduğu ,önemli gördüğü ,vurgu yaptığı meseleler üzerinde düşündüklerini ayrı olarak sizler için tek bir yerde toplamak . Evvela bu maksat ile başlıca sekiz madde çıkartmış bulunuyorum.Bunlardan ilki Osmanlı Beyliği Kuruluş Tarihi konusu.İnalcık ,Osmanlı Beyliğinin gerçek kuruluş tarihinin 1299 değil Bapheus yani bizim Koyunhisar şeklinde yeniden isimlendirdiğimiz 27 Temmuz 1302 tarihli savaşın kazanıldığı yıl olduğunu savunuyor ki burada tarihsel kanıt ve kaynak temelli sunduğu argümanlar oldukça ikna edici . İkinci madde Edirne’nin Fethi meselesi .İnalcık tarihçilerin sık sık bir yanılgıya düştüğünü ifade ederek , Edirne ‘nin Murad’ın sultanlığı döneminde değil aksine şehzadeliği döneminde kardeşi Halil ‘in korsanların elinden kurtarılmasının hemen ardından Balkanlarda geçici bir süre duraksayan faaliyetlerin başlamasıyla beraber daha babası Orhan’ın hükümranlığı döneminde ele geçirdiğini savunuyor. Üçüncü madde Palekanon Savaşına tarihçilerin Maltepe savaşı olarak anması .İnalcık hoca bu adlandırmayı tasvip etmediği gibi tarihi hatırayı yanılgıya düşüren bir yanlış olduğu üzerinde ısrarla duruyor ve savaşın Maltepe diye değil Eskihisar olarak adlandırılmasını kanıtlar gereği doğru bulup savunuyor . Dördüncü nokta Mevlevi dervişlerinin fikir babası Mevlana Celaleddin Rumi’nin Moğollar ile işbirliği yapıp Türkmenlerin gönlünü kazanmış ; halk adamı ve debbağlar ‘ın,esnaf loncalarının pir ‘i Ahi Evran arasında husumet olduğunu beyan etmesi . Beşinci madde Bizans’ın 1359 ‘da koordine ettiği Lapseki çıkartmasının aslında Osmanlı karşısında düzenlenen ilk Haçlı saldırısı olduğunu vurgulaması ve bunun tarih kaynaklarında üzerinde yeterince durulmamış olan ancak Osmanlı tarihinde çok önemli bir mesele olduğu görüşünde bulunmasıdır . Altıncı madde Osman Bey’in karizmatik liderliğe neden ve niçin yükseldiği diğer Türk beyliklerine nazaran niçin daha çok liderliğe namzet edip ,tüm savaşçı ve gazacı kitleleri çevresinde toplayabilmesinin altında yatan birleştirici unsurun ne olduğu meselesi .Halil Hocanın bu sorulara verdiği cevap Osman Bey’in güttüğü gaza politika ve ideolojisinin diğerlerinden açık ara daha iyi bir misyona sahip olması ile aynı zamanda karizmatik liderliğinin diğer beylikler arasında sivrilen görüntüsüdür . Yedinci madde Karamanoğlu -Osmanoğlu arasındaki Selçuklu varisliği meselesi. Hocanın aktarımıyla Osmanlılar , Anadolu Selçuklu Devletinin kuruluş merkezi, ilk başkenti ve ata ocağı atfedilen İznik ‘i gaza ile ele geçirip burada hakim unsur olmalarından ötürü varisliğe hak kazandıklarını düşünürken ,Karamanoğulları ‘da Konya’ya hakim oldukları için aynı hakkı kendilerinde görmesi olduğunu ifade ediyor ve meseleyi diğer sebep ve yönleriyle de yeni baştan değerlendiriyor. Sekizinci madde Rus sorununun ilk nasıl ortaya çıktığını ele alması. Bu mesele sadece Rus -Osmanlı olaylarını anlatan kaynaklarda dahi pek açık bir şekilde belirtilmeyen ama hocamızın önemle üzerinde durduğu bir başka nokta .İnalcık meselenin ilk kez 16.yüzyıl’da Moskova ‘nın Altınorda mirası Astarhan ve Kazan üzerinde güttüğü hakim olmaya yönelik amaçlarla Kırım’a karşı yürüttüler saldırı hareketleri olduğunu vurguluyor . İşte bu önemli tarihi detaylara özgün bir tarihçi yorumu getirdiğini götürüyoruz.Ayrıca burada savunduğu ve düşündüğü tezleri olabilecek en ikna edici ve doğru kaynaklarla destekleyip mantık çerçevesinde yorumlanması mesleğin zirve noktasına ulaşmış bir tarihçi olmasının sebebidir diyebiliriz. Son olarak eklemek istiyorum ki bu kitap Halil İnalcık okumaya başlangıç eseriniz olmalı ve ilgili konulara geldiğiniz bölümlerde sadece o konuya dair araya yazdığı diğer eserleri okumakta fayda var çünkü Devlet-i Aliyye’nin bu ilk cildinde olaylar üzerinde detay vermekten mümkün mertebede kaçınılmış görünüyor. Örneğin ilk evre kuruluş döneminden bahsettiği sırada araya kuruluş dönemi Osmanlı sultanları adlı eserini alarak bahsettiği konular üzerinde daha detaylı yürüttüğü çalışmayla daha donanımlı hale gelebilirsiniz... Fatih Sultan Mehmet kısmında’da Fatih Sultan Mehemmed Han isimli kitabını okumanızı tavsiye ederim son olarak devlet,ekonomi ve sosyal hayattan bahsettiği bölümlerde konuyu daha iyi pekiştirmek adına kronik kitaptan çıkan üçlü seti okumanızı öneririm . (Asi)

Devlet-i 'Aliyye: Lokum gibi kitap. Halil İnalcık'ın bu eserinin Osmanlı tarihini iyi bir şekilde öğrenmek isteyen fakat detaya boğulmak istemeyenler için doğru adres olduğunu düşünüyorum. Ayrıca kitap klasik tarih kitaplarının aksine akıcıdır. (Yunus Peçe)

Devlet-i Aliyye - Klasik Dönem (1302-1606) PDF indirme linki var mı?

Halil İnalcık - Devlet-i Aliyye - Klasik Dönem (1302-1606) kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Devlet-i Aliyye - Klasik Dönem (1302-1606) PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Halil İnalcık Kimdir?

İnalcık, aslen Kırım Tatarı'dır. Balıkesir Muallim Mektebi'ni tamamladı. 1935 yılında Ankara Üniversitesi Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesi Yeni Çağ Tarihi bölümünde yükseköğrenimine başladı. 1942 yılında "Tanzimat ve Bulgar Meselesi" adlı doktora tezini verdi. Uzun yıllar aynı Fakültede Osmanlı ve Avrupa tarihi üzerine dersler verdikten sonra 1972 yılında Chicago Üniversitesi Tarih Bölümü'ne "Osmanlı Tarihi Üniversite Profesörü" olarak davet edildi.

1973 yılında meşhur kitabı The Ottoman Empire The Classical Age 1300-1600 yayımlandı. Yurtiçi ve dışında çeşitli üniversitelerden fahri doktora payeleri aldı. 1993 yılında Bilkent Üniversitesi'ne davet edildi ve burada Tarih bölümünü kurdu. Yazdığı makale ve kitaplarla Osmanlı İmparatorluğu tarihi üzerinde tartışılmaz bir otorite haline gelen Prof. Dr. Halil İnalcık Bilkent Üniversitesi Osmanlı Tarihi Bölümü'nde yüksek lisans ve doktora ögrencilerine seminerler verdi.

Hayatı ve tarihçiliğini anlattığı Tarihçilerin Kutbu Halil İnalcık Kitabı adlı söyleşi kitabı Türkiye İş Bankası Kültür Yayınlarından 2005 yılında yayımlanmıştır.

Halil İnalcık Kitapları - Eserleri

  • Devlet-i Aliyye - Klasik Dönem (1302-1606)
  • Osmanlı Tarihinde Efsaneler ve Gerçekler
  • Devlet-i Aliyye - Tagayyür ve Fesâd (1603-1656)
  • Osmanlı İmparatorluğu Klasik Çağ (1300-1600)
  • Atatürk ve Demokratik Türkiye
  • Osmanlı'da Devlet, Hukuk ve Adalet
  • Şâir ve Patron
  • Devlet-i Aliyye - Köprülüler Devri
  • Devlet-i Aliyye - Âyânlar, Tanzimat, Meşrutiyet
  • Osmanlılar
  • Kuruluş ve İmparatorluk Sürecinde Osmanlı
  • Rönesans Avrupası
  • Osmanlı Tarihinde İslamiyet ve Devlet
  • Osmanlı ve Modern Türkiye
  • Osmanlı ve Avrupa
  • İmparatorluktan Cumhuriyete
  • Kuruluş Dönemi Osmanlı Sultanları (1302-1481)
  • Kuruluş - Osmanlı Tarihini Yeniden Yazmak
  • Tarihçilerin Kutbu
  • Fatih Sultan Mehemmed Han
  • Halil İnalcık'ın Merceğinden Osmanlı
  • Has-Bağçede Ayş u Tarab
  • Halil İnalcık’ın Merceğinden Tarih Bilinci
  • Osmanlılar ve Haçlılar
  • Tarihe Düşülen Notlar
  • Tanzimat ve Bulgar Meselesi
  • Osmanlı İmparatorluğu
  • Tanzimat
  • Türklük Müslümanlık ve Osmanlı Mirası
  • Doğu Batı-Makaleler 1
  • Osmanlı İmparatorluğu: Toplum ve Ekonomi
  • Osmanlı İmparatorluğu'nun Ekonomik ve Sosyal Tarihi - Cilt 1
  • Akademik Ders Notları
  • Söyleşiler ve Konuşmalar
  • Adalet Kitabı
  • Fatih Devri Üzerinde Tetkikler ve Vesikalar 1
  • Osmanlı Hakimiyetinde Ortadoğu ve Balkanlar
  • Kırım Hanlığı Tarihi Üzerine Araştırmalar 1441-1700
  • Doğu Batı-Makaleler 2
  • Osmanlı İdare ve Ekonomi Tarihi
  • The Ottoman Empire and Europe
  • İstanbul Tarihi Araştırmaları
  • Osmanlı İmparatorluğunun Ekonomik ve Sosyal Tarihi - Cilt 2
  • Devlet-i ‘Aliyye
  • Gazavât-ı Sultân Murâd b. Mehemmed Hân
  • Halil İnalcık Seti
  • Türkiye Tekstil Tarihi Üzerine Araştırmalar
  • Bursa Araştırmaları
  • Kemal Atatürk Değişim ve Uluslaşma Süreci
  • The Ottoman Empire
  • Fatih Devri Üzerinde Tetkikler ve Vesikalar 1
  • The Survey of Istanbul 1455
  • Osmanlı İmparatorluğu (2CİLT)
  • Tarih ve Akademi
  • Osmanistik Bilimi’ne Katkılar

Halil İnalcık Alıntıları - Sözleri

  • Bahar geldi, bahar geldi Sevinelim sevinelim Dallarda hep bülbüller çağlar Gelincikler, papatyalar Uçuşur nazlı kelebekler Sevinelim sevinelim Neşe ile bu baharı yad edelim. (Tarihçilerin Kutbu)
  • Leibnitz'in planı şu şekilde hazırlanmıştı: Osmanlı tehdidi karşında geleneksel Avrupa Hıristiyan birliğinin sağlanması, Doğu'da savaşın devamı. (Osmanlılar)
  • In Mustafa Nuri Pasha's view, during the third stage (that is, broadly speaking, the 16th century), the love of luxury increased, moral qualities were lost, and the first signs of decline appeared. But if the real decline set is after the repulse before Vienna in 1683, the stage from 1595 to 1683 must be counted as belonging to the period of maturity. (The Ottoman Empire)
  • Cizye artışları ve tahsilatının, on altıncı yüzyıl sonlarından itibaren Hıristiyan nüfusun Osmanlı rejimin den soğumasının temel nedenleri arasında yer aldığını; daha sonraki yüzyıllarda Balkanların çeşitli bölgelerinde görülen kitlesel ihtida(dininden dönerek Müslüman olma.)olaylarının da ardında cizye artışlarının yattığını rahatlıkla söyleyebiliriz. (Osmanlı İmparatorluğu'nun Ekonomik ve Sosyal Tarihi - Cilt 1)
  • "Fatih ,tahta ciktiğinda henüz memede olan kardesi Ahmed'i "nizâm-ı âlem " uğruna bogdurmustur ." (Devlet-i Aliyye - Klasik Dönem (1302-1606))
  • İstanbul’un fethinden sonra Akşemseddin, fethin evliyanın eseri olduğunu söylediği zaman Fatih, “Bu şehir kılıcımla alınmıştır.” Yanıtını vermiştir. (Osmanlı Tarihinde İslamiyet ve Devlet)
  • "Hükümdarın gücü askeri güce ,askeri güç hazineye , hazine reayanın ödediği vergilere ,vergilerin artışı adalete bağlıdır .Bu nedenle akıllı hükümdar ,kendi egemenliğini korumak ve gücünü arttırmak istiyorsa ,reayaya adaletle muammele etmeli ,zulümden kaçınmalıdır :"Adalet mülkün temelidir." ." (Osmanlı Tarihinde İslamiyet ve Devlet)
  • Ulug-kent beyi der ki " halk mutlu olmalıdır, halkın mutlu olması için karnının doyması lâzımdır " ( b. 5353-55 ). Zira " Kara budunun kaygısı hep karnıdır...Onların yiyecek ve içeceklerini eksik etme " ( b. 4330, 4327 ). (Osmanlı Hakimiyetinde Ortadoğu ve Balkanlar)
  • Alp Arslan'ın Malazgird meydan muharebesine başlamadan evvel beyazlar giyinmesi ve atının kuyruğunu bağlaması,eski Şâmanî ananelerinin devamını kat'iyetle göstermektedir. (Adalet Kitabı)
  • Bugün bilim toplumunda hükümet adamları, siyasiler, herhangi bir meseleyi ele almadan önce, bir hüküm vermeden önce tarihe bakarlar, bu meselenin evveliyatını araştırırlar. Bu ileri devletlerde siyasete yardım eden, siyasileri aydınlatan ve atacakları adımda en emin yürümelerini temin eden bir kurumdur. (Halil İnalcık’ın Merceğinden Tarih Bilinci)
  • Osmanlı Devleti,kocası ölen kadının erkek evladı yoksa,elinden tarla arazisini alır ve başka bir köylüye aktarır. Eğer dul kadın, oğulları çalışma çağına gelinceye kadar,ırgatla idare edebilirse, onu "bive"adıyla işletmenin sahibi tanıyabilir. (Osmanlı İmparatorluğu)
  • Savurganlık ve irrasyonellik maalesef halkımız arasında da caridir. Türkiye'de devlet, sonsuz tüketim imkanlarına kavuşan bir azınlık, hatta sıradan halk, kredi kartı zihniyeti ile yaşamaktadır. Hiç kimse giderlerini kaynaklarına göre ayarlamıyor, harcamalarını bitmez tükenmez sandığı kredi kartına göre yapıyor, böylece devlet de, birey de borç, faiz, kısır döngüsü içine düşmüş bulunuyor. (Söyleşiler ve Konuşmalar)
  • Tüm hayatımı arşivlerde, kütüphanelerde milletimin belgelere dayanan doğru bir tarihini anlatmak için harcadım. Buy benim için yerine getirilmesi gerekli bir şükran borcu idi. (Halil İnalcık’ın Merceğinden Tarih Bilinci)
  • "İnsan akıl ile yükselir, bilgi ile büyür. Her ikisi ile insan itibar görür." Yusuf Hâs Hâcib (Osmanlı'da Devlet, Hukuk ve Adalet)
  • Yaşamını yalnız bir bilgi dalına adayan kişi, ilahi gerçeğin uzağına düşer. (Osmanlı İmparatorluğu Klasik Çağ (1300-1600))
  • Herhangi bir tarih döneminin yorumunda, kurum ve davranışları, günümüz üslup ve kavramlarına indirgeyerek anlatmak, ileri modern kurum tarihçilik gibi algılanır olmuştur. Meselâ; gazâ (ganimet akını), sipahi timarı (fief sahibi atli), ayanlık (feodal düzen) gibi. Modernist yazarlara göre mesela gaza, gazi, fetih gibi tarihi terimlerin kullanılması ulusalcılık, bağnazlıktır. Unutuluyor ki tarih, müşahhasın, (actual/somut olanın) bilgisidir. Osmanlı savaşçısı, savaşırken İslam'ın belli bir inanç ve zihniyetiyle savaşmaktadır; o gelişigüzel bir akıncı değil bir gazidir, aldığı ganimet onun için, dinin kutsallık verdiği bir kazançtır Cami yaptırmaya niyet eden sultanlar, gazâ seferi düzenler ve ganimet malıyla camisini yapardı; reâyâ vergisinin haram içerdiğine inanilirdi. Tarihçi, bu inancı, bu ruh haletini, bu zihniyeti görmezlikden gelirse, tarihî müşahhas olanı göz ardı etmiş olur; o zaman yaptığı şey tarih değildir. (Doğu Batı-Makaleler 2)
  • Herhalde ilk Kırım Hanı sayılan Hacı Giray'dan evvel, atalarının 15. yüzyıl başlarında Kırım'da hâkim oldukları muhakkaktır. (Kırım Hanlığı Tarihi Üzerine Araştırmalar 1441-1700)
  • Osmanlılar, kendilerini Allah'ı kılıcı saymakta idiler ve bu görüş Palamas'a ait kayıtların ortaya koyduğu cici, yalnız arasında değil, Bizanslılar arasında da yayılmıştı. İleride Martin Luther de, Osmanlılar hakkında aynı şeyi düşünecek, Allah'ın onları, Hıristiyanları günahlarından dolayı cezalandırmak için gönderdiğini söyleyecektir. (Devlet-i Aliyye - Klasik Dönem (1302-1606))
  • Azerbaycan'ın işgal ettikten sonra Şâhruh, I.Mehmed'i uyararak Kara Yusuf'un oğlu İskender'in Osmanlı topraklarına sığınması halinde ona yardım etmemesini istedi (Aralık 1420). Uyarıya cevabında I.Mehmed tam bir teslimiyet ifade etti. Bu sırada Osmanlılar, büyük endişe ile doğu cephesindeki gelişmeleri izliyordu. Akkoyunlu Kara Osman'ın İskender tarafından mağlup edilmesi üzerine (Nisan 1421) Şâhruh, Doğu Anadolu'ya girmiş ve İskender'e karşı ezici bir zafer kazanmıştı (Temmuz 1421). Bu ortamda I.Mehmed, Şâhruh tarafından tehdit edilen Memlükler'le dostane ilişkilerini sürdürmeye çalışıyordu. (Kuruluş Dönemi Osmanlı Sultanları (1302-1481))
  • Kosova savaşı Osmanlı kuvvetlerinin kesin galibiyetiyle sonuçlandı. Başlangıçta Osmanlı sol kolu çöktü, fakat sağ koldaki Yıldırım Bayezid'in büyük gayreti sayesinde zafer kazanıldı. Gazânâme'ye göre I.Murad, birkaç hasekisiyle gelip cesetler arasında dolaşırken, kendisini cesetler arasına saklamış bulunan Miloş Kobilovic tarafından hançerle yaralandı ve az sonra öldü. İç organları çıkarıldıktan sonra şehid düştüğü yerde gömüldü; daha sonra, Yıldırım Bayezid'in tahta çıktığı sırada idam ettiği oğlu Yakub Bey'in cesediyle Bursa'ya götürülüp Çekirge'deki türbesine defnedildi. Yaralandığı ve öldüğü yere Hudâvendigâr Meşhedi denilen bir türbe yapıldı. (Yakub Bey : I.Murad'ın oğlu) (Kuruluş Dönemi Osmanlı Sultanları (1302-1481))

Yorum Yaz