Devrim Yılları - Hıfzı Topuz Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Devrim Yılları kimin eseri? Devrim Yılları kitabının yazarı kimdir? Devrim Yılları konusu ve anafikri nedir? Devrim Yılları kitabı ne anlatıyor? Devrim Yılları kitabının yazarı Hıfzı Topuz kimdir? İşte Devrim Yılları kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Hıfzı Topuz
Yayın Evi: Remzi Kitabevi
İSBN: 9789751409904
Sayfa Sayısı: 287
Devrim Yılları Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Cumhuriyet'in kurucularıyla röportaj yapmak için devrimlerin en coşkulu günlerinde Türkiye'ye gelen Fransız kadın gazeteci Colette, hem gençlik aşkı Türk gazeteci Samim'le yeniden büyük bir aşk yaşayacak hem de Milli Mücadele kahramanlarının Gazi'nin önderliğinde gerçekleştirdikleri büyük atılımlara tanık olacaktır. Hıfzı Topuz'un bu son romanında ele aldığı Menemen Olayı, laikliği ve devletçiliği yaratan koşullar, eğitim ve kültürde kimlik arayışları ile çok partili rejime geçişin ilk deneyimleri, Türkiye'nin yakın geçmişine ışık tutuyor.
Devrim Yılları Alıntıları - Sözleri
- Bugünkü kuşağa edebiyatı, sanatı sevdirmek, benimsetmek zorunluluktur. Ancak bu şekilde dini yobazların ve soyguncuların elinden kurtarabiliriz. Çünkü bugün karşımıza çıkan şeriatçıların emeli din adına milleti soymaktır...
- "Biz de öteden beri çok kötü bir alışkanlık vardır. Çocuklarımızı konuşturmaz ve dinlemeyiz. Zavallılar söze karışınca " Sen çocuksun büyüklerin konuşurken konuşmalarına karışma" der sustururuz. Bu ne denli yanlış, üstelik sakıncalı bir tutumdur. Oysa tam tersine çocukları özgürce konuşmaya, düşündüklerini duyduklarını anlatmaya özendirmek gerekir. Çocuklarımız düşüncelerini hiç çekinmeden açıkça söylemeye ve savunmaya alışmalıdır..." Devrim yılları, Hıfzı Topuz
- "Toplumumuzun gerçek hedefine ulaştırmak için iki orduya ihtiyaç vardır; biri asker ordusu, öbürü de bilgi ordusu. Bunların ikisi de değerlidir, büyüktür, saygındır. Her ikisi de yaşamalıdır. Bir ulus, bilgi ve kültür ordusuna sahip olmadıkça savaş alanlarında ne denli parlak zaferler elde ederse etsin hayatta kalamaz, elde edilen zaferler söner." Mustafa Kemal Atatürk
- Nedir bu mutlulukların peşini kovalayan hüzün? Nedir bu geçen günlerin özlemi ve kalplerdeki burukluk?
Devrim Yılları İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Tarihi bilmekten çok aktarabilmek önemlidir. Tabi insanın zevklerine göre de tarih öğrenimi değişir. Belgelere dayalı net ve hap bilgi veren tarih kitapları çok tercih edilir, fakat benim açımdan bu böyle değil. Elbette, yeri gelince bahsettiğim üslubu benimsemiş eserlere başvurmak gerekebiliyor. Fakat iş keyif için tarih okumaya gelince, öyküleme ile bezenmiş olanlar beni daha çok kendine çekiyor. Elbette, tarihi gerçeklerin dışına çıkmadan bir kurgu oluşturmak kolay değil, yapılan ufak bir hata bile telafi edilemeyebilir. Bu açıdan Hıfzı Topuz gayet başarılı bir yol izlemiş. Gereksizlikten uzak, yerinde ve önemli bilgilere eserinde sıkmayacak bir şekilde yer vermiş. Daha öncesinde de bahsettiğim gibi; dil sadeliği de okumayı gerçekten kolaylaştıran bir unsur. Kısacası, Hıfzı Topuz, akıcı dili ve yerinde bilgileriyle bizlere gayet okunası bir tarih sunuyor. Fakat, bunu yaparken kurgusundan da biraz taviz verdiğini söylemek yanlış olmaz. İki ayrı türü harmanlarken kararsız kalmak ipleri koparabiliyor. Hıfzı Topuz'un kararsızlığı kendi kimlikleri sonucu yaşanıyor Devrim Yılları'nda. Roman kendi içinde, tarihi bir belge mi yoksa bir edebi eser mi olacağına pek karar verememiş gibi görünüyor. Elbette, şimdi diyeceksiniz ki ikisi birden olamaz mı? Neden olmasın? O zaman da iki tür arasında belli bir dengeyi sağlamak lazım diye düşünüyorum. Romanın yazım aşamasında Hıfzı Topuz'un romancıdan çok tarihçi kimliğiyle karşımıza çıktığına dikkat edebiliyoruz. Tarihi gerçekler sıralanırken oldukça başarılı satırlara imza atılırken karakterlerimizin hayatına odaklanan kurgu ağırlıklı kısımlar fazlasıyla acemi geliyor, aynı zamanda diyaloglarda inandırıcılığın uzak olması romanın dayandığı gerçeklik temasına balta vuruyor. Ayrıca kitabın orta kısımlarındaki bir bölümde ana karakterimiz Samim'in yazar tarafından neden alternatif bir Christian Grey karakterine büründürülmeye çalışıldığına hala anlam veremedim. Aşırıya kaçan ve inandırıcılıktan gittikçe uzaklaşan romantizm bölümlerinin kitabın en zayıf kısımları olduğunu düşünüyorum. Kurgu eksikleri haliyle okuma tercihlerimden dolayı gözüme daha fazla battı, fakat Devrim Yılları'nın tarihi aktarma amacı da taşıyan gayet akıcı ve sade bir roman olduğu gerçeğini göz ardı edemem. Hıfzı Topuz, türler arası geçişlerde ve dengelemede bocalasa da, amacına ulaşmış bir esere imza atıyor. (Berke Can)
Devrim Yılları'na duyduğum merakla okuduğum kitap. Basit cümlelerle o dönemi anlatıyor. Kişiler ve olaylar hakkında bilgiler veriyor. Olayların içerisinde gönül ilişkileri de olunca gerçekle kurgu iç içe girmiş vaziyette. Fransa'dan gelen, Türkiye hakkında çok fazla bilgisi olmayan Collete'e her durum tane tane açıklanıyor. Bu da okumayı kolaylaştırıyor. (Handenur H.)
Bu eser M.Kemal Atatürk'ü yavan didaktik bir anlatımdan uzak sürükleyici bir roman tadında anlatmış. Mustafa Kemal'in sofra sohbetleri dostlukları en büyük aşkı Türk Halkı ile olan bağı çok güzel kitap içerisinde sıralanmış.Özellikle ortaokul 8.Sınıf ve lise öğrencilerinin okumasını tavsiye ederim... (Murat Kaya)
Devrim Yılları PDF indirme linki var mı?
Hıfzı Topuz - Devrim Yılları kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Devrim Yılları PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Hıfzı Topuz Kimdir?
Hıfzı Topuz, (d.1923) gazeteci ve yazar.
1923 yılında İstanbulda doğdu. Galatasaray Lisesini (1942), İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesini (1948) yılında bitirdi. Strasbourg Üniversitesinde devletler hukuku ve gazetecilik alanlarında yüksek lisans (1957-59) ve yine Strasbourg Hukuk Fakültesinde gazetecilik alanında doktorasını yaptı (1960). 1947-58 yılları arasında Akşam gazetesinde önce istihbarat şefi, sonra yazı işleri müdürü olarak çalıştı. İstanbul Gazeteciler Sendikasının kurucuları arasında yer aldı ve başkanlığını yaptı. Pariste Unesco Genel Merkezinde Özgür Haber Dolaşımı şefi olarak çalıştı (1959-1983). Uluslararası gazetecilik örgütleri arasında mesleksel işbirliği, basın ahlâkı, gazetecilik eğitimi ve gazetecilerin korunması projelerini yönetti. Afrika ülkelerinde, Hindistanda, Filipinlerde gazetecilik eğitimi seminerleri düzenledi. Kara Afrika'da kırsal basın projesini oluşturdu. 1962 yılında Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesinin, o zamanki adıyla Basın-Yayın Yüksek Okulunun kuruluşu için, Pariste Unesconun merkezinde ilk projeleri hazırladı. 1974-75 yılları arasında TRTde Radyolardan Sorumlu Genel Müdür Yardımcılığı yaptı. 1986da halen başkanlığını sürdürdüğü İletişim Araştırmaları Derneğini (İLAD) kurdu. Vatan, Milliyet ve Cumhuriyet gazeteleriyle çeşitli dergilerde diziler ve inceleme yazıları yazdı. Anadolu Üniversitesi, Galatasaray ve İstanbul Üniversiteleri iletişim fakültelerinde basın, radyo-televizyon tarihi, uluslararası iletişim ve siyasal iletişim dersleri verdi.
Hıfzı Topuz Kitapları - Eserleri
- Gazi ve Fikriye
- Başın Öne Eğilmesin
- Meyyale
- Milli Mücadelede Çamlıca'nın Üç Gülü
- Hava Kurşun Gibi Ağır
- Taif'te Ölüm
- Elbet Sabah Olacaktır
- Abdülmecit
- Paris'te Son Osmanlılar
- Çılgın ve Özgür
- Hatice Sultan
- Bana Atatürkü Anlattılar
- Özgürlüğe Kurşun
- Vatanı Sattık Bir Pula
- Devrim Yılları
- Kara Çığlık
- Paris'te bir Türk Ressam
- Nevbahar
- Gizli Aşklar
- Eski Dostlar
- Tavcan
- Türk Basın Tarihi
- Elveda Afrika, Hoşçakal Paris
- Paris Sürgünü
- Bir Zamanlar Nişantaşı’nda
- Atatürk Sesleniyor
- Şanlı Kanlı Yıllar
- Ardından Yıllar Geçti
- Gülümseyen Anılar
- Büyülü Afrika
- Anı ve Mektuplarda Melih Cevdet Anday
- Paris 68
- 100 Soruda Türk Basın Tarihi
- Parisli Yıllar
- Dünya Karikatürü
- Cumhuriyet'in Beş Dönemeci
- Yakın Dönem Türk Basın Tarihi
Hıfzı Topuz Alıntıları - Sözleri
- Sözün şiirlerin mükemmelidir (Başın Öne Eğilmesin)
- "Bir toplumu bir süre susturabilirsin, toplumun bir bölümünü de çok uzun bir süre susturabilirsin. Ama bütün toplumu yüzyıllar boyu köle gibi kullanamazsın. Baskı ve şiddet patlamalara yol açar. Bu patlamanın ne zaman olacağını önceden kestiremezsin." (Vatanı Sattık Bir Pula)
- ..."yarı doğru, doğru olmayandan daha fazla kötülük getirebilir." (Hava Kurşun Gibi Ağır)
- "Ben âlemin ne üstündeyim ne de altında, ben dışındayım." (Elbet Sabah Olacaktır)
- İstibdat döneminde bazı dizgi yanlışları yüzünden gazetelerin kapatıldığı görülmüştür. Bu yanlışlann en ünlüleri arasında şunlar vardır: - "Şevketlü Abdülhamid» Arap harfleriyle «şu kötü Abdülhamid» olarak okunabilecek şekilde çıktığı için Sabah gazetesi bir süre kapatılmıştır. - Padişahın tahta çıkışının yıldönümünü bildiren bir yazıda bir dizgi yanlışı ile «leylei mes'ude» (mutlu gece) «leylei mesude» yani karanlık gece olarak çıkmış ve İkdam gazetesi hakkında kovuşturma açılmıştır. - "Hollanda kraliçesine bir nişan itası" (verilmesi,) konulu bir haber Takvim-i Vakayi gazetesinde bir dizgi yanlışı ile «nişan hatası» olarak çıktığı için gazete 1908'e kadar kapalı kalmıştır. Çünkü jurnalciler o zaman 12 yaşında olan bir çocuğa nişan vermekle «hata» edildiğini padişaha duyurmuşlar ve bunun bir çeşit muhalefet olduğunu belirtmek istemişlerdir. - Matbaai Amire'de (Devlet basımevinde) dizilip yayınlanan Salname'de (Devlet yıllığı) Kanunu Esasî'nin bir yaprağı cilde ters girdiği için bu, Padişahı baş aşağı görme dileği olarak yorumlanmış ve Devlet basımevi kapatılmıştır. (100 Soruda Türk Basın Tarihi)
- Namık Kemal, "Paşam, pek öyle değil," dedi. "Biz millete güveniyoruz, ama kaç kişi bizi anlıyor ve destekliyor! Karşımızda çıkar düşkünü cahil kimseler var, onlar her türlü dolapları çeviriyorlar." (Meyyale)
- "İstibdada karşı birlikte savaşacağız. Mutlaka selamate ulaşacağız." (Vatanı Sattık Bir Pula)
- 1850 Temmuz'unun ilk günlerinde ünlü Fransız şairi ve yazarı yazar/Alphonse-De-Lamartine (1790-1869) Marsilya yoluyla İstanbul'a geldiği öğrenildi. Lamartine Türkiye'nin yabancısı değildi. On yedi yıl önce de İstanbul'a gelmiş, Tarabya'daki Fransa elçiliğinin yazlık köşkünde iki ay kalmış, İkinci Mahmut tarafından kendisine Aydın'da bir çiftlik hediye edilmişti. Lamartine İstanbul'u çok sevmiş, Edirne, Sofya, Niş, Belgrad ve Viyana yoluyla Paris'e döndükten sonra anılarını yazarak Türkiye'yi tanıtmak ve sevdirmek için özveriyle çalışmıştı. (Abdülmecit)
- Fransızlar Burkina dan ayrıldıktan sonra meslekten gazeteci kalmamıştı. Haberleşme bakanlığı personeli de doğru dürüst eğitim görmemiş insanlardan oluşuyordu. Biz oralarda gazeteci yetiştirmeye çalışıyorduk. (Büyülü Afrika)
- Anılarımızın ne değeri var. (Elveda Afrika, Hoşçakal Paris)
- Balkan savaşını çıkaran devletler birbirlerine düştüler, ikinci balkan savaşı başladı. Yunanistanla sırbistan Bulgaristan üzerine yürüdüler. Bunu fırsat bilen Osmanlı Hükümeti de doğu trakya’yı Bulgarlardan temizlemeye karar verdi... Osmanlı ordusu ezici bir zaferle Edirne’ye ilerliyordu. (Gazi ve Fikriye)
- "Hak yerini bulur da çıkarsam önümüzde yaşanacak güzel günler var. Yok emri hal işbu açlık grevi ile tecelli ederse, o kadar güzel anılarımız var ki, siz onları anarsınız, yine berabermişiz gibi oluruz. Güzel günler göreceğiz çocuklar, güneşli günler göreceğiz." (Hava Kurşun Gibi Ağır)
- "... Eğitim yolunda ilerleme, din işlerinde olduğu kadar dünya işlerinde de cahilliğin kaldırılmasına bağlıdır. İlim, fen ve sanat eğitimini sağlayan okulların açılmasını ön plana almanızı istiyorum." Genç padişahın verdiği bu emir öyle yabana atılacak cinsten değildi. (...) Ne var ki Batı düşüncesi, Grek ve Latin uygarlıklarına dayanıyordu, Osmanlı kültürü ise Arap ve İran uygarlıklarına. Onların etkilerini yıkmak hiç de kolay değildi. (Abdülmecit)
- Neyzen Tevfik dünyasını değiştirdi Tel sustu, dil sustu, neyler nicoldu Ebedi yurduna gitti kavuştu Ağlayan kemanlar yaylar nicoldu Ne şöhrete tapmış, ne mala tapmış Ne doğruyu koyup, eğriye sapmış Ne bir gecekondu, ne saray yapmış Dünya benim diyen beyler nicoldu Aşık Veysel (Çılgın ve Özgür)
- “Dünya bir tiyatrodur,” dedi, kadınlar, erkekler hepsi oyuncudur.” (Hava Kurşun Gibi Ağır)
- "Aydınlar gidecekleri çevrelerde birer âlem yaratabilirler. Memleketin yalnız bir yerinde değil, beş-on yerinde ışık ve kültür merkezleri yapmalıyız. Devrimin kanunu bütün kanunların üstündedir." Mustafa Kemal Atatürk (Nevbahar)
- İnsanın gençliği kimlik kartında yazılı olan yaşıyla değil, yüreğinin gençliğiyle ölçülür. (Hava Kurşun Gibi Ağır)
- Kafatasını Kanlı Sultan yok etmişti.Ama Mithat Paşa'nın kafasındaki özgürlük, eşitlik, adalet ve demokrasi düşüncelerini yok edememiş, onlar tüm gençliğe mal olmuştu. 1923'te kurulan cumhuriyet rejiminin temelinde de Mithat Paşa'nın Türkiye'de ilk kez ortaya attığı parlamenter demokrasi ilkeleri yer alıyordu." (Taif'te Ölüm)
- Ben cumhuriyeti tercih etmiyor değildim, ediyordum ama o devirde, o acayip devirde halifelik vardı, bilmem ne vardı, bunlar ortadan nasıl kalkacak, bir türlü aklım ermezdi. Bize bütün cesareti veren Atatürk'ün otuz senelik önde gidişiydi. (Bana Atatürkü Anlattılar)
- "Bir ülkede güzel sanatlar gelişmemişse, o ülke uygar sayılmaz.." (Meyyale)