Devrimci Peygamber - Eren Erdem Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Devrimci Peygamber kimin eseri? Devrimci Peygamber kitabının yazarı kimdir? Devrimci Peygamber konusu ve anafikri nedir? Devrimci Peygamber kitabı ne anlatıyor? Devrimci Peygamber PDF indirme linki var mı? Devrimci Peygamber kitabının yazarı Eren Erdem kimdir? İşte Devrimci Peygamber kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Eren Erdem
Yayın Evi: Kırmızı Kedi Yayınevi
İSBN: 9786054927753
Sayfa Sayısı: 244
Devrimci Peygamber Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
İslam'ı temsil ettiğini söyleyenlerin "yolsuzluk, hırsızlık ve cinayetle" anıldığı günümüzde, ne yazık ki "tekbir getirerek kafa kesen katiller" de Müslüman olarak tanımlanıyor.
Tarihe yön vermiş bir din, bağlamından kopartılarak kitleleri uyuşturan bir olguya dönüştürülüyor, İslamiyet adına her türlü ahlaksızlığı görmezden gelen insanlar yaratılıyor.
İslam'ın kapitalizme karşı bir dünya görüşü olduğu tezi üzerine uzun yıllardır çalışmalar yapan Eren Erdem, gidişata itiraz ediyor, İslam'ın ve İslam'ın Devrimci Peygamberi'nin düşünce ve uygulamalarını net biçimde ortaya koyuyor.
Abdestli Kapitalizm, Devrim Ayetleri gibi kitapları büyük ilgi gören Eren Erdem, Devrimci Peygamber'le, "katillerin, kul hakkı yiyenlerin, yolsuzların, arsızların" ardına sığınmaya çalıştığı Hz. Muhammed'in gerçekte nasıl bir yerde durduğunu gözler önüne seriyor.
Köleler özgürleştirilecek, zengin ile fakir eşitlenecek!
Devrimci Peygamber Alıntıları - Sözleri
- Tarih boyunca işgal ve sömürüye geçit vermeyen büyük halk yığınlarını bir arada tutan kültürel kodlar, genetik ruh ve toplumsal akıl; bireycilik adlı zehirle zehirlenerek, kültürel dinamiklerin tasfiyesi adına, sanayi devriminin ürettiği aygıtlar vasıtasıyla yeni dünya düzeni kurulmuştur.
- “Aydınlanma adına ortaya konulan referanslar, skolastik düşünceye karşı hümanizmin saflarında yer alır gibi görünse de, hümanizmin tanımlanış biçimi,bireyselciliğin ve egoizmin gelişmesi dışında pozitif tek bir nitelik dahi katmamıştı hayata...”
- “Havarilerini yaratamayan İsa’nın yeri tımarhanedir.” | Cemil Meriç
- Kitaplar, bizim havarilerimizdir. Her ne kadar biz, İsa olmasak da...
- Emek sömürüsü üzerinden varlığını örgütlemiş her irade Firavun’dur.
- Ebu Zerr Gıffari, Peygamberin vefatından sonra Medine'ye sürülür. Orda, Resulullah'ın mescidine girdiğinde bir bakar ki; etraf altın ve gümüş oymalar ile süslen miş. Kenarda bir adam oturmuş ve halka şunu anlatıyor; "Ben bizzat duydum ki; Resulullah şöyle buyurdu; Kim çerçi şeyhten bir akse soğanı alırsa, ona bir karış cennet toprağı, kim iki soğan alırsa; ona iki karış cennet toprağı. .. " Ebu Zerr soluğu Halife'nin sarayında alır, Mervan kendisine sorar; sen de kimsin; Ebu Zerr: Bugün puthanedeki İbrahim'im, yarın kim olacağım meçhul. Ve sizler; yine kimin kabağını kurtarmak için hadis uyduruyorsunuz ...
- Cehennem kelimesi Farsça olup, "Allah'ın kızdırılmış ateşi" anlamını taşır.
- En güzel isimler ALLAH'ındır
- “Lehul’ Mülk” “Şirk” Allah’a ait bir şeyin sahiplenilmesidir..!
Devrimci Peygamber İncelemesi - Şahsi Yorumlar
İslamın mülke indeksli hiyerarşik düzene karşı bir devrim hareketi, hamasete karşı muhatapsızlık, ilkel ve yağmacı zihniyete karşı bir medeni duruş olduğuna inanan bir müslüman olarak; eserin vücuda gelme amacını ve arkesel fikrini ziyadesiyle takdir ediyor ve fakat içeriğini aynı ölçüde övgüye mazhar kılamıyoruz. Zira bir çok etken, bu başarı nitelemesine engel oluyor. Bunların başını ise eserde ziyadesiyle mevcut bulunan çelişkiler çekiyor. Bir kaç örnekle ahvali resmedelim: + Yazar, Bedir gazvesinin, köle olmayan muhacirlerin mallarını geri almak için çoğunluğu köle olan müslümanlar tarafından gerçekleştirildiğini bunun da sebebinin bu sermayenin müslüman komininin malı kabul edildiğini iddia ediyor (s132). Bir sonraki sayfada ise ortak sermaye hamlesinin Mekke’nin fethine kadar teoride kaldığını dolayısıyla pratikte uygulanamadığını ifade ediyor (S.133). Ard arda gelen bu iki ifadenin çelişkili olduğunu delillendirmeye gerek dahi görmüyoruz. Zira ortak sermaye anlayışının mekkenin fethine kadar pratik karşılığının olmadığını söyleyip bedir gazvesinin amacının bu bilincin neticesi olduğunu ifade etmek açık bir çelişkidir. Bir başka bölümde ise yazarın şöyle bir çelikisi mevcut. Yazar göre kelime anlamları dönemden döneme değişmektedir (s.138). Fakat aynı yazar iddialarını delillendirmek için sunduğu ayetlerdeki kelimeleri bugünkü Arap diliyle anlamlandırıyor ve kelime kökenine göre o gün kullanılmayan anlamlar üretiyor. + Diğer yandan ayetleri sebebi nüzulünden kopartarak yorumlaması da (sen atmadın, allah attı... ayetini mistik doktrinine delil sayıyor), bir diğer çelişki örneği. Oysa mezkur ayetin direk hadise ile bağlantılı olduğu aşikar. Bir başka örnek de “Ben kur’ana hz muhammed getirdi diye inanmam, ben kur’anda hz muhammed nebi olarak yer aldığı için ona inanırım (s.120)“ cümlesi. Bu cümledeki mantık hatasına değinmeye dahi hacet görmüyoruz. +Yazar bir başka husus olarak, her bir insanın ayet olduğunu, vahyin doğal olana dönüş olduğunu dolayısıyla doğal olduğunu söylüyor ve kaderin de ölçü ve mizan anlamına geldiğini ifade ediyor fakat kur’andaki bazı kelimeleri sayarak (gün, 365 defa geçiyor gibi) mucizevi bir olguya işaret ederek ve aslında vahyin de varlığa bir müdahele olmadığını söyleyerek yine kendisiyle çelişiyor. Kendince özgür iradeyi imlemesi bir yana sonraki satırlarda da “eylemlerinin faili kendisinin olduğunu zanneden insan” ibaresini kullanıyor. + Bir başka çelişki ise kur’andaki ayetlerin bazen sembolik bazen ise literal okunması ve her okuma da sebebi nüzul yani ayetin inzal ettiği olayı itibara almamısıdır. Oysaki kur’an bir kitap olarak inmiş ve peygamber ile ashabı da yaşamını bu kitaba göre sigaya çekmiş değildirler. Ortada mevcut ve sürmekte olan bir hayat vardır ve kur’an bu hayata müdahale etmek suretiyle vücuda gelmiş bir kitaptır. Dolayısıyla kur’anı bu olaylardan kopararak salt sembolik okumak makul olmasa gerektir. —- Eser’e dair olumsuz kanaatimiz sadece çelişkilerden müteşekkil değil elbette; çarpıtmalar da olumsuz kanaatimizi besliyor. Öyle ki yazar sayfa 152’de Ebu Zer’in emevi saltanatını hadis uydurmakla itham etmesi temeli üzerine şu ayeti de hadis uyduruculuğuna dolaylı misal göstererek, hadislerin uydurulduğunu iddia ediyor : “﴾hucurat 6﴿ İşte şunlar, sana gerçekten okuduğumuz âyetlerdir. Allah’tan ve O’nun âyetlerinden sonra (buna değil de) hangi HADİS’e inanacaklar? “ Oysa kur’anın nüzulü esnasında hadis kavramı, bugün anladığımız anlamda hz peygamberin söz, fiil ve taktirleri anlamında kullanılmıyordu. Bugün anlamıyla hadis kavramı, İmam Şafi ile kuranın nüzulünden yaklaşık bir buçuk asır sonra oluşmuştur. Dolayısıyla kur’anda bugünkü anlamda hadis kavramının kullanılması mantıken imkansızdır. Bu kelime “hadis”, haber anlamında kullanılmaktadır. Dolayısıyla bu ayette hadis kavramının haber manasına geldiği delaleten kat’idir. Hal böyle iken ayetteki hadis kelamının bugünkü anlamda hadis olarak ifade edilmesi bilinçli ise açık bir çarpıtma değilse büyük bit hatadır. Fakat ayetin hadislerin uydurulduğu iddiası üzerine zikredilmesi ne üzücü ki bizi hüsnüzan beslemekten alıkoyuyor. ... Pek tabi tenkitlerimiz bunlarla da sınırlı değil. Eserin 30 sayfası (170-200) “hz Muhammed’in kronolojisi bölümü” olarak telif edilmiş olup biçim bakımından içindekiler bölümünden farklıca bir yapıya sahip değil. Hal böyle olunca bu bölümün okuyucunun okumasına sunulduğuna dair vücuda getirildiğine kanaat getiremedik. Hacimin artması için telif edildiği izlenimi oluştu bizlerde. Diğer yandan eserin üslubunun yalın olmasına rağmen ifade biçimi biraz karıncalı. Bu durum okuyucuyu sıkabilir. Bir başka problem ise yazarın bazı söylemlerinde tekrara düşüyor olması. Bu durum da kitabın hacmini gereksiz yere arttıran bir başka etken. Lakin tüm bunlar eserin fikrini ve amacını taktir etmediğimiz anlamına gelmiyor. Üstelik eserin baş ve son bölümlerinden ziyadesiyle istifade ettiğimizi ve arkhe fikrin ziyadesiyle resmedilebildiğini ifade edelim. Dolayısıyla eserin müellifine ziyadesiyle saygı duyduğumuzu, muhabbet beslediğimizi, otorite karşısındaki dik duruşuna ise imrenip taktir ettiğimizi belirtmek ve tenkidimizin hem kendisine hem de hakikat arayışındaki okuyuculara faidesi olması için vücuda geldiğini ifade etmek isteriz. Eseri okuyacak arkadaşlara şimdiden keyifli okumalar diliyor ve bu eserden önce mutlaka Ali Şeriati’nin “dine karşı din” adlı eserini okumalarını tavsiye ediyoruz. Mezkur eserin ana fikrini daha çelişkisiz bir şekilde o eserde bulacaksınız. Böylece bu eserin arkhesel fikrini daha kolay kavrayabileceksiniz. Sevgi ve saygılarımızı sunar; bol okumalı ömürler dileriz... (Muhammet İkbâl)
Eren Erdem Kuran merkezli İslamiyet konusunda yazan düşünen yaşayan anlatan önemli yazarlardan.Uydurulan değil kurandaki islamın farkedilip yaşanması için Devrim Ayetleri kitabında da olduğu gibi eşitlikçi pencereden bakarak islam tarihinin bir dönemine ayetlerle ışık tutup size çok güzeL bakış açıları kazandırıyor. (nesrin)
Devrimci Peygamber PDF indirme linki var mı?
Eren Erdem - Devrimci Peygamber kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Devrimci Peygamber PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Eren Erdem Kimdir?
Eren Erdem İstanbul Fatih doğdu
ilk ve orta öğrenimini İstanbul’da tamamladıktan sonra üniversite hayatına başladı. Üniversiteyi yarıda bırakmak zorunda kalan erdem, 2000’li yılların başında Türkiye’de tartışılmaya başlayan “Kur’an odaklı İslam” düşüncesinin toplumsal tartışmalara dahil olması adına çalışmalar yaptı. Kurduğu “internet forum” siteleri üzerinden, “Kur’an ve Akıl Sempozyumu” gibi çalışmalar yaptı.
2008 yılında yaptığı araştırmaları kitaplaştırdı. İran’ın ve ekseriyetle 3. dünyanın ezilenlerinin önemli bir simgesine dönüşen Dr. Ali Şeriati’nin ilk olarak dile getirdiği “Abdestli Kapitalizm” kavramını kitaplaştırdı. Ve toplam 7 kitap yazdı.
Eren Erdem, kitap çalışmalarını sürdürmek ile birlikte, çok sayıda konferansa katıldı, birçok televizyon kanalında programlara katıldı, çok sayıda söyleşi yaptımıştır.
erdem Ulusal Kanal'da Ezber Bozanlar adlı programında da yer aldı.
Devrimci İslam düşüncesini teorik zeminde Türkiye toplumuna izah çalışmaları yürüten Erdem, 2012 yılında kurulmasına ön ayak olduğu ve Devrimci İslam’ın büyük şiarı Ebuzer Gıffari’nin son sürgün yerinin de adı olan Rebeze Kültür Evi’nde Cumartesi sohbetleri adı altında, Kur’an’ın zamana sözü, tarihsel perspektif, tarih felsefesi üzerine söyleşiler yapmaktadır.
Eren Erdem'in başlıca kitapları aşağıdadır;
- Gayya Karanlığından Kur’an Aydınlığına
- Abdestli Kapitalizm
- Nurjuvazi (Toplatılması istemiyle dava açıldı)
- İslam ve Kapitalizm
- Selman-ı Pak
- Şeytan Evliyaları
- Riya Tabirleri
- Devrimci Peygamber (Çok Yakında Çıkacak!)
Eren Erdem Kitapları - Eserleri
- Devrim Ayetleri
- Devrimci Peygamber
- Abdestli Kapitalizm
- Nurjuvazi
- Selman-ı Pak
- İç
- Şeytan Evliyaları
- Edebiyatçıların Kaleminden Atatürk
- İktidarın Yolu
- Diktatör Devirme Sanatı
- Adalet Manifestosu
- Gayya Kuyusu
- Riya Tabirleri
- Devrimci Peygamber
Eren Erdem Alıntıları - Sözleri
- Özgür olmak ile özgürlüğe tapınmak aynı şey değildir. (İç)
- Dikkat edelim, Kur'an'da bütün surelerinin başında "Besmele" vardır. Bir tek Tevbe Suresi'nin başında Besmele yoktur. Hatta bir çok insan bu durumdan ötürü "spekülasyonlar" kopartır durur. Bunun nedeni çok açıktır. Kur'an'ın 113 suresi hoşgörü, bir suresi de "horgörü" içerir. Yani yaptırımsal, sert bir dille eleştirilerin odaklandığı, hatta savaş çığlıklarının yükseldiği, onlara karşı merhametsizleşme alametlerinin ayyuka çıktığı bir suredir. Dolayısıyla "Besmele" yoktur. (Devrim Ayetleri)
- ... "İkra/oku" emri, insanın kendisini okuması manasına gelir. (Devrim Ayetleri)
- Tarih boyunca işgal ve sömürüye geçit vermeyen büyük halk yığınlarını bir arada tutan kültürel kodlar, genetik ruh ve toplumsal akıl; bireycilik adlı zehirle zehirlenerek, kültürel dinamiklerin tasfiyesi adına, sanayi devriminin ürettiği aygıtlar vasıtasıyla yeni dünya düzeni kurulmuştur. (Devrimci Peygamber)
- Ölen her saatten yakın ve uzak atilerde muzafferen yaşayacak birkaç fikir yaratıyor. (Edebiyatçıların Kaleminden Atatürk)
- “Aydınlanma adına ortaya konulan referanslar, skolastik düşünceye karşı hümanizmin saflarında yer alır gibi görünse de, hümanizmin tanımlanış biçimi,bireyselciliğin ve egoizmin gelişmesi dışında pozitif tek bir nitelik dahi katmamıştı hayata...” (Devrimci Peygamber)
- Çünkü; yarattığımız toplum, ve medeniyet algısı; toprak ile aramıza ciddi mesafeler sokmuştur... Ki toprağa yabancılaşmak demek, kişinin öncelikle kendisine, akabinde kendi eliyle yarattığı topluma yabancılaşması demektir... (Nurjuvazi)
- Vatan dediğimiz bir tek anadan doğmuş 15 milyon halkın en fedakar aşığı şüphe yok ki O’dur. (Edebiyatçıların Kaleminden Atatürk)
- İdeoloji bir "ideali" benimsetir. Ve dünü, bugünü tanımlayarak yarınları tasarlar. Bilimsel olarak, "herkesin bir ideolojisi vardır." (İktidarın Yolu)
- "Unutmak o kadar kolay mı sandın?" (Riya Tabirleri)
- “Havarilerini yaratamayan İsa’nın yeri tımarhanedir.” | Cemil Meriç (Devrimci Peygamber)
- Allah peygamberi, tüm insanlığa gönderildiğine göre, tüm insanlık ümmettir. (Devrim Ayetleri)
- Düşünün, PKK ile HDP arasında bir yakınlık olduğu öteden beri ifade edilir. Diyelim ki böyle; HDP’nin %13 civarında oy alıp 80 milletvekiliyle TBMM’ye girdiği bir ortamda, hele hele seçime giderken PKK’nın terörü tırmandırması hangi makul mantıkla açıklanabilir? (Diktatör Devirme Sanatı)
- İbrahim atamız, 3 büyük dinin atası değil, müslümanların atasıdır. Üç büyük din olarak ifade edilen ehli kitabın küfre sapmışları olarak göze çarpan Allah'ın kabul etmediği Yahudilik ve Hristiyanlığı kabul edilir kılmak dindarlık adına putperestliğin ta kendisidir. (Abdestli Kapitalizm)
- Her karşı çıkış bir “vatan hainliği” olacaktır. Bu uğurda bilim insanları, akademisyenler, cezaevlerine doldurulacaktır. (İktidarın Yolu)
- "Aşk için ölmeli, aşk o zaman aşk... Evet ölmeli! Ölmeden evvel ölmeli. Aşk için..." (Selman-ı Pak)
- İlelebet yaşamak iste ki ilelebet yaşayasın! diyor ve bizi küçük değil büyük yaşatmak istiyor. (Edebiyatçıların Kaleminden Atatürk)
- Size ilginç bir şey daha söyleyeceğim. Sadece Türkiye’de olan bir dolandırıcılık sektörü var, bilirsiniz. Hırsız vatandaşı arıyor ve şöyle diyor: “Ben polisim/savcıyım, FETÖ/PKK/DHKP-C/IŞİD ile irtibatınız saptandı. Karakola gelir misiniz?” Vatandaş yanıtlıyor: “Nasıl olur?” Hırsız devam ediyor: “Aslında bu işi kapatabiliriz, şu kadar para verirseniz örteriz.” Peki vatandaş ne yapıyor? “Bu ülkede hukuk var canım, ne iltisakı, nasılsa aklanırım” diyerek telefonu hırsızın suratına mı kapatıyor? Yoksa, hırsızın istediği parayı verip dolandırılıyor mu? ... Çünkü bu ülkenin mahkemelerinde hukuk ve adalet olmadığını biliyor. Dünya’da böyle bir dolandırıcılık şekli yok! Sadece Türkiye’de var. ... Düşünün hırsızlar; hakim, savcı, polis kılığında dolandırıcılık yapıyor. İşte durum budur. (Adalet Manifestosu)
- Mal yığan, vermeyenler karşısında tavizsiz biçimde, mustazaf(ezilen) direnişin safındaydı. Hatta kendisine teklif edilen büyük serveti de bu yaklaşım dahilinde reddetmişti. "Bir elime Güneş'i Bir elime Ay'ı verseniz, davamdan dönmem!" (Devrim Ayetleri)
- Yalnız peşinen ifade edeyim. (Adalet Manifestosu)