Dikanka Yakınlarında Bir Çiftlikte Akşam Toplantıları - Nikolay Gogol Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Dikanka Yakınlarında Bir Çiftlikte Akşam Toplantıları kimin eseri? Dikanka Yakınlarında Bir Çiftlikte Akşam Toplantıları kitabının yazarı kimdir? Dikanka Yakınlarında Bir Çiftlikte Akşam Toplantıları konusu ve anafikri nedir? Dikanka Yakınlarında Bir Çiftlikte Akşam Toplantıları kitabı ne anlatıyor? Dikanka Yakınlarında Bir Çiftlikte Akşam Toplantıları kitabının yazarı Nikolay Gogol kimdir? İşte Dikanka Yakınlarında Bir Çiftlikte Akşam Toplantıları kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Nikolay Gogol
Çevirmen: Ergin Altay
Yayın Evi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
İSBN: 9789754588781
Sayfa Sayısı: 267
Dikanka Yakınlarında Bir Çiftlikte Akşam Toplantıları Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Nikolay Vasilyeviç Gogol (1809-1852): Klasik Rus Edebiyatı'nın Puşkin'le birlikte en önemli iki kurucusundan biri olan Gogol, gerek Müfettiş (oyun) ve Ölü Canlar (roman), gerekse üç kitapta topladığı öyküleri düşünüldüğünde, gerçekten de 19. yüzyılın en önemli anlatıcılarından biridir.
Kitap, Akşam Toplantıları ise bu etkileyici yazarın öykü toplamının ilk halkasını oluşturmaktadır.
Dikanka Yakınlarında Bir Çiftlikte Akşam Toplantıları Alıntıları - Sözleri
- Her şeyi açık açık söylemeyen insanın niyeti kötü demektir.
- İnsanların da kuşların ki gibi kanatları olsa ne güzel olurdu!
- Çok tuhaftır bizim şu dünyamız! Üzerinde yaşayan yaratıkların hepsi birbirinin kuyusunu kazmaya, birbirini gülünç durumlara düşürmeye çalışır.
- Düşünmek istemiyorum onu ama yapamıyorum... Sanki inadına, hep o geliyor aklıma.
- Kadın milletinin elinden gelmeyen ne var diye merak ederim bazen.
- Kızların içinde onların meraklarını körükleyen bir şeytan vardır derler, demek doğru.
- Sevmiyorum köyü. Gürültülü, Kızların dans ettiği, Delikanlıların eğlendiği, Yerlere al götür beni.
- Ne zaman boş şeyleri bırakacak şu insanoğlu!..
- Geride kalandır üzülen! Yüreği keder, hüzün doludur, teselli bulamaz bir şeyde...
- Çok tuhaftır bizim şu dünyamız! Üzerinde yaşayan yaratıkların hepsi birbirinin kuyusunu kazmaya, birbirini gülünç durumlara düşürmeye çalışır.
- Gençliğinde şeytanla tanışmamış insan var mıdır?
- İnsanların da kuşlarınki gibi kanatları olsa ne güzel olurdu! Yükseklere, çok yükseklere çıkardık... Uf, başı döner insanın o kadar yüksekte!
- Tanrım, ulu Tanrım, nedir bu garip kulunun çektiği? Ne diye saldın dünyaya bunca kötülüğü? Bir de şu karıyı verdin başıma!..
- Her şeyi açık açık söylemeyen insanın niyeti kötü demektir.
- Sözün kısası, günümüzde herkes giyim kuşam sevdasında! Ne zaman boş şeyleri bırakacak şu insanoğlu!..
Dikanka Yakınlarında Bir Çiftlikte Akşam Toplantıları İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Orta hâlli toprak sahibi bir ailenin çocuğu olarak 1809 yılında Ukrayna’ın Soroçinski Köyü'nde dünyaya gelen Gogol’ün çocukluğu, köy hayatı ve yoğun Kazak kültürü etkisinde geçer. Bu sebeple ilk ciddi ve dikkat çeken eserleri Ukrayna hayatı ve halk deyişleri ile süslü halk hikâyelerinden oluşur. 1831 - 1832 yıllarında yazdığı bu hikâyeleri, Dikanka Yakınlarında Bir Çiftlikte Akşam Toplantıları adlı kitapta toplar ve bu öyküler Rus edebiyat dünyasında Gogol’ün bir anda parlamasına yol açar. Gogol’ün tanınmasında büyük rol oynayan kitap, 2 bölümden ve her bölümde 4'er hikaye olmak üzere toplam 8 hikayeden oluşuyor ve yazar, her bölüm başına açıklayıcı birer de önsöz yazmış. Oldukça samimi bir şekilde yazılan önsözleri okurken hem yaptığı açıklamalar hem de okuyucuyla gündelik hayatta konuşurmuş gibi yazması çok hoşuma gitti. Gogol’ün önsözünde de açıkladığı gibi akşam toplantıları, köylülerin işlerini güçlerini bitirdikten sonra akşamları (ki daha çok genç kızların ve delikanlıların olduğu) bir evde toplanarak şarkılar söyleyip dans ettikleri ilerleyen zamanlarda da bilmecelerin sorulup hikayelerin anlatıldığı toplantılar oluyormuş. Hikayelerin konuları ise genellikle; korkunç, ürkütücü ve onların tuhaf dedikleri benim ise fantastik diyebileceğim ve içinde çoğunlukla şeytan, cadı gibi karakterlerin olduğu kötülük üzerine yazılmış hikayelerden oluşuyor. Ayrıca Gogol’ün köy hayatı ve Kazak kültürünün etkisi de hikayelerinde kendini oldukça yoğun bir şekilde gösteriyor. Okurken beni sık sık çocukluğuma götüren hikayeler, bana ninelerimizin ya da büyüklerimizin elektrikler kesildiğinde ve mum ışığında yapılacak bir şey olmadığında anlattıkları perili, şeytanlı, cinli hikayeleri anımsattı. Gogol’ün Müfettiş'ten sonra okuduğum ikinci kitabı olan Dikanka Yakınlarında Bir Çiftlikte Akşam Toplantıları kitabını farklı bir bakış açısı olması adına okunması yönünde tavsiye ederim. Kitapla kalın... (Nihal Yurtseven)
Öncelikle emektar büyüğümüz ve Rusça’nın ülkemizde çeviri alanında bana göre en büyük yaşayan sözlüğü Ergin Altay (kendisini İletişim Yayın ekibinde Dostoyevski çevirileriyle de tanıyoruz) çevirisiyle okumak beni mutlu etti. Böyle bir eseri çevirmeyi bile biri hak edecekse bu kişi Altay’dı zaten. Kitabın adı tuhaf, başlamadan yazılan önsöz tuhaf, hikayeler aynı şekilde tuhaf. Bir tuhaflıklar silsilesi var ki gidiyor... Lakin bunlardan güzel öyküler çıkarmak da herkesin harcı değil. Gogol okumaya bu kadar geç kaldığım için özür dilerim. İki bölümden oluşan kitabın ilk bölümünde Soroçinets Panayırı, İvan Kupalo Gecesi, Bir Mayıs Gecesi ya da Suda Boğulmuş Kız, Kaybolan Yazı; ikinci bölümdeyse Noel Gecesi, Korkunç İntikam, İvan Fyodoroviç Şponka ile Teyzesi, Büyülü Yer adlı hikayeler bulunmakta. Bu arada Şponka hikayesi neden yarım, bilgisi olan var mı? Ben bunu merak ettim ama bulamadım. Çünkü verilen bilgi, yani öykünün kalanının yer aldığı sayfaların adeta börek tepsisi olarak kullanılması olayı başlarda güldürse de sonra üzdü. Merak ediyoruz, haksız mıyım? Hepimize iyi ve eğlenceli okumalar dilerim.. (Sadık Kocak)
Ağırlıklı olarak gotik diyebileceğim öykülerden oluşan bir kitap. Cadıdır, sihirdir, hayalettir ne ararsanız mevcut, hatta şeytanın bizzat dahil olduğu bir öykü bile var. Daha sıradan, gündelik hayattan öyküler beklerken doğaüstü hikâyelerle karşılamak beni sevindirdi açıkçası. Gogol'den beklemem gerekirdi aslında, malûm, burun öyküsü meşhurdur. Öykü ustasının kendi sınırlarını bile aşan bu ilginç öykülerini okumanızı tavsiye ederim. =) (G. İlke)
Kitabın Yazarı Nikolay Gogol Kimdir?
Nikolay Vasilyeviç Gogol (Rusça: Николай Васильевич Гоголь) (31 Mart 1809 - 4 Mart 1852) gerçekçi Rus roman ve oyun yazarı. En çok tanınan eseri Ölü Canlar'dır.rnrnGogol orta halli toprak sahibi bir ailenin çocuğu olarak Ukrayna’da Soroçinski Köyü’nde dünyaya gelir. Gogol’un çocukluğu köy hayatı ile ve yoğun Kazak kültürü etkisinde geçer. Bu hayatın etkisi ileride yazacağı eserlere de yansıyacaktır.rnrnGogol, gençlik yıllarında şiir ve edebiyata ilgi duyar. 1828'de Petersburg’a gider. Orada memur olmayı ve bir şekilde geçinmeyi umar ancak işler umduğu gibi gitmez. Gogol, Petersburg’dan Almanya’ya gider ancak orada da parası bitene kadar kalabilir. Tekrar Petersburg’a dönüp iş arayan Gogol bu sefer çok düşük bir maaşla da olsa devlet memuru olarak çalışmaya başlar. Bu görevden de bir sene sonra ayrılır.rnrnGogol, 1836'da Pişik Puşkin'in çıkardığı Sovremennik adlı dergide, yergili öykülerinin en neşelilerinden biri olan Araba’e eğlenceli ve iğneleyici bir üslûpla yazılmış gerçeküstücü öyküsü Burun’u yayınlar.rnrnYazar, yazı sanatında büyük ölçüde Puşkin'in etkisi altındadır. Öyle ki, onun eleştirileri ve telkinleri olmadan yazamayacağını düşünür. Yazarın Puşkin’le olan arkadaşlığı, onu aldığı acımasız eleştirilerden de koruyan en büyük güçtür.rnrnGogol’un ilk ciddi ve dikkat çeken eserleri Ukrayna hayatı ile, halk deyişleri ile süslü halk hikâyeleridir.rnrnGogol 1831 – 1832 yıllarında yazdığı bu hikâyeleri, Dilanka Yakınlarındaki Çiftlikte Akşam Toplantıları adlı kitapta toplar. Bu öyküler Rus edebiyat dünyasında Gogol’un bir anda parlamasına yol açar. 1835 yılında Mirgorod ve Arabeski adlı eserlerini de yayımladı. Bu kitaplarında da halk hikâyeleri, özellikle Kazak geçmişi işlenmiştir.rnrnHikâyelerinde günlük hayatı ve bayağı kişilikleri zaman zaman mizahi zaman zaman öfkeye varan bir şekilde yeriyordu.rnrnEski Zaman Beyleri, Arabeski bu yergi kitaplarının ilkleridir. Arabeski kitabındaki hikâyelerinden biri olan Bir Delinin Hatıra Defteri bir memurun rutin hayatını ve işi yüzünden nasıl sıkıldığını anlatır. Hikayenin sonunda memur akıl hastanesine yatırılır. Portre adlı eseri ise dünyanın kötülüklerden kurtulamayacağı vugusu ile sonlanır.rnrnBüyük komedisi Müfettiş adlı eseri ile bürokrasiyi alay derecesinde yeren Gogol, eserinin sahnelenmesi ile tüm şimşekleri üzerine çeker. Tepkiler yüzünden Rusya’dan ayrılmak zorunda kalır. Roma’da Puşkin’in tavsiyesi ile en büyük eseri olan Ölü Canlar’ı yazarken Puşkin’in öldüğü haberini alır. Bu haber onun için “Rusya’dan gelebilecek en kötü haber”dir. O zamana kadar Puşkin’i düşünmeden dikkate almadan hiçbir şey yazmayan Gogol için bu haber gerçekten bir yıkım olmuştur. Puşkin’in ölümünün yıkıcı etkisine karşın 1842 yılında iki önemli eseri olan Ölü Canlar’ın 1. cildi ve uzun hikâyesi Palto’yu bitirir ve yayınlar. Ölü Canlar dönemin Rusya’sının çürümüşlüğünü gerçekçi bir biçimde gözler önüne sererken Palto’da sıradan insanların yaşadıkları acılar, maaruz kaldıkları haksızlıklar, ve yaşadıkları yoksulluk tüm gerçeklikleriyle, okuyucuyu sarsacak bir ustalıkla gözler önüne serilmektedir. Bu eser de dönemin en büyük eserlerinden biri olarak nitelendirilecektir. Rus edebiyatına sıradan insanların gerçekçi bir girişi olarak da nitelendirilebilir Palto. Öyle ki Dostoyevski hikâyeye hitaben “Hepimiz Gogol’un Palto’sundan çıktık.” diyecektir. Ancak öykü yayınlaması ile soylu kesimin tepkisini tekrar Gogol üzerine çeker. Dönem aydınlar üzerinde büyük baskıların uygulandığı karanlık I.Nikola dönemidir. Gogol düzen savunucuları tarafından Rus insanını aşağılamakla onun kötü yönlerini göstermekle, halkına ihanetle suçlanır. Ancak onun yapmak istediği halkını aşağılamak değil onu bu hale sokan yozlaşmış düzeni tüm gerçekliği ile gözler önüne sermektir. Maruz kaldığı bu suçlamalar yazarın ruhsal sağlığına da ciddi zararlar vermiştir.rnrnPuşkin’in ölümünden sonra Gogol’un popülaritesi daha da da artar. Bu ilgi Gogol’da bir öncülük hissi yaratır ve kendine toplumu değiştirmek, insanlara yol göstermek gibi misyonlar edinir. Bu dönemde eski yaratıcılığını kaybettiği söylenebilir. Dine karşı ilgisi artar ve daha önce eleştirdiği kiliseyi dahi övmeye başlar. Bu davranış hayranlarının tepkisini çeker ancak o bu tepkilere dinsel yorumlar katar ve Tanrı’nın gönlünü almak için ona daha da yakınlaşır. 1848’de kutsal toprakları ziyaret etmek için Filistin'e gider. Moskova’ya geri dönen Gogol, orada Matvey Konstantinovski adlı gerici bir rahibin etkisi ile 1852 yılında Ölü Canlar romanının ikinci bölümünün el yazmalarını yakarak imha eder. Bu davranışından 10 gün sonra 43 yaşında Moskova’da ölür.rnrnGogol'ün tamamlayamadığı sadece taslaklarını kaleme aldığı Dördüncü Dereceden St. Vladimir Nişanı adlı oyunu ölümünden sonra Sasa Preis tamamlanmıştır.
Nikolay Gogol Kitapları - Eserleri
- Ölü Canlar
- Dikanka Yakınlarında Bir Çiftlikte Akşam Toplantıları
- Bir Delinin Anı Defteri - Palto - Burun - Petersburg Öyküleri ve Fayton
- Taras Bulba
- Palto
- Eski Zaman Beyleri
- Burun
- Müfettiş
- Petersburg Öyküleri
- Evlenme - Kumarbazlar
- Taras Bulba ve Mirgorod Öyküleri
- Masallar
- Bir Delinin Hatıra Defteri
- Ivan Ivanoviç ile Ivan Nikiforoviç'in Öyküsü
- Tiyatrodan Çıkış
- Mayıs Gecesi
- Fayton
- Öyküler
- Üç Hikaye (Burun, Fayton, Palto)
- Ölü Canlar - Don Kişot
- Portre
- Bütün Oyunları
- Bir Delinin Hatıra Defteri & Portre (Cep Boy)
- Şeytanın Kırmızı Paltosu
- Taras Bulba 2
- Neva Bulvarı
- Viy
- Ölü Canlar. Müfəttiş
- Teyze
- The Nose & A May Night
- Roma İmparatorluğu
- Münakaşa
- Seçilmiş əsərləri
- Palto
Nikolay Gogol Alıntıları - Sözleri
- Ahlaksızlık kendi başına da çirkindir, iticidir; ama olanca tertemizliğiyle düşlerimize süzülen güzelliğe bulaşınca büsbütün itici olur. (Neva Bulvarı)
- “Doğa da böyle değil midir? Doğa görüntüsü ne kadar güzel olursa olsun, gökte bunu aydınlatacak güneş yoksa, daima bir şeyler eksikmiş gibi görünür.” (Mayıs Gecesi)
- Uzağa, çok uzağa, hiçbir şeyi göremeyeceğim, duyamayacağım insansız bir dünyaya götürsün beni!.. (Bir Delinin Hatıra Defteri)
- "İşte ne kadar muhteşem bir görünüme sahip olursa olsun, gökyüzünde güneş yoksa bir şeyler hep eksik kalır içeride." (Bir Delinin Hatıra Defteri & Portre (Cep Boy))
- Ivan Fyodoroviç konunun değişip kitaplara geldiğini duyduğu zaman gayretle kendisini ortama kaptırdı. (Teyze)
- Güzellik harikalar yaratır. (Neva Bulvarı)
- Bana öyle geliyor ki başka biriyle duyguların, görüşlerin ve hislerin paylaşılması dünyadaki en kutsal şeylerden biridir. (Bir Delinin Hatıra Defteri & Portre (Cep Boy))
- İnsanların da kuşların ki gibi kanatları olsa ne güzel olurdu! (Dikanka Yakınlarında Bir Çiftlikte Akşam Toplantıları)
- Beyefendi, size bir ikramda bulunma cüretinde bulunabilir miyim? (Ivan Ivanoviç ile Ivan Nikiforoviç'in Öyküsü)
- Her şeyin en iyisini Tanrı bilir, o her şeyi bilir. (Viy)
- Bir insanın zihnine girmek ve düşüncelerini bilmek imkansızdır. (Öyküler)
- İnsan ancak kafasına bir şey takmazsa çılgınca neşelenebilir. (Taras Bulba)
- “Gerçekten de dünyada hiç adalet kalmadı!” (Taras Bulba)
- Bu zamanda kimsenin içyüzünü anlayamazsın. (Fayton)
- "Dünya nedir? Bir hissiz insanlar kalabalığı." (Ölü Canlar)
- Ben de, senin gibi edebiyatla uğraşmaya karar verdim. Çünkü, kardeşim, bu dünya artık can sıkıyor. (Bütün Oyunları)
- Şu son günlerde de hayat ne kadar pahalılaştı. (Üç Hikaye (Burun, Fayton, Palto))
- Elveda çocukluk günleri, elveda bütün oyunlar, her şeye, her şeye elveda! (Taras Bulba)
- Şimdi o, ölümle dirim arası bir durumdaydı... (Fayton)
- "Rahat bırakın, ne diye üzüyorsunuz beni?" (Palto)
Editör: Nasrettin Güneş