diorex

Dine Karşı Din / Anne Baba Biz Suçluyuz - Ali Şeriati Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Dine Karşı Din / Anne Baba Biz Suçluyuz kimin eseri? Dine Karşı Din / Anne Baba Biz Suçluyuz kitabının yazarı kimdir? Dine Karşı Din / Anne Baba Biz Suçluyuz konusu ve anafikri nedir? Dine Karşı Din / Anne Baba Biz Suçluyuz kitabı ne anlatıyor? Dine Karşı Din / Anne Baba Biz Suçluyuz kitabının yazarı Ali Şeriati kimdir? İşte Dine Karşı Din / Anne Baba Biz Suçluyuz kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 13.02.2022 16:47
Dine Karşı Din / Anne Baba Biz Suçluyuz - Ali Şeriati Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Ali Şeriati

Yayın Evi: Fecr Yayınları

İSBN: 9789756004678

Sayfa Sayısı: 327

Dine Karşı Din / Anne Baba Biz Suçluyuz Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Bu ifade kimilerine tuhaf veya müphem gelebilir. Zira biz şimdiye kadar dinin sürekli küfrün karşısında yer aldığını ve tarih boyunca savaşın din ile dinsizlik arasında meydana geldiğini sanırdık. Bu nedenle "dine karşı din" ifadesi ilginç, müphem, şaşırtıcı ve kabul edilemez gelebilir. Oysa ben son zamanlarda şunu fark ettim: Bu tasavvurun aksine tarih boyunca, her zaman din, dine karşı savaşmıştır ve hiçbir zaman bugün anladığımız şekliyle din, dinsizlikle savaşmamıştır.

(Tanıtım Bülteninden)

Dine Karşı Din / Anne Baba Biz Suçluyuz Alıntıları - Sözleri

  • Tevhid dininin gereği, Allah dışındaki her güce " hayır" demektir.
  • Tarih boyunca din, dinsizliğe karşı değil, dine karşı olmuş ve dinsizlikle değil, din ile savaşmıştır.
  • Yunan mitolojisi dahil bütün şirk dinlerinde Allah, yaratıcı olarak yer almaktadır. Yunan mitolojisine göre Allah evreni yaratıp kenara çekildikten sonra devreye diğer tanrılar girmişlerdir. Şirk düşüncesinin amacı, insanları ırklara ve milli toplumlara bölmek, daha sonra da birbirlerine karşı sınıflar ve gruplar oluşturarak yöneten ( yönetilen ve fakir) yoksul kesimlerini oluşturmaktır.
  • "Zira duygular fikirlerden daha geç değişime uğrar..."
  • "İnsan bütün hakikatleri söylemek mecburiyetinde değildir , fakat her söylediği hakikat olmalıdır..."
  • "Zorbalık ve hile takva elbisesine büründüğü gün, işte o zaman tarihin en büyük faciası gerçekleşmiş ve tarihe musallat olan en büyük güç meydana gelmiştir..."
  • "Tarih boyunca din, dinsizliğe karşı değil; bilakis her zaman dine karşı savaşmıştır..."
  • Bin defa “Nasıl?” dedin, ancak bir defa olsun “Neden?” diye sormadın.
  • Kur’an’ı tıpkı avamın bildiği gibi bilmemeli, onların anladığı gibi anlamamalı. Onu bir kitap gibi açmalı, okumalı, düşünmeli ve tarihteki etkisini araştırmalı.
  • Ümidim tükendi, ne yapabileceğimi bilmiyorum kardeşim!
  • “Düşüncemizi köleleştirdiler, kalbimize gem vurdular, irademizi teslim aldılar ve bizi dışarıdan özgür görünen bir köle gibi yetiştirdiler...”
  • "Çağdaş dünyamızda artık toprağa, kana, devlete, ırka, bayrağa ve şahıslara tapılıyor."
  • "Ben, hem bugün hem de yarın, dün tükettiklerimin zavallı esiriyim!.."

Dine Karşı Din / Anne Baba Biz Suçluyuz İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Esas Tanrılar işsiz kaldı!: YouTube kitap kanalımda "Bismillah" kelimesinin ne anlama geldiğini yorumladım: https://youtu.be/ibiReooXi6M Merhaba, ben her gün yanınızda taşıdığınız ve her şeyi benle aldığınız bir kağıt parçasıyım. Bensiz mutlu olamazsınız. İnsanların kalplerini sevgiyle değil aslında benle satın alırsınız. Yakında hava güncellemem gelince hava da ben olmadan solunamayacak. Patronlar ve çoğu kişi aslında Allah'tan çok beni sever. Ben para tanrısıyım. Merhaba, ben her gün televizyonunuzda gördüğünüz ve her muhabbette beni konuşmadan edemediğiniz bir gücüm. Bensiz muhabbetlerinizin bir dayanağı olmaz. Her başarısızlığınıza kader demeyi benim sayemde öğrendiniz. Sizi hayvan çiftliğinin içerisine atanın ta kendisiyim. Ben iktidar tanrısıyım. Merhaba, ben her gün aslında içinizde hissettiğiniz ve kimle konuşursanız konuşun fark etmeseniz bile cümlelerinizi kaplayan duyguyum. Bensiz muhabbetlerinizin bir önemi olmaz. Beni kullanmadığınız sürece cümleleriniz bu alemde hiçbir anlam ifade etmez. Ben kibir tanrısıyım. Merhaba, ben her gün ağzınızdan çıkan sözün geri dönmediği şu hayatta en önemli kozunuzum. Tüm tartışmaları aslında benimle kazanırsınız. Kitap okuyan insan bana sahip olamazmış derler, e zaten ben de kitap okumayan insanların beyinlerine yerleşirim kolayca. Ben öfke tanrısıyım. Merhaba, bizler de Zeus, Hades, Gaya, Kratos, Hera, Poseidon, Ares ve diğer tanrılarız. Yukarıda adı geçen tanrılar yüzünden artık biz bu dünyada işsiziz ve sadece kitapları süslemekle meşgulüz. Sayısızca çok tanrılı bir hayatta tek tanrıya inanabilmek ne kadar da zordu. Ali Şeriati ise uzattı yardım elini bana. Zehraca adında, kendisine, tavsiyelerine ve okumalarına çok değer verdiğim bir okur önerdi bu kitabı bana. Ne kadar tek tanrıdan uzaklaşıp dünyevi zevklere, şirke ve içteki hayati, kalıcı amacı arama duygumuzdan uzaklaşmaya yöneliyorsak bir bakıma kendimizden de uzaklaşıyorduk. Ali Şeriati, Dine Karşı Din derken aslında her zaman süregelen ve zamandan bağımsız olan kalıcı dine karşı çıkmış her türlü şirki, oluşumu ve saldırıyı da bir din olarak değerlendiriyordu. Çünkü dinin para, iktidar, öfke ve bugüne kadar gelmiş geçmiş bütün diğer düşmanları Allah'ın karşısında gün geçtikçe sayılarını artırıyorlardı. Annemiz ve babamız çoğu kişi için bizim bugünlere gelmemizi sağlayan hayatımızın en değerli kişileriydi. Ama onları da eleştirme hakkımız tabii ki de vardı. Kitap okumamalarıyla, bir yaratıcının var olduğu söylenip de inandıkları tek kitap olan Kur'an'ı gün içerisinde 5 dk bile olsun okumamalarıyla, altta paylaştığım alıntıdaki gibi Allah'la konuştukları kelimeleri bugüne kadar hiç sorgulamayıp dualarını okumaya devam etmeleriyle, geçinip gitmek minvali üzerine hayatlarını tamamlamak için aldıkları kararlarıyla seviyoruz onları. İşte Şeriati de tam da bu sevgimizden dolayı onları önemsediğimiz için onların dediği şeyleri yine kendilerinin anlamasını istiyor, çocuklarının da böyle bilinçli, taklit değil tahkik inanç doğrultusunda bir aile eğitiminden geçmelerini istiyor, namazda yaptıkları hareketlerin anlamlarının kendileri tarafından bilinmesini istiyor ve bu çağda yaşça olan farkın hiçbir öneminin kalmayıp bu farklılığın beyinsel ve ruhsal olgunluğa bağlı olduğunu anlatıyor. Kitaptan en sevdiğim alıntı ise : "Anne, baba! Senin namazın sürekli tekrarlanan bir tür sportif hareketlere benziyor. Hiçbir ahlaki etkisi, ameli düzeltme ve sağlıklı bir neticesi olmayan bir şey! Sabah, öğlen, akşam hep aynı şeyi yapıyorsun, ancak ne yaptığın hareketlerin ve okuduğun şeylerin anlamını biliyorsun ne de namazın esas felsefesinden, hikmet ve hedefinden haberin var. ...Sen diyorsun ki namaz kılmak Allah'la konuşmaktır. Düşün şimdi, bir kimse muhatabıyla konuşuyor ancak kendisi ne konuştuğunu anlamıyor. Bu nasıl bir şey?" (Oğuz Aktürk)

DR Ali Şeriatı bir Sosyolog gözüyle dinin tarihini özetliyor. Klasik islam düşünürlerinden farklı özgün fikirleri var. İslamın en büyük düşmanının muhafazakarlık ve statükoculuk olduğunu söylüyor. Bu saptamaları yaparken toplum tarihinin en antik unsurlarından itibaren alarak, bilimsel diyalektik yöntemi kullanıyor. Özetle diyor ki. Tarih boyunca dinin savaştığı şey başka bir dindir. Din hiçbir zaman dinsizlikle savaşmamıştır. Çünkü tarih boyunca hiçbir toplumda dinsizlik baskın unsur olmamıştır, dinsizlik insanları örgütleyerek toplu bir hareket öznesi haline getirememiştir. O halde dinin savaştığı ve dine karşı olan şey nedir? O da dindir. Bu din küfür dinidir. Eski çağlarda putçuluk, çok tanırıcılık olan bu küfür dini İbrahimden sonra yahudilik, hristiyanlık ve islam çatısı altında örtük bir şekilde boy göstermeye başlamıştır. Yani müslümanlara esas düşmanınız dinsizlik ya da tanrısızlık, materyalizm gibi görüşler değildir bilakis yozlaşmış, saptırılmış semavi dinlerdir. Bir çok görüşüne katılmama rağmen bazı hususlarda yanlış çözümlemeler yaptığını ve bazı nesnellikleri gözardı ettiğini farkettim. Bir sosyolog olarak topumsal alt yapı ve üst yapı olayını gözden kaçırmış ( bu mümkün değil). O halde bunu bilerek dikkate almamış diyebilirim. Nedir bu altyapı üstyapı meselesi. Sosyoloji ve Siyaset Biliminde Altyapı ve üstyapı, Toplumsal kuruluşun bütün elemanları, başlıca iki ana grupta toplanabilir. Ekonomik ilişkileri ve bunlar etrafında biçimlenen üretim ilişkilerini oluşturan maddi unsurlar grubuna “temel” ya da “altyapı” diyoruz. Toplumun, manevi, siyasi, düşünsel olaylarının ve kurumlarının oluşturduğu ikinci grup unsurlara ise “üstyapı” adını veriyoruz. Üstyapı, toplumun altyapısının bir yansımasıdır. Her toplum, üretimi ne tarzda gerçekleştiriyor, hayatın yeniden üretimi sürecinde ne türden ilişkilere giriyorsa ve bu ilişkilerde hangi sınıf egemen durumdaysa, üstyapıyı oluşturan elemanlar da bunların özelliklerini gösterirler. Her toplumda egemen fikirler, bu yüzden egemen sınıfların fikirleridir. Gene her toplumun, dinsel, ahlaki, felsefi, hukuki yapıları, yani üstyapısı, temele siyaset aracılığıyla bağlanır ve böylece üstyapının altyapı üzerinde etkili olması sağlanır. Fakat genel olarak ve tarihi bakımdan, daima belirleyici olan altyapıdır. Sınıflı toplumlarda altyapı ile üstyapı arasında uzlaşmaz çelişmeler bulunur. Özellikle mülkiyet ve siyasi üstyapı, altyapıda gelişen üretici güçlerin gerisinde ve onun üzerinde gelişmeyi engelleyici bir rol oynamasından dolayı da bunlarla karşıt bir durumdadır. Diğer yandan egemen üstyapı, üretici güçlerin gelişmesini yansıtan başka ideolojik ve siyasi fikirlerle, ahlaki tutumlarla ve kültür unsurlarıyla da çatışma halindedir. Ezilen sınıfların mücadelesinin yarattığı yeni düşünceler, yeni siyasi örgütlenmeler, yeni toplumsal alışkanlıklar ve gelenekler, egemen üstyapının yerleşik ve gerici unsurlarıyla karşı karşıyadır. Toplumun temel çelişmesinden kaynaklanan bu karşıtlık, işçi sınıfının ideolojisi ve örgütleri aracılığıyla en keskin ve uzlaşmaz biçimini kazanır. Ali Şeriati herseye rağmen dindeki yozlaşma olayının ekonomik boyutunu görebilmiştir. Fakat sonuç olarak maddeci bir sosyolog ve tarihçi olmadığı için metafizik bir bakış açısı ile yaklaşmış bunu üretim ilişkileri ve üretim biçimi ile alakasını göremeyip insanın fıtri yapısına bağlamıştır. Son tahlilde her müslümanın okuması gereken bir kitap. Zira inandığın dini sorgulatacak görüşler içeriyor. Her ateist ya da deistin okuması gereken bir kitap. Red ettiğin dine farkı bir bakışla yaklaşmanı ve dinin özündeki ilerici muhtevaları görebilmen için ışık tutuyor. (II. Bogart j.r)

Sert bir üslubu var. Dini yanlış öğreten anne babaları ağır eleştiriyor. Dini öğrenmeyi beceremeyen sahte aydınları yerden yere vuruyor. Dindışı geleneği, batıl inançları, sahte dini efsaneleri din olarak halka yutturmaya çalışan kökleşmiş sistemle alay ederek anlatıyor. (A.halim)

Kitabın Yazarı Ali Şeriati Kimdir?

Ali Şeriati (Farsça: علی شريعتی‎) (d. 1933, Sabzevar - ö. 1977), İranlı Müslüman sosyolog, aktivist, düşünür ve yazar; özellikle din sosyolojisi ve çağdaş İslam düşüncesi üzerine eserler vermiştir. Marksist düşünceden yaptığı alıntılar ve türetmeler ve bunların kendi zamanındaki İran'a ve çevresine adapte edilmesi ve Marksizm kritiği ile birlikte çağdaş İslam düşüncesi ve devrimcilik açısından ortaya koyduğu çeşitli sonuçlar ve yarattığı ilgi sebebiyle, gerek önemli çağdaş İslam düşünürleri arasında gerekse İran'daki devrimci İslam'ın babası ve İran İslam Devrimi'nin baş düşünürü olarak anıldığı olmuştur. Düşünceleri genel olarak "İslam'a dönüş" -"öz"e dönüş- başlığı altında toplanabilir ve bilimsel kaynaklara dayanması, sosyoloji vurgusu yapması ve Batı metodolojisini, çeşitli açılardan eleştirmekle birlikte çeşitli açılardan yapıcı bir şekilde kullanması (ki sosyoloji gibi çeşitli bilimler ve Batı düşüncesinde ortaya çıkan çeşitli fikirlerin, örneğin bazı Marksist fikirlerin, İslam'ın özünde de daha farklı bir şekilde ortaya konduğunu da savunur) sebebiyle moderndir ve gelenekçilikten uzak olduğu gibi gelenekçi görüş ve kesimlere eleştirel yaklaşır nitekim bu sebeple eleştirildiği veya çelişki ile suçlandığı olmuştur. Bu tarzından yola çıkarak kendisi hakkında "sosyolojiyi İslamlaştırmaktan" ziyade "İslam'ın sosyolojik" bir okumasını yaptığı da söylenmiştir.

Hayatı

Çocukluğu

Şeriati 1933 yılında Mazinan, Sabzevar, İran'da doğdu. Babası ilerici milliyetçi bir öğretmen olan Muhammed Taki'dir. Eğitim yıllarında ilk kez İran'ın daha aşağı sınıflarından insanlarla tanıştı, var olan fakat bilmediği yoksulluk ve zorluklarla tanışması bu dönemde oldu. Ayrıca aynı dönemde Batı felsefi ve siyasi düşüncesiyle de tanışmıştır. Modern sosyoloji ve felsefenin bakış açısı ve bunun geleneksel İslami prensipler ile harmanlanması aracılığıyla Müslüman toplum ve toplulukların karşılaştığı sorunları açıklamaya ve çözümler bulmaya çalışmıştır. Şeriati Mevlana ve Muhammed İkbal'den büyük ölçüde etkilenmiştir.

Eğitimi

Lisansını İran'da bitirdikten sonra, Paris Üniversitesi'nde doktorasına başladı. Burada, 1964 yılında Sayfuddin'den "Belh'in Faziletleri Tarihi" isimli bir el yazmasının notlandırılmış bir Farsça çevirisini yaparak Edebiyat dalında doktor olmuştur. Daha sonra İran'a dönmüş, fakat hemen şah yönetimi tarafından tutuklanıp hapsedilmiştir. Yönetim onuFransa'dayken devleti yıkıcı siyasi aktivitelerde bulunmakla suçlamıştır. Daha sonra 1965'te serbest bırakılmış ve Meşhed Üniversitesi'nde eğitim vermeye başlamıştır.

Ölümü ve etkileri

Dersleri kısa sürede farklı toplumun farklı kesimlerinden öğrenciler tarafından beğenilmiş ve popülerleşmiştir. Bunun sonucu yönetim Üniversite'yi zorlayarak onun eğitim vermesini engellemiştir. Bunun üzerine Şeriati Tahran'a giderek Hüseyniye-i İrşad Enstitüsü'nde ders vermeye başlamıştır. Yine büyük bir popüleriteye ulaşan dersleri, yine toplumun her kesiminden öğrencileri etkilemiştir. Şeriati'nin görüşlerine ilginin arttığı orta ve yüksek sınıflardan öğrencilerin olması dikkat çekiciydi. Bu ilgi de şah yönetiminin Şeriati ile bazı öğrencilerinin tutkulanması emrini vermesine neden oldu. Gerek yurt içinden gerekse yurt dışından gelen tepkiler üzerine yönetim onu serbest bıraksa da çeşitli şartlarla tahliye edilmişti: kesinlikle herhangi bir eğitim aktivitesinde yer almayacak, hiçbir şey yayımlamayacak ve özel veya genel hiçbir toplantı yapmayacaktı. Ayrıca devletin güvenlik örgütlerinden SAVAK onun yakın çevresini yakın gözetim ve denetim altında tutacaktı. Şeriati bu şartlara karşı çıkarak ülkesini İngiltere'ye gitmek üzere terk etmeye karar verdi. Üç hafta sonra, 19 Haziran 1977'de SAVAK tarafından öldürüldü.

Tahran'ın büyük hastanelerinden birine Şeriati'nin ismi verilmiştir.

Devrim öncesi İran'ın en önemli ve etkili felsefi liderlerinden sayılan Şeriati'nin görüşleri bugün hâlâ İran toplumunda popüler ve etkindir. Özellikle bugünki İslami Cumhuriyet rejiminin biçimi, ruhban sınıfının konumu ve eşitlik anlayışına karşı çıkan kesimler tarafından beğenilmektedir.

Şeriati'nin düşünsel çalışmaları sadece devrim öncesi ve sonrası İran'ı değil, dünya çapında İslamcı topluluk ve düşünceler başta olmak üzere birçok kişi ve grubu etkilemiştir. Çeşitli dini kavramlara yaklaşımı, ruhban sınıfının eleştirisi ve İslamcılık hareketinin içinde kabul edilen çeşitli çıkarımlarıyla ilgi çekmiştir.

Şeriati, ayrıca Martinikli Marksist düşünür ve şair Frantz Fanon'un "Yeryüzünün Lanetlileri" isimli eserini, Jacques Derrida'dan "Şiir Nedir" ve Fransız oryantalist ve aynı zamanda katolik papaz olan Louis Massignon'dan "Selman-ı Pak" adlı eserleri Farsçaya çevirmiştir.

Birçok eseri bulunan Ali Şeriati'nin eserlerinin neredeyse tümü Türkçeye çevrilmiştir.

wikipedia

Ali Şeriati Kitapları - Eserleri

  • Hac
  • İnsanın Dört Zindanı
  • Ali
  • Dine Karşı Din
  • Kendini Devrimci Yetiştirmek
  • Ebuzer

  • Anne Baba Biz Suçluyuz
  • Kadın (Fatıma Fatımadır)
  • Her Hicret Bir İnkılaptır
  • Muhammed Kimdir
  • Kendisi Olmayan İnsan
  • İnsan
  • Bilinç ve Eşekleştirme

  • Dua
  • Çocuklar ve Gençler
  • Dinler Tarihi 1
  • Dinler Tarihi 2
  • Şehadet
  • Aydın
  • İslam ve Sınıfsal Yapı

  • Marksizm
  • Kur'an'a Bakış
  • Hangi Şia?
  • Kapitalizm
  • İran ve İslam
  • İslam Bilimi (Ciltli) I-II
  • İbrahim'le Buluşma

  • İslam'ı Tanıma Metodu
  • Dünya Görüşü ve İdeoloji
  • Yeni Çağ'ın Özellikleri
  • Ne Yapmalı
  • Yalnızlık Sözleri 1
  • İslambilim 1
  • İslambilim 2

  • Biz ve İkbal
  • Aydınlara Umut Çağrısı
  • Ali Şiası Safevi Şiası
  • Hür Düşünce Mektebi
  • İslam Nedir Muhammed Kimdir
  • Mektuplar
  • Çöle İniş

  • İslam'ı Anlamak
  • İnsan Olmak
  • Kevir/ Bir Tarih Olarak Beliren Coğrafya
  • Muhammed'i Tanıyalım
  • Kültür ve İdeoloji
  • Kendini Bilmek
  • Yalnızlık Sözleri 2

  • Medeniyet ve Modernizm
  • Medeniyet Tarihi 1
  • Medeniyet Tarihi 2
  • İdeallerin Yenilgisi
  • Kapitalizm Uyanıyor mu?
  • Şia
  • Mükemmel Bir Cemaat Ali Şiası

  • Sanat
  • Dine Karşı Din / Anne Baba Biz Suçluyuz
  • Ümmet ve İmamet
  • Adem'in Varisi Hüseyin
  • Aşina Yüzlerle Ailesine ve Dostlarına Mektuplar
  • Kavramlar Sözlüğü
  • Muhtelif Eserler- I

  • Muhtelif Eserler- II
  • İslambilim 3
  • Bir Önünde Sonsuz Sayıda Sıfırlar
  • Tevhidi Altyapı
  • Bekleyiş - Karşı Tepki Dini
  • İslam Ekonomisi
  • İslam'ın Tarih Felsefesi

  • İslam Sosyolojisi Üzerine
  • Sizi Rahatsız Etmeye Geldim
  • Marksizm ve Diğer Batı Düşünceleri
  • Yarının Tarihine Bakış
  • Sevmek Aşktan Üstündür
  • Terimler Sözlüğü
  • Gençler İçin İnanç ve Ahlak Prensipleri

  • Dine Dayanmak
  • Siret
  • Ali Şeriati'den Aforizmalar
  • Dinleri Tanımak
  • İki Sûre İki Yorum
  • Çağımızın Müslüman Kadından Beklentisi - Emperyalizme Karşı Müslüman Kadın
  • Toplumbilim Üzerine

  • Çar Zindanen İnsan-Eli Şerieti
  • Aşk ve Devrim
  • Ve Cevap Veriyorum
  • Öze Dönüş
  • Ayet Yorumları

Ali Şeriati Alıntıları - Sözleri

  • Diğer canlılar niçin yaşadıklarını anlamaları gerekmeksizin yaşarlar. Ama insana: "Yaşa!" dedikleri zaman "Nasıl?" diye sormadan önce "Niçin?" diye soruyor. Bundan dolayı insana,sadece nasıl yaşayacağını öğretmek yetmiyor. İnsan, aç olduğu sürece alışılmış hayat nimetlerinin peşinden gider ve gündelik dertlerini gidermek için çabalar; bu durumda bu sorulardan az ya da çok uzaklaşır. Fakat bu ihtiyaçlar giderildiğinde onun için insan olmanın temel ihtiyaçları ve nerede olması gerektiği gündeme gelir.Gercekten de gerçek din ve mutlak din duygusu bugün daha çok, daha ciddi ve daha hayatı bir ihtiyaç konusudur. (Dinler Tarihi 1)
  • Bu dünyada şu üç şeyi şunlarla ara: Gerçekliği, düşünce ve ilimle; iyiliği, ahlak ve dinle; güzelliği, sanatla. Ve aşk sana bu üç dünyanın da kapılarını açabilir. (Aşina Yüzlerle Ailesine ve Dostlarına Mektuplar)
  • Başkalarıyla oldukça kendimi yalnız görüyordum. Yalnız kendimle, yalnız değildim. (Çöle İniş)
  • Diyorlar ki kafir, ölümden sonraki dünyaya inancı olmayan kimse demektir. Mümin ise bunlara inancı olan kimsedir. (Dine Dayanmak)
  • Peygamber, ağır düşüncelerin baskısı altında bunaldığında ve ruhunun çetin dalgaları ve düşüncelerinin yüksek miraçları karşısında takatsiz kaldığında, Ayşe' yi çağırıp " Benimle konuş ey Hümeyra( pembelim) ! diyordu. (İslam Nedir Muhammed Kimdir)
  • “Sezgisel ve tahmini değil, aksine gözle görme şeklinde olan kesim bilimsel ölçülere dayanarak ikinci neslimiz bizimle yabancılaştığını biliniz.” (İbrahim'le Buluşma)

  • Dua; öğreten, bilinçlendiren, iyilik ve güzelliği telkin eden bir metin, ruhu ruhani miraca götüren, ölüm gününden kurtaran, Allaha yaklaştıran, eğitip öğreten bir ilimdir. (Kavramlar Sözlüğü)
  • Kıyamette görmeye başlayıp başkalarını görme azabına uğrayacağımdan korkuyorum. [Ebulala Maarri] (İslambilim 2)
  • İbrahim'e bak! Sevgili evladını aşka kurban ediyor. (Ali Şeriati'den Aforizmalar)
  • "O sıfır aleminin içinde bir gibiydi." (Çocuklar ve Gençler)
  • Netice, yine umutsuzluk, nefret, sorumlu­luktan kaçma, kendi köşesine çekilme, mistik hayat, varoluşçu oyunlar vb .. (Medeniyet ve Modernizm)
  • Dua, yüzüne açılmayan hiçbir kapıyı çalmaz.. Dua, en yüksek ifade zirvesini, aklın karanlık gecesinde, Akıl bineğinin ayağı topalladığında, Aşk uçuşu sırasında bulur.. (Dua)
  • lnsan ne kadar daha fazla anlar ve ne kadar daha derin hissederse daha çok acı çeker ve sorumluluğu ağırlaşır. (Yalnızlık Sözleri 2)

  • Yarının tarihini yazarsak ancak, tarih değer kazanacaktır. Tarih, eğer yarını bilmemize, bugünün insanını ya da ortaya çıkacak insanı bilmemize yardımcı olmuyorsa, faydasız olacaktır. Çünkü tüm bilimler; insanları, geleceğin insanının hayatını ve bugün ile yarının insanının idealini anlamada, en azından yararlı olmak zorundadır. Geçmişteki insanı anlamak, kendimizi ve geleceğimizi anlamada bir başlangıç olmalıdır... (Yarının Tarihine Bakış)
  • Şüphe yok ki, bu memlekette aç olanlar en çok çalışanlardır. Bununla şerefiyle çalışan, hırsızlık, yan kesicilik, aldatma, dalkavukluk, rüşvet, nüfuz sömürücülüğü, kadın ticareti, insanı kısa yoldan seçkin kılacak herhangi ber şeyi yapmayan namusluları kastediyorum. (Kapitalizm Uyanıyor mu?)
  • Komünizm ve kapitalizmin her ikisi de şekil farklılıklarına rağmen insana "ekonomik bir hayvan" olarak bakmaktadırlar. Aralarındaki bu şekil farkı bu hayvanın ihtiyaçlarını karşılamada hangisinin daha başarılı olabileceği meselesi üzerinedir. (İnsan)
  • Aydın ; son peygamberden sonra, peygambere benzeme eylemidir. Ümmi olmak ; halkın adamı olmaktır. Ümmetin hem içinde hem de dışında ayaklanmaktır. (Ne Yapmalı)
  • "Bir toplum kendi durumunu değiştirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmez." (Bilinç ve Eşekleştirme)
  • Halkın eleştirilerini özgürce yapamadığı bir toplumda eleştiriler, mizahla yapılır ve bu mizahlar bir araçtır. (Medeniyet Tarihi 1)
  • Kuran'ın Allah'ı insana yakındır, herkesle birliktedir. (İslam Nedir Muhammed Kimdir)

Yorum Yaz