Dişi Fare - Günter Grass Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Dişi Fare kimin eseri? Dişi Fare kitabının yazarı kimdir? Dişi Fare konusu ve anafikri nedir? Dişi Fare kitabı ne anlatıyor? Dişi Fare PDF indirme linki var mı? Dişi Fare kitabının yazarı Günter Grass kimdir? İşte Dişi Fare kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Günter Grass
Çevirmen: Kamuran Şipal
Yayın Evi: Cem Yayınevi
İSBN: 9789754069303
Sayfa Sayısı: 542
Dişi Fare Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
1999'da Nobel Edebiyat Ödülü'nü alan Günter Grass'ın bu romanını Kâmuran Şipal'in Türkçesiyle okuyucularımıza sunuyoruz. Grass, Dişi Fare'yi Noel hediyesi olarak almıştı. Hediye paketine yerleştirilmiş kafesinin içinde, kareli terlikler, elle boyanmış bir harita ve güzel bir gravürün yanında, Noel ağacının altında oturuyordu. Dişi fare, Grass'ın hayatına ve düşlerine işte böyle girmişti. Bu öykü içinde öykü kitabında hayal gerçeğe eşlik ediyor: Grass ve Noel faresi, Baltık Denizi'ndeki bir araştırma gemisindeki örgü şişlerinin sesinden bile şikâyet eden kadınlar, altmışına merdiven dayamış, yavaşça kelleşen ve prostat sorunlarıyla uğraşan, Geleceği Yaratıyoruz sloganıyla kendini tanıtan bir video firmasının sahibi konumundaki, Teneke Trampet'ten eski dostumuz Bay Oscar Matzerath... Oscar, büyükannesi Anna Koljaiczek'in 107. doğum gününde, Grimm Kardeşlerin yarattığı karakterler ve hatta Bonn hükümetinin çevre bakanlığını üstlenen Grimm Kardeşlerin de göründüğü, Almanya'nın yeşillenmesi üzerine bir video gösteriyor.
Dişi fare ise tüm bu öykülere kendi öyküsünü de katıyor, anlatıcının hem düşlerinde hem gerçekliğinde belirerek onunla tartışıyor, huzurunu kaçırıp tehdit ediyor. Anlatıcı da geçmiş günleri ayrıntılarıyla anıyor. İşte böylece, bu ilham dolu öykünün kaynağındaki, kıyameti andıran geleceğe ait felaket görüntüleri ortaya çıkıyor. 1999'da Nobel Edebiyat Ödülü'nü alan Günter Grass'ın bu romanını Kâmuran Şipal'in Türkçesiyle okuyucularımıza sunuyoruz.
(Tanıtım Bülteninden)
Dişi Fare Alıntıları - Sözleri
- Ah sevgili dostum, kim öğretti bize Kuşku duymayı yaşam boyu?
- Giderek büyüyor korkuları çocukların. Saçlarını pek parlak renklere boyuyorlar. Ve küf yeşiline gözlerini Ya da tebeşir beyazına Korkutup kaçırmak için korkuyu.
- .. Masaldaki kızın elleri Tutunacak bir ağaç bulamıyor, Dilenmeden kalıyor üçüncü dilek.
- Gerçek, Donalt Duck’tır. Mickey Mouse da gerçeğin peygamberidir.
- Bu kadar gerçek insanı yorar. Zaten gerçeklere kimsenin inandığı yok artık. Bundan böyle yalnızca sihirli kutudan çıkarılacak düşlerdir kendi içinde tutarlı gerçekleri barındıracak olan.
- Korku büyüdükçe güvenliğimiz de büyür.
- İnsanoğlu yaşadığı her yerde çöp bıraktı, her yerden çöp bırakarak ayrıldı. En son hakikati arayıp bulmaya çalışırken ve Tanrısının izini sürerken bile çöp üretmekten geri kalmadı. Toprak kazılmaya görsün, kat kat yığılmış çöpten hemen tanınabiliyordu, çünkü insanın ürettiği çöp insanın kendisinden uzun ömürlüdür. Yalnızca çöptü ki, insan soyu yok olup gittikten sonra da varlığını sürdürür.
- O zaman yaptığı işi yüzüne gözüne bulaştırmakta bıkıp usanan Tanrı, bizim direngenliğimiz karşısında Nuh’un itaatsizliğinin işe yaramadığını görerek gülmeye başladı. Her zamanki gibi yukardan şöyle seslendi: Bundan böyle yeryüzünde fareler insanların yanından eksik olmayacak, bütün bela ve müsibetleri onların başına musallat edecek.
- Güvercinle ilgili şöyle denir Tevrat’ta; ve Nuh kargadan sonra güvercini saldı güvercin, akşam vakti dönüp geldi Nuh’a ve ağzında yeni koparılmış yeşil bir zeytin yaprağıyla değil, şaşırtıcı bir haberle dönmüştü. Gezip dolaştığı yerlerde ne havada uçan, ne yerde devinen bir canlıya rastlamış, ama fare pisliği görmüştü, hem de taze fare pisliği.
- Ve Nuh, Tanrı’nın kendisine buyurduğu gibi yaptı; kuşların, hayvanların ve yerde sürünen hayvanların hepsinden dişili erkekli gemiye aldı; yalnızca biz fareleri dışarda bıraktı, sokmadı teknesine. Bizler onun için ne temiz hayvanlardık ne temiz olmayan. Bize karşı insanların beslediği önyargının, kendilerini kusacak gibi olmaya zorlayan biz yaratıklara karşı nefretinin ve ocağımızı söndürme arzusunun kökleri bu kadar eskiye dayanıyor işte.
Dişi Fare İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Kamuran Şipal'in ağır diline rağmen insanlığın yarattığı tahribat dişi bir farenin haykırışlarıyla anlatılmaya çalışılır. Ve bu haykırışa hepimizin bildiği, adlarını sıkça duyduğumuz masal kahramanları ''şirinler, yedi cüceler, hansel ve gritel kardeşler'' de ortak olur. Aslında masal kahramanları kendi masallarını kurtarmak için mücadele ederken kurtarılmaya çalışılan, sorgulanan insanlıktır... (mesut kalkan)
Şueles por Erreş!*: *Yeryüzü sizlere ömür, diye sesini yükseltti dişi fare… Kitap bir hikâye değil, pek çok hikâyenin birleşimidir. Hikâyeler birbiriyle bağlantılı değil, aralarında ortak bir nokta yok. Farklı zaman dilimlerinde farklı yerlerde geçer her biri. Alışagelmişin ötesinde bir Grass mantığıyla, absürt bir şekilde birbirleriler bağlanırlar. Hikâyeler arasında sürekli bir gidiş geliş var. Kitapta temel olarak beş farklı hikâyeyi iç içe geçmiş bir şekilde okuyoruz: a. Fareyle sahibi arasında geçen diyaloglar b. Malskat adında sahte resimler yapıp üne kavuşmak isteyen bir Gotik duvarcısının hikâyesi c. Peri masalı ormanında geçen olaylar ve kitapta boy gösteren masal karakterlerinin siyasetçilerle olan savaşları d. Anlatıcının eşi Damroka’nın Baltık Denizi’nde Ilsebill isimli araştırma gemisiyle deniz analarını incelemeye gitmesi, bu yolculukta onunla konuşan bir dil bağlığının kendilerine rehberlik etmesi, batık bir efsanevi şehre ulaşması ve gemideki feminist kadınların hikâyesi e. Bir nevi “Teneke Trampet”in devamı niteliğinde sayılabilecek Oscar Matzerath’ın anlamsız hikâyesi. Oscar’ın anneannesi Anna Koljaiczek’in 107. yaş gününü kutlaması için şoförüyle bir yolculuğa çıkması ve onun için bir video hazırlaması Görüldüğü gibi bu hikâyeler arasında pek bir benzerlik varmış gibi durmuyor. Kitapta en çok fare ve anlatıcı arasında geçen konuşmaları okuyoruz. “Noel armağanı olarak bir fare diledim kendim için, dileğim gerçekleşti.” Evet, anlatıcının sadece dileği gerçekleşmedi bizlere anlatacak bir hikâyesi de oldu. Ancak bu hikâye insanlığın sonunun hikâyesidir. Dişi farenin sahibine dediği gibi: “Bir zaman vardınız, evet. Var olduğunuz zamanlar geride kaldı, belleklerde boş bir anıdan farkınız yok şimdi. Bundan böyle borunuz ötmeyecek asla. Tüm çıkış yollarınız kapandı. Hapı yuttunuz. Hem de topunuz birden. Zaten vaktiydi!” Anlatıcı bir uzay gemisinin kapsülünde, kıyamet sonrası bir zamanda, kendisi için öngörülmüş bir yörüngeyi izleyerek dönüp durmaktadır. Dişi fare sürekli rüyalarını ve düşüncelerini kemirmektedir. Kitapta benim en çok hoşuma giden bölümler farenin ağızından anlatılan kısımlar oldu. Sadece dişi farenin sesine yer vermeye devam etseydi yazar tadından okunmayacak bir kitap ortaya çıkarmış. Ama farenin insanlık tarihi boyunca hikâyesinin yanında daha o kadar çok hikâye ve alt hikâye var ki insan bir süre sonra neyi niçin okuduğunu sorgulamaya başlıyor. Sevgili Grass, bu ne biçim bir kitap? Bu kitabı fareler değil insanlar okuyacak, insanlar. Hem fareceyi ne ara öğrendin? Ya arkadaş senin hiçbir kitabını anlayamayacak mıyız biz? Sevgili Grass, senin çevrilmiş tüm kitaplarını bitirmiş biri olarak zekânı çok kıskandığımı ve seni bir türlü yeterince anlayamadığımı itiraf etmek istiyorum. Okurken keyif almayı bir yana koydum, bari ne okuduğumuzu anlasak ama ne mümkün! 1984’te geçen olaylarda bir nükleer kıyamet havası söz konusudur. Bu yıl aynı zamanda Çin Takviminde Fare Yılı olarak da bilinir, aynı zamanda Fareli Köyün Kavalcısı’nın 600. yılıdır. Daha önceki eserlerinde adı geçen karakterleri burada da görüyoruz. “Teneke Trampet”ten hatırladığımız Oscar burada 60 yaşında karşımıza çıkar, bir film yapımcısı olmuştur. Anlatıcı ona başvurur ve kendisinden asit yağmurları ve orman tahribatıyla ilgili sessiz bir film yapmasını ister. Walt Disney ve peri masalı kahramanlarının taklidini yaparak, bütün karakterleri kullanarak ormanları paralı ve yozlaşmış kişilerden kurtarmayı amaçlamaktadır. 1986’da yayınlanan kitapta Grass’ın distopik bir geleceğe dair öngörüleri bazı eleştirmenler tarafından pek inandırıcı bulunmasa da kitaptan birkaç ay sonra Çernobil felaketinin yaşanması, silahlanma yarışının hızlanması, çevrenin ve doğanın hızla tahrip edilmesi, genetik alanında yaşanan gelişmeler sanırım Grass’ı fazlasıyla haklı çıkıyor. Bu gerçeği fare şu şekilde dile getiriyor: “İnsanoğlu yaşadığı her yerde çöp bıraktı, her yerden çöp bırakarak ayrıldı. En son hakikati arayıp bulmaya çalışırken ve Tanrı'sının izini sürerken bile çöp üretmekten geri kalmadı. Toprak kazılmaya görsün, kat kat yığılmış çöpten hemen tanınabiliyordu; çünkü ürettiği çöp, insanın kendisinden uzun ömürlüdür. Yalnızca çöptü ki, insan soyu yok olup gittikten sonra da varlığını sürdürdü! Ne iyi oldu da, dünyalarını değiştirdi insanlar. Pisletmedikleri şey mi kalmıştı. Bolluk, bereket içinde boğulup gidecek oldular, gözleri yine de doymadı bir türlü, habire daha fazlasını istediler. Baktılar olmadı, yokluğu yoksulluğu icat edip koydular ortaya. Açlık içinde kıvranan oburlar! Kalın kafalı çokbilmişler! Kendi kendileriyle yıldızı barışmayan yaratıklar! Yatakta korkudan titreyip dışarıda tehlikelere meydan okumaya kalkanlar! Yaşlılardan yaka silkip çocuklarını ziyan sebil edenler! Kölesiz yapamayan köleler! Sözde dindar ikiyüzlüler! Sömürücüler! Doğaya yan çizenler! İyi ki göçüp gittiler bu dünyadan.” Bu kitap için sürreal bir roman mı desek, bir peri masalı mı desek, büyülü gerçekliğin fantastik bir boyutu mu desek ne desek bilemiyorum. Ama hepsinden öte, her türlü zor şartlarda hayatta kalmayı başarmış farelerin dilinden ve bakış açısından insanlık için yazılmış bir uyarı kitabı desek bence hiç yanlış olmaz. (N)
Dişi Fare PDF indirme linki var mı?
Günter Grass - Dişi Fare kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Dişi Fare PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Günter Grass Kimdir?
Çağdaş Alman Edebiyatının en önemli romancı, oyun yazarı ve şairlerinden biri olan Grass, 1927 Danzig (bugünkü Gdansk, Polonya) doğumludur. Nazi döneminde yetişmiş ve 2. Dünya Savaşı?nı yaşamış Alman kuşağınının edebiyattaki sözcülerindendir. Öteki yaşıtları gibi, küçüklüğünde Hitler Gençliği örgütünde yer aldı. 16 yaşında askere alındı ve savaşta yaralanarak tutsak düştü. Düsseldorf ve Berlin Güzel Sanatlar Akademilerinin heykel bölümlerinde okudu. Geçimini sağlamak için karaborsacılık yaptı, mezartaşı imalathanesinde çalıştı, bir ara da caz davulcusuydu. 1956?da Paris?e gitti ve orada yazdığı Die Blechtrommel (1959; Teneke Trampet, 1972, 1983) ile üne kavuştu. 1962?de Grass?a en iyi yabancı roman ödülü kazandıran ve filme de çekilen Teneke Trampet?in ardından yazdığı Katz und Maus (1961; Kedi ile Fare) ve Hundejahre (1963; Köpek Yılları) ile Danzig?de geçen üçlemesini tamamladı. Grass aynı zamanda siyasi bir kişiliktir. Batı Berlin?de Almanya Sosyal Demokrat Partisi (SDP) çevresinde faaliyet göstermiş, pek çok önemli sorunda kamuoyu önünde açık tavır almıştır.
Hepsi siyasi içerik taşıyan diğer önemli romanları şunlardır: Örtlich betäubt (1969, Lokal Anestezi), Aus dem Tagebuch einer Schnecke (1972, Bir Sümüklüböceğin Günlüğünden) Der Butt (1977, Pisi Balığı), Das Treffen in Telgte (1977, Telgte?de Toplantı), Kopfgeburten: oder die Deutschen sterben aus (1980, Kafadan Doğumlar, 1987), Die Rättin (1987, Dişi Fare). Oyunlarında Uyumsuzluk Tiyatrosu?yla epik tiyatronun etkileri görülen Grass?ın Noch zehn Minuten bis Buffalo (1957; On Dakika Sonra Buffalo, 1964) adlı oyunu Türkçe'ye çevrilmiştir.
Günter Grass Kitapları - Eserleri
- Teneke Trampet
- Yengeç Yürüyüşü
- Kedi ve Fare
- Kurbağa Güncesi
- Soğanı Soyarken
- Dişi Fare
- Sonluluk Üzerine
- Yüzyılım
- Auschwitz'den Sonra Yazmak
- Germania
- Kutu
- 1999 Nobel Konuşması
- Gravürler / Radierungen
- Im Krebsgang: Eine Novelle
- On Dakika Sonra Buffalo
Günter Grass Alıntıları - Sözleri
- Günümüzde edebiyatın aslında emeklilere tahsis edildiği ve genç yazarlara olsa olsa oyun sahası olarak internetin bırakıldığı doğru değil midir ? (1999 Nobel Konuşması)
- "Tartışmalı bir rastlantı, 1927 doğumlu olmam,acı sözler söylememi engelliyor. Ciddi bir sınavdan geçirilemeyecek kadar gençtim. .Genede günahsız degilim.. : 13 yaşında "El ver" (Hilfmit) adlı Hitler gençlik degisinin açtığı bir öykü yarışmasına katıldım. Yazma tutkusuna çok erken yaşlarda kapılmıştım..kabul görmek için de yanıp tutuşuyordum..Neyseki adresi yanlış değerlendirip Kasub larla ilgili dokunaklı bir şeyler yazdım. .üstelik bunu yanlızca özetini gönderdim de Hitler gençliğinin "El ver ödülünü kesinlikle almama şansına erişebildim...yani ucuz kurtuldum ..yani lekesizim.. (Germania)
- Bir sürü insan - bu kulağınıza küpe olsun-hayatları boyunca değerli halıları sever durur ve sonunda çıplak marleylerin üstünde ölürler. Vazgeçmeyi öğrenin, Mahlke! (Kedi ve Fare)
- Londra ve Halep'te olanları karşılaştırabiliyoruz: Örneğin Olimpiyat Oyunları'nda dağıtılan sayısız ışıltılı altın, gümüş ve bronz madalyanın sayısıyla, Sokak savaşına verilen molalarda toplanan, Sıra sıra dizilen ve üzerleri beyaz örtüyle örtünen cesetlerin sayısını. (Sonluluk Üzerine)
- "Deniz buz gibi soğuktu ve bebecikler tepe aşağı gelmişlerdi. Bunu yazmalısın. Madem hayatta kaldın, bunu bize borçlusun. Sana bir gün her bir şeyi anlatacağım, baştan sona, sen de yazacaksın ... " (Yengeç Yürüyüşü)
- Çünkü hakikat, üç satırı geçmez... (Yengeç Yürüyüşü)
- (...) elbette mezarlıklarda şu Allahın belası politik fikir ayrılıkları sona ermeliydi. "Onu bilir, söylerim," diye bağırıdı kadın, "ölümle, düşman düşman olmaktan çıkar." (Kurbağa Güncesi)
- Öylece sayfadan sayfaya, bir kitaptan öbürüne yaşadım. İçimde hep kahramanlar kaynıyordu. (Soğanı Soyarken)
- O, kendisiyle savaşmak zorunda olduğumuz iç düşmandan sözettiğinden beri bana korku aşılamış olduğunu bugün gibi anımsıyorum. (Yüzyılım)
- Kendi varlığınıza alışın ki kalbiniz huzura kavuşsun ve şeytan ifrit olsun. (Teneke Trampet)
- Sohbet odasında kah Almanca kah ingilizce yürütülen gevezeliklerden yine de bazı olgular çıkartılabiliyordu. Sohbetçilerden biri, Diewerge'nin savaşın başlamasından hemen sonra Danzig'deki Reich Radyosu'nun başına getirildiğini biliyorsa, öteki onun savaştan sonraki faaliyetlerini sıralıyordu: Diewerge, aralarında daha sonra Hür Demokrat Parti milletvekili olan Achenbach'ın da bulunduğu yüksek rütbeli Nazilerle birlik olup güya Kuzey Ren-Westfalyalı Liberal Parti'nin içine sızmış. Aynı zamanda, diye söze karışıyordu bir üçüncü sohbetçi, yetmişli yıllarda Nazi Partisi'nin eski propaganda uzmanı, HDP'nin kara paralarını aklamayı başarmıştı, hem de Ren'deki Neuwield'de. Tıkabasa sohbet odasına en sonunda Davos'taki katil hakkında sorular da eklendi, bu sorulara kesin yanıtlar verildi. (Yengeç Yürüyüşü)
- “Yağmur birleştirir insanları.” (Kedi ve Fare)
- ...istisna olmasını her şeyi reddetmesine borçluydu asıl. (Soğanı Soyarken)
- İnsanoğlu yaşadığı her yerde çöp bıraktı, her yerden çöp bırakarak ayrıldı. En son hakikati arayıp bulmaya çalışırken ve Tanrısının izini sürerken bile çöp üretmekten geri kalmadı. Toprak kazılmaya görsün, kat kat yığılmış çöpten hemen tanınabiliyordu, çünkü insanın ürettiği çöp insanın kendisinden uzun ömürlüdür. Yalnızca çöptü ki, insan soyu yok olup gittikten sonra da varlığını sürdürür. (Dişi Fare)
- Yağmur, birleştirir insanları. (Kedi ve Fare)
- “Onun ne düşündüğünü ve ne düşüneceğini kimse bilmiyordu, “diyor bana. “ Her zihin kilit altındadır, yalnızca onunki değil. Yasak bölgedir orası. Alın kemiğini açmanın anlamı yok. Hem hiç kimse aklından geçeni söylemez ki. Söylemeye kalkan, daha ilk cümlenin yarısına gelmeden yalan söyler. ‘ O sırada şunu düşünüyordu’ ya da Düşünceleri şöyleydi…’ diye başlayan cümleler hep koltuk değneği gibi olmuşlardır. Bir zihinden daha sıkı kapanan şey yoktur. Evet, ölüm anında bile düşüncelerinde aldatabilir insan. (Yengeç Yürüyüşü)
- O zaman yaptığı işi yüzüne gözüne bulaştırmakta bıkıp usanan Tanrı, bizim direngenliğimiz karşısında Nuh’un itaatsizliğinin işe yaramadığını görerek gülmeye başladı. Her zamanki gibi yukardan şöyle seslendi: Bundan böyle yeryüzünde fareler insanların yanından eksik olmayacak, bütün bela ve müsibetleri onların başına musallat edecek. (Dişi Fare)
- Ve Nuh, Tanrı’nın kendisine buyurduğu gibi yaptı; kuşların, hayvanların ve yerde sürünen hayvanların hepsinden dişili erkekli gemiye aldı; yalnızca biz fareleri dışarda bıraktı, sokmadı teknesine. Bizler onun için ne temiz hayvanlardık ne temiz olmayan. Bize karşı insanların beslediği önyargının, kendilerini kusacak gibi olmaya zorlayan biz yaratıklara karşı nefretinin ve ocağımızı söndürme arzusunun kökleri bu kadar eskiye dayanıyor işte. (Dişi Fare)
- Çünkü hakikat, üç satırı geçmez… (Yengeç Yürüyüşü)
- "Hüsranla sonuçlanmış bütün okul reformlarını göz önüne alarak okula gitme zorunluluğunu kaldıracağımdan kısa bir süre içinde ortaya ...hiç bir kısıtlamayla karşılaşmayan okuma sevgisiyle kalın ciltlere dalmış eğitimin "bozmadığı "çocuklar çıkardı.. (Germania)