Divân-ı Kebir'den Seçmeler - Mevlana Celaleddin-i Rumi Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Divân-ı Kebir'den Seçmeler kimin eseri? Divân-ı Kebir'den Seçmeler kitabının yazarı kimdir? Divân-ı Kebir'den Seçmeler konusu ve anafikri nedir? Divân-ı Kebir'den Seçmeler kitabı ne anlatıyor? Divân-ı Kebir'den Seçmeler PDF indirme linki var mı? Divân-ı Kebir'den Seçmeler kitabının yazarı Mevlana Celaleddin-i Rumi kimdir? İşte Divân-ı Kebir'den Seçmeler kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Mevlana Celaleddin-i Rumi
Çevirmen: Mehmet Kanar
Yayın Evi: Say Yayınları
İSBN: 9786050201919
Sayfa Sayısı: 520
Divân-ı Kebir'den Seçmeler Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Duydum ki ayrılacakmışsın buradan, etme
Gösteriyorsun sevgini başka eşine dostuna, etme
Garipsin sen bu dünyada; ne yapacaksın gurbette?
Hangi ciğeri yaralıya kastın var? Etme
Kaçırma kendini bizden; gitme ellere
Kaçamak bakar durursun başkalarına, etme
Ay yüzlüm! Felek alt üst oldu senin yüzünden
Yıkar, yerle bir edersin bizi; etme
Neden vaatte bulunur, neden yeminler edersin?
Yemini, işveyi kalkan edersin kendine; etme
Haram düşkünü gözlerim güzelliğinin hırsızıdır
Canım benim; bakış hırsızına ceza kesersin; etme!
Divân-ı Kebir... Bir aşk kitabı, aşkın kitabı... Hissin, yalvarışın, yakarışın, aşkın yazıya dökülmüş hali... En içten duyguların, en içten ağlamaların, vuslatsız arayışların hüznünü hecelerinde taşıyan, benzeri olmayan bir eser.
Mevlânâ’nın Mesnevi kadar bilinen, Mesnevi kadar okunan eseri Divân-ı Kebir’den titizlikle seçilmiş ve Farsçalarıyla beraber sunulmuş gazel ve rubailer, adeta bizleri aşkın sonsuzluğuna savuran bir rüzgâr...
Divân-ı Kebir'den Seçmeler Alıntıları - Sözleri
- Birisi ile sohbet etmek canı onun rengine boyar. Yani insan konuştuğu, arkadaş edindiği kişinin huyunu benimser.
- İnsanlar arasındaki bu kadar kavgaya, gürültüye, bu kadar sertliğe, kabalığa, uyuşamazlığa lüzum var mı? Hepsi de aynı yolun yolcusu, aynı kervanın adamları değil mi? Hepsinin de yiyeceği aynı yiyecek değil mi?
- Damla sensin, deniz sensin, lütuf sensin, kahır sensin Şeker sensin, zehir sensin; fazla üzme beni.
- Kendi gölgemden kaçıyorum; Gölgesinden kaçanda dur durak mı kalır?
- Zindanda Yusuf gibi bir arkadaş bulan kişi zindandan çıkmak ister mi?
- Allah'ım, bana acımayana, bana kötülük yapana sen acı!
- Ben neredeyim, bu dünyanın sevinci, kederi nerde! Ben neredeyim; yağmur, oluk kaygısı nerde! Neden dönmeyeyim kendi öz alemime? Gönül nerede, bu dünyayı seyretmek nerede!
- ...insan kendinde bulunanı unuttu, kendi yaratılışını hatırına getirmedi.
- Peki gönül dediğin nedir? Senin bağında açılmış bir çiçek.
- Ey sevgili, ilacım de sensin, çarem de sensin. Yüz parça olmuş gönlümün nuru da sensin, çaresiz gönlümde, senden başka ne varsa hepsi yok oldu, beni kimsesiz bırakma! Gel!
- Bu dünya, yaşanacak bir yer değildir! Bu dünyada birbirleri ile savaşan insanlar, barıştıkları zaman bile, gönülleri kinlerle doludur. Bu dünyanın sabahı bile yalancıdır! Çünkü, sabahının arkasında gece gizlenmiştir; burada sonsuz sabah yoktur!
- "Ve sen? Kendi içine giden o uzun yolculuğa ne zaman başlayacaksın?"
- Her ne kadar aşk erkeğin de kadının da aklını çeler, fıkrini elinden alırsa da, eminlik de aşktadır, adalet de ondandır.
- • Ey zavallı insan, gurura kapılma! Dünya seninle dolsa, kar gibi her tarafı kaplasan, güneşin sıcaklığı vurunca erir, yok olur gidersin. • Ey kar yığını! Eri, yok ol! Baştan başa toprak ol, toprak ol da bir bak ilkbahar gelince, hor görülen, ayak altında ezilen o toprak nasıl süslenir, güzelleşir! • Ayak altında çiğnenen o değersiz toprak, insana balçık olur da şereflenir. Derecesi yücelir. Öyle bir hal alır ki parlaklığı ile iki dünyayı da aydınlatır.
- Gönül, sözlerle dopdolu, fakat söylemeğe imkan yok!
Divân-ı Kebir'den Seçmeler İncelemesi - Şahsi Yorumlar
3. GELENEKSEL ŞEBİ ARUZ ETKİNLİĞİ İÇİN YARDIMCI OLAN HERKESE TEŞEKKÜRLER;: Hamdım, piştim, yandım Bu üç cümleden ibarettir Hayat. İnsan hamdır, nefis ile mücadelesi ile başlar pişmesi, taki Allah'dan gayri herşeye Lâ diyerek başlar sanırım yanması. Bizim haddimiz değildir ki, Derya' yı incelemek naçizane elimizden gelenleri paylaşmak istedim... Dostlarıma abilerime ablalarıma etkinliğe, paylaşımlarıyla, iletileriyle okudukları kitaplarla, katkıda bulunan herkese yardımların dan dolayı çok ama çok teşekkür ederim. Sayelerinde, hayalim olan Şebi Ârus etkinliğini Allah'ın izniyle yaptık ve o kadar keyif aldım ki, gerçekten hepsine ne desem az.. DİVAN-İ-KEBİR NEDEMEK önce ona bi bakalım Dîvân-ı Kebîr (Büyük Divan) veya Dîvân-ı Şems-i Tebrizî, Muhammed Celâleddin-i Rûmî'nin söylediği ilahi aşk şiirlerinden oluşan, 44 bin 8 yüz 34 beyitlik (rubai beyitleri ile birlikte yaklaşık 50 bin beyit) nazım bir eserdir. Mevlânâ'nın "Âşıklar Divanım" biçiminde adlandırdığı eser aynı zamanda "Şems Divanı" ya da "Divan-ı Şems-i Tebrizî" olarak anılmaktadır. Divan edebiyatında divanların, şairlerinin isimleri ile anılması geleneğine ters düşen bu son adlandırma; Mevlânâ'nın gazellerinin sonunda kendi adı yerine (birkaç istisna dışında) her zaman Şems-i Tebrizi adını kullanmasından kaynaklanmaktadır. Mesnevî'sinde olduğu gibi Allah'a kavuşmadan gönlünün huzur bulamayacağını, ilâhî aşkı yazmada aciz kalıp kaleminin kırıldığını, bu dünyanın bir balçıktan ibaret olduğunu, çok yemenin menzile ulaşmada engel teşkil ettiğini, aşkın akla olan üstünlük ve yüceliğini, nefsin kötülüğünü, miskin miskin oturan insanların bu tembellikleriyle maksada (ilâhî aşk) ulaşamayacaklarını, gecelerin uyumakla değil de aşk ve ibadetle geçirilmesi gerektiğini"[1] vurgulayarak şiirlerini didaktik bir üslupla söylemektedir. Bazı şiirlerinde de gazelin ruhundan farklı olarak sosyal konulara girer; rüşvet yiyen kadıları eleştirir; yalancı şeyhleri, yobaz bilginleri menfaatçi ve aşağılık olarak nitelendirir; pazar yerlerinden, düğün adetlerinden, sokakta oynayan çocuklardan, zulmete direnişten, özgürlükten bahseder Abdulbaki Gölpınarlı Efendinin Düşünceleri ve çeviri yaptığı divan-ı-kebir e yazdığı önsöz "Mevláná benim her şeyim; O olunca ben yokum; önsöz yazabilir miyim O’nun sözlerine? Sonsöz de yazamam. Şu halde edeceğim sözler, bir sunuştur aziz okuyucu. Zaten kitabından bahsedileceğine göre kendisi söylüyor demektir; işte onun için başlık koyamadım bu sözlere." Gölpınarlı’nın Kaleminden Dîván-ı Kebir Mevláná’nın Dîván’ındaki şiirleriyle Mesnevi arasında üslup, ifade, heyecan bakımından hiç mi hiç fark yoktur. Mesnevi’yi didaktik bir eser sayıp asıl lirik şiirlerinin Dîván’ında olduğunu söyleyenler, üslup bakımından bu iki eser arasında bir fark bulunduğunu geveleyenler, okumadan yazanlardır, bilmeden hükmedenlerdir. Didaktik bir eser olmakla beraber Mesnevi de yer yer lirizmin kudretli ifadesini verir. Dîván’daki şiirlerin de birçoğu didaktiktir, fakat Mevláná, inancında o kadar özlüdür ki, inandırmak için söylediği sözlerde de lirizm, didaktikizmi ádeta bünyesinde yoğurur, halleder gider. Dîván’ındaki birçok gazellerde Mesnevi hikáyelerini hülása etmiştir. Mesnevi’deki bahislerin birçoğu Dîván’ında geçmektedir. Sözün özü, hem eda, hem konu bakımından aynıdır; yalnız bu iki eserde tarz ve vezin farkı vardır, o kadar. (...) Şiirinde ámiyánelik hiç yoktur. Mısra ve beyit yapısı hem sağlamdır, hem güzel. Coşkunluğu, heyecanı, duyguyu en yerinde, en kudretli, en özel bir áhenkle verir. Kullandığı sözleri değiştirmeye, daha iyilerini, daha áhenklilerini, daha güzellerini bulmaya hemen hemen imkán yoktur.Mevláná şiirlerinde pek o kadar kafiyeyle de ilgilenmez. Zaten O’nca vezin, kafiye, hattá söz ve ses, mánayı kayıtlayan şeylerdir. (Meczup)
Sevda ordusuna onun gibi bir kumandan gelmez: Divan-ı Kebir, duygu yüklü ve oldukça hacimli bir eser olup içinde yer alan şiirlerin büyük bir kısmı Şems-i Tebrizî’ye duyulan sevginin ve hasretin yansımasıdır. (BUHARA)
Aşk ile meftun, aşk ile fenafillah kalemin böğründen dökülmüş bu sözleri incelemek için ya Mevlana olmak gerek yada Ondan daha büyük sevmek. Bulursak kendimizi şayet Mevlana misali aşk deryasında bir gün, ederiz o vakit cüret, sarfetmek için birkaç hece. (Rêzan Erdem)
Divân-ı Kebir'den Seçmeler PDF indirme linki var mı?
Mevlana Celaleddin-i Rumi - Divân-ı Kebir'den Seçmeler kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Divân-ı Kebir'den Seçmeler PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Mevlana Celaleddin-i Rumi Kimdir?
Mevlâna 30 Eylül 1207 yılında bugün Afganistan sınırları içerisinde yer alan Horasan Ülkesi'nin Belh şehrinde doğmuştur. Mevlâna'nın babası Belh Şehrinin ileri gelenlerinden olup, sağlığında 'Bilginlerin Sultânı' ünvanını almış olan Hüseyin Hatibi oğlu Bahâeddin Veled'tir. Annesi ise Belh Emiri Rükneddin'in kızı Mümine Hatun'dur.
Sultânü'I-Ulemâ Bahaeddin Veled, bazı siyasi olaylar ve yaklaşmakta olan Moğol istilası nedeniyle Belh'den ayrılmak zorunda kalmıştır. Sultânü'I-Ulemâ 1212 veya 1213 yıllarında aile fertleri ve yakın dostları ile birlikte Belh'den ayrıldı.
Sultânü'I-Ulemâ'nın ilk durağı Nişâbur olmuştur. Nişâbur şehrinde tanınmış mutasavvıf Feridüddin Attar ile de karşılaştılar. Mevlâna burada küçük yaşına rağmen Feridüddin Attar'ın ilgisini çekmiş ve takdirlerini kazanmıştır.
Sultânü'I Ulemâ Nişabur'dan Bağdat'a ve daha sonra Kufe yolu ile Kâ'be'ye hareket etti. Hac farizasını yerine getirdikten sonra, dönüşte Şam'a uğradı. Şam'dan sonra Malatya, Erzincan, Sivas, Kayseri, Niğde yolu ile Lârende'ye (Karaman) geldiler. Karaman'da Subaşı Emir Musâ'nın yaptırdıkları medreseye yerleştiler.
1222 yılında Karaman'a gelen Sultânü'/-Ulemâ ve ailesi burada 7 yıl kaldılar. Mevlâna 1225 yılında Şerefeddin Lala'nın kızı Gevher Hatun ile Karaman'da evlendi. Bu evlilikten Mevlâna'nın Sultan Veled ve Alâeddin Çelebi adlı iki oğlu oldu. Yıllar sonra Gevher Hatun'u kaybeden Mevlâna bir çocuklu dul olan Kerrâ Hatun ile ikinci evliliğini yaptı. Mevlâna'nın bu evlilikten de Muzaffereddin ve Emir Alim Çelebi adlı iki oğlu ile Melike Hatun adlı bir kızı dünyaya geldi.
Bu yıllarda Anadolu'nun büyük bir kısmı Selçuklu Devleti'nin egemenliği altında idi. Konya'da bu devletin baş şehri idi. Konya sanat eserleri ile donatılmış, ilim adamları ve sanatkarlarla dolup taşmıştı. Kısaca Selçuklu Devleti en parlak devrini yaşıyordu ve Devletin hükümdarı Alâeddin Keykubâd idi. Alâeddin Keykubâd Sultânü'I-Ulemâ Bahaeddin Veled'i Karaman'dan Konya'ya davet etti ve Konya'ya yerleşmesini istedi.
Bahaeddin Veled Sultanın davetini kabul etti ve Konya'ya 3 Mayıs 1228 yılında ailesi ve dostları ile geldiler. Sultan Alâeddin kendilerini
muhteşem bir törenle karşıladı ve Altunapa (İplikçi) Medresesi'ni ikametlerine tahsis ettiler.
Sultânü'l-Ulemâ 12 Ocak 1231 yılında Konya'da vefat etti. Mezar yeri olarak, Selçuklu Sarayının Gül Bahçesi seçildi. Halen müze olarak kullanılan Mevlâna Dergâhı'ndaki bugünkü yerine defnolundu.
Sultânü'I-Ulemâ ölünce, talebeleri ve müridleri bu defa Mevlâna'nın çevresinde toplandılar. Mevlâna'yı babasının tek varisi olarak gördüler. Gerçekten de Mevlâna büyük bir ilim ve din bilgini olmuş, İplikçi Medresesi'nde vaazlar veriyordu. Vaazları kendisini dinlemeye gelenlerle dolup taşıyordu.
Mevlâna 15 Kasım 1244 yılında Şems-i Tebrizi ile karşılaştı. Mevlâna Şems'de 'mutlak kemâlin varlığını' cemalinde de 'Tanrı nurlarını' görmüştü. Ancak beraberlikleri uzun sürmedi. Şems aniden öldü.
Mevlâna Şems'in ölümünden sonra uzun yıllar inzivaya çekildi. Daha sonraki yıllarda Selâhaddin Zerkubi ve Hüsameddin Çelebi, Şems-i Tebrizi'nin yerini doldurmaya çalıştılar.
Mevlana Celaleddin-i Rumi Kitapları - Eserleri
- Mesnevi'den Seçmeler
- Mesnevi Cilt 1
- Mesnevi Cilt 4
- Fihi Ma Fih
- Gül Bahçesi
- Mesnevi'de Geçen Hikayeler
- Kalem Yazamadı Aşkı
- Dost Görünen Düşman
- Mesnevi
- Toprak Gibi Ol
- Aşkname
- Ya Olduğun Gibi Görün Ya Göründüğün Gibi Ol
- Rubailer
- Aşk Şehri
- Akarsu Gibi Ol
- Mecalis-i Seba (Yedi Meclis)
- Bir Demet Gül
- Mesnevi Bahçesi
- Divan-ı Kebir
- Mesnevi Hikayeleri
- Aşk'a Gel
- Aşk ve Dergah
- Aşk- ı Gizem
- Mesnevi Cilt 2
- Mesnevi Cilt 3
- Mesnevi Cilt 5
- Mesnevi Cilt 6
- Ben Bende Değil
- Mevlana
- Eserlerinden Seçmeler
- Deniz Gibi Ol
- Veciz sözler
- Sufinin Yolu
- Gece Gibi Ol
- Güneş Gibi Ol
- Herkes İçin Mesneviname
- Aşktan Doğduk Biz
- Aşk-ı Lamekan
- Mesnevi'den Erotik Hikayeler
- Mektubat
- Mesnevi ve Şerhi
- Mevlana'dan Seçmeler
- Aşk de Ötesini Bırak Mevlana'dan Öyküler
- Mesnevi'den Her Güne Bir Hikmet
- Ne Olursan Ol
- Divân-ı Kebir'den Seçmeler
- Gerçek Aşk
- Mesnevi'den Çocuklara Seçme Hikayeler
- Etme; Külliyat-ı Şems-i Tebrizi Güldestesi
- Yedi Öğüt
- Mesnevi Aşk Şeriatı
- Seçme Rubailer
- Mesneviden Seçmeler
- Kızıl Postun Eşiğinde
- Sır Tutabilir misin?
- Mevlana'dan Ruha Dokunan Düşünceler
- Aşk
- Mesnevi-i Şerif
- The Love Poems of Rumi
- Mesnevi-i Şerif Şerhi - 1
- Ben Sağırım Efendim
- Şems ile Sohbet
- Can Yücedir Göklerden
- Mesnevi-i Şerif Şerhi - 4
- Sabır Kapısı
- Mesnevi-i Şerif Şerhi - 5
- Mesnevi-i Şerif Şerhi
- Mesnevi (6 Cilt Takım)
- Aşk Dile Gelince
- Mesnevi'den Seçmeler
- Mesnevi’de İnsan
- Aşk Şiirleri
- Eşq Pərvanəsi
- Mesnevi Tercümesi Cilt - 2
- Mesnevi Tercümesi Cilt - 3
- Mesnevi Tercümesi Cilt - 5
- The Masnavi
- Mesnevi-i Şerif Şerhi 2
- Mesnevi-i Şerif Şerhi - 8
- Mesnevi-i Şerif Şerhi - 2
- Mesnevi-i Şerif Şerhi - 3
- Mesnevi-i Şerif Şerhi - 4
- Mesnevi-i Şerif Şerhi - 6
- Mesnevi-i Şerif Şerhi - 7
- Mesnevi-i Şerif Şerhi - 9
- Mesnevi-i Şerif Şerhi - 10
- Mesnevi-i Şerif Şerhi - 11
- Mesnevi-i Şerif Şerhi - 12
- Mesnevi-i Şerif Şerhi - 13
- Mesnevi
- Mesnevi 1
- Mesnevi 2
- Mesnevi 3
- Mesnevi 4
- Mesnevi 5
- Mesnevi 6
- Canan ile Sohbet
- Maşuk ile Sohbet
- Mesnevi'den Seçmeler
- Divan-ı Şems
- Mesnevi Dünya Rüyası
- Mevlana'dan Masallar Set
- Sen Allah’a Güven
- Rumi Mecalis-i Seb'a Yedi Vaaz
- Bütün Eserleri Seçmeler
- Ölü Gibi Ol
- Mesnevi Cilt 4-5-6
- Mesnevi-i Manevi
- Fihi Ma-fih ve Mecalis-i Seba'dan Seçmeler
- Rumi
- Mesnevi Tercümesi Cilt - 1
- Mesnevi Tercümesi Cilt - 4
- Mesnevi Tercümesi Cilt - 6
- Fihi Ma Fih'ten Seçmeler
- Mesnevi'den Hikayeler
- Mesnevi (2 Cilt) & Manzum Tercüme
- Mevlana Celaleddin Rumi'nin BÜTÜN ESERLERİNDEN SEÇMELER
- Dert Etme Dua Et
- Mesnevi'den Seçmeler
- Akıllı Papağan
- Dörtlükler - Rubailer
- Mesnevî-i Muradiye
- Makalat
- Mevlana'nın Mesnevi'sinden Hikâyeler
Mevlana Celaleddin-i Rumi Alıntıları - Sözleri
- "Nice dualar vardır ki ziyanın, helâk olmanın bedduanın ta kendisidir. Yüce Rabbimiz onları kereminden dolayı kabul etmez." (Mesnevi'de Geçen Hikayeler)
- Orada çıxış edən hər bir alim ya keçmiş alimlərin sözünü, ya da övliyalardan bir kəramət danışırdı. Onlara diqqətlə qulaq asan Şəms dözə bilməyib dedi: - Nə vaxta qədər başqalarının sözü ilə zaman keçirəcəksiniz? Nə vaxt "qəlbim Rəbbimdən rəvayət etdi" deyəcəksiniz? Nə üçün başqalarının əsası ilə gəzirsiniz? Haradadır sizin sözləriniz? Haradadır sizin əsərləriniz? Sizin öz qəlbinizin sözü yoxdurmu? (Eşq Pərvanəsi)
- “Cânım benim, ümitsizliğe düşme. Bütün canların ümidi gayb âleminden çıkageldi.” (Aşk Şehri)
- Senin Allah demen, Allah'ın (c.c.) lebbeyk kulum -buyur kulum demesidir. Allah (c.c.) isminin zikrini herkese nasip eder mi, bunu sana nasip etmesi az şey mi? (Mesnevi'de Geçen Hikayeler)
- 'Şimdi sorarım sana, Hangi aşk daha büyüktür ? Anlatılarak dile düşen mi, Anlatılamayıp yürek deşen mi ?' (Canan ile Sohbet)
- Altı kişinin kusurlarını, ayıplarını arkasından söylemek gıybet olmaz: 1. Günah işlemesine engel olmak için söylemek. Bir kimse, babasından gizli haram, günah ve suç işleyince, babasının engel olacağını bilenin, babasına söylemesi veya yazarak bildirmesi gıybet olmaz. Mani olacağı bilinmiyor veya fitne çıkacağı tahmin ediliyorsa elbette haber verilmez. Çünkü düşmanlığa sebep olur. 2. Kusur işleyene acıdığı için söylemek. Bir şeyi bilmeyene nasihat vermek, satılmakta olan malın kusurunu müşteriye haber vermek, evlenecek erkeğe, nikah edeceği kızın ayıbını, kusurunu veya evlenecek kıza, evleneceği erkeğin ayıbını kusurunu haber vermek gıybet olmaz. 3. Müslümanları onun şerrinden, kötülüğünden korumak için söylemek. İnsanları haksız yere döveni, mallarını gasp edeni, çalanı, yahut dili ile söverek, iftira ve gıybet ederek zarar vereni söylemek gıybet olmaz. 4. Bir âlime söyleyip, o kusurun dindeki hükmünü (fetvasını) öğrenmek için söylemek. 5. O kusur, ona isim olmuşsa, onu bu isimle tanıtmak mecburiyetinde olmak. 6. Din düşmanlarını, İslâmiyet'i yanlış anlatanları ve yazanları Müslümanlara açıklayıp haber vermek. İnsanlar arasında bir hastalık hâline gelen gıybetten, bunları yapanları sakındırmalıdır. Bu, hem ona, hem de topluma en büyük hizmettir. (Gece Gibi Ol)
- "Aynan, bilir misin, neden gammaz değil? Yüzünden tozu, pası silinmemiş de ondan!" (Mesnevi-i Şerif Şerhi - 1)
- Peki gönül dediğin nedir? Senin bağında açılmış bir çiçek. (Divân-ı Kebir'den Seçmeler)
- Varlık yoklukta gizlenmiştir. (Mesnevi'den Her Güne Bir Hikmet)
- Gerçekten de ben Rabbime gidiyorum 37/99 O'na tevekkül ederim. O bana yeter. (Bütün Eserleri Seçmeler)
- Gelecek, onu görene kadar şekilsizdir. Bir parayı havaya attığında iki olası gelecek vardır, birinde para yazı gelir, diğerinde tura, ama sen görene kadar ikisi de değildir." (Ben Bende Değil)
- Kendi tuzağına tutulmuşsun, nasıl avcılık bu? Kendi evini soymadasın,ne biçim hırsızsın sen? (Aşk Şehri)
- "Aslında uzak düşen kişi, yine vuslat zamanını arar." (Mesnevi-i Şerif Şerhi - 1)
- Mizacım gereği hiçbir kalbin kırılmasını istemem. (Fihi Ma Fih)
- Allah der ki; Kimi benden çok seversen onu senden alırım. Ve ekler; Onsuz yaşayamam deme, seni onsuz da yaşatırım. Ve mevsim geçer, gölge veren ağaçların dalları kurur, Sabır taşar, Canından saydığın yar bile bir gün el olur. Aklın şaşar, dostun düşmana dönüşür. Düşman kalkar dostun olur. Öyle garip bir dünya, Olmaz dediğin ne varsa olur. Düşmem dersin düşersin. Şaşmam dersin şaşarsın. En garibi de budur ya; Öldüm der durur yine de yaşarsın… Mevlana Celaleddin Rumi Fazla söze gerek bırakmamış Mevlana: Onsuz yaşayamam deme, seni onsuz da yaşatırım……… (Mesnevi)
- "Maddi bedenlerimiz, sûretlerimiz ve dış görüşümüz birer testi gibidir. Güzellik ise ilâhi bir şaraptır. Cenab-ı Hakk, bana Leyla'nın suretinde şarap sunmaktadır. Sizin onu görmeniz, benim görmemden çok farklıdır." (Gül Bahçesi)
- Sen beni bıraktın da derdin bırakmadı. Hakikaten de derdin, gamın, senden vefalıymış! (Seçme Rubailer)
- İnsanların çoğu, insan yiyen canavar gibidir. Onların selam vermelerine pek güvenme. Emin olma... Hepsinin gönülleri şeytan yatağıdır. Kendileri de insan şeytanıdır. (Gül Bahçesi)
- Öyle bir arkadaş istiyorum ki, benim derdimi kendine dert edinsin.Fakat öyle kendinden geçsin ki neşe ile gamı birbirinden ayırt edemesin. (Aşk'a Gel)
- Nice tatlılar vardır ki şeker gibidir, fakat o şeker içinde zehir gizlidir. (Mesnevi)