Doğu Mitolojisi - Joseph Campbell Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Doğu Mitolojisi kimin eseri? Doğu Mitolojisi kitabının yazarı kimdir? Doğu Mitolojisi konusu ve anafikri nedir? Doğu Mitolojisi kitabı ne anlatıyor? Doğu Mitolojisi PDF indirme linki var mı? Doğu Mitolojisi kitabının yazarı Joseph Campbell kimdir? İşte Doğu Mitolojisi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Joseph Campbell
Çevirmen: Kudret Emiroğlu
Yayın Evi: Islık Yayınları
İSBN: 9786056469978
Sayfa Sayısı: 544
Doğu Mitolojisi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Joseph Campbell'in "Tanrının Maskeleri" dizisi, bütün dünya mitolojilerinden bir seçme değil; mitolojiyi insanlığın ürettiği anlama ve anlamlandırma çabası olarak başta felsefe, antropoloji, psikoloji olmak üzere diğer disiplinlerden ve edebiyattan da yararlanarak çözümlediği ve aynı anda bütün bu insanlık birikiminin mitolojiden yararlanarak da anlaşılabileceğini ortaya koyan "tez"li bir başyapıttır. Campbell bu tezini, insanlığın doğum, ölüm, sevgi karşısındaki "kader"ine karşı tek bir kaynaktan doğup gelişen ve farklılaşan manevi yaşamının bütüncüllüğü üstüne kurduğu için de başarılıdır. Dünyanın tarihe geçmiş ve antropologlar eliyle toplanmış mitoslarını anlamlı bir bütünsellik içinde öğrenirken, Freud, Jung, Mann, Spengler, Schopenhauer, Nietzsche, Goethe, Wagner, Joyce, Picasso ve daha birçok düşünür ve sanatçının bu dünyaya bakışlarına, bir de böyle bir pencereden bakacaksınız.
Doğu Mitolojisi, yaşam karşısında birey adına ve toplumun bir üyesi olarak üretilen kültürel yanıtların tanrısız erdemini Hint, Çin ve Japonya'nın felsefe, sanat ve siyaseti, tarih ve toplumsal yapısı bağlamında irdeler, insanlık serüveninin kast, devlet ve ata söylemleriyle üretimini sürdürür…
(Tanıtım Bülteninden)
Doğu Mitolojisi Alıntıları - Sözleri
- "Kendisini kendisiyle fethedene Kendisi arkadaştır. Kendisini kendisiyle fethetmeyen Saldırır düşman gibi kendine." (Mahabbarata 1)
- "Efsaneye göre aynı zamanda kral oğlu olan keşiş Bodhidharma İ.S. 520'de ülkeye geldiğinde Liang hanedanından İmparator Wu tarafından Nanking'de konferans vermeye davet edilmişti. Wu Ti: "Tahta çıktığımdan beri bir çok manastır yaptırdım.Bir çok kutsal metni kopya ettirdim. Sayısız keşiş ve rahibe yetiştirdim. Ne kadar sevap kazanmışımdır?' Bodhidharma: 'Hiç.' Wu Ti: 'Niçin?' Bodhidharma: 'Bunlar küçük işler. Gök veya yerde daha iyi doğumlara neden olabilirler fakat dünyevi işlerdir ve gölge gibi nesnelerini izlerler. Var gibi görünebilirler ama varlıkları yoktur. Gerçek marifet mükemmel ve gizemli olanı saf akılla, insanaklının ötesindekini doğal biçimiyle yakalamak, maddi işlerde aramamaktır.' Wu Ti: 'Öyleyse en büyük anlamıyla Soylu Gerçek nedir?' Bodhidharma: 'Boştur. Soylu bir tarafı yoktur.' Wu Ti: 'Karşımdaki keşiş kim peki?' Bodhidharma: 'Bilmem.' "
- "Kırılmamak için bükül, Düz olmak için eğril. Dolmak için boşal, Parçalan ki yenilen. Az şeye sahip olanlar çoğa kavuşabilirler, Çok şeyi olanların zihni karışır. Dolayısıyla Bilge Temel Birliğe yapışır, Gök, altındaki her şeyle onu sınar. Kendisini göstermez, dolayısıyla her yerde görülür. Kendisini tanımlamaz, dolayısıyla her şeyden farklıdır. Yapacaklarıyla övünmez, dolayısıyla başarır. İşiyle gurur duymaz, işi kalıcı olur. Çatışmaz, Ve bu nedenle gök altındaki hiç kimse onunla çatışamaz... gerçek bütünlük ancak geri dönmekle elde edilebilir." (Tao Te Ching/The Way and Its Power)
- bireyin ilk görevi kendisine verilen rolü oynamaktır, binlerce yıldır güneşin ve ayın, bitkiler ve hayvanların, suların ve yıldızların yaptığı gibi, direnmeden hata yapmadan oynamak... ne insan ne de evren için kişisel özgünlük ve çabayla kazanacak bir şey yoktur aslında. her şey olduğu haliyle muhteşemdir, hayret vericidir zaten.
- Kırılmamak için bükül. Düz olmak için eğril. Dolmak için boşal, Parçalan ki yenilen. Az şeye sahip olanlar çoğa kavuşabilirler, Çok şeyi olanların zihni karışır.
- Efsaneye göre aynı zamanda kral oğlu olan Bodhidharma MS 520’de ülkeye geldiğinde Liang hanedanından imparator Wu tarafından Nanking’de konferans vermeye çağrılmıştı. “Wu Ti: Tahta çıktığımdan beri birçok manastır yaptırdım. Birçok kutsal metni kopya ettirdim. Sayısız keşiş ve rahibe yetiştirdim. Ne kadar sevap kazanmışımdır?’ Bodhidharma: ‘Hiç!’ Wu Ti: ‘Niçin?’ Bodhidharma: ‘Bunlar küçük işler. Gök veya yerde daha iyi doğumlara neden olabilirler, fakat dünyevi işlerdir ve gölge gibi nesnelerini izlerler. gibi görünebilirler, ama varlıkları yoktur. Gerçek marifet mükemmel ve gizemli saf akılla, insan aklının ötesindekini doğal biçimiyle yakalamak, maddi işlerde aramamaktır.’ Evrenin Direği ana fikri kavramayınca aziz Yangçe’yi geçip Wei ülkesinin başkenti Loyang’a gitti, Şaolin tapınağında dokuz yıl yüzü duvara dönük oturdu. Konfüçyusçu bir bilgin, Hui K’e ona yaklaştı, eğitilmek istedi, yanıt alamayınca günlerce hareketsiz oturdu. Kar yağdı. Dizlere kadar yükseldi. Ciddi olduğunu göstermek için kılıcıyla kolunu kesti ve Bodhidharma ona baktı. Hui K’e: ‘Buddha öğretisi hakkında bilgilenmek istiyorum.’ Bodhidharma: ‘Bu başkasından bulunamaz,’ Hui K’e: ‘Öyleyse ruhumu huzura kavuşturman için yalvarıyorum.’ Bodhidharma: ‘Ruhun olunca bunu yapacağım.’ Hui K’e: ‘Yıllarca onun peşinden gittim, fakat aradığımda bulamıyorum.’ Bodhidharma: ‘İşte! Huzura kavuştu.’ Böyle eğitim gören Hui K’e Uzakdoğu Yolu’nun ikinci patriği oldu ve birincisi gitmek üzereyken öğrenciler toplandı. Bodhidharma: ‘Gitme zamanım geldi. Elde ettiklerinizi göreyim.’ Tai Fu: ‘Doğruluk evet ve hayırın ötesindedir. Böyle hareket eder.’ Bodhidharma: ‘Benim tenime sahipsin.’ Rahibe Tsung Ç’ih: Ananda’nın, Akşobhya Buddha Diyarı’nı görmesi gibi: Bir kez görülür bir daha görülmez.’ Bodhidharma: ‘Etime sahipsin.’ Tao Yu: ‘Dört öğe boştur; beş içerik; biçim, duygu, kavram, düşünce ve bilinç de boştur. Gerçek diye tutulacak bir şey yoktur.’ Bodhidharma: ‘Kemiklerime sahipsin.’ Fakat Hui K’e Usta’nın önünde eğilip ses etmedi. Bodhidharma: ‘Özüme sahipsin.’
- Burada, varlığın belirleyici anında, insanın insan olup evrendeki korkunç yalnızlığını kavradığı anda, dünya korkusu kendini ilk kez ışık dünyasının sınırları içinde, katı mekân içinde ölüm karşısında duyulan insani korku olarak hissettirir.
- Doğu’da benzerini aramak boşunadır. Orada ülküsel olan egonun geliştirilmesi değil bastırılmasıdır. Tüm yazında çeşitli biçimlere sokulup yorumlanarak anlatılan formül budur. “Ben” ilkesinin, gerçeklik işlevinin sistematik biçimde, sürekli olarak, ısrarla eritilmesi; sonuç olarak ortada gelişmemiş, kapılmaya tamamen açık, eleştiri dışı mitik özdeşleşmeler kalmıştır.
Doğu Mitolojisi İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Tanrının Maskeleri bu kez Antik Mısır'ın derinliklerine iniyor.İlk ciltte insan kurban etme ritüelinin bu kez nasıl imgesel bir kavrama evrildiğini okuyoruz.Hindistan ve Mısır'ın tarihine, inancın benzerliklerine değinilmiştir.Ptah ve Şiva isimleri ile bildiğimiz iki yaratılış hikayesinin yaşam veren güçleri olarak karakteristik özellikleri irdelenmektedir. Arkeolojik çalışmaların firavun mezarlarını gün yüzüne çıkarması.Bu toplu mezarlarda firavunu defin işlemleri eşliğinde öldürülen veya firavunla beraber ölmeyi seçen insanların yeraltında büyük odalar oluşturduğu biliyoruz.Bu piramitlerin inanç uğruna yapılan en ihtişamlı insan yapımları arasında yerini almasını sağlamıştır.Şayet benim inancım da bu yöndedir. 18 Mart 1813 tarihinde bir İngiliz yüzbaşı tarafından şahit olunan; Hintli bir erkeğin ölümünden sonra genç eşinin de kocasının mezara girip canlı canlı gömülmesine razı geldiği ve olayın başından sonuna kadar ne kendisini ne de akrabalarının en ufak bir pişmanlık dahi gösterilmediği belirtilmiştir. Mitoloji tarihinin ilk anlamları ile değil daha derin kavramlara sahip olduğunu ve bunlar göz önüne alınarak araştırılması gerektiğine kanaat getiren bir görüş sunulmaktadır.Ancak tarihte görüyoruz ki her kültür ilk anlamları ile anlamlandırmaktadır. Yoganın düşünsel ve fiziksel olarak doğuşunu, Cayna dininin barındırdığı hayat ve canlılar ile ilgili bilgileri okumak ufuk açıcı.Özellikle Cayna dini akılları karıştırabilir.İçerdiği bilgiler dönemsel olarak ileri düzeyde.Bu bilgilerin tarihin derinliklerinden geldiğini, bilinmesini görmek akıllara 'teknolojik ve bilgi bakımından tarihinin topluluklarından daha ileri düzeye sahip toplulukların varolduğu ve açıklanamayan sebeplerle kaybolmasını' söyleyen teoriyi daha destekli kıldığını gösterebilir. Budizmin tüm mezheplerini hiçbir detayı atlamadan kavramların bir bütün olarak ele alınması, bizlere Hint inançları hakkında bilgi edinmemizi kolay bir üslupla aktarmıştır. Campbell eserin 3. Kısmında Çin mitolojisini ele almış.Yalnız tamamen kaynakları bir araya getirmektedir.Bu 4 ciltlik eser bir kıyaslama değil daha iyi bir yolla mitoloji tarihinin toplumlar üstündeki etkisini yaşamlarımızın her yönü ile bağlantılarını gözler önüne seriyor. Konfüçyüsçülük,Taoizm ve Çin ulusunun etkisi altına girdiği Budizmin tarihi hakkında detaylı bilgiler ile devam eden eserimiz.Konfüçyüsçülüğün uzun soluklu bir tarihi ve bu felsefik görüşün kitapları ve ibadethaneleri yakılıp yıkıldığından bugün ki öğretilerinin hangisinin gerçek hangisinin sahte olduğunu bilememektedir.Bu yüzden hepsi geçerli sayılmaktadır.Çin tarihide derinlemesine irdelenmiştir. Japon dinleri ve Budizmin etkisi altına girdiği tarihte yaşananları aktarmıştır.Eser 1968 yılında yayınlanmış ve içerisinde o tarihte Japonya'da varlığını sürdüren dinleri ve inanan insanların istatistik bilgileri verilmiş.Budizm etkisini hala sürdürmekte olduğu görülmektedir.Ancak azınlıkta olan taraftadır. Eserin son kısmında Tibet halkına Çin halkının inanç yüzünden yaptığı insanlığa aykırı davranışları aktarılmış.Okuyucu tarihin karanlık tarafı ile bağlantı kurunca dehşete düşüren bilgiler okuyabilir. Benim şahsi görüşüm insan eliyle icat edilen dinlerin insan elinde kana bulanmasıdır.İnanç uğruna dökülen kanın, yapılan katliamların insan türünün (içerisinde barınan tüm canlıları ile) dünyasını ateşe atmıştır ve atmaktadır. (Volkan Uzunyurt)
4/5 Stars (%78/100) This is the second book in the series called The Masks of God by Joseph Campbell, aka the God of Mythology himself. Whenever you hear the word mythology, Campbell's name is always mentioned. Campbell is extremely important in the field of myths. I've used him as a source for hundreds of times. It is no wonder that this series is also very good. As it can be understood from the title, this book mainly deals with Asian myths and legends. I am especially interested in Japanese mythology, so this book was great for me. I borrowed it from my university library and finished it within a day. It is very fun to read but also very informative. Great source for research but also great to just spend some time and relax. (Mert Öncel)
Doğu Mitolojisi PDF indirme linki var mı?
Joseph Campbell - Doğu Mitolojisi kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Doğu Mitolojisi PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Joseph Campbell Kimdir?
Asıl olarak mitler üzerine devrim niteliğindeki çalışmalarıyla tanınan Amerikalı yazar, editör ve öğretmen. New York City’de doğmuştur.
Pablo Picasso ve Henri Matisse’in sanatının, Sigmund Freud ve Carl Jung’un psikoloji çalışmalarının ve James Joyce ve Thomas Mann’ın yapıtlarının etkisiyle, Campbell bütün mit ve destanların, toplumsal, kozmolojik ve ruhsal dünyayı açıklamaya yönelik evrensel insan çabasının kültürel dışavurumları olarak birbirine bağlandığını ortaya koyan bir kuram geliştirdi. Campbell’in ilk özgün çalışması olan Kahramanın Sonsuz Yolculuğu (1949), daha sonra sıkça başvurulan bir klasik oldu; ilk olarak burada, bütün kültürlerin kahraman mitlerinde ortak tek bir kalp bulunduğunu ortaya koymuştur. Daha sonraki, dört ciltlik Tanrının Maskeleri (1959-1967). [İmge Yayınevi, 1992] ve Mitsel İmge adlı yapıtları, bu kuranın daha ayrıntılı bir serimini sunmaktadır.
Joseph Campbell Kitapları - Eserleri
- Mitolojinin Gücü
- Yaratıcı Mitoloji
- İlkel Mitoloji
- Batı Mitolojisi
- Doğu Mitolojisi
- Kahramanın Sonsuz Yolculuğu
- Tanrıçalar ve Tanrıça’nın Dönüşümleri
- The Hero's Journey: Joseph Campbell on His Life and Work
Joseph Campbell Alıntıları - Sözleri
- "İnsanlar çoğu kez Tanrıça'yı sadece bir doğurganlık ilahesi olarak düşünürler. Hiç de öyle değildir. O müz'dür. Şiirin esin kaynağıdır. Tinin esin kaynağıdır. Dolayısıyla, üç işlevi vardır: Bize hayat vermek, öldüğümüzde bizi almak ve tinsel, şiirsel idrakimize esin kaynağı olmak." (Tanrıçalar ve Tanrıça’nın Dönüşümleri)
- Yılanın semavi işareti de büyüyen ve solan, görüntüsünü yok eden ve gene büyüyen Aydır. (Batı Mitolojisi)
- Tanrı tek yasak şeyi gösterir. O zaman Tanrı insanın o yasak meyveyi yiyeceğini çok iyi biliyor olmalıdır. Ama insan bunu yaparak kendi hayatına başlamıştır. Hayat gerçek manada bu itaatsizlik eylemiyle başlamıştır. (Mitolojinin Gücü)
- Kitabı Mukaddes'in övünçlerinden biri, kendininkinden başka tüm tapınma yollarını lanetlemedeki üstünlüğüdür. (Batı Mitolojisi)
- "Hayatın kaynağı nedir? Kimse bilmiyor. Daha atomun ne olduğunu bile bilmiyoruz. Bir dalga mı yoksa bir partikül mü? Her ikisi birden. Bu şeylerin ne olduğu hakkında hiçbir fikrimiz yok. Tanrısal olandan söz etmemizin nedeni bu. Aşkın bir enerji kaynağı var. Fizikçi atomun altındaki partikülleri incelediği zaman, bir ekran üzerinde bir iz görüyor. Bu izler gelip gidiyor, gelip gidiyor. Bizler de gelip gidiyoruz. Tüm canlılar gelip gidiyor. Bu enerji her şeye özünü veren enerji. Mitolojideki tapınma da bunu hedef alır." (Mitolojinin Gücü)
- “Gerçek birdir, fakat bilgeler ona birçok isim takmışlardır.” (Kahramanın Sonsuz Yolculuğu)
- Kaza bir kaderin boy vermesini sağlayabilir (Kahramanın Sonsuz Yolculuğu)
- "O sabah gazetelerde ne olduğunu bilmeyeceğiniz, arkadaşlarınızın kim olduğunu bilmeyeceğiniz, kimseye ne borçlu olduğunuzu ve kimsenin de size ne borçlu olduğunu bilmeyeceğiniz bir odanız ya da gün içinde birkaç saatiniz olmalı. Burası, yalnızca olduğunuz ve olabileceğiniz kişi olma deneyimini yaşayabileceğiniz ve bu kişiyi ortaya çıkarabileceğiniz bir yer olmalı. Burası yaratıcı kuluçka yeridir." (Mitolojinin Gücü)
- Tanrı tek yasak şeyi gösterir. O zaman Tanrı insanın o yasak meyveyi yiyeceğini çok iyi biliyor olmalıdır. Ama insan bunu yaparak kendi hayatına başlamıştır. Hayat gerçek manada bu itaatsizlik eylemiyle başlamıştır. (Mitolojinin Gücü)
- "İster ilkel isterse yüksek uygarlıklara ait olsun, mitolojilerin çoğunda tanrı veya tanrıçalar doğanın enerjilerinin kişileştirilmiş simgeleridir. Enerjiler birincilken, mabutlar ikincildir. Doğanın enerjileri dış dünyada olduğu gibi içimizde de mevcuttur, çünkü bizler doğanın birer parçasıyız. Dolayısıyla, bir mabut üzerine düşünmekte olduğunuz zaman, kendi tin ve psişenizin güçleri üzerine ve aynı zamanda dışarıdaki güçler üzerine düşünmektesinizdir. Dünyadaki (bir iki istisna hariç) hemen hemen bütün dinî geleneklerde bireyin hedefi doğa ve kendi doğası ile uyum içine girmek, böylelikle hem fiziksel hem de psikolojik sağlığını kazanmaktır. Geleneğimizde bunlara doğa dinleri deriz; bunların tanrıları yahut tanrıçaları nihai terimler değil, tinsel enerjilere yapılan göndermelerdir. Yani mitolojiyi doğru anlarsak, saygı ve hürmet gösterilen nesne nihai terim değil, bireyin içinde ikamet eden bir enerjinin kişileştirilmiş halidir." (Tanrıçalar ve Tanrıça’nın Dönüşümleri)
- Sümer-Babil göksel mitolojisi, kozmik dişinin özelliklerini Venüs gezegeninin evreleri ile tanımlamıştı. Sabah yıldızı gibi bakireydi o, akşam yıldızı gibi sürtük, gece göğünün hanımı olarak ayın karısı; ve güneşin yalımı ile yok olduğunda cehennem cadısıydı. (Kahramanın Sonsuz Yolculuğu)
- "Ruh aslında hayatın hoş kokusudur. Hayatın içine üflenen bir şey değildir, hayatın içinden gelir.." (Mitolojinin Gücü)
- "Geçmişin kuyusu çok derin; belki de dipsiz demek daha doğru. Ne kadar derinden seslenirsek, geçmişin derinlerine o kadar iniyor ve o kadar aşağılara batıyoruz. İnsanlığın ilk temellerini buldukça, tarih ve kültürünün kavranılmazlığı daha çok anlaşılıyor." Thomas Mann, Yusuf ve Kardeşleri, s.3 (İlkel Mitoloji)
- “Ah insanlar! Ve ‘insanlar’ şu veya bu kişi değildir, ‘insanlar’ daima başkalarıdır, şu veya bu kişi değil, saf ‘başkası’ dır, hiç kimse olmayan kişidir, ‘insanlar’ sorumsuzdur. ‘Ben, toplum içindeki ‘ben’ , toplumsal ‘ben’ . ‘Diyorlar ki’ye dayanarak yaşadığımda ve yaşamımı bununla doldurduğumda, tek başıma olan beni yığınsal ‘ben’ içinde eritiyorum demektir, kendimi ‘insanlar’ yapıyorum. Kendi yaşamımı yaşamak yerine, onu başkalarına dönüştürerek yaşamaz oluyorum.” (Yaratıcı Mitoloji)
- “Dünyadaki yaşam, olanaklı olduğu kadarıyla mükemmel biçimde nerdeyse kaybolmuş -ve keşfedilmesi gereken- gök törenlerinin insan gövdesine yansıtılmasıdır.” (İlkel Mitoloji)
- “Tanrının işi büyüktür fakat en büyüğü gökteki yazısı değil, dünyadaki yaşamdır.” (İlkel Mitoloji)
- "Ruh aslında hayatın hoş kokusudur. Hayatın içine üflenen bir şey değildir, hayatın içinden gelir.." (Mitolojinin Gücü)
- Dante nin korkulu karanlık ormanıyla Sessiz Thalia' nın dairesinin ve vadinin sonunda ulaştığı "doğru yolu gösteren gezegenin ışınlarıyla örtülmüş" tepesiyle Apollo'nun Helikon Dağının benzeştiğine ilişkin kuşkuları maceranın hemen sonrasındaki olay artırmaktadır. Dantenin anlattığına göre hemen üç tehlikeli hayvan görülür; birincisi dişi leopardır, "hafif ve çevik, benekli postu var". İkincisi aslandır, "başı yukarda öfkeli bir açlıkla bana doğru geliyor." Sonuncusu dişi kurt, "zayıflığına karşın her türlü özlemle dolu ve o zamana kadar çok insanın yaşam umudunu kırmış gibi görünüyor, Leopar, hoş ve farklı görünümüyle, Dante için etin, Gafurius'un deseninde köpek başının temsil ettiği yanlış boş hırslarını dile getiriyor. Aslan gururu, kendi sınırlarıyla kapalı kalan insanın Tanrıyı görmesine engel olan en büyük günahı anlatıyor. Ve dişi kurt hırsı, zamanın alıp götürdükleri için verilen savaşımı temsil etmekte. Bunlar doğru yolu kaybeden İnsanı tuzağa düşüren hayallerin güçleri, zamanın boş çekiciliğinin işlevleri. (Yaratıcı Mitoloji)
- “... insanlığın yeni düzeninin ürettiği zihin ve bilimin insanlık tarihinde daha önce görülmemiş bir biçimdeki bilin ürünüdür (bu kadarı güvenle söylenebilir) yani profesyonel, tam zamanlı çalışan, eğitim gören ve katı biçimde örgütlenmiş olan tapınak rahibinin ürünüdür.” (İlkel Mitoloji)
- Zihin tuhaf yollara sapabilir ve bedenin istemediği şeyleri isteyebilir. Mitler ve ayinler, zihnin bedenle harmonisini sağlama ve hayat şeklini doğanın dikte ettiği şekle sokma araçlarıydı. (Mitolojinin Gücü)