Doğudaki Hayalet - Pierre Loti Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Doğudaki Hayalet kimin eseri? Doğudaki Hayalet kitabının yazarı kimdir? Doğudaki Hayalet konusu ve anafikri nedir? Doğudaki Hayalet kitabı ne anlatıyor? Doğudaki Hayalet PDF indirme linki var mı? Doğudaki Hayalet kitabının yazarı Pierre Loti kimdir? İşte Doğudaki Hayalet kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Pierre Loti
Çevirmen: Yavuz Keskin
Orijinal Adı: Fantome d'Orient
Yayın Evi: Mendirek Yayıncılık
İSBN: 9786056386022
Sayfa Sayısı: 120
Doğudaki Hayalet Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Uzun sessiz görüşmemiz sanki bizi birbirimize daha çok yaklaştıran türlü türlü evrelerden geçiyor. Bedenlerimizin neredeyse yeniden birleştiği izlenimini alıyorum şimdi tümüyle, yılların, uzaklıkların, dünyanın dört bir yanına yolculukların ve benim için onun yazgısını saran çözülmez gizemin getirdiği bunca ayrılıktan sonra aynı yerde olduğumuzu duyumsuyorum.
(Arka Kapak)
Doğudaki Hayalet Alıntıları - Sözleri
- "İnsan diline sığmayan düşler ardında koşardık.."
- Ama satır aralarında, "gücsüz" ses vermeyen sözcükler arasında uyuyan, dile getirilmemiş her şey yavaşça uyanıyor...
- Hedefe varmak üzereyim, nerdeyse geldim sayılır..
- Küçük ayrıntılar silinmezcesine kazınıyor belleğe.
- Bir yere varmak için acele eden insanlar gibi küreklere asılmış hızla gidiyoruz -peki bu acele neden ?
- Ne acılı ne çare bulunmaz bir üzüntü bu, onunla bir daha hiç, hiçbir düşünceyi paylaşamamak!
- Şu anda burada yanım da olsaydı gidip elinden tutardım, çekinmeden, gülümseyerek.
- Yanlızca geceleri, düşlerdeki ayıklık anlarında dinmek bilmeyen pişmanlıklarım sürekli aynı biçimde geri geliyordu....
- Mutsuz bir masal oyunu olan yaşamımın unutulmaz bir perdesi orada oynandı mutlaka, o yüzden oraya dönmek düşüncesi böyle tedirgin ediyordu beni...
- Okşanmak isteyen bir çocuk havasıyla kayıkçım çıplak kollarını gösteriyor Bana, ağrımaya başladığını söylüyor; hep böyle hızlı gitmek zorunda mıyız...!
Doğudaki Hayalet İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Kitapta İstanbul'dan bahsedildiği için merak edip almıştım güzel bir kitap zaten sayfası az hemen bitiyor ben severek okudum Türk dostu yazar Pierre Loti'nin İstanbul izlenimleri ve tutkulu aşk macerasından oluşuyor kitap alıp okuyabilirsiniz (kitaplığımdan Notlar)
Loti ve Aziyade: Julien Viaud, sanırsam herkesin mutlaka duyduğu Pierre Loti. Çoğumuz kendisini İstanbul’da Eyüpsultan ilçesinde ki Pierre Loti Tepesi’nden duymuşuzdur. O tepeye 1800’lü yılların ikinci yarısından sonra geldiğini o manzaraya nazır nargilesini ve kahvesini içtiğini, kendisinin Türk hayranı ve dostu olduğunu… Ve de dillere destan sevgilisi Aziyade’yi… Loti aslında bir deniz subayıdır. Loti, Deniz Harp Okulu sınavlarına giriş sınavına hazırlanmak için gittiği Paris’te 1866 yılının Kasım ayından itibaren tutmaya başladığı günlükleri ileride oldukça işine yarayacaktır. Loti’nin, Türkiye’ye ilk gelişi asteğmen olarak uygulama gezisine çıktığı Jean-Bart gemisiyle 20/25 Şubat 1870 tarihleri arasında İzmir’e ayak basarak başlar. Fakat bu gelişinden çokta bir şey anladığı söylenemez. Bir sonraki gelişi 1876 yılına denk gelir. Bu 6 senelik arada ise kendisi Tahiti’ye oradan da Senegal’e geçer. Tahiti kraliçesinin nedimeleri bu deniz subayına tropikal bir çiçeğin ismi olan ‘’Loti’’ ismini takarlar. Senegal’de yaşadığı bir gönül davası da düş kırıklığı ile sona erer. Selanik’te bazı karışık olaylar yaşanmaktadır. Fransız ve Alman konsoloslarının öldürülmesi ile katiller idam ile cezalandırılmış ve Loti’nin de içinde bulunduğu bir gemi filosu Selanik’e bu idamı izlemek üzere gönderilmiştir. Suçluların idamından üç gün sonra subaylara kentte gezme izni verilmiştir. İşte ne olduysa ve bundan sonrasında neler olacaksa bu kent gezisi sırasında camii önünde iki leyleğin dövüşünü izlerken kendisine çevrilmiş iki iri yeşil gözün farkına varır. Bu gözler, yaşlı tüccar Abeddin’in dört karısından biri olan on sekizinde bir Çerkez kızın gözleridir. Bu kız ki, Loti’yi seneler sonra bile Türkiye’ye getirecek ve onun mezarını aratacak olan güzeller güzeli kızdır. O bakışmadan sonra artık buluşmak kalır geriye ve Aziyade’nin hizmetçisi Hatice ve Loti’nin rıhtımda tanıştığı Musevi kayıkçı Samuel’in yardımları ile gizli buluşmalar başlamıştır. Olaylar gittikçe aşka dönüşmüş bu arada Loti’nin, Senegal’deki hayal kırıklığından eser kalmamıştır. Bir süre sonra Loti, İstanbul’da ki Gladiateur Gemisi’nde göreve atanır. Bu durumdan ötürü ayrılık beklenirken, Aziyade’nin de sonbaharda başkente taşınacağı belli olur. Kocası evini İstanbul’ a taşıyordu. Kader ağlarını ördükçe örmeye devam ediyordu. Loti’nin İstanbul’da ki ilk görev süresi 1 Ağustos 1876 ile 17 Mart 1877 tarihleri arasındadır. Loti, bu süreler içersinde gün geçtikçe bir Türk gibi giyinir, yer-içer hatta Karagöz seyretmeye gider olmuştu. Önceleri Beyoğlu’da bir otelde kalsa da zaman içersinde Eyüp'te bir ev tutar ve yerleşir. Bu süre zarfında Aziyade’de İstanbul'a yerleşir. Aziyade’nin kocası iş sebebi ile sıklıkla İstanbul dışında bulunur. Bunu fırsat bilen Aziyade , bu anlarda hemen sevgilisi Loti’nin evine gelir ve birkaç gün orada kalır. Burada ki en büyük sorulardan biri, bir Müslüman kadının Loti’nin evine bu kadar rahatça girip çıkması nasıl oluyordu. Burada devreye üç ihtimal giriyor. Birinci ihtimal; Loti’nin dediği gibi : ‘’Bu durum çevrede üstü kapalı kabul edilmişti.’’ İkinci ihtimal; Aziyade’nin hayali bir sevgili olduğudur. Üçüncü ve son ihtimal ise; Loti’nin bir eşcinsel olduğu ve Aziyade’nin kadın değil erkek olduğu iddialarıdır. Hangi ihtimal doğru bilemiyorum. Fakat, Aziyade’nin aşkı sonrası Loti’ye Türk Dünyası kapıları açılmıştır. Bu aşk ile Türkleşmeye başlayan Loti, Türkiye’nin savaş durumlarında kendi ülkesi için duyduğu her şeyi Türkiye içinde duymaya başlar ve bunu kendisi de ifade eder: ‘’Gönlü(nün) haritasından silinmek istenen bu güzel ülkeden yana (olduğunu), hiç farkına varmaksızın yavaştan Türkleş(tiğini) itiraf eder. Artık, kendi memleketi tehditle ve ölüm tehlikesiyle karşılaştığı zaman duyacağı coşkuyu biraz Türkiye için de duy(mamaktadır).’’ Bir gün görevinin İstanbul’da biteceğinin farkındadır Loti ve 1877/1878 (93 Harbi) çıkmasından bir süre öncede 17 Mart 1877’de sevgilisine geri geleceğine dair sözleri verip gider. Türkiye’den gidişi ile birlikte içini keder ve özlem kaplar. Bunun çaresi olarak yazmayı özellikle de Aziyade’yi yazma yolunu tutar. Bu düşünceler ile Loti ilk eserini Aziyade ismi ile 1879 yılının Ocak ayında verir. Doğu'daki Hayalet eseri ise Türkiye on sene sonra Aziyade’nin mezarını bulmak için dönüşünde çektiği sıkıntı ve pişmanlıkları ele aldığı eseridir. Eser uzun olmamak ile birlikte fazlaca betimle ile sizi sıkmaya başlıyor fakat bu hikayenin sonu nereye varacak ve acaba Aziyade hayatta mı soruları yüzüne sonuna kadar okutturuyor. Loti’yi bu eserinde ciddi manada Türkleşmiş, bu toprakların gerekliliklerine oldukça hakim olarak göreceksiniz. Loti’nin, bir Türk dostu mu yoksa ajan ve misyoner mi olduğu hala tartışılan konulardır. Birinci Dünya Savaşı’nın çıkmasına yakın dönemlerde kendisinin Osmanlı Ordusunun Başkomutanvekili olan Enver Paşa’ya gönderdiği, Almanlar ile ittifak edilmemesi lazım tarzında ki mektubu ve devlet büyükleri ile iletişimi Cumhuriyet ile de devam etmesi bu sorulara sebeptir. Bugün, Pierre Loti Tepesi olarak anılan tepenin 1932’ye kadar İdris-i Bitlis Tepesi olarak anıldığı 1932’de Gazi Paşa’nın emriyle değiştirilmesi Loti’ye ajan gözüyle bakanların hışmına uğrarken Loti’yi Türk dostu olarak görenlerin hoşuna gitmiştir. (Burak CAN)
Selanik’te başlayan bir aşkın ilk zamanlarından başlayan bir kitap. Selanik! Benim de büyük aşkım, büyük sevdam orada doğdu. Hatta bir çoklarımız için de durum böyledir. Sonra İstanbul yolu başlar, iki sevgili ayrı ayrı gelip İstanbul’a yerleşir. Ancak bir ihtilaf vardır burada. Bir erkeğin haremindeki Müslüman bir kadın nasıl olurda bir Hristiyan ile birlikte olurdu? Hatta bundan ötesi de vardır. Aziyade yoksa bir erkek miydi? Zaten bende okurken bundan ötesine odaklandım. Çocuklar, ihtiyarlar, zenciler, kadınlar, erkekler hep bir konu edinirken nedense Aziyade için gerçek isim gizli tutuluyordu. Bu büyük merak beni derinden etkiledi. Aslında araştırsam da bir şey bulamadım. Bu yüzden de bilmediğim noktaya dair sadece şüphelerimi belirtip ötesini anlatamam. Mutlu geceler diliyorum. Arzu edenler olursa bu eseri, 1940ların o meşhur dönemi baskısıyla hem de Kahverengi sayfalı orijinal baskısıyla gönderebilirim. Bol keyifli okumalar diliyorum.. (Sadık Kocak)
Doğudaki Hayalet PDF indirme linki var mı?
Pierre Loti - Doğudaki Hayalet kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Doğudaki Hayalet PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Pierre Loti Kimdir?
Pierre Loti, asıl adı Louis Marie Julien Viaud (d. 14 Ocak 1850 - ö. 10 Haziran 1923), Fransız romancı. Pierre Loti isminin yazara, kimi kaynaklara göre öğrencilik yıllarında; kimi kaynaklara göreyse, 1867 yılında yaptığı Okyanusya seferi sırasında, Tahitili yerliler tarafından verildiği söylenir. "Loti", egzotik iklimlerde yetişen egzotik bir çiçeğin ismidir.
1850 yılında Fransa'nın Rochefort kentinde Protestan bir ailenin en küçüğü olarak doğdu. 17 yaşında Fransız Deniz Kuvvetleri'ne girdi. Denizcilik eğitimini tamamladıktan sonra 1881'de yüzbaşı oldu ve ilerleyen yıllarda da terfi ederek albaylığa kadar yükseldi. Ortadoğu ve Uzakdoğu'da bulundu. Bir deniz subayı olarak romanlarında konu ettiği yabancı kültürünü pek çok yer gezerek tanıma fırsatını buldu. Bu yolculuklarında edindiği deneyimlerini ve gözlemlerini daha sonra kitaplarına yansıttı.
1879'da ilk romanı olan ve o dönemin Osmanlı Türkiye'sinden kesitler veren Aziyadé 'nin (Aziyade) yayınlanmasının ardından 1886'da Pécheur d'Islande'la (İzlanda Balıkçısı)'nı yayınladı. Loti, kendini edebiyat çevresine kabul ettirmiş bir yazar oldu. Daha sonraki yıllarda her yıl bir kitabı çıktı ve kitapları geniş kitlelerce okundu. 1891 yılında Fransız Akademisi'ne seçilen yazar 1910 yılında Légion dHonneur nişanını aldı. İzlenimci bir yazar olan Pierre Loti'nin oldukça yalın bir dili vardı. Edebiyattaki bu izlenimciliği kişiliğini de derinden etkiledi. Derin bir umutsuzluğu dile getiren yapıtlarında aşkın yanı sıra ölüm duygusu da geniş yer alıyordu. Bütün bu umutsuzlukla birlikte içinde duyduğu insanlığa karşı şefkat ve acıma duygusunu yapıtlarına yansıttı.
Pierre Loti Kitapları - Eserleri
- İzlanda Balıkçısı
- Aziyade
- Doğudaki Hayalet
- Yeşil Cami
- Can Çekişen Türkiye
- Hayal Kadınlar
- Kudüs
- İsfahan'a Doğru
- Bezgin Kadınlar
- Ermenistan’daki Katliamlar ve Türkler
- Madam Krizantem
- Bir Sipahinin Romanı
- Türkler ve Ermeniler
- Sevgili Fransa'mızın Doğudaki Ölümü
- Umudunu Yitirmiş Kadınlar
- İstanbul 1890
- Aziyade
- İsfahan Seyahatnamesi
- Doğu Düşleri Sona Ererken
Pierre Loti Alıntıları - Sözleri
- Mutsuz bir masal oyunu olan yaşamımın unutulmaz bir perdesi orada oynandı mutlaka, o yüzden oraya dönmek düşüncesi böyle tedirgin ediyordu beni... (Doğudaki Hayalet)
- 1896 katliamlarının bütün korkunçluğunu Türklerin üzerine yıkmadan önce "Devrimci Ermeni Partisinin" nasıl bir şiddetle saldırıyı başlattığını aklımızdan çıkarmamız gerekir. Bir grup genç suikastçı "Bu şehir kısa sürede kuşkusuz külden bir çöle dönecek" yazan afişleri küstahça asmış ve şehri ateşe verme niyetlerini açık açık ifade etmişti. Peki, dünyadaki hangi ulus böylesi bir saldırıya ibret verici bir ceza ile karşılık vermez? (Ermenistan’daki Katliamlar ve Türkler)
- Bir gazeteci düştü patavatsız, meraklı, yeni çıkan bir gazetede çalıştığı için yeni herşeye aç, insan en çok şaşırtacak soruları, zarefetten yoksun tavırlarla soruyor bana. .... ~... (Hayal Kadınlar)
- Türk yönetimi yerine Balkan yönetimi geldiği takdirde bizim endüstriyel ve ticari çıkarlarımızın biteceğini düşünüyorum. -Lucien Moruard- (Can Çekişen Türkiye)
- . İstanbul — 25 Aralık 1912 «Türkler katliâm ediyorlar!» Bugün, bunun tam aksine «Türkler katliâm ediliyorlar!» diye Çağıralım. Evet! Türkler katliâm ediliyorlar. Yaralıların vücutları alçakça kesiliyor; karılarına tecavüz ediliyor; mahalleleri yakılıp, yağma ediliyor. Kim tarafından? Makedonya’da on yıldan beri öldürme san'atını yürüten vahşi asker çeteleri tarafından. Ve bu cinayetler hangi prensip uğruna işleniyor? Medeniyet, adalet ve hürriyet uğruna! Ve ağzı bu yüce kelimelerle dolu olan bütün Avrupa, hep birlikte, bu kadar kötülüklerin yapıcılarını sevinçle alkışlıyor. Ne acı şey! Ne utanılacak durum! . (Can Çekişen Türkiye)
- "İnsan diline sığmayan düşler ardında koşardık.." (Doğudaki Hayalet)
- Camiden yayılan sükûnet belki de yaşayan şekillerin bulunmayışından kaynaklanıyordu: bizim kiliselerimizi süsleyen, çoğunlukla muhteşem ama daima fazlasıyla insani o acılı resimlerden eser yoktu. Çiçeklerin bile onları değiştiren, ne olduğunu bilmediğim katı bir tarafı vardı; her yerde geometrik düzgünlük, kişisellikten uzaklık, soyutluk, yokluk: nesnelerin düzenlenişi ve temiz hatları, cansız, soyut -sonsuz- bir tür öte dünyanın yaklaşmasını ve yatıştırıcılığını hissettiriyordu şimdiden. (Yeşil Cami)
- Filistin 'de Kutsal Kabir Kilisesinin kapılarındaki muhafızlar olarak dur dermeye hazır İYİ TÜRKLER olmadığında ; Farklı mezheplerden gelen, birbirini lanetleyen, köpekler gibi kavga edip birbirlerine gümüş haçlar ya da altın kutsal ekmek kaplarıyla vurarak bazilikaları kana bulamaya başladığında ne olacak! (Ermenistan’daki Katliamlar ve Türkler)
- Toprağın altında yatanlar zaten kurdukları huzurlu hayalin peşine düşmekten fazlasını yapamıyorlardı sanki. Hayal aynı hayaldi. Sadece biraz daha esrar vardı biraz daha Sessizlik ve karanlık.. (Yeşil Cami)
- "seviyoruz ama yalnızca ruhumuzla bir başka ruhu seviyoruz; zihnimiz, bir başka zihne bağlanıyor, yüreğimiz bir başka yüreğe esir oluyor." (Umudunu Yitirmiş Kadınlar)
- ...yaradılışı itibariyle sakin bir ruha sahip olan Türkler, tahrik edilmedikleri sürece sertliğe başvurmazlar. (Can Çekişen Türkiye)
- Sonra, hayat tükenirken de, iman vardır ölüm korkusunu savuşturmak için... (Yeşil Cami)
- Daha fazla acı çekmemek için bu hayattan kurtulmayı, bir mezar taşının altında huzurla yatabilmeyi diliyordu... (İzlanda Balıkçısı)
- evlilikler o kadar çabuk sona erdiliyor ki! .... ~... (Hayal Kadınlar)
- , ... kaç zamandır artık şaşırmamayı öğrenmişti. ... ~... (Hayal Kadınlar)
- Burada hayatın ne kadar basit ve tefekküre dayalı kaldığı hissediliyordu. (Yeşil Cami)
- O kadar çok gülerdi ki ağlamaya vakti kalmazdı. (Aziyade)
- Her türlü tensel arzunun ötesinde onu son derece sevecen, son derece temiz bir aşkla seviyorum, onun benim olan ruhunu, kalbini seviyorum, gençliğin, tensel çekiciliğin kalmadığı, bize yaşlılığı ve ölümü getirecek gizemli gelecekte de onu sevmeye devam edeceğim. (Aziyade)
- Kadınların yüz çizgilerinde bir mübhemlik(belirsizlik) ta hayatın sonuna kadar devam eden ,gençliğe ait birşey var. (Madam Krizantem)
- Beni anlamayacak insanların yanında zekâ ne işe yarar? (Aziyade)