diorex
sampiyon

Dost - Vüs'at O. Bener Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Dost kimin eseri? Dost kitabının yazarı kimdir? Dost konusu ve anafikri nedir? Dost kitabı ne anlatıyor? Dost kitabının yazarı Vüs'at O. Bener kimdir? İşte Dost kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 27.02.2022 00:00
Dost - Vüs'at O. Bener Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Vüs'at O. Bener

Yayın Evi: İletişim

İSBN: 9789754704082

Sayfa Sayısı: 326

Dost Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Vüs’at O. Bener’in 1952 (Dost) ile 1957 (Yaşamasız) arasında yazdığı ilk dönem hikayelerini biraraya getirdiği kitabı. Bu hikayelerde yazarın yazı ekonomisi, kent, başkent, uzak ve yakın taşra manzaralarına getirdiği yeni bakış, hayatın ‘büyük’ akışı içinde gözden kaçan duygu nüanslarını ele alışındaki kesinlik ve isabet sarsıcı boyutlara varır. Yusuf Atılgan ve Sait Faik’le aynı kan gurubundan olup onları bir anlamda Oğuz Atay’a bağlayan Bener’in Dost’unda baştan sona bütün bu gelişim çizgisini bulmak mümkün. Türk edebiyatının en taze klasiklerinden biri.

Dost Alıntıları - Sözleri

  • Bir ölünün gözlerindeki son­suz hayranlığı kim sevebilir?
  • Kitaplar. Yerin dibine batsın kitaplar! Ne öğrettiler bana? Sökebildiler mi içimdeki huzursuzluğu?
  • Eskiden böyle değildim. Mezarlık korkuturdu. İnsan ölmekten değil ölümden korkarmış. Daha doğrusu unutulmaktan.
  • Mesele basit. İpleri kopan balonu kim tutabilir?
  • İnsan, insanın kurdudur.
  • solucanı ortasından bölersin, iki parça da kendi yoluna gider kişi, zeus dan güçlü, ama solucandan zayıf tek kalmaya yargılı. mezarlara bile teker teker giriliyor ‘’tuhaf’’
  • "Kitaplar. Yerin dibine batsın kitaplar! Ne öğrettiler bana? Sökebildiler mi içimdeki huzursuzluğu?"
  • "İçmek gerek. İyi ama, bu sürüp gitmez ki böyle. Ben, şu, hem kasap, hem kasap ruhlu herif, içiyoruz da ne oluyor? Hiç. Öyle. Hiç değilse düşünmediğimiz, beklemediğimiz şeyler olsa..."
  • "Esmere al bağla, karşısında dur ağla."
  • Allah belasını versin. Hayat mı be! Şimdi ben zevk mi alıyorum bu adamla oturup içmekten? Sıkıntı işte. Keşke eve gitseydim. Kitaplar. Yerin dibine batsın kitaplar! Ne öğrettiler bana? Sökebildiler mi içimdeki huzursuzluğu? İçmek gerek. İyi ama bu sürüp gitmez ki böyle. Ben ve şu, hem kasap, hem kasap ruhlu herif içiyoruz da ne oluyor? Hiç. Öyle. Hiç değilse düşünmediğimiz, beklemediğimiz şeyler olsa...
  • -Beni dinle. Sabırlı ol. Geçer bunlar. Güldü. Gülünecek söz elbette.
  • Herkes birbirini gözetliyor. Benimki pek önemli değil. Yeter ki hissetmesin gözetlenen.
  • Bekleyeceğiz ya! Bekleyen derviş acından gebermiş amma. Ondan ne haber?
  • Solucanı ortasından bölersin, iki parça kendi yoluna gider. Kişi, Zeus'tan güçlü, ama solucandan zayıf. Tek kalmağa yargılı. Mezarlara bile tek tek giriliyor.
  • Annem yaşlanmış! Ben ne çabuk büyümüşüm! Şununla ben nasıl olmuş da oynamışım!

Dost İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Vüsat Orhan Bener ' i İRLANDALI Sanmak...: UYARI : İncelemelerimde spoiler yoktur .. Bu platformda okuduğunu anlamayan ve yazdıklarımı spoiler sanan bir takım "ÇOK AKILLI" insanlar vardır !!! Ben spoiler olduğunu düşünmüyorum ama sen olduğunu düşün ve ona göre oku .. Başlıktan da anlaşılacağı üzere YİNE bir "İŞSİZ" inceleme ile daha sizlerle beraberiz kabak kemaneler .. Vüs'at O. Bener .. Bu adama sitede gezinirken ve damarlarımda kan yerine yavaştan kırmızı tuborg dolaşmaya başladığı sıralarda denk geldim .. Denk geldim dediysem 3'ü 5 falan göreyazdığım anlar .. Sağdan soldan mesaj yağıyor böyle böyle etkinlik var , sen de gelirsen güzel olur .. Bir işsizlik portalı açarsın fena mı olur falan gibisinden .. Dedim ne tür ? Dediler ki öykü yazarı .. Genelde öykü yazarmış .. Peki dedim katılalım .. Yalnız yazarı, ismindeki virgülü alkolün bana verdiği yetkiye dayanarak getirip O ' nun yanına koymak koşuluyla İRLANDA edebiyatına ait bir yazar olarak beynime kodlamışım o an.. İşte o göz yanılsaması ve hiç araştırmadan , sorup soruşturmadan evet dediğim etkinliğin yazarının Vusat O' Banner olduğuna kendimi inandırıp çaktım son biraları , kıvrıldım çekyata ... Daldık Tuco İŞSİZ rüyalar alemine .. Şeytan kalplere VESVESE verdi veeeeee rüyamda Oz dizisinden tiplemelerle beraberim Oz Cezaevinde .. RYAN O' REILLY ( işte tüm bu olaylar silsilesini başlatan yanlış anlaşılmalardan sorumlusu sayko irlandalı.. İsmindeki - O' - ibaresi yaktı bizi... ), Vernon Schilinger , Simon Adebisi , Tobias Beecher falan .. Bir atarlı manyak bunlar, korkunç herifler hepsi de .. Adamı kıyma diye çeker , ekmek arasında sunuverirler tepside .. Bizim Vüsat emmi de buranın en ağır abisiymiş rüyamızda .. Biz de aleme yeni düşmüşüz .. Rookie kontenjanından giriş yapmışız cezaevine .. Neyse rüya tabirine "döndermeyelim" olayı .. Rüyada yine zirvelerde dolanan olmazlıklar var ama sulandırmayayım incelemeyi .. Yalnız aralarında kabul gördükten sonra BOL BAHARAT KULLANIMINDAN dolayı İtalyanların koruması altında kokoreç tezgahı için izin koparıyordum ..Mozarellalı KOKO !!! ZOHAHAHAHA =)) Eeeee Türk her yerde Türk kardeşşş !! Aç yatmanın da etkisi yadsınamaz lakin =)) Neyse efenim böyle abuk subuk bir rüya görüp kalkınca Vüsat Orhan Bener oldu mu bana iyiden iyiye Vüsat O' BENNIR !?!?! =)) VURUN VURUN ÖLMEDİ !!! Sonra öğrendim tabii anyayı Kenya'yı ..Edindim kitabı .. İki gün gibi kısa bir sürede de bitireyazdım.. Normalde öykü türü pek benlik ortamlar değil bir kaç istisna hariç .. Yani bir Sait Faik ' in pırıl pırıl ve masmavi gökyüzü altında kuşların kanat çırptıkları güzel Anadolu tribine ben kökünden karşıyım.. Bendeki osiloskopun ekranında bir hissiyat dalgalanması yaratmıyor o türlü "güzel günler" edebiyatı .. İşte bu korkuyla okumaya başladım Vü'sat O Bener' i AMA !!!!! Tesiri "möhteş" oldu canikolar !! Normalde kitapları bitirmeden inceleme yapmak pek adetim değildir AMA cidden dayanamadım yazayım dedim.. Birincisi bu adamın lügatında MUTLULUĞA pek yer yok .. Takır takır basıyor tokatı sayfaları geçtikçe .. Durum böyle olunca yaz günü misafir olduğu çatalın ucundaki karpuz diliminden firar edip , bir köşede inzivaya çekilip kuruyan karpuz çekirdeğinin terliksiz ortamlarda yalın ayak gezinirken post it kıvamında bünyeye misafir olması engelleniyor .. YERSİZ VE VICIK VICIK MUTLULUĞA GEÇİT VERİLMİYOR !!! Sayfaları gezinirken Iraktaki amerikan askeri vs mayın etkileşimi yaşanmıyor .. MİSS !!! Bu benim açımdan çok cici bir opsiyon ..Öykülerse durağan ve genelde kısa .. Pembe dizi ve sevgi aurasından arındırılmış bu kısa durum bunalımları sanıldığının aksine sonucu törpülemiyor , bilakis etkiyi ikiye , üçe yeri geliyor beşe katlıyor .. Karamsarlık hat safhada ..Dil muazzam bir sadeleştirme işlemine tabii tutulmuş bundan kelli algınız bazı bazı mavi ekran verebiliyor ..Özellikle kekomançilerle dolu bir ortamda ben gibi okumaya çalışıyorsanız .. Bu tarz karanlık ve umuda , mutluluğa sansür şeridi çekmiş öykü tavsiyesi verecekler bana lütfen ulaşsınlar .. Bıktım sabah kahvaltısında tarhana - çay - çökelek triosundan .. BANA BUNLARLA GELİN !! Ve bir ufacık kurtarılmış KARANLIĞIN olduğu yerde GRİYE bile razı değilim diyenlerdenseniz bu yazara muhakkak ama muhakkak bir şans verin .. "Vesvese" Notu : Kimdir bu Ryan O' Reilly diyenler.. https://www.youtube.com/watch?v=Kxuhdi86by0 (Tuco Herrera)

Yazar mesajını vermiş ama öykülerini bitirmemiş. Kağıt üzerinde olmasa da, hikâyelerin devam ettiğini anlıyorsunuz. Kapan'da olduğu gibi yine yorgun, yine bıkkın, yine umutsuz insanlar var öykülerde. Tezer Özlü için düşündüğüm şeyi Vüs'at O.Bener için de düşündüm: Edebi gücü yüksek ama fazla karamsar bir yazar. Seveni çok sever, ben sevemedim. =) (G. İlke)

Hemşehrim Vüs'at amcaya dair edebi kişilik analizi ve yorumlama; DİLİM DÖNDÜĞÜNCE, AKLIMIN ERDİĞİNCE, YÜREĞİMİN ATTIĞINCA Adını yıllardır duyuyorum ama okuma fırsatına anca nail olabildim. Kendim de naçizane çapımda öykü-deneme yazdığım için, Türk Edebiyatındaki öykücülerimizi araştırmaya koyuldum. AkakiAkakiyevic/Duvar/ da dediği gibi dört atlıdan biri olan Vüs'at amcanın "Dost"u ilk sarıldığım kitaplardan oldu. Zira öykü yazmak roman yazmakla bir değildir veya şiir yazmakla. Bu kitaptaki öyküleri çok hoş. Toplumsal gerçeklerden kesitler sunuyor. Daha çok kendi anılarından yola çıkmış hissi verdi bana. Ben de genelde çıkış noktası olarak geçmişte bir nokta seçerim. Yada olmayan bir zamanda bir nokta. O da benzer bir şekilde ilerlemiş diye düşünüyorum bu kitabında. Çok basit gündelik olayları bile enfes bir ustalıkla işlemiş ve zihnimize zerk etmiş. Nedense öykülerde bir ölüm kokusu var. Hayatına biraz baktığımda şunu gördüm; yazar genç yaşta doğum esnasında ilk eşini ve çocuğunu kaybetmiş. Bunun etkisi yadsınamaz sanırım. Öykülerde küçük yerlerdeki silik tipler çok kullanılmış. Diğer öykücülere göre diyalogları çok sık ve etkili kullanmış. Öyküler ilk başlarda daha tatlı ilerlerken, sonlara doğru çok sertleşiyor. Yani bazı öyküler var ki gerçekler şamar gibi yüzünüze iniyor. Vüs'at amcanın, betimlemelerine hayranım."kırmızı araba. geldi, kapıda durdu. Bir adam indi. Yaşlı, kısa saçlı. .." gibi. Bazı yerler kopuk ama okurken zihnimizde birleşiyor aslında. Belki de onun büyüsü de bu. Kitabı okuyacak dostlara keyifli okumalar dilerim. (Li-3)

Kitabın Yazarı Vüs'at O. Bener Kimdir?

Vüs`at O. Bener, (d. 1922 - ö. 2005) Türk yazar ve şair. Yazar Erhan Bener'in kardeşi, Yiğit Bener'in amcasıdır.

Hayatı

Tam adı, Vüs'at Orhan Bener. 1922'de Samsun’da doğdu. İlk, orta öğrenimini Anadolu’nun çeşitli kentlerinde tamamladı. 1941'de Harbiye Mektebi'ni, 1957'de Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi.

Ticaret Bakanlığı'nda raportör, Karayolları Genel Müdürlüğü'nde hukuk müşaviri olarak çalıştı. Ayşe Bener`le evlendi. Bir sendikanın danışmanlığını yürüttü. Emekliye ayrılıp yazarlıkla geçindi.

1950'de New York Herald Tribune gazetesi ile Yeni İstanbul gazetesinin birlikte düzenlediği öykü yarışmasında "Dost" isimli öyküsüyle üçüncülük kazandı. Bu başarı tanınmasını sağladı. Seçilmiş Hikayeler, Varlık, Yeditepe dergilerinde yayınlanan şiir ve öyküleriyle dikkat çekti.

1 haziran 2005`te hayatın yitirdi.

Eserlerinin Özellikleri

Vüs'at O. Bener, eserleri içinde daha çok özyaşamöyküsel nitelik taşıyan öyküleriyle bilinir. Bener, ham gerçekliği edebi bir temele oturtarak ele aldı. Gündelik olaylarla, bilinçaltında birikmiş yaşam parçalarını birleştirdi. Sürekli yeni anlatım biçimleri arayan yazar, bu yönüyle zaman zaman şematizme düşmekle, dış gerçekleri yanlış yerlere koymakla, hatta bozmakla eleştirildi. Bener'in eserlerinde ölüm izleği önemli bir yer tutar. Bunda yazarın genç yaşta doğum sırasında kaybettiği ilk eşi ve doğumdan sonra yaşatılamayan çocuğunun da etkisi vardır. Bu evlilikten sonra tekrar başından evlilikler geçmesine rağmen Vüs'at O. Bener'in çocuğu olmadı. Okurdan çaba isteyen, ayrıksı bir dili olan Bener'in kişilerinin gündelik hayatın ikiyüzlülüklerini dışavuran bilinçakışlarını, Virgül dergisindeki yazısında, Orhan Koçak "iç konferans tekniği" olarak adlandırmıştır. Öykülerinin yanı sıra Vüs'at O. Bener'in şiirleri, kısa dizelerden oluşan, esprili, ironik ve şaşırtıcıdır.

Ödülleri

Ihlamur Ağacı ile 1963 Türk Dil Kurumu Tiyatro Armağanı

İpin Ucu oyunuyla 1980 Abdi İpekçi Armağanı (paylaştı)

2005 İstanbul Kitap Fuarı Onur Yazarı (Vefatı nedeniyle eşi Ayşe Bener tarafından kabul edildi.)

Vüs'at O. Bener Kitapları - Eserleri

  • Kapan
  • Siyah-Beyaz
  • Bay Muannit Sahtegi'nin Notları
  • Havva
  • Dost Yaşamasız
  • Buzul Çağının Virüsü

  • Manzumeler
  • Mızıkalı Yürüyüş - Kara Tren
  • Dost
  • Ihlamur Ağacı - İpin Ucu
  • Kara Tren
  • Canım Tavşancığım
  • Mızıkalı Yürüyüş

  • Kurmacasız Bir Yaşam
  • Bir Tuhaf Yalvaç

Vüs'at O. Bener Alıntıları - Sözleri

  • Çay, sıcak, ağız yakan! Hepsi bu. Bir bardak. Kimsesizler mezarlığına gömdüm imgelerimi. İpileyen sarımsı ışık pırpırlandı, sönmek üzere, sönünce kurtulacağım kendimden –acınası avuntu!–, ödeşeceğiz, kristal yüreklerine sırt çevirdiklerimle. (Havva)
  • Ölmek istiyorum Leyla’cığım. Fakat ümit işte. Ümit olmasa. Çoktaaan.. (Dost Yaşamasız)
  • Eskiden böyle değildim. Mezarlık korkuturdu. İnsan ölmekten değil ölümden korkarmış. Daha doğrusu unutulmaktan. (Dost)
  • Yaşam, bir deha işi değil. Bir sürgün, köle düzeni... (Kapan)
  • Önemsemiyorum.Sanki düşünen ben değilim. Düşünmüşsün, düşünmemişsin ne olacak? (Dost Yaşamasız)
  • Kattı önüne beni Bir muhalif rüzigâr" (Manzumeler)

  • ‘Kurtar beni bu bataktan, boğuluyorum!’ (Buzul Çağının Virüsü)
  • Anlamış olmalıydılar yaşamasızlığımı. (Havva)
  • -Baba! -Efendim oğlum? -Yaşamak istiyorum ben.(şiddetle aksırır.) -Çok yaşa oğlum. (Bir Tuhaf Yalvaç)
  • "Feryad ki feryâdıma imdâd edecek yok Efsus ki gamdan beni âzâd edecek yok." (Manzumeler)
  • Oysa, nasıl hala BUDALACA, “BÜTÜNLÜK” peşindeyim! Tam bir ŞEY’E yaklaştığımı sanırken —nasıl çarçabuk!— kendi düşüme, oyunuma geldiğimi, yenilgiye, duymaya ÖYKÜNDÜĞÜMÜ GÖRÜYORUM! (Canım Tavşancığım)
  • Saçma korkum, ama korkularım dur durak bilmez hale geldi, en basit olumsuzluk belirtisi, olasılığı, oluşumu yüreğimi da­raltmaya yetiyor. Otobüs devrilse de bitse işkence. Oysa ölüm gelmeyebilir, kolum bacağım kopabilir, tekerlekli iskemleye mıhlanabilirim. Örneğin kıçımı kim temizleyecek? (Mızıkalı Yürüyüş - Kara Tren)
  • Tümünü tükettin de, kala kala bir ben mi, “yaşama çağını” yora yora tamamlamış bir ben mi, dahası “o çağda” bile “yaşamı duyma” yeteneğinin —yoksunluğu demiyeyim insafsızlaşıp— yetersizliğinden kıvranıp durmuş bir ben mi kaldım ortada, ARADIĞINI verebilecek?! Hem dur bakalım, aramağa ne zaman başladın sen? Tanrım! Yaşama’ya yeni yeni başlayan bu çocuk çıldırmış! “Mutluluk” çağrılarını, şarkılarını hatırlamak neye yarar? O çağrılara kendiliğinden koşma dileği, o şarkıları zorlanmadan söyleme isteği olmalı değil mi insanın içinde, kanında? Sende var bunlar işte! HEM NASIL VAR! (Canım Tavşancığım)

  • Efendim, benim de hayatım roman, daha doğrusu gülmece. Neden öyle küçümser bakışlar yerleşti gözlerinize? (Bir Tuhaf Yalvaç)
  • "Bu­gü­ne de­ğin ya­pa­gel­dik­le­ri­mi, ya­pa­ma­dık­la­rı­mı, yap­maktan ka­çın­dık­la­rı­mı süz­geç­ten ge­çir­dik­çe ge­ri­ye acı­na­sı toz yı­ğını ka­lı­yor." (Kapan)
  • İnsan, insanın kurdudur. (Dost)
  • bir şey dokunamayacağım kadar bana yakın... (Mızıkalı Yürüyüş - Kara Tren)
  • Yanıltacağım onu. Ben yokum bu oyunda, çirkin gururum var! (Bir Tuhaf Yalvaç)
  • Kemirgenliğin içimi tüketiyor artık. (Kara Tren)
  • Ne yapalım? Bu dünyada yüreksizlerin de yaşadığını kabul et. (Dost Yaşamasız)

Yorum Yaz