tatlidede

Dr. Gelecek - Philip K. Dick Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Dr. Gelecek kimin eseri? Dr. Gelecek kitabının yazarı kimdir? Dr. Gelecek konusu ve anafikri nedir? Dr. Gelecek kitabı ne anlatıyor? Dr. Gelecek PDF indirme linki var mı? Dr. Gelecek kitabının yazarı Philip K. Dick kimdir? İşte Dr. Gelecek kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
  • 09.05.2022 09:00
Dr. Gelecek - Philip K. Dick Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Philip K. Dick

Çevirmen: Sevil Cerit

Orijinal Adı: Dr. Futurity

Yayın Evi: Sarmal Yayınları

İSBN: 9789755760001

Sayfa Sayısı: 160

Dr. Gelecek Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Tam bir kör terörün ağına düşmüştü. Bir dakika önce yıllardır gidip geldiği caddelerden geçerek işine gidiyordu. Şimdiyse yüzyıllarca sonrasındaydı. Neredeydi? Niçin buradaydı? Dr. Jim Parsons birden yeni bir dünyada değil tümüyle yeni bir zamanda olduğunu farketti. Kartların kabile şefi onu son derece tehlikeli bir görev için seçmişti. Peki nasıl kurtulacaktı. Kendi çağına geri dönebilecek miydi?

Dr. Gelecek Alıntıları - Sözleri

  • Helmar ekledi, "Amacımıza ulaştık, ama zamanını ölümü düşünmek için harcayan taşlaşmış bir toplum elde ettik; hiçbir planı, hiçbir hedefi yok. Büyüme arzusu yok. Bizi rahat bırakmayan aşağılık duygumuz bize ihanet etti; enerjimizi, kırılan gururumuzu kurtarmak için, eski düşmanlarımızın hatalı olduğunu kanıtlamak için harcadık. Mısır toplumunda olduğu gibi ölüm ve yaşam birbiriyle o kadar içiçe girdi ki dünya bir mezarlık ve insanlar da sadece ölülerin kemikleri arasında yaşayan bekçiler oldular. Onlar bir bakıma düşüncelerinde ölüm öncesi dönemde yaşıyorlar. Böylece büyük mirasları boşu boşuna harcandı. Onların -bizim- ne olabileceğini bir düşünün."

Dr. Gelecek İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Yirminci yüzyılın sonları, sene 1998. Jim Parsons, kendi halinde, etliye sütlüye pek karışmayan bir doktor, cerrah. San Francisco’da güzel eşiyle beraber yaşadığı evinden sabah erken saatlerde ayrılır, elinde cerrahi cihazlarını bulundurduğu gri metal çantası vardır. Aracıyla ilerlerken birden bire bir olay meydana gelir ve kullandığı araç, üzerinde gittiği yoldan kaldırılıp öteye savrulur. Kendini ansızın 25. yüzyılda buluverir. Sene 2405. Çevre kendisine pek yabancı gelmese de sokaktaki araçlar ve özellikle de insanlar bir gariptir. İnsanların hemen hepsi 18-20 yaşlarında genç insanlardır, hepsi de sırım gibi ve çok güzellerdir. Ayrıca hepsi de koyu renk deriye sahip (siyahi) ve koyu kahverengi gözlü insanlardır. Ardı sıra bazı olaylarla kendini yine gençlerin düzenlediği yasadışı bir yeraltı politik etkinlik partisinde bulur. İnsanlar kendisini yargılamasın diye yüzünü gözünü o da siyaha boyar ama nafile. Bir polis baskınında ve peşinde gerçekleşen tuhaf olaylarla kuyruğu yerel polise kaptırır. Icara adında 18 yaşında bir kızı cerrahi yöntemler kullanıp ölümden döndürmek ve sağlığına kavuşturmak (!!) suçlamasıyla Stenog denen fırlama bir devlet ajanının himayesine girer bir süreliğine. Dünya üzerindeki tüm insanların yaş ortalaması 15’tir. Yaşlı insan yoktur. Ölüm çok normal bir olaydır ve insanlar yaşlanmadan, genç yaşlarda ölmekten sakınmamaktadır. Yaşam Küpü denen illetle tanışır. Bu küp içinde kadınlardan ve erkeklerden alınan tohumlar bir araya getirilip çocuklar üretilir, gerçi 20 seneden fazla yaşayan pek yoktur. Yaşlanmak irrite edici bir kavramdır, gençlik ve güzellik ise albenilidir. Genelde Baş Rahibe denen çok güçlü ve zeki bir kadının tohumları ile tüm toplum üretilmektedir. Bazen aradan kaçan, başka kadınların tohumları da olmaktadır. Erkekler bluğ çağına girdiğinde kısırlaştırılmaktadır, kadınlara ise dokunulmaz (gerek de yok, erkek tohumu olmayınca!?). Hızlı bir oryantasyondan sonra Parsons’a cezası bildirilir ve Mars gezegenindeki çalışma kampına gideceği ve ömrünün sonuna dek orada mahkum kalacağı bildirilir. Tek başına, bir farenin beyninin ufak bir parçasının bir sürücü koltuğunda oturduğu robotumsu bir pilotla beraber uzay gemisine konur ve Mars’a dehdehlenir. İşler planlandığı gibi gitmez. Parsons Mars’a ulaşamaz. Gemisine uzaydayken hiç tanımadığı iki kişi musallat olur ve onu bu mahkum taşıma gemisinden kurtarırlar. Ne var ki Shupo denen, itin önde gideni, bir nevi devlete çalışan kontrgerilla -şu Chucky gibi sapık bişi-, ruh hastası bir çocuk Mars’a giden bu gemiye gizlenmiştir ve bu iki yabancıyı öldürür. Parsons da Shupo’nun icabına bakar. Kendi gemisi birdenbire ortadan kaybolur. Yabancıların gemisine biner ancak bu gemi ona çok yabancı gelir, aslında bu gemi bir zaman makinesidir. Gemide birkaç tuşa basar ve kendini çok ama çok uzak bir gelecekte bulur. Dünya’nın işinin bitmiş olduğu ve aynen Mars’a, bir çöle dönüştüğü zamana gider. Orada bir kitabe bulur. Üzerinde bilhassa kendisine bırakılmış bazı talimatlar vardır. Talimatlara uyar ve zaman makinesini (gemisini) çalıştırır. Güzeller güzeli, zeka timsali, başdöndürücü yaratıkların en önde gideni, erdemli, akıllı, ayrıca Baş Rahibe olan Loris’in ve onun kendi ailesinin yanına ulaşır. Peşpeşe gelişen bazı olaylar sonucu, Loris’in idelaist ve aynı zamanda ruh hastası, obsesif babası Corith’in, 1579’da Yeni Dünya’ya (Amerika) Altın Geyik adlı gemisiyle yanaşıp oraları talan edecek olan maceraperest Drake’i öldürüp (Francis Drake, 1540-27 Ocak 1596, Elizabeth devrinde yaşamış olan, önemli bir İngiliz korsan, denizci, kâşif, köle taciri, mühendis ve politikacı), beyazların yani Batı Uygarlığının tüm dünyaya hakim olması sürecini terse çevirip bunu aslında gerçekten hakedenlerin, yani koyu derili Kızılderililerin ve de siyahların tüm dünyaya kendi uygarlıklarını kabul ettireceği, zamanda bir kırılma ile hakim olacağı bir değişikliğe gidilebilmesine yardımcı olmak adına o da bu serüvene katılır. Ama işler hiç de planladıkları gibi gelişmez. Philip K. Dick, “Dr Gelecek” (Dr. Futurity) isimli bu bilimkurgu romanı, 1954’de yazdığı “Time Pawn” isimli öyküsünün uzatılmış versiyonu olarak 1960’ta yazmış. Kitap bence ırkçılığa ve bilimsel gelişmelere yapılan sıkı bir eleştiri. Okuyunca hak vereceksiniz. Zaman Makinesi ile Yaşam Küpü kavramları iyi işlenmiş ve oldukça sağlam buluşlar. Irkçılıkla ilgili zamanı kırma ve geleceği değiştirme düşüncesi ise elbette Polyannacılık, yine de keşke dedirtiyor insana. Ben çok beğendim kitabı, sürükleyici bir kurgu. Her ne kadar bir bilimkurgu eser olsa da çok fazla teknik terime boğmuyor sizi, aslında sağlam bir macera yaşıyorsunuz kitabı okurken. Çeviri usta işi olmuş ancak benim okuduğum 2016 baskısına hiç son okuma yapılmamış gibi duruyor (ilk 1997 baskısı da kanımca aynıdır), epey dizgi hatası vardı, belki son okuyanın değil de matbaanın hatasıdır, bilemedim. Süha Demirel, 29 Ocak 2021, istanbul. *** KİTABIN KÜNYESİ: Doktor Gelecek Philip K. Dick Çevirmen Sevil Cerit SARMAL YAYINLARI Yayın Tarihi 01.02.1997 Dil TÜRKÇE Sayfa Sayısı 160 Kitap Edebiyat Bilimkurgu-Fantazya (Süha Demirel)

Beğendiğim bilim kurgu yazarlarından olan Philip K. Dick'in bu romanı zaman yolculuğu üzerine. Zaman yolculuğu üzerine yapılmış pek çok kitap okumama ve film izlememe rağmen hepsindeki zamandaki yolculuk teorileri hoşuma gider. Bu kitapta da yazara özgü bir zamanda yolculuk teorisi var ve oldukça başarılı buldum. Bir solukta bitirebileceğiniz bir roman olmuş. (Emre Şeyda)

Dikkat spoiler içerir. Usta bilim kurgu yazarımdan çok güzel bir roman. Jim Parsons adında bir doktor işe giderken bir kaza yapar ve kendini gelecekte bulur. Bu dünyada üreme ve ölüme yaklaşım çok farklıdır. Jim'in Corith adında bir adamı iyileştirmesi gerekmektedir. Ancak zaman içerisinde yolculuk yaptıkça bazı şeyleri fark eder. Corith dünyayı değiştirmek için zamanda geçmişe gidip Drake adlı Amerika kaşifini öldürecektir. Ama Drake de zaten Storeg adındaki başka bir görevlidir. Jim, Corith'i öldürmek zorunda kalmıştır. Ama Corith iki kere öldürülmüştür. Kızı Loris ile arasında yakınlaşma olur. Ama Corith'i ikinci kez öldüren kimdir? Gerçeği öğrendiği zaman beyninden vurulmuşa döner. Karısı Mary'nin yanına mı dönecektir yoksa Loris'in yanında mı kalacaktır? Soluksuz okunan bir roman. Mutlaka okunması gerekenlerden. (Serdar Poirot)

Dr. Gelecek PDF indirme linki var mı?

Philip K. Dick - Dr. Gelecek kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Dr. Gelecek PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Philip K. Dick Kimdir?

Bazı kitaplarını Richard Phillips ya da Jack Dowland mahlaslarıyla yazmıştır. Hayranları tarafından kısaca PKD olarak adlandırılır.

Hayatının büyük bölümünü Kaliforniya'da geçirdi. Bir plakçı dükkânı işletmesi ve radyoda klasik müzik programları yapması dışında, başlıca uğraşı yazarlık oldu. Kırka yakın bilim-kurgu romanı dışında ana akım romanları da yazdı, ancak pek başarılı olamadı. Ölümünden sonra beş cilt halinde toplanan yüz civarında öyküsü vardır.

Ölümünden önce fazla tanınmayan bir yazar olan Dick'in roman ve kısa hikâyelerini bir kısmı ölümünden sonra senaryolaştırılıp film olarak büyük beğeni kazanmıştır. Bunların arasında en ünlüleri, yönetmen Ridley Scott tarafından "Blade Runner" adıyla 1982 yılında çekilen "Do Androids Dream of Electric Sheep?" (kitap olarak Türkiye'de basımı: 1996, Bıçak Sırtı, Kavram Yayınları; 2006, Android'ler Elektrikli Koyun Düşler mi?, Altıkırkbeş Yayın) ve 1965 yılında yazdığı "We Can Remember It For You Wholesale" öyküsünden yola çıkılarak yönetmen Paul Verhoeven tarafından çekilen1990 yapımı "Total Recall" filmleridir. Her iki film yapılmış en iyi bilim-kurgu filmleri arasında yer almaktadır. PKD'nin 1956 yılında yazdığı "The Minority Report" adlı öyküsü yönetmen Steven Spielberg tarafından 2002'de filme alınmıştır.

Dick'in yazdığı bilim-kurgu romanlarını türünün diğer örneklerinden ayıran en önemli özellik, gelecekte gerçekten olması muhtemel olaylarla birlikte toplumsal değişimleri genellikle "çalışan sınıf" çerçevesinde ele almasıdır. Dick toplumsal konuların yanı sıra siyasi ve metafizik konuları da ele almış, romanlarında tekelci şirketler ve otoriter hükümetler bolca yer bulmuştur. Özellikle erken dönem romanları, "gerçeklik" kavramının sorgulanması üzerine kuruludur.

Önemli yapıtları

Önemli romanları arasında: Martian Time-Slip (1964, Mars'ta Zaman Kayması), The Penultimate Truth (1964, Sondan Bir Önceki Hakikat), The Three Stigmata of Palmer Eldritch (1965, Palmer Eldritch'in Üç Bilmecesi) ve Ubik (1969) sayılabilir. The Man in the High Castle (1963, Hugo Ödülü sahibi) (Yüksek Şatodaki Adam) romanı birçok eleştirmen tarafından Dick'in başyapıtı olarak gösterilmiştir.

Dick, adı geçen romanlarıyla Amerikan Ulusal Kütüphanesi'nde yer almaya hak kazanan ilk ve tek bilim kurgu yazarı olmuştur

Philip K. Dick Kitapları - Eserleri

  • Androidler Elektrikli Koyun Düşler mi?
  • Yüksek Şatodaki Adam
  • Şizofreni ve Değişimler Kitabı
  • Ubik
  • Gökteki Göz
  • Vulcan'ın Çekici
  • Çığrından Çıkmış Zaman
  • Alfa Ayının Kabileleri
  • Toplu Öyküler - 1. Cilt
  • Elektrikli Düşler
  • Karanlığı Taramak
  • Albemuth Özgür Radyosu
  • Mars'ta Zaman Kayması
  • Kozmik Kuklalar
  • Galaktik Çömlek Tamircisi
  • Android ve İnsan
  • Uzay Piyangosu
  • Sondan Bir Önceki Gerçek
  • "Aksın Gözyaşlarım" Dedi Polis
  • Yaratılan Dünya
  • Ölüm Labirenti
  • Sizi İnşa Edebiliriz
  • Kader Ajanları
  • Simulakra
  • Uzaydaki Çatlak
  • Gelecek Seneyi Bekle
  • Titanlı Oyuncular
  • Bir Palavracının İtirafları
  • Dr. Gelecek
  • Timothy Archer
  • Palmer Eldrictch'in 3 Stigmatası
  • Dr. Kan Bedeli
  • Kozmoloji ve Kozmogoni
  • Valis
  • Yetenekliler Dünyası
  • Uzayda Suikast Uzay serisi 1
  • Tefsir
  • Alay Eden Adam
  • Sokaktan Gelen Sesler
  • Hesaplaşma
  • Azınlık Raporu
  • Suikastçı
  • Mary ve Koca Dünya
  • Kutsal İstila
  • Adjustment Team
  • Öteki Tutkular
  • I Hope I Shall Arrive Soon
  • Do Androids Dream of Electric Sheep ?
  • Bir Bilimkurgu Yazarının Kısa ve Mutlu Yaşamı
  • Ubik
  • Second Variety
  • Beyond Lies The Wub

Philip K. Dick Alıntıları - Sözleri

  • Diğerlerini terk etmesinin gerekçesini ölçüp biçti. Hepsinden önemlisi de Mali’yi terk etmesinin. Sevdiği kadını. Çömlek berbattı. (Galaktik Çömlek Tamircisi)
  • Bazı olaylar bildiriliyordu. 2203 yılının Mayıs ayı başlarında, haber makineleri İsveç üzerinde beyaz kargaların uçtuğu olayını heyecanla yayınlıyordu. (Uzayda Suikast Uzay serisi 1)
  • Eskiden hastalar kalıplaşmış iki sınıfa ayrılırdı: toplumda iş göremeyecek, arabasını yıkayıp cilalayamayacak, elektrik faturalarını ödeyemeyecek ve bir martini içtikten sonra güzel bir sohbeti sürdüremeyecek kadar hasta yani deli oldukları için hastanede tutulması zorunlu olanlar... ve herkesin ayakkabılarının bağını çözmek, evlerinin ya da iş yerlerinin önünden üçtekerli bisikletle geçen çocukları saymak zorunluluğu hissetmek gibi basit “isterik” şikayetler ya da “gerçeklik durumu” ile uyumlu olarak anksiyete haline indirgenen “nevrotik” rahatsızlıklar, özellikle de insansız bir uzay aracının Pazar sabahı tam da söz konusu rahatsız kişi mangalında kızarttığı hamburger köfteleriyle uğraşırken Atlantik okyanusu yerine bahçenin tam ortasına düşeceğine dair ruhsal açıdan sağlıksız, mantıksız korkular yüzünden psikiyatrik yardıma başvuracak kadar akıllı olanları kapsayan nevrotikler. (Şizofreni ve Değişimler Kitabı)
  • Libera me, Domine! (Ubik)
  • Sinir buhranı yaşayan insanlar çoğunlukla bu yaşadıklarını açıklamak amacıyla bir yığın araştırma yaparlar. Tabii bu araştırmalar bir yere varmaz. (Valis)
  • Olan şey her ne olursa olsun, ölçüsüz bir kötülükten ibaret. Madem öyle, mücadele etmek niye? Seçmek niye? Tüm alternatifler aynıysa… (Yüksek Şatodaki Adam)
  • İnsan zihni olağandışı inatçıydı ve çok yavaş değişiyordu. (Uzaydaki Çatlak)
  • Sabit fikirleri sorun değil çözüm olduğu için onu düşünerek defetmek mümkün değildi, sonunda başlı başına daha büyük bir sorun halini alsa da. (Timothy Archer)
  • Ruh hastalarıyla uğraşırsan sen de onlardan biri olur, ruh hastası olur çıkarsın. (Simulakra)
  • Savaş olmadan eğitim ya da zekâya sahip olmayan işe yaramaz, yetersiz insan kitlesi kontrolsüzce yayılıp büyür. Savaş onların sayısını azaltmaya yarıyordu. (Toplu Öyküler - 1. Cilt)
  • Tanrım, bir kitap okudular diye durmadan konuşuyorlar. (Yüksek Şatodaki Adam)
  • "Bizi huzursuz ve tatminsiz yapan vahşi bir içgüdü değil. Size ne olduğunu söyleyeyim; bizi böyle yapan insanoğlunun en yüce amacı. Büyüme ve ilerleme ihtiyacı... yeni şeyler bulma... yayılma. Yayılma, başka deneyimlere, başka yerlere ulaşma ihtiyacı. Anlama ve sürekli değişeceği biçimde yaşama ihtiyacı. Rutini ve tekrarı bir kenara itmek, anlamsız tekdüzelikten kendini kurtarmak ve ileriye atılmak. Sürekli hareket halinde olma ihtiyacı..." (Uzay Piyangosu)
  • Jones boğuk bir sesle, “Benim için,” dedi, “bu an geçmişin ta kendisi. Şimdi, burada, bu binada, üçünüzle oturuyorum, oysa bu benim için bir sene önce olup bitti. Benim durumum geleceği görmekten ziyade bir ayağımın geçmişte sıkışıp kalmasına daha çok benziyor. Ayağımı çekip kurtaramıyorum. Rötarlı yaşıyorum; sonsuza kadar hayatımın bir senesini tekrar tekrar yaşayacağım.” Omuz silkti. “Tekrar ve tekrar. Yaptığım, söylediğim, duyduğum, tecrübe ettiğim her şeyi ikinci bir kez yaşamak zorundayım.” Sesini yükseltmişti; sesi tiz, acı dolu ve umutsuzdu. “Aynı hayatı iki kez yaşıyorum.” Cussick yavaşça, “Bir başka deyişle,” dedi, “senin için gelecek değişmez. Geleceği bilmen onu değiştirmemi mümkün kılmıyor.” Jones buz gibi bir kahkaha attı. “Değiştirmek mi? Gelecek tamamen sabit. Bu duvardan daha sabit, daha kalıcı.” Elini öfkeyle arkasındaki duvara vurdu. “Sizce bu yetenek beni özgür mü kılıyor? Hadi, kandırmayın kendinizi... Gelecek hakkında ne kadar az şey bilirseniz, kendinizi o kadar iyi hissedersiniz. Güzel bir yanılsama içinde yaşıyorsunuz; özgür bir iradeniz var sanıyorsunuz.” “Ama bu senin için geçerli değil.” Jones acıyla “Hayır,” dedi. “Bir sene önce yorgun argın attığım adımları yeniden atıyorum. Bir tanesini bile değiştiremiyorum. Bu konuşmayı ezbere biliyorum. İçine tek bir yeni kelime dahi ekleyemeyeceğim gibi, mevcut tek bir kelimeyi de atamam.” (Yaratılan Dünya)
  • Ruh insan için neyse, makine için de insan odur: Fonksiyonel hiyerarşi açısından bu bir ek boyuttur. İçimizden biri Tanrı gibi davrandığında (pelerinini bir yabancıya verdiğinde) makine de insan gibi davranır yani programlanmış döngüsünü bir karara bağlı olarak ertelemek için duraklar. (Android ve İnsan)
  • Geçmiş görünmeyendir, dibe batırılandır, hala oradadır, bir sonrakinin üzerinde izini bırakmak için her an yüzeye çıkabilme kapasitesine sahiptir maalesef- ve sıradan bir deneyimin aksine- gözden kaybolmuştur. (Ubik)
  • Sana, ödeyemeyeceğin kadar pahalıya mal olacağım. (Alfa Ayının Kabileleri)
  • Belmont Bevatronu’nun proton ışın saptırıcısı 1959 yılı Ekim ayının ikinci günü öğleden sonra saat dörtte yaratıcılarına ihanet etti. Bunu izleyen olaylar göz açıp kapayıncaya dek olup bitti. Artık yeterince saptırılmayan –ve dolayısıyla denetim dışı kalan– altı milyon volt gücündeki ışın demeti salonun tavanına doğru yükselirken, halka biçimindeki dev mıknatısa tepeden bakan bir gözlem platformunu da kül ediverdi. O sırada taraçada sekiz kişi bulunmaktaydı: bir grup meraklı gezgin ve mihmandarları. Taraça ayaklarının altından yitince bu sekiz kişi Bevatron salonunun zeminine düştü ve manyetik alan boşaltılıp katı radyasyon kısmen nötralize edilinceye dek şoka girmiş durumda ve yaralı, öylece yattılar. Sekiz kişiden dördünün hastaneye kaldırılması gerekti. Yanıkları daha hafif olan iki kişi süresiz gözleme alındı. Kalan iki kişi ise muayene ve ilk tedavileri yapıldıktan sonra salıverildi. Olay San Fransisco ve Oakland’daki yerel gazetelerde yer aldı. Kurbanların avukatları dava açma hazırlıklarına girişti. Bevatron’la ilgisi bulunan kimi görevliler Wilcox-Jones Saptırıcısı ve girişken yaratıcıları ile birlikte ıskartaya alındı. Bir grup işçi fiziksel hasarı onarmaya başladı. Olay topu topu birkaç saniye sürmüştü. Hatalı sapma saat 4.00’te başlamış ve olağanüstü yüklü proton ışın demeti mıknatısın yuvarlak iç salonundan yayılırken sekiz kişi saat 4.02’de altmış ayak yükseklikten içine düşmüştü, ilk düşerek zemine çarpan, mihmandarlık yapan genç bir zenciydi. Son düşen ise yakınlardaki güdümlü füze fabrikasından gelen genç bir teknisyen olmuştu. Genç teknisyen platforma giderlerken arkadaşlarından ayrılmış, hole geri dönmüş ve sigara için ceplerini karıştırmaya başlamıştı. Eğer eşini yakalayabilmek için ileri atılmış olmasaydı belki de diğerleriyle birlikte aşağı sürüklenmeyecekti. Beyninde kalan açık seçik son anısı da bu olmuştu: Sigaralarının elinden düşüşü ve Marsha’nın çırpınarak kayıp giden ceket yenini yakalayabilmek için boşa atılışı… (Gökteki Göz)
  • “Fakat bir kimseye müjde veren haber diğer bir kimsenin kaderi oluyordu... (Uzayda Suikast Uzay serisi 1)
  • .... ve can sıkıntısı kötüdür, çünkü tam olarak gayret sarf etmiyorsun demektir; tembellik ediyorsun... (Dr. Kan Bedeli)
  • Güdünün kendisi en büyük ahlak sorunudur, eyleme geçirilmiş günah sadece şeytansı arzuların açığa çıkmış halidir. Doğru ve yanlış, bir adamın yaptıklarıyla değil hissettikleriyle bağlantılıdır. (Gökteki Göz)

Yorum Yaz