Düello - Heinrich Von Kleist Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Düello kimin eseri? Düello kitabının yazarı kimdir? Düello konusu ve anafikri nedir? Düello kitabı ne anlatıyor? Düello PDF indirme linki var mı? Düello kitabının yazarı Heinrich Von Kleist kimdir? İşte Düello kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Heinrich Von Kleist
Çevirmen: İris Kantemir
Yayın Evi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
İSBN: 9786053600459
Sayfa Sayısı: 240
Düello Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Heinrich von Kleist (1777-1811): XIX. yüzyıl Alman edebiyatının en önemli yazarlarındandır. Tiyatro oyunları, şiirler ve öyküler yazdı. Kantı okuduktan sonra bilginin değerinden kuşkuya düştü, akla değil duyguya güvenmeyi tercih etti. Akıl ile duygu arasında süren zıtlık eserlerinin özünü oluşturdu. Öykülerinde insanların ve doğanın zorbalığı karşısında kendilerini tüketircesine bütün güçlerini harcayan kişileri konu aldı. Eserlerinde titizlikle seçilmiş sözcüklerle örülü güçlü bir ifade kullandı. Sanatsal dehası ile çağdaş yaşam ve edebiyatın pek çok sorununu önceden gören Kleist, kendisinden sonraki Alman ve Fransız yazarları için önemli bir ilk örnek oldu
Düello Alıntıları - Sözleri
- "Çünkü sevgili Lisbeth, haklarımın savunulmadığı bir ülkede kalmak istemiyorum. Beni tekmeleyeceklerse insan değil köpek olmayı yeğlerim!
- Haklarımın savunulmadığı bir ülkede kalmak istemiyorum.
- "Düşmanlarını bağışla, senden nefret edenlere bile iyilik yap"
- .. beklemek, varmaktan uzun sürer..
- Dünyanın böylesine bozuk bir düzenin içinde olduğunu görmenin verdiği acının içinden kendi yüreğinde bir düzen olduğunu bilmenin verdiği memnuniyet bir kıvılcım gibi yükseliyordu.
- + Topluma açtığım savaş sizin de belirttiğiniz gibi toplumdan dışlanmasaydım suç sayılabilirdi. ........ - Devletler var olduğundan beri, kim olursa olsun toplumdan dışlanan oldu mu ? + YASALARIN KORUMADIĞI BİR İNSANA BEN DIŞLANMIŞ DERİM....
- “Kalbimde senin adına konuşan bir ses var.”
- "...tanrı, dile gelmeyen kelimelere uzansın diye icat etmiş olmalı gözyaşını."
- "... uzaklık, — birbirine ait olamamanın bilincidir."
- "... beklemek, varmaktan uzun sürer."
- Göbeği yağ içindeki bu kötü adamı pisliğin içine fırlatıp, bakır rengi yüzünü ayağıyla ezmek geliyordu içinden. Ama onun bir altın terazisi kadar hassas olan adalet duygusu hâlâ tereddüt içindeydi, yüreğindeki yargıç karşısındaki adamın suçlu olup olmadığına karar veremiyordu.
- Haklısınız Efendim ! Yanımda o haydut yuvasını yakmak için Tanrının cebime koyduğu kükürtlü kibritler vardı ama beni kovdukları o şatoda bir çocuğun ağladığını duyduğumda, ben bir şey yapmayacağım, orayı Tanrının şimşeği yaksın diye düşünüp kibritleri Elbe nehrine attım..
- "Bir daha evlenmemek benim kararımdı. İkinci bir kez mutluluğumu tehlikeye atmak istemiyorum,..."
- “Kalbimde senin adına konuşan bir ses var.“
- “Kalbimde senin adına konuşan bir ses var.”
Düello İncelemesi - Şahsi Yorumlar
ADALET...! Zalime karşı zalimce davranmak ne kadar adildir ? İnsan haklı olduğu bir dava uğrunda sevdiklerini kaybettiğinde bunun bedelini kendisi ödetebilir mi ? 1-) Michael Kohlhaas: Tarihin görebileceği ve gerçek bir hikayeden kaleme alınmıştır. Zulmün kalesini ateşe veren adil katil Kohlhaas. Kendisine uğrunda savaştığı adalet davasından vazgeçmesi için iki kır at yerine çok daha fazla değer teklif edilmesine rağmen davasından asla vazgeçmeyen ve Sokratik bir cesaretle kurtulabilecekken kendini cellada teslim eden kahraman. " Cesur Yürek" filmindeki William Wolls canlandı gözümde. Ve tarihte kahramanlar hanesine kendimce eklediğim bir dava adamı. Muhakkak bilinmesi ve okunması gereken bir hikaye... Onun sonunda kendi başlangıcımızı görebilmek umuduyla.. Kitap 8 ayrı hikayeden oluşuyor ve her hikaye Von Kleist büyüsüyle kitabı normal okunma hizasından biraz yukarı kaldırtabiliyor okuduğunuza inanabilmeniz için. Dünyanın her yerinde ve somut ve ya somut olmayan her tarihinde en büyük eksiklik ki sürekli adalettir. Bu kitapta tecelli eden adalete ve tecelliye zaman bulamayan adalete şahit olacaksınız ve bunlar yaşanmış hikayeler. Toplumun tutucu ve muhafazakar kesimlerinin katlettiği Jeronimo ve Josephe' nin hikayesi de böyle. Şili de yaşanan o büyük depremden sağ kalanların o iki gence karşı tutumu hele ki kitabı okurken Allah'ım onlara bişey olmasın diye diye bitirdiğim hikaye... İnsan yok olurken ve ya varolurken en çok lazım olan şey sudan veya sütten önce kesinlikle adalettir. Bir toplumun aç ve ya susuz yaşaması o toplumun adaletsizce yaşatılmasından daha zor değildir. Ki Adalet yan yana iki insanın bir ekmekten bir kanundan bir kap sudan eşit şekilde faydalanabilmesini sağlayacaktır. Ve adaletsizliğin olduğu her devlet, kabile, aile, gruplar vs. parçalanmaya mahkumdur. Sevgi ve Saygılarla. Daha Adil ve daha umut dolu geleceklere... (Metin Pir)
Kleist'in aşırı uçlarda gezinmesinin , günlük hayatta insanların sadece gözlerinin tuhaf baktığını anımsadıkları bu düz adamın, hayatta hep birlikte yaşayacagı değil birlikte öleceği birini aramış ve kendi cezbesince lanetlenmi bir insanın volkanlarının en tutkulu dısavurumu düello. okudukça bir Blake bir Shakespearevari tat aldığım nadir yazınlardan. (Nur ve ötesi)
Öykü okumayı severim özellikle yazarı ilk defa oluyorsam. Tarzını alışmış olur ve her bir farklı öyküde daha iyi tanırım. Bu kitapta da aynı durum söz konusu. Yani kitap 8 öyküden oluşuyor ve Alman yazarı ilk defa okuyorum. Ama bu defa umduğumu bulamadım. Bundan sonrasında SPOİLER uyarısı verebilirim. Şöyle ki; her bir hikayenin tarzı ve sonu aynıydı. Vahşet, haksızlık, adalet yerine şahısların uyguladığı zorbalıklar ve son olarak ölüm... Tek başına hepsi de derin anlamlar içeren öykülerin kendi içinde, kullanılan kelimelerin bütünlüğü açısından ve akıcılığı çok güzel, tamam ama art arda bunları okumak daralttı. Aslında ara ara ve tek tek öyküleri okumak değerlendirmem açısından daha verimli olabilirdi. Eh artık olan oldu öyle bir düşünce ile başlamamış olunca bırakamadım. Bir de sanırım Alman edebiyatından fazla okumadığım için isimleri okurken zorlandım. Neredeyse Rus edebiyatı ile yarışacak kadar isim, mekan ve özel gün isimleri var ve aynı cümlede sıralanmış şeklide de karşıma çıkınca, ister istemez göz atıp, bazı isimleri hızlı geçtiğim oldu. Bu da aldığım tadı azalttı. Bunun dışında yazar her biri kendi içinde hüzünlü, derin anlamlar taşıyan, insan vahşetinin ne denli boyutlara ulaşabileceğini, bazı insanların da kendilerini başkası için nasıl feda edebilecek yürekler taşıdığını gözler önüne seren örnek bir eser oluşturmuş. Naçizane tavsiyem öyküleri ara vererek okumanız yönünde. Bu kitap için pek uygun düşmez belki ama şimdiden keyifli okumalar. (Huzursuz Kitap)
Düello PDF indirme linki var mı?
Heinrich Von Kleist - Düello kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Düello PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Heinrich Von Kleist Kimdir?
Bir şair, oyun yazarı, roman ve öykü yazarı olan Heinrich von Kleist 1777 yılında Frankfurt'ta doğdu ve 1811 yılında öldü.
Yetersiz ve kısa bir eğitim hayatından sonra 1792 yılında Prusya ordusuna girdi ve 1799 yılında teğmen rütbesiyle ordudan ayrıldı. Ardından Viadrina Üniversitesinde hukuk ve felsefe eğitimi aldı. 1800 yılında Berlin’de Maliye Bakanlığı bünyesinde çalışmaya başladı. Ertesi yıl Kleist'ın düzensiz umursamaz ruh halı onu Paris'e ziyaret etmeye sürükledi ve sonrasında İsviçre'ye yerleşti. Orada yakın arkadaşlar edinen Kleist onlara ilk tragedyası olan Schroffenstein Ailesi adlı eserini okudu 1802 yılının sonunda Almanya’ya dönen Kleist Goethe, Shiller ve Wieland’ı Weimar’da ziyaret etti. Leipzig ve Dresden’de kısa bir süre kaldıktan sonra Paris’e geri dönen Kleist ardından Berlin’deki görev yerini Königsberg’teki bir devlet dairesi olarak değiştirdi. 1807 yılında Dresden’e giderken Fransız askerleri tarafından ajan suçlamasıyla tutuklandı. Cezaevinden çıktıktan sonra Dresden’e giden Kleist'ın yolu Heinrich Müller ile kesişti ve birlikte 1808 yılında Phöbus gazetesini çıkardılar.
Kleist 1809 yılında Prag’a gitti ve en sonunda Berlin'e yerleşti. Orada Berliner Abendblätter gazetesini çıkardı. O sıralar ümidini kaybetmiş ve hayata küsmüş olan Henrietti Vogel'in entelektüel ve müzik konularındaki başarılarına kendini kaptıran Kleist onunla birlikte ölmeyi kabul etti ve 1811 yılında 21 Kasımında Potsdam yakınlarındaki Wannsee nehri kıyısında Vogel'e ateş edip öldürdükten sonra kendisi de intihar etti.
Kleist’ın bütün hayatı ideal ve hayali mutluluğu bulmaya çabalamakla geçti ve bu onun çoğu eserine yansıdı. Kleist kuzey Almanya’nın şu ana kadar gelmiş geçmiş en önemli Romantik dönem Dramacısı olarak sayılmaktadır.
Heinrich Von Kleist Kitapları - Eserleri
- Michael Kohlhaas
- Amphitryon
- Düello
- Locarno Dilencisi
- Toplu Oyunları-1 / Kırık Testi
- Die Marquise Von O...
- Locarno Dilencisi
- Prens Von Hombourg
- Toplu Oyunları 2
Heinrich Von Kleist Alıntıları - Sözleri
- BİRİNCİ SOYLU Onu tanıyor, Birlikte evden çıktığını Üzüm bunca sarılır mı Yetiştiği yer olmasa kendi bağı? (Amphitryon)
- Yasanın korumadığı kimseyi ben, devlet topluluğunun dışına atılmış sayarım... (Michael Kohlhaas)
- Göbeği yağ içindeki bu kötü adamı pisliğin içine fırlatıp, bakır rengi yüzünü ayağıyla ezmek geliyordu içinden. Ama onun bir altın terazisi kadar hassas olan adalet duygusu hâlâ tereddüt içindeydi, yüreğindeki yargıç karşısındaki adamın suçlu olup olmadığına karar veremiyordu. (Düello)
- “Kalbimde senin adına konuşan bir ses var.“ (Düello)
- "...kısacası, bir erdemi aşırıya vardırmasaydı, dünya onun hatırasını saygıyla anacaktı. Fakat adalet duygusu, onu haydut ve katil yaptı." (Michael Kohlhaas)
- Çünkü benim sevgili Lisbeth’im ben, haklarımı korumak istemeyen bir ülkede kalamam. Eğer ayaklar altında çiğneneceksem, insan olmaktansa bir köpek olmayı yeğlerim! (Michael Kohlhaas)
- ‘sen benim boynumu uçurabilirsin; fakat ben sana üzüntü verebilirim, hem vereceğim de!’ (Michael Kohlhaas)
- "... beklemek, varmaktan uzun sürer." (Düello)
- "Çünkü sevgili Lisbeth, haklarımın savunulmadığı bir ülkede kalmak istemiyorum. Beni tekmeleyeceklerse insan değil köpek olmayı yeğlerim! (Düello)
- "Dünyanın bozuk düzeninin farkında olan haklı bir duygu..." (Michael Kohlhaas)
- Ruhun olmadığı yerde,yanılgı da olmaz. (Locarno Dilencisi)
- Eğer tekmeleneceksem, insan olmaktansa, köpek olmayı tercih ederim! (Michael Kohlhaas)
- Anlattıkça düşlemler kuruyor, sözcüklerle sanki bir tablo çiziyordu (Locarno Dilencisi)
- Elimden ne gelir zamanın eskittiğine. (Amphitryon)
- “Ey çılgınlık, dünyaya egemen olan yalnızca sensin ve senin yerin de güzel bir kadın ağzıdır!” (Michael Kohlhaas)
- Bilgi sonsuzluğu aştığında, zarafet geri dönecektir.O durumda zarafet en saf haliyle, ya hiç bilinci olmayan ya da sonsuz bilinç sahibi olan bir insan biçiminde görünecektir.Yani ya kuklada ya da Tanrı’da (Locarno Dilencisi)
- Aşk eksikse eğer, Olympos bile çorak bir toprağa döner. Ne verebilir yerlerde sürünen bütün bir dünyanın Tapınması, sevginin özlemiyle yanıp tutuşan yüreğe? (Amphitryon)
- Dünyanın böylesine bozuk bir düzenin içinde olduğunu görmenin verdiği acının içinden kendi yüreğinde bir düzen olduğunu bilmenin verdiği memnuniyet bir kıvılcım gibi yükseliyordu. (Düello)
- Ona göre insanların acı çekmesi aslında gizli bir hazdır. Gerçeğe duyduğu özlemli sevgide aynı zamanda bir parça öfke de saklıdır. Sonsuz acı onu her zaman kendine çekmiştir. Yüreğinden yükselen haykırışlar aslında kendi içindeki sonsuz cehennemden gelmektedir. Tıpkı can evinden vurulan vahşi bir kuş gibi çırpınır durur kendi yalnızlığı içinde. Sevdiklerinden uzakta, kendi ruhunun oluşturduğu o yalnızlık adasında Tanrılarla savaşan efsane kahramanı Philoktet'in dinmeyen acısını Kleist da aynen yaşamaktadır. Kleist, benliğinin bilincine varmanın acısıyla, ardına gizlendiği her şeyden arınarak çırılçıplak, kanayan, yanan ve yenik düşen bir savaşçı gibidir. (Locarno Dilencisi)
- “Çünkü ben, sevgili Lisbeth, benim haklarımı korumayan bir memlekette kalmak istemiyorum. (Michael Kohlhaas)