diorex

Dün Dağları Dolaştım Evde Yoktum - İlhan Berk Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Dün Dağları Dolaştım Evde Yoktum kimin eseri? Dün Dağları Dolaştım Evde Yoktum kitabının yazarı kimdir? Dün Dağları Dolaştım Evde Yoktum konusu ve anafikri nedir? Dün Dağları Dolaştım Evde Yoktum kitabı ne anlatıyor? Dün Dağları Dolaştım Evde Yoktum PDF indirme linki var mı? Dün Dağları Dolaştım Evde Yoktum kitabının yazarı İlhan Berk kimdir? İşte Dün Dağları Dolaştım Evde Yoktum kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 29.07.2022 13:00
Dün Dağları Dolaştım Evde Yoktum - İlhan Berk Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: İlhan Berk

Yayın Evi: Adam

İSBN: 9789754182446.

Sayfa Sayısı: 92

Dün Dağları Dolaştım Evde Yoktum Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

İlhan Berk bu yeni kitabındaki şiirlerini iki yüz sayfalık bir defterde oluşturmuş. Bu çalışmaları bütünüyle gösterme olanağı bulunmasa da araya serpiştirilen elyazı örnekleri şiirlerin oluşum serüvenini yeterince yansıtıyor kanısındayız.

Dün Dağları Dolaştım Evde Yoktum Alıntıları - Sözleri

  • "...ne diyordum, dünyanın düşünceleri yoktur. Otların canı sıkılmaz. Kurşunkalem kendini ağaç sanır. Ufuk, hüthüt kuşu. Seni bilmem, bir söylene dönüşmek içindir dünya. Onun için başka bir son yok. Bir söylene dönüşmek, bir söylen olmak! Sonsuzluk dediğimiz budur.."
  • Sonra da… Sonra diye bir şey yoktur. Tarih dışıdır, sonra.
  • Ben senin göz/lerine dönmek istiyorum. Sonra da... Sonra diye bir şey yoktur. Tarih dışıdır, s o n r a.
  • Sonra da… Sonra diye bir şey yoktur. Tarih dışıdır, sonra.
  • Ben senin gözlerine dönmek istiyorum. Sonra da... Sonra diye bir şey yoktur. Tarih dışıdır, sonra.
  • Anladınız oturunca niçin ölümü yanına alır oturur, kalkınca niçin birlikte kalkarlar.
  • Sonra da… Sonra diye bir şey yoktur. Tarih dışıdır, sonra.
  • “Zaman bir izdüşümdür. Bir yerlere yaz bunu. Tinin dışarıya penceresi olmadığı doğru değildir. İsa’nın hayaleti hala dünya­nın üzerinde dolaşıyor. (Yalnız soruyorum. Sormak için yazar insan.) Gençliğini bilmeyen sabah tökezler. Gül ki adıyla vardır. Taş adını yüzü bulununca aldı. (Duvarcıların avcunda taş bunun için döner durur.)”

Dün Dağları Dolaştım Evde Yoktum İncelemesi - Şahsi Yorumlar

İLHAN BERK’İN POETİKASI Türk şiirinin en üretken şairlerinden biri olan İlhan Berk’in poetikası sürekli bir değişim üzerine kurulur. Tüm yeryüzünü yazma istemindeki şair için her şiir,her kitap yeni bir başlangıçtır. Birçok nesneyi şiirine sokan Berk, şiirin tanımı konusunda kesin duruş edinme kaygısı taşımadığından, kapalı bir şair olarak nitelendirilir. Şiir yazmasının nedeninini dünyayı ve hayatı sıkıcı bulmasına bağlaması, onun “şiirlerindeki özü” de ortaya koyması bakımından önemlidir ve hayatın içinden “güzel olanı” okuyucuya aktarması onu özgün kılar. Berk’in sürekli değişim üzerine kurduğu poetikasının belirgin özelliklerinden biri şiiri şairinden ayrı bir yerde düşünmesidir. Berk için şiir, canlı bir varlık anlamı kazanır. Berk, şiir yazma sürecinde şairin etkin rolünün azaldığını düşünür. Şiir, bu süreçte şairden teknik ya da öz olarak bazı değişikliklerin yapılmasını bekler. Yine de şiir kendi serüvenini yaşar. Şair sadece bir öğrenci konumunda gerekli emirleri yerine getirir. Kanatlı At kitabında konuyla ilgili şunları söyler: “Bunu mizaç meselesi diye yanıtlamak isterim. Yoksa benim değişmek diye bir sorunum yok. Yani önceden bir kurama göre hareket etmem. Kuramı bana duygularım, daha doğrusu algılarım zorlar. Buraya da beni yaşadığım an getirir. Onun için içimden geldiği gibi yazarım. Ben bırakırım kendimi şiire. Bu yüzden de ilerideki şiirlerimin yönetimini bilemem. Onu yazdığım andaki duygularım belirler. Şiire karşı çıkmam. Şiir buyruğunu sürdür. Benim bir çizgide derinleşmem zikzaklardır. Zikzaklar da benim için şiirin bütün olanaklarına açık olmaktır.” Berk alıntıdan da anlaşılacağı üzere şiirini yatay bir çizgide sürdür. Türk şiirindeki bazı şairler gibi belli konularda derinleşme, dikey bir çizgide gelişme göstermez. Bu nedenle birçok araştırmacı tarafından çeşitli biçimlerde adlandırılmıştır: “Şiirin kırk türlü yazılacağını göstermiştir.” (Mehmet Fuat) “Değişmeyi şiirin anayasası yapmıştır.” (Mehmet Doğan) “Bir anlatı doymazı” (Orhan Koçak) “Sanki bilinmeyen şiiri arıyor” (Mahir Ünlü-Ömer Özcan) “Şiir olmasaydı İlhan Berk onu icat ederdi.” (Turgut Uyar) İlhan Berk şiirlerinde birçok nesneyi içinde barındırır. Doğa, nesne, coğrafya, tarihsel kimlik ve kişilik gibi konular üzerinde yoğunlaşmıştır. Özellikle kente ve kenttekilere ait unsurları ayrıntılı bir şekilde şiirleştirmiştir: “Bir Fenikeli Denizde boğulanı ilk Fenikelilerdendir. Vergi memurluğu yapardı ve köpekler saldırırdı hep Babası barbar akınlarını durdurmuştu. Kırlangıcın geveze bir kuş olduğunu ilk ondan duyduk Ben o zamanlar çocuktum ve çok fakirdim.” İlhan Berk, şiirde düzyazı olduğu gibi açık bir anlamın olamayacağını düşünür. Düzyazıda yazar ya da şair kendi düşüncesini aktarabilmek için anlamlı olmak zorundadır. Fakat şiirde tek bir anlamın bulunması okuyucu tarafından onun kolayca tüketilmesine neden olacaktır. Bu nedenle şiirin yürürlükte kalması güçleşecektir. Şiirin daha uzun süreli yürürlükte kalması ve okunması onun kapalı olmasıyla mümkündür. Kapalılık, şiirin anlamsız olduğu düşüncesini barındırmaz. Kapalılıkta anlam örtülüdür ve okuyucunun, bu tür şiirleri algılamada özellikle bazı konularda kültürel bir birikime sahip olması gerekir. Onun yapmaya çalıştığı şiirin kapalılığını sağlamaktır. Bu konuda; ”Nedendir bilmiyorum, ben anlamı şiire pek yatkın bulmam. Kimi kitaplarımda onu düşman bile bilmişimdir… Ama şunu söyleyeyim; sonuçta şiir şiirse anlamlıdır” der. (Kanatlı At, Sayfa 73) Şiirde kapalılığı sağlayan ise çok anlamlılıktır. Birden çok anlamı olan bir şiirde şair, metni dolaylı anlatımlarla sürdürür. Böylece şiir okuyucular tarafından çeşitli biçimlerde anlamlandırılabilir. Okuyucu her okumada şiirin kapalı olan bir başka noktasını keşfeder ve anlamlandırma sürecinde yeni aşamalara yönelir. Bu nedenle İlhan Berk, şiirde çok anlamlılığın temel ilke olması gerektiğini bildirir. “Aşk Tahtı Şiir bir tuğlacının düşündüğü tuğlanın yere düşmesinde değil, havada asılı kalmasındadır.” Bu şiiri okuyan her okuyucu her okuyuşunda ayrı bir anlam çıkarabilir. İlhan Berk aynı zamanda özgündür. “Ne Böyle Sevdalar Gördüm Ne Böyle Ayrılıklar Ne zaman seni düşünsem Bir ceylan su içmeye iner Çayırları büyürken görürüm. Her akşam seninle Yeşil bir zeytin tanesi Bir parça deniz Alır beni. Seni düşündükçe Gül dikiyorum elimin değdiği yere Atlara su veriyorum Daha bir seviyorum dağları.” Şair burda, hayatın içinden “güzel” olanı ya da kendine “güzel geleni” veya kurgulamak istediği dünyaya yakışacak, orada anlamlı bir görev üstlenecek olan şeyleri, duyguları, ayrıntıları, izlenimleri seçer ver imbiğinden süzerken ona aslında olduğundan farklı, sadece kendine, o şiire özgü bir hava, bir ahenk verir. İşte bu şiiri özgün kılar. “Ne böyle sevdalar gördüm/ Ne böyle ayrılıklar”başlığı bize alışılmışın dışında bir aşkı, bir tutkuyu ve ayrılık hüznünü hissettirir. Bir merak duygusu uyandırır. “Ne zaman seni düşünsem Bir ceylan su içmeye iner Çayırları büyürken görürüm.” Şair bir ayrılık yaşamaktadır. Sevgiliden uzaktır ve özlemektedir. Sevgilinin olduğu yer onun cennetidir. Orası bir “bahar” ülkesidir. Sevgili ürkek, nazlı bir ceylan… “Her akşam seninle Yeşil bir zeytin tanesi Bir parça deniz Alır beni.” Ama şair uzaklardadır ve sevgiliyi düşünmektedir. “tek başınalığı” en koyusuyla yaşarken “yalnız” değildir. Sevgiliyledir yine, sofra birle kurmadan gözleri bir ufka, bir tabağındaki zeytinlere dalarak bir aşkı tek başına yaşamayı sürdürür. “Seni düşündükçe Gül dikiyorum elimin değdiği yere” Sevgiliyi her düşündüğünde anılarına gitmekte, sevgilinin dokunduğu eşyaları düzenlemekte, onunla olan anılarını yeniden yaşayı pekiştirmektedir. “Atlara su veriyorum Daha bir seviyorum dağları.” Şair, sevgiliyle yaşayacağı güzellikler için kendini hazırlamakta, onu mutlaka götürmek istediği yerleri, özellikle özgürlük kokulu dağları ve rüzgarları bol coşkulu bir hayata hazırlanmaktadır. Bütün bu imgelerdeki kendine has duruşu Berk’in özgürlüğünü ortaya koyar. İlhan Berk’in diğer şiirlerini de incelediğimizde genellikle kullandığı belirli kelimelere dikkat çekeriz. Bu olgulara örnek verecek olursak; deniz, yarak, kuş, ırmak, ot, orman, gökyüzü, gül, su Berk’in sıkça kullandığı kelimelerdir diyebiliriz. Bu durumu yazarın nesne sorunu olarak değerlendirmek de mümkündür. “Bir yer altı suyusun sen Burdaz’ın dağlık cumhuriyetinde. Ben sıradan bir yazıcın Senin cumhuriyetinin Terkisinde rüzgar gülleri, pusulalar, iskandiller, gökkuşakları Parıltını yaymak olan işi. Sen su yolları, ağaçlar, çayırlar, güneşler Ben karabasanın senin. “ (Kül, Sayfa 24) Bunun yanı sıra Berk, anlam karşısında şüphecidir. Ondaki bu kuşku, ister istemez lirik-romantik-dramatik şiirle ilişkide bulunması sonucunu doğurmuştur. Ancak o, şiirlerinde bu unsurlara gerektiği ölçüde yer vermemiştir. Şiirlerine bakıldığında sonuna kadar modernist olarak kaldığı görülecektir. “Anlamdan şüphe duydum.” ( Dün Dağlarda Dolaştım Evde Yoktum) İlhan Berk bir “değişim” şairidir. Onu anlamak güçtür, şiirlerini anlamak da güçtür. Ama onun da dediği gibi “Anlamla yola çıkılmaz. Şiir bir şey anlatmaz. Anlaşılmak için de değildir” İşte onun bu duruşu bile onun ne kadar özgün, değişimci ve sezdirici bir şair olduğunun göstergesi değil midir? (Gözde Karayel)

Dün Dağları Dolaştım Evde Yoktum PDF indirme linki var mı?

İlhan Berk - Dün Dağları Dolaştım Evde Yoktum kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Dün Dağları Dolaştım Evde Yoktum PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı İlhan Berk Kimdir?

İlhan Berk (d. 18 Kasım 1918 - ö. 28 Ağustos 2008) Türk şair.

Balıkesir Necatibey Öğretmen Okulu'ndan mezun olmuş, Espiye'de iki yıl ilkokul öğretmenliğinden sonra Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü'ne girdi. Enstitünün Fransızca bölümünden mezun (1944) olan Berk, 1945-1955 yılları arasında Zonguldak, Samsun ve Kırşehir'de ortaokul ve liselerde Fransızca öğretmenliği yaptı. 1956 yılından itibaren on üç yıl boyunca Ankara'da T.C. Ziraat Bankası'nın Yayın Bürosu'nda çevirmenlik yaptı.

Bu süre içinde modern dünya şiirinin iki büyük şairi sayılan Arthur Rimbaud ve Ezra Pound'un şiirlerini çevirerek kitaplaştırdı. Bu tarihten sonra kendini tümüyle yazmaya verdi ve bir anlatı kitabı dışında, yalnız şiir ve şiire ilişkin yazılar yazdı. Kül adlı kitabıyla 1979 yılında Türk Dil Kurumu ve İstanbul kitabı ile de 1980 yılında Behçet Necatigil Şiir Ödüllerini kazandı. 1983'de Deniz Eskisi adlı kitabıyla, Yedi Tepe şiir Armağını'nın 1988'de de Güzel Irmak adlı kitabıyla Sedat Simavi Edebiyat Ödülü'nü (F. Edgü ile) aldı. 28 Ağustos 2008 tarihinde Bodrum'da 90 yaşında vefat etmiştir.

Yazım Hayatı

İlhan Berk, ilk şiirlerini Manisa Halkevi'nin dergisi Uyanış'ta yayımlamıştır (1935). Berk, 19 yaşındayken Güneşi Yakanların Selâmı adıyla kitaplaştırdığı bu şiirlerinde "hece vezni" kullanmakta ve o dönemin şiir anlayışına özgü bir karamsarlık taşımaktadır. "Sonsuzluk", "kızıl", "hulya", "ateş" en sevdiği sözcükler olarak görünmektedir. Sembolist şiirden esinlenilmiş izlenimi veren imgeler yapmayı sevmektedir: "Bir karanlık gecenin masmavi seherinde / Kızıl başörtünle gül yüzlü bahçede görün".

Dil anlayışı da henüz döneminden kopamamıştır ki, bunu da 19 yaşındaki bir şair adayı için doğal karşılamak gerekmektedir: "Kıpkızıl hulyalı bir renge yükselmeden gün / Bir devrin neşesini taşımakta yüzün". Berk'in ilk kitabına adını veren şiirinin son kıtası da şöyledir: "Neler, neler beklenmez nihayetsiz bir yerden / Güneşi içelim mor şafaklar gecesinden / Selâm! Sonsuzluklara, hasret gönüllerden / Selâm, güneşe, göğü yakanlar bahçesinden!".

İlhan Berk, daha sonra 1940'lara doğru Yeni Edebiyat anlayışı içinde yer almış, Servet-i Fünun (Uyanış), Ses, Yığın, Yeryüzü, Kaynak gibi dergilerde yazmıştır. Türk şiirinin en deneyci şairlerinden biri olan İlhan Berk, durmadan yatak değiştirerek, ama bazı sorunsallara hep bağlı kalarak şiirini günümüze kadar eskitmeden getirmeyi başarmıştır.

“Yazmak mutsuzluktur, mutlu insan yazmaz.

bu yeryüzünü olduğu gibi görmeme engel olan

ve bana bu yeryüzünü cehennem eden

bu yazmak eyleminden kurtulduğum,

mutlu olduğum bir tek şey var: resim yapmak.”

İlhan Berk

Ödülleri

Kül, 1979 TDK Şiir Ödülü.

İstanbul, 1980 Behçet Necatigil Şiir Ödülü.

Deniz Eskisi, 1983 Yedi Tepe Şiir Armağanı

Güzel Irmak, 1988 Sedat Simavi Edebiyat Ödülü.

İlhan Berk Kitapları - Eserleri

  • Bir Yeryüzü Tanığı
  • Günaydın Yeryüzü
  • Güzel Irmak
  • Eşik
  • Poetika
  • Dünya Edebiyatında Aşk Şiirleri
  • Toplu Şiirler
  • Logos
  • Galile Denizi
  • Akşama Doğru
  • Aşk Tahtı 1976 - 1982
  • Galata
  • Seçme Şiirler
  • Pera
  • Çiğnenmiş Gül
  • Mısırkalyoniğne
  • Adlandırılmayan Yoktur
  • Deniz Eskisi
  • Uzun Bir Adam
  • Kitaplar Kitabı
  • Kuşların Doğum Gününde Olacağım
  • Tümceler Geliyorum
  • Bir Limandan Üç Resim
  • El Yazılarına Vuruyor Güneş
  • Dün Dağları Dolaştım Evde Yoktum
  • Kül
  • Şeyler Kitabı
  • Şifalı Otlar Kitabı
  • İstanbul Kitabı
  • Aşıkane
  • Avluya Düşen Gölge
  • Çok Yaşasın Sayılar
  • İnferno
  • Çivi Yazısı
  • Köroğlu
  • Enis Batur'a Mektuplar
  • Delta ve Çocuk
  • Atlas
  • Fransız Şiir Antolojisi
  • Kült Kitap
  • Otağ
  • Türkiye Şarkısı
  • Taşbaskısı
  • Şiirin Çizdiği
  • Requiem
  • Ben İlhan Berk'in Defteriyim
  • Şenlikname
  • Başlangıçtan Bugüne Beyit-Mısra Antolojisi
  • Aşıkane
  • Bakmak
  • Asılı Eros
  • Kanatlı At
  • Güneşi Yakanların Selâmı!
  • Elin Üstünde Gezsin
  • Geceye Sor Beni
  • Defter Kapakları
  • Başlangıcından Bugüne Dünya Şiiri
  • Gerçeküstücülük
  • Poetika / Logos
  • Mağara Ressamı Sapkın Nakkaş Namahrem Kalem
  • Lettera Amorosa

İlhan Berk Alıntıları - Sözleri

  • Kırları bir severdi o bir severdi denizleri aklımıza geldi. (Çivi Yazısı)
  • Geçen dakikalarım, Kim bilir neredesiniz? (Logos)
  • sevgilim, işte eylül ve işte senin usul usul seğiren yüzün. zaman ki sonsuzdur bitmemiş şiirler gibidir. bazı hüzünleri bazı nehirleri tutup anlatmak gibidir. biz ki zamanı tırnak arasına alıp yaşadık (isteğin bulanık kıyısında). bundan değil midir bizim aşkımızda sürekli bir akşam hüznü vardır.  (Otağ)
  • Ve gülmek deniz gibi haritalarına. (Atlas)
  • Bir ateş yakalım ki, tutuşsun gökler bile Ve Güneş içilsin o gün, kızıl çanaklardan! ... (Toplu Şiirler)
  • "Kalemler, söz ordularını donatırlar." (Katip Çelebi) (Kül)
  • Tanrı. Büyük yabancı. Başka hiçbir sözcük bu denli hem yakın, hem uzak olamaz. Tanrı üstüne hiçbir şey bilmiyoruz aslında: Biliyormuşuz gibi davranıyoruz. Varolmayışı ise bizi ilgilendirmiyor. (Adlandırılmayan Yoktur)
  • Ve yüzün Yüzün deniz kıyısında bulunmuş kalem gibi Bir deniz yolu gibi de git git bitmiyor (Seçme Şiirler)
  • "Elinin yanağımın üstünde hiçbir anısı yok." İlhan Berk /Uzun Bir Adam (Uzun Bir Adam)
  • Evrensel şiir, elbette merak edilen bir şeydir. Ancak yapısı gereği, doğası gereği, şiir zaten evrenseldir. Daha çok da, bütün sanatlar içinde şiirin ayrı bir yeri vardır. Şiir yine yapısı gereği insana en yakın sanat dalıdır. Şiiri böyle tarif etmek isterim. Hiçbir sanat şiir kadar insana yakın değildir. Daha da ileriye giderek, şiirsiz bir dünya yeryüzünde kurulmaz diyebilirim. Şiir zaten kendini hazırlayarak gelmiştir. Bu dünyada yerini hazır bulmuştur. İnsana o kadar yakın bir şeydir ki, onun etkisinden kurtulamayız. (Şiirin Çizdiği)
  • Kal böyle aşkım, kal böyle Ve yalnız Bana bak. Bakmak aşktır. (Güzel Irmak)
  • Şimdi dağlarda kimi rüzgarları eserken görürseniz, bilin ki ben o rüzgarlarlayımdır. Kentlerin birinde bir gülü suluyorumdur, bir bulut kopmuştur onu dikiyorumdur. (Otağ)
  • "Dublin'in, bu kentin görüntüsü bir gün yeryüzünden silindiğinde, bir rehber kitap gibi, Ulysses'e bakarak, yeniden, eksiksiz bir biçimde kurulsun istiyorum." (Pera)
  • Düşünülen şeyler var oldukları için düşündürmüyorlar mı? Fakat geceyi niçin düşünmeli;sabahta yaşarken? (Bir Limandan Üç Resim)
  • Denize bakan evler gibiydim seninle. Dur, geliyorum ellerin ne güzel öyle (Seçme Şiirler)
  • Biz bir kitabın ortalarından düşmüş, yerlerini arayan, kendi halinde ortaboy tümcelerdik… (Tümceler Geliyorum)
  • “Bir anda bütün kıtaları dolaşan kusursuz ve sonsuz bir gün ışığı önümde Seni düşünüyorum.” (İstanbul Kitabı)
  • Her şey şu gecelerin içinde oluyor (Günaydın Yeryüzü)
  • Ne zaman aydınlığında adım geçti miydi Bir aşk demekti bu dünyada. (Çivi Yazısı)
  • Sen "şu mavi gökyüzü gibisindir Baktıkça ferahlık verirsin insana" (Eşik)

Yorum Yaz