diorex
Dedas

Dünyadan Bir Atlı Geçti - Bekir Yıldız Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Dünyadan Bir Atlı Geçti kimin eseri? Dünyadan Bir Atlı Geçti kitabının yazarı kimdir? Dünyadan Bir Atlı Geçti konusu ve anafikri nedir? Dünyadan Bir Atlı Geçti kitabı ne anlatıyor? Dünyadan Bir Atlı Geçti PDF indirme linki var mı? Dünyadan Bir Atlı Geçti kitabının yazarı Bekir Yıldız kimdir? İşte Dünyadan Bir Atlı Geçti kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 31.03.2022 08:00
Dünyadan Bir Atlı Geçti - Bekir Yıldız Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Bekir Yıldız

Yayın Evi: İskele Yayıncılık

İSBN: 9789759099909

Sayfa Sayısı: 80

Dünyadan Bir Atlı Geçti Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Öykücülüğümüzde başlı başına bir çizgi oluşturan Bekir Yıldız'ın Güneydoğu-Almanya-Kent ekseninde yazdığı öyküleriyle 'yeni' / 'farklı' bir öykücü kimliği çağdaş Türk edebiyatında önemli bir yere sahiptir. Onun tanıklığı salt bir değişim dönemini yansıtma adına değildir.

Öykücülüğümüzdeki zenginleşme/süreklilik boyutlarının bugünün yazarını/öykücüsünü hangi kanallara yönelttiğini göstermesi açısından da başka bir tanıklığı içermektedir.

Feridun Andaç

Dünyadan Bir Atlı Geçti Alıntıları - Sözleri

  • Tanklar korkutmasın hiçbirinizi. Unutmayalım arkadaşlar, bizleriz tankları yapanlar.
  • Seviniyor kimi altta kalanlar. Gaz fırınlarında ölmenin sırası altta kalanlara üç beş saniye sonra geliyor çünkü.
  • Benimki de analık. Bunca yıl yemedim yedirdim. İçmedim içirdim. Rahat edeceğim sıra aldın elimden. Cefası benden, sefası senden.
  • Bu dünyadan bir tat alanınız var mı ki, ölenin ardına ağıda oturursunuz?
  • Ansızın bir yumak sevinç filizleniyor adamın yüreğinde. Çalıştığı yer karanlık çünkü. Uykusuz gözlerini, ağladığını kimseler göremiyecek böylece.
  • Toz, toprak ve hastalıkların toplamına , bebekliğin demişti, anası. Ama çocukluğunu biliyordu Nazlı. Bozkır sıcağında azık taşımıştı tarlalara. Kardığı tezeği, resim yapar gibi duvarlara yapıştırmıştı, halka halka. Babasının yüzünün güldüğünü, satıldığı gün görmüştü doyasıya. Bir kaç kağıt almıştı babası. Kimileri yüz, kimileri bin basamağından konuşmuştu. Ama Nazlı, bilmezdi para saymasını.
  • Oh devletim, sen daha büyü. Sana baş kaldıranların başı kopsun. Sana dil uzatanların dili kopsun.
  • Aslında iki bacak üzerinde değildi bir çuval buğday. Aşılan her basamakta, ağırlık bir bacağa biniyordu. Binince de, Sıtkı babasına acıyıp çuvalı arkadan kaldırmaya çalışıyor, ama kolları yetişmiyordu. İşte o zaman sevgisini başka bir biçimde, küçücük ağzıyla dile getiriyordu.
  • Babasının yüzünün güldüğünü, satıldığı gün görmüştü doyasıya. Bir kaç kağıt almıştı babası. Kimileri yüz, kimileri bin basamağından konuşmuştu. Ama Nazlı, bilmezdi para saymasını.
  • "...Bulamadım,bir sepet elma kadar insanın yaşadığı şu apartmanda.kimsecikleri..."
  • " Ölenleri gördün,gördün de,senin de sıran gelir niye demedin ha ? "
  • Şu meydan, belki de başka bir kentte böylesi bir meydan... Toplama kampları... Bir milyon. İki milyon. Üç milyon. Ve başka milyonlar. Üst üste insanlar. Toplama kampları... Fırınlar... kürekle atılan kömür gibi insanlar... Itilmeleri, küme küme fırlatılmaları kolay. Serçe kadar, tüy kadar kalmış her biri. Seviniyor kimi altta kalanlar. Gaz fırınlarında ölmenin sırası, altta kalanlara, üç beş saniye sonra geliyor çünkü.
  • "üç yönü suyla çevrili bir yarımadada mı, su nedir bilinmez çöllerde mi ama insanoğlunun yaşadığı şu yeryüzünde namlular görünürdü." yıldız, bekir, dünyadan bir atlı geçti, iskele yayınları, 2006.
  • Hep gücümüzü, bir araya gelişimizi kırmak içindir çabaları.

Dünyadan Bir Atlı Geçti İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Sahafta görüp Tekin Yayınlarından çıktığı için almıştım kitabı. Bekir Yıldız hiç okumamıştım daha önce ve herhangi bir bilgim de yoktu. Kitap, 9 adet kısa öyküden oluşuyor. Öykülerde işçi, köylü gibi alt gelir grubu işlenmiş genelde ve karamsarlık hakim. Az sayfa sayısı ile hızlı okunuyor. (Cavitas)

1988 Cem Yayınları basımı bir öykü kitabı tutuyorum ellerimde. Öykü deyip geçtiğime bakmayın; tam tamına 12 farklı hayat var iki kapağın arasında, aynı topraklar üzerinde. Kimisi oğlu için can verir, kimisi süt kardeşini vururken gözünü bile kırpmaz, kimisi 'namus belasına' kendi elleriyle ölüme gönderir kendi canından yavrusunu, kimisi de ah şu gurbet derdinden yavrusunun ölüsüne bile üzülemez. Dilini çok sevdim yazarın. Öyle duru ama bir o kadar da içli anlatıyor ki, yüreğin paramparça oluyor her defasında. Çok gerçek. Geçmişte kalmış gitmiş işte diyip geçemiyorsun, geçemiyorum. Bu kadar kısa öyküler ile resmen karakterlerin tüm hayatlarını -gereksiz sözcüklerden kaçınarak- bu kadar güzel açıklayabilmesini de çok başarılı buldum. Arada dalıp gidilen hayaller ile gerçeğin birbirine girmesi, sınırların tam çizilememesini de Hasan Ali Toptaş diline benzettim ki onun da Bekir Yıldız 'dan nasıl bu kadar saygı ile bahsettiğini anlamış oldum. (Meltek)

Bekir Yıldız edebiyatımızda fazla tanınmamış bir öykü yazarı. Öykülerinde Güneydoğu'yu ve Almanya işçilerini işliyor genelde. Bu kitabında on öykü bulunuyor. İlk öyküde Almanya işçilerinin yaşamına dokunmuş. Kızının ölümüne üzülemeyen aile Almanya'da kalma izni aldıklarına seviniyor. "Bir Nazlı Vardı" öyküsünde kısır kocasının sırrını açık etmemek için 'kahpe' olan ve canını veren Nazlı, "Ateeş" adlı öyküde mayını bulmak için ölüme gönderilen mahkum kucaklayacak sizi. "Dilsizin Anlatamadıkları" öyküsü ise edebiyatımızda pek rastlanmayan farklı bir açıdan yazılmış. Bir dilsizin bir şeyler anlatmaya çalışıp anlatamaması, çaresizliği harika işleniyor. Bir oturuşta okunan harika bir Bekir Yıldız kitabı daha, keyifli okumalar diliyorum. (Oğuzhan Salcı)

Dünyadan Bir Atlı Geçti PDF indirme linki var mı?

Bekir Yıldız - Dünyadan Bir Atlı Geçti kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Dünyadan Bir Atlı Geçti PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Bekir Yıldız Kimdir?

Bekir Yıldız (d. 1933 - ö. 8 Ağustos 1998), Türk öykü ve roman yazarı.

1933 yılında Urfa'da dünyaya geldi. Matbaa'cılık okulunu bitirerek, işçi olarak Almanya'da çalışmaya gitti. Yurda döndüğü zaman, Asya Matbaası'nı açan Bekir Yıldız, hikâyelerinde Güney Doğu insanlarının yaşamlarını anlattı. Hikâyelerinden bazıları senaryolaştırıldı ve filme alındı. May, Halkın Dostları, Yeni a, Yazko Edebiyat dergilerinde görev aldı. Birçok yazısı "Zaman İçinden" adlı kitapta toplanmıştır.1971 yılında Kaçakçı Şahan eseri ile Sait Faik Hikâye Armağanı'nı aldı. 11 Ağustos 1998 yılında geçirdiği kalp krizi sonucunda hayatını kaybetti. Karacaahmet Mezarlığı'nda defnedilmiştir.

Bekir Yıldız Kitapları - Eserleri

  • Evlilik Şirketi
  • Kaçakçı Şahan
  • Halkalı Köle
  • Reşo Ağa
  • ve Zalim ve İnanmış ve Kerbela
  • Kara Vagon
  • Harran
  • Beyaz Türkü
  • Arılar Ordusu
  • Demir Bebek
  • Alman Ekmeği
  • Sahipsizler
  • Dünyadan Bir Atlı Geçti
  • Darbe
  • Aile Savaşları
  • Mahşerin İnsanları
  • Sahipsizler - Dünyadan Bir Atlı Geçti
  • İnsan Posası Güneydoğu Zındanı
  • Bozkır Gelini
  • Türkler Almanya'da
  • Ölümsüz Kavak
  • Kör Güvercin
  • Yaman Göç
  • Düz Adam
  • Seçilmiş Öyküler
  • Röportajlar
  • Şahinler Vadisi
  • Yargılayan Zaman İçinden
  • Sahipsizler

Bekir Yıldız Alıntıları - Sözleri

  • Bir çuval buğday karşılığı çalışmak, ağanın gölgesinde yalanmak, Gaffar'ın babasını yatağa vurmuştu..Toprak, şimdi, yıllardan beri kendisini deşen, dölleyen bu adamı cezalandırıp altına almak sabırsızlanıyordu adeta. (Kaçakçı Şahan)
  • "Yanıp kül olsaydın, bundan iyi miydi?" dedim kendi kendime. "Çocuklar için kağıt olacaksın ya, hey şımarık kavak. Daha ne isteyeceksin?" (Ölümsüz Kavak)
  • Hele babanızın polisliğinin ilk günleri var ki... Bak sen nerden nereye... Utandıydı ilk günler sokağa çıkmaya. Ben de utandıydım ilk mantoyu giydiğimde... İşte o zaman bildiydim utanmak nedir, ne değildir. (Aile Savaşları)
  • Bizim toplumumuzda, çocuk kaç yaşına gelirse gelsin, anne babalar için büyümemiş süt kuzularıdırlar. (Yaman Göç)
  • Çağımızda başarının ilk koşulu, birlik olabilmektir. Bir elin nesi var, iki elin sesi var. (Arılar Ordusu)
  • Büyük kentlerde hatalar ve günahlar kalabalığın arasında kaybolup giderken, burada her hata ve günah kurşunla bastırılıyordu. (Reşo Ağa)
  • "Fırında insan...Mahşeri bir fırında...Ateş,yakıcı, kavurucu değilken, birilerini sırtına almak gösterisinde insan.Ama ısı artınca, ayaklar yanınca, insan, sırtındakini ateşe atıp attığının sırtına binme yarışında.... (Mahşerin İnsanları)
  • Sanki sömürü biçimi değişince, sömürü ortadan kalkıyor! (Harran)
  • Neydi sevgi? Nasıl bir şeydi aile? Sevgi uğruna adanan hayatlar, giderek nasıl da unutulup yeni adanmalara dönüşüveriyordu. (Darbe)
  • Bir zamanlar kılıçlarıyla saldıran Türkler, bu defa pasaportlarıyla sızıyorlardı Avrupa'ya... (Reşo Ağa)
  • " İnsansız kent başkadır,insanların olup da,dışarı çıkamadıkları bir kentse bambaşkadır. ' (Mahşerin İnsanları)
  • Bilip de bir şey yapmamak, bilmekten daha acıdır. (Demir Bebek)
  • Tanrı insanoğlunu en olağanüstü nitelikte, hem de maliyeti sıfır denecek bir ucuzlukta yaratıyordu. Oysa ki, doğanın hışmına uğrayan insanoğluna uzatılan her doktorun eli, büyük ve obur pençeliydi.. (Reşo Ağa)
  • "Hasretiz biz," dedi. "Suya hasret bitki gibi, hasretiz Türkçe konuşmaya. Hanım işe gider, göremezsin. Sokaklarda yürürken, korkarsın çoluk çocuğunla Türkçe konuşmaya. Oh... Oh be ne rahatmış meğer, ana diliyle konuşması insanın..." (Yaman Göç)
  • Bir çuvalın içine doldurulmuş kediler gibi, birbirimizi parçalamak yerine, bizleri çuvala dolduranlar üzerine konuşabilsek... (Darbe)
  • Emekçinin Türkü Almanı olur mu sanıyorsun? (Alman Ekmeği)
  • Düşünmek istiyordu Ali. Düşünmek, yaşamak demekti gene de. Yaşamak da; dünle, bugünle, hatta gelecekle hesaplaşmaktı. (Darbe)
  • Seviniyor kimi altta kalanlar. Gaz fırınlarında ölmenin sırası altta kalanlara üç beş saniye sonra geliyor çünkü. (Dünyadan Bir Atlı Geçti)
  • Çünkü ölümsüzdür kitaplar, yazılmışsa eğer. (Beyaz Türkü)
  • Damgalanan insanlar, çirkinleşen insanlar, Tanrı'ya açılan umutlarıyla kümeleştiler. (Kara Vagon)

Yorum Yaz