Ebedi Gelin - Cengiz Aytmatov Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Ebedi Gelin kimin eseri? Ebedi Gelin kitabının yazarı kimdir? Ebedi Gelin konusu ve anafikri nedir? Ebedi Gelin kitabı ne anlatıyor? Ebedi Gelin kitabının yazarı Cengiz Aytmatov kimdir? İşte Ebedi Gelin kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Cengiz Aytmatov
Çevirmen: Mehmet Özgül
Orijinal Adı: Когда падают горы (Вечная невеста)
Yayın Evi: Elips Kitapları
İSBN: 9789752473126
Sayfa Sayısı: 264
Ebedi Gelin Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Eski bir efsaneye göre, Ebedi Gelin, Üzengili Dağları’nda kayıplara karışan sevgilisini yüzyıllardır arayıp durmaktadır; sınır tanımayan insan kötülüğü onu elinden almıştır. Ebedi Gelin’in ağıdı, yüzyıllar sonra bile, kaderin bir araya getirdiği insanların karanlık trajedisine karışır. Sarp dağların yorgun yırtıcısı Jaabars, piyasa ekonomisinin ağırlığı altında ezilen dışlanmış Arsen Samançin, paraya önem vermeyen zengin avcılar, güzel bakışlı Eles, hırslarına yenik düşen yoksul köylüler… Hepsinin kaderi bir dağ başında birleşecektir.
“İşte onlar yan yana, üzengi üzengiye gidiyor ve gözleri önünde daha önce hiç görmedikleri bir dünya açılıyormuş. Bu tür anların sonsuza dek sürmemesi ne kötü… Damat hızla giderken onu kucaklamış ve kız da ona sokulmuş. Onu öpmüş ve onlar yine, yine öpüşmüşler. Atlar koşmuş, onlar da sonsuza kadar birleştiklerini bilmiş, hissetmişler. ‘Seni seviyorum! Sen benimsin,’ diye bağırmış damat. ‘Ben her zaman seninim,’ diye cevap vermiş gelin.”
Ebedi Gelin Alıntıları - Sözleri
- Anlaşılan, tasasız saadet yokmuş.
- Zenginlerin mal varlığı okyanusa sığmaz, fakirlerin yoksulluğu okyanusta yer bulmaz.
- Gerçek yok olamaz.
- Evet, hayal etmek kötü değil, ama hayallere giden yol!
- Bütün savaşlar, her şeyden önce yorulmak bilmeyen katillerdir ve her bir öldürülen, ister general, ister er olsun, mutlaka pişmandır ebedi sessizlik diyarına göçerken.
- Aşk şafak gibidir, sadece bir kere parlar.
- Birbirimizi sevmemiz, artık hayatımın yeniden seslenmeye başlamış müziği olmuş.
- Olgunlaşmamış insanın tüm zamanların evrensel iyilik çağrısını duyması hiç de kolay değildi.
- Geçmişe mazi, yenmişe kuzu derler.
- Aşk, yaratılışın hediyesi, sonsuzluğun gizli enerjisidir.
- İnsanın kahpeliği sınır tanımaz.
- Zenginlerin mal varlığı okyanusa sığmaz, fakirlerin yoksulluğu okyanusta yer bulmaz.
- Her zaman ve herkes için değişmez olan bir gerçek var: Hiç kimse önceden kaderini, başına gelecekleri bilemez; sadece hayat bunu gösterir.
- Her bir aşkın kendi hikayesi ve her aşk acısının da özel bir nedeni var.
- Keşke hep böyle olsaydı, yeryüzünde barış ve uyum içinde yaşansaydı.
Ebedi Gelin İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Ebedi Gelin Aytmatov 'un yazdığı son eser,kalbim biraz kırık ...Türkiye Türkçesine Dağlar Yıkıldığı Zaman adı ile de çevrilmiş ki bence iki isim de çok etkileyici ve romanın güzelliğine yakışıyor.İlk doksan - yüz sayfası biraz ağır ilerliyor ama sonra daha akıcı hale geldi.Küreselleşme,serbest piyasa ekonomisi,basının ve gazetecinin bağımsız ve tarafsız olmasının gerekliliği gibi pek çok konuda fikir barındıran eser Aytmatov'un adeti olduğu üzere Kırgız Türkleri'nin izlerini pek çok açıdan yansıtıyor.Kader insanları nasıl ayırır ve nasıl birleştirir? Doğa insanın zulmünden ne zaman kurtulur veya kurtarılabilir mi? sorularını okuyucuya düşündüren eserde yer verilen 'Ebedi Gelin' efsanesi ayrı bir tat katmış romana. Okunmalı. Üzengili dağlarının kalbi kırık parsı Jaabars'a selam olsun ❥ (Yasemin ☆)
Ebedi Gelin; aşkın ve ihanetin, kıskançlığın ve fesatlığın efsaneye dönüşmüş bir hikayesi. Bu efsane, romanın sadece bir parçası. Romanda, küreselleşmeye, kapitalist dünyaya karşı koymaya çalışan Arsen Samançin, dağlarda dışlanmış ve yalnızlıkla başa çıkmaya çıkmaya çalışan Jabaars(kar parsı) kitabımızın ana karakterleri. İkisinin de aslında kaderi aynı.Dışlandıkları, yalnızlıkla boğuştukları dünyada kendilerine yer edinebilmek... Cengiz Aytmatov’un eserlerinin tamamını okumuş olarak dikkatimi çeken husus genelde kitaplarının sonunda ana karakterleri ölümle buluşturması. Belki de vermek istediği mesajı bu şekilde vermek istiyor birilerini kurban ederek. Gerçekte de öyle değil mi? İnsanoğlunun yaptığı kötülüklerin hepsinin kefaretini bir şekilde ödüyoruz. Öderken de iyi ya da kötü ayırt etmeden herkes ödemek zorunda kalıyor. Kitapta bahsedilen bir kavram da kader. Kader de burada devreye giriyor belki çünkü hepimizin kaderi birbirine bağlı. İyilik yapınca da kötülük yapınca da bunun sonucunu bütün canlılar olarak ödüyoruz. Ve en fazlasını da en masumlarımız... hayvanlarımız, ağaçlarımız, çocuklarımız. Cengiz Aytmatov’un bu kitabını okurken ne hissettiğimi ve bana ne düşündürdüğünü yine onun sözüyle bitirmek isterim. “İnsan için en güç olan şey her gün insan olarak kalabilmesidir.” (Selcan Akdağ)
Bu son romanında Aytmatov’un kendine yakışanı yaptığını söyleyebiliriz. Eserin Aytmatov okurları için alışıldık bir tarzı var. Yine Kırgız gelenekleri ile modern dünya arasındaki gelgitlerden söz ediliyor. Aytmatov adeta bugüne kadarki bütün roman ve hikâyelerinde kullandığı figürleri bir geçit resmiyle önümüze sunuyor. Aşk, tabiat sevgisi, insanların ihtirasları, hayvan kahramanlar, kader, karamsar bir tablo ve kaybetme eğilimli kahraman, yerel motifler, efsane ve masallar, Kırgız folkloru, savaş, tren… Yine Aytmatov’un sıklıkla ve başarıyla kullandığı bir metot olan geriye dönüş tekniği de romanda yer yer kendini göstermiş. Burada özellikle vurgulanan unsurlar ise globalleşme ile birlikte insanoğlunun para hırsı için bir zamanlar akla hayale bile gelmeyecek yöntemlere başvurması… Hemen her hikâyesinde olduğu gibi harika bir film senaryosu çıkabilir yine. Neticede Aytmatov iyi bir edebiyatçı olduğu gibi sinema konusunda da hayli tecrübeli bir isim ve veterinerlik eğitimi de almış bir kişi. Öyle ki daha önce mükemmel tasvir ettiği Kurt ( Taşçaynar ve Akbar ) , Deve ( Karanar ) , At ( Gülsarı ) gibi hayvan kahramanları vardı. Bu sefer de bir Kar Leoparını (Caabars) öykünün merkezine oturtmuş. Aytmatov’un diğer eserlerinin başlangıç cümleleri eserin gidişatı hakkında bilgi verir genelde. Örneğin Beyaz Gemi’nin başlangıcındaki ‘Onun iki masalı vardı’ cümlesi ile Toprak Ana’daki “Üzerinde yeni yıkanmış beyaz entarisi ve koyu renkli beşmenti, başında beyaz yazmasıyla, bir ana, biçilmiş tarlaların arasından geçen yolda ağır ağır ilerliyor.” cümlesi anlatılacaklar hakkında bir işaret veriyordu okura. Burada ise başlangıç cümlesi, ‘kader!’. Hatta bu romanın adı bile olabilirmiş, kader… Kırgızistan'ın ve dahi Türk dünyasının en büyük romancısı, yerelden milliye ve oradan da evrensele uzanıyor yine. Bize ise onu defalarca okumak ve her seferinde ‘iyi ki yazmışsın üstat’ demek düşüyor. Bu vesileyle 10 Haziran 2008 günü kaybettiğimiz büyük romancı, Cengiz Aytmatov’a bir kez daha Allah’tan rahmet diliyorum. İpucu içerebilir mi emin değilim lakin romanın özeti namına şunları söyleyebiliriz. Romanın kahramanı, orta yaşlı, bağımsız bir gazeteci olan Arsen Samançin. Arsen, Aydana adlı bir opera sanatçısına âşık olmuştur ve Aydana’nın bir halk efsanesine dayanan ve kendi uyarladığı Ebedi Nişanlı adlı operayı sahneye koyacağı günün hayalini kurmaktadır. Ancak Aydana, hem aşkına karşılık vermeyi bırakmış hem de Ertaş Kurçalov adlı sonradan zengin olma bir pop müzik yapımcısının cazip teklifi sonucu operadan tamamen vazgeçip bir pop yıldızı olmuştur. Acı ile nefreti içinde yaşatan Arsen, amcası Bektur Ağa’nın yardım isteğiyle köyüne gidecektir. Bektur Ağa, yaban hayvanlarının avlanmasını sağlayan ve çok zengin turistlere hizmet sunan bir şirket kurmuştur. İki Arap turist yalnızca Kırgız Dağlarında bulunan Kar Leoparlarından avlamak için gelecektir. Arsen ise amcası ve onun adamlarına tercümanlık yapacaktır. Köyde Taştanbek, Eles gibi yeni kahramanlar girecektir hikâyeye. Sonrası ise hem bir macera hem de bir kaderdir… (Mehmet Y.)
Kitabın Yazarı Cengiz Aytmatov Kimdir?
Cengiz Aytmatov, (Kırgızca: Чыңгыз Айтматов (Çıňğız Aytmatov), Rusça: Чингиз Торекулович Айтматов) (d. 12 Aralık 1928, Kırgızistan - ö. 10 Haziran 2008, Almanya).
Ünlü Kırgız Türkü edebiyatçı, gazeteci, çevirmen ve siyasetçi. 12 Aralık 1928 tarihinde Kuzeybatı Kırgızistan'daki Talas eyaletinin Şeker köyünde doğdu. Babası Torekul Aytmatov, Sovyet Kırgızistanı'nda seçkin devlet adamı idi, ancak 1937'de tutuklandı ve 1938'de kurşuna dizildi. Tatar kızı olan annesi Nagima Hamziyevna Abdulvaliyeva tiyatro aktrisiydi. Adı, Cengiz Han'dan esinlenerek konulmuştur.
Gençliği sıkıntılı bir döneme denk gelmişti. O dönemde zaten yeni yerleşmeye başlayan siyasî sistemle, bir de savaşla mücadele etmek zorundaydı. Çok genç yaşta çalışmaya başladı; çünkü II. Dünya Savaşının SSCB üzerindeki etkileri gençleri de etkiliyordu, yetişkinler savaşta olduklarından, gençlere büyük iş düşüyordu. On dört yaşında köyündeki sekreterliğe girdi. Burada tarım makinelerinin sayımı, vergi tahsildarlığı gibi işlerde çalıştı. Köyünden, Kazakistan'a giderek Cambul Veterinerlik Teknik Okulu'nda okudu. Daha sonra şimdiki Kırgızistan'ın başkenti olan Bişkek'e giderek burada Frunze Tarım Enstitüsü'nde öğrenimine devam etti. Ardından Maksim Gorki Edebiyat Enstitüsü'ne geçti ve 1956 ile 1958 yılları arasında Moskova'da okudu. Yazmaya bu yıllarda Pravda gazetesinde başladı. Yazdığı eserleriyle üne kavuştu ve 1957 yılında Sovyet Yazarlar Birliği'ne üye kabul edildi. 1963'te Lenin Ödülü'nü aldı. Eserleri yüz elliyi aşkın dile tercüme edildi. 1990-1994 yıllarında Sovyetler Birliği'ni ve Rusya Federasyonu'nu, sonra ise 2008 yılına kadar Kırgızistan Cumhuriyeti'ni büyükelçi olarak temsil etti.
Aytmatov, Gün Olur Asra Bedel romanının film çekimleri için gittiği Rusya'nın Tataristan Cumhuriyeti'nin başkenti Kazan'da 16 Mayıs 2008'de rahatsızlandı ve böbrek yetmezliği teşhisiyle tedavi için Almanya'ya getirildi. Almanya'nın Nürnberg kentindeki Klinikum Nord'da tedavi gören Cengiz Aytmatov, komaya girdi.10 Haziran 2008 tarihinde Nürnberg'de hayatını yitirdi.
Cengiz Aytmatov Kitapları - Eserleri
- Beyaz Gemi
- Toprak Ana
- Gün Olur Asra Bedel
- Cemile
- İlk Öğretmenim
- Cemile - Sultanmurat
- Elveda Gülsarı
- Yıldırım Sesli Manasçı - Yüzyüze - Deniz Kıyısında Koşan Ala Köpek
- Dişi Kurdun Rüyaları
- Çocukluğum
- Ebedi Gelin
- Kızıl Elma - Oğulla Buluşma - Beyaz Yağmur - Asker Çocuğu - Deve Gözü
- Cengiz Han'a Küsen Bulut
- Sultanmurat
- Selvi Boylum Al Yazmalım
- Kassandra Damgası
- Elveda Gülsarı / Yüzyüze / Cemile / Oğulla Görüşme / Askerin Oğlu
- Şafak Sancısı
- Sokrat'ı Anma Gecesi
- Al Yazmalım, Selvi Boylum - Erken Gelen Turnalar - Fuji Yama - Deniz Kıyısında Koşan Ala Köpek
- Beyaz Gemi - Toprak Ana - Deve Gözü - İlk Öğretmenim
- Kızıl Elma - Oğulla Buluşma - Beyaz Yağmur - Asker Çocuğu
- Yüz Yüze / Oğulla Görüşme / Deve Gözü / Askerin Oğlu
- Fuji-Yama
- Yıldırım Sesli Manasçı - Kızıl Elma - Beyaz Yağmur - Baydamtal Irmağı’nda
- İlk Turnalar - Fuji Yama
- Kader Ağı (Kıyamat)
- Cemile - Deve Gözü - Selvi Boylum
- Deve Gözü
- Yüzyüze
- Deniz Kıyısında Koşan Ala Köpek
- Kızıl Elma - Oğulla Buluşma
- Yıldırım Sesli Manasçı - Asker Çocuğu - Beyaz Yağmur
- Cemile - Öğretmen Duyşen
- Hekayələr
- Kuz Başındaki Avcının Çığlığı
- Bütün Eserleri: 2
- Cengiz Aytmatov Uluslararası Bilgi Şöleni Bildirileri
- Time to Speak
- Seçilmiş Əsərləri
- Yüz Yüze - Oğulla Görüşme
- Gülsarı / Yüz Yüze
Cengiz Aytmatov Alıntıları - Sözleri
- Bir erkek, bir adam ol oğlum.Nerede olursan ol, erkek ol, mert bir erkek olarak kal! (Kızıl Elma - Oğulla Buluşma - Beyaz Yağmur - Asker Çocuğu)
- İnsana korku veren bazı sözler vardır. "Artık hiçbir zaman!" gibi. Böyle sözlerden sonra söyleyecek bir şey kalmaz. (Elveda Gülsarı / Yüzyüze / Cemile / Oğulla Görüşme / Askerin Oğlu)
- Biraz daha; birkaç dakika daha yaşatmak istiyordu onu gönlünde. (Kızıl Elma - Oğulla Buluşma)
- Gün gelir, ağacın kendisi değil, gövdesi bile işe yarar. (Yüz Yüze / Oğulla Görüşme / Deve Gözü / Askerin Oğlu)
- Gözünün bütün yaşlarını dökerek ağlamak istiyordu, ağlayamıyordu. (Yıldırım Sesli Manasçı - Yüzyüze - Deniz Kıyısında Koşan Ala Köpek)
- “Yalnız çalışmak için mi yaşar insan?” (İlk Turnalar - Fuji Yama)
- 20. yüzyıl insanlığın iki büyük dünya savaşına ve türlü kan döküşlere, nükleer felaket ve depremlere, uzayı ele geçirme ve bilimsel teknik uçuşlara tanıklık etmekle kalmadı. Bununla birlikte nice bin yılların, nesillerinin eleğinden geçip seçilmiş manevi zenginliğin, en önemlisi inanç değerlerinin düşmesine; hayatı çürümekten, bozulmaktan koruyangelen yüce sevgi duygusunun basitleşmesine, yok edici edep dışı davranışların mizahı haline gelip zayıf düşmesine yol açtı. Bence bu, insanlık için nükleer savaştan sonra en tehlikeli beladır. (Kuz Başındaki Avcının Çığlığı)
- "Seviyordu ama özlemiyordu , yanındayım diyordu ama uzaktaydı ; sadece sözler vardı , kendisi yoktu." (Selvi Boylum Al Yazmalım)
- Talih vardır güldürür, talih vardır öldürür. (Deniz Kıyısında Koşan Ala Köpek)
- Hayatım boyunca hep seni özledim, seni düşündüm ben. Bu kadar çok beklettiğim için özür dilerim. (Kızıl Elma - Oğulla Buluşma)
- Demek ki, düşünmemek unutmak demek değilmiş. (Elveda Gülsarı)
- İnsanoğlu ömründe bir kerecik olsun vicdanıyla baş başa kalmak, yaşamın hay-huyundan uzak durmak istiyor, … (Al Yazmalım, Selvi Boylum - Erken Gelen Turnalar - Fuji Yama - Deniz Kıyısında Koşan Ala Köpek)
- "Uzun zamandan beri seviyorum seni.. Bilmediğim zamanlardan beri seni sevmiş, seni beklemişim ben. Ve işte geldin, seni beklediğimi biliyormuş gibi geldin! (Cemile)
- İnsan kalbi böyledir: Onu kolayca dondurabilirsiniz ama çok zor eritir, çok zor ısıtırsınız. (Kızıl Elma - Oğulla Buluşma)
- Sanki sevginden utanç duyuyor gibisin! (Kızıl Elma - Oğulla Buluşma)
- İnsanın kahpeliği sınır tanımaz. (Ebedi Gelin)
- Aşk, yaratılışın hediyesi, sonsuzluğun gizli enerjisidir. (Ebedi Gelin)
- İnsanlar ne diye böyle yaparlar, bilmem ki! İyiliğe karşılık hep kötülük, hep kötülük. Sonra yaptıklarından utansalar, pişman olsalar bari! O da yok.... (Beyaz Gemi - Toprak Ana - Deve Gözü - İlk Öğretmenim)
- İnsanın sağlığı yerindeyse, eli kolu tutuyorsa çalışmaktan daha iyi ne var yeryüzünde? (Beyaz Gemi - Toprak Ana - Deve Gözü - İlk Öğretmenim)
- “Öyle bir bakıyordu ki sanki hem acı çekiyor hem de hayranlık duyuyordu Cemile’ye ve mutlulukla acıyı aynı anda yaşıyordu bakışlarında.” (Cemile - Öğretmen Duyşen)
Editör: Nasrettin Güneş