diorex
Dedas

Edebiyat Sohbetleri - Nihad Sâmi Banarlı Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Edebiyat Sohbetleri kimin eseri? Edebiyat Sohbetleri kitabının yazarı kimdir? Edebiyat Sohbetleri konusu ve anafikri nedir? Edebiyat Sohbetleri kitabı ne anlatıyor? Edebiyat Sohbetleri PDF indirme linki var mı? Edebiyat Sohbetleri kitabının yazarı Nihad Sâmi Banarlı kimdir? İşte Edebiyat Sohbetleri kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 01.08.2022 22:00
Edebiyat Sohbetleri - Nihad Sâmi Banarlı Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Nihad Sâmi Banarlı

Yayın Evi: Kubbealtı Neşriyatı

İSBN: 9799757663750

Sayfa Sayısı: 744

Edebiyat Sohbetleri Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Bugün, en az 12 asırlık yazılı Türk edebiyatı eserlerine harcanan Türk emeğini, Türk zevkini, Türk duygu ve düşüncesini hiçe saymaya hakkımız yoktur. Yeni Türk Edebiyatı, Halk Edebiyatı ve Divan Edebiyatı olarak kendi klasiklerini, kendi tarihi-içtimai devirleri ve şartları içinde, kendi estetiği ve kendi değerleriyle tanımaya mecburdur.

Bu, edebiyatlar, iyi tanındığı takdirde, onların yeni medeniyet dünyası içinde de, her şeyden çok, kendi temellerine dayanan bir Türk Edebiyatı vücuda getirmek için asıl kaynak değeri taşıdığı, çok yakından görülecektir.

Edebiyat Sohbetleri Alıntıları - Sözleri

  • Bir milletin edebiyatı, yaşayan ve sevilen sanat eserlerine hücum ve taarruz yoluyla değil, ortaya yeni ve yaşayacak sanat eserlerini koymak yoluyla yüceltilir.
  • Gül dedi ki: Benim yüzüm kadar güzel başka bir yüz olmadığı halde, gül suyu çıkaranların bana çektirdikleri azap nedendir? Bülbül: Dünyada bir gün güldüğü için, bir yıl azap çekmeyen kim vardır? Ömer Hayyam
  • Bir millet ancak büyük bir edebiyatı olabildiği ölçüde büyük bir millettir.
  • Nihâyet, şu yeryüzünde, kalabalıklar içinde bile yalnız insanlar vardır. Bunlar belki de ezelden yalnız ruhlar'dır, yâhud ruhlarının gerçek arkadaşını bulamamış kadersizlerdir.
  • Gül hasretinle yollara tutsun kulağını Nerkis gibi kıyamete dek çeksün intizar
  • Ya şevk içinde harab ol, ya aşk içinde gönül Ya lale açmalıdır göğsümüzde yahud gül
  • Öğretimle bilgi, eğitimle zevk, fikir ve ruh terbiyesi verilir.
  • ' Gel ağlayalım bu maceraya Bir dem koşalım sada sadaya '
  • ' sen öldün, ölüm güzel demektir '
  • “Kar yağsın isterim, yine yollar kar olmalı. Camlarda şarkı söyleyecek rüzgâr olmalı. Ağzımda ihtirasla öpen taze bir dudak, Boynumda sımsıcak sarılan kollar olmalı. Coştukça hislerim kıyısız, bir deniz gibi Kartallaşan hayalime dünya dar olmalı. Bir kaç kadeh değil bu kadehlerden içtiğim Her türlü derdi mahvedecek miktar olmalı Her yılbaşında yokluğa bir parça yaklaşan Şair, müsaadenizle, bu akşam var olmalı.”
  • 'Hayır bu hal uzun süremez, sen yakındasın; Hala dağılmayan bu sisin arkasındasın'
  • " Gül dedi ki: Benim yüzüm kadar güzel bir başka yüz olmadığı halde, gül suyu çıkaranların bana çektirdikleri azap nedendir? Bir bilsem... Bülbül, buna kendi terennüm lisaniyle şu cevabı verdi: Dünyada bir gün güldüğü için, bir yıl azab çekmeyen kim vardır? "
  • Genç kızla bir ağaç gölgesinde buluşan erkek, onun elini tutuyor; serçe ve yüzük parmaklarını dudaklarına götürüyor, "Bunlar benim ceylanlarım!" diyordu.
  • Varsın seni ömrünce azabın kolu sarsın, Şair! Sen üzüldükçe ve öldükçe yaşarsın!..
  • Demişlerdir gelenler bizden evvel Kulak aşık olurmuş gözden evvel

Edebiyat Sohbetleri İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Edebiyat tarihimize “ Resimli Türk Edebiyatı Tarihi” gibi önemli bir eserle hizmet etmiş Nihat Sami Banarlı” nın gazete ve dergilerde yayımlanmış makalelerinin derlenmesi… Özellikle milli kimlik ve kültürel değerlerin korunması gerektiği üzerinde önemle duran yazar, dünya edebiyatından örnekler vererek zengin bir kültürel birikimle okuyucusunun ufkunu genişletiyor. Elbette istifade edilecek pek çok görüş ve değerlendirmelerin bulunduğu bu yazılarda, bugün için eskidiğini düşündüğüm fikirler de mevcut. Banarlı, Divan şiirine ve Türk tarih ve kimliğine derin hayranlığı olan ve hemen tüm yazımında bunu ifade eden bir yazar. Bu bakış açısıyla Divan şiirinin mutlaka gençlerce bilinmesi ve sevilmesi, aruz vezninin öğrenilmesi, edebiyat tarihinin liselere tekrar ders olarak getirilmesi gerektiğini düşünür. Şahsen bugün hiçbir kuvvet, Z kuşağına aruz veznini öğretemez. Diyelim olsa gençler edebiyatın e’ sini bile duymak istemez hale gelir. Divan şiiri ve aruz, bugün artık daha çok konuya ilgi duyanların akademik olarak ilgileneceği bir sahadır. Yine edebiyatı sevmeyen nesil, edebiyat tarihini hiç sevmez. Bu bakımdan liselerde edebiyat derslerinin daha çok edebiyatın ne olduğu ve işleviyle ilgilenmesi gerektiğini; temel hedefinin de edebiyatı sevdirmek, okuyan düşünen ve düşündüğünü usulünce açıklayabilen bir nesil yetiştirmek olduğunu -olması gerektiğini-düşünüyorum. Banarlı’ ya kesinlikle katıldığım konu ise, “Bir milletin geçmiş sanat eserlerine hürmetkar olunması gerektiği” dir. Divan şiirini sevmesek de saygı duymalıyız. Yazar, yine vezinsiz kafiyesiz serbest şiiri, şiir olarak kabul etmez. Buna da katılamıyorum edebiyatımızda serbest yazılan pek çok güzel şiir örneği vardır. Katılmadığım görüşler olsa da sunduğu bilgi ve kıyaslamalarla altını çizdiğim cümleleriyle notlar aldığım, iyi ki okudum dediğim eserlerden oldu. (Çiğdem Özer)

Türk edebiyatında bir edebiyat tarihçisi, eleştirmen ve fikir adamı olarak yerini alan Nihad Sâmi Banarlı, "Edebiyat Sohbetleri" ile bize bir rehber ve kaynak olma yolunda büyük iş yapmıştır. Kendisinin yazdığı makaleler toplanarak, edebiyata ve özel olarak Eski, Yeni ve Halk edebiyatlarımıza dair, Türkiye'nin meseleleriyle de alakalı bir yığın şeyi bize sunuyor. Beş ana başlıktan oluşan bölümlere biraz değinmek istiyorum. 1. Milli Romantizm Nasıl tarihsiz bir millet, büyük bir millet olamazsa ve tarih kesintisiz bir akış, bir süreklilik içinde ise edebiyatta kopukluk içinde olamaz. Türk edebiyatı bir bütün olarak ele alınmalıdır, eski veya yeni ayrımı yapmaksızın. Edebiyat tarihin ve kültürün aynasıdır. Milletlerin dilde, kültür, sanat ve edebiyatta kendilerini bulmaları, kendilerine gelmeleri "milli romantizm" demektir. Milli romantizm idrakını, dünya edebiyatından örnekler ve çalışmalarla bize açıklamaya çalışan yazar, türk edebiyatının zamanla yanlış bilinen konularına açıklık getiriyor. Küçük başlıklar halinde edebiyatimizda yer etmiş tarihsel ve şiirsel motifleri, incelikleri, kanıtları bize sunuyor. 2. Tarih ve Edebiyat Bu bölümün ilk yazısı Malazgird Savaşı ve Malazgird şiirleridir. Daha sonraki bölümlerde Moğollar, Timurlenk, Yavuz Sultan Selim dönemlerine, tarih ve edebiyat üzerindeki etkileri yönünden bakılır. Türklerin halk destanları ile süslenen acıları,zaferleri ve kayıpları gözler önüne serilmiştir. Tarihte olup biten her şey, tarihi belgelere tarihe geçmemiştir. Dönemlere ışık tutan edebi eserler ile edebiyatın rolü bunda büyüktür. 3. Din ve Edebiyat Bu başlık altında inancın ve imanın şemsiyesi altında bir milletin nasıl yükseldiği anlatılıyor. İnancın, sanat ve edebiyat bağlamında ne kadar güzel eserler ortaya çıkardığını görüyoruz. Türklerin islam ve peygamber sevgisinden, dini motifleri alıp nasıl millileştirdiğini makaleler ile anlatan yazar, bayramlarımızdan kandillerimize kadar değeri unutulan çoğu şeyi edebi örneklerle bize hatırlatıyor. 4. Vatan Edebiyatı Kaybedilen toprakların hüznü ile vatan,millet duygularını içimize kadar hissettirdiği bu bölümlerde üzülmemek elde değil. Türk için toprak-vatan kavramlarını bize hatırlatan yazar, böyle milli düşüncelerin unutulmasına göz yuman kişilerden şikâyetçi... Vatan sevgisi ve kavramı şairlerden örnekler ile pekiştirilmeye çalışılmış.Ayrıca son başlık "Tevfik Fikretin Vatancılığı" altında kendisinin düşünceleri mercek altına alınmış. 5. Aşk, Sanat, Edebiyat Son ana başlık altında, eski aşk kavramının değişimi ve bunun şiirler ile irdelenmesi ilk bölümde karşımıza çıkıyor. Daha sonraki bölümlerde masallardan, hayvanlardan, küfürlere kadar farklı kavramları dünya ve türk edebiyatı açısından örneklerle bize sunan yazar farklı konulara dikkat çekiyor. (Berk)

Nihad Sami Banarlı okumak enfes... Çok güzel, dolu, inançlı, milli bir insan. Boynuna sarılası geliyor insanın bazı satırlardan sonra. Türkçe'nin Sırları kitabı ile tanıdığım yazarı çok beğendim ve bu kitabı o kadar kalın olmasına rağmen hiç sıkılmadan, zevkle okudum. İnsanı derinleştiren bir yazar. Bu kitapta bundan 70-80 sene evvel kaleme aldığı edebiyat makalelerini bir araya toplamışlar. Kesinlikle okunmalı. (Ahmet Karayün)

Edebiyat Sohbetleri PDF indirme linki var mı?

Nihad Sâmi Banarlı - Edebiyat Sohbetleri kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Edebiyat Sohbetleri PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Nihad Sâmi Banarlı Kimdir?

1907 yılında İstanbul Fatih'te dünyaya gelen Banarlı, Trabzon milletvekili, şair Ömer Hilmi'nin torunu, vali ve şair İlyas Sami ile Nadire Hanım'ın oğludur. Soyadını babasının ve annesinin mezarlarının bulunduğu Tekirdağ'ın Banarlı ķöyünden almıştır.

Banarlı, ilk ve orta öğrenimini İstanbul’da yaptı. İstanbul Yüksek Öğretmen Okulu'ndan 1927 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nden 1929'da mezun oldu.

Daha sonra 1929-1934 yılları arasında Edirne Lisesi ile Kız ve Erkek Öğretmen Okulu'nda edebiyat öğretmenliği yaptı. 1947 yılına kadar ise sırayla İstanbul'da Kabataş, Galatasaray, Boğaziçi, Şişli Terakki ve Işık liselerinde öğretmenlik yaptı.

1947-1969 yılları arasında Eğitim Enstitüsü (1947-1967), ile Yüksek Öğretmen Okulu'nda edebiyat öğretmenliği, Yüksek İslam Enstitüsü'nde İslami Türk Edebiyatı Tarihi öğretmenliklerinde bulundu. 1969 yılında kendi isteği ile emekliye ayrıldı. Öğretmenlik yaparken birçok kuruluşta ek görevlerde bulundu. 1948 yılından itibaren Hürriyet Gazetesi'nin Edebi Sohbetler sütununda devamlı yazılar yazdı.

1953 yılında kurulan İstanbul Fetih Cemiyeti'ne girdi. Bu kuruluşa bağlı olan İstanbul Enstitüsü'ne müdür oldu. 1958 yılında Yahya Kemal Enstitüsü yayın işlerini yürüttü. Milli Eğitim Bakanlığı 1000 Temel Eser ve Çağdaş Türk Yazarları komisyonlarına üye ve başkan seçildi. 1971 yılında kurulan Kubbealtı Akademisi'ne Edebiyat Kolu Başkanı ve Akademi Dergisi müdürü oldu.

13 Ağustos 1974'de 67 yaşındayken İstanbul'da vefat etti. Mezarı Rumelihisarı’da Aşiyan Mezarlığı'ndadır.

Eserleri

Cumhuriyet devri yazarlarındandır. Yazı hayatına ortao­kulda iken başlamıștır. Sanat eserleri arasında hece ve aruz vezinleri ile şiirler, oyunlar, hikâyeler ve denemeleri bulunur. Öğretmenliğe başladığının ilk yıllarında Altı Ok, Orhun, Ötüken ve Atsız dergilerinde makale ve şiirleri yayımlanmıştır. Ülkü, Yahya Kemâl Mecmuası, Hayat Tarih Mecmuası, Meydan, Kubbealtı Akademi Mecmuası adlı dergilerde ve Hürriyet, Akşam ve Yeni Sabah gazetelerinde çok sayıda yazı, makale ve edebî sohbetleri yayımlanmıştır. En iyi tanındığı yayınları liseler için yazmış olduğu edebiyat kitabı ve "Resimli Türk Edebiyatı Tarihi" adlı eserlerdir.

Nihad Sâmi Banarlı Kitapları - Eserleri

  • Türkçenin Sırları
  • Tarih ve Tasavvuf Sohbetleri
  • Kültür Köprüsü
  • İman ve Yaşama Üslubu
  • Kitaplar ve Portreler
  • Bir Dağdan Bir Dağa
  • İstanbul'a Dair
  • Edebiyat Sohbetleri
  • Yahya Kemal Yaşarken
  • Yahya Kemal Enstitüsü Mecmuası 2. Cilt
  • Devlet ve Devlet Terbiyesi
  • Resimli Türk Edebiyatı Tarihi
  • Yahya Kemal'in Hatıraları
  • Şiir ve Edebiyat Sohbetleri - 1
  • Şiir ve Edebiyat Sohbetleri - 2

Nihad Sâmi Banarlı Alıntıları - Sözleri

  • Misal-i cennettir evvel baharı  Açılır kırmızı gülü Tuna'nın  Öter bülbülleri leyi ü nehârı  Eser bad-ı sabâ yeli Tuna'nın.  Türaba garkolmuş yerdedir yüzü  Gökten iner cemre sökülür buzu  Arzulayıp akar Karadeniz!  Çok gedalar alur seli Tuna'nın. (Şiir ve Edebiyat Sohbetleri - 1)
  • Bizim çocuklarımız, ellerine bir kompozisyon kâğıdı verildi mi, birkaç satır yazabilmek için, saatlerce arpacı kumrusu gibi düşünür ve yine de bir şeyler yazamazlar. (Devlet ve Devlet Terbiyesi)
  • Birçok milletdaşlarım gibi, İslam diyarını enine boyuna gezmek tahassürünü besliyenlerden değilim. Ben, kendi milletimizin hatıraları nerelere kadar giderse oralara kadar mütehassirim. (Yahya Kemal'in Hatıraları)
  • Yahyâ Kemal,bir gün,Ziyâ Gökalp’i çok düşünceli bulmuştu,sebebini sordu.Aldığı cevap şöyleydi: “Tarihi araştırıyorum.Biz,büyük hükümdar,cihangirler yetiştirmişiz.Büyük amirallerimiz,şâirlerimiz,mimârlarımız var.Fakat tarihimizde büyük bir feylesof bulamıyorum! Mâmâfih aramaya devam ediyorum.Onu da bulacağım!..” (İstanbul'a Dair)
  • " Ben demez miydim ki bir gün ağlıyâsîdur gülen " (Kültür Köprüsü)
  • ..."Tarih ortasında Türklüğü aramak" ve bulmak hevesine kapılmıştım. Fakat gerek ilimde, gerek ilmi zihniyette yaşıtım olan Fransız gençlerinden, Fransız arkadaşlarımdan ne kadar geri olduğumu da hissetmekte idim. (Yahya Kemal'in Hatıraları)
  • "Eğer hakîkî Türk şiiri, sesinde bizim, rûhunda bizim, şevkinde bizim ve hâtırâlarında bizim bulunduğumuz şiirse, Yahyâ Kemal, Türk edebiyâtına bu özlenen şiiri veren" aziz ve asîl şairlerimizin en ön safındadır. (Kitaplar ve Portreler)
  • İnsan ömründe hayâl ettiği müddetçe yaşar. (Kitaplar ve Portreler)
  • Genç kızla bir ağaç gölgesinde buluşan erkek, onun elini tutuyor; serçe ve yüzük parmaklarını dudaklarına götürüyor, "Bunlar benim ceylanlarım!" diyordu. (Edebiyat Sohbetleri)
  • "Bir milletin târihe ve gelecek nesillere karşı hesâbını millet değil, devlet verir. Bir de aydınlar... (Devlet ve Devlet Terbiyesi)
  • " Gül dedi ki: Benim yüzüm kadar güzel bir başka yüz olmadığı halde, gül suyu çıkaranların bana çektirdikleri azap nedendir? Bir bilsem... Bülbül, buna kendi terennüm lisaniyle şu cevabı verdi: Dünyada bir gün güldüğü için, bir yıl azab çekmeyen kim vardır? " (Edebiyat Sohbetleri)
  • “Bütün dallarını Karadeniz’den gelen serin poyraza vererek yapraktan ciğerlerini bir teselli rüzgârıyle dolduruyor; dil ve mûsikî olarak sadece vatan rüzgârlarının sazını dinliyordu.” (İstanbul'a Dair)
  • Niçin okudum sizi ? Siz ki , göstermediniz Bana saadetlerin Çalkalandığı denizi ... Niçin kitaplar niçin? Hangi sahifenizi muskalaştırmalıydım, Murada ermek için ? Murada ermek için .. Ve bir güngörmek için ? (Resimli Türk Edebiyatı Tarihi)
  • "Osman'ın rüyâsında rüzgârların kılıçlaştırdığı yapraklar, Oğuz Destânı'ndaki altun yay'ın fırlattığı oklardır. Osmanlı Türkleri, Oğuz Türklerinin târihlerinde ve destanlarında yer alan ve zamanla gerçekleşen daha başka rüyâları da gördükleri, yâni rüyâlarını bile târihlerinin şeref ve zafer sahifelerinden alınan ilhamlarla gördükleri için, o ölçüde büyümüşlerdir." (Devlet ve Devlet Terbiyesi)
  • İnsandaki Tanrıya, biz en az beş yüz sene inandık. (Tarih ve Tasavvuf Sohbetleri)
  • Varsın seni ömrünce azabın kolu sarsın, Şair! Sen üzüldükçe ve öldükçe yaşarsın!.. (Edebiyat Sohbetleri)
  • Zulmetle ziyâ, sesle sükût anlaşacak; Sevdâ ile her zemzeme Kur'ânlaşacak... Leylâ görerek Kays'ını ceylânlarla, Bir gün o da aşk uğruna ceylânlaşacak. (Kültür Köprüsü)
  • Kahramanlık ve iman bizim milli şiarımızdır. Bir milletin şiarı ve mizacı da milli ve muhterem değilse, nesi milli ve muhterem olur? Nihad Sami Banarlı (Bir Dağdan Bir Dağa)
  • “Hangi kazan, bu vatan çocuklarını böyle bedbaht, böyle haydut yapıyor? Hangi insan vücudu, hangi zâlim potada yeniden çamur olmaya dönüyor?” (İstanbul'a Dair)
  • Osmanlı Devleti'nin yıkılış döneminde yaşamış, yıkılışın yerine kurulmuş yeni devleti görmüş biri olan Sğlryman Nazif, şiirleriyle, yazılarıyla feryat etmiş, özellikle TÜRK MİLLETİNİN HAİNLERİ UNUTMAMASINI İSTEMİŞTİ. (Kültür Köprüsü)

Yorum Yaz