tatlidede

Efendi Dayının Kozalakları - Metin Savaş Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Efendi Dayının Kozalakları kimin eseri? Efendi Dayının Kozalakları kitabının yazarı kimdir? Efendi Dayının Kozalakları konusu ve anafikri nedir? Efendi Dayının Kozalakları kitabı ne anlatıyor? Efendi Dayının Kozalakları PDF indirme linki var mı? Efendi Dayının Kozalakları kitabının yazarı Metin Savaş kimdir? İşte Efendi Dayının Kozalakları kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
  • 18.06.2022 09:00
Efendi Dayının Kozalakları - Metin Savaş Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Metin Savaş

Yayın Evi: Ötüken Neşriyat

İSBN: 9789754379716

Sayfa Sayısı: 264

Efendi Dayının Kozalakları Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Efendi Dayının ölümü çevresinde gelişen masum bir aşk duygusunun bazı tesadüflerler umulmadık boyutlara ulaşması bu romanın asıl konusudur. 

Erguvan Yokuşu'nun insanları arasında oluşan duygusal bağlar, Bursa ve İstanbul arasında yaşayan nostaljik duygular, aile ilişkileri ve gençlerin kendilerine özgü bir gelecek tasarlamaları romanı ilgi çekici kılıyor. Bir genç kızın ağzından yazılan roman dil ve anlamtımdaki farklılık, olayları ve kişileri kendine özgü tavırla verme çabasıyla dikkat çekiyor.

Kaybolmaya yüz tutmuş değerlerimizle gençlerin hayalleri, bir ölümün arkasından oluşan ironik ve nostaljik duygularla ortaya konuyor.

Efendi Dayının Kozalakları Alıntıları - Sözleri

  • İstanbul bir afyon. İradesi güçlü ya da güçsüz, insan ruhunu kendine sımsıkı bağlıyor, bırakmıyor.
  • Hayat böyleydi işte: ızdırap, keder, öfke, hırs ve kurbanlar…
  • Devrimiz Realistlerin devri. Biz hayalperestlerin, nesli tükenmiş kelaynaklardan ne farkı var ki?
  • İnsan soyu her çağda,her yaşam standlarında, her kentte aynıydı. Değişen sadece ayrıntılardan süzülmüş posalar.
  • Yazarlık hayatımın temelleri bu romandır.
  • O cilalı görüntüsüyle beni nasıl da yanılttı? İnsanları tanımak sanatı en büyük sanat olmalı.
  • Efendi dayım ölümüyle ahalinin gözünde evliyalık mertebesine yükselivermişti. Hoş, öküzün altında buzağı arayan sofular indinde masum dindarlar ancak Kaf dağının zirvesindedir. Fakat bir gönül ehli olan Karaca Hoca elbette Efendi dayıma hiç tereddütsüz ermişlik pâyesini yakıştırıverecekti.
  • Sana öğrettiğim tek fazilet metanet değil miydi?
  • Susmadan, sıkıntılarımızı içimize atmadan geçirdiğimiz kaç bahtiyar günümüz var?
  • Yabancı bandıralı gemiler geçiyordu. Bir tarafta Galata'nın kargaşası, öte yandan Üsküdar sahili. Ahlâksızca yükselen beş yıldızlı oteller. Orhan Veli'nin neden kendini garip hissettiğini şimdi anlıyorum.
  • Babam beni meydanda bırakıp Ulucami'e girdi. Kendi açmamı mideye indirmiş. Babamın yarım bıraktığı açma yiyorum. Kimi Arap kimi Afrikalı siyah turistlerin giyimlerini inceliyor? Mini etekli kızların sütun gibi pürüzsüz bacaklarına imrenerek seyrediyordum. Böylesi kızlara padişah yatırlarında çok kereler tesadüf etmiş ve bir nevi kıskançlığa kapılmıştım. Hangi ilham hangi zaruret o mini etekli kızları maziye bağlıyordu? Aradıkları neydi? Oğlanlarla fingirdeşmek gezip tozmak vücutlarının ziynetlerini cesaretle ve cömertçe sergilemek zevkinden başka amiyane arzuları bulunmadığını zannettiğim bu çıtıkırıldımların çifte türbelerden beklentileri neydi? Fakat onlar Bursa kızlarıydı ve elbette bir bildikleri vardı.

Efendi Dayının Kozalakları İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Kozalaklar nerede? EFENDİ DAYININ KOZALAKLARI romanı için “Yazarlık hayatımın temelleri bu romandır.” diyen @metindavaş ile yollarımız, KIVILCIM (Türk Ocaklarının kuruluşunu anlattığı) son romanı ile kesişmişti ve üzerimde derin bir tesir bırakarak, yazarın tüm külliyatını okumam gerekiyor hissine dönüşmüştü. Şimdi ise ilk ve son romanlarını okuyan biri olarak görüyorum ki, ilk ya da son farketmeksizin yazarın kalemine has tavrı ve kelimeli kullanmaktaki marifeti baki.. Okurken her daim karakterin bir sonraki hareketinin ne olacağını aklın köşesinde bırakan, günlük hayatın sıradanlığındaki bir nesneyi/olayı tasviri ile gözde tasavvuru sağlayan yanı var. Modern edebiyat kisvesi altındaki yazarlardan çok çok farklı, kendine has ve özgün. * Genel kanaatim dışında şundan da kesin bahsetmem gerekiyor. Bu (ilk) romanı ile 1999 yılında Tuzla Belediyesinin düzenlemiş olduğu yarışmayı birincilikle kazanması metin , yazım macerasının da önünü açılıyor. 2000 yılında gerçekleşen 1. Baskının üzerinden tam 13 yıl sonra, 2. baskıya özel (şu anki geldiği romancılık noktasıyla baktığında) düzenleme için kolları sıvasa da, zamanında daktilo ile yazdığı bu romanını kusurlarından arındırarak bilgisayara (yarışmadan kazandığı 1000 liralık ödülle aldığı) aktarmayı, metninde herhangi bir değişiklik yapmayı elinin varmadığını söylüyor. Yazarımız bütün kusurlarıyla bu metni muhafaza etmenin daha dürüstçe olduğuna inanmış “Roman sanatı ve tekniklerini bilen okuyucularım kolaylıkla fark edebileceği kusurlar var” dese de, küçük imla hataları harici bir düzenlemede bulunmamış. Bana kalırsa önsözünde yazdıkları ile okurlarına karşı bu denli dürüstlüğü, yazar-okur arası bağı kuvvetlendiriyor. Bu kısmı okurken insanın varlığındaki noksanlıkları hissettim, kusurlu ve yarım. * Bitmesin diye yudum yudum okuduğumu söylemem de gerekiyor sanırım. Anlatıcı 25 yaşlarında Bursa-İstanbul kimliğinin ikileminde kalan, bu durumun huzursuzluğunu hissettiğimiz genç bir kız. Metindeki olayları hem anlık yaşıyor, hem de gelecekten o anki yaşadığı duyguları aktardığı günlüğünden okuyoruz. Çevresinden zamanın kısalığına atıfta bulunarak, eğlenilmesi gereken bir husus olduğuna vurgu yapılsa da, bu kadar kolay yaşanır mı? düşünmek lazım. Efendi Dayısının ölümüyle Bursa’ya dönüş fikriyle canlanan mazi ve aidiyet karmaşası. Dayısının pek severek yıllarca topladığı kozalakların akibeti ne endişesi. Hayat-Ölüm ikilemi, modernleşme ile değişen şehirler ve insanlar. * Yazarının hala hayatta olduğu ve yakın geçmişimizi işleyen romanların içerisinde karşılaşmadığım bir şekilde ‘klasik listesine alınabilecek’ bir roman mahiyetindeydi. Kazandığı ilk ödülü fazlasıyla hak eden, yazarın kendi ifadesiyle de “yazarlığımın temeli bu romandır.” sözünü fazlasıyla hakediyor. Kesinlikle daha çok okunarak kıymetinin teslim edilmesi gerektiğine inanıyorum. (Müverrihhane)

Yazarın İlk Kitabıdır!: Yazarın ilk romanı olup, benim okuduğum ikinci baskı da olsa pek fazla bir değişiklik yapmadan ilkinde olduğu gibi basılmıştır. Büyük keyifle okudum. Zaten Metin Savaş da "Ne yazsa okurum" diyebileceğim birkaç yazardan biridir. Yazarın önsözünden kısa ve önemli bir kesiti paylaşmak istiyorum, çünkü bu kesit, incelemenin bel kemiğini oluşturuyor: "... Niyetim bu romanı (on üç yıl sonraki tecrübem ile) yeniden yazmaktı. Yeniden yazmasam bile roman metnini dikkatle gözden geçirip birtakım eklemeler yahut çıkarmalar yaparak daha az kusurlu bir metin oluşturmaktı. On üç yıl öncesinde (o dönemde bilgisayarım yoktu, çünkü bilgisayar alacak param yoktu) bu romanı daktilo ile yazmıştım. Bu roman için bahsi geçen yarışmayı düzenleyen Tuzla Belediyesi bana 1000 lira para ödülü vermişti ve bende bu parayla ilk bilgisayarımı almıştım. Daktiloda yazılmış olan bu romanı on üç yıl sonrasında bilgisayara aktarırken roman metninde herhangi bir değişiklik yapmaya elim varmadı. Bütün hataları ve kusurlarıyla bu romanı ilk yazıldığı şekilde muhafaza etmenin daha dürüstçe bir davranış olacağına karar verdim." "Tüm kusurları, hataları" filan demiş ama ben bir kusur ya da hata fark etmedim. Ödülünü hak etmiş bir roman olduğunu düşünüyorum. (Evrim Elif)

Sayın Metin Savaş yazarıma öncelikle teşekkür etmek istiyorum. Farklı şehirlerde yaşamamıza rağmen kendisi ile iletişime geçip kitaplarımı imzalamasını rica ettim. Elbette geri çevirmedi, sokağa çıkmanın riskli olduğu günlerde Kargo ile de uğraştı. Yazdığı romanları tek kelime ile harika, özellikle yorum yaptığım eseri. Bir solukta okuyacağınız bir kitap. Hüseyin Nihal Atsız veya Rıfat Ilgaz öldü diye üzülenler elbette var. Bu yazar hayatta ve nasıl oluyor da eserleri yüzbinler basmıyor şaşıyorum . (Savaş Arslan)

Efendi Dayının Kozalakları PDF indirme linki var mı?

Metin Savaş - Efendi Dayının Kozalakları kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Efendi Dayının Kozalakları PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Metin Savaş Kimdir?

Metin Savaş (d. 1965, Balıkesir) Türk Yazar. Beş yaşındayken İstanbul’a yerleşmiştir. İlköğretim eğitimini Fatih ve Yavuzselim İlkokulları, Çavuşoğlu Özel Koleji ve Gelenbevi Ortaokulu gibi farklı okullarda almıştır. Lise eğitimini Vefa Lisesi'ndeyken yarıda bırakarak çalışma hayatına atılmıştır. Babasının iş dünyasında karşılaştığı güçlükler nedeniyle Balıkesir’e ailesiyle birlikte dönmüştür. O dönemden beri hayatını ticaret yaparak kazanmaktadır. Yirmili yaşlarında hikâyelerden oluşan ilk yazılarını yazmaya başlamıştır. 1995 yılında Türk Edebiyatı Vakfı’nın düzenlediği Ömer Seyfettin Hikâye Yarışması’nda Ninemin Türküleri adlı kısa öyküsüyle mansiyon ödülünü almıştır.[1] 1998 yılında Orkun Dergisi’nin düzenlediği makale yarışmasında ikincilik aldı.[2] Bu dönemden sonra ilk roman denemeleri yaparak 1999 yılında İstanbul Tuzla Belediyesi’nin açmış olduğu roman yarışmasında Efendi Dayının Kozalakları adlı romanıyla birinciliği Ahmet Kekeç’le paylaştı.[3] Söz konusu roman 2000 yılında kitaplaştırılmıştır. Hiç evlenmemiştir. Yazar halen memleketi Balıkesir’de annesiyle birlikte yaşamaktadır.

Metin Savaş Kitapları - Eserleri

  • Zemheri Kuyusu
  • Erlik
  • Yeşil Çeşme
  • Baykuşlar Geceleyin Öter
  • Efendi Dayının Kozalakları
  • Sevda Gibi Bir Gizli Emel
  • Melengicin Gölgesinde
  • Vatandaşlık Ofisi
  • Kıvılcım
  • Dehşet Palas AVM
  • Kargalar Derneği
  • Çarşamba Karısı Cinayetleri
  • Kuvayı Milliye'nin Hazinesi
  • Karanlıkta Savaşanlar
  • Defne Ağacını Budamak
  • Polika'nın Yeşil Çeşmesi
  • Zemheri Kuyusu
  • Kırmızı Yazılar
  • Atilla’nın Kandilleri
  • Kuvayı Milliye'nin Hazinesi

Metin Savaş Alıntıları - Sözleri

  • Ne kadar garip… Her şey ölüyor, fakat hatıralar? (Yeşil Çeşme)
  • - Kime aşık oldun lan? - Memlekete. (Kıvılcım)
  • Selim Pusat her çağda yasak meyveye tamah edenlerdendir. (Sevda Gibi Bir Gizli Emel)
  • Selim Pusat, masalsı bir bozkırla, kadim zamanlar subayı olan Yüzbaşı Burkay’dan tevarüs ettiği sert mizacın tezahürüdür. (Sevda Gibi Bir Gizli Emel)
  • Pek çoğumuzun mâzisinde bir çocukluk aşkı vardır. Bunu biliyorum. Her erkeğin geçmişinde bir küçük kız mutlaka vardır. (Erlik)
  • AVM yaşantısı bir tiyatro sahnesidir, Bay Çilingir. (Dehşet Palas AVM)
  • Göreceğim baharı, yazı ve sonbaharı Kapayacağım bütün kapı panjurları (Kuvayı Milliye'nin Hazinesi)
  • Ruh aydınlığı, maddi karanlığı doğru nefs de Bu ikisi arasında aslını ispat için bulunan adeta özel bir aynadır. (Sevda Gibi Bir Gizli Emel)
  • Cumhuriyet çocuğuyum. Vatanımı, milletimi, devletimi seviyorum. Selçukluyu ve Osmanlıyı ne kadar benimsiyorsam, Cumhuriyeti de o kadar özümsüyorum. Efendim, şöyleymiş böyleymiş… Elde bir vatan, bir millet, bir devlet var. (Zemheri Kuyusu)
  • Susmak! Bilinmezlikler karşısındaki yegâne savunma mekanizması! (Polika'nın Yeşil Çeşmesi)
  • Her kaos döneminde arkatiplerin güncellenmesi kaçınılmaz olmaktadır. İşte bu güncelleme sayesinde, ebedi dönüş uyarınca, süreklilik mümkün olmaktadır. Bu itibarla da Oğuz, Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet devreleri birbirinin rakibi olmaktan çıkarak birbirlerinin varlıklarını şekil değiştirerek sürüklemektedirler. (Defne Ağacını Budamak)
  • Şu alengirli dünyada bit yeniğinin bulunmadığı yer yoktur. (Kıvılcım)
  • Her insan az-çok çıkarcıdır. Gurur ve üstünlük eğilimi! (Yeşil Çeşme)
  • Netice de merhametli bir kadınsınız. Herhalde her kadın böyledir. Sanıyorum ki kadın merhameti erkeğin kısır merhametinden daha verimli ve daha yücedir. (Erlik)
  • "Beceriksiz insan yığınlarını (koyun sürülerini) itaat altında tutabilmenin en kestirme yolu korku ve kaygı unsurlarıydı." (Baykuşlar Geceleyin Öter)
  • "Günümüzde bireyler dünyaya geldikleri andan itibaren toplumsal yaşamın her aşamasında sistematik olarak kayıt altına alınırlar ve hayatlarının sonuna kadar da gözetim altında tutulurlar." (Erlik)
  • "İnsanin" dedi Tansel Bey " kendi hikayesini anlatırken duyguları gayet iyi cevap verebilir. (Çarşamba Karısı Cinayetleri)
  • Puding yiyen huzur bulur (Çarşamba Karısı Cinayetleri)
  • Hayat bir nevi tutsaklıktı. Her an bir şeylerin mahkûmuyuz. (Yeşil Çeşme)
  • İlk ceddimizin yitirdiği cenneti hâlâ arıyoruz. (Kıvılcım)

Yorum Yaz