diorex
Dedas

Efsane - İskender Pala Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Efsane kimin eseri? Efsane kitabının yazarı kimdir? Efsane konusu ve anafikri nedir? Efsane kitabı ne anlatıyor? Efsane kitabının yazarı İskender Pala kimdir? İşte Efsane kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 05.02.2022 02:19
Efsane - İskender Pala Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: İskender Pala

Tasarımcı: Utku Lomlu

Yayın Evi: Kapı Yayınları

İSBN: 9786054683772

Sayfa Sayısı: 392

Efsane Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Efsaneler bazen denizden,

Bazen aşktan ve ateşten gelirler.

Aşktan ve ateşten ve denizden gelenler,

Bazen ışık olurlar ve bütün zamanı aydınlatırlar

Efsane kurmak kadar, efsaneyi yazmak da efsaneye dâhildir.

Bir çağı haritalarda bulamazsınız.

Derine, insana ve tarihin denizlerine açılmak gerekir.

Girdaplarda yüksek idealler saklanabilir.

Bu kitapta;

İstanbul, Gırnata, Madrid, Roma ve Akdeniz; aşk diliyle kuşatıldı.

Akdeniz, aşk kaleminin haritasıyla yeniden çizildi. 

Kılıç kılıca, cevher çeliğe çarptı, varlık da yokluğa.

Ve hep bir yol vardı kalplerden denizlere.

Derin denizler, büyük aşklar için atlas olup dokundu.

İskender Pala, bir çağı ve o çağın efsanelerini dile döktü.

Barbaros Hayreddin Paşa'yı...

Sonra, bir gül sepeti getirdi.

Isırılmış üç elmayı anlattı.

(Tanıtım Bülteninden)

Efsane Alıntıları - Sözleri

  • “Evlat!..”demişti, “Kaderin olmayınca kadrin bilinmez!”
  • Onurlu erkekler başarısızlıklarını eşlerinin görmesine veya bilmesine tahammül edemezlermiş.
  • “Hüner sahibinin hazinesinin anahtarı ağızdaki dilidir.”
  • Baş gitse ayak payidar olmaz.Bizim senden ölümüz ayrılsın. Senin kılının gittiği yerde bizim başımız fedadır.
  • Kadınların her şeyden haberi vardır, sen haberdar olduklarını bilmesen bile...
  • Büyüklük, gittiğin yere güneş gibi doğabilmektir.
  • Siz azizlerden yardım istiyor iseniz, biz bütün kâinatı yoktan var eden zevalsız Allah’ınızdan isteriz. Hazır olun, siz de kısa zamanda bizim ne mertebe er olduğumuzu göreceksiniz.
  • Beni bilirsin, sevdiklerimi yitirmek dengemi bozar.
  • Düşündüm, ömrümüzün yarısından çoğu beklemekle geçmişti ve daha fazla bekleyemezdim, beklemeyecektim.
  • Doğru kişi, kulağından gireni kalbinde saklayan kişidir.
  • "Kalbinize sorunuz. Kalpleriniz ne istiyor?"
  • Büyüklük, gittiğin yere güneş gibi doğabilmektir.
  • Yanlış yaparak temiz kalplerimizi lekelemekten Allah’a sığınırım.
  • “Efendimiz, seven sevgilinin iradesine boyun eğmişse eğer...” Sözünü kesti: “Tut ki öyledir, sevgili ne istediğini her zaman söylemez, seven anlamalıdır...”
  • “Allah’tan başka galip yoktur!”

Efsane İncelemesi - Şahsi Yorumlar

İskender Pala’dan tam da beklendiği ve ismi gibi efsane bir roman. Tarihin derinliklerinde kayboldum resmen. Tavsiye edilecek bir roman, lakin daha objektif olunabilirdi diye düşünüyorum. (RomanSever)

Tarih Ve Aşk: 28 yıldan sonra vuslata ermiş bir aşk ve Barba Rossa'nın yiğitliğiyle kazanılmış onlarca zafer. Okurken asla sıkılmayacağınız ve kendinizi adeta içinde hissedeceğiniz bir kitap. Dilinde birçok denizci terimi yer alsa da anlaşılmaz kılmayan bir yapısı vardı. Yer yer hüzünlenip ağladığım, yer yer göğsümün kabardığı bir roman. Gerçek dostluğu bulan Barba Rossa ve Alkala. Alkala'nın aşkı uğruna yaşadığı zor günler, 22 yıl boyunca izinin bile nerede olduğunu bilmediği bir sevgili... Tükenmeyen, özlemle, sabırla beklenen bir aşk. Bunun yanı sıra Barba Rossa'nın kazandığı onlarca savaş ezeli düşmanı Doria'yı alt etmesi. Özellikle Preze Savaşı'nın detaylarını anlattıkları sırada tüylerim diken diken oldu ve nefes ritmim değişti. Heyecanlandım. Allah' a iman etmenin en büyük güç olduğu gerçeğini göz önüne seren kısımdı. Burda anlatmakla bitmeyecek, övülmekle bitmeyecek bir kitap. Tarih okumayı az da olsa seven herkesin okumasını şiddetle tavsiye ettiğim bir kitap. Kalemine sağlık İskender PALA (aycö)

Bir kitabın yazılış amacı nedir? Eser illa bir mesaj vermek durumunda mıdır? Ya da edebi zevki tatmin etmek mi amaçlanır? Yazılan her cümlenin gerçeklikle ilişkisi hangi düzeyde olmalıdır? Hadi bu soruları bu eser üzerinden cevaplayalım. Benim için kitabın yazılış amacı nesile adını duyduğumuz ama hakkında pek az bilgi sahibi olduğumuz Barbaros Hayrettin Paşa’yı anlatmak. Çocukluğu, gençliği, aşkları, kayıpları, hayalleri, mağlubiyetleri ve zaferleri… Gurur duyulacak bir kimliğin her yönüyle okuyucuya anlatılmasını sevdim. Kitabın ismi her ne kadar “Efsane” denilerek gerçeklik bağlarını zayıflatsa da anlatılan olayların ve ana kahramanların gerçeğe sıkı sıkı bağlı olduğu aşikar. Şahsım adına milli kahramanlarımızın anlatıldığı eserleri bilinç uyandırması bakımından oldukça destekliyorum. Fakat kaleme alınırken gelebilecek olumsuz eleştiriler de öngörülerek kurgu ile gerçek ayırdını okuyucuya belirten bir eklenti yer almasını beklerdim. Anlatımın birinci ağız tarafından yazılması okuyucunun perspektifini yazarın vermek istediği mesajı alabilmesi konusunda yönlendirici etki yapıyor. Bu yönlendirmeyi tercih eder miyim? Tarihi değil de kurgu metni olduğu için: Evet. Yazılan hee bilgi tabi ki gerçeği yansıtmak zorunda değil. Ki okuyucu gerçekçi bilgiler arasaydı roman değil daha bilimsel metinler okurdu. Kurgusal metinlerin sanatlı yani edebi dili şahsiyetlerin kimliklerinin yüceliklerini idrak edebilmeyi kolaylaştırıyor. İskender Pala tarihi karakter ve olayları yazıyor. Başarıyor da. Od’dan sonra okuduğum ikinci eseriydi. Sırada Katre-i Matem ve Mihmandar var. Bir amaç uğruna birden fazla eser vererek ortak biçimler ortaya çıkardığını ve severek okuduğumu söyleyebilirim. İyi okumalar. (Hilal Kuru Kanbak)

Kitabın Yazarı İskender Pala Kimdir?

İskender Pala, 8 Haziran 1958 tarihinde Uşak‘ta Kayaağılı köyünde doğmuştur. Uşak Cumhuriyet ilkokulunda okudu. Kütahya Lisesi’nden mezun oldu. 1979 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü bitirdi. Lisans tez çalışması Câmiu’n-Nezâir’dir. Yine İstanbul Üniversitesi’nde “Aşkî, Hayatı, Edebî Şahsiyeti ve Divânı” konusunda Doktora çalışması yaptı. 1983 yılında Doktorasını tamamladı.

1983 yılında Divan edebiyatı dalında doktor, 1993 yılında İstanbul Üniversitesi‘nde doçent ve 1998 yılında Kültür Üniversitesi‘nde profesör oldu. Ortaokul ve liseler için Türkçe ve Edebiyat ders kitapları yazdı. Denemeler, hikayeler, fıkralar ve edebiyat araştırmacısı olarak çeşitli ansiklopedi ve dergilerde bilimsel ve edebi makaleler yayımladı. Düzenlediği Divan Edebiyatı seminerleri ve konferansları geniş kitleler tarafından takip edildi.

1979-1982 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türkoloji seminer kütüphane memurluğu yaptı. Hayatının ilerleyen dönemlerinde çeşitli sebeplerden dolayı askerlik mesleğini tercih eden İskender Pala, öğretmen subay olarak 1982 yılında Deniz Kuvvetleri Komutanlığına girdi. 14 yıl 7 ay görev yaptıktan sonra 1996 yılında TSK‘dan ihraç edildi.

1982-1984 yılları arasında Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Deniz Lisesi Komutanlığı’nda teğmen, 1984-1986 yılları arasında Üsteğmen olarak görev yaptı.

1986-1987 yılları arasında Boğaziçi Üniversitesi’nde part-time Türk Dili ve Edebiyatı öğretim üyesi olarak çalıştı.

1987-1994 yılları arasında Yüzbaşı olarak, Dz.K.K.lığı Tarihi Deniz Arşivi kuruluş ve faaliyetleri görevinde çalıştı.

1994-1996 yılları arasında Tarihi Deniz Arşiv Araştırmaları ve Dz.K.K.lığı yayın faaliyetlerinin yürütülmesi görevinde çalıştı.

1996-1997 yılları arasında Öğretim yılı, MSÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Eski Türk Edebiyatı öğretim üyesi ve İSAM redakte kurulu üyeliği yaptı.

1997 yılında Öğretim yılında İstanbul Kültür Üniversitesinde öğretim üyesi olarak çalışmaya başladı. Aynı zamanda Uşak Üniversitesi öğretim üyesidir.

İskender Pala, 1980 yılında F. Hülya Avcı ile evlendi. Hilye Banu, Elif Dilasa adında iki kızı, Alperen Ahmet adında bir oğlu vardır.

Ödülleri :

1989 – Türkiye Yazarlar Birliği dil ödülü, (Ansiklopedik Divân Şiiri Sözlüğü)

1990 – AKDTYK Türk Dil Kurumu ödülü, (Ansiklopedik Divân Şiiri Sözlüğü)

1996 – Türkiye Yazarlar Birliği inceleme ödülü, (Şairlerin Dilinden)

2001 – Aydınlar Ocağı Kayseri Şb. Yılın Edebiyat Adamı ödülü,

2001 – YTB Uşak Halk Kahramanı ödülü,

2003 – “Babil’de Ölüm İstanbul’da Aşk” Yılın Romanı Ödülü

2013 – Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü,

Türk Patent Enstitüsü Marka Ödülü

İskender Pala Kitapları - Eserleri

  • Şah ve Sultan
  • Babil'de Ölüm İstanbul'da Aşk
  • Od
  • Kitab-ı Aşk
  • Aşkname
  • Aşina Güzeller

  • Ah Mine'l-Aşk
  • ... Ve Gazel Yeniden
  • Ansiklopedik Divan Şiiri Sözlüğü
  • Atasözleri
  • Ayine
  • Katre-i Matem
  • Boğaziçi'ndeki Mücevher

  • Divan Edebiyatı
  • Divane Güzeller
  • Dört Güzeller - Toprak, Su, Hava, Ateş
  • Düşte Kalan
  • Efsane Güzeller
  • Gözgü
  • Gül Şiirleri

  • Güldeste
  • İki Darbe Arasında
  • Hayriyye
  • İki Dirhem Bir Çekirdek
  • Kadılar Kitabı
  • Kahve Molası
  • Kırk Ambar

  • Kırk Güzeller Çeşmesi
  • Kırkıncı Kapı
  • Kudemanın Kırk Atlısı
  • Leyla ile Mecnun
  • Mir'at
  • Muhteşem Şair Muhibbi
  • Müstesna Güzeller

  • Perişan Gazeller
  • Perî-şan Güzeller
  • Su Kasidesi
  • Şair Fatih: Avni
  • Şairlerin Dilinden
  • Şiirler Şairler Meclisler
  • Şir-i Kadim

  • Tavan Arası
  • Akademik Divan Şiiri Araştırmaları
  • Kronolojik Divan Şiiri Antolojisi
  • Aşka Dair
  • Mevlana
  • Efsane
  • Hoş Sadâ

  • Kırklar Meclisi
  • Lale Devri
  • Mihmandar
  • İstanbulcunun Sandığı
  • Bülbülün Kırk Şarkısı
  • Şahane Gazeller 1
  • Üstatlar konuşuyor

  • Fetih ve Fatih
  • Nurundandır Bütün Nurlar
  • Mesela
  • İstanbul Bir Rüya
  • Karun ve Anarşist
  • Şahane Gazeller 2
  • Şahane Gazeller 3

  • Uzmanlar Konuşuyor
  • Barbarossa
  • Tarihimiz Konuşuyor
  • Türk Dili ve Kompozisyon
  • Yunus Emre
  • Şahane Gazeller 1- Fuzuli 
  • Nabi

  • Naili
  • Namık Kemal'in Tarihi Biyografileri
  • Necati
  • Nedim
  • Nef'i
  • Şeyh Galip
  • Aşkî

  • Baki
  • Fatih Sultan Mehmet
  • Fatih'in Şiirleri
  • Abum Rabum
  • İtiraf
  • Kalp
  • Akşam Yıldızı

  • Şiirin Sultanları
  • Ortaöğretim için Divan Şiiri
  • Ahmed Paşa
  • Jennifer’ın Düğünü
  • Darbe: Kan ve Sultan
  • Aşk Bir Zamanlar
  • Neyzen Tevfik

  • Vali Hanım
  • Süleyman
  • Leyla ile Mecnun
  • Nizamülmülk
  • Kılıçarslan
  • Kervan
  • Düşte Kalan

  • Güldeste
  • Mevlanâ Celaleddin
  • Ah Mine'l Aşk
  • A-71
  • Şehir ve Kültür İstanbul

İskender Pala Alıntıları - Sözleri

  • Aşk da, âşıklık da en güzel meslektir bize. Ve Sevgili'nin yüzü yoksa eğer gözümüzde, aşk da haramdır bize, âşıklık da. (Mevlana)
  • "Sevgilinin Mahallesinde âşık kavgası hiç eksik olmaz,hatta sevgilinin Mahallesinin köpekleri onların kanları ile beslenir." (Şir-i Kadim)
  • Hak kulundan intikamın yine abdiyle alır Bilmeyen ilm-i ledünni anı kul yaptı sanır (Şiirler Şairler Meclisler)
  • İlk aşk günahı cennette işlenmiş, onun için aşk cennet duygusudur. Aşk cennetten çıkarıldığı için insana bu kadar fedakarlık yaptırır. (Ortaöğretim için Divan Şiiri)
  • Mutluluğun zevki paylaşılarak çıkar küçüğüm, lakin üzüntü tek başına yaşanır. (Abum Rabum)
  • Mezarlık bir ibrethanedir. İnsanı duaya sevk eden esrarlı sessizliklerin en muhteşem mabedidir o. (Tavan Arası)

  • Âşıkın ciğeri yandıkça, gözü yaş (su) döker. (Ah Mine'l Aşk)
  • Göz... Savaşı başlatan haberci. Bakış... Elde olmayan kader; ilahi kaza. Ve Aşk... Kalple göz arasında kutlu bir hadise... (Kitab-ı Aşk)
  • Dilberin eziyeti, rakibin düşmanlığı, ayrılığın ateşi ve gönlün zafiyeti... Meğer Allah beni bunca türlü dert için yaratmış. (Şiirin Sultanları)
  • 21. Derecelenme ve zıtlıklar olmayınca âlem yıkılır. Nitekim cahil de âlimin yerini tutamaz. 22. Su, ateşin yaptığı işi yapamadığı gibi; toprak da rüzgarın görevini yere getiremez. 23. Demirin işini altın beceremez; tuzun tadını ve çeşnisini de mücevher veremez. 24. Elin yaptığını ayak başaramaz; kalem de kılıcın çıktığı makama ulaşamaz. 25. Gözün yaptığını kulak yapamadığı gibi fare, akıl edip de zehiri düşünemez. 26. Çiftçinin yerini kuyumcu tutamaz, dülger de ayakabıcının işinden anlamaz. 27. Efendinin işini nasıl köle bilmezse, sultan da halkın işini bilemez. 28. Sıcak soğuğun yaptığını yapamazken; kuru hiç yaşın sonunu bilebilir mi? 29. Gölge güneşin eserini ne anlasın? İçki de Cemşit'in neşesini anlamaz ki zaten.. 30. İşte her şeyin bir zıddı vardır. Artık yaratılışındaki kabiliyet ölçüsünde bunu anlayıp hisseni al. (Hayriyye)
  • Mihr-ü mah ister cemalinden zekat Failatün Failatün Failat.. (Ey sevgili! Güneş ile ay (bile, sana hayranlıklarından dolayı) güzelliğinin zekatını isterler.) (Hoş Sadâ)
  • Sakın terk-i edebden kûy-ı mahbûb-ı Hudâdır bu Nazargâh-ı ilâhidir Makâm-ı Mustafa’dır bu NÂ Bî (Nabi)
  • Dahi mecâz u hakîkat ne olduğunu bilmez Hevâ-yı aşk sanır bir dil-i harâbım var |Nailî Benim, aşka tutulduğunu zanneden harabeye dönmüş bir kalbim var ki henüz neyin mecaz, neyin gerçek aşk olduğunu bile bilmiyor. (Şahane Gazeller 2)

  • Kişi kalbinde olanı Allah'tan başkasına bildirmeye mecbur değildir. (Kervan)
  • Geçmiş zamanın puslu hatıralarıdır kimlikler giydiren ruhlarımıza ve geçmiş zamanlar neşeli ve sevinçleriyle, hüzünleri ve acılarıyla en çok tavan arasında saklanırlar. (Tavan Arası)
  • Hamdım, piştim, yandım... (Mevlana)
  • Yıkılıptır şu cihân sanma ki bizde düzele Devleti çerh-i deni verdi kamu mübtezele Şimdi ebvab-ı saadette gezen hep hezele İşimiz kaldı heman merhamet-i Lemyezele İkbali / Cihangir (Şiirin Sultanları)
  • Ölüm... Acı olduğu kadar mecbur, ürkütücü olduğu kadar alışılmış, aykırı görüldüğü denli doğal ve kovulmak istendiğince kucaklanmış. Hayatla birlikte var; insanla birlikte yok. (Mir'at)
  • gel, yine gel, ne olursan ol yine gel (Mevlanâ Celaleddin)
  • Sevmek, tanımakla başlar. (Müstesna Güzeller)

Yorum Yaz