Ego - Hayatın Kaynağı, Manası ve Haysiyeti - Ayn Rand Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Ego - Hayatın Kaynağı, Manası ve Haysiyeti kimin eseri? Ego - Hayatın Kaynağı, Manası ve Haysiyeti kitabının yazarı kimdir? Ego - Hayatın Kaynağı, Manası ve Haysiyeti konusu ve anafikri nedir? Ego - Hayatın Kaynağı, Manası ve Haysiyeti kitabı ne anlatıyor? Ego - Hayatın Kaynağı, Manası ve Haysiyeti kitabının yazarı Ayn Rand kimdir? İşte Ego - Hayatın Kaynağı, Manası ve Haysiyeti kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Ayn Rand
Çevirmen: Şerif Yıldız
Orijinal Adı: Anthem
Yayın Evi: Plato Film Yayınları
İSBN: 9789756381021
Sayfa Sayısı: 80
Ego - Hayatın Kaynağı, Manası ve Haysiyeti Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Potansiyel olarak bir siyasi yönetim insan haklarına yönelik en tehlikeli tehdittir; siyasi yönetim yasal olarak silahsızlandırılmış kurbanlara karşı fiziki zor kullanma konusunda hukuki bir tekeli elinde tutar. Birey haklarıyla sınırlandırılmadığı ve kısıtlanmadığı zaman bir siyasi yönetim insanın en ölümcül düşmanıdır. Siyasi yönetimlerin en sevmediği şeylerin başında bireyin bağımsızlığı ve egonun vizyonu gelir. Egonuzu ve kimliğinizi siyasi yönetimlere karşı koruyun.
Ego - Hayatın Kaynağı, Manası ve Haysiyeti Alıntıları - Sözleri
- Kesin olarak bildiğimiz tek şey, bilebileceğimiz her şeyi bilmek arzusunu içimizde şiddetle taşıdığımızdır.
- İnanıyorum ki herkes ruhunun tapınağında yalnızdır ve yalnız olmalı, yalnız bırakılmalıdır.
- Bırakın insanlar istedikleri elleri, istedikleri sevgi ve şiddetle sıksınlar.
- Etrafımdaki şeylerin manasını bilmek, bulmak, öğrenmek istiyordum. Bütün aradıklarımı bu "BEN" de buldum.
- Biz yalnız olmak ve öğrenmekten başka hiçbir şey istemiyoruz.
- Artık, başkalarının arzularının hizmetkârı da başkalarının yarasının bezi de onların mabetlerine adadıkları kurban da olmayacağım.
- Onların düşmanı da dostu da değilim. Her biri hak ettikleri yerde duruyorlar içimde. Bildiğim tek şey varsa, o da sevgimi kazanmaları için, doğmuş olmalarının yetersiz olduğudur. Sevgimi hiç kimseye laf olsun diye, sebepsiz yere veremem. Şans eseri yanımdan geçen, yanımda duran, yanımda doğup yaşayan kimse onun sahibi olamaz. Ben sevdiğim insanlara sevgimle şeref veririm. Şeref ise kazanılması gereken bir şeydir. Bunun yolu da söyleneni düşünmek, istenileni söylemek, emredileni istemek, kısacası yaşamak için yerde sürünmeye rıza göstermek olamaz.
- Sanki kainat, önümüze serecek büyük armağanları olduğunu söylemek istiyor bizlere. Ama daha önce bizden muhakkak beklediği bir şey var. Konuşmamız, düşünmemiz lazım. Bu parıldayan gökyüzünü ve yalçın kayaları; gayesine, arzusuna ve en yüksek manasına ulaştırmalıyız.
- Şehrimizin kanunlarına göre tek bir insan, bütün insanların akıllıdır diye seçtikleri birçok alimden daha akıllı olamaz.
- "Biz" kelimesi, insanın her bir yanının alçı ile kaplanması gibidir. Onu önce bir taş gibi sertleştirir ve altındaki her şeyi kısa zamanda tahrip eder. Beyaz beyazlığını, siyah siyahlığını kaybeder ve her renk alçının kirli griliği içinde boğulur.
- Kendi kendimize söyleyeceğimiz çok şey var. Gelecek günlerde bu şeylere uyan birtakım kelimeler bulabileceğimize inanıyoruz.
- Bu dünyanın sırları herkese açık değil, sadece onları arayanlara ve bulmasını bilenlere açıktır.
- Onların düşmanı da dostu da değilim. Her biri hak ettikleri yerde duruyorlar içimde. Bildiğim tek şey varsa, o da sevgimi kazanmaları için, doğmuş olmalarının yetersiz olduğudur. Sevgimi hiç kimseye laf olsun diye, sebepsiz yere veremem. Şans eseri yanımdan geçen, yanımda duran, yanımda doğup yaşayan kimse onun sahibi olamaz. Ben sevdiğim insanlara sevgimle şeref veririm. Şeref ise kazanılması gereken bir şeydir. Bunun yolu da söyleneni düşünmek, istenileni söylemek, emredileni istemek, kısacası yaşamak için yerde sürünmeye rıza göstermek olamaz.
- İnsan hürriyeti, insan haklan, insan hayatı, insan haysiyeti için çarpışacağız.
Ego - Hayatın Kaynağı, Manası ve Haysiyeti İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Evet bu kutsal kelime: "BEN": "İyi, kötü, doğru, yanlış ... Birçok kelime biliyorum. Ama bunların içinde mukaddes olan bir tane var, o da BEN." Egonuz şiştikçe, Amerika'yı ben keşfettim de diyebilirsiniz, Zeus'u ben yarattım da. Hatta emri ben verdim de. Öyleyse yalan olmasın da "egomuzu şişirmeyelim", değil mi! Hayır efendim! Ego, bu değildir. Tüm bu sanrıların aksine ego (benlik) hakikatin ta kendisidir. O hâlde egomuzu şişirelim. Eğer kendinize saygınız var ise egolu olun, narsist olmayın. Ve kendinize bir iyilik yapıp, bu şaheseri mutlaka okuyun. "Bugünün en büyük suçu, bazı ahlâkî noksanlarından ötürü kolektivizmi kabul eden insanlar tarafından işlenmektedir." Kolektivizmi kabul etmiş ve kendine yabancı, "insan" nedir bilmeyen bir yığın insanın yaşadığı bir distopya! Sayıları o kadar çok ki; bir kavram ve bir numara ile adlandırılmaktadırlar (örn. Eşitlik 7-2521). Akabinde bu insanlar birbirlerine ve hatta kendilerine bile, "sizli bizli" biçimde hitap etmektedir. Çok mu saygın ve saygılılar dersiniz? Asla..! Esaret altında olan ve "BEN" nedir bilmeyen bu zavallılar "saygı" kelimesinin anlamından bile muzdarip. Peki bu irrasyonel dünyada rasyonel olabilecek tek bir liberal yok mudur? "Onların kabarık sayılarından başka, benimle savaşacak hiçbir şeyleri yok. Benim ise aklım var." Ve, "Asırlarca süren bir kırbaç ve zincir rejiminin bile insanın içindeki ruhu ve hakikat duygusunu öldüremeyeceğini anlamıştım artık." Eşitlik-7-2521! Öğrenmek, üretmek ister. Kendi dünyasına ve insanlara (numaralı kavramlar) bir şeyler sunmak ister amma velâkin hiçbir şey zannetiği gibi olmaz. Bilinmezlik girdabında aşkı ile beraber, hakikati keşfeder. Böylece tabiat ananın kucağında; "BİZ'den", "BEN'i" çıkarır. "Etrafımdaki şeylerin manasını bilmek, bulmak, öğrenmek istiyordum. Bütün aradıklarımı bu “BEN”de buldum. Var olmanın bir sebebini ve ispatını bulmak istiyordum. Artık bu ispata ve bunun Meclisler tarafından uygun görülmesine lüzum kalmadı. Ben; var olmanın, yaşayan, yürüyen, hisseden canlı bir ispatıyım." yazar/Ayn-Rand, kalemine hayran bırakan mükemmel bir yazar. Yunan mitolojisinden esinlenerek kurguladığı karakterler pek isabet olmuş. Toprak ana Gaia ve İapetos oğullarından çok sevdiğim Prometheus'a bir daha denk gelmek çok mutlu etti beni :) "Binlerce, binlerce sene evvel yaşamış bir adam hakkında bir kitap okudum. Onun ismini almak istiyorum. Bu adam tanrıların ışığını alıp insanlara getirmiş ve insanlara yaratıcı olmanın yolunu göstermiş. Ve ışığı bulan herkes gibi o da ıstırap çekmiş. Bu adamın ismi Prometheus’muş." Kıyamet de kopsa son söz özgür düşüncenindir. Keyifli okumalar (Nes)
EGO=BEN: Kitabla bağlı çox ətraflı incələmə yaza bilərəmmi, bilmirəm. Digər incələmələrə də göz atın mütləq və mütləq bu kitabı oxuyun (ən azından siyahınıza əlavə edin). Daha ilk cümləsindən axıcı olan bir kitabdır, qısadır, distopik janrdadır. Oxuyarkən bir tərəfdən kitap/1984--100 kitabının dadını alırsınız. Oxuyacaq olanlar üçün bir-iki şeyi əvvəldən desəm onlar üçün daha yaxşı olar. Baş qəhramanımız "Eşitlik 7- 2521" adlı ( hər birinin adı kodlarla verilib ) 20 yaşında bir oğlandır. Bunu deyirəm çünki ilk başlarda demədiyi üçün çaşqınlıq olur. 2ci olaraq deyim ki, kitabda 'mən, sən, o' əvəzlikləri yerinə 'biz, siz, onlar' istifadə olunur, yəni əslində çox adam deyillər. Sonunda 'mən'ə 'biz' deməyin nəticəsində nələr olduğunu, insanların necə sadəcə bir-biri üçün yaşamalı olduqlarına inandıqlarını oxuyacaqsınız. Və Ego. Egonu necə yanlış anladığımızı, əslində 'ego'nun içimizdəki işıq, mənlik olduğunu, azadlığımızın simvolu olduğunu oxuyuruq. Fikirlərimi tam ifadə edə bilmirəm, siz ən yaxşısı gedin oxuyun, zaten qısacıqdı :D Oxuyacaq olanlara xoş mütaliələrr. (admiral914)
Sakince topluluktan uzaklaşıp okuyunuz :): "Biz seninle çok benziyoruz..." Bu cümleyi belki siz de duymuşsunuzdur ve içindeki kötü niyeti sezmişsinizdir. Bu cümle, "Biz" ile başlar ve karşınızda sizi kendine köle etmek isteyen bir kişinin varlığını farketmenizle son bulur —eğer bunu farkedecek şansınız ve farkındalığınız varsa... "Biz" kelimesini her duyduğumda mutlaka bir tahakküme ve olduğumdan daha azına indirgenmeye maruz kaldığımı farketmişimdir. "Biz şöyleyizdir, böyleyizdir..." Bu şekilde sizi o kafalarındaki yönetebilecekleri kalıba uydurmaya çalışırlar değil mi? İşte kitapta Ayn Rand bu tahakkümcü anlayışın, geniş boyutlarının, ana hatlarını romanlaştırarak veriyor. Ve tabii bundan özgürleşmeyi de... Ayn Rand, Ego kitabında karanlık bir "Biz" distopyası ile başlıyor hikayesine. Bu toplumda herkes birbirini düşünmek zorunda ve "biz... biz... biz" diyen kolektivizmi ve diğerkamlığı (altruizm) aşılayan yüksek merciler ne olacağınıza karar veriyor. Sonra bir gün bu biz'den bir insan, içgüdüsel olarak bir şeylerin ters gittiğini farkediyor ve kolektif hareketi bozacak olan yasaklanmış şeyleri kendi imkanlarıyla, yani aslında yapmak istediği şeyleri gizli gizli yapmaya başlıyor. Ve tabii ki kolektif bir toplumda benliğini ortaya koyduğu için işkenceye uğrayıp, aforoz ediliyor. Sonrasında karakterimiz benliğini keşfetmeye başlıyor. Bunu yaparken yalnız değil. Sevgilisi ile birlikte bu yolculuğa çıkıyorlar. Yasaklanmış olan aşkı da deneyimliyorlar böylece. Anlatıcı bu destansı hikayesini Prometheus'un hikayesine benzetiyor. Çok beğenerek okudum. Kafamda Objektivizm ahlakının şekillenmesini sağladı kitap. Ayn Rand'ın felsefesini anlamak için mutlaka okunması gerektiğini düşünüyorum. Keyifli okumalar dilerim. (Demet Elmas)
Ego - Hayatın Kaynağı, Manası ve Haysiyeti PDF indirme linki var mı?
Ayn Rand - Ego - Hayatın Kaynağı, Manası ve Haysiyeti kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Ego - Hayatın Kaynağı, Manası ve Haysiyeti PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Ayn Rand Kimdir?
Ayn Rand (2 Şubat 1905 – 6 Mart 1982, ilk adı Alisa Zinovyevna Rosenbaum), kurduğu objektivizm felsefesi ve yazdığı Yaşamak İstiyorum (We the Living), Ben (Anthem), Hayatın Kaynağı (The Fountainhead) ve Atlas Silkindi (Atlas Shrugged) kitapları ve objektivizm felsefesiyle tanınan düşünür-yazar.
Felsefesi ve kitapları kendi bireycilik, rasyonel bencillik ve kapitalizm mefhumlarını vurgular. Devletin özgür bir toplumda yasal ama minimal bir role sahip olduğuna inanan Rand, sıkı bir minarşisttir. Liberteryenler ve Amerikalı muhafazakarlar arasında önemli bir etkisi olmuştur.
Romanları kendisine özgü oluşturduğu bir kahramanın tanıtımını merkez alır, Kahraman kendi yeteneği özgünlüğü ve bağımsızlığı yüzünden toplumla çatışır, ama bu çatışmalar onun hataları yüzünden değil, rasyonel davrandığı ve yürekten gelen bir şekilde kendi çıkarı için çalıştığı için olur. Rand'a göre rasyonel düşünen akıllar için çatışma söz konusu değildir. Kahraman yine de idealleri doğrultusunda devam eder. Rand bu kahramanı ideal insan olarak görür ve literatürünün bu tip insanlar için bir tanıtım yeri olmasını amaç edinir.
O'na göre,
İnsan değerlerini ve hareketlerini mantık kullanarak seçmelidir,
Bireylerin kendilerini başkaları için feda etmeden ve aynısını başkalarından beklemeden kendi amaçları için yaşamaya hakları vardır,
Kimsenin bir başkasının haklarına güç kullanarak tecavüz etmeye ya da güç kullanarak ona kendi fikirlerini empoze etmeye hakkı yoktur.
Biyografisi
Gençlik yılları
Ayn Rand Rusya'da Saint Petersburg'da doğdu. Yahudi bir ailenin üç kızının en büyüğü idi. Ailesi agnostik ve dine karşı ilgisizdi. Küçük yaşlarından itibaren edebiyat ve sinemaya ilgi duydu. Yedi yaşındayken hikâyeler ve oyunlar yazmaya başladı. Annesi ona Fransızca öğretme görevini üstlendi ve çocuklar için hikâyelerin bulunduğu bir dergiye abone oldu. Bu dergilerde Rand ilk çocukluk kahramanını buldu: Rudyard Kipling tarzı bir hikâye olan Gizemli Vadi'de yerli bir subay, Cyrus Paltons.
Gençlik yılları boyunca Sir Walter Scott, Alexandre Dumas ve diğer romantik yazarların kitaplarını okudu ve genel olarak romantizm akımına karşı tutkulu bir sevgi besledi. 13 yaşında Victor Hugo'yu keşfetti ve romanlarına aşık oldu. Sonraki yıllarda Rand onu en sevdiği, dünya edebiyatının en büyük roman yazarı olarak adlandırmıştır.
Petrograt Üniversitesi'nde felsefe ve tarih okudu. Üniversite yıllarında yaptığı en büyük keşifler Edmond Rostand, Friedrich Schiller ve Fyodor Dostoyevski oldu. Rostand'a zengin, romantik hayal gücü, Schiller'e de büyük, kahramansı etkisi yüzünden hayranlık besledi. Dostoevsky'e kurduğu drama ve yaptığı derin ahlaki analizler yüzünden hayrandı, ama felsefesine ve hayat anlayışına derinden karşıydı.
Kısa öyküler ve oyunlar yazmaya devam etti, ve yoğun bir şekilde anti-sovyet fikirler içeren düzensiz bir günlük tuttu. Nietzsche ile de tanıştı, Zerdüşt Böyle Diyordu'daki kahramanca ve özgür adamı yüceltişini beğendi, ama aynı zamanda felsefesine romanlarının önsöz kısmında haşince eleştirecek kadar karşı oldu.
Rand'ı açık ara en çok etkileyen isim özellike Mantık adlı eseriyle Aristoteles'tir, onu gelmiş geçmiş en büyük filozof olarak gördü ve sonradan etkilendiği tek filozof olduğunu söyledi.
Sonradan 1924'te devlet sinema sanatları enstitüsüne girdi ama 1925'te kendisine Amerika'daki akrabalarını ziyaret etmek için bir vize verildi. Şubat 1926'da 21 yaşında ABD'ye geldi ve akrabalarıyla Chicago'da geçirdiği kısa bir süreden sonra bir daha hiçbir zaman Sovyetler Birliği'ne geri dönmemeye karar verdi. Senarist olma hayali ile Hollywoodyollarına düştü.
Sonradan ismini Ayn Rand olarak değiştirdi. İsmini Remington Rand daktilosundan aldığına dair bir rivayet vardır ama o Ayn Rand ismini daktilo piyasaya çıkmadan önce kullanmaya başlamıştır. Ayn adını Finlandiyalı bir yazardan etkilenip aldığını söylemiştir. Bu Finlandiya-Estonyalı bir yazar olan Aino Kallas olabilir, ama Fince konuşulan ülkelerde bu isme ve varyasyonlarına sıklıkla rastlandığı için kesin olarak bilinmiyor.
Önemli eserleri
Başlangıçta Hollywood'da bocaladı ve basit ihtiyaçlarını karşılayabilmek için tuhaf işlere girdi. Ek olarak Cecil B. DeMille'in King of Kings'inde çalışırken gözüne çarpan hırslı, genç bir aktörle tanıştı, Frank O'Connor. İkisi 1929 yılında evlendiler. 1931 yılında Rand Amerikan vatandaşlığına kabul edildi.
Edebi ilk başarısını 1932 yılında Red Pawn adlı senaryosunu Universal stüdyolarına satarak yakaladı. Ardından 1934'te 16 Ocak Gecesi (Night of January 16th) adlı eserini yayımladı ve bu eser büyük ölçüde başarılı oldu. Sonra 1936'da Yaşamak İstiyorum (We the Living), 1938'de de Ben (Anthem) adlı romanlarını yazdı.
Yaşamak İstiyorum Amerikalı eleştirmenlerden orta, İngiltere'de ise iyi bir tepki aldı, ama Anthem tuhaf yayımlanma hikâyesi yüzünden sadece İngilterede ama önemli bir beğeni kazandı. Rand Amerikayı o yıllarda etkisine alan kızıl dönem'e (the red decade) son derece karşıydı ve aslında Anthem Amerikada yayıncı bile bulamadı, ilk baskısı İngiltere'de yapılmıştır. Bunun yanında, Rand hala edebi üslunu tam olarak geliştirememişti ve romanları hala gelişmesini tamamlamamıştı.
Roma'daki Scalara film şirketi tarafından 1942'de Ayn Rand'ın haberi olmadan Yaşamak İstiyorum kitabı üzerine 2 film yapıldı: Noi vivi veAddio, Kira. Benito Mussolini yönetimindeki İtalyan hükümeti ikisini de sansürledi fakat anti-sovyet içeriği yüzünden yayınlanmasına izin verdi. Filmler başarı kazandı ve halk çabucak filmlerin komünizm'e olduğu kadar faşizm'e de karşı olduğunu anladı, kısa süre sonra da hükümet yasaklamaya karar verdi. Sonradan filmler elden geçirildi ve Rand'ın onayı ile We the Living adı ile 1986 yılında yayınlandı.
Rand'ın profesyonel anlamda ilk büyük başarısı yazımı 7 sene süren ve 1943 yılında yayınlanan Hayatın Kaynağı (The Fountainhead) romanı oldu. Roman 12 yayıncı firma tarafından "fazla entelektüel ve Amerikan düşünce tarzına karşı" olması gerekçesiyle geri çevrildi, "bu kitabı okuyacak bir kitle yok" 'tu. Sonunda kitap Archibald Ogden'in kitabı beğenmesi ve editörlük kurulunda kabul ettirmesi sayesindeBobbs-Merrill Company yayınevi tarafından basıldı. İlk zorluklara rağmen Hayatın Kaynağı dünya çapında bir başarıya kavuşarak Ayn Rand'a ün ve ekonomik rahatlama getirdi.
Hayatın Kaynağı'nın teması "insanın ruhundaki bireycilik ve kollektivistlik"tir. Beş ana karakteri konu alır. Başkahraman Howard Roark, Rand'ın idealidir, yüce ruhlu, kendi fikirlerine ve ideallerine güçlü biçimde bağlı, hiçkimsenin bir başkasının tarzını herhangi bir alanda, özellikte mimaride kopya etmemesi gerektiğini düşünen bir mimar. Romandaki diğer tüm karakterler yoğunluğu değişmekle birlikte ondan değerlerinden feragat etmesini talep ederler ama o kararlılığını muhafaza eder. Roark'ın ilginç bir başka yönü de, bu savaşını alışılagelmiş diğer kahramanlar gibi özgünlüğü ve dünyanın adaletsizliği ile ilgili uzun ve tutkulu monologlara girerek değil, aksine kibirli, neredeyse küçümseyici bir suskunluk ve birkaç küçük söz ile yapar.
Rand'ın "magnum opus"u, en büyük eseri Atlas Vazgeçti'dir. (Atlas Shrugged) 1957 yılında yayımlanmış ve dünya çapında bir bestseller olmuştur. (Kitabın adının Türkçe karşılığı "Atlas Silkindi"'dir. Dünyayı sırtında taşıyan Atlas'ın artık vazgeçtiğine yapılan bir göndermedir. Türkçe çevirisinde "Atlas Vazgeçti" ismi kullanılmıştır.) Atlas Vazgeçti, Ayn Rand'ın objektivist felsefesini en iyi ve bütün şekilde anlattığı romanıdır. Kitapta yer alan şu sözleri düşüncesini özetler:
"Benim felsefem, özünde, hayattaki ahlaki amacı kendi mutluluğu olan, varlığının yegane amacı ve en yüce eseri olarak yaratıcı üretkenliğini gören kahramansı bir varlık, bir insan konseptidir."
Atlas Vazgeçti'nin ana teması "insan aklının toplumdaki rolü" dür. Rand sanayiciyi tüm toplumlardaki en değerli organ olarak görür ve sanayicilere karşı duyulan genel kızgınlığı son derece sert bir biçimde eleştirir. Bu duyguları onu Amerikalı sanayicilerin greve gittiği ve dağlık bir alanda saklanmayı seçtiği bir roman yazmaya iter. Toplumun sömürücü olarak gördüğü, aşağıladığı ve suçladığı bu idealist, yaratıcı insanların kaçmasıyla Amerikan toplumu ve ekonomisi genel anlamda çöküşe girer. Hükümet sanayi üzerindeki zaten boğucu olan kontrollerini artırarak tepki gösterir. Roman her ne kadar politik bir temayı merkez almışsa da seks, müzik, tıp ve insan yetenekleri gibi birçok farklı ve kompleks meseleyi irdeler.
Nathaniel Branden, karısı Barbara, Alan Greenspan ve Leonard Peikoff gibi başkaları ile birlikte Ayn Rand, Felsefesini tanıtmak ve yaymak üzere objektivist hareketi başlatır.
Objektivist Hareket
1950'de Rand New York'a taşındı ve 1951'de 19 yaşında genç bir psikoloji öğrencisi olan Nathaniel Branden ile tanıştı. 14 yaşındayken Hayatın Kaynağı'nı okuyan Branden Rand'ın açığa çıkan objektivist felsefesini kendisiyle tartışmaktan zevk alıyordu. Branden ve bazı arkadaşları ile birlikte bir grup oluşturdular ve ileride Birleşik Devletler Merkez Bankası başkanı olacak Alan Greenspan'ın da katılımından faydalandılar. Yıllar sonra her ikisi de evli olmasına rağmen Rand ve Branden'ın arkadaşlıkları romantik bir ilişkiye dönüştü. Eşleri tarafından kabullenilmesine rağmen bu ilişki Branden'ın önce eşinden ayrılmasına sonra da boşanmalarına sebep oldu. 60 ve 70'li yıllarda Rand objektivist felsefeyi kitaplarıyla ve çeşitli üniversitelerde yaptığı konuşmalarla geliştirip yaydı. Konuşmalarının çoğunu Nathaniel Branden'ın felsefeyi yaymak için kurduğu Nathaniel Branden Estitüsü'nde (NBI) yaptı.
1968'de Karmaşık bir dizi ayrılma-birleşmeden ve Nathaniel Branden'ın Patrecia Scott ile olan ilişkisini öğrendikten sonra hem kendisi, hem de karısı Barbara Branden ile olan münasebetini kesin bir şekilde bitirdi. (Bu ilişki Rand-Branden ilişkisiyle çakışmamıştır.) Rand NBI ile ilişkisini bitirdi ve "The Objektivist" dergisinde yayınladığı bir mektupla Branden ile olan ayrılıklarını duyurdu. Birdaha biraraya gelmediler ve Branden objektivist harekette bir "persona non grata" oldu.
Sonradan başka ayrılıkların ve kocasının 1979'daki ölümünün de etkisiyle objektivist harekete yönelik aktiviteleri azaldı. Son projelerinden biri Atlas Vazgeçti'nin bir televizyon uyarlamasıydı.
Rand yakalandığı kanser hastalığını yendikten sonra 6 Mart 1982'de kalp krizinden öldü. Mezarı Valhalla, New York'takiKensico mezarlığı'ndadır.
Ayn Rand Kitapları - Eserleri
- Ego - Hayatın Kaynağı, Manası ve Haysiyeti
- Atlas Vazgeçti 1. Bölüm: İtirazsız
- Hayatın Kaynağı
- 16 Ocak Gecesi
- Yeni Entelektüel İçin
- İşadamı İçin Felsefe
- Kapitalizm: Bilinmeyen İdeal
- Bencilliğin Erdemi
- İhtiyacımız Olan Felsefe
- Atlas Vazgeçti 2. Bölüm: Ya Öyle Ya Böyle
- Atlas Vazgeçti 3. Bölüm: Gerçek Gerçektir
- Yaşamak İstiyorum
- Atlas Silkindi
- Yaratılan Dünya
- Himn
- The Romantic Manifesto
- The New Left: The Anti-Industrial Revolution
- The Art of Fiction: A Guide for Writers and Readers
- İdeal
Ayn Rand Alıntıları - Sözleri
- Kelimelerin bir de gerçek anlamları olduğunu günün birinde öğrenmek zorundasın. (Atlas Vazgeçti 1. Bölüm: İtirazsız)
- İnsan hürriyeti, insan haklan, insan hayatı, insan haysiyeti için çarpışacağız. (Ego - Hayatın Kaynağı, Manası ve Haysiyeti)
- "Robin Hood’un doğru diye ölümsüzleştirdiği ideal bu işte. Onun hırsız yöneticilerden çaldığı paraları, asıl sahipleri olan halka geri verdiği söylenmiştir. Ama o hikâyenin anlamı bu değildir. O mülkiyetin şampiyonu olarak değil, ihtiyacın şampiyonu olarak hatırlanmaktadır. Soyulanların savunucusu olarak değil, yoksulların besleyicisi olarak bilinmektedir. Kendi kazanmadığı servetlerle iyilik yaptığı, kendi üretmediği malları dağıttığı, içindeki acıma lüksünün bedelini başkalarına ödettiği için melekleştirilen ilk insan odur. Başarının değil, ihtiyacın bir hak olduğu inancının simgesidir o adam. Çalışıp üretmemizin gerekli olmadığı, önemli olanın istemek olduğu, hak edilen şeyin bize ait olmadığı, hak edilmeyenin bize ait olduğu fikrini o yaratmıştır. Hayatını kazanma becerisine sahip olmayan her yeteneksizin, kendini daha altta olanlara adadığını, bu yüzden üsttekilerden çalmaya hazır olduğunu söylemekle, eline güç geçirip kendinden üstün olanlara ait olan her şeyi yağmalamasının bir hak olduğu fikrini yaymıştır. İşte bu en aşağılık yaratığı, yoksulların yaraları ve zenginlerin paraları sayesinde yaşayan bu çifte paraziti, insanlar bir manevi ideal düzeyine yükseltmişlerdir. Bu da bizi öyle bir dünyaya getirmiştir ki, bir insan ne kadar üretirse, tüm haklarını kaybetmeye o kadar yaklaşacak, sonunda da, eğer yeteneği yetiyorsa, ilk elini uzatan kimseye av olarak sunulacak, hiçbir hakkı olmayan bir yaratık hâline gelecektir. Beri yandan her türlü hakkın, ilkenin, ahlâkın üzerinde sayılmak, her şeyi yapabilmek, çalıp yağmalayabilmek için de tek gereken, ihtiyaç içinde olmaktır. Dünya neden çöküyor, merak etmiyor musunuz? İşte ben bununla savaşıyorum, Bay Rearden. Ta ki insanlar, tüm insanlık sembolleri arasında en ahlâksızının, en nefrete layık olanının Robin Hood olduğunu öğrenene kadar. O zamana kadar dünyada adalet olamayacağı gibi, insan neslinin sağ kalması da mümkün olamaz.” (Atlas Vazgeçti 2. Bölüm: Ya Öyle Ya Böyle)
- Duygulara sahip olabilecek kadar özgür olsaydık merhamet ve minnet duyardım ama değiliz... (Atlas Vazgeçti 2. Bölüm: Ya Öyle Ya Böyle)
- " Anlayanlar için, hiçbir açıklama gerekli değir, anlamayanlar içinse hiçbir açıklama mümkün değildir. " (Bencilliğin Erdemi)
- İnsanların anlaşması zordur der dururlar. Ne kadar kolay olduğuna şaşarsın...yeter ki tarafların ikisi de, kimsenin başkası için yaşamayacağını, tüm alışverişin mantık çerçevesinde yapılacağını kabul etmiş olsun. (Atlas Silkindi)
- Insanların kendilerini korumak için bir silahı var: Mantık. (Yeni Entelektüel İçin)
- Binanın kapısı dümdüz bir tabaka paslanmaz çelikti. Güneş altında mavimsi bir ışıkla parlıyordu. Üzerindeki granite, binanın dikdörtgen ciddiyetinin tek süsü olarak, bir yazı yazılmıştı: HAYATIM VE HAYATIMA OLAN SEVGİM ADINA YEMİN EDERİM Kİ, HİÇBİR ZAMAN BİR BAŞKA İNSAN İÇİN YAŞAMAYACAĞIM VE BAŞKA BİR İNSANDAN BENİM İÇİN YAŞAMASINI İSTEMEYECEĞİM. (Atlas Vazgeçti 3. Bölüm: Gerçek Gerçektir)
- "Dünün fildişi kulesi bugün fare deliği olmuştur." (Kapitalizm: Bilinmeyen İdeal)
- insan sonunda istediği yere vardığında, yolda başına gelenleri unuturmuş." (The Art of Fiction: A Guide for Writers and Readers)
- İrade bir illüzyondur, çünkü kişi, davranışları için sebeplere sahipse özgür değildir. (İhtiyacımız Olan Felsefe)
- "Biz" kelimesi, insanın her bir yanının alçı ile kaplanması gibidir. Onu önce bir taş gibi sertleştirir ve altındaki her şeyi kısa zamanda tahrip eder. Beyaz beyazlığını, siyah siyahlığını kaybeder ve her renk alçının kirli griliği içinde boğulur. (Ego - Hayatın Kaynağı, Manası ve Haysiyeti)
- Ne kadar öğrenirsek,hiçbir şey bilmediğimizi o kadar anlıyoruz (Atlas Vazgeçti 2. Bölüm: Ya Öyle Ya Böyle)
- "...bir insanın gelişmesi kendi zekâ derecesi ne olursa olsun iradîdir. Onu kendisi geliştirmek zorundadır, nasıl kullanacağını kendisi öğrenmek zorundadır ve kendisinin tercih etmesiyle bir insan olması gerekmektedir. Fakat kendisi bunu tercih etmezse ne olur? Bu durumda kendine has bir ara form, yani kendi tabiatına karşı çılgınca mücadele veren, bir hayvan bilincine ait olan ve elde edemeyeceği çabasız bir "emniyetini" isteyen ve başarmaktan korktuğu insan bilincine isyan eden çaresiz bir yaratık olur." (İhtiyacımız Olan Felsefe)
- “Sanki dünyada hiç acı yokmuş gibi bakıyordu gözleri. “ (Atlas Vazgeçti 3. Bölüm: Gerçek Gerçektir)
- Tevazu ve küstahlık aynı psikolojik elmanın iki yarısıdır. (Bencilliğin Erdemi)
- Hiçbir zaman arkana bakma. Geçmiş ölmüştür. Fakat daima gelecek var. Daima bir gelecek var.. (Yaşamak İstiyorum)
- Björn hiçbir şeyi doğru veya yanlış diye ayırt etmezdi. Onun için sadece yapabilecekleri ve yapamayacakları diye bir ayrım vardı. Hep de yaptı. (16 Ocak Gecesi)
- Doğa her zaman armağanlarını dengeler,bazı telafiler sunar. (Atlas Vazgeçti 2. Bölüm: Ya Öyle Ya Böyle)
- "Biz tamın içində hissə, hissənin içində tamıq. Əbədi, bölünməz və tək olan BİZdən başqa heç kəs yoxdur" (Himn)