Ekonomi Politik - Jean-Jacques Rousseau Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Ekonomi Politik kimin eseri? Ekonomi Politik kitabının yazarı kimdir? Ekonomi Politik konusu ve anafikri nedir? Ekonomi Politik kitabı ne anlatıyor? Ekonomi Politik kitabının yazarı Jean-Jacques Rousseau kimdir? İşte Ekonomi Politik kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Jean-Jacques Rousseau
Çevirmen: İsmet Birkan
Yayın Evi: İmge Kitabevi
İSBN: 9789755334318
Sayfa Sayısı: 79
Ekonomi Politik Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Ekonomi Politik Alıntıları - Sözleri
- Özgürlük olmadan vatan, erdem olmadan özgürlük ve yurttaşlar olmadan da erdem var kalamaz; yurttaş yetiştirirseniz, geri kalan her şeye de sahip olursunuz; yoksa elinizde sadece bir yığın kötü ve işe yaramaz köle kalır z en başta da devlet yöneticileri olmak üzere.
- Şurası kesindir ki halklar, uzun vadede yönetim onları ne yapmışsa odurlar: Yönetimin isteğine göre savaşçı, yurttaş, insan; yönetimin keyfine göre kuru kalabalık ve serseri güruhu. Kendi uyruklarını küçümseyen her türlü hükümdar, onları saygıdeğer hale getiremediğini göstermek suretiyle kendi onurunu da zedelemiş olur. Demek ki insanlara kumanda etmek istiyorsanız, insanlar yetiştiriniz; yasalara itaat edilmesini istiyorsanız, öyle davranınız ki yasalar sevilsin ve yapılması gerekeni yapmak için onun yapılması gerektiğini düşünmek yeterli olsun.
- Zenginler var oldukça yoksullardan farklı olmak isteyeceklerdir, devlet de kendine, bu ayrım üzerine kurulacak gelirden daha az maliyetli ve daha garantili bir gelir kaynağı bulamaz.
- Parayı idare edenlerin defterleri ve bütün hesapları onların sahtekarlıklarını ortaya çıkarmaktan çok örtmeye yarar; sakınganlığın yeni önlemler tasarlama hızı düzenbazlığın onlardan sıyrılma hızına asla yetişemez. Öyleyse, bırakın kütükleri, defterleri, kağıtları; kamu parasının yönetimini doğru ellere teslim edin; bu paranın doğru yönetilmesinin tek çaresi budur.
- Yasaların gücü, uygulayıcıların sertliğinden çok içerikleri bilgeliğe bağlıdır; kamu iradesi, ağırlığının en büyük kısmını bu iradeye temel olan akli gerekçeden alır.
- Yasaların gücü, uygulayıcılarının sertliğinden çok içerdikleri bilgeliğe bağlıdır; kamu iradesi, ağırlığının en büyük kısmını bu iradeye temel olan akli ğerekçeden alır; bunun içindir ki Platon devlet kararlarının başına her zaman onlann adaletli ve yararlı olduklarını usyürütmeyle gösteren bir giriş eklemeyi çok önemli bir tedbir olarak görür.
- Quaestor Cato'nun dürüstlüğün dikkatleri çekmesi ve bir imparatorun(Galba) da yetenekli bir şarkıcıyı bir kaç altınla ödüllendirirken bu paranın devlet hazinesinden değil kendi aile servetinden geldiğini belirtmek ihtiyacını duyması Roma için son derece onur kırıcı birer olaydır. Fakat Galba'lar bile nadirken Cato'ları nerede arayacağız? Kötü huy ve davranış onursuzluk nedeni olmaktan bir kez çıkınca, iyi niyetlerine emanet edilmiş kamu gelirlerine dokunmaktan kaçınacak ve çok geçmeden kendi boş ve rezil savurganlıkları ile devletin şanını yüceltmeyi ve kendi iktidarlarını yayma yollarıyla devletin gücünü arttırma çarelerini birbirine karıştırma görünümü içinde, bunları harcamayı adeta kendine görev saymayacak kadar ilkeli yöneticiler bulabilir miyiz acaba?
- Gerçekten de ulusun bir bütün olarak girdiği yükümlülük, en önemsiz üyesinin korunmasını bile bütün ötekilerinkine gösterdiği özenle sağlamak değil midir? Bir tek yurttaşın kurtuluşu da bütün devletin selameti kadar ortak dava değil midir? Şimdi birisi çıkıp da herkesin selameti için bir kişinin mahvolması iyidir desin; ben bu cümleye hayranlığımı ifade ederdim, ama ülkesinin selameti için gönüllü olarak ve ödev duygusuyla kendini feda eden onurlu ve erdemli bir vatanseverin ağzından duymak şartıyla. Fakat bu cümle ile hükümetin çoğunluk yararı için Pekala bir masumu feda edebileceği ileri sürülürse, bu ilkeyi zorbalığın bugüne kadar icat etmiş olabileceği en nefrete layık, önerilebilecek en yanlış ve toplumun temel yasalarına en dolaysızca aykırı özdeyişlerden biri sayarım. Bırakın herkes için bir kişinin ölmesine aslında herkes malını ve canını o bir kişinin - her bir kişinin- korunması için ortaya koymuş değil midir; öyle ki her zaman özel zayıflık, kamusal güç tarafından ve toplumun her üyesi de devletin bütünü tarafından korusun?
- Ey hırslı önderler! Bir çoban da köpeklerini ve sürülerini pekala idare eder, ama yine de insanlar arasında en aşağıdadır. Buyruk vermek güzel şeyse de, ancak itaat edenler buyruk vereni onurlandırdığı takdirde öyledir: Öyleyse yurttaşlarınıza saygılı olun, siz de saygıdeğer olursunuz; özgürlüğe saygılı olun, gücünüz, iktidarınız, günden güne artacaktır; haklarınızı aşmayın, çok geçmeden sınırsız olduklarını göreceksiniz.
- Demek ki servetlerde aşırı eşitsizliği önlemek yönetimin en önemli sorunlarından biridir, ama bunu hazineleri sahiplerini elinden alarak değil hazine yığma olanağını herkesin elinden alarak, yoksullar için bakımevleri kurarak değil yurttaşları yoksullaşmaya karşı güvenceye alarak yapmalıdır.
- İnsanlar adaleti ve özgürlüğü sadece yasaya borçludurlar.
- "Şurası kesindir ki halklar, uzun vadede yönetim onları ne yapmışsa odurlar: Yönetimin isteğine göre savaşçı, yurttaş, insan."
- Aşılamaz gibi görünen bu güçlük insan kurumlarının en yücesiyle daha doğrusu insanlara Tanrı' nın değişmez buyruklarını bu dünyada taklit etmeyi öğreten ilahi bir esinle aşılmış bulunmaktadır. İnsanları özgür kılmak amacıyla buyruk altına almanın toplumun bütün üyelerinin malını, kolunu, hatta canını, kendilerini zorlamadan, kendilerine danışmadan devletin hizmetinde kullanmanın; iradelerini kendi rızalarıyla zincire vurmanın, reddetme dürtülerine karşı, boyun eğme dürtülerini hakim kılmanın ve istemedikleri şeyleri yapınca kendi kendini cezalandırmayı sevk etmenin çaresi hangi akla sığmaz hünerle bulunmuştur? Nasıl oluyor da kimse buyurmadığı halde itaat, efendi olmadığı halde hizmet ediyorlar? Görünüşteki bir boyu eğlenmiştik içinde hiç kimse kendi özgürlüğünden bir başkasının özgürlüğünün zarar verebilecek kadarından fazlasını yitirmediği ölçüde, daha özgür kalabiliyorlar? Bütün bu harikalar yasanın eseridir. İnsanlar adaleti ve özgürlüğü sadece yasaya borçludurlar.
- Roma'da sıradan yurttaşların canlarından daha kutsal hiçbir şey yoktu. Bir yurtdaşı mahkum etmek için bütün halkın toplanmasından daha azı yeterli değildi. Konsüllerin hatta senatonun bile bütün haşmetlerine karşın böyle bir hakkı yoktu ve dünyanın bu en güçlü ulusunda bir yurttaşın suçu ve cezası tam bir kamusal baş ağrısını dönüşürdü.
- Bütün bu hususlar özenle bir araya getirilirse şu sonuca varılır: Vergileri adaletli ve gerçekten oranlı biçimde dağıtmak için bunların matrahları sadece mükelleflerin mal varlıklarıyla basit orantılı olarak değil, toplumsal konumları arasındaki farklarla ve servetlerinin fazlalık dereceleri ile doğru orantılı olarak saptanmalıdır. Bu pek çok dürüst ve hesap bilir memurun her gün yaptığı fakat Platon ve Montesquieu gibi büyük adamların ancak titreyerek ve Tanrı'dan ışık ve dürüstlük dileyerek gösterebilecekleri çok önemli ve bir o kadar da güç bir operasyondur.
Ekonomi Politik İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Öncelikle kısaca Jean Jacques Rousseau'yu tanıyalım. Rousseau, 1712'de Cenevre'de doğuyor. Aydınlanma çağında yetişmiş olmasına rağmen uygarlık eleştirisi ve doğaya dönüş önerisi ile romantik akıma öncülük ediyor ve monarşiye karşı halk iradesinin üstünlüğünü savunmasıyla Fransız Devrimi'ni derinden etkiliyor. 1778 'de Fransada ölüyor. Jean Jacques Rousseau’nun Ekonomi Politik (Discours sur l’economie politique) başlıklı metni, büyük eseri olan toplumsal Sözleşme’sindeki (Du contrat social), fikirlerini işlediği ilk metindir. Rousseau Ekonomi Politik'te ekonomi kavramının tanımıyla başlar. (Rousseau,'ya göre “Ekonomi ya da Oikonomi” “ev ve yasa sözcüklerinden gelir ve kökenine göre, tüm ailenin ortak iyiliği için ev işlerinin akla ve belli kurallara uygun bir biçimde çekilip çevrilmesi anlamını taşır.) Rousseau, daha sonra, bilim ve sanatın insanı yozlaştırdığını, kentlerin kötülük yuvası olduğunu, vahşiliğin uygarlıktan üstün olduğunu savunur. Bu çerçevede, genel irade, onun somutlaşması olan devlet, devletin işlemesi için gereken erdem, erdemin hâkim kılınması için gereken eğitim gibi, iyi bir toplum yönetiminin temel ilke ve kurumlarını tanımlamaya çalışır. Kitapta ayrıca dipnotlarla çevirmenin ve editörün bazı konulara ilişkin açıklamaları da konuyu anlamaya fayda sağlamaktadır. (Ugr Kstkci)
Ekonominin temeline inen, bitirmenin oldukça kolay olduğu, çok fazla yorucu olmayan bir kitap. Ekonomi Politik, 3 bölüm 1 nottan oluşan; 3 adet de ekler kısmındaki bölümler üzerine eklenmiş bir kitaptır. Giriş kısmında ‘Ekonomi’ için çok güzel bir tanım okudum ve bunu yeni öğrendim: Tüm ailenin ortak iyiliği için ev işlerinin akla ve belli kurallara uygun biçimde çekilip çevrilmesi, anlamını taşıyormuş. Aslında ne kadar güzel değil mi? Yani bir aile olmanın ve ailede ekonominin önemine vurguları eksik etmeyen bir eser. Kusura bakmayın ama aşk karın doyurmuyor, mide dolunca huzur geliyor bu da maddiyatla oluyor. Yani öyle sevgiyle falan boş laflar bunlar, 2 tane açlıktan ağlayan çocuğunuz olunca anlıyorsunuz. Başıma gelmedi ama yakınımızda gördük bunu yaşayanı. O yüzden önce mide sonra aşk dostlarım. Diğer bir nokta da ev ekonomisini bilmeyen, evine bir tane musluk dahi almamış insanların sırf bazı duygularını tatmin için evlenmeleri ve bunun adına ‘AŞK’ deyip o güzel kelimeyi kirlettikleri yetmiyormuş gibi; başarısızlıklarını ve yönetememelerini de bu güzel kelimenin ardına saklanarak örtbas etmeye çalışmaları. Gerçekten ‘Ekonomi’ çok önemli bir kavram ve bunun yönetimini başarmak, evde mutluluğun anahtarı. Dürüst olalım artık kimse soğan ekmek yer huzurla otururum kafasında değil, onu geçti. O artık hani ‘Kalelerimizde Oturacağız’ deyip o ‘Kalelerin’ KİRA olduğunu bilemeyenlerin saçma lafları gibi oluyor. Bu yüzden ayrıntılar çok mühim dostlarım. Kitap görüldüğü üzere beni epey etkiledi. İlgimi ve dikkatimi de çok çeken bir konu. İyi okumalar dilerim.. (Sadık Kocak)
Kitabın Yazarı Jean-Jacques Rousseau Kimdir?
İsviçre'nin Cenevre kentinde doğmuştur. Bir saatçinin oğludur. Babası Topkapı Sarayı'nda saat tamirciliği yapmıştır. On yaşında eğitimine bir din adamının yanında başlayan Rousseau, daha sonra bir gravürcü ustasının yanında çalışmıştır. 1728-1738 yılları arasında, sekreterlik, müzik hocalığı ve tercümanlık yaparak, Fransa, İtalya ve İsviçre'de dolaşmıştır. Fransa'da yazıları yasaklanınca daha sonra aralarının açıldığı dostu David Hume'un daveti üzerine İngiltere'ye gitti. Daha sonra Batı İsviçre'de Neuchatel'e sığındı. Kalvenist olarak vaftiz olmuştu. Torino'da Katolikliğe geçti, daha sonra tekrar Kalvenist oldu. Bu sebeple doğduğu şehir olan Cenevre'de ateist suçlamalarına mâruz kaldı. 1749'da Ansiklopedinin müzik bölümünü kaleme almıştır.
Jean-Jacques Rousseau'nun yapıtlarındaki karmaşıklık onun; doğal hukuk kuramcısı, doğal hakları yadsıyan biri, aydınlanmacı, aydınlanma ilkelerini yerle bir eden biri, demokrasinin inançlı savunucusu, demokrasiyi ayaklar altına alan biri, burjuva liberal devriminin hazırlayıcısı, öte yandan böyle bir devrimin olumsuzluklarını çok önceden gösteren, hatta reformculuğu bile benimseyen biriymiş gibi birbiriyle çelişen ve çatışan çok karşıt düşüncelerle yorumlanmasına sebep olmuştur. Bu sebeple Rousseau anlaşılması güç bir düşünür olmuştur. Kendisini hep halktan birisi olarak görmüş, halktan kişiler arasında daha rahat etmiştir.
Rousseau, doğru bir siyasal toplumun temellerini ortaya koyabilmek için olguların bir yana bırakılması gerektiğini belirtir. Çünkü ona göre salt olgulardan hareket edildiğinde, çıkarlar, yararlar ön plana yerleştirilmekte ve böylece adalet, hukuk ayaklar altına alınmaktadır. Rousseau, güçlünün haklı kabul edildiği, siyasal toplumun kökenine olguları yerleştiren, olgusal verileri ve kuramları eleştirmektedir. Yurttaşı, ortak benliği, halkı, devleti yaratan bir toplum sözleşmesini ve bu sözleşmeye toplumdaki her bireyin dahil olması gerektiğini savunur. Halk olmanın temelinde egemenliğin var olması gerektiğini düşünür. Yasaların olmadığı bir yerde devletten söz edilemeyeceğini savunmuştur. Yasaların, halkın tümü için geçerli olması gerektiğini düşünmektedir.
Halk sayısı arttıkça, yönetici sayısının azalması gerektiğini savunan Rousseau, demokrasi, aristokrasi, monarşi şeklindeki sınıflandırmayı benimsemiştir. Rousseau'ya göre demokrasi biçimindeki hükümette yönetici, halkın tamamı ya da büyük bir kısmıdır. Aristokrasi biçimiyse küçük bir azınlığın yönetimidir. Monarşik hükümette ise yönetme yetkisi tek bir kişidedir.
Rousseau'ya göre yurttaşlar olmadan erdem, erdem olmadan özgürlük, özgürlük olmadan devlet olamaz. Ayrıca devletin temelinde dinin de olması gerektiğini savunur. Rousseau; devletin iktidara değil, halka ait olduğunu savunmuş ve ulus-devlet anlayışını benimsemiştir.
Jean-Jacques Rousseau Kitapları - Eserleri
- İtiraflar 2.Cilt
- İtiraflar 1. Cilt
- Toplum Sözleşmesi
- İnsanlar Arasındaki Eşitsizliğin Kaynağı
- Bilimler ve Sanatlar Üstüne Söylev
- Dillerin Kökeni Üstüne Deneme
- Yalnız Gezenin Düşleri
- Émile
- Siyasal Fragmanlar
- İçimizde Gezinen Sessizlik
- Yeni Heloise (2 Cilt Takım)
- Ekonomi Politik
- 6 Kitabile Rousseau
- Narsist
- Anayasa Projeleri
- Neden Mutsuzdur İnsan?
- Dağdan Yazılmış Mektuplar
- Siyasal Gövde
- Kırdan Mektuplar Dağdan Mektuplar
- Bir Yalnız Gezerin Düşleri
Jean-Jacques Rousseau Alıntıları - Sözleri
- senli benli konuşmalarını dinlemek zorunda kalmam, beni rahatsız etmeye başladı. (Yalnız Gezenin Düşleri)
- Tüm bilgeliğimiz kölece önyargılara bağlılıktan ibaret; tüm alışkılarımız yalnızca bağımlılık, sıkıntı ve baskı. Uygar insan kölelik içinde doğar, yaşar ve ölür. Doğuşunda bir kundak içinde dirilir; öldüğünde bir tabutun içinde çivilenir; insan şeklini koruduğu sürece, kurumlarımız tarafından zincirlenir. -- (Émile)
- Soyluluğu dikkat çekmeyen güzel kadın yüzünü süslemekten hoşlanır. (Narsist)
- Tanrının bende gördüğü akıl ve hikmet üstünlüğü sadece benim bilmediğimi bilmediğimden emin oluşumdur.” (Bilimler ve Sanatlar Üstüne Söylev)
- Ah, gerçek aşkı duymakta bu kadar geciktim ama gönlüm ve duyularım aşka bu gecikmenin cezasını bol bol ödediler. Paylaşılmayan bir sevgi bile insanı bu hale getirirse, ya bizi seven bir sevgilinin yanında duyacağımız heyecanlar ne olmalı acaba? (İtiraflar 2.Cilt)
- Nesnelerin resmedilmesi vahşi halklara, sözcüklerin ve önermelerin işaretlerle gösterilmesi barbar halklara, alfabe de uygarlaşmış halklara uygundur. (Dillerin Kökeni Üstüne Deneme)
- Ey hırslı önderler! Bir çoban da köpeklerini ve sürülerini pekala idare eder, ama yine de insanlar arasında en aşağıdadır. Buyruk vermek güzel şeyse de, ancak itaat edenler buyruk vereni onurlandırdığı takdirde öyledir: Öyleyse yurttaşlarınıza saygılı olun, siz de saygıdeğer olursunuz; özgürlüğe saygılı olun, gücünüz, iktidarınız, günden güne artacaktır; haklarınızı aşmayın, çok geçmeden sınırsız olduklarını göreceksiniz. (Ekonomi Politik)
- Temkinli olmaya ağırlık verdikçe şans ıskalanır. (Siyasal Gövde)
- Çökmekte olan bir devlette suçların çokluğu cezasız kalmalarına yol açar. (Toplum Sözleşmesi)
- ..kaba güç bir hak yaratmaz.. (Toplum Sözleşmesi)
- İlk köleleri köle yapan kaba güçse, onları kölelikte tutan korkaklıkları olmuştur. (Toplum Sözleşmesi)
- o, yüreğimde, her zaman güvenebileceğim saflığını korudu. (Yalnız Gezenin Düşleri)
- Kendimi sevmemek, yaşamımı daraltmak, sınırlamak olur. (Yalnız Gezenin Düşleri)
- Uzlaşımın dili sadece insana aittir. (Dillerin Kökeni Üstüne Deneme)
- Yeryüzünde benim için her şey bitti. Artık bana burada ne iyilik edebilirler, ne de kötülük. (Yalnız Gezenin Düşleri)
- Bitkiler tarımla, insanlar eğitimle yetiştirilir. (Émile)
- Sağlam yapılı bir devlette insanlar öyle eşittir ki ,kimse daha bilgili,hatta daha becerikli olduğu için ötekine yeğlenmez ,olsa olsa en iyisi olduğu için yeğlenir. (Narsist)
- Ne zaman ki ilkelerime göre davranmam, işte o zaman düşüncelerimden ve ilkelerimden dolayı beni suçlamak haksız olmaz (Narsist)
- Quaestor Cato'nun dürüstlüğün dikkatleri çekmesi ve bir imparatorun(Galba) da yetenekli bir şarkıcıyı bir kaç altınla ödüllendirirken bu paranın devlet hazinesinden değil kendi aile servetinden geldiğini belirtmek ihtiyacını duyması Roma için son derece onur kırıcı birer olaydır. Fakat Galba'lar bile nadirken Cato'ları nerede arayacağız? Kötü huy ve davranış onursuzluk nedeni olmaktan bir kez çıkınca, iyi niyetlerine emanet edilmiş kamu gelirlerine dokunmaktan kaçınacak ve çok geçmeden kendi boş ve rezil savurganlıkları ile devletin şanını yüceltmeyi ve kendi iktidarlarını yayma yollarıyla devletin gücünü arttırma çarelerini birbirine karıştırma görünümü içinde, bunları harcamayı adeta kendine görev saymayacak kadar ilkeli yöneticiler bulabilir miyiz acaba? (Ekonomi Politik)
- Hor görülen bilgisizliğin yerine tehlikeli bir inançsızlık gelecek. (Bilimler ve Sanatlar Üstüne Söylev)