diorex
life

Elbet Sabah Olacaktır - Hıfzı Topuz Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Elbet Sabah Olacaktır kimin eseri? Elbet Sabah Olacaktır kitabının yazarı kimdir? Elbet Sabah Olacaktır konusu ve anafikri nedir? Elbet Sabah Olacaktır kitabı ne anlatıyor? Elbet Sabah Olacaktır kitabının yazarı Hıfzı Topuz kimdir? İşte Elbet Sabah Olacaktır kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 07.03.2022 20:32
Elbet Sabah Olacaktır - Hıfzı Topuz Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Hıfzı Topuz

Yayın Evi: Remzi Kitabevi

İSBN: 9789751415004

Sayfa Sayısı: 256

Elbet Sabah Olacaktır Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Özgürlük şairi Tevfik Fikret'in romanı... Tevfik Fikret aklın ve bilimin egemenliğine, aydınlanmaya ve aydınlık günlerin geleceğine inanan bir şairdir ve kendinden sonra gelen kuşaklar için dürüstlük, özveri ve sessiz direnişin simgesi olmuştur. Dağılma sürecindeki Osmanlı İmparatorluğu'nun can çekiştiği bir dönemde yaşayan şair, önce Abdülhamit'in baskıcı yönetiminin, sonra da özgürlük vaadiyle gelip aynı baskıyı devam ettiren İttihatçıların yarattığı korkunun içinde yükselen gür bir ses olur. Aşiyan'a inzivaya çekildiği yıllarda ve hastalıktan günden güne eridiği sön dönemlerinde bile hiçbir güç onu susturamaz; her fırsatta gençliğe özgürlüğü haykırır. Onun gür sesi, gelecek kuşakların yarınlara daha umutla bakmasını ve karanlığı dağıtmak için savaşması gerektiğini anlatmıştır!

Elbet Sabah Olacaktır Alıntıları - Sözleri

  • “Önceleri odama tıkılmış bir mahpustum, havam daralıyordu. Her gün biraz daha bunalıyordum. Pencerelere koşuyor, dışarıdaki aydınlığı görüyor, bol havayı özlüyordum. Bir gün geldiler, kapının kilidini açtılar, çıktım. Fakat bu sefer gittikçe daha takatsizleştim. Meğer kapımı açanlar, dışarıdaki havayı zehirlemişler.”
  • Efendiler! Zaten parmakla gösterilecek kadar az olan büyük adamlarımızı küçültmeye kalkışmayalım.
  • Kızlarını okutmayan millet, oğullarını manevi öksüzlüğe mahkûm etmiş demektir.
  • "Ben âlemin ne üstündeyim ne de altında, ben dışındayım."
  • Dünyada benim son nefesim ah olacaktır. İsmail Safa
  • Fikret'in sevgili eşi yıllar sonra şöyle diyecektir: "Bence bir kadın için hayatta en zor şey bir sanatkârla evliliktir. Hele Fikret gibi bir sanatkârla... Genç kızlar ancak kendilerine güveniyorlarsa bir sanatçıyla evlensinler. Onların anlaşılmayan tarafları, incelikleri, hiddetleri, sinirlenmeleri vardır.
  • "Ben romantik bir aşktan yanayım. Çok şeyin aşığıyım. Doğanın, bütün insanların, iyiliklerin, erdemlerin, dürüstlüğün, özgürlüğün ve bütün güzelliklerin...  Ben yosunlu bir dereye sarkan söğütlere, gökyüzündeki pamuk bulutlarına, yavaş yavaş yükselen Ay'a da âşık olabilirim. Aşk benim ruhumdadır, içimdedir. Ben hayatın çeşitli olayları, görünüşleri ve etkileri içinde yuvarlanan bir insanım."
  • Üzüntü, üzüntü, üzüntü... Üzgünüm kardeşim, dehşetli bir infial içindeyim, sönüyorum. Bu biraz daha devam ederse, eyvah! Sebebini söyleyeyim mi? Fakat bu o kadar tuhaf ki, gülersiniz diye korkuyorum; bazen kendim bile kendi halime gülüyorum. Koca bir âlem içinde yalnızım Nazif. En samimi arkadaşlarımın arasında, sokağa çıplak çıkmış bir adam hissiyle titriyorum; herkesin vicdanı kapalı, örtülü; yalnız ben çıplak! Herkes hiç olmazsa üniformalarla, ne diyeyim üstünü örtüyor; herkes zamanın sahte gösterişine bürünebiliyor; herkes namuslu geçinerek alçak yaşamanın kolayını buluyor; herkes bu rezil havada nefes alabilmek için bir çare, bir büyü buluyor.
  • Ülkedeki bu baskı olayları Fikret'i deliye döndürüyordu. Her gün sürgünler, yolsuzluklar, yalanlar, jurnaller, sahtekarlıklar, döneklikler, dalavereler, dalkavukluklar, kanunsuzluklar...
  • Anlamadım! Ne dediniz? Fikret büyük şair değil miydi? Fikret karanlıklar içinde içinde bir nur görüp halkı o nura doğru götürmeye çalışırken sizler nerelerde idiniz? Niçin içinizden kimse onun gibi feryat etmedi? Ben Fikret’e yetişemedim, onun sohbetlerinden yararlanamadım. Kendimi bedbaht sayarım. Fakat onun bütün eserlerini okudum. Birçoğu ezberimdedir. O hem büyük şair, hem de büyük insandır.” Efendiler!Zaten parmakla gösterilecek kadar az olan büyük adamlarımızı küçültmeye kalkışmayalım M.Kemal ATATÜRK (Giriş Cümlesi)
  • "Fikret Bey, neden son kitabınızda aşk şiirleri yer almadı?" Fikret'in yanıtı şu oldu; "Nasıl yok? Aşksız kalp olur mu? Yalnız benim şiirlerimde çıplak kadın etlerini anlatan dizeler arıyorlarsa öyle şeyler bulamazlar. Benim aşklarım romantiktir. Ben kadında dişilik değil, güzellik ararım."
  • "Efendiler pek açsınız ki çehrenizden bellidir; yiyin yemezseniz bugün, yarın kalır mı kim bilir"
  • Memleketimize bir yabancı gelip de sizde bir mektep var mı? Diye sorarsa yüzümüz kızarmadan gösterebileceğimiz tek okul Mektebi Sultani’dir. Bunu da şair Tevfik Fikret’e borçluyuz.
  • "Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha (iştah verici sofra) sizin, Doyuncaya, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!"

Elbet Sabah Olacaktır İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Herkese merhaba. Edebiyat dersi için okumuş olduğum Elbet Sabah Olacaktır kitabının yorumuyla geldim. Hıfzı Topuz'un kaleminden ilk defa bir kitap okudum ve diyebilirim ki yazarın dili gayet akıcı. Tevfik Fikret, Türk edebiyatının en değerli kalemlerinden biridir. Kendisinin hayatını bu roman vasıtasıyla tanıdığım için kendimi şanslı hissediyorum. Edebiyat hocam "Sen bu kitabı seveceksin." demişti ve evet, kitabı sevdim. Sadece belli yerlerde yazar, sanki okuyucuya ders vermek ister gibi bir üslup kullanmış ki bu, bana sanki Tanzimat döneminde yazılmış bir kitap okuyormuşum hissi yaşattı. Onun haricinde kitap gayet güzeldi ve her yaştan insana hitap edecektir, en azından ben öyle düşünüyorum. Okumak isteyen okurlara şimdiden iyi okumalar dilerim. Kitapla kalmanız temennisiyle... "Kızlarını okutmayan millet, oğullarını manevi öksüzlüğe mahkûm etmiş demektir." (Burcu Topçu)

Biyografi kitapları okumayı çok severim. Türk edebiyatında en iyi yazarlarından biri olan Hıfzı Topuz'un yine harika bir kitabını okudum. Bu kitap yine edebiyatımızın en önemli kalemlerinden biri olan Tevfik Fikret'in biyografisini okuyoruz. Kitap Tevfik Fikret'in dede ve anneannesinin hikayesi ile başlıyor. Onların ülkemize nasıl geldiği ile başlıyor. Daha sonra anne ve babasının hikayesine geçiyor. Anne ve babasının üçüncü çocuğu olarak dünyaya gelen Tevfik Fikret'in hikayesi ile okumaya devem ediyoruz. Onun hayatında neler varsa hepsi bu kitapta okuyoruz. Cok güzel ve çok akıcı bir kitaptı. Yazarın kalemi zaten harika çok severek okudum (Banu Cerit)

Hıfzı Topuz’un okuduğum üçüncü kitabı olan “Elbet Sabah Olacaktır” düşündüğüm etkiyi yaratmadı bende. Bunda en büyük pay da kitap içerisindeki hatalardı. Tespit edebildiğim dört beş hatadan ikisini paylaşıyorum. Sf: 26 da 1867 yılının 24 Aralık Salı günü doğduğu söylenirken sf:55 te Tevfik 1875 tarihinde Sultani’den ayrıldı. O günlerde ödenmemiş dört maaşı vardı.” Sf:53 Sıdıka’nın kocası sonraları ünlü bir yazar olan Ahmet Hikmet Bey’in (Müftüoğlu) kardeşiydi.Ahmet Hikmet Galatasaray’da okumuştu.Ama,Tevfik eniştesi olacak adamı daha önceleri hiç görmemişti.Enişte,Tevfik’ten 10 yaş kadar büyüktü.” Sf: 68 Daha sonra akıllarına kardeşi Tevfik’in ablası Sıdıka’yla evlenen Ahmet Hikmet geldi.Hikmet Bey’le aralarında bir aile bağı vardı.Ahmet Hikmet Yunan isyanı sırasında öldürülen Mora Müftüsünün torunuydu.Tevfik’ten üç yaş küçüktü. (Özgül G.)

Elbet Sabah Olacaktır PDF indirme linki var mı?

Hıfzı Topuz - Elbet Sabah Olacaktır kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Elbet Sabah Olacaktır PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Hıfzı Topuz Kimdir?

Hıfzı Topuz, (d.1923) gazeteci ve yazar.

1923 yılında İstanbul’da doğdu. Galatasaray Lisesi’ni (1942), İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni (1948) yılında bitirdi. Strasbourg Üniversitesi’nde devletler hukuku ve gazetecilik alanlarında yüksek lisans (1957-59) ve yine Strasbourg Hukuk Fakültesi’nde gazetecilik alanında doktorasını yaptı (1960). 1947-58 yılları arasında Akşam gazetesinde önce istihbarat şefi, sonra yazı işleri müdürü olarak çalıştı. İstanbul Gazeteciler Sendikası’nın kurucuları arasında yer aldı ve başkanlığını yaptı. Paris’te Unesco Genel Merkezi’nde Özgür Haber Dolaşımı şefi olarak çalıştı (1959-1983). Uluslararası gazetecilik örgütleri arasında mesleksel işbirliği, basın ahlâkı, gazetecilik eğitimi ve gazetecilerin korunması projelerini yönetti. Afrika ülkelerinde, Hindistan’da, Filipinler’de gazetecilik eğitimi seminerleri düzenledi. Kara Afrika'da kırsal basın projesini oluşturdu. 1962 yılında Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nin, o zamanki adıyla Basın-Yayın Yüksek Okulu’nun kuruluşu için, Paris’te Unesco’nun merkezinde ilk projeleri hazırladı. 1974-75 yılları arasında TRT’de Radyolardan Sorumlu Genel Müdür Yardımcılığı yaptı. 1986’da halen başkanlığını sürdürdüğü İletişim Araştırmaları Derneği’ni (İLAD) kurdu. Vatan, Milliyet ve Cumhuriyet gazeteleriyle çeşitli dergilerde diziler ve inceleme yazıları yazdı. Anadolu Üniversitesi, Galatasaray ve İstanbul Üniversiteleri iletişim fakültelerinde basın, radyo-televizyon tarihi, uluslararası iletişim ve siyasal iletişim dersleri verdi.

Hıfzı Topuz Kitapları - Eserleri

  • Gazi ve Fikriye
  • Başın Öne Eğilmesin
  • Meyyale
  • Milli Mücadelede Çamlıca'nın Üç Gülü
  • Hava Kurşun Gibi Ağır
  • Taif'te Ölüm

  • Elbet Sabah Olacaktır
  • Abdülmecit
  • Paris'te Son Osmanlılar
  • Çılgın ve Özgür
  • Hatice Sultan
  • Bana Atatürkü Anlattılar
  • Özgürlüğe Kurşun

  • Vatanı Sattık Bir Pula
  • Devrim Yılları
  • Kara Çığlık
  • Paris'te bir Türk Ressam
  • Nevbahar
  • Gizli Aşklar
  • Eski Dostlar

  • Tavcan
  • Türk Basın Tarihi
  • Elveda Afrika, Hoşçakal Paris
  • Paris Sürgünü
  • Bir Zamanlar Nişantaşı’nda
  • Atatürk Sesleniyor
  • Şanlı Kanlı Yıllar

  • Ardından Yıllar Geçti
  • Gülümseyen Anılar
  • Büyülü Afrika
  • Anı ve Mektuplarda Melih Cevdet Anday
  • Paris 68
  • 100 Soruda Türk Basın Tarihi
  • Parisli Yıllar

  • Dünya Karikatürü
  • Cumhuriyet'in Beş Dönemeci
  • Yakın Dönem Türk Basın Tarihi

Hıfzı Topuz Alıntıları - Sözleri

  • Sözün şiirlerin mükemmelidir (Başın Öne Eğilmesin)
  • "Bir toplumu bir süre susturabilirsin, toplumun bir bölümünü de çok uzun bir süre susturabilirsin. Ama bütün toplumu yüzyıllar boyu köle gibi kullanamazsın. Baskı ve şiddet patlamalara yol açar. Bu patlamanın ne zaman olacağını önceden kestiremezsin." (Vatanı Sattık Bir Pula)
  • ..."yarı doğru, doğru olmayandan daha fazla kötülük getirebilir." (Hava Kurşun Gibi Ağır)
  • "Ben âlemin ne üstündeyim ne de altında, ben dışındayım." (Elbet Sabah Olacaktır)
  • İstibdat döneminde bazı dizgi yanlışları yüzünden gazetelerin kapatıl­dığı görülmüştür. Bu yanlışlann en ünlüleri arasında şunlar vardır: - "Şevketlü Abdülhamid» Arap harfleriyle «şu kötü Abdülhamid» olarak okunabilecek şekilde çıktığı için Sabah gazetesi bir süre kapatılmıştır. - Padişahın tahta çıkışının yıldönümünü bildiren bir yazıda bir dizgi yanlışı ile «leylei mes'ude» (mutlu gece) «leylei mesude» yani karanlık gece olarak çıkmış ve İkdam gazetesi hakkında kovuşturma açılmıştır. - "Hollanda kraliçesine bir nişan itası" (verilmesi,) konulu bir haber Takvim-i Vakayi gazetesinde bir dizgi yanlışı ile «nişan hatası» olarak çık­tığı için gazete 1908'e kadar kapalı kalmıştır. Çünkü jurnalciler o zaman 12 yaşında olan bir çocuğa nişan vermekle «hata» edildiğini padişaha du­yurmuşlar ve bunun bir çeşit muhalefet olduğunu belirtmek istemişlerdir. - Matbaai Amire'de (Devlet basımevinde) dizilip yayınlanan Salname'de (Devlet yıllığı) Kanunu Esasî'nin bir yaprağı cilde ters girdiği için bu, Padişahı baş aşağı görme dileği olarak yorumlanmış ve Devlet bası­mevi kapatılmıştır. (100 Soruda Türk Basın Tarihi)
  • Namık Kemal, "Paşam, pek öyle değil," dedi. "Biz millete güveniyoruz, ama kaç kişi bizi anlıyor ve destekliyor! Karşımızda çıkar düşkünü cahil kimseler var, onlar her türlü dolapları çeviriyorlar." (Meyyale)

  • "İstibdada karşı birlikte savaşacağız. Mutlaka selamate ulaşacağız." (Vatanı Sattık Bir Pula)
  • 1850 Temmuz'unun ilk günlerinde ünlü Fransız şairi ve yazarı yazar/Alphonse-De-Lamartine (1790-1869) Marsilya yoluyla İstanbul'a geldiği öğrenildi. Lamartine Türkiye'nin yabancısı değildi. On yedi yıl önce de İstanbul'a gelmiş, Tarabya'daki Fransa elçiliğinin yazlık köşkünde iki ay kalmış, İkinci Mahmut tarafından kendisine Aydın'da bir çiftlik hediye edilmişti. Lamartine İstanbul'u çok sevmiş, Edirne, Sofya, Niş, Belgrad ve Viyana yoluyla Paris'e döndükten sonra anılarını yazarak Türkiye'yi tanıtmak ve sevdirmek için özveriyle çalışmıştı. (Abdülmecit)
  • Fransızlar Burkina dan ayrıldıktan sonra meslekten gazeteci kalmamıştı. Haberleşme bakanlığı personeli de doğru dürüst eğitim görmemiş insanlardan oluşuyordu. Biz oralarda gazeteci yetiştirmeye çalışıyorduk. (Büyülü Afrika)
  • Anılarımızın ne değeri var. (Elveda Afrika, Hoşçakal Paris)
  • Balkan savaşını çıkaran devletler birbirlerine düştüler, ikinci balkan savaşı başladı. Yunanistanla sırbistan Bulgaristan üzerine yürüdüler. Bunu fırsat bilen Osmanlı Hükümeti de doğu trakya’yı Bulgarlardan temizlemeye karar verdi... Osmanlı ordusu ezici bir zaferle Edirne’ye ilerliyordu. (Gazi ve Fikriye)
  • "Hak yerini bulur da çıkarsam önümüzde yaşanacak güzel günler var. Yok emri hal işbu açlık grevi ile tecelli ederse, o kadar güzel anılarımız var ki, siz onları anarsınız, yine berabermişiz gibi oluruz. Güzel günler göreceğiz çocuklar, güneşli günler göreceğiz." (Hava Kurşun Gibi Ağır)
  • "... Eğitim yolunda ilerleme, din işlerinde olduğu kadar dünya işlerinde de cahilliğin kaldırılmasına bağlıdır. İlim, fen ve sanat eğitimini sağlayan okulların açılmasını ön plana almanızı istiyorum." Genç padişahın verdiği bu emir öyle yabana atılacak cinsten değildi. (...) Ne var ki Batı düşüncesi, Grek ve Latin uygarlıklarına dayanıyordu, Osmanlı kültürü ise Arap ve İran uygarlıklarına. Onların etkilerini yıkmak hiç de kolay değildi. (Abdülmecit)

  • Neyzen Tevfik dünyasını değiştirdi Tel sustu, dil sustu, neyler nicoldu Ebedi yurduna gitti kavuştu Ağlayan kemanlar yaylar nicoldu Ne şöhrete tapmış, ne mala tapmış Ne doğruyu koyup, eğriye sapmış Ne bir gecekondu, ne saray yapmış Dünya benim diyen beyler nicoldu Aşık Veysel (Çılgın ve Özgür)
  • “Dünya bir tiyatrodur,” dedi, kadınlar, erkekler hepsi oyuncudur.” (Hava Kurşun Gibi Ağır)
  • "Aydınlar gidecekleri çevrelerde birer âlem yaratabilirler. Memleketin yalnız bir yerinde değil, beş-on yerinde ışık ve kültür merkezleri yapmalıyız. Devrimin kanunu bütün kanunların üstündedir." Mustafa Kemal Atatürk (Nevbahar)
  • İnsanın gençliği kimlik kartında yazılı olan yaşıyla değil, yüreğinin gençliğiyle ölçülür. (Hava Kurşun Gibi Ağır)
  • Kafatasını Kanlı Sultan yok etmişti.Ama Mithat Paşa'nın kafasındaki özgürlük, eşitlik, adalet ve demokrasi düşüncelerini yok edememiş, onlar tüm gençliğe mal olmuştu. 1923'te kurulan cumhuriyet rejiminin temelinde de Mithat Paşa'nın Türkiye'de ilk kez ortaya attığı parlamenter demokrasi ilkeleri yer alıyordu." (Taif'te Ölüm)
  • Ben cumhuriyeti tercih etmiyor değildim, ediyordum ama o devirde, o acayip devirde halifelik vardı, bilmem ne vardı, bunlar ortadan nasıl kalkacak, bir türlü aklım ermezdi. Bize bütün cesareti veren Atatürk'ün otuz senelik önde gidişiydi. (Bana Atatürkü Anlattılar)
  • "Bir ülkede güzel sanatlar gelişmemişse, o ülke uygar sayılmaz.." (Meyyale)

Yorum Yaz