Erbain - İsmet Özel Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Erbain kimin eseri? Erbain kitabının yazarı kimdir? Erbain konusu ve anafikri nedir? Erbain kitabı ne anlatıyor? Erbain PDF indirme linki var mı? Erbain kitabının yazarı İsmet Özel kimdir? İşte Erbain kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: İsmet Özel
Yayın Evi: Tiyo Yayınevi
İSBN: 9786056323942
Sayfa Sayısı: 240
Erbain Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
İsmet Özelin kırk yaşına kadar yayınladığı dört şiir kitabındaki ve bazı dergilerde yer alan şiirleri ERBAİN kitabında toplanmıştır.
Geceleyin Bir Koşu (1966)
Evet, İsyan (1969)
Cinayetler Kitabı (1975)
Celladıma Gülümserken (1984)
Erbain Alıntıları - Sözleri
- Senin kuşların olurdu mevsimi yolculuklara çağıran.
- ben öyle bilirim ki yaşamak berrak bir gökte çocuklar aşkına savaşmaktır...
- Gözlerim nemli değil Gözlerim namlu
- ""Umudun ayak seslerini okşuyoruz...""
- şehrin insanı, şehrin insanı, şehrin kaypak ilgilerin insanı, zarif ihanetlerin.
- "Kar yağarken kirlenen bir şeydi benim yüzüm “
- Öyle yoruldum ki yoruldum dünyayı tanımaktan.
- Beynimde hep manalı bir uçurum
- Hepimiz ölecek yaştayız..
- "İnsanlar hangi dünyaya kulak kesilmişse öbürüne sağır."
- Var mısın yok yere ağlamaya...
- Öyle yoruldum ki yoruldum dünyayı tanımaktan
- "Sözlerimin anlamı beni ürkütüyor."
- mevsimi aşka çağıran kuşların nerde senin güze el değdirmeyen ellerin nerde?
Erbain İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Erbain. İsmet Özel’den okuduğum ilk kitap. Erbain; 238 sayfadan oluşan güzel bir şiir kitabı… İsmet Özel’i, şiir düzeyinde çok okudum ancak kitap düzeyindeki ilk okumayı Erbain ile yaptım. Öncelikli olarak kitaba adını veren “erbain”e bakalım. Erbain; “Rumi takvimde 22 Aralık'tan 31 Ocak gününe kadar süren kırk günlük kış dönemi” olarak tanımlanıyor. 40 anlamına da gelen Erbain ile İsmet Özel, 40 yaşına kadar olan şiirlerini bu kitapta toplamış. Kitapta yer alan ilk şiir 1953 yılına ait, son şiir ise 1984 yılına. İsmet Özel’in şairliği hakkında bir şeyler söyleme noktasında kendimi yeterli görmediğimi ifade ederek başlamalıyım. Ancak Erbain özelinde İsmet Özel şiirlerinin felsefeden büyük oranda beslendiğini, ideolojik söylemin yer yer şiirin bütününe yayıldığını söyleyebilirim. İsmet Özel şiirleri bir birikimle daha iyi anlaşılabilir. O yüzen bazı şiirleri zaman zaman yeniden okumakta fayda var. Kitaptan bazı alıntılar: “Dağların dağlarda birikirdi gölgeleri” (31). “Elbet bir hinlik vardır seni sevişimde” (87). “Ben atlara ve uzaklara hayrandım” (102). “Ben öyle bilirim ki yaşamak, Berrak bir gökte çocuklar aşkına savaşmaktır” (109). “Ben dünyaya doğru yürümekle meşhurum” (114). “Gözlerim nemli değil Gözlerim namlu” (117). “Sana durlanmış kelimeler getireceğim pörsümüş bir dünyayı kahreden kelimeler kelimeler, bazıları tüyden bazısı demir” (129). “Ağlamadan dillerim dolaşmadan yumruğum çözülmeden gecenin karşısında şafaktan utanmayıp utandırmadan aşkı üzerime yüreğimden başka muska takmadan konuşmak istiyorum” (143). “Sen o baygın sevgilerin adamı değilsin” (145). “Çalakalem sevebilmek elimden gelmiyor” (153). “Neden büyük ırmaklardan bile heyecanlıydı Karlı bir gece vakti bir dostu uyandırmak” (163). “Dilce susup bedence konuşulan bir çağda biliyorum kolay anlaşılmayacak” (178). “İnsanlar Hangi dünyaya kulak kesilmişse öbürüne sağır” (197). “Şehrin insanı, şehrin insanı, şehrin kaypak ilgilerin insanı, zarif ihanetleri” (203). “Şehrin insanı, şehrin insanı, şehrin Bozuk paraların insanı, sivilcelerin” (204). “Şehrin insanı, şehrin insanı, şehrin Pahalı zevklerin insanı, ucuz cesaretlerin” (205). Şiir seviyorsanız ve hâlâ okumadıysanız mutlaka okuyun. (Mahir)
Bir Erbain Fırtınası: "Üzerime yüreğimden başka muska takmadan konuşmak istiyorum." Bu inceleme, kendini tanıyamama boşluğundayken, yüreğinde şemin yanmasıyla, kendine ahuzar eden bir abdi acizin geveleyeceği, birkaç satırdan öteye geçemeyeceği bir yazı. Neyleyim ki gözlerim yaşlara tamah eyler. Gönlüm, nar-ı firkate meyleder. Nasıl anlatsam da derd-i derûnumu Sudan yapılmış hırka, giyilmeyi kabul eder (münhasır) Heyhat ki ne heyhat! Daima kendisiyle çok geç tanıştığım için derin elem duyduğum insan İsmet Özel. Anlaşılmaması yönü ile beni derinden etkileyen insan İsmet Özel. Hayatı hengâmelerle yüklü olan, yaşadığı ağır olaylar karşısında nice hallere giren insan İsmet Özel. Vakur duruşuyla, sert halleriyle, tebessüm ve samimiyet dolu çehresiyle gönlüme sürur tohumları eken insan İsmet Özel.. 'Erbain' kelimesinin anlamı, artık birçoğunuzun da bildiği üzere; Hicri takvime göre 22 Aralıktan 31 Ocağa değin süren kırk günlük kış dönemi, demektir. İsmet Özel de bu kitapta, kırk yaşına kadarki yazdığı şiirlerine yer vermiştir. 90lı yıllarda kitapta bulunan şiirleri seslendirmiş ve bu seslendirmeler kaset haline getirilmiştir ama onları günümüzde bulmak oldukça zordur. Neyse ki, yakın zamanda, şiirlerini yeniden seslendirmiş ve bir yenilik daha kazandırılıp kitabı da yeniden basılmış ve fakat bu kez şiirlerini Türk harfleriyle kaleme almıştır. Kitapla beraber yeniden seslendirmiş olduğu şiirleri içeren iki CD de kitap içerisinde yer alıyor. Yani hem göze hem kulağa ve dahi yüreğe hitap eden bir eser olması dolayısıyle de özel oluşunu belli ediyor. Ayrıca kitapta yer alan şiirlerinden bazıları, diğer dört şiir kitabında Geceleyin Bir Koşu (1966) Evet, İsyan (1969) Cinayetler Kitabı (1975) Celladıma Gülümserken (1984) da yer alıyor. Kitap edebî yönden vazifesini tamamlamış olmasıyla birlikte, yazıldığı dönemlerle alakalı da, şairin takındığı tavrı ve anlatışı doğrultusunda bizlere tabiri yerindeyse ışık tutuyor. Şiirlerinde daha evvel hiç kullanılmayan, alışılagelmişin dışında yığınla sembol kullanılıyor. Birçok kimsenin anlayamadığı nice dizeler var. Üzerinde saatlerce düşündüğüm dizeler az olmadı. Ve fakat çoğunda da şunu fark ettim ki, anlam yüklemeye çalıştıkça büyüsünü kaybediyor gibi oldu şiirler, halen de denemeye kalktıkça öyle olur. Sözünü birebir hatırlayamamakla birlikte, şiirlerini anlamaya çalışmamalarını istiyordu okurlarından. Bir şair düşünün ki, yola ilk önce kendini aramak için çıkmış olsun ve öyle bir ben'e ulaşsın ki benliğini büsbütün kaplasın. Şuna da değinmeden geçemeyeceğim. Selahattin Yusuf'a bir canlı yayınında denk gelmiştim. Kendisi tez çalışması olarak İsmet Özel'i seçmiş ve 'Bir Masal İsmet Özel'i' kitabını yazmıştır. Üstelik kitaba bu ismi de bizzat İsmet Özel'in kendisi vermiştir. Hikâyesi uzundur fakat. Canlı yayında kendisine, İsmet Özel, sizin için ne ifade ediyor? diye bir soru yöneltilmişti ve o da, 'İsmet Özel benim için Türk edebiyatında bir yanardağ patlaması gibidir.' benzetmesini yapmış ve yeterince kıymetinin bilinmemesinden dem vurmuştu. Bunları söylerken yüzünden samimiyeti okunuyordu. Geçmişem reh-i gülzârdan Yemişem bir dirhem yanan od'dan İçmişem sâki elinden bir kase âb Eğlenir hâlime bülbül-i zâr. (münhasır) Değmiş demek ki birilerinin gönlüne şair. Değdi gönlümüze şair. Ne yazık ki kıymeti çok geç anlaşılacak olan şair.. Nasıl bir inceleme olduğu konusunda bir fikrim olmamakla beraber az biraz içimi dökmek istedim. Sürçi lisan ettiysem, affola. Son olarak, tüm şiirlerinin ayrı ayrı yer etmesine karşın, çok daha ayrı bir yeri olan ve seslendirmiş olduğu 'Evet İsyan' şiirini de buraya mıhlamak istiyorum.. https://youtu.be/dwZUCZQk3VM Şiir yoldaşınız olsun, kitapla kalın.. (Verâ ⠀)
Erbain PDF indirme linki var mı?
İsmet Özel - Erbain kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Erbain PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı İsmet Özel Kimdir?
1944 yılında Söke 'li bir polis memurunun altıncı çocuğu olarak Kayseri'de doğdu. İlk ve orta öğrenimini Kastamonu, Çankırı ve Ankara'da yaptı. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde bir süre okuduktan sonra Hacettepe Üniversitesi'ne geçerek Fransız Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü bitirdi (1977). Ataol Behramoğlu ile birlikte Halkın Dostları dergisini çıkardı. Devlet Konservatuarı'nda Fransızca okutmanı olarak çalıştı. İstiklal Marşı Derneği kurucusudur. Evlidir. Dört çocuğu vardır.
İsmet Özel Kitapları - Eserleri
- Tavşanın Randevusu
- Waldo Sen Neden Burada Değilsin?
- Bir Yusuf Masalı
- Henry Sen Neden Buradasın 1
- İrtica Elden Gidiyor
- Henry Sen Neden Buradasın 2
- Surat Asmak Hakkımız
- Tahrir Vazifeleri
- Toparlanın Gitmiyoruz 1
- Erbain
- Taşları Yemek Yasak
- Bakanlar Ve Görenler
- Üç Mesele
- Kırk Hadis
- Şiir Okuma Kılavuzu
- Zor Zamanda Konuşmak
- İlaveler ve Vaat Edilmiş Bir Şiir
- Neyi Kaybettiğini Hatırla
- Kalın Türk
- Of Not Being A Jew
- Faydasız Randevu
- Çatlıycak Kadar Aşki
- Ve'l-Asr
- Sorulunca Söylenen
- Desem Öldürürler Demesem Öldüm
- Küfrün İhsanı Olmaz
- Cuma Mektupları 1
- Faydasız Yazılar
- Tehdit Değil Teklif
- Cuma Mektupları 2
- Cuma Mektupları 3
- Cuma Mektupları 4
- Cuma Mektupları 5
- Cuma Mektupları 6
- Cuma Mektupları 7
- Cuma Mektupları 8
- Cuma Mektupları 9
- Evet İsyan
- Cinayetler Kitabı
- Geceleyin Bir Koşu
- Şiir Resitali
- Celladıma Gülümserken Çektirdiğim Son Resmin Arkasındaki Satırlar
- Bir Akşam Gezintisi Değil Bir İstiklal Yürüyüşü 2
- Bir Akşam Gezintisi Değil Bir İstiklal Yürüyüşü 1
- Bilinç Bile İlginç
- Allah'ın Emri Zaid / Plus Peygamberin Kavli
- Bileşenleriyle Basit
- Siper Beden
- Karz-ı Hasen
- Neredeyizim
- Başbaş Başbaşa Başabaş
- Evet Mi, Hayır Mı?
- Muvazzaf
- Toparlanın Gitmiyoruz 2
- Toparlanın Gitmiyoruz 3
- Ebruli Külah
- Evlenseydik Boşanacaktık
- Türk Olamadıysan Oldun Amerikalı
- Hayatın Manası Versus Manalı Bir Hayat
- Çenebazlık
- Dil ile İkrar
- Tok Kurda Puslu Hava
- Genç Bir Şairden Genç Bir Şaire Mektuplar
- Şiir Kitabı
- Başını Örten Kızlar Felsefe Bilmelidir
- Tahrir Vazifeleri 2
- Tahrir Vazifeleri 4
- Tahrir Vazifeleri 3
- Tahrir Vazifeleri 5
- Tahrir Vazifeleri 6
- Tahrir Vazifeleri 7
- Tahrir Vazifeleri 8
- Tahrir Vazifeleri 9
- Tahrir Vazifeleri 10
- Cuma mektupları 10
- Tahrir Vazifeleri 11
- Tahrir Vazifeleri 12
- Türküm Doğruyum İntikamım Ülkemdir
- Bir Vefa Daha
- Pergelin Yazmaz Sivri Ucu
- İslamla Damgalanmış Varoluş
- Tekne Kazıntısı
İsmet Özel Alıntıları - Sözleri
- Biz Türkiye'de yaşayan insanlar olarak öyle yalan yanlış seylere inandırılmış, öyle kabul edilemez şeyleri kabul etmişiz ki, insanlara kendileri hakkında ya da birlikte yaşadıkları insanlar hakkında ne söylersen söyle söylediğin şeyler asla mantıklı gelmez. (Çenebazlık)
- Türkiye, bir imparatorluk ihdas etme üstünlüğü gösterdiğimiz için değil, dar-ül İslam olması, dar-ül İslam vasfı kazanması sebebiyle vatanımızdı. (Cuma Mektupları 6)
- ölümle ölüme yaraşan bağı nasıl kurabiliriz? (Tahrir Vazifeleri 3)
- Taarruz bombalarının tahrip gücü kadar gürültüsü de önemlidir. Çünkü düşman yalnızca öldürülerek veya mevzileri yıkılarak püskürtülmez, aynı zamanda düşmanı, başına büyük bir felâket geleceğine inandırmak da gereklidir. Bu yüzden toplumda hâkimiyet tesis etmeye yönelmiş her hareketin, yürürlüğe koyduğu işler kadar kopardığı gürültü de önemlidir. Nitekim son birkaç yılda Müslümanlara karşı haçlı ve Siyonist seferberlik düzenlemiş odakların kopardıkları gürültü bir hesap sonucudur. Diyelim ki, tesettüre uyan öğrencileri üniversiteye almayacaklar. Bunu idarî tedbirlerle sessiz sedasız uygulamaya koyabilecekleri halde, bu konuda bir kamuoyu husule getirmek üzere, basın organlarının büyük bir şamata çıkarması istenmiştir. Bir gürültü koparan siyasî hareket, taarruza geçmeye hazırlanmış ve belki de taarruzu fiilen başlatmış demektir. Taarruza geçen kuvvet, büyük ve geniş taleplerle insanların önüne çıkar. Onun düsturu şudur: Çok çok istemeliyim ki, az az versinler. Bu tutumun beynelmilel arenada en iyi uygulayıcısı İsrail olmuştur. İsrail, henüz üzerinde devlet olmaya çalıştığı toprakların kendi hakkı olup olmadığı tartışma konusu iken, daha geniş topraklara ihtiyacı olduğunu dile getirmiştir. Yani her zaman çok çok istemiş ve alabildiği az miktarı yanına kâr bilmiştir. Böylece ilk yerleştiği toprakları tartışma konusu olmaktan çıkarılmış ve işgal ettiği topraklar görüşmelere esas alınır olmuştur. Türkiye'deki İslâm düşmanları çok çok neyi istiyorlar ve az az neye razı olacaklar? Onların çok çok istedikleri, Müslümanların Türkiye'de hiçbir sosyal varlık gösterememeleridir. Yani tek parti, tek şef döneminde olduğu gibi, Müslümanlar kendi memleketlerinde sürgün muamelesi görmelidirler. Ticarî hayatta geri plana itilmeli, iyi eğitim veren mekteplere sokulmamalı ve bürokraside yükselme sınırları pek düşük tutulmalıdır. Bu en geniş taleplerin tam tamına gerçekleşmeyeceğini bildiklerinden, kopardıkları gürültüyle bir tek siyasî sonuca razıdırlar. O da, Müslümanların bağımsız bir siyasî alternatif olarak ortaya çıkmamaları ve gözleri yılarak kimliği Müslüman olmayan siyasî organizasyonların şemsiyesi altında olmayı nimet bilmeleridir. (İrtica Elden Gidiyor)
- İnsanın gereğinden çok şeyi fark ediyor olması, esas olan şeyi fark etmekten mahrum kalması anlamına da gelebilir. (Kırk Hadis)
- İnsanlar artık aya , güneşe Lât ve Menât putuna tapmıyorlar ama devlet adamlarına , piyasaya , makinalara, teşkilatlara, teorilere tapıyorlar. Yeni putları mukaddes kılabilmek için kitaplı dinleri terkediyorlar. Bu tarz putperestliğin Doğu'da ve Batı'da birbirinden farkı yok. (Üç Mesele)
- Bugün yaşama biçimi olarak dünya çapında yaygın bir batılılaşma var. Mutfaklar yemek hazırlama laboratuvarı, televizyonlu yaşama alanları bir kamu toplantısının dinlenme anı gibi, yatak odalarımıza değil koğuşlara gidiyoruz. Çalışma ve eğitim hayatımız mekanik ölçüleri hiçbir zaman aşamıyor. (Bakanlar Ve Görenler)
- Daha doğrusu bir ordu ilgili olduğu toplumun bir ürünü olduğu oranda gerçektir. Ordunun gerçekliğinin gösterilebilir iki dayanağı var: Bir toplum kendi savaş gücünü ne oranda yeniden üretebiliyor? Bir toplum kendi değerlerine ne oranda sahip çıkıyor? Savaş gücünü yeniden üretebilmenin toplumun sermaye gücüyle olduğu kadar nitelikli insan potansiyeliyle doğrudan ilgisi var. ABD Pearl Harbour baskınında bombalanan gemilerini bir yıl içinde yeniden inşa etti. Bunun için malî güce elbet sahipti, ama yeniden üretim için gerekli uzmanlığı da ithal etmek zorunda değildi. Bir toplumun kendi değerlerine sahip çıkmasının iki parlak örneği Almanya ve Japonya'dır. Her iki dünya savaşından yenik çıkmış Almanya'nın ve son savaştan sonra ordusuzluğa mahkûm edilmiş Japonya'nın bugün beymelmilel sahada hâlâ belli bir belirleyici güç sahibi olmalarının her iki toplumun da kendi değerlerinden vazgeçmeyişlerinden başka bir açıklaması yoktur. (Cuma Mektupları 3)
- Neyi öğrenmek istiyorsak zihnimizi onu öğrenmeye müsait duruma getirmek zorundayız. Bazı şeyleri bütün çabalarımıza rağmen bir türlü öğrenemiyorsak, bunun sebebini zihnimizin düştüğü elverişsiz durumdan başka bir şeye bağlamayalım. Âmiyâne bir ifadeye başvurarak şöyle diyebiliriz: Ancak işimize gelen şeyler aklımıza yatar veya aklımız ancak işimize gelen şeylere yatar. Dünyaya isteklerimiz doğrultusunda bakarız. Zihnimizin dış dünyayla ilişkisinde bütün mesele "irade" (istem) meselesinden ibaret değildir. Bir de zihin kilitleri meselesi var. Nelerin işimize geldiğini tanımamız açısından bazı bölgelerde zihnimiz kilitlenmiştir. Bazen menfaatimizi zihnimizin kilitleri sayesinde koruyabiliriz. Bazen de zihnimizdeki kilitleri kırmak menfaatimizi korumanın kaçınılmaz gerek-sartı olur. Zihnimizdeki kilitlerin hangilerinden güç almanın vakti ne zamandır? Hangi zihin kilitlerimizi ve ne vakit kırmalıyız? (Henry Sen Neden Buradasın 1)
- İslâm’a yerküre üzerinde hangi varoluş tarzı yakışıyorsa Türkler o tarzı tecessüm ettirmekle bir kavim karakteri edinmişlerdir. Türk’ü İslâm’dan, İslâm’ı Türk’ten ayırın geriye ne Türk kalır, ne İslâm. Amerikalıyı paradan, parayı Amerikalıdan ayırın geriye ne Amerikalı kalır, ne para. (Pergelin Yazmaz Sivri Ucu)
- gitti deriz ölenler için yalnız yaşayanların işidir yola çıkmak, yolu kat etmek. (Bir Yusuf Masalı)
- İnsanlar içlerinde yaşattıkları bir mükemmelliğin özlemini duyarak hep varolan şartları beğenmediler. (Bileşenleriyle Basit)
- tam düşecekken tutunduğum tuğlayı kendime rabb bellemeyeceğim razı değilim beni tanımayan tarihe beni sinesine sarmayan tabiattan rıza dilenmeyeceğim. (İlaveler ve Vaat Edilmiş Bir Şiir)
- Çin, Mısır, Aztek, Yunan, Roma ve İslam medeniyetlerinin kendilerine özgü teknolojileri elbette vardı; ama insan hayatının devamını böylesine yaygın ve karmaşık mekanik süreçlerin işleyiş şartına bağlayan bir başka medeniyet bilmiyoruz. (Tahrir Vazifeleri 7)
- "Bana göre insanın tarifi: "Geç kalmış yaratıktır." Neye geç kalmıştır? Her şeye." (Tahrir Vazifeleri 12)
- kalbe gizlice batan kıymık geçecek. (Şiir Resitali)
- İnanıştaki doğruluk inanılan "şey"in doğruluğuna delil olur. Görürüz ki inancı arayan onu yalnızca inananda bulabilir, inandıranda değil. (Tahrir Vazifeleri 7)
- Canının kıymetini bilmek insanın kendi nefsini en rahat edeceği, azami derecede zevk alma ortamında bulunmak anlamına gelseydi batı medeniyetinin hakimiyet kurmasıyla biçimlenen dünya şartları haklılık kazanmış olurdu. (Tahrir Vazifeleri 9)
- Oysa salaklar hayati kalin cizgilerle cevrelemekten hoslanir (Henry Sen Neden Buradasın 2)
- "İslâmi hareket sözkonusu olduğunda Türkiye'ye dünyanın herhangi bir yerine verdiğimden daha çok önem veriyorum." (Cuma Mektupları 1)