diorex
life

Eşekarısı Fabrikası - Iain M. Banks Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Eşekarısı Fabrikası kimin eseri? Eşekarısı Fabrikası kitabının yazarı kimdir? Eşekarısı Fabrikası konusu ve anafikri nedir? Eşekarısı Fabrikası kitabı ne anlatıyor? Eşekarısı Fabrikası PDF indirme linki var mı? Eşekarısı Fabrikası kitabının yazarı Iain M. Banks kimdir? İşte Eşekarısı Fabrikası kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 08.05.2022 09:00
Eşekarısı Fabrikası - Iain M. Banks Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Iain M. Banks

Çevirmen: Zübeyde Abat

Orijinal Adı: The Wasp Factory

Yayın Evi: Koridor Yayınları

İSBN: 9789755391304

Sayfa Sayısı: 256

Eşekarısı Fabrikası Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Fay Weldon'ın "çağdaş İngiliz edebiyatının büyük beyaz umudu" diyerek selamladığı İskoç yazar Iain Banks'in ilk romanı "Eşekarısı Fabrikası", 1980'li yıllarda İngiltere'de yayımlanan tüm romanlar arasında en çok tartışılan kitaplardan biri oldu. Gazete ve dergilerde abartılı yergi ve övgülerle sürdürülen tartışmaların harareti dindikten ve Banks yazdığı diğer romanlarla yeteneğini kanıtladıktan sonra kitaba gerçek değeri verilebildi: Metin, çocuk ve şiddet temasını işleyişindeki başarısı açısından Sineklerin Tanrısı ve Teneke Trampet gibi başyapıtlarla kıyaslanıyor artık. Gotik roman geleneğine uygun olarak, olaylar İskoçya kıyılarında, tecrit edilmiş bir adacıkta ve temelde üç kişi etrafında gelişiyor. 60'lı yıllarda hippi anarşist bir gruba katılmış olan eksantrik baba, tuhaf deneyler yapmaya meraklı, oğluna saçma sapan şeyler öğretmekten zevk alan bir biyokimyacı. "Aile"nin son derece duyarlı, kırılgan ve zeki büyük oğlu Eric, tıp fakültesinde öğrenciyken karşılaştığı korkunç bir olay yüzünden akli dengesini yitirmiş ve geri döndüğü ada civarındaki bütün köpekleri yakmaya başladığı için kapatıldığı tımarhaneden kaçan, tehlikeli biri. Romanın anlatıcısı Frank ise, babası doğum kaydını bilerek yaptırmadığı için resmen var olmayan ve bu yüzden de çok yalnız bir hayat süren bir çocuk. Tüm yalnız çocuklar gibi Frank de fantezilerle dokuduğu mitik bir dünya yaratmıştır kendine. Ama şiddet, zulüm ve ölüm üzerine kurulu bir dünyadır onunki. Olağanüstü zekice planlar kurarak kendi yaşlarındaki iki kuzenini ve öz kardeşini öldürmüştür. Eşekarısı Fabrikası gibi karmaşık düzenekler kurarak korkunç eziyetlerle öldürdüğü hayvanların, ölme biçimleriyle kendisine yakın geleceği haber verdiklerine inanır. Romanın sonunda yaptığı bir keşif, bu mitik dünyanın tamamen yıkılmasına ve kendisi hakkındaki korkunç gerçeği öğrenmesine yol açacaktır. Banks inanılmaz hayal gücü ve anlatı ustalığıyla gerçeküstücü resimlerden çıkmışa benzeyen müthiş sahneler yaratıyor bu romanda. Dehşet ve ölümle dolu, ama ironik ve gerçekten iyi yazılmış bir kitap bu. Ahlaki bir mesajı falan yok, ama okuru fena halde tedirgin ediyor. Masumiyeti tıkıştırdığımız son sığınak olan çocukluğun içerebileceği şiddetle yüzleştiriyor çünkü bizi.

Eşekarısı Fabrikası Alıntıları - Sözleri

  • Bazen düşüncelerimle hislerim birbiriyle çeliştiği zamanlar oluyor, bu yüzden kafamın içinde pek çok insan olduğuna karar verdim.
  • İntikam beklenen sonucun tam aksini doğurur, direnişi kırmak yerine kışkırtır.
  • Ölmek nasıl bir duygu diye merak ettim.
  • Her iki cinsiyetin de özellikle iyi olduğu tek bir şey var. Kadınların doğum yapabilmesi ve erkeklerin öldürebilmesi.
  • Her uzvumu yöneten ayrı bir beyin vardı da sanki aralarındaki tüm diplomatik ilişkiler bozulmuştu.
  • Umarım babam da benim onu suçladığım kadar kendini suçluyordur. O suçun ağırlığını daima hissetmesini istiyorum, gecelerce uykusuz kalmasını, soğuk gecelerde kan ter içinde uyanacağı kabuslar görmesini istiyorum. Çünkü bunu hak ediyor.
  • Umarım babam da benim onu suçladığım kadar kendini suçluyordur. O suçun ağırlığını daima hissetmesini istiyorum, gecelerce uykusuz kalmasını, soğuk gecelerde kan ter içinde uyanacağı kabuslar görmesini istiyorum. Çünkü bunu hak ediyor.
  • Her iki cinsiyetin de özellikle iyi olduğu tek bir şey var. Kadınların doğum yapabilmesi ve erkeklerin öldürebilmesi.
  • İnsanlar çevremde olmadan da hayatta kalabiliyorum. O yüzden beni zerre ırgalamıyorlar.
  • - Siz ikiniz hep böyle misiniz? + Nasıl? -Hep böyle onun omzunda mısın yani? Çişe de böyle mi gidiyorsunuz merak ettim. + Ah evet. Frank klozete işerken ben de sifona işiyorum. - Şaka yapıyor olmalısın? + Evet.
  • İnsanlar çevremde olmadan da hayatta kalabiliyorum. O yüzden beni zerre ırgalamıyorlar.
  • Bazen diyorum ki keşke bir kedim olsa…
  • İçimden bir ses hiçbir şey kötü gidemez diyordu.
  • Yuvarlanıp gidiyorum. Tıpkı bir gemi gibi. Kendimi akıntıya bıraktım.
  • "Başka ne yiyebilirim ki? Tadı da harika, Frankie oğlum, ben kendime kırlarda, ormanda saklanacak yer buluyorum, bol bol yürüyorum ve arabalara otostop çekip bir kasabaya geldiğimde inip gözüme kestirdiğim etli butlu bir köpek bularak ona dostuymuşum gibi davranıyorum, sonra da onu çalılıklara götürüp öldürüyorum ve afiyetle yiyorum. Bu kadar basit işte. Açık havada hayatımı yaşıyorum." "Onları pişiriyorsun, değil mi?" "Elbette pişiriyorum," dedi Eric kızgın bir ses tonuyla. "Sen beni ne sanıyorsun?"

Eşekarısı Fabrikası İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Kitabın okunması zor ve psikolojik olarak zorlayan bir yapısı olduğunu düşünüyorum. Yazar kitabın ilk sayfalarında salt bir şiddet ve işkenceyle bizi karşı karşıya bırakıyor. Akış ilerledikçe karakterin iç çözümlemesini yapmaya başlıyor ve flashbackler yardımıyla karakterin şiddet düzeyini ve olası sebeplerini görüyoruz. Kitap ortalara doğru sadece ana karakteri değil ana karakterin çevresindeki kişileri de odağa almaya başlıyor ve bu noktadan sonra kitabın gidişatıyla ilgili yorumlarda bulunmaya ve sonunu tahmin etmeye başlıyorsunuz. Ancak kitabın sonu toplumun bireyi ittiği roller, insanın asıl tabiatı baz alınarak işleniyor ve pek beklenmeyen bir son ile bitiyor. (Merve Nur Karahan)

Öncelikle kitabı beğendiğimi belirtmeliyim. Zaman zaman sıkılsam da finalde gerçekten şaşırttı ve açıkçası oldukça önemli bir noktaya değindiğini düşünüyorum yazarın. Gerçekten etkileyiciydi. Akıcı bir kitap olduğunu söyleyemeyeceğim gibi aksini de söyleyemem sanırım. Yazar, yetiştirilmenin ve yetiştirenlerin, yetişen üzerindeki etkisine değinmek istemiş ve bence çok da başarılı olmuş. 16 yaşında bir insanın düşünceleri, dehşet içeren eylemleri... Ardında çıkan sebebi... Cidden her şeyiyle affalamanıza sebep olabilecek bir eser. Bundan sonraki kısım ise, daha çok özet gibi olacak. Baştan uyarımı yapmış olayım ben. Kitabın esas karakteri ve hikayeyi kendi ağzından okuduğumuz Frank, henüz 16 yaşında. Henüz çok küçük yaştayken babasının beslediği köpek, Yaşlı Saul tarafından saldırıya uğruyor ve kendi tabiriyle hadım ediliyor. Bu olaydan sonra ise Frank, cinayetler işlemeye başlıyor. Üç tane. Ancak üçü de sebepsiz. Ya da kendi öyle sanıyor... İlk olarak Blyth'i engerek aracılığıyla, iki yıl ardından kardeşi Paul'u, ani bir kararla yine sebepsiz, bombayla öldürüyor. Üçüncü ve son cinayeti ise Esmeralda. Ancak bunun kendince bir sebebi var; iki erkek öldürdü ve teraziyi dengelemesi için bir tane de kız öldürmeli. Öldürdüğü üçü de henüz küçük çocuklar. Ancak Frank'in yaptıkları bunlarla sınırlı değil. Tam anlamıyla vahşet içeren düşüncelere sahip ve hep şu soruyu soruyorsunuz: Bu yaşta bir insan, nasıl olur da bunları düşünür/eyleme geçirir? Tavşanlar öldürüyor, fabrika adını verdiği düzenekte eşek arılarının öldürüyor. Ölü köpek kafatasını temizleyip kullanıyor mesela. Ve daha nicesi... Peki ne bu fabrika? Yaklaşık bir metre ebatında olduğunu tahmin ettiği bir saat kadranının içine, kendince odalar dediği bir düzenek oluşturmuş durumda. Her odada eşek arıları için farklı bir ölüm şekli var. Boğularak, parçalara ayrılarak vs. Frank'in aynı zamanda önemli, bence kitabın gidişatının da asıl sebebi olan bir düşüncesi var. "Kadınların en iyi yapabildiği şey doğurmak erkeklerinki ise öldürmek." En sonda ise aslında hiçbir şeyin bildiği gibi gitmediğini fark ediyor. Aslında bir kız çocuğu olduğunu, babasının çevresinde kadın etkisini azaltmak için ona erkeklik hormonu ilaçları verdiğini öğreniyor. Bunları öğrendikten sonra ise asıl düşüncesi, işlediği cinayetleri intikam için yapmış olması. Kendisinin asla gerçek yetişkin bir erkek olamayacağı düşüncesiyle başkalarına da engel olmak istemesi. Cinayetleri ile cinsiyetini kanıtlamak düşüncesi. Fabrika dediği düzenek ise hayat kurma çabası. Yazar notunda ise şu önemli notu görüyoruz: (özetle) Her şeyin ötesinde bu kitabın çevremiz tarafından nasıl şekillendirildiğimiz ve yetiştirildiğimizle ilgili gücü elinde bulunduranları gösteren bir çalışma olması gerekiyordu. Bence olmuş da. Babasının yaptığı tek bir eylem, Frank'in ya da asıl adıyla Frances Lesley'in tüm hayatının nasıl şekillendiğini görüyoruz. Önemli bir mesaj içerdiğini düşünüyorum. Etkileyiciydi. (Meryem Tuğtağ)

Benim için gerçekten zorlayıcı bir kitap oldu. Gotik tarzda yazılmış, iç karartan ama sürükleyici bir kitaptı. Kitabın başlarında hayvanlara uygulanan şiddet ve vahşetin, kitap ilerledikçe aslında yıllar önce kendisi de bir çocukken başladığını görüyoruz. Kitabın sonu gerçekten beklenmedikti, kafamda bir çok senaryo kurmama rağmen bunu asla tahmin edemezdim. En etkilendiğim ve aklımdan çıkmayan bölümse Eric'in ilk delirme sahnesi, olaylar gözümde canlandı ve istesem de bir süre etkisinden çıkamam. Okuma tarzımdan farklı olmasına rağmen bu kitabı beğendim. (Gonca Gülnar)

Eşekarısı Fabrikası PDF indirme linki var mı?

Iain M. Banks - Eşekarısı Fabrikası kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Eşekarısı Fabrikası PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Iain M. Banks Kimdir?

Iain Banks 1954'te İskoçya'da doğdu. Stirling Üniversitesi'nde İngiliz edebiyatı öğrenimi gördü. 1979'da Londra'ya taşındı. İlk romanı The Wasp Factory (Eşekarısı Fabrikası) 1984'te yayımlandı. Okurlardan büyük bir ilgi gören roman eleştirmenler arasında sert tartışmalar yarattı. Bazıları içerdiği olağandışı dehşet ve tuhaf, ürkütücü atmosferi yüzünden kitaba son derece soğuk bakıyordu (nahoş, itici, bayağı, aptalca, rahatsız edici, hatta iğrenç gibi sıfatlara bolca başvuruluyordu); hatta bir eleştirmen Macmillan gibi saygın bir yayınevinin acayiplik ve sapkınlık meraklısı kişilerin zevklerine hitap eden böylesi bir kitabı basmasını esefle karşıladığını belirtiyordu. Bir başka grup ise yazarın hayalgücünü, acımasız mizah anlayışını, diyalog yazma konusundaki olağanüstü becerisini ve özgünlüğünü övüyordu. Romanı "minör bir başyapıt" olarak niteleyenler bile oldu. Bu tartışmalara hiç karışmayan Banks peş peşe çıkardığı romanlar ve bilimkurgu yapıtları ile yeteneğini kanıtladı ve 1993'te En İyi Genç İngiliz Yazarlar'dan biri seçildi. Yazar 2013 yılında hayat gözlerini yumdu.

Birçok romanını "ölmeden önce okunması gereken 1001 kitap" listesinde görebileceğimiz Iain Banks, The Times tarafından "1945 sonrası En İyi 50 Britanyalı Yazar" listesine seçildi. İskoç yazar, yaşamı boyunca sayısız ödüle aday gösterildi ve birçoğuna da sahip oldu.

Iain M. Banks Kitapları - Eserleri

  • Eşekarısı Fabrikası
  • Phlebas'ı Hatırla
  • Cebirci
  • Rock Laneti
  • Camda Yürümek
  • Use of Weapons
  • Kanal Düşleri
  • Excession
  • The Player of Games

Iain M. Banks Alıntıları - Sözleri

  • - Siz ikiniz hep böyle misiniz? + Nasıl? -Hep böyle onun omzunda mısın yani? Çişe de böyle mi gidiyorsunuz merak ettim. + Ah evet. Frank klozete işerken ben de sifona işiyorum. - Şaka yapıyor olmalısın? + Evet. (Eşekarısı Fabrikası)
  • "Başarısızlığın ödülü kendisidir." (Phlebas'ı Hatırla)
  • Çünkü insan her şeyi başkalarına devredemiyor iş dönüp dolaşıp en önemli meselelere geldi mi, kendinden başka kimseye güvenemiyorsun. Çünkü bazen, hele ki iletişimin zor olduğu uzak mesafelere doğru yol alacaksan, yerine vekil veya yedek bırakman mümkün değil. Yaptığım bu çıkarımı nasıl buldun, ha? Kulağa mantıklı geliyor, sence de öyle değil mi? Burayı emin bir yer haline getirmek için bunca yıldır uğraş veriyorum, oysa şimdi, burasını daha da güvenli, daha da güçlü ve daha da iyi bir yer yapmak üzere buradan ayrılmak zorunda kalıyorum. (Cebirci)
  • Bazen düşüncelerimle hislerim birbiriyle çeliştiği zamanlar oluyor, bu yüzden kafamın içinde pek çok insan olduğuna karar verdim. (Eşekarısı Fabrikası)
  • Hayatımın hikâyesi; Ya bir şey yapmam gerektiğini bilir ama bir türlü elim ermez, ya da bir şeyin peşine ısrarla takılır, sonunda da çok pişman olurum. (Rock Laneti)
  • Dışarıdan içeriye bak; kendine sor... Tam olarak ne yapıyoruz? Ölümsüz olanı öldürüyoruz, korumak için değiştiriyoruz, barış için savaşıyoruz... ve kendi, iyi nedenlerimiz için sonsuza dek vazgeçmeye ahdettiğimiz şeyleri dibine kadar benimsiyoruz. (Phlebas'ı Hatırla)
  • Bazen diyorum ki keşke bir kedim olsa… (Eşekarısı Fabrikası)
  • -Sen de nesin böyle, ey mahluk? -Ben bir âdemoğluyum, efendim. (Cebirci)
  • Herkesi kapsayacak bir bilince ve kurtuluşa ulaşma düğümünün çözülme noktası bir kuşkucunun inanmaya başladığı an değil de doğru yolu bulmamakta ısrar eden bir kafirin son nefesini verdiği andı belkide. (Cebirci)
  • İnsanlar çevremde olmadan da hayatta kalabiliyorum. O yüzden beni zerre ırgalamıyorlar. (Eşekarısı Fabrikası)
  • Şu korkulacak bir tarafı olmayan fakat korkacak çok şeyi olan insanlar. (Camda Yürümek)
  • "Çevreye biraz dehşet salmanın büyük faydalar sağlayacağına öteden beri inanmış ve her daim buna göre hareket etmeye çalışmışımdır,Mareşal.Yaratacağımız panik ne denli geniş ve şiddetli olursa o kadar iyi.Dehşetin nefesini uzun süre ensesinde hisseden halklar,belirsizliğe son verecek herhangi bir güce kucak açmaya hazırdırlar,isterse bu önceden direnç gösterip karşı durdukları bir güç olsun". (Cebirci)
  • Umarım babam da benim onu suçladığım kadar kendini suçluyordur. O suçun ağırlığını daima hissetmesini istiyorum, gecelerce uykusuz kalmasını, soğuk gecelerde kan ter içinde uyanacağı kabuslar görmesini istiyorum. Çünkü bunu hak ediyor. (Eşekarısı Fabrikası)
  • Herkes benim yaptığım şeylerde benden daha fazla bir şeyler buluyordu. (Rock Laneti)
  • Bir şeyin sonu olması sonucu olduğu anlamına gelmez. (Use of Weapons)
  • ''Hayat beni nereye yönlendiriyorsa o tarafa doğru ağır aksak gidiyordum işte, anlarsın ya... Hangi yolun beni nereye çıkaracağını bilmeden, omzumu tesadüflere dayamış halde ilerliyordum.'' (Cebirci)
  • I just think people overvalue argument because they like to hear themselves talk. (Use of Weapons)
  • Ölümlü bir bedenin ölümsüz bir ruhu olabileceğini de kim söylemişti ona? (Phlebas'ı Hatırla)
  • Oysa gerçek güç, yalın ve katışıksız bir ilkeye dayanıyordu: Kendine karşı tamamen dürüst ol; sadece başkalarını aldat. (Cebirci)
  • Burası bizim yerimiz, zamanımız, hayatımız ve bunun tadını çıkarıyor olmalıyız. Ama öyle miyiz? Dışarıdan içeriye bak; kendine sor... Tam olarak ne yapıyoruz? (Phlebas'ı Hatırla)

Yorum Yaz