diorex
Dedas

Estetik - İsmail Tunalı Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Estetik kimin eseri? Estetik kitabının yazarı kimdir? Estetik konusu ve anafikri nedir? Estetik kitabı ne anlatıyor? Estetik PDF indirme linki var mı? Estetik kitabının yazarı İsmail Tunalı kimdir? İşte Estetik kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 17.06.2023 15:00
Estetik - İsmail Tunalı Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: İsmail Tunalı

Yayın Evi: Remzi Kitabevi Yayınları

İSBN: 9789751401113

Sayfa Sayısı: 282

Estetik Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Estetik Prof. Tunalı'nın çağdaş felsefi Estetik'i temellendirme yolunda ortaya koyduğu geniş kapsamlı, özgün bir araştırmadır. Estetik gerçekliğe, estetik süje, estetik obje, estetik değer, estetik yargı gibi, tüm öğeleriyle bir bütün olarak yaklaşan kitap, tarihsel bir arka plan üzerinde bu öğerlere dayanan bütünsel bir estetik sistemi geliştirir.

Estetik Alıntıları - Sözleri

  • Estetik bakımdan önemli olan, objenin kendisi değil, tersine onu estetik olarak algılayan süje'de uyandırdığı duygudur.
  • Güzelliğin amacı, insana haz vermektir. Buna göre araştırılacak şey, güzellik olmayıp, bu haz fenomenidir.
  • Estetik bilginin yetkinliği de yine doğruluktur ama doğruluk estetik bilgi alanına girince, artık, güzellik adını alır.
  • Estetik tavrın ereği, estetik tavrın içinde bulunur.

Estetik İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Estetik PDF indirme linki var mı?

İsmail Tunalı - Estetik kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Estetik PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı İsmail Tunalı Kimdir?

Prof. Dr. İsmail Tunalı, 1923'te Silistre'de (Romanya) doğdu. İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü'nü bitirdi. Viyana Üniversitesi'nde felsefe, psikoloji, sanat tarihi doktorası yaptı ve felsefe profesörü oldu. Erzurum Ata-türk Üniversitesi'nin kuruluşunda (1959-1962) öğretim üyesi olarak görev aldı. Gayri Menkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu Üyeliği (1963-1974) yaptı. 1966'da Tübingen Üniversitesi'nde bir sömerstr çalıştı ve konferanslar verdi. 1978-1984 yıllarında Viyana Üniversitesi'nde felsefe ve estetik dersleri ver-di. 1984'te Konstanz Üniversitesi'nde Aristoteles ve Wittgenstein hakkında seminerler düzenledi. Ardından Mimar Sinan Güzel Sa-natlar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü görevini yürüttü (1987-1988).

1989 yılında İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü Başkanlığı'ndan emekli oldu ve aynı üniversitede Avrupa Topluluğu Sosyokültürel Bölümü'nde öğretim üyeliğine atandı. Prof. Tunalı, halen Maltepe, Mimar Sinan ve Yeditepe üniversitelerinde öğretim üyeliği görevini sürdürmektedir.

İsmail Tunalı Kitapları - Eserleri

  • Estetik
  • Felsefeye Giriş
  • Marksist Estetik
  • Grek Estetik'i
  • Felsefenin Işığında Modern Resim
  • Sanat Ontolojisi
  • Tasarım Felsefesi
  • Estetik Beğeni
  • Denemeler
  • Yeni Bir Aydınlanmaya Doğru
  • Felsefe
  • Croce Estetiği

İsmail Tunalı Alıntıları - Sözleri

  • Platon olgunluk çağında güzel'i ( to kalom) daha derinden kavramaya çalışır... (Grek Estetik'i)
  • I) Dialektik Marxist felsefe, bir dialektik materyalizmdir, dialektik'in tarihe uygulanması olan tarihsel materyalizm'dir. Buna göre, dialektik, marxist felsefenin yalnızca bir yöntemi değil, aynı zamanda onun tüm sistemini oluşturan bir temel mantıktır, bir düşünme biçimidir. Bundan ötürü, marxist felsefe, temelde bir dialektik'dir. Marx, Engels ve Lenin bu dialektik'e sıkısıkıya bağlıdır. (Marksist Estetik)
  • Tüketim, özellikle İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra, dünya üzerindeki toplumların genelinde meydana gelen köklü bir değişimin sonucu patlak verir. (Tasarım Felsefesi)
  • Altın kulelerden yine kuşlar Tekrârını ömrün eder ilân; Kuşlar mıdır onlar ki her akşam Âlemlerimizden sefer eyler. (Sanat Ontolojisi)
  • Kültürlerin yurdu kentlerdir; çünkü kültürler kentte doğar, kentte yaşar ve kentte geçer. (Tasarım Felsefesi)
  • Sanat ontolojisi, çağdaş sanat felsefelerinden biridir, belki de en önemlisidir. (Sanat Ontolojisi)
  • Ne var ki insan yalnızca algılamalarıyla bilgi edinmez, bilgi ilgisini kurmaz. Düşünme, tasarlama, hayal etme ve hatırlamayla da bilgi ilgisi kurulabilir, bilgi elde edilebilir. (Felsefeye Giriş)
  • Ölümlüler, ona kanatlı Eros derler (Grek Estetik'i)
  • Bütün bu sayısız güzel şeyler içinde çirkin bir yanı olmayan var mı? Doğru dediğin şeyler arasında hiç eğriliği, kutsal dediğin şeyler arasında hiçbir lekesi görülmedik şey bulunabilir mi? (Grek Estetik'i)
  • Ne doğan güne hükmüm geçer Ne hâlden anlayan bulunur, Ah aklımdan ölümüm geçer Sonra bu kuş, bu bahçe, bu nur. Ve gönül Tanrısına der ki: "-Pervam yok verdiğin elemden; Her mihnet kabulüm, yeter ki Gün eksilmesin penceremden." (Sanat Ontolojisi)
  • Hiç kuşkumuz olmasın, Leonardo günümüzde yaşamış olsaydı, çağdaş soyut bir sanatçı gibi yapıtlar yapacaktı. Picasso, Rönesans'ta yaşamış olsaydı bir Rönesans sanatçısı olarak duyacak, düşünecek ve yaratacaktı. Çünkü her sanatçı, çağının düşünce ve duygu kategorilerinin belirlemesi içindedir. Vaktiyle Kandinsky, bunu, "her sanatçı çağının çocuğudur," diye anlatmak istemişti. Her sanatçı bilincinde bile olmadan bu belirlemeye uyar. Uymak istemeyen ise, çağına tümüyle ters düşer, çağdışı kalmaya mahkum olur. (Yeni Bir Aydınlanmaya Doğru)
  • Estetik tavrın ereği, estetik tavrın içinde bulunur. (Estetik)
  • İnsan, kenti yaratmıştır; ama aynı kent, kendisini yaratan insana özgü bir varlık olarak yaşama olanağı vermemektedir. (Tasarım Felsefesi)
  • Ben dediğimiz şey o halde nedir? Ben, bir duyumlar sentezidir, bir duyumlar grubudur. Burada daha somut olabilmek için, bir an organik kimyayı düşünelim. Nasıl bütün organik varlık, belli elemanların çeşitli sentezlerinden meydana gelmişse, ruhsal varlık da, duyum, impression denen elemanların çeşitli sentezlerinden meydana gelmiştir. Tasavvurlar, duygular, kısacası çeşitli ruhsal yaşam alanları aynı elemanlardan meydana gelmiş farklı sentezlerdir. Kuşkusuz, bu bir kaba analogidir (benzetmedir). Ama, bu analogi’nin kökü E. Mach’ın pozitivist metafizik’inde bulunmaktadır, yani onun «aşağıdan yukarı» giden metafizik’inde. Mach bu metafizikte bir ilk eleman, bir «arche» olarak duyumu alıyor. Ve sonra bütün varlığı, bu ilk elemanla kurmak istiyor. Böylece bütün varlık alanları, bu ilk elemanın çeşitli sentetik bağlılıkları olarak düşünülüyor. Bu ilk eleman, varlığın dışında değil (transcendent), ama varlığın içindedir (immanent). Bundan ötürü onun bu metafizik’ine bir immanent metafizik de denebilir. (Felsefenin Işığında Modern Resim)
  • (...) Mimarlık insanın ruhuna şiirsel bir şekilde hitap eder; büyük mimar zorunlu olarak büyük bir şairdir. Mimarlık öylesine canlı,büyük bir yaratıcı bir güçtür ki insanın doğasına ve değişen durumlarına göre nesilden nesile, çağdan çağa ilerler, sürer ve yaratır. Mimarlık yapılamaz, mimarlık doğar. (Tasarım Felsefesi)
  • (...) Teknik,insan bedenine alternatif bir tasarım varlığıdır. Çünkü hayvanlarla karşılaştırıldığında insan bir yoksunluklar varlığıdır. Insanın ne aslanınki gibi güçlü pençesi, ne gergedanınki gibi boynuzları, ne de geyiğinki gibi hızlı koşan bacakları vardır. Insanın bu yoksunluklarla doğada kalması mümkün olmayabilir. Yaşamak ve işlerini görmek durumunda olan insan, sahip olmadığı özel bir takım organların eksikliğini gidermek amacıyla, "hazır olarak bulduğu doğal durumları" aklıyla değiştirmek zorundadır. Bu amaçla, doğal yetilerini güçlendiren ya da tamamlayan aletler geliştirir ve ancak bu sayede çevresine egemen olabilir. (Tasarım Felsefesi)
  • Eros güzel olana kavuşmak, onda doğurmaya, yaratmaya varabilmektir. (Grek Estetik'i)
  • Yalnız bizde değil, en ileri kültür düzeyindeki Batı ülkelerinde de, sağlam bir sanat kültürüne sahip nice aydının modern sanatı bir sanat olarak reddettiğini, buna karşılık, ciddi bir sanat kültüründen yoksun nice kişinin de modern sanatı, bir snobizm ile olsa bile yücelttiklerini görürüz. (Felsefenin Işığında Modern Resim)
  • Binlerce yıldır kültür dediğimiz varlığı yaratmış olan özgür insan, şimdi, kendisinin yaratmış olduğu bu teknolojinin bilinçsiz bir kölesi olma durumuyla karşı karşıya kalmıştır. Mitolojik bir dev olan Leviathan, buyün teknik ve makine olarak realite kazanmıştır. İnsan ya bu deve karşı kendi öz varlığını, kültür varlığını olanca gücüyle koruyacak ya da ona boyun eğerek kendi insanlık varlığından vazgeçecek ve bu teknolojik dünyada basit bir otomat olacaktır. İnsanın yaşadığı bu durum, şimdiye kadar yaşanmamış bir dramı ortaya koyuyor. (Yeni Bir Aydınlanmaya Doğru)
  • İnsan, özce makinaya karşıttır. Bunun temelinde ise, daha önce işaret etmiş olduğumuz insanı bir 'meta' olarak anlama düşüncesi bulunur. İnsan değerlerinin 'meta değerleri' olarak anlaşıldığı toplumlar, kapitalist toplumlar olduğuna göre, insanın karşıt-makine olarak anlaşılacağı toplumlar kapitalist toplumlar değil, sosyalist toplumlar olacaktır. Ancak, sosyalist toplumlarda insan kendi özüne, insansal-oplumsal özüne kavuşabilir. Bunu Marx şöyle dile getiriyor: «Komünizm, insanın kendine yabancılaşması demek olan özel mülkiyetin pozitiv olarak ortadan kaldırılması ve bunun için insansal özün insan ile ve insan için gerçekten ele geçirilmesi olarak; bunun için şimdiye kadarki gelişmenin tüm zenginliği içinde insanın, kendi toplumsal, yani insansal insana geri dönüşü. (Marksist Estetik)

Yorum Yaz