Eve Dönemezsin - Selahattin Yusuf Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Eve Dönemezsin kimin eseri? Eve Dönemezsin kitabının yazarı kimdir? Eve Dönemezsin konusu ve anafikri nedir? Eve Dönemezsin kitabı ne anlatıyor? Eve Dönemezsin PDF indirme linki var mı? Eve Dönemezsin kitabının yazarı Selahattin Yusuf kimdir? İşte Eve Dönemezsin kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Selahattin Yusuf
Yayın Evi: Turkuvaz Kitap
İSBN: 9786257231121
Sayfa Sayısı: 256
Eve Dönemezsin Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Kalbi derinden kırıldığında sessizdir insan. Konuşabilmesi için ona yeni bir ses verilir...
Bu romanın adımları dolaşıyor. Yürürken burnunu çekip kendi kendine konuşuyor. Aşk içmiş. Kalbindeki ödemi gözyaşlarıyla çıkarıyor vücudundan.
Dağ kekiği, imkânsız aşk sırtını dönmüş giderken nasıl kokarsa, öyle kokuyor bu roman. Geceleri dolunayın altında uzayıp giden kırların ona arka çıkacağını sanıyor. Kalbindeki elemi kahkahayla çıkarıyor vücudundan.
Bu romanın dili dolaşıyor. Yoksul bir çocuğun, hayallerine ulaşmak için yeni bir sese tutunma çabasını anlatıyor. Küçük yaşta hayat mücadelesini, kan ter içinde bir aşka bağlanma tutkusunu anlatıyor. Sol elinin parmaklarını birleştirip, bir buket gül gibi uzatıyor öğretmenin kızılcık sopasına.
Kış meyvelerinin isimlerini ezberleyemediği için kar altında bekliyor, tek ayak üstünde. Bıçak saplandığı yerden çıkmıyorsa, durup kabzasını süslüyor gülümseyerek.
Aşk içmiş.
Göçük altında kalmış bir roman bu.
Durup durup Selvi diye birine sesleniyor.
Kurtarılmayı değil, anlaşılmayı bekliyor.
Muhtemelen sizden de cesaret alıyor.
Eve Dönemezsin Alıntıları - Sözleri
- Birden düştüğünüz bir kuyuda küçücük bir ışık görürsünüz, hani. Hani kuyunun derinliklerinden bakınca gök mü, yoksa kuyunun ucu mu olduğunu kestiremediğiniz, ama içinize umut düşüren bir ışık görürsünüz..
- “Annelerin dalgınlığı işte; ölünce yuvayı da mezara götürürler mutlaka...”
- Kendi çilemin küçük hacısıyım. Küçük, canhıraş bir günahım artık. Umudumu sırtımda ve biraz da kanımda taşıyorum sayılır.
- Ne yapalıyım, bazen alışmak gerekir. Hem de küçük düşürücü biçimde alışmak. Servet'e alışmak gibi.
- Biraz sakinleşince, olan biteni, başıma gelenin kader olduğuna içtenlikle inanacağıma söz veriyorum. Ne olursa olsun. O iş öyle yazılmış. Alın yazısına ne diyebilirim?
- Çünkü lükstür okul bizim buralarda. Tarladan, çayırdan, çobanlıktan kaçmaktır. Ettiklerini dönüp talihin gözüne sokmaktır. İlkokulu bitirmek, hele ortaokula gitmek, kör talihin tırnaklarını sökmek, ense tıraşını görmektir.
- Akşamın açık göğü dolunayı batıya doğru sürecek. Anne yası da dolunayın yolculuğu gibi kımıltısız olacak. Ve bilincimi dünyaya doğru acı acı dürtecek. Ama ilk kez ... ilk kez bir tek şeyin yardımı olacak bana. Bunu hissetmek nasıl bir katran koyuluk içimde böyle! Bir tek şey. Doğa annenin şu yumuşak kayıtsızlığı! Şu kayalık tepelerin katılıp kalmış kesinliği.
Eve Dönemezsin İncelemesi - Şahsi Yorumlar
"Bir yazarın öncelikle akıl sağlığını koruması gerekir.": Hatırlamadığım kadar uzun bir zamandır Roman okumadığımdan, başlamakta epey zorlandım ama kitabın ortalarına geldiğimde, ara sıra bunu yapmalıyım dedim kendime :) Kurgu ve olay örgüsünden çok söz etmek istemiyorum çünkü sadece bir cümleyle anlatılabilir bir seyri var, fakât kalbinizde katettiği mesafe hayli uzun. Karadeniz'in insanda durmadan koşma hissi uyandıran yaylalarında, küçük bir köyünde, zannediyorum Selahattin Yusuf'un kendi çocukluğundan esinlenerek kaleme aldığı, hızlıca bizden biri olabilecek karakterlerin, fütursuzca hayatımıza dahil olduğu güçlü bir eser... Bu köyden üniversitede okuyan sadece Fazıl abi var, bakkalın oğlu, o yıllarda köy bakkallarında hep yapıldığı gibi bakkaldan yumurta karşılığında yarım ekmek, helva filan alınıyor... Romanın kahramanı yazar olmak istiyor, bir gün Fazıl Abi ona okuması için iki kitap veriyor. O sevinç var ya o sevinç benim iliklerime işliyor. Hâlâ o iki kitap için bu kadar sevinecek çocuklar var biliyor musunuz? Bir gün arkası kitapla dolu kamyonetime atlayıp mutlu edeceğim hepsini :) Ve Selvi... Selvi deyince bile bu deli oğlanın kalbi güm güm atıyor. İmkansız olduğunu bile bile, bütün imkanları, kağıt torbaları eliyle düzleyip temize çekiyor :) Köylerdeki alamancı süksesi, öyle güzel işlenmiş ki, avropa görmüş, ne sandın :) Benim dedem de alamancıydı. Rahmetli köyün ilk radyosunu ve plakçalarını getiren, woswosa binen ve woswosunda aşık Veysel dinleyen çok neşeli, tonton bir dedeydi, Rabbim mekanını cennet eylesin. Köyün kızları toplanır bizde radyo dinler, plak çalarlarmış. Rahmetli büyük babaannem de, bir Lailaheillallah diyin diye bunları tefe koyarmış... Sonra Radyoların nefesini tutmuş müdavimleri azalmış, çünkü artık şehirlere varılmış, eve televizyonlar alınmış ve bir masal da burda paldır küldür bitivermiş... Beni en çok güldüren kısımlardan biri bizim ufaklığın durmadan bazı olaylara 'bu da bir dogmadır.' diye felsefi yorumlar getirmesiydi :)) Bazı yerleri hıçkırarak, bazı yerleri kahkaha atarak okumak mümkün. Annem yanımda olsaydı yine şöyle derdi: "Kitap mı okuyorsun yavrum çile mi çekiyorsun :)) Annem demişken, varlığıyla, her nefesiyle bize yaşamın tüketilemezliğini dayatan... :)... bütün annelerin ellerinden öperim, naylon kabından çıkarıp öpülen ve yeniden göğüs hizasına yerleştirilen resimlerin evlatlarına da Rabbim inşirah lutfeylesin. Bir insan nasıl bütün dış sesleri, insan uğultularını susturup iç sesinin mürekkebine bu kadar rahatlıkla bulayabilir kelimeleri... Bakın burada konuşan sadece iç ses... Hiçbir şeye kapılmamış, bütün duyuşlardan ve hissedişlerden arındırılmış bir çocuk sesi... Belki bir anlığına böyle bir sadeliğin dünyasını tecrübe edebiliriz ama bu çocuk her anıyla gerçek bir yaşam sürüyor. Eserde sadece seksenlerde doğanların içini güldürecek, ayrıntılara gizlenmiş, "orada mısınız?" selamları var yazarın, evet bütün yaşını başını almış çocuklar olarak hâlâ buradayız Sevgili yazar... Karadeniz insanının güzelliğinin ve doğallığının ustalıkla konuşmalara işlendiği, kültürel dokusunun nefes aldığı, çok başarılı bir eser okumuş olmanın keyfiyle, hepinizi tertemiz bir çocuk gülüşüyle selamlıyorum... "İyice düşününce 'dogma' bunun yanında lokum kalır. " :)) Keyifli okumalar dilerim. Derin saygımla... (Eylül Türk)
Muhabbetini çok severim Selahattin Yusuf'un fakat kitaplarını hiç okumamıştım. İlk okuduğum kitabıydı, diline aşina olabilmek ve hikâyeyi anlamaya çalışmakla geçti ilk bölümler. Karadeniz'de geçtiği için tanıdık ve sevecen geldi anlatılanlar, memleketim olduğu için. Durağan bir olay örgüsü var, bana biraz "Kalandar Soğuğu" filmini anımsattı bu durağanlıkla ilgili sanırım. Kırgınlık hissettiriyor hayata karşı ama mücadelesini ve üslûbunu çok sevdim baş karakterin. Ayrıca Allah'ından kork be Selvi demek istiyorum. (m.)
Eve Dönemezsin: Doğu Karadeniz bölgesinde 1980'lerde geçen bir hikayeyi içeriyor. Yarı otobiyografik diyebiliriz bu romana. Küçük bir çocuğun hayatla mücadelesini konu alıyor. Her yazarın aslında çocukluğunu yazdığını düşünürüm. Çocukluğumuz kayıp bir cennet keza bizim için. Çocukluğunu çok kötü hatırlayan insanlar için bile çocukluğun ruhsal bir dayanak noktası olduğunu düşünüyorum. Yazar için ise durum özellikle böyle. Neden '' Eve Dönemezsin'' ? diye sorulduğunda Selahattin Yusuf : ''Anne öldükten sonra, annenin çocukları için ev biter.'' diye cevap verir. Roman da bu metafordan yola çıkıyor. Anne öldüğünde evin her yeri oteldir artık. Bir daha geri gelmeyecek olanın eksikiğinin büyüklüğünü anlatan ruhsal bir çözümleme aslında roman. ''Ev nedir?'' , ''Evi ev yapan nelerdir?'' gibi sorulara cevap arayışıyla geçirdiğim bir dönemde okuduğum bu roman, eve dönmemi sağlayan tetikleyici bir unsur oldu benim için. (Ömer Faruk Güdül)
Eve Dönemezsin PDF indirme linki var mı?
Selahattin Yusuf - Eve Dönemezsin kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Eve Dönemezsin PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Selahattin Yusuf Kimdir?
1974 yılında Trabzon’da doğdu. 1991’de Affan Kitapçıoğlu Lisesi’nden, 1997 Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden mezun oldu.
İlk yazıları ve şiirleri SBF’de arkadaşlarıyla birlikte çıkardığı “Mektebi Mülkiye” dergisinde yayımlandı.
Hayatı boyunca sadece yazarlıkla uğraştı.
Efe Yusuf ve Elif Ece Yusuf’un babası.
Yayımlanmış Eserleri:
- Sirenleri Taşa Tutun (1999, 2005)
- Şimdiki Zamanın İzinde (2000)
- Şafaktan Çok Önce (2009)
- Niçin Ağlıyorsun Elisabeth, Mutlu Değil miyiz? (2009)
- Bir Masal İsmet Özel’i (2005)
- Başka Göklerin Altında (2002)
- İsa Hanginiz? (2012)
- Masumiyetin Son Günleri (2017)
Selahattin Yusuf Kitapları - Eserleri
- Niçin Ağlıyorsun Elisabeth Mutlu Değil miyiz?
- Eve Dönemezsin
- Masumiyetin Son Günleri
- İsa Hanginiz?
- Bir Masal İsmet Özel'i
- Şafaktan Çok Önce
- Başka Göklerin Altında
- Sirenleri Taşa Tutun
- Şimdiki Zamanın İzinde
Selahattin Yusuf Alıntıları - Sözleri
- "İnsanı kendi haline bıraksınlar; ona çok şey bırakmış olurlar." (Goethe) (Şafaktan Çok Önce)
- Sizi temin ederim ki bir şeyim yok: İyiyim ben. (Sirenleri Taşa Tutun)
- Her şeye rağmen, her şeye ve her şeye rağmen yüreğini dik tutan kaç adam var? (Niçin Ağlıyorsun Elisabeth Mutlu Değil miyiz?)
- Dünyanın kocaman bir tek yüreği olmalıydı ve o yüreği göğsünden söküp çıkarmalıydım. (Masumiyetin Son Günleri)
- Nerede bir tutarlılık varsa yanı başında da yalnız bir insan olurdu. Böyle olurdu hep bu işler. Acımasızdı gerçekler. (Masumiyetin Son Günleri)
- "Yerliler arasında yaşayan Avrupalı bir ressam bir gün Yerlilere ait bir koyun sürüsünün resmini yapar. İşi bittikten sonra tabloyu alıp gitmeye koyulur. Koyulur ama her şey bu kadar basit değildir. Sürünün sahibi Yerliler bütün olup bitenlerden endişeye kapılmıştır ve hemen ressamın koluna yapışırlar: "Bunları alıp götürürsen biz neyle yaşarız." (Niçin Ağlıyorsun Elisabeth Mutlu Değil miyiz?)
- Çözümü olmayan bir bulmacanın tam ortasında kalmıştım yani. Debelendikçe o bulmaca yutuyordu beni. Örümcek ağı gibi. Uğraştıkça o bulmacanın en zor ve en son kilit sorusuna dönüşüyordum kendim.. (Masumiyetin Son Günleri)
- "Bilinç ikinci evrendir. " (Niçin Ağlıyorsun Elisabeth Mutlu Değil miyiz?)
- Adam da cinsin biri, sadece sevdiği kitapları okurmuş, söylendiğine göre, okuduğu kitapları sevmek için ıkınmak zorunda kalmamış. Sizce bir psikopat mıdır efendim? (Sirenleri Taşa Tutun)
- "Kaç yazar gözettiği siyasi angajmanın çatık kaşlarını hesaba almadan, yüreğinin bozulmamış, lekelenmemiş kanıyla yazabiliyor? " (Niçin Ağlıyorsun Elisabeth Mutlu Değil miyiz?)
- Akşamın açık göğü dolunayı batıya doğru sürecek. Anne yası da dolunayın yolculuğu gibi kımıltısız olacak. Ve bilincimi dünyaya doğru acı acı dürtecek. Ama ilk kez ... ilk kez bir tek şeyin yardımı olacak bana. Bunu hissetmek nasıl bir katran koyuluk içimde böyle! Bir tek şey. Doğa annenin şu yumuşak kayıtsızlığı! Şu kayalık tepelerin katılıp kalmış kesinliği. (Eve Dönemezsin)
- İnsan, ruhunun koordinatlarını bazen gerçekten kaybediyor. (İsa Hanginiz?)
- İsmet Özel, mizaç itibariyle kavgacı, mücadeleci bir insandır. Onun “Erbain”lerden birine aldığı ve henüz dokuz yaşında (1953) yazdığı “Kış” isimli şiirini hatırlamak bu bakımdan ilginç olacaktır: “Kış geldi kar yağdı / Her yere soğuk saldı / İki taraf olsak / Kar topu oynasak / Yaz gitti / güz gitti / yine geldi kış baba.” (Özel, 1998; 11) Şiirde yer alan “iki taraf olmak” ve “kar topu oynamak” metaforları, İsmet Özel'in hayatı boyunca sürdüreceği bir algılama/yaşama biçimi olmuştur demek sanırız aşırı bir yorum olmasa gerektir. (Bir Masal İsmet Özel'i)
- İsmet Özel'in, Müslüman olmadan önce de Müslüman olduktan sonraki çizgisine yakın durduğu meselesi, aynı zamanda birbirleriyle dost da olan iki ünlü şair, Sezai Karakoç ve Cemal Süreya arasında bir latife konusu olmuştur. Anlatılana göre Cemal Süreya bir gün Sezai Karakoç'a, İsmet Özel'in Müslüman olduktan sonra değişmediğini, eskiden yazdığı gibi yazdığını söylemiş. Sezai Karakoç'un cevabı ise; "Evet, elbette. Çünkü eskiden de bizim gibi yazıyordu." olmuş. (Bir Masal İsmet Özel'i)
- "Hissetmek,öldürücüdür." (İsa Hanginiz?)
- Ruh bir süreliğine ölebilir mi? (Masumiyetin Son Günleri)
- "Zaman,inanıyordu ki iyileştirecekti ikisinin ortak yarasını. Ama bilmiyordu ki zaman yaranın kendisidir." (İsa Hanginiz?)
- "Zamanımızda en derin acılar, kendilerini ironiyle ifade etmek zorundadır." Soren Kierkegaard (Niçin Ağlıyorsun Elisabeth Mutlu Değil miyiz?)
- "Hayatın elinde, sona kalmış bir kart her zaman vardır. " (İsa Hanginiz?)
- "Bir fikir için yanmışsın, kül olmuşsun ne çıkar; mademki o fikir senin kendi yangınından sadır olmuyor!" Nietzsche (Niçin Ağlıyorsun Elisabeth Mutlu Değil miyiz?)