Fantastes - George MacDonald Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Fantastes kimin eseri? Fantastes kitabının yazarı kimdir? Fantastes konusu ve anafikri nedir? Fantastes kitabı ne anlatıyor? Fantastes PDF indirme linki var mı? Fantastes kitabının yazarı George MacDonald kimdir? İşte Fantastes kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: George MacDonald
Çevirmen: Melisa Pancar
Editör: Alican Saygı Ortanca
Orijinal Adı: Phantastes
Yayın Evi: İthaki Yayınları
İSBN: 9786057762092
Sayfa Sayısı: 256
Fantastes Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
G. K. Chesterton, W. H. Auden, J. R. R. Tolkien ve C. S. Lewis gibi yazarları etkileyen, fantastik edebiyatın kurucularından İskoçyalı yazar George MacDonald başka dünyaların şarkısını ilk duyanlardandı. Dönemin anlayışına aykırı gelen düşüncelerinden dolayı din adamlığı görevini bırakmak zorunda kalan George MacDonald peri masallarının dünyasını o âna kadar kimsenin anlatmadığı biçimde yazdı. “Ben çocuklar için yazmıyorum, beş, elli ya da yetmiş yaşında olsalar bile çocuksu kalanlar için yazıyorum,” diyen MacDonald, yakın arkadaşı olan Lewis Carroll'ın da akıl hocalarındandı.
Fantastes, Yunancada “yolu olmayan” ve “tırmanış” anlamına gelen Anodos isimli kahramanımızın periler diyarında yaşadığı rüyaya benzer maceralarını anlatır. Anodos bu dünyada ağaç perileriyle, kendi gölgesiyle, şanlı şövalyelerle karşılaşacak, peri kraliçesinin sarayını ziyaret edecek, aklının alamayacağı hikâyeler dinleyecektir. Fantastes büyülü bir dünyanın hüzünlü, şaşırtıcı hikâyesi. Tam ulaşacağınızı düşündüğünüzde yine elinizden kaçırdığınız bir ufuk çizgisi.
“Karakterlerimin bazılarını doğrudan George MacDonald'a borçluyum.”
-J. R. R. Tolkien
“George MacDonald'ı ustam olarak gördüğüm gerçeğini asla saklamadım, hatta ondan alıntı yapmadığım tek bir kitabım yoktur herhalde.”
-C. S. Lewis
“On dokuzuncu yüzyılın en önemli yazarlarından.”
-W. H. Auden
Fantastes Alıntıları - Sözleri
- "Güzelliğin olmadığı bir yerde güzellik aramayacağım."
- Memnuniyet için ağlarız, hüzün için O gözyaşları birdir hepsi; Özlem için ağlarız, rahatlamak için.
- “Başı olmayan bir hikâyeye başlamış, hiçbir zaman bir sonu da olmayacak.”
- Parçanın da bir parçasıyım ben, başlangıçta bir bütün olan .
- Artık birinini ruhuna yaklaşmanın en etkili yolunun sevilmek değil, sevmek olduğunu biliyordum. İki kişi birbirini sevdiğinde, mutluluklarını kusursuzlaştıran ve güvence altına alan şey birbiri tarafından sevilmek değil, birbirini sevmekti.
- Neredeyse her aşk için Keder ile birlikte geçmişte kalırız.
- “Geçmişte döktüğümüz gözyaşları bugünkü gücümüzdür.”
- “Beni hatırlamıyor musun? Beni üzmüştün; gerçi bu, bir adamın unutmasını kolaylaştırır sanırım.”
- Her şeyin ölebileceği gerçeği, ölemeyen bir şeyin varlığına işaret eder.
Fantastes İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Fantastik kitapları bu dünyadan kaçmak istediğim ve darlandığım zamanlar da okumayı tercih ediyorum nedense. Ve inanır mısınız daha keyifli bir yolculuk hissi veriyor böyle bir okuma süreci. Bu seriden daha önce iki kitap okumuş ve çok beğenmiştim(Sisler İçindeki Lut- Elfdiyarı Kralı’nın Kızı). Fantastes’te hayal kırıklığına uğratmadı çünkü bu iki kitabı sevdiğim için bir beklenti hissiyle başlamıştım. Ruh halime en yakın bulduğum fantastik klasik oldu nedeni ise Anodos adlı kahramanın gerçek dünyadan çok uzak ve farklı olan periler diyarında çıktığı karmaşık yolculuktu. Anodos ismi Yunancada “yolu olmayan” ve “tırmanış” anlamına geliyormuş bu arada. (Arka kapak bilgisi) Ruhuma neden hitap ettiği biraz derinlerde kaldı onu yüzeye çıkarmam gerekirse; Anodos’un başına gelmeyen kalmadı çünkü :D Kahraman düşe kalka ve bir yerlere tutunmaya çalışarak ilerlediği için kendimden bir parça okuyormuş gibi hissettim. Kurgu içinde “tek bir olay”olmaması da hoşuma gitti. Kitap içinde kitap gibi olmuş; Anodos sayesinde bir sürü masal, efsane ve şarkılar okumuş oldum. Karmaşık olsada sayfaların içinde kayboldum. Periler diyarına girmek için çabalayınca meyvelerini alıyorsunuz :) Fantastik edebiyatın ilklerinden sayılan ve Tolkien’e ilham olan bu kitabı sevdim; herkesten ve kendinizden kaçmak istediğiniz zamanlarda okunursa mutlu etme yüzdesi yükseklere çıkıyor. (Sultan)
(Yorumum daha önce bir foruma yazılmıştır.) Öncelikle, fantastiğin ilk romanı olarak geçen Fantastes’i okuduğum için mutluyum. İthaki’nin de böyle bir seri yapmış olması gerçekten çok hoş. (Sanırım ilk defa İthaki’yi övüyorum.) Bu romanı oldukça dikkatli incelemem gerektiğinin de farkındayım; çünkü forumda okuyanına rastlamadım. Okumayı düşünenler veya hiçbir bilgisi olmayanlar için de elimden geldiğince düşüncelerimi aktarmak istiyorum. Öncelikle, bu, fantastiğe açılan ilk kapı. Fantastik kurgunun öncüsünden alınabilecek en büyük övgüyü almış bir kitap. Değerli. Özellikle fantastik okurlar için oldukça değerli. Kıymeti bilinmeli. Bu kitabı kendi türdaşlarıyla değerlendirmem hem haksızlık olur, hem de olanaksız bir durum. Unutulmuş Fantastik Klasikler serisinde yer alan tüm kitaplar için geçerli. Tolkien kendisinden sonra gelen türdaşlarıyla karşılaştırılıyor. Bence bunda bir sorun yok. Ama bu seriler için pek mümkün olmadığını düşünüyorum. Bir başka değinmem gereken konu ise George Macdonald’ın sahiden yetişkin kitabı yazmış olduğunu görmem oldu. Perileri görünce marketing için denilmiş bir şey olduğunu düşünüyordum. Ama bu sahiden garip bir kitap. Sert. İlginç. Yer yer şiirsel. Şiirleri beğendiğimi söylemeliyim. Şiirsel tarzdaki diyaloglar da hoştu. Lirik ve akıcı. Bu kitabın sadece Tolkien ve diğer kendi yakın dönem yazarlarına değil, kitabın içinde yaşanan bir olay yüzünden Ursula ablama da ilham kaynağı olduğunu düşünüyorum. Açıkçası betimlemeleri sevmediğimi söylemeliyim. Ben iyi bir betimlemeden keyif alan biriyim. Mesela Sessizliğin Müziği betimleme konusunda şahsen müthiş bir örnektir. Akıcı ve şirindi. Kadim Kanunlar, Kralkatili ve Centilmen Piç serisinin betimlemeleri benim için ne kadar müthişse, Zaman Çarkı ve Fantastes betimlemeleri o denli yorucuydu. Kısmen sıkıcı. Sanırım… yavan doğru bir kelime olur mu bilmiyorum. Betimlemelerin akmadığını hissettim. Basit mi desem, yoksa yorucu mu desem bilmiyorum. Sorun betimlemelerin çokluğu değildi. Sanırım dil ile alakalı bir durum olabilir. Bir başka konu, (kitap bundan sırf ilk fantastik olduğu için sıyrılamaz) hikayenin kopukluğuydu. Muhtemelen hikayenin garipliği de oradan geliyor. Yani yazar ne yapmak istediğine karar verememiş sanki. Bence kitabı yazarken dünya o kadar genişlemiş ki tasarladığı tüm karakterlere ve topluluklara yer vermek istemiş. Ama bunu yaparken sayfa şişirmeden tanıtıp geçmiş. Yani karakterlerin nasıl bir yapıda olduğunu tam anlamıyla çözemiyoruz. Sanki ne yapacağından emin olamayan bir olay örgüsü var. Kopuk olduğu için yoruyor. Bu yeni dünyayı bize tanıtmakla hikayeyi anlatmak arasında kalmış gibi hissetim. İşin bir diğer başka boyutu ise bir peri diyarı hikayesi anlatılmış. Bence bu gariplik olumlu anlamda yansıyor. Sonlara doğru kurgu toparlansa da genel anlamda bir gariplik vardı. Bakın gizem demiyorum, gizem yaratılmaya çalışılmış. Ama o gizem tam olamamış da sanki daha çok ilginç, sıra dışı bir şey olmuş gibi hissettirdi. Belki bu bilerek yapılmıştır. Tam da hikayeye uygun bir anlatım. Seri inanılmaz şekilde birçok mitlerden esinlenmiş. Zaten bunu da gizlememiş. Editörün sunuşu kısmı ve Lewis’in önsözü yüzünden kitaptan ne beklemem gerektiğini bilemedim. Sebebini de açıklamak isterim. Literatürde var mıdır bilmiyorum, bu benim şahsi düşüncem; bir romancının alegori, metafor vb. ne derseniz deyin, bu gibi içerikleri kullanmadan roman yazabilmesi imkansıza yakındır. İstediği kadar kullanmak istemesin, bilinçaltı bir şekilde o istemese bile hikayesine yerleştirir. Bu, benim nezdimde kaçınılmazdır. İşte burada, kitabın editörün sunuşunda veya ön sözünde bahsi geçen ‘‘Alegori yapmak amacıyla yazılmamış olması’’ kısmına beni getiriyor. Macdonald alegori kullanımı yapmamayı istemiş olabilir. Sahiden bunu amaçlamış olabilir fakat bilinçaltı bir şekilde derin düşüncelerini yerleştirmiştir diye düşünüyorum. Ama burada yazarın ne istediği önemli. O, bir alegori amacı gütmediğini söylemiş. Üzerine kafa patlatmanın bir önemi yok. Herkese hitap edecek bir masal yazmış ve bunu da iyi başardığını düşünüyorum. Ben genelde hiçbir şeyi beğenmeyen kısımdanım. Bu sebepten ötürü çokça kez tepkiyle karşılaştığım oluyor. Ama yorumumda sahiden dürüstüm. Hatta fevkalade bir iş başarmış. Ardından getirdiği yazarlara bakılırsa, bir şeyler başarmadığını söylemek ne kadar da aptalca olurdu. Aklıma takılan bir diğer konu; Tolkien bile Macdonald’a hayranlığını dile getirip onun izinden giderek kendi kitaplarında alegoriye yer vermediğini, öyle bir amaçla bir şeyler yazmadığını söylemişti. İki dünya savaşı görmüş bir adamın istemsizce alegoriye yer vermiş olabileceğini iddia edersem sanırım Einstein sayılmam. Yani okuyacaklara ben şunu öneriyorum: Eğer size ilginç gelen her cümlenin arkasında benim gibi bir şeyler arayan kuruntulu biriyseniz, muhtemelen düşüncelerimiz de bu kitap hakkında benzer olacaktır. Fakat benim bir alegori arıyor olmamın sebebi kitabın garipliğinden de kaynaklanıyor olabilir. Dil konusunda mı bana hitap etmiyordu, yoksa dediğim gibi kopukluk biraz fazla mıydı emin değilim. Veya Macdonald sahiden kitabın hikayesine uygun bir biçimde yakışacağı için bunu planlamış olabilir. Bu da mükemmel bir yazım olduğu anlamına geliyor. Yazardan okuduğum ilk kitap olduğu için kesin bir yargıya varamıyorum. Ben daha çok bu kopukluğun kaynağını o diyarı anlatmak istemesine bağladım. Eh, son olarak ne desem bilemiyorum. Önerirsem ve beğenmezseniz başıma kalabilir. Önermezsem sizi gerçekten güzel bir hikayeden mahrum bırakabilirim. Yine gevezelik yapıp uzunca bir şeyler anlattım. Yorucuydu. En azından size bir garanti verebilirim. Ama garantimin garanti olup olmadığı konusunda da tam olarak emin değilim. Bu kitabı belki, muhtemelen, hatta çoğunluğunuz favorileri arasında göstermeyecek. Belki yine çoğunluğunuz için ortalama bir kitap olacak. Fakat şundan eminim; okursanız sizi pişman etmeyeceğini düşünüyorum. Bakın düşünüyorum dedim, biliyorum demedim. Temkinliyim. Beğenmezseniz elinizde sopalarla beni etrafta soruşturmayın. (K)
Unutulmuş Fantastik Klasikler / 1: Unutulmuş Fantastik Klasikler serisinin ilk kitabı Fantasses için ne söylenebilir, bir bakalım. Kitabın arka kapağında hem Toklien hem de C. S. Lewis açık bir şekilde yazdıkları bazı karakterlerin veya cümlelerin babası olarak George MacDonald'ı gösteriyor. Benim için özellikle ağaçların konuşması, şarkı söylemesi, saçlarını keserek koruyucu yapması gibi bölümler Yüzüklerin Efendisi'ndeki entleri anımsattı. Kitap tek hedefe giden bir ok misali ilerlemekten çok uyuyup uyanıp tekrardan faklı bir rüyada kendinizi bulmanız tadında ilerliyor. Farklı farklı karakterlerin -Kadın olmak isteyen kayın ağacı, paslı zırhlı şövalye, gözleri genç ihtiyar kadın, devleri öldürmeye çalışan kardeşler- sohbetinin içinde buluyoruz kendimizi. Bunu ise macera dilinden öte şairsel bir anlatımla veriyor yazar. Kendi adıma oldukça beğendiğim kitabı ne yazık ki herkese tavsiye edemeyeceğim. Oldukça zor bir dili var ve çoğu fantastik kitaptan ilerleyiş olarak oldukça farklı. Yine de farklı bir dil ve anlatılmamış bir hikaye arıyorsanız Fantasses sizi mutlu edecektir. (toprak aziz ot)
Fantastes PDF indirme linki var mı?
George MacDonald - Fantastes kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Fantastes PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı George MacDonald Kimdir?
Özellikle yazdığı dokunaklı masallar ve fantezi romanları ile bilinir. W. H. Auden, J. R. R. Tolkien, C. S. Lewis, E. Nesbit ve Madeleine L'Engle gibi birçok yazar MacDonald'ın eserlerinden etkilenmiştir. C. S. Lewis, MacDonald'dan "ustam" diye bahsetmiş ve şöyle demiştir: "Bir gün tren istasyonundaki kitapçıdan Phantastes'ın bir kopyasını aldım ve okumaya başladım. Birkaç saat sonra, önemli bir keşfe adım attığımı fark ettim." G. K. Chesterton, Prenses ve Goblin kitabını "varoluşumda büyük değişim yaratan kitap" olarak tanımlamıştır
En bilinen eserleri; Phantastes, The Prenses ile Goblin, Kuzey Rüzgarının Gerisinde, Lilith ile "Ağırlıksız Prenses", "Altın Anahtar", "Kayıp Prenses" masallarıdır. Yazma amacını "Çocuklar için yazmıyorum, yaşlarının beş, elli ya da yetmişbeş olması fark etmez ama çocuk gibi olanlar için yazıyorum." diye anlatmıştır.
MacDonald, Charles Ludwig Dodgson'un ya da yazar ismiyle "Lewis Carroll"'un da akıl hocası sayılabilir. Dodgson'u Alice Harikalar Diyarında'yı yayınlatmaya ikna eden, MacDonald'ın tavsiye ve ısrarları ve onun sayısız erkek ve kız çocuğunun kitaba olan ilgisi olmuştur.
George MacDonald Kitapları - Eserleri
- Fantastes
- Prenses ile Goblin
- Elfler - Altın Anahtar
- Kuzey Rüzgarı'nın Ardında
- Prenses ve Curdie
- Altın Anahtar Ağırlıksız Prenses
- The Day Boy And The Night Girl
- The Princess and Curdie
George MacDonald Alıntıları - Sözleri
- “Geçmişte döktüğümüz gözyaşları bugünkü gücümüzdür.” (Fantastes)
- Tek bir kelimeyi bile tekrarlayamasa da dedikleri her şeyi anladı; ormanın bütün sakinleri arasında daha sınırlı ama ortak bir anlama yeteneği varken her türün farklı bir dili vardı. (Elfler - Altın Anahtar)
- Neredeyse her aşk için Keder ile birlikte geçmişte kalırız. (Fantastes)
- Elbette bir elma tatlı ve yararlıdır: Ama yine de ilkbahardaki tomurcukların yerini tutamaz. Biz ölümlüler de böyleyiz: Büyümek için içimde ufacık bir istek yok. (Elfler - Altın Anahtar)
- Görmek, inanmak demek değildir, sadece görmektir. (Prenses ile Goblin)
- Parçanın da bir parçasıyım ben, başlangıçta bir bütün olan . (Fantastes)
- 'Aslında, gerçekten de çok yaşlıyım. Ama yaşlılığın kamburluk, solgunluk, gözlükler, romatizma ve unutkanlık anlamına geldiğini düşünmeleri insanların aptallığı. Ne aptallık! Yaşlılığın bunların hiçbiriyle alakası yok. Gerçek yaşlılık güç, güzellik, neşe, cesaret, parlak gözler ve kuvvetli, ağrısız uzuvlar demektir. (Prenses ile Goblin)
- "Hepimiz anlaşılma konusunda büyük kaygılar taşırız ve kaygılanmamak kolay değil. Fakat çok daha gerekli olan bir şey var." "başka insanları anlamak." (Prenses ile Goblin)
- "Ben bu kitapları çocuklar için değil çocukluğunu kaybetmeyenler için yazdım." (Prenses ve Curdie)
- Memnuniyet için ağlarız, hüzün için O gözyaşları birdir hepsi; Özlem için ağlarız, rahatlamak için. (Fantastes)
- "Güzelliğin olmadığı bir yerde güzellik aramayacağım." (Fantastes)
- “Başı olmayan bir hikâyeye başlamış, hiçbir zaman bir sonu da olmayacak.” (Fantastes)
- Ben hep aynıyım ama onun kötülük dolu gözleri değişmişim gibi görür. (Prenses ve Curdie)
- Dış görünüş yalnızca giysidir, Curdie ve giysiler de yalnızca isimdir. Değişmeyen tek şeyi içindekilerdir. (Prenses ve Curdie)
- Bu salonları ve yapıları elflerin gizli yerinde görmüş olduğu harikalar ve asil güzelliklerle karşılaştırdığından, bu dünyevi ihtişam ona donuk görünüyor, insanoğlunun varlığı ona neredeyse kaba geliyordu. (Elfler - Altın Anahtar)
- Adil olmalıyım. Eğer başka insanlar adil davranmazsam, kendim de anlaşılmaya değmem. (Prenses ile Goblin)
- Gerçek bir prenses asla kaba olmamalı hatta alınmakta haklı olduğu zaman bile. (Prenses ile Goblin)
- Artık birinini ruhuna yaklaşmanın en etkili yolunun sevilmek değil, sevmek olduğunu biliyordum. İki kişi birbirini sevdiğinde, mutluluklarını kusursuzlaştıran ve güvence altına alan şey birbiri tarafından sevilmek değil, birbirini sevmekti. (Fantastes)
- “Elbette bir elma tatlı ve yararlıdır: Ama yine de ilkbahardaki tomurcukların yerini tutamaz. Biz ölümlüler de böyleyiz: Büyümek için içimde ufacık bir istek yok.” (Elfler - Altın Anahtar)
- Her şeyin ölebileceği gerçeği, ölemeyen bir şeyin varlığına işaret eder. (Fantastes)