Faydasız Randevu - İsmet Özel Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Faydasız Randevu kimin eseri? Faydasız Randevu kitabının yazarı kimdir? Faydasız Randevu konusu ve anafikri nedir? Faydasız Randevu kitabı ne anlatıyor? Faydasız Randevu PDF indirme linki var mı? Faydasız Randevu kitabının yazarı İsmet Özel kimdir? İşte Faydasız Randevu kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: İsmet Özel
Yayın Evi: Tiyo Yayınları
İSBN: 9786058615182
Sayfa Sayısı: 455
Faydasız Randevu Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Benim çabamın gerçeği (Hakk'ı) en üstün değer saymak olduğunun bilinmesini isterim. "En üstün değer arayış" vakıasının hayatımıza girebilmesi için onu paylaşabilme çabası da benim çabamdır. Şiir alanındaki çalışmalarımın verdiği sonuçlardan öğrendim ki, gerçekliği bulunmayan hiçbir işaret, insanlarda karşılığını bulmuyor. Düşüncelerin sağlamasını yapabilmenin de benzer bir tarafı olduğu görüşündeyim. Yani hem gerçek olanı, hem de paylaşılabilir olanı biri diğerini yaralamadan dışa vurmakla sahici düşüncelere sahip olabilir, sahiden insan kalabiliriz. Sahiden insan, sahici düşünceler... Sahici düşüncelere ulaşmak için neden çaba harcamalı? Bizim dilimizde düşünceli insan, "tasalı" insanı ifade eder. İnsanlık durumumuzun kaçınılmaz kıldığı tasayı hesaba katılır önemde sayıyorum. Yoksa insanlar arasında ayrıcalıklı bir konuma varmanın bir aracı olarak düşüncenin yarar değil zarar kaynağı olduğuna hiç şüphem yok.
Düşünceye atılmış insan, yalnızca düşünceye doğru bir hamle yapmış değildir; o, aynı zamanda düşünceye fırlatılmıştır. İnsanın düşünceyle bağlantısını onun kaderi tayin eder. Bu sebepten düşünceye atılmış olmak, ne yerinmek için, ne sevinmek için bir vesile sayılmalı.
Faydasız Randevu Alıntıları - Sözleri
- Ümitliyim, çünkü daha en başından beri hayra dua edenlerden biri olma kapısının bana açık tutulduğunu biliyorum.
- Bir inek çalarsanız adınız hırsıza çıkar; ama bir ülke çaldığınız zaman size hükümdar derler.
- Çabasız sevgi artık sevgi değil bir duygu yozlaşmasıdır.
- Bilge kişi affeder ama unutmaz.
- Düşüncelerinizi sizin yazılı veya sözlü ifade etmenizden çok, onların davranışlarınızın diliyle ortaya çıkması önemlidir.
- Günümüzün insanı, birbirine açılmakta gösterdiği üstünkörü ilgiyi, birbirine kapanırken de temelsiz bir nefret haline dönüştürüyor.
- "Kendisi olmak" fikrinden uzak durmanın neye mal olduğu kimsenin umrunda değil.
- Ülkemizde çoğu kimse bilgiçlik taslayarak kendi aslî meşgalesi dışında kalan alanlarda söz sahibi olabiliyor.
- Başkalarında gördüğümüz eksiklikler, çoğu zaman kendi eksikliklerimizdir.
- Türkiye'de işlerin kötü gittiğini farketmek için zeki olmaya gerek yok.
- Yaşanan hiçbir şeyin alelâde olmadığını, fevkaledeliğin nice yalın olayda saklı bulunduğunu bilmek ne harikulâde!
- Işığı fark edecek kadar karanlıkta ve karanlığı tanıyacak kadar aydınlık içindeyiz. Hayatımız için gerekli ışığı bize getirecek olanlar, hayatımızı kaplayan karanlığın farkında olanlardır.
- Bir alacakaranlık içinde geçiyor hayatımız. Işığı farkedecek kadar karanlıkta ve karanlığı tanıyacak kadar aydınlık içindeyiz.
- Kimlerle birlikte olduğumuz konusunda içimizde bir sıkıntı var. Yanımıza bizden biri gibi yanaşanın nesine, ne nispette güveneceğimizi kestiremiyoruz.
Faydasız Randevu İncelemesi - Şahsi Yorumlar
İnceleme değildir.: Öyle bir yazar düşünün ki; okuyucusunu öfkelendirip, keyfini kaçırmayı hedef almış olsun ve bunu yapamadığı için de derin bir üzüntü duysun... Evet öfkelenmiyoruz. Sinirlerimiz çelik gibi sağlam. Ve evet belki de bu öfkenin bize döneceğinden korku. Kendi kusurlarımızla yüzleşememe sığlığı.. Doğrudur her şartın kalıbına kolayca giriyoruz; bukalemun gibi. Kendi inancımız ve fikirlerimizde ısrarda sebat edemiyoruz. Keyfimiz kaçmaz, kaçamaz... Kaçmaması gereken yerlerde ziyan ettik. Elde kalmadı. Bu yazar haklı bir utanç içinde.. Haklı utancın bilincine de aç olmalıyım. Karamsarlığın geliştirip, iyimserliğin tembelleştirdiği bir noktaya parmak basıyor. İkna oldum. Bardağın yarısı dolu iyimserliğini bırakıp; neden diğer yarısı boş, nasıl ve neyle doldurmam gerekiyor aktifliğine ihtiyacım var. Karamsar ama; yapıcı, iyileştirici, geliştirici, ümitvar bir karamsarlık. Kazanç, kayıp bunlar göreceli kavramlar. Asıl olan "Bütün üstünlüğümüz direnişi elden bırakmamaktan ibaret sayılır" farkındalığı. Tamam çok iyi anladım. (SuaY)
Erken Gelinen Randevu: Kitap muhtevasında daha önce müstakil olarak basılmış üç kitabı barındırıyor; Faydasız Yazılar, Bilinç Bile İlginç, Tavşanın Randevusu. Bu kitaplardaki yazılar iki yüze yakın başlık altında ve büyük çoğunluğu iki sayfadan müteşekkil vaziyette. Kısa ve öz yazıyor İsmet Özel; onun üslubunu bilenlerce yazılarına şu sıfat da rahatlıkla eklemlenebilir; vurucu. Evet vurucu çünkü rahatsız edici. Okuyanın okuma konforunu bozduğundan değil elbette, düşünmeye sevk etmesi açısından rahatsız edici. E ne var bunda, ne güzel işte, denebilir fakat üzerine atladığımız "kapitalizm kaplanı" buna izin verir mi dersiniz? Her yerimiz yalanla, sahtekarlıkla çevrelenmişken, tarihi belli çerçevede okumaya hapsolmuşken, elimize aldığımız telefona boyun bükmekten tutulmuşken, harcamalarımızı onu imal eden kişilerin bile kullanmadığı kozmetiğe akıtırken, siyasi çıkmaza sürüklenmişken rahatsız olmamak ne kadar mümkün? Rahatsız olmamayı dilemek biz müslümanın yapacağı iş değil zaten. Çünkü müslüman salt düşünen değil, aksiyona geçendir, amel edendir. İşte Özel'de bu çıkmazda işin kolay olmadığını ama sadece ve sadece müslümanın bundan kurtulabileceğini söylüyor. Bizden istediği ise bunu unutmayıp ona göre hareket etmemiz. Hakimiyetin binicisinde olmayan, kendi dilediği yere giden kaplanın sırtından yere de inmeyip bir dala tutunmamazı istiyor. Sabırla okuyunuz. (erhan)
Zorlandım ...: Kendine has üslubuyla, İsmet Özel ile tanışmak nasip oldu. Cok uzun zaman elimde tuttuğum bir kitaptı, çünkü beni çok zorladı, bölümler iki sayfadan oluşmasına rağmen. Farklı konu başlıkları mevcuttu, ilk baştan ortalara kadar konular itibariyle tam dalamadım, anlatım şekli karmaşık ama kendi içinde mantıklı olduğunu sezerek okudum. E tabi, kitapları yarıda bırakma alışkanlığım yok, bu yüzden uzun sürerse de bitiriyorum. Tam zevkli gelmeye başlıyor, bakıyorum bölüm bitmiş, başka konuya geçilmiş tekrar adapte olayım, anlamaya çalışayım derken sonlara doğru keyifli olmaya başladı. Yazarı bu şekilde tanıyor, düşüncelerini anlıyoruz ve kalemine alışıyorsunuz, seversiniz veya sevmezsiniz size kalmış. Karşılaştığım zorluğa rağmen elbette başka eserlerini alıp okumayı diliyorum . (XVII.I.MMXVs)
Faydasız Randevu PDF indirme linki var mı?
İsmet Özel - Faydasız Randevu kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Faydasız Randevu PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı İsmet Özel Kimdir?
1944 yılında Söke 'li bir polis memurunun altıncı çocuğu olarak Kayseri'de doğdu. İlk ve orta öğrenimini Kastamonu, Çankırı ve Ankara'da yaptı. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde bir süre okuduktan sonra Hacettepe Üniversitesi'ne geçerek Fransız Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü bitirdi (1977). Ataol Behramoğlu ile birlikte Halkın Dostları dergisini çıkardı. Devlet Konservatuarı'nda Fransızca okutmanı olarak çalıştı. İstiklal Marşı Derneği kurucusudur. Evlidir. Dört çocuğu vardır.
İsmet Özel Kitapları - Eserleri
- Tavşanın Randevusu
- Waldo Sen Neden Burada Değilsin?
- Bir Yusuf Masalı
- Henry Sen Neden Buradasın 1
- İrtica Elden Gidiyor
- Henry Sen Neden Buradasın 2
- Surat Asmak Hakkımız
- Tahrir Vazifeleri
- Toparlanın Gitmiyoruz 1
- Erbain
- Taşları Yemek Yasak
- Bakanlar Ve Görenler
- Üç Mesele
- Kırk Hadis
- Şiir Okuma Kılavuzu
- Zor Zamanda Konuşmak
- İlaveler ve Vaat Edilmiş Bir Şiir
- Neyi Kaybettiğini Hatırla
- Kalın Türk
- Of Not Being A Jew
- Faydasız Randevu
- Çatlıycak Kadar Aşki
- Ve'l-Asr
- Sorulunca Söylenen
- Desem Öldürürler Demesem Öldüm
- Küfrün İhsanı Olmaz
- Cuma Mektupları 1
- Faydasız Yazılar
- Tehdit Değil Teklif
- Cuma Mektupları 2
- Cuma Mektupları 3
- Cuma Mektupları 4
- Cuma Mektupları 5
- Cuma Mektupları 6
- Cuma Mektupları 7
- Cuma Mektupları 8
- Cuma Mektupları 9
- Evet İsyan
- Cinayetler Kitabı
- Geceleyin Bir Koşu
- Şiir Resitali
- Celladıma Gülümserken Çektirdiğim Son Resmin Arkasındaki Satırlar
- Bir Akşam Gezintisi Değil Bir İstiklal Yürüyüşü 2
- Bir Akşam Gezintisi Değil Bir İstiklal Yürüyüşü 1
- Bilinç Bile İlginç
- Allah'ın Emri Zaid / Plus Peygamberin Kavli
- Bileşenleriyle Basit
- Siper Beden
- Karz-ı Hasen
- Neredeyizim
- Başbaş Başbaşa Başabaş
- Evet Mi, Hayır Mı?
- Muvazzaf
- Toparlanın Gitmiyoruz 2
- Toparlanın Gitmiyoruz 3
- Ebruli Külah
- Evlenseydik Boşanacaktık
- Türk Olamadıysan Oldun Amerikalı
- Hayatın Manası Versus Manalı Bir Hayat
- Çenebazlık
- Dil ile İkrar
- Tok Kurda Puslu Hava
- Genç Bir Şairden Genç Bir Şaire Mektuplar
- Şiir Kitabı
- Başını Örten Kızlar Felsefe Bilmelidir
- Tahrir Vazifeleri 2
- Tahrir Vazifeleri 4
- Tahrir Vazifeleri 3
- Tahrir Vazifeleri 5
- Tahrir Vazifeleri 6
- Tahrir Vazifeleri 7
- Tahrir Vazifeleri 8
- Tahrir Vazifeleri 9
- Tahrir Vazifeleri 10
- Cuma mektupları 10
- Tahrir Vazifeleri 11
- Tahrir Vazifeleri 12
- Türküm Doğruyum İntikamım Ülkemdir
- Bir Vefa Daha
- Pergelin Yazmaz Sivri Ucu
- İslamla Damgalanmış Varoluş
- Tekne Kazıntısı
İsmet Özel Alıntıları - Sözleri
- Biz Türkiye'de yaşayan insanlar olarak öyle yalan yanlış seylere inandırılmış, öyle kabul edilemez şeyleri kabul etmişiz ki, insanlara kendileri hakkında ya da birlikte yaşadıkları insanlar hakkında ne söylersen söyle söylediğin şeyler asla mantıklı gelmez. (Çenebazlık)
- Türkiye, bir imparatorluk ihdas etme üstünlüğü gösterdiğimiz için değil, dar-ül İslam olması, dar-ül İslam vasfı kazanması sebebiyle vatanımızdı. (Cuma Mektupları 6)
- ölümle ölüme yaraşan bağı nasıl kurabiliriz? (Tahrir Vazifeleri 3)
- Taarruz bombalarının tahrip gücü kadar gürültüsü de önemlidir. Çünkü düşman yalnızca öldürülerek veya mevzileri yıkılarak püskürtülmez, aynı zamanda düşmanı, başına büyük bir felâket geleceğine inandırmak da gereklidir. Bu yüzden toplumda hâkimiyet tesis etmeye yönelmiş her hareketin, yürürlüğe koyduğu işler kadar kopardığı gürültü de önemlidir. Nitekim son birkaç yılda Müslümanlara karşı haçlı ve Siyonist seferberlik düzenlemiş odakların kopardıkları gürültü bir hesap sonucudur. Diyelim ki, tesettüre uyan öğrencileri üniversiteye almayacaklar. Bunu idarî tedbirlerle sessiz sedasız uygulamaya koyabilecekleri halde, bu konuda bir kamuoyu husule getirmek üzere, basın organlarının büyük bir şamata çıkarması istenmiştir. Bir gürültü koparan siyasî hareket, taarruza geçmeye hazırlanmış ve belki de taarruzu fiilen başlatmış demektir. Taarruza geçen kuvvet, büyük ve geniş taleplerle insanların önüne çıkar. Onun düsturu şudur: Çok çok istemeliyim ki, az az versinler. Bu tutumun beynelmilel arenada en iyi uygulayıcısı İsrail olmuştur. İsrail, henüz üzerinde devlet olmaya çalıştığı toprakların kendi hakkı olup olmadığı tartışma konusu iken, daha geniş topraklara ihtiyacı olduğunu dile getirmiştir. Yani her zaman çok çok istemiş ve alabildiği az miktarı yanına kâr bilmiştir. Böylece ilk yerleştiği toprakları tartışma konusu olmaktan çıkarılmış ve işgal ettiği topraklar görüşmelere esas alınır olmuştur. Türkiye'deki İslâm düşmanları çok çok neyi istiyorlar ve az az neye razı olacaklar? Onların çok çok istedikleri, Müslümanların Türkiye'de hiçbir sosyal varlık gösterememeleridir. Yani tek parti, tek şef döneminde olduğu gibi, Müslümanlar kendi memleketlerinde sürgün muamelesi görmelidirler. Ticarî hayatta geri plana itilmeli, iyi eğitim veren mekteplere sokulmamalı ve bürokraside yükselme sınırları pek düşük tutulmalıdır. Bu en geniş taleplerin tam tamına gerçekleşmeyeceğini bildiklerinden, kopardıkları gürültüyle bir tek siyasî sonuca razıdırlar. O da, Müslümanların bağımsız bir siyasî alternatif olarak ortaya çıkmamaları ve gözleri yılarak kimliği Müslüman olmayan siyasî organizasyonların şemsiyesi altında olmayı nimet bilmeleridir. (İrtica Elden Gidiyor)
- İnsanın gereğinden çok şeyi fark ediyor olması, esas olan şeyi fark etmekten mahrum kalması anlamına da gelebilir. (Kırk Hadis)
- İnsanlar artık aya , güneşe Lât ve Menât putuna tapmıyorlar ama devlet adamlarına , piyasaya , makinalara, teşkilatlara, teorilere tapıyorlar. Yeni putları mukaddes kılabilmek için kitaplı dinleri terkediyorlar. Bu tarz putperestliğin Doğu'da ve Batı'da birbirinden farkı yok. (Üç Mesele)
- Bugün yaşama biçimi olarak dünya çapında yaygın bir batılılaşma var. Mutfaklar yemek hazırlama laboratuvarı, televizyonlu yaşama alanları bir kamu toplantısının dinlenme anı gibi, yatak odalarımıza değil koğuşlara gidiyoruz. Çalışma ve eğitim hayatımız mekanik ölçüleri hiçbir zaman aşamıyor. (Bakanlar Ve Görenler)
- Daha doğrusu bir ordu ilgili olduğu toplumun bir ürünü olduğu oranda gerçektir. Ordunun gerçekliğinin gösterilebilir iki dayanağı var: Bir toplum kendi savaş gücünü ne oranda yeniden üretebiliyor? Bir toplum kendi değerlerine ne oranda sahip çıkıyor? Savaş gücünü yeniden üretebilmenin toplumun sermaye gücüyle olduğu kadar nitelikli insan potansiyeliyle doğrudan ilgisi var. ABD Pearl Harbour baskınında bombalanan gemilerini bir yıl içinde yeniden inşa etti. Bunun için malî güce elbet sahipti, ama yeniden üretim için gerekli uzmanlığı da ithal etmek zorunda değildi. Bir toplumun kendi değerlerine sahip çıkmasının iki parlak örneği Almanya ve Japonya'dır. Her iki dünya savaşından yenik çıkmış Almanya'nın ve son savaştan sonra ordusuzluğa mahkûm edilmiş Japonya'nın bugün beymelmilel sahada hâlâ belli bir belirleyici güç sahibi olmalarının her iki toplumun da kendi değerlerinden vazgeçmeyişlerinden başka bir açıklaması yoktur. (Cuma Mektupları 3)
- Neyi öğrenmek istiyorsak zihnimizi onu öğrenmeye müsait duruma getirmek zorundayız. Bazı şeyleri bütün çabalarımıza rağmen bir türlü öğrenemiyorsak, bunun sebebini zihnimizin düştüğü elverişsiz durumdan başka bir şeye bağlamayalım. Âmiyâne bir ifadeye başvurarak şöyle diyebiliriz: Ancak işimize gelen şeyler aklımıza yatar veya aklımız ancak işimize gelen şeylere yatar. Dünyaya isteklerimiz doğrultusunda bakarız. Zihnimizin dış dünyayla ilişkisinde bütün mesele "irade" (istem) meselesinden ibaret değildir. Bir de zihin kilitleri meselesi var. Nelerin işimize geldiğini tanımamız açısından bazı bölgelerde zihnimiz kilitlenmiştir. Bazen menfaatimizi zihnimizin kilitleri sayesinde koruyabiliriz. Bazen de zihnimizdeki kilitleri kırmak menfaatimizi korumanın kaçınılmaz gerek-sartı olur. Zihnimizdeki kilitlerin hangilerinden güç almanın vakti ne zamandır? Hangi zihin kilitlerimizi ve ne vakit kırmalıyız? (Henry Sen Neden Buradasın 1)
- İslâm’a yerküre üzerinde hangi varoluş tarzı yakışıyorsa Türkler o tarzı tecessüm ettirmekle bir kavim karakteri edinmişlerdir. Türk’ü İslâm’dan, İslâm’ı Türk’ten ayırın geriye ne Türk kalır, ne İslâm. Amerikalıyı paradan, parayı Amerikalıdan ayırın geriye ne Amerikalı kalır, ne para. (Pergelin Yazmaz Sivri Ucu)
- gitti deriz ölenler için yalnız yaşayanların işidir yola çıkmak, yolu kat etmek. (Bir Yusuf Masalı)
- İnsanlar içlerinde yaşattıkları bir mükemmelliğin özlemini duyarak hep varolan şartları beğenmediler. (Bileşenleriyle Basit)
- tam düşecekken tutunduğum tuğlayı kendime rabb bellemeyeceğim razı değilim beni tanımayan tarihe beni sinesine sarmayan tabiattan rıza dilenmeyeceğim. (İlaveler ve Vaat Edilmiş Bir Şiir)
- Çin, Mısır, Aztek, Yunan, Roma ve İslam medeniyetlerinin kendilerine özgü teknolojileri elbette vardı; ama insan hayatının devamını böylesine yaygın ve karmaşık mekanik süreçlerin işleyiş şartına bağlayan bir başka medeniyet bilmiyoruz. (Tahrir Vazifeleri 7)
- "Bana göre insanın tarifi: "Geç kalmış yaratıktır." Neye geç kalmıştır? Her şeye." (Tahrir Vazifeleri 12)
- kalbe gizlice batan kıymık geçecek. (Şiir Resitali)
- İnanıştaki doğruluk inanılan "şey"in doğruluğuna delil olur. Görürüz ki inancı arayan onu yalnızca inananda bulabilir, inandıranda değil. (Tahrir Vazifeleri 7)
- Canının kıymetini bilmek insanın kendi nefsini en rahat edeceği, azami derecede zevk alma ortamında bulunmak anlamına gelseydi batı medeniyetinin hakimiyet kurmasıyla biçimlenen dünya şartları haklılık kazanmış olurdu. (Tahrir Vazifeleri 9)
- Oysa salaklar hayati kalin cizgilerle cevrelemekten hoslanir (Henry Sen Neden Buradasın 2)
- "İslâmi hareket sözkonusu olduğunda Türkiye'ye dünyanın herhangi bir yerine verdiğimden daha çok önem veriyorum." (Cuma Mektupları 1)