Felice'ye Mektuplar - Franz Kafka Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Felice'ye Mektuplar kimin eseri? Felice'ye Mektuplar kitabının yazarı kimdir? Felice'ye Mektuplar konusu ve anafikri nedir? Felice'ye Mektuplar kitabı ne anlatıyor? Felice'ye Mektuplar kitabının yazarı Franz Kafka kimdir? İşte Felice'ye Mektuplar kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Franz Kafka
Çevirmen: Çağlar Tanyeri
Çevirmen: Turgay Kurultay
Çevirmen: Murat Sözen
Orijinal Adı: Briefe an Felice
Yayın Evi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
İSBN: 9786053327455
Sayfa Sayısı: 720
Felice'ye Mektuplar Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Kafka ve Felice’nin mektuplaşmaları 1912’de Max Brod’un babasının evinde tanışmalarıyla başlar ve Kafka’nın verem teşhisini öğrenmesiyle düştüğü karamsarlığın da etkisiyle 1917’de son bulur. İki kez nişanlanıp sonunda ayrılıkla biten bu ilişki esas olarak bir mektuplaşma ilişkisidir. Felice ile beraberliğinin ilk dönemlerinden itibaren Kafka’nın üretkenliğinin artmış olduğunu ve bir yazar olarak giderek büyüyen bir saygınlığa eriştiğini görüyoruz. Yargı, Dönüşüm, Amerika, Dava, Yasa Önünde, Ceza Kolonisinde gibi başyapıtları hep bu dönemin ürünleridir. Mektuplar sayesinde bu eserlerin yaratılma süreçlerinde yazarın sancılarına, ıstıraplarına tanıklık ediyor, onun dünyaya ve dolayısıyla edebiyata yönelttiği keskin bakışlarıyla eriştiği gerçeklikleri bir nebze de olsa duyumsayabiliyoruz. “Canım, havaya kalkmış ellerimle rica ediyorum ki romanımı kıskanma. Eğer romandaki kişiler senin kıskançlığını fark ederlerse elimden kaçarlar, zaten onları ancak giysilerinin ucundan tutuyorum.
Şunu da düşün, eğer elimden kaçarlarsa onların arkasından koşmak zorunda kalırım, ya o zaman bu koşu yeraltına,
aslında onların gerçek yuvasına kadar devam ederse? Her şey yolunda olduğunda benim bütün insanlarım kol kola girerek sana doğru koşuyor zaten. Yazarak hayatta kalıyorum, içinde Felice’nin bulunduğu kayıkta hayatta alıyorum. Çırpınarak yukarıya doğru çıkmayı doğru düzgün başaramıyor oluşum yeterince hazin bir durum.
Canım Felice, şunu anlaman yeter, yazı yazmayı bir kaybedersem seni ve her şeyi kaybetmek zorunda kalırım.”
Felice'ye Mektuplar Alıntıları - Sözleri
- Biliyor musun, insan resme uzunca bir süre baktığında gözleri yaşarıyor.
- sen beni sevdiğin sürece nasıl kötü olabilirim ki.
- Esen kal canım, dünyada sadece ikimiz olsaydık keşke. -Franz
- İyi geceler canım ve daha huzurlu bir yaşam! -Franz
- Bir zamanlar şimdi olduğundan çok daha deli doluydum.
- Aman tanrım, nasıl bir hayat ki bu!
- Beklemiyorum artık, her şey sona ermeli.
- beni sevdiğini söylediğin zaman ürküyorum, öte yandan bunu duymadığım takdirde de ölmek istiyorum.
- Pencereyi açıp kendimi dışarıya atmak çok yararlı bir şey gibi görünürdü bana.
- “ Zihnimde sonsuz mektuplar yazdım sana..! “
- Hakiki olan tek şey, her şeyin bittiğine inanmış olmamdı.
- ve ben bir öpücükle bugünleri ve bütün kederli şeyleri unutabilir miyim?
- Sebebini bilmeden acı çekmek insanın ıstırabını ikiye katlar .
- Yorgun değilim, dinlenmiş de değilim ve dahası yerimden kalkmayı beceremedigimi , her şeyden şikayet etmeyi , hatta olası daha kötü şikayetleri bile ima etmeyi sürdürmekteyim.
Felice'ye Mektuplar İncelemesi - Şahsi Yorumlar
kafka'nın felice'ye yazdıkları: Kafka’nın ilk aşkı olarak niteleyebileceğimiz Felice ile ilişkisi, gözlemleyebildiğimiz kadarıyla yaşadığı en netameli ilişki. Max Brod vesilesiyle tanışan ikili, karşılaşmalarından çok kısa bir süre sonra Kafka’nın girişimiyle mektuplaşmaya başlıyor. Kafka, Felice karşısında öyle tutkulu bir sevgiliye dönüşüyor ki Felice’ye neredeyse her gün, hatta bazen aynı gün içinde birkaç tane, bazen “kuşluk vakti”, “ikindi vakti” gibi ayrımlarla mektup yazıyor. Bu mektuplar öyle açıklıkla yazılıyor ki Kafka’nın tuhaf, karanlık ve takıntılı karakterinin yanı sıra içinde bulunduğu durumlara dair de birçok detayı ortaya koyuyor. Bu detayları okurun çeşitli ipuçları takip ederek çıkartmasına gerek kalmıyor. Kafka, tüm bunları Felice’ye betimliyor. Etrafındaki kişileri, onların konuşmalarını, ağlamakta olan bir çocuğu, o sırada çalışmakta olduğu ofiste kendisine yöneltilen soruları dahi Felice’ye not ediyor Kafka. (Neşet Koşan)
Franz Kafka ve Felice Bauer’in 1912’de başlayıp 1917 yılında Kafka’nın aşırı karamsar satırlarıyla sona eren mektuplarını barındıran bir kitap Felice’ye Mektuplar.Felice ve Kafka bu süreçte 2 kez nişanlanmışlar ve mektuplar kesildikten bir süre sonra Felice başkasıyla evlenmiş.Yıllar boyu bu mektupları saklamış ama kendisinin mektupları muhtemelen Kafka tarafından imha edilmiş.Ah Kafka! Ve ayrıca Felice’nin yakın arkadaşı Grete Bloch ile de samimi ve yoğun mektuplaşmalarda bulunmuş Kafka.Zaten ilk nişanı atmalarını tetikleyen bir sebep de bu mektuplardan birinin içeriği. Şimdi mektuplara bakarsak başlangıçta Felice’yi tanımak üzere çokça soru olduğunu,bir günde 2 tane bile yazıldığı ve gelmeyen mektuplarda karamsarlığa gömülen ve sitem dolu bir mektupla cevap yazan bir Kafka görüyoruz.Aynı zamanda kendi yaşam tarzından çok fazla bahsediyor.Günlük uyku ve çalışma düzeni gibi şeylere.Hatta Felice’ye kendini çok yormamasını önerip düzenli egzersiz yapması için bir kitap yolluyor her ne kadar kendi hayatını düzene koyamasa da.Tabi ara ara Kafka’nın kendi içinde aşırı karamsar ve düzensiz mektuplarına da rastlıyoruz,özellikle de son 2-3 mektubunda tüberküloz olduğunu öğrendiğinde satırları tamamen yenilmişlik ve mutsuzluk dolu gibi geldi bana.Fakat Max Brod o dönemde yazdığı mektubunun bir yerinde "Sen mutsuzluğun içinde mutlusun." diyor.Kendisi de toplumun içinde kaybolmuş olduğunu düşünüyor bazı yerlerde. Genel olarak ilişkileri bu mektuplar üzerinden yürüyor.Birkaç kere buluşuyorlar.11 günlük bir tatil de yapıyorlar ve geçen yıllarda Felice,Kafka’ya sağlık problemleri ve edebi olarak iyi geliyor.Kafka,Felice’nin yaptıklarının her ayrıntısıyla ilgilense bile bu çok uzun süren mektuplar ile Felice’ye acı çektirdiği kesin.Fakat çektirdiğinden bir hayli fazlasını kendisi çekiyor.Yine de en iyi eserlerinde etkisi olan bu kadını ve Kafka’yı anlamaya çalışmak çok güzeldi.Ve bir hayli zor... Bir Kafka sever olarak Mektuplar serisini okurken o kadar darlandım ki Felice'ye mektupları yarım bırakmayı bile düşündüm sebebi ise şu; Aşk,sevgi,tutku, bağlılık, hayranlık vs vs uzayıp giden bu muhteşem duygu ikonları serisini abartarak tabiri caizse benim tabirim ile cıvıklaştırması beni son derece rahatsız etti.Her insan sevip sevilmeyi ister bu gayet normal bi durum.Sevildiğinizden emin değilseniz, karşılık alamıyorsanız üstüne birde dayatmanın, diretmenin âlemi yok,yani kısaca zorla güzellik olmaz.Herkesin sevgisine saygı duyuyorum ancak benim en çok takıldığım nokta Franz Kafka'nın mektuplarının yakılmasını vasiyet etmesine rağmen ihma edilmeyip kitap hâline getirilip günümüze kadar gelmiş olması ve belkide asırlar boyunca okunmaya devam eden klasikler arasında yer almaya devam edecek bir kitap hâline getirilmesi oldu. Abartılı bulsam da Kafka klasiği olarak tek bir konuya deyinmeyip bir çok mesaj vermesi,beyin yakması Kafka'nın en sevdiğim özelliği diyebilirim.Aşkını abartılı anlatması haricinde kitab güzeldi beğendim.Okumanızı tavsiye ederim. (Atikenur)
Kafka'nın nişanlısı Felice'ye yazdığı mektuplardan oluşan kitabımız maalesef Milena'ya mektuplarda olduğu gibi yine sadece kendisinin yazdığı mektupları içeriyor. Karşılıklı bir mektuplaşma değil. Kafka mektuplarını ve eserlerinin tümünü kendisi öldükten sonra imha edilmesini vasiyet etmiş ısrar edilmesine rağmen yıllarca Felice mektupları saklamış paylasmamakta direnmiş. Ancak savaş sonrası maddi sıkıntıları oldukça artan Felice sürmekte olan ısrarlara olumlu yanıt vererek mektupları satmıştır. Kafka'nın girişimi ile başlayan bu ilişkide Kafka her gün hatta bazen günde birkaç defa mektup yazıyor. İletişimini mektuplarla sürdüren Kafka'nın tuhaf, takıntılı ve biraz karanlık karakteri, yaşadığı duygular okur tarafından net seçilebiliyor. Çünkü Kafka her anını Felice'ye ince ince betimlemis. 5 yıl süren ilişkileri boyunca da bu durum devam ediyor. Kafka’nın Felice’ye gönderdiği son mektupta yer alan şu ifadeler ise hem Kafka’nın iç dünyasını hem de Felice’yle neden bir türlü bir arada kalmayı başaramadıklarını açıklar nitelikte: “(...) benim anlaşılmaz davranışımdan, her şeyden dolayı mutsuzdun. Bense mutsuz sayılmazdım, kuşkusuz ‘mutluluk’ benim durumum için çok yanlış bir niteleme olurdu.” 16 Ekim 1917 tarihli bu son mektuptan iki ay sonra ise Kafka ile Felice ikinci kez nişan atıp ebediyen ayrılıyorlar. Bir aşka daha şahitlik yapmanın güzelliği ile kapatiyorum sayfaları...Okuyakalın (Canan)
Kitabın Yazarı Franz Kafka Kimdir?
Yahudi bir tüccar aileden gelen, Almancaya da hâkim olan bir yazardı. Kafka'nın en önemli eserlerini, üç romanının (Dava, Şato ve Kayıp) yanı sıra; ortaya koyduğu birçok hikâyeleri oluşturuyor.
Kafka'nın eserlerinin büyük bölümü ancak Kafka'nın ölümünden sonra meslektaşı ve yakın arkadaşı Max Brod tarafından yayımlandı ve bu eserler 20. yüzyılda dünya edebiyatında kalıcı bir etki bıraktı.
1883 yılında Prag'da doğdu. Taşralı Çek proletaryasından gelip zengin bir tüccar konumuna yükselmiş bir baba ile zengin ve aydın bir Alman Yahudi'si annenin çocuğu olan Franz Kafka'nın, içedönük ve huzursuz kişiliğini büyük ölçüde annesine borçlu olduğu söylenir. Ailenin en büyük çocuğu olan Kafka'nın iki erkek kardeşi küçük yaşta hayatlarını kaybettiler. Kız kardeşleri Elli, Valli ve Ottla ise Nazi Almanyası'nın organize ettiği Yahudi katliamı Holocaust'da hayatlarını kaybettiler. Kafka, çeşitli ailevi ve toplumsal sebepler yüzünden çevresine yabancılaşarak büyüdü. Ailesinin Prag'daki Alman toplumuyla kaynaşma çabaları sonucunda Alman okullarında okudu.
1893 yılında öğrenim görmeye başladığı Avusturya Lisesi, yalnızlığını ve kendi içine kapanmasında büyük etken oldu. Çek kökenli bir aileden geldiği halde Almancayı anadili olarak kullandığı için tam bir Çek sayılmayan Kafka'yı, Almanlar da tam anlamıyla kendilerinden görmediler. Ufak yaşlarda da Çekçe konuşan Kafka gittiği Alman okullarının da etkisiyle Almancada ustalaştı.
1901 yılında Altstädter Gymnasium lisesini bitirdikten sonra Prag'daki Karl Ferdinand Üniversitesi'nin Hukuk Fakültesi'ne girdi. Buradaki eğitimi sırasında Alman edebiyatı derslerini takip etmeye başladı. Öğrenciliği sırasında Yiddiş tiyatro çalışmalarında yer aldı ve bu çalışmalara destek verdi. Kafka ilk eseri olan 'Bir Savaşın Tasviri' adlı öyküsünü bu dönemde yazdı.
1902 yılında Max Brod'la tanıştı. Max Brod, Kafka'nın yaşamında önemli rol oynayan isimlerden biri olacaktı.
1906 yılında hukuk öğrenimini doktora ile tamamladı ve bir yıl süren avukatlık stajını yaptı.
1907'de Sigorta Şirketi'nde memur olarak çalışmaya başladı. Gündüzleri sigorta şirketinde sürdürdüğü çalışma hayatının yanı sıra geceleri ölümden bile daha derin bir uykuya benzettiği yazma işine yoğunlaşıyordu. Aynı yıl 'Taşrada Düğün Hazırlıkları' adlı öyküsünü kaleme aldı.
1912 yılında nişanlısı Felice Bauer'le tanıştı. Onunla ilişkisini, üç kez ayrılıp yeniden nişanlanarak,
1919'a kadar sürdürdü. Evlenmemesine neden olarak hastalığını gösteriyordu. Oysa güncesinde evliliği bir burjuva bağı olanak nitelendirmiş ve edebiyat hayatını sürdürebilmesi için yalnızlığa ihtiyacı olduğunu vurgulamıştır. Nişanlısıyla bu ilişkisinden geriye beş yüzün üzerinde mektup kalmıştır. Bunlar, Kafka'nın ölümünden çok sonra 1967'de 'Felice'ye Mektuplar' adıyla yayınlandı.
1917'de Kafka, verem olduğunu öğrendi.
1919 yılında geçirdiği ağır gripten dolayı hastaneye kaldırıldı.
1920 yılında Milena Jesenska ile tanıştı. Mektuplaştığı dört kadın arasında en ciddi ve önemli olan Milena Jesenska'ydi. Milena'yla mektuplaşmaları önce bir arkadaşlık gibi başladı, daha sonra tutkulu bir aşka dönüştü. Fakat Milena evli olduğundan bu mutsuz ve imkânsız ask Kafka'yı derin acılara sürükledi. Mektuplaştıkları üç yıl boyunca sadece iki üç kez görüşebildiler ve bu görüşmeler Kafka'yı üzmekten başka bir işe yaramadı, yine de onun yaratıcılığını olumlu yönde etkilediği rahatlıkla söylenebilir. Daha sonraları edebiyat tarihinin güzide eserlerinden biri sayılacak olan "Milena'ya Mektuplarında Kafka şöyle dile getirir durumunu;
"En çok seni seviyorum diyorum ama gerçek sevgi bu değil sanırım, sen bir bıçaksın, ben de durmadan içimi deşiyorum o bıçakla dersem, gerçek sevgiyi anlatmış olurum belki..."
Milena bu mektupları 1939 yılında yayınlaması için yakın arkadaşı Willy Haas'a verdi ve kendisi 17 Mayıs 1944'te Almanya'da toplama kampında öldü.
1922'de emekli oldu, maddi durumu kötüydü ve sağlığı gittikçe bozuluyordu.
1923`de ailesinin etkisinden kaçmak ve yazmaya yoğunlaşmak için Berlin'e taşındı, orada da Dora Dymant adında bir sevgilisi oldu. Dora, Milena`dan daha şanslıydı Nazi Almanya'sına direndi ve 1952`de Londra'da öldü.
1924 yılı 3 Haziran gecesi, 1917 senesinde kaldırıldığı Viyana yakınlarındaki Keirling sanatoryumunda hayata gözlerini yumdu.
Kafka'nın eserlerinin hepsinde görülen yabancılaşma olgusu, onun kendi yaşamında da belirgin bir biçimde izlenir. Ona göre ne kadar küçük ve basit bir yaşamı olursa o kadar mutlu ve sorunsuz olacaktır. Nazilerin Çekoslovakya'yı işgali sırasında Kafka ile ilgili birçok belge yok edildi. 20 yıl süren dostluklarının sonunda Kafka bütün yazdıklarını ölümünden sonra yakması için Max Brod'a vermişti. Yazdıklarının gereğinden fazla kişisel ve değersiz olduğunu düşünüyordu. Tabii Max onunla ayni fikirde değildi ve Kafka'nın ölümünden sonra, karışık halde bulunan binlerce sayfa metni toplayıp düzenleyerek yayınladı.
Yaşamının ve yapıtlarının ortak yani, Camus'nün dediği gibi, "Her şeyi göstermek ve hiçbir şeyi teyit etmemektir".
Çünkü yaşamayı bir savaş, ama önceden yitirilmiş bir savaş olarak görür. Çünkü bir insan olarak yaşamak ve doğru yolda ilerlemek hemen hemen olanaksızdır.
Franz Kafka Kitapları - Eserleri
- Dava
- Şato
- Dönüşüm
- Milena'ya Mektuplar
- Babaya Mektup
- Mavi Oktav Defterleri
- Ceza Sömürgesi
- Açlık Sanatçısı
- Aforizmalar
- Çin Seddi'nin İnşası
- Amerika
- Akbaba
- Bir Savaşın Tasviri
- Bütün Öyküler
- Günlükler
- Hayvan Öyküleri
- Kovalı Süvari
- Ottla’ya ve Aileye Mektuplar
- Özdeyişler
- Bir Köy Hekimi
- Dava (Çizgi Roman)
- Felice'ye Mektuplar
- Yeni Bulunmuş Mektuplar
- Bir Köpeğin Araştırmaları
- Bir Kardeş Cinayeti
- Küçük Bir Kadın
- Öyküler
- Kafka Öyküler 1
- Kafka Öyküler 2
- Ofis Yazıları
- Üç Uzun Hikaye
- Şarkıcı Josefine ya da Fare Ulusu
- Hayata Yön Veren Sözler
- Ceza Sömürgesi (Çizgi Roman)
- Mutsuzluk
- Kafka
- Yakılmamış Öyküler
- Seçme Eserleri
- Taşrada Düğün Hazırlıkları
- Günlük'ten Seçmeler
- Dönüşüm
- Anlatılar
- Köy Öğretmeni - Ateşçi
- Seçme Yazılar
- Kanun Önünde
- The Sons
- Ateşçi
- İn
- Grete Bloch'a Mektuplar
- Dönüşüm ve Diğer Hikayeler
- Dönüşüm (The Metamorphosis)
- Bir Dostluk
- Kafka'nın Kedisi
- Contemplation
- Günlükler 2
- Gammaz Yürek - Dönüşüm (2 Kitap Birden)
- Yargı
- Vəsiyyət
- Blumfeld: Geçkin Bir Bekar
- Kafkadan Rilkeyə qədər 12 Hekayə
- İmparatordan Bir Haber
- On Bir Oğul
- Kararlar
- Milena'ya Mektuplar, Cilt 2
- Erzählungen
- Dönüşüm
- The Metamorphosis
Franz Kafka Alıntıları - Sözleri
- Hiç eksiğim yok. Kendime muhtacım yalnızca. (Hayata Yön Veren Sözler)
- "Evet, dünyada hâlâ sadakat diye bir şey var." (Amerika)
- Değer vaktinde bilinmeli. (Dönüşüm (The Metamorphosis))
- "İyi kitap en iyi arkadaştır." (Taşrada Düğün Hazırlıkları)
- Oysa biliyorum, uyuyamayacağım. Sana yazmaktan vazgeçtiğim için uyuyamayacağım. (Milena'ya Mektuplar)
- "Yargılama adaletsizlik kokuyordu, infaz da insanlık dışıydı." (Ceza Sömürgesi)
- hiç senin dengin değildim; (Babaya Mektup)
- Adalet rahat olmalı, yoksa terazi sallanır ve adil bir hüküm verilemez. (Dava)
- Keşke varlığımı unutsaydı.. (Açlık Sanatçısı)
- Gittiğim her yerde benden önce bir şairin orada bulunduğunu görüyorum. (Hayata Yön Veren Sözler)
- Kanepeye yatsın, ona kimse dokunmasın, yaşam boyu tavana bakıp dursun, daha ne ister? (Bir Köy Hekimi)
- "Hiç kalıcı ve samimi olmayan insan ilişkileri. Şeytan görsün hepsinin yüzünü!” (Dönüşüm)
- Bizde insanlar şimdiki zamanı yok etmeye bu kadar hazırdır işte. (Akbaba)
- Pek çok şeyin bambaşka olmasını isterdim. (Kafka)
- Evlilik korkusunun bazen, kişinin kendi ebeveynine karşı işlediği günahlarının acısını ileride kendi çocuklarının ondan çıkaracağı yolunda duyduğu endişeden kaynaklandığına dair bir görüş vardır. (Babaya Mektup)
- Dünyanın fakir insanlardan beklediği her şeyi yerine getiriyordu. (Dönüşüm ve Diğer Hikayeler)
- Bırakın, boş sokaklar mutsuz kılacaktır onları, biliyorum. (Anlatılar)
- "Ah" dedi fare, "Dünya daralıyor günden güne. Başlangıçta o kadar genişti ki, korkuyordum, koştukça koşuyor ve nihayet uzakta, sağlı sollu duvarlar görünce mutlu oluyordum; ama bu uzun duvarlar o kadar hızla birbirine yaklaşıyor ki, son odaya gelmişim bile, şu köşede de koşup gireceğim tuzak duruyor." (Kararlar)
- Sizi çok iyi tanımak benim koruma altında olmam anlamına gelmez, sadece sizi önümde numara yapma zahmetinden kurtarır. (Ateşçi)
- Pencereyi açıp kendimi dışarıya atmak çok yararlı bir şey gibi görünürdü bana. (Felice'ye Mektuplar)
Editör: Nasrettin Güneş