diorex
sampiyon

Felsefe 101 - Paul Kleinman Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Felsefe 101 kimin eseri? Felsefe 101 kitabının yazarı kimdir? Felsefe 101 konusu ve anafikri nedir? Felsefe 101 kitabı ne anlatıyor? Felsefe 101 PDF indirme linki var mı? Felsefe 101 kitabının yazarı Paul Kleinman kimdir? İşte Felsefe 101 kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 14.09.2022 22:00
Felsefe 101 - Paul Kleinman Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Paul Kleinman

Çevirmen: Şükrü Alpagut

Orijinal Adı: Psych 101: Psychology Facts, Basics, Statistics, Tests, and More!

Yayın Evi: Say Yayınları

İSBN: 9786050206401

Sayfa Sayısı: 296

Felsefe 101 Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Arka Kapak Yazısı (Tanıtım Bülteninden)

Ders kitapları, felsefenin önemli teorilerini, ilkelerini ve figürlerini filozofları bile çileden çıkaracak kadar sıkıcı metinlere dönüştürebiliyor zaman zaman. Felsefe 101 gereksiz detaylara ve yorucu felsefi kuramlara yer vermek yerine insanın büyüleyici düşünce ve sorgulama tarihinin kapılarını size açıyor; Aristoteles ve Heidegger’den, istenç ve metafiziğe, başka yerde bulamayacağınız yüzlerce ilginç felsefi bilgi ve düşünce sunuyor.

Varoluşçuluğun gizemini mi çözmek istiyorsunuz yoksa sadece Voltaire’in kuşkuculuk hakkındaki düşüncelerini öğrenmek mi? Felsefe 101 merak ettiğiniz tüm soruları yanıtlıyor.

Felsefe 101 Alıntıları - Sözleri

  • Sıklıkla Sokrates’e atfedilen bir söz vardır: “ Sorgulanmamış bir hayat yaşamaya değmez”. Sokrates’in kanısına göre, bir kişinin bilge olması için kendisini anlayabilmesi gerekir.
  • 1. AKIL: Ruhun bir şeyin doğru mu, yanlış mı, gerçek mi, görünüşte mi olduğunu düşünüp anlamaktan ve akılcı kararlar vermekten sorumlu olan kısmı budur. 2. TİN:Ruhun zafer ve onur özlemi çeken tüm arzulardan sorumlu olan kısmı budur. Bir bireyin adil bir tini varsa, tin aklın yol göstermesi için akla baskı yapar. Tinin engellenmesi, öfkeye ve kötü muamele duygusuna yol açar. 3.İŞTAH:Ruhun, en temel derin özlemlere ve arzulara kaynaklık eden kısmı budur. Örneğin, susama ve acıkma gibi şeyler, ruhun bu kısmında bulunabilir. Ne var ki, aşırı yeme ya da cinsel aşırılık gibi gereksiz ve uygunsuz dürtüleri de iştah öne çıkarır.
  • Platon, akılcılığı ve ruha ilişkin anlayışını Devlet’te ve çok bilinen bir diğer diyaloğu Phaidros’ta irdeler. Ruh, Platon’a göre akıl,tin ve iştah olmak üzere üç kısma ayrılabilir.
  • Nietzsche'ye göre, eğer insanoğlu ahlak sahibi olmasaydı, daha sağlıklı bir tür olurdu.
  • Aristoteles, metafiziğe kuvvetle inanan biriydi. Onun "ilk felsefe" olarak adlandırdığı metafizik, birçok bakımdan tüm felsefelerin temelidir. Metafizik, varlığın (oluşun) ve varoluşun mahiyeti üzerine odaklanır; Tanrı'yla, bizim varoluşumuzla, zihin dışında bir dünyanın bulunup bulunmadığıyla, gerçekliğin ne olduğuyla ilgili çok karışık ve derin sorular sorar. Özgün olarak, Aristoteles metafiziği üç dala ayırmıştır ve bunlar günümüzde de metafiziğin ana dalları olmayı sürdürmektedir. Bunlar: 1. Ontoloji: Zihinsel ve fiziksel varlıklar dahil, varlığın ve varoluşun incelenmesi, ayrıca değişimin incelenmesi; varlıkbilim. 2. Evrensel (Tümel) Bilim: İlk ilkeler sayılan mantığın ve akıl yürütmenin, yani muhakemenin incelenmesi. 3. Doğal Teoloji: Tanrı'nın, dinin, maneviyatın ve yaratılışın incelenmesi.”
  • “Dilin Çelişkileri Felsefede, bugün de hâlâ yaygın şekilde tartışılmakta olan en ünlü paradokslardan biri, MÖ dördüncü yüzyılda yaşamış antik Yunan filozofu Miletoslu Eubulides'in adıyla anılır. Miletoslu Eubulides şunu belirtir: "Bir adam yalan söylediğini söylüyor. Söyledikleri doğru mudur, yanlış mı?" Bu soruya nasıl yanıt verilirse verilsin, sonuç her zaman çelişki doğurduğu için problemler ortaya çıkar. Adamın doğruyu anlattığını söylersek, bu onun yalan söylediği anlamına gelir; o zaman da ifadenin yanlış olduğu anlamı ortaya çıkar. Eğer adamın ifadesinin yanlış olduğunu söylersek, bu da onun yalan söylemediği ve dolayısıyla söylediklerinin doğru olduğu anlamına gelir. Bununla birlikte, bir ifadenin hem doğru hem de yanlış olması mümkün değildir.”
  • Elbette ki bu paradoks, gemilerle ilgili bir problem olmanın ötesindedir. Theseus'un gemisi gerçekte kimlikle ve bizi biz yapanın ne olduğuyla ilgilidir. Yıllar geçtikçe biz de kısım kısım değişiriz ve yine de kendimizi aynı kişi olarak görmeye devam ederiz. Kimliğimiz yapımızdan dolayı mı aynıdır? Eğer öyle olsaydı, bir uzvunuzu kaybetmeniz, hatta saçınızı kestirmeniz halinde, siz artık siz olmazdınız. Zihninizden ve duygularınızdan dolayı mıdır? Eğer öyle olsaydı, anılarınızı kaybetmeniz ya da fikrinizi değiştirmeniz halinde, artık kendiniz olur muydunuz? Bizi oluşturan kısımlardan dolayı mıdır? Geçmişimizden dolayı mıdır? Theseus'un gemisi ve kimlikle ilgili içerdiği imalar bugün de hålâ tartışılmaktadır.”
  • “Hobbes'un kanısına göre, insanlar dünyayı birçok farklı şekilde görebilme yeteneğine sahip oldukları için, felsefeyi ve bilimi bir tek doğa gözlemlerine dayandırmak aşırı öznel bir tutumdur. Hobbes, bilimsel ve felsefi sonuçlar çıkarmak için doğaya dayalı tümevarımsal muhakeme yönteminden yararlanan Francis Bacon'ın ve Robert Boyle'un çalışmalarını reddetti. Onun yerine, felsefenin amacının, herhangi bir kişi tarafından dil aracılığıyla gösterilebilen ve herkesçe üzerinde anlaşmaya varılabilen temel kurucu, evrensel ilkelere dayanan bir doğrular sistemi kurmak olduğuna inanıyordu. Hobbes, evrensel ilkelere dayanan bir felsefe arayışında, bir model olarak geometriye yöneldi ve geometrinin ilk evrensel ilke olduğunu iddia etti. Hobbes, geometrinin tümdengelimli muhakemeye başvurduğu için gerçek bilimin modeli olduğu kanısındaydı ve kendi siyaset felsefesini yaratmak için bu tümdengelimli muhakeme kavramını kullandı.”
  • Varoluşcularin kanısına göre, insanlar bu evrene fırlatilip atılmışlardir; dolayısıyla da bilinç değil, bu dünyada var olmak nihai gerçekliktir.
  • Bir nesnenin kimliği, onu oluşturan kısımların toplamıdır.

Felsefe 101 İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Başta okumam gereken kitabı en son okumuşum gibi bir tebessümle bitirdim kitabı. Çünkü felsefe külliyatı bilindiği üzere hem zor, hem de hayli sabır isteyen bir alan. Onlarca kitap okumanız gerekir gerçekten de felsefeyi anlayabilmek için. Bu kitap ise, felsefe nedir, ne değildir'i anlayabilmeniz açısından 3 bin yıllık felsefe tarihinin kısa bir derlemesi ve özeti olması dolayısı ile gerçekten de çok değerli bir kitap. Felsefeye yeni başlayanlar için kesinlikle önerilmeli. Tarihteki en önemli filozof ve felsefi akımlarının en azından ne olduğuna dair kabataslak bir fikre sahip olmanızı ve bundan sonraki felsefe okumalarınıza nasıl devam edebileceğiniz konusunda çok tatmin edici bir yol göstereceğini rahatlıkla söyleyebilirim. Felsefeyi zor ve anlaşılmaz bulanlar mutlaka bu yalın eserden başlasınlar. (Emre Fidel Çelik)

Kitabın kapağına baktığımızda "herkes için felsefe" ve "bir çırpıda idealizm, materyalizm, metafizik" yazdığını görüyoruz. Yani kitap felsefe ile "ilgilenmeyen", ama neymiş yahu şu felsefe diyen okura hitap ediyor. Bunun için bütün felsefe tarihi ve meselelerini yaklaşık 300 sayfaya sığdırmaya çalışmış Kleinman. Benim bu kitabı okuma nedenim de buydu. Daha önce az buçuk bilgi sahibi olduğum konuların daha akılda kalıcı şekilde kısa ifadesini okumak istedim. Fakat kitabı okurken gördüm ki bu "tüketilmek" için yazılmış bir kitap ve felsefeyle ilgilenmeyen insanlara ortamlarda satmak için hap bilgiler veriyor. Çok acımasız bir giriş mi oldu. Öyleyse olumlu yanlarına bir bakalım. Bir felsefe tarihi kitabında tarihsel sırasına göre ve bağlı oldukları ekoller üzerinden filozoflar anlatılır. Fakat tabiri caizse magazine girilmez. Mesela Shopenhauer ile Hegel'in üniversitedeki rekabetini okumazsınız. Bu kitabın bir avantajı bu olmuş. Öte yandan dar vakitte sözlük maddesi gibi okuyarak bilgi edinme imkanı sunuyor. Fakat kapakta yazan "bir çırpıda" iddiası yanıltıcı olabilir. Çünkü öyle bir çırpıda okuyamazsınız. 3-4 sayfada bir konu değiştiği için beyninizden dumanlar çıkabilir. Ben bu yüzden defalarca oturdum kalktım, sinir oldum bir yandan. Ama iyi tarafı bol bol düşünme fırsatım oldu. Bu da eleştirel düşünme pratiği oldu. İyi bir düşünce kitabı düşünceyi sistemli olarak sunar ki böylece bilgi sahibi olursunuz. Kitapta benim en çok canımı sıkan mevzu başlıklar arasında hiç bir bağlantının bulunmayıp öylece boca edilmesi. Malumat yığıntısından ibaret olmuş gibi. Sonuç olarak bence kitabın hedef aldığı "herkesten" iseniz bu kitabı okumayın derim. Gidip Youtube'da video izleyin ya da Wikipedia'da takılın daha iyi. Ortamlarda malumatfüruşluk yapmamış olursunuz. Felsefeden "anlayan" biriyseniz zaten muhtemelen böyle bir kitap hiç ilginizi çekmeyecektir. Benim gibi ikisinin ortasında kalmış biriyseniz o zaman kafanızı toparlamak için işinize yarayabilir. (Antisthenes)

Daha önce hiç felsefe kitabı okumadığım için içerik hakkında fazla yorum yapmayacağım, ancak kitabın iddiası olan "felsefeyi eğlenceli hale getiren, felsefeye giriş kitabı," oluşu hakkında diyeceklerim var. Çok fazla felsefi terim var ve açıklamalar da yetersiz... Kırk tane açıklamasız felsefik terimin yanında, "ayraç" kelimesinin yanına açıklama olarak "parantez" yazılması epeyce tuhaf... Kitabın sonunda sözlük olsa iyi olurdu. Bir de son demişken, dizin çok kısa ve yetersiz. Ha kitabın hiç mi iyi yanı yok, var tabiî ki: Bilgiler özet özet, her ne kadar bazıları üç gram felsefe bilgimle bana bile az gelmiş olsa da, sıkılmadan okunabiliyor, ilgi çekiciler de. (Metehan Selvi)

Felsefe 101 PDF indirme linki var mı?

Paul Kleinman - Felsefe 101 kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Felsefe 101 PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Paul Kleinman Kimdir?

Paul Kleinman New York, White Plains'de büyüdü ve şu anda New York'ta yaşıyor. 2009 yılında Wisconsin Üniversitesi'nden Sanat ve İletişim Sanatları: Radyo, Televizyon ve Film dallarında mezun oldu.

Paul Kleinman Kitapları - Eserleri

  • Psiko 101
  • Felsefe 101

Paul Kleinman Alıntıları - Sözleri

  • Uyum iki ana sebepten ortaya çıkar: İnsanlar ya gruba uymak, orda kendine bir yer bulmak için (normatif etki) ya da grubun daha fazla bilgili ve olayı kendilerinden daha iyi anladıklarına inandıkları için uyum gösterirler. (Psiko 101)
  • Adler, kişinin davranışlarının arkasındakı itici güçlerin, adına üstünlük dediği kişisel kazanç arzusu ve yine adına başarı dediği toplumsal yarar arzusu olduğuna katı bir şekilde inanıyordu. Tüm insanlar küçük, hassas ve yetersiz bir bedenle dünyaya gelir, bu yüzden aşağılık kompleksi geliştiririz ve bu duyguların üstesinden gelmek için çaba gösteririz. Üstünlük çabası içerisinde olan insanlar başkalarını pek düşünmezler, sadece kendi menfaatlerine yoğunlaşırlar ve bu yüzden psikolojik olarak sağlıksızdırlar. Başarı çabasi içerisinde olan insanlar ise bunu kendi kimliklerini kaybetmeden, tüm insanlık için yaparlar ve bu yüzden psikolojik olarak sağlıklıdırlar. (Psiko 101)
  • Kişi, hayatın kendi istediği şekilde süremeyeceğini kabul etmelidir. Hayatın kendi istediği yönde gitmesi için herhangi bir mecbur kılıcı neden yoktur. Aynı zamanda hayatın zaman zaman tatsızlaşmakla birlikte tümüyle kötü ve dayanılmaz olmadığını kabul etmelidir. (Psiko 101)
  • Nietzsche'ye göre, eğer insanoğlu ahlak sahibi olmasaydı, daha sağlıklı bir tür olurdu. (Felsefe 101)
  • Platon, akılcılığı ve ruha ilişkin anlayışını Devlet’te ve çok bilinen bir diğer diyaloğu Phaidros’ta irdeler. Ruh, Platon’a göre akıl,tin ve iştah olmak üzere üç kısma ayrılabilir. (Felsefe 101)
  • “Hobbes'un kanısına göre, insanlar dünyayı birçok farklı şekilde görebilme yeteneğine sahip oldukları için, felsefeyi ve bilimi bir tek doğa gözlemlerine dayandırmak aşırı öznel bir tutumdur. Hobbes, bilimsel ve felsefi sonuçlar çıkarmak için doğaya dayalı tümevarımsal muhakeme yönteminden yararlanan Francis Bacon'ın ve Robert Boyle'un çalışmalarını reddetti. Onun yerine, felsefenin amacının, herhangi bir kişi tarafından dil aracılığıyla gösterilebilen ve herkesçe üzerinde anlaşmaya varılabilen temel kurucu, evrensel ilkelere dayanan bir doğrular sistemi kurmak olduğuna inanıyordu. Hobbes, evrensel ilkelere dayanan bir felsefe arayışında, bir model olarak geometriye yöneldi ve geometrinin ilk evrensel ilke olduğunu iddia etti. Hobbes, geometrinin tümdengelimli muhakemeye başvurduğu için gerçek bilimin modeli olduğu kanısındaydı ve kendi siyaset felsefesini yaratmak için bu tümdengelimli muhakeme kavramını kullandı.” (Felsefe 101)
  • Daha sonra kişi kendinin farkına varır ve sürekli olarak kendi davranışlarını değerlendirmeye başlar. Bu farkındalık durumu kişinin kendisiyle ilgili olumsuz duygularını besler. (Psiko 101)
  • Aristoteles, metafiziğe kuvvetle inanan biriydi. Onun "ilk felsefe" olarak adlandırdığı metafizik, birçok bakımdan tüm felsefelerin temelidir. Metafizik, varlığın (oluşun) ve varoluşun mahiyeti üzerine odaklanır; Tanrı'yla, bizim varoluşumuzla, zihin dışında bir dünyanın bulunup bulunmadığıyla, gerçekliğin ne olduğuyla ilgili çok karışık ve derin sorular sorar. Özgün olarak, Aristoteles metafiziği üç dala ayırmıştır ve bunlar günümüzde de metafiziğin ana dalları olmayı sürdürmektedir. Bunlar: 1. Ontoloji: Zihinsel ve fiziksel varlıklar dahil, varlığın ve varoluşun incelenmesi, ayrıca değişimin incelenmesi; varlıkbilim. 2. Evrensel (Tümel) Bilim: İlk ilkeler sayılan mantığın ve akıl yürütmenin, yani muhakemenin incelenmesi. 3. Doğal Teoloji: Tanrı'nın, dinin, maneviyatın ve yaratılışın incelenmesi.” (Felsefe 101)
  • Pragnanz Yasası, nesneleri olabildikleri en basit şekilde gördüğümüzü söyler. Kelime anlamı ise güzel görünüş anlamına gelir. (Psiko 101)
  • Sıklıkla Sokrates’e atfedilen bir söz vardır: “ Sorgulanmamış bir hayat yaşamaya değmez”. Sokrates’in kanısına göre, bir kişinin bilge olması için kendisini anlayabilmesi gerekir. (Felsefe 101)
  • Antisosyal davranışın ardında, kişi diğer insanlardan uzak durduğunda, onların kendisini incitemeyeceği düşüncesi yatar. (Psiko 101)
  • Syzygy, aynı zamanda kutsal çift olarak da bilinir ve bütünlüğü, birleşmeyi ve tamamlanmış hissini temsil eder. (Psiko 101)
  • Varoluşcularin kanısına göre, insanlar bu evrene fırlatilip atılmışlardir; dolayısıyla da bilinç değil, bu dünyada var olmak nihai gerçekliktir. (Felsefe 101)
  • Elbette ki bu paradoks, gemilerle ilgili bir problem olmanın ötesindedir. Theseus'un gemisi gerçekte kimlikle ve bizi biz yapanın ne olduğuyla ilgilidir. Yıllar geçtikçe biz de kısım kısım değişiriz ve yine de kendimizi aynı kişi olarak görmeye devam ederiz. Kimliğimiz yapımızdan dolayı mı aynıdır? Eğer öyle olsaydı, bir uzvunuzu kaybetmeniz, hatta saçınızı kestirmeniz halinde, siz artık siz olmazdınız. Zihninizden ve duygularınızdan dolayı mıdır? Eğer öyle olsaydı, anılarınızı kaybetmeniz ya da fikrinizi değiştirmeniz halinde, artık kendiniz olur muydunuz? Bizi oluşturan kısımlardan dolayı mıdır? Geçmişimizden dolayı mıdır? Theseus'un gemisi ve kimlikle ilgili içerdiği imalar bugün de hålâ tartışılmaktadır.” (Felsefe 101)
  • Bir çocuk ne söylüyorsa onu kast ediyordur. (Psiko 101)
  • 1. AKIL: Ruhun bir şeyin doğru mu, yanlış mı, gerçek mi, görünüşte mi olduğunu düşünüp anlamaktan ve akılcı kararlar vermekten sorumlu olan kısmı budur. 2. TİN:Ruhun zafer ve onur özlemi çeken tüm arzulardan sorumlu olan kısmı budur. Bir bireyin adil bir tini varsa, tin aklın yol göstermesi için akla baskı yapar. Tinin engellenmesi, öfkeye ve kötü muamele duygusuna yol açar. 3.İŞTAH:Ruhun, en temel derin özlemlere ve arzulara kaynaklık eden kısmı budur. Örneğin, susama ve acıkma gibi şeyler, ruhun bu kısmında bulunabilir. Ne var ki, aşırı yeme ya da cinsel aşırılık gibi gereksiz ve uygunsuz dürtüleri de iştah öne çıkarır. (Felsefe 101)
  • Onun yapısal kişilik modeli, kişiliği ve insan zihnini 'id, ego ve süperego' olmak üzere üç farklı bölüme ayırarak zihnin nasıl çalıştığını izah eder. (Psiko 101)
  • “Dilin Çelişkileri Felsefede, bugün de hâlâ yaygın şekilde tartışılmakta olan en ünlü paradokslardan biri, MÖ dördüncü yüzyılda yaşamış antik Yunan filozofu Miletoslu Eubulides'in adıyla anılır. Miletoslu Eubulides şunu belirtir: "Bir adam yalan söylediğini söylüyor. Söyledikleri doğru mudur, yanlış mı?" Bu soruya nasıl yanıt verilirse verilsin, sonuç her zaman çelişki doğurduğu için problemler ortaya çıkar. Adamın doğruyu anlattığını söylersek, bu onun yalan söylediği anlamına gelir; o zaman da ifadenin yanlış olduğu anlamı ortaya çıkar. Eğer adamın ifadesinin yanlış olduğunu söylersek, bu da onun yalan söylemediği ve dolayısıyla söylediklerinin doğru olduğu anlamına gelir. Bununla birlikte, bir ifadenin hem doğru hem de yanlış olması mümkün değildir.” (Felsefe 101)
  • Bir nesnenin kimliği, onu oluşturan kısımların toplamıdır. (Felsefe 101)

Yorum Yaz