Felsefe Tarihi - Macit Gökberk Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Felsefe Tarihi kimin eseri? Felsefe Tarihi kitabının yazarı kimdir? Felsefe Tarihi konusu ve anafikri nedir? Felsefe Tarihi kitabı ne anlatıyor? Felsefe Tarihi PDF indirme linki var mı? Felsefe Tarihi kitabının yazarı Macit Gökberk kimdir? İşte Felsefe Tarihi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Macit Gökberk
Yayın Evi: Remzi Kitabevi
İSBN: 9789751401564
Sayfa Sayısı: 431
Felsefe Tarihi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Felsefe öğretileri, içten bağlantıları ve kültür ortamı ile filozofun kişiliğine olan ilgileri bakımından gösterilmek istenmiş; felsefe tarihinin, çeşitli öğretiler arasındaki yakınlıklar ya da karşıtlıklar içinden geçen ritmi belirtmeye çalışmıştır."Felsefe Tarihi", Türkiye felsefe kitaplığının en çok başvurulan, en çok aranan temel yapıtlarından biridir. Üçüncü ve dördüncü basımları için yazarınca başından sonuna yendien gözden geçirilmiş, Türkçe'nin son gelişmelerine uyularak, dili daha arılaştırılmıştır.
Felsefe Tarihi Alıntıları - Sözleri
- "Her şey kader tarafından belirlenmiş olsaydı, hiçbir şey elimizde olmazdı; birtakım şeyler elimizde olduğuna göre, her şey kader tarafından belirlenmiş değildir." [Karneades, M.Ö 200'ler]
- "İnsanın ahlakça değerinin ölçüsü, düşünüşüdür."
- Spinoza için, bir şeyleri iyidir diye elde etmek istemeyiz, bu şeyleri elde etmek istediğimiz için onlara iyi deriz
- Aperion:sınırı olmayan&sonsuz ilk madde.
- Yunanlılar, doğruya ve bilgiye, doğrunun ve bilginin kendisi için yönelmiş olan bir bilimin, bir felsefenin ilk yaratıcılarıdır.
- Bugün bildiğimiz anlamdaki felsefeyi ilk olarak ortaya koyan, yaratan eski Yunanlılar olmuştur.
- Hiç kimse bile bile kötülük işlemez, kötülük bilginin eksikliğinden ileri gelir. Sokrates
- "Hiç'ten hiçbir şey meydana gelmez." Aristoteles
- Kültür tarihinin enerjisi, örneğin bir siyasi tarihinkine göre, çok daha sürekli, çok daha dayanıklıdır. Bir devlet, hiç olmazsa dışarıdan görüldükte, belli bir yılda yıkılıp ortadan çekilebilir; ama geçmiş, aşılmış düşünüşler anılarda daha uzun zaman yaşamlarının sürdürürler. Siyasi tarihte hiç de seyrek olmayan hızlı ve temelli devrimleri kültür tarihinde pek bulamayız.
Felsefe Tarihi İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Ahmet Cevizci' nin felsefe tarihi kadar kapsamlı olmasa da felsefe tarihi öğrenmek için gayet makul bir kitap. 20. yüzyıl felsefesine değinilmemesi kötü olmuş ama gayet doyurucu, akıcı ve güzel bir kitap. (şinasi türmüş)
Bilal Günaydın, Felsefeye devam ediyor gibi: Yazarın okuduğum ilk kitabıydı. Yazım dili noktasında sıkıntı çektim. Kitap ilk defa 1961 yılında basılmış. Yazarın kitapta şöyle bir ifadesi var: “Kitapta, on beş yıldan beri derslerimde denediğim Türkçenin yeni gelişmelerine uyan bir dil kullanılmıştır. Bu bakımdan bulunacak tutarsızlıklar, aksaklık ve başarısızlıklar, sırf benim olanlar bir yana, bir kültür dili olmak yolunda henüz kendisini arama durumunda olan Türkçeye de bağışlanmalıdır.” Yazara tabi ki kızacak değilim. Haddim de değil. Ama kitapta birçok yabancı kelime vardı. Türkçesi yok. Direkt orijinal haliyle kullanmış. Bunun sebebinin de kitabı yazdığı dönemde henüz Türkçe’de o kelimenin karşılığının olmaması diye düşünüyorum. Eğer varsa ve bunu öyle kullandıysa o ayrı tabi. Ama bu kelimeler cidden çok fazlaydı. Okurken zorlandığım yerler oldu. Neredeyse 60 sene önce yazılmış kitabın dilini günümüz Türkçesine göre neden gözden geçirmemişler anlamıyorum. Onun dışında kitap anlaşılırdı. Tabi felsefe alt yapımın yettiği kadar anlayabiliyorum. Kitaptan çok kısa bahsetmek isterim. Kitap İlk Çağ Felsefesinden başlıyor ve bunu Yunan Felsefesinden başlatıyor. Ama öğrendiğim çok ilginç bir detay var. Yunanlılar öncesinde Doğu felsefesinden etkilenmişlerdir. Seyahatler ederek, ticaret yaparak vs derken onların felsefelerinden etkilenmişlerdir. Doğu felsefesi daha çok yararcı bir sistem üzerinde durmuştur. Hatta buna sistem de denemez. Bu alıntıda dediği gibi gonderi/82937732 gereksinim doğrultusunda hareket etmişler ama bir sistem çerçevesinde ilerlememişlerdir. Yazara göre felsefe tarihinin Yunanlılardan başlanmasının sebebi felsefeyi bir sisteme oturtmaya çalışmaları üzerinedir. Dertleri felsefe yaparken sorgulamanın yanında aynı zamanda doğru sonuca gitmektir. Anlam arayışlarını hep bir sistem üzerine oturtmaya çalışmışlardır. Yeri gelmiş doğadan yeri gelmiş, sudan, ateşten, havadan faydalanıp çıkarımlar yapmaya çalışmışlardır. Bu yüzden felsefe tarihinin Yunanlılardan başlatılması daha uygunmuş gibi duruyor. En azından okuduğum 2 kitap da öyle yapmış. İleride başka bir kaynakta farklı bir bilgiye rastlar mıyım bilemiyorum. Kitapta felsefenin tanımını, kapsamını, gelişimini girişte kısaca anlattıktan sonra doğa felsefesine giriş yapıyor ve Thales’i anlatıyor. Bilinen ilk felsefeci olan Thales güneş tutulmasını tahmin edip, ünlenmiş bir adamdır. Thales ile başlayan bu ilk Çağ felsefesi sırasıyla Hellenizm – Roma Felsefesi, Orta Çağ Felsefesi, Renaissance Felsefesi ( Rönesans, bahsettiğim kelimelerden bir tanesi ), 17. Yüzyıl Felsefesi, 18.yüzyıl Aydınlanma Felsefesi, Kant ve Alman İdealizmi, 19.yüzyıl felsefesi şeklinde ilerliyor ve en son Herbert Spencer’i anlatıp bitiriyor. Kitaptan neler öğrendiğime gelirsek çok muazzam bilgiler edindiğimi söyleyebilirim ama bunu da alt yapım kadar anlayabiliyorum. Henüz düşünürleri birbirleriyle kıyaslayacak durumda değilim. Örneğin Sokrates’in hiç bir şey yazmadığı ama sürekli olarak yaşadığı yerdeki insanlarla tek tek konuşup, yanlış yolda olduklarını anlattığını, Platon’un bunları yazdığını ve kayıt ettiğini öğrenirken, Platon’un bile tam sistemsel bir çalışma yürütmediğini öğrendim. Her düşünür, bir önceki hocasından bir şeyler öğreniyor ve kimisi bunun üstüne koymayıp, sistemi bozmuyor. Kimisi yanlışları fark edip yeni bir şeyler üretiyor. Örneğin Aristoteles Platon’dan eğitim almış ama ondan daha iyi bir sistem oturtmuş. Ünü Platon’u da geçmiştir. Kitabın birçok yerinde Aristoteles’in etkisi sürerken bunu yapması mümkün değildi diye geçen düşünürler hakkında yorumlar geçiyor. Aralarında yüzyıllar olmasına rağmen halen Aristoteles’in konuşulması, sisteminin devam etmesi muazzam bir şeymiş. Bugün mantığın kurucusu olan bu adamı şu an felsefe tarihinden çıkarmaya çalışsalar birçok sistem patlak verirken, birçok filozof da ortada kalır. Kitaptaki filozofların en çok hoşuma giden özelliği ise birbirlerinin sistemlerini yoğun olarak eleştirip, üzerine koymalarıdır. Hiç yetinmeyi bilmiyorlar. Bu yeterlidir demiyorlar. Sürekli bir yenilik, sorgulama hali içindeler. Tabi hepsi böyle yapmıyor ama bunu böyle yapmaya çalışan oldukça fazla düşünür var. Bunun dışında söyleyeceğim çok fazla bir şey yok. Felsefe öğrenmeye çalışıyorum. Hayatı anlamlandırmak, cevaplar bulmak için buna ihtiyaç duyuyorum. Asıl hedefim din felsefesi üzerine yoğunlaşmak olduğu için bu yolu seçtim. Süreç henüz istediğim gibi gitmiyor. Ama ben bir felsefeci değilim. Tamamen alanım dışında okumalar yapıyorum. Pes edecek değilim. Kurcalamaya, anlamaya çalışmaya devam edeceğim. Benim gibi alanı dışında okumalar yapan birine bu kitabın bu basımını önermem. Varsa günümüz Türkçesine göre yeni baskısını tercih etmesi gerekiyor. İncelemeyi sonuna kadar okuyanlara teşekkür ediyorum. İyi okumalar dilerim. (Bilal Günaydın)
yazar/i14667 hocamız'ın emeğine sağlık. Felsefe ile ilgili önemli bir kaynak sağlamış bizlere. Felsefe kitapları özelinde düşündüğümüzde 'Felsefe Tarihi' gayet sade ve anlaşılır bir dile sahip. Eserin hazır böyle bir dili varken eserde Arap felsefesinin de olmasını, Yine Eserin 'Kant ve Alman İdealizmi' kısmı ile '19.yy felsefesi' kısmının daha detaylı anlatılmasını isterdim. Teşekkürler yazar/i14667 (Adem Kozan)
Felsefe Tarihi PDF indirme linki var mı?
Macit Gökberk - Felsefe Tarihi kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Felsefe Tarihi PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Macit Gökberk Kimdir?
Macit Gökberk (1908; Selanik - 1993; İstanbul), felsefe dilinin yalınlaşması, terim karmaşasının giderilmesi ve kavramların sınırlanması alanlarında önemli çalışmalarda bulunan tanınmış Türk felsefecisidir.
Kurtuluş Savaşı komutanlarından Şükrü Naili Gökberk ile eşi Nazire Hanım’ın oğlu Macit Gökberk, 1908'de Selanik’te doğdu.
İstanbul Erkek Lisesi’nden mezun olduktan sonra 1932’de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümünü Platon’un Theaitetos Diyaloğu üzerindeki bir çalışmasıyla bitirdi. Aynı yıl bu bölüme asistan oldu ve Hans Reichenbach’ın Logik adı altında verdiği dersleri Türkçe’ye aktardı.
1935 yılında doktora çalışmaları için Berlin Üniversitesi’ne gitti. 1940 yılında Prof. Eduard Spranger’in yanında Hegel ve Auguste Comte’da Toplum Kavramı adı teziyle doktorasını verdikten sonra Türkiye’ye döndü ve İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’ndeki görevine devam etti. Aynı bölümde önce doçent(1941), daha sonra da profesör(1949) oldu. 1978 yılında emekliye ayrıldı.
Gökberk’in çalışmaları felsefe tarihi ile dil ve bilgi sorunu olmak üzere iki konuda yoğunlaşmıştır. Felsefe tarihi ile ilgili çalışmalarını topladığı Felsefe Tarihi adlı yapıtı bir Türk felsefecisi tarafından kaleme alınmış ilk kapsamlı felsefe tarihidir.
Anadolu-Yunan felsefesinden yola çıkarak 18. yüzyıl Aydınlanmasına, özellikle de Kant ve Hegel’e uzanan çalışmalarında Hegel’in devlet felsefesi, Kant ve Herder’in tarih anlayışları başlıca odağı oluşturur. Herder’le Kant’ın tarih sorununa getirdikleri çözümü Kant ile Herder’in Tarih Anlayışları adlı yapıtında, Hegel’le ilgili çalışmalarını da Felsefe Arşivi dergisinde yer alan Hegel’in Devlet Felsefesi ve Hegel Felsefesi-Yaşayan Yönleriyle adlı yazılarında sergilenmiştir.
Dil konusunun Gökberk’in felsefe anlayışı içinde özel bir yeri vardır. Düşüncenin üretilmesinde başlıca kaynak olan dil, onu kullananlardan bağımsız değildir; uygarlığın gelişimi ile değişir, kendi kendini yeniler. Gökberk dil ile ilgili bu düşüncelerini Değişen Dünya, Değişen Dil adlı bu yapıtında toplamıştır.
Bu arada felsefe dilinin sadeleşmesi, Türkçe felsefe terimlerinin kurulması, kavramların sınıflandırılması yolunda uğraş vermiştir. 1942 yılında henüz bir öğrenci iken ilk Türk Dil Kurultayı’nı izleyen Macit Gökberk, 1954-1960 ve 1969-1976 yılları arasında Türk Dil Kurumu Başkanlığı yapmıştır.
Macit Gökberk 15 Ağustos 1993 günü İstanbul’da öldü.
Her yıl felsefe ve deneme yazıları alanında Gökberk ailesi ve Türkiye Felsefe Kurumu tarafından anısına Macit Gökberk Felsefe Ödülü verilir.
Macit Gökberk Kitapları - Eserleri
- Felsefe Tarihi
- Aydınlanma Felsefesi, Devrimler ve Atatürk
- Değişen Dünya Değişen Dil
- Felsefenin Evrimi
- Kant ve Herder'in Tarih Anlayışları
Macit Gökberk Alıntıları - Sözleri
- Aklımızın geliştirdiği soyut- matematik kavramlar, cansız doğaya şaşılacak gibi uyuyorlar. Buna karşılık, “canlı varlığın”, “hayatın” ne olduğunu, organik kimyanın bütün ilerlemelerine karşın, bugün ilkçağ filozoflarından pek de daha iyi bilmiyoruz.. (Değişen Dünya Değişen Dil)
- "Yarınki Türk zekasını karartan bu durumdan nasıl sıyrılacağız? Bunun iki yolu var: Geriye giderek: Bugünkü, kimimizin ayakta tutmak için direndiği, karma dili kökleri ile bütün bir sistem olarak kavramak -bunun için de bu dilin birer temeli olan Arapça ile Farsça'yı okullarımıza yeniden koymak- veya ileriye giderek Dilimizi, kendi öz malımız olan, doğrudan doğruya yaşayıp anladığımız değerlerden kurmak, kısaca, Türkçeyi, sözün dar anlamıyla, anadilimize dayatmak. " (Değişen Dünya Değişen Dil)
- Çünkü Tanrı gibi, ruh gibi duyularüstü olan kavramların nesnel varlıkları yoksa bunlar kanıtlanamaz da... Bu anlayıştan ruhun ölmezliği, Tanrı’nın varlığı, sonsuzluğu vb. bütün deneyüstü konular -Hıristiyanlık inancını taşıyan bu temel dogmalar- artık bilinemez olmuşlardır. Bunlara ancak inanılır. Gerçek olan, yalnız tek tek nesnelerdir, bireylerdir. Bunları da deney ile bildiğimize göre, her türlü bilginin kaynağı deneylerdir. Böylece, deneyleri akılla değerlendiren felsefenin dini desteklemek, kanıtlamak işini göremeyeceği anlaşıldığından, felsefe dine hizmetten azat edilip kendi yolunda yürümeye başlayacaktır. (Aydınlanma Felsefesi, Devrimler ve Atatürk)
- Tarih, tuttuğu doğrultudan ayrılanların üstünden acımasızca gelip geçer. (Aydınlanma Felsefesi, Devrimler ve Atatürk)
- Dinin akılla kavranamayacak gizleri var; bunlara ancak inanılabilir. (Felsefenin Evrimi)
- İnsan özgür doğar, ama kendisini hep birtakım zincirlerle bağlanmış bulur. (Felsefenin Evrimi)
- "Hiç'ten hiçbir şey meydana gelmez." Aristoteles (Felsefe Tarihi)
- Denebilir ki, Dil Devrimi Atatürk devrimlerinin en başarılı olanlarından biridir. Bu devrimlerin karşısında olanların, halkın çağdaşlaşmasını, aydınlanmasını istemeyenlerin, Türk dil devrimine karşı duydukları düşmanlığın başlıca nedeni burada, onun bir Atatürk devrimi olarak başarısında aranabilir. (Aydınlanma Felsefesi, Devrimler ve Atatürk)
- Yunanlılar, doğruya ve bilgiye, doğrunun ve bilginin kendisi için yönelmiş olan bir bilimin, bir felsefenin ilk yaratıcılarıdır. (Felsefe Tarihi)
- Kültür tarihinin enerjisi, örneğin bir siyasi tarihinkine göre, çok daha sürekli, çok daha dayanıklıdır. Bir devlet, hiç olmazsa dışarıdan görüldükte, belli bir yılda yıkılıp ortadan çekilebilir; ama geçmiş, aşılmış düşünüşler anılarda daha uzun zaman yaşamlarının sürdürürler. Siyasi tarihte hiç de seyrek olmayan hızlı ve temelli devrimleri kültür tarihinde pek bulamayız. (Felsefe Tarihi)
- "... Düşününüz ki, bir ulusun yüzde onu, yirmisi okuma yazma bilir, yüzde sekseni, doksanı bilmez. Bu bir ayıptır, bundan insan olanların utanması gerekir" (Aydınlanma Felsefesi, Devrimler ve Atatürk)
- Aperion:sınırı olmayan&sonsuz ilk madde. (Felsefe Tarihi)
- "Yüzyıllar boyunca düşünme ve değerlendirmede başta gelen otoriteler, din ve gelenekti. Bundan böyle bunlar da eleştiren akıl ile ele alınacaktı." (Aydınlanma Felsefesi, Devrimler ve Atatürk)
- Eğer insanda toplumsallaşmaya direniş olmasaydı, insanlar Arkadya çobanları gibi yaşayacaklardı; bu çatışkısız, kendi kendine yeten cennet durumunda da bütün yetenekler gelişmeden, çekirdek durumunda kalacaktı. (Kant ve Herder'in Tarih Anlayışları)
- “Bilmek, egemen olmaktır..” (Değişen Dünya Değişen Dil)
- Dil, bir yandan zihnin bir anlatma aracıdır, öbür yandan da zihni yoğuran bir şeydir.. (Değişen Dünya Değişen Dil)
- "İnsanın ahlakça değerinin ölçüsü, düşünüşüdür." (Felsefe Tarihi)
- "Din, kurnaz devlet adamlarının halkı itaat altında bulundurmak için uydurdukları bir kurumdur" (Aydınlanma Felsefesi, Devrimler ve Atatürk)
- Bir kimse kendisini yenene köle olur. Ve kuşkusuz, bir tutkunluğun kölesi olmaktansa bir adamın kölesi olmak evlâdır. (Felsefenin Evrimi)
- "Yasaları çokluk, zayıf adamlar yapar. Bunun için de onları kendilerine ve yalnız kendi çıkarlarına uydururlar." (Kallikles) (Kant ve Herder'in Tarih Anlayışları)