Filistin Dramı'nın Düşündürdükleri - Kadir Mısıroğlu Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Filistin Dramı'nın Düşündürdükleri kimin eseri? Filistin Dramı'nın Düşündürdükleri kitabının yazarı kimdir? Filistin Dramı'nın Düşündürdükleri konusu ve anafikri nedir? Filistin Dramı'nın Düşündürdükleri kitabı ne anlatıyor? Filistin Dramı'nın Düşündürdükleri PDF indirme linki var mı? Filistin Dramı'nın Düşündürdükleri kitabının yazarı Kadir Mısıroğlu kimdir? İşte Filistin Dramı'nın Düşündürdükleri kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Kadir Mısıroğlu
Yayın Evi: Sebil Yayınevi
İSBN: 9789755800158
Sayfa Sayısı: 208
Filistin Dramı'nın Düşündürdükleri Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Kadim ve mübarek bir İslam beldesi olan “Filistin” in elli yıldan beri maruz bulunduğu itsaf (jenosit) menhus Yahudi emellerini anlamak ve doğru teşhis etmek için en zengin bir müşahede yekunu teşkil etmektedir. Elinizde tuttuğunuz eser bu teşhisle birlikte yaygın bir zehab olan “Arab İhaneti” arugalatası ve son günlerin eseri “Büyük Ortadoğu Projesi” ni tarihi vakıaların ışığı altında ve müslümanca tarihi vakıaların ışığı altında ve müslümanca değerlendirmektedir.
Filistin Dramı'nın Düşündürdükleri Alıntıları - Sözleri
- yahudiler lâstik gibidir, her tarafa uzarlar.
- Osmanlı Devleti, İslâm’ı öylesine büyük bir samimiyet ve dirâyetle temsil etmiştir ki, bütün Dünya’da “Türk” ve “İslâm” kelimeleri eşit mânâda telâkkî olunmuştur. Batı Âlemi’ne giden bir kimse, Arap da olsa Türk olarak isimlendirilmiştir.
- İslâm Âleminin bugünkü perişanlığının asıl sebebi başsızlıktır.
- 1957 yılında rahmetli Adnan Menderes, İstanbul’da bir îmâr hareketine girişmiş, meydanları genişletmiş, yeni caddeler açmıştı. Genişletilmek istenen meydanlardan biri de Karaköy’dü. Burada bugünkü Tatlıcılar müessesesinin bulunduğu yerde iki katlı, minyon, çinko kaplı kadîm bir câmî vardı. O, yıkılıp yok edildi. Fakat, onun önünde, sâhil tarafındaki Ziraat Bankası yıkılamadı. Hattâ Ziraat Bankası’nı tâkîben, rıhtım istikâmetinde bir binâ yıkıldığı hâlde (şimdi yeniden yapıldı) Ziraat Bankası tek başına ve ortada uzun müddet sağı-solu boş olarak ortada kaldı. Menderes, bu binâyı yıkmaya muvaffak olamadı. Çünkü, bu binânın balkonunda Hıram Usta’nın elinde çekiç bulunan devâsa bir heykeli vardır. Galata köprüsünden bakıldığında, ayan beyan görülen, dört-beş metre boyundaki bu heykel sebebiyle bu binânın yıkılamamış olduğunu acabâ bir bilen var mıdır? Üstelik bu heykelin oraya Osmanlılar zamanında dikilebilmiş olduğunu da düşünürsek, masonluğun Türkiye’deki gücünü anlayabiliriz.
- Bize ne oluyor ki, bir Şerif Hüseyin’i dilimize dolayarak bütün Arapları ihânetle ithâm etmeye devâm ediyoruz. Burada bir düşman parmağı olduğundan aslâ şüphe edilemez.
- Bir Alman’ın olsa olsa altın bir evlilik yüzüğü vardır. Alman kadınları, bizim gelinlerimiz gibi boğazlarına liraları dizseler, kollarını bileziklerle donatsalar; kocaları onları bir psikiyatrist doktora götürür. Bunun mânâsı da, ülkeye giren her gram altının devlet tarafından satın alınması ve Alman parasının takviyesine medâr olmasıdır.
- Meşhur Mao, Filistin’deki kargaşa sebebiyle haberdâr olduğu Yahudiler’in orada ne kadar bir topluluk olduklarını merak etmiş. Kendisine Filistin’de iki buçuk milyon yahudi olduğu söylenince: “–Aaa! Hangi otelde kalıyorlar?” diye sormuştur.
- Milletler için asıl ehemmiyetli maddî sükût ve yükselişler değil, mânevî sükût ve yükselişlerdir. Çünkü madde sahasında sür’at fazladır. En fakir bir memlekette âniden zûhur eden meselâ bir petrol o memleketi bir günde servete boğabilir. Bunun aksi de mümkündür. Fakat mânevî kayıpların telâfisi ve bir milletin sükût eden ahlâk ve mâneviyâtının yeniden yükseltilmesi gayretli, ferâsetli ve sabırlı çalışmalarla uzun zamana mütevakkıftır.
- Yahudiler lâstik gibidir, her tarafa uzarlar.
- yahudiler sadece Osmanlı Devleti’nin yıkılışında âmil olmamışlar, onun yerine geçen Türkiye Cumhuriyeti’nin de gelecekte Âlem-i İslâm üzerinde müessir bir rol oynama imkânını elinden alabilmek için her çareye başvurmuşlardır. Onlar vasıtasıyla gerçekleşen Hilâfet’in ilgâsı, bugünkü Türkiye’nin tarihî şahsiyetiyle Batı arasında rotasını şaşırmış bir gemi gibi sağa-sola savruluşunun ve İslâm Dünyası’nda başsızlığın tevlîd eylediği fâciaların bir numaralı âmilidir. Tabiatıyla Filistin dramının da...
- PKK, Kürt görünüşlü bir Ermeni harekâtıdır. Abdullah Öcalan’ın anası da, babası da mâhud Ermeni katliâmından bakiye birer Ermeni yetimidir. Güneydoğu’da Ermeni sekene (oturanlar) mevcud olmadığından onların davası ancak Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girmesiyle gerçekleşebilecek bir keyfiyettir. Çünkü bu takdirde AB’ye dâhil ülkelerde yaşayan takrîben 4 milyon Ermeni, AB’yi kuran “Roma Andlaşması”nın mahsûs maddesine istinâden gelip Güneydoğu’da arâzi satın alabilecek ve orada yerleşebileceklerdir.
- İkinci Cihan Harbi’nden sonra İngiliz İmparatorluğu’nun -âdeta- tasfiyeye uğradığını gören Siyonistler, Amerika’nın yıldızının yükseldiğini fark etmiş ve bu ülkeye intikal etmeye başlamışlardı. Artık bundan böyle daha önce İngilizler’in desteğiyle yürüttükleri siyasetlerine, daha yeni ve müessir bir destek elde etmiş bulunuyorlardı.
- “Ey Araplar ve Türkler! Sizi şaşırtmaya, sersem etmeye ve birbirinizle uğraştırmaya çalışanlardan sakınınız. Bilgisizlikten doğan kötü zanları artık bırakınız. Birbirinizi iyi anlayınız. Bütün İslâm Âlemi, hasret içinde sizin tam olarak birleşmenizi gözlüyor. Kalplerinizi birbirine sıkıca bağlayınız. Birbirinizi seviniz: Tâ ki Allah da sizi sevsin.”
- Türk Milleti'nin İslâm'dan önceki eski asırlarda fârik ve mümeyyiz vasfı harb, darb, cenk, cidâl, kavga ve cihangirliktir. Dünya'da en eski ve en büyük beşerî eser olan "Çin Seddi" bu gerçeğin fiilî bir şâhididir. Bu gün o geçmiş uzun asırların vukuâtna baktığımız zaman, bunun ilâhî bir tanzimle müthiş bir hazırlik, -tâbir câizse- antreman olduğunu görebiliriz. İçinde olsak bunu kavrayamazdık. Zira nefsânî gibi görünen o eski harb-darb faâliyeti sonraki "İslâm Müdâfiliği" için bir liyâkât kazanma safhası olmuştur. Bu artık bellidir. Tıpkı Araplar'ın, İslâm'dan asırlarca evvel başlayan talâkât, belâgat ve edebiyat merak ve hevesleri ile Arapça'yı geliştirerek O'nu ilâhî irâdeyi istiâb edebilecek bir kemâle ulaştırmaları gibi... O eski Araplar da şiir yarışlarında nefes tüketirken, kaderin hesabından habersizdiler.
- "Amerika, gerek Çin'in, gerekse Hindistan'ın nüfusunu yakın bir gelecekte "mikrop harbi"yle azaltma plânı peşindedir. Çin'i bir milyarın Hindistan'ı ise beş yüz milyonun altına indirecek tedbir "şarbon mikrobu" hâdisesinde sâbit olduğu üzere mikrop üretimiyle gerçekleşecektir.
Filistin Dramı'nın Düşündürdükleri İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Filistin konusunu okumaya başlamak ve yahudilerin haberdar dahi olmadığımız bakış açılarını anlamak Filistinli kardeşlerimize nası bu kadar zulüm yapabildiklerini daha ötesi bir insanın bi insana nasıl bu kadar zulüm yapabileceğini anlamak için güzel bi kitap. Ahmet Varol'un 'Filistin Hakkındaki Yanılgılar' kitabıyla beraber Filistin'i okumaya başlanacak kitaplar arasında. (A.Ö)
Filistin'in kısa tarihi, yahudilerin kısa tarihi, yahudilerin bugünü ve dünü. Gelecekte olabilecek durumlar incelenmiş. Bende yazarla aynı fikirleri paylaşıyormuşum. (erkam demir)
Üstad'ın 64 kitaplık tüm serisini tez vakitte alacağım inşaAllah. Daha sonra heyet serisi. Konuyla ilgili daha tecrübeli bir kişinin olduğunuda düşünmüyorum. Büyük bir nimet. (Mustafa)
Filistin Dramı'nın Düşündürdükleri PDF indirme linki var mı?
Kadir Mısıroğlu - Filistin Dramı'nın Düşündürdükleri kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Filistin Dramı'nın Düşündürdükleri PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Kadir Mısıroğlu Kimdir?
Türk tarih araştırmacısı, yazar, şair, hukukçu ve eski gazeteci. Osmanlılar İlim ve İrfan Vakfı mütevelli heyeti başkanı ve Sebil Yayınevi kurucusu.
1933 yılında Trabzon'un Akçaabat İlçesi'nde doğdu.İlk ve orta tahsilini Akçaabat'ta, liseyi Trabzon'da tamamladı. 1954 senesinde İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne girdi. Öğrenciliği müddetince birçok yurt açıp çalıştıran Mısıroğlu, fakülte yıllarından itibaren hukukçuluktan çok tarihçiliğe meylederek yakın tarih ile alakalı araştırmalara başladı. Mısıroğlu, 1964 yılında, ilk eseri olan Lozan; Zafer mi, Hezimet mi?! kitabının birinci cildini kaleme aldı ve aynı sene Sebil Yayınevini kurdu. 1970 Yılının ocak ayında Milli Türk Talebe Birliği'nde Harf Inkılabı ile alakalı verdiği bir konferansı hakkında yargılandı ve Eskişehir Örfi İdare Mahkemesi'nce mahkumiyet kararı verildi. 1976 yılı başından itibaren İslami bir dergi olan Sebil Dergisi'ni çıkarmaya başladı. Bu dergideki birtakım yazılarından dolayı kısa bir müddet sonra hakkında 163. maddeye istinaden davalar açıldı. 1980 ihtilali ile Mısıroğlu'nun da aralarında bulunduğu MSP Merkezi Umumi Heyeti hakkında tevkif kararı verilince yurt dışına kaçtı. 1991 yılında Türkiye'ye geri dönen Kadir Mısıroğlu, çalışmalarına devam etti.
Acıbadem Altunizade Hastanesi'nde 5 Mayıs 2019'da 86 yaşında hayatını kaybetti. Çamlıca Camii'nde kılınan cenaze namazının ardından Üsküdar'daki Nasuhi Mehmet Efendi Camii haziresine defnedildi.
Ödülleri
Mısıroğlu Macar İhtilali isimli kitabı üzerine Hür Macar Yazarlar Birliği'nin en büyük ödüllerinden olan Gümüş Madalya ile taltif edilmiştir. Sekizinci Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın başkanlığını yaptığı Türkiye Milli Kültür Vakfı tarafından Osmanoğullarının Dramı isimli eserinden dolayı Jüri Özel Ödülüne layık görülmüştür.
Kadir Mısıroğlu Kitapları - Eserleri
- Lozan - Zafer mi, Hezimet mi? 1
- Hayat Felsefesi Yahud Yaşamak Sanatı
- Doğru Türkçe Rehberi
- İslâmcı Gençliğin El Kitabı
- Filistin Dramı'nın Düşündürdükleri
- Sultan II. Abdülhamid Han
- Yunan Mezalimi
- Üstad Necip Fazıl'a Dair
- Tarihten Günümüze Tahrif Hareketleri 1
- Sultan Vahideddin
- Kanlı Düğün
- Lozan - Zafer mi, Hezimet mi? - 2
- Kurtuluş Savaşında Sarıklı Mücahidler
- Tarihten Günümüze Tahrif Hareketleri 3
- Geçmis Günü Elerken - 1
- Barbaros Hayreddin Paşa
- İslam Yazısı'na Dair
- Moskof Mezalimi
- İslam Dünya Görüşü
- Mimar Koca Sinan
- Kırık Kılıç
- Osmanoğulları'nın Dramı
- CHP'nin Günah Galerisinden Sayfalar
- Uzunca Sevindik
- Sultan Abdülaziz
- Muhtasar İslâm Tarihi 1
- Düzmece Mustafa
- Tarihten Günümüze Tahrif Hareketleri 2
- Geçmiş Günü Elerken 2
- Lozan - Zafer mi, Hezimet mi? - 3
- İthaflı Fıkralar
- Geçmişi ve Geleceği ile Hilafet
- Zağanos Paşa
- Kavuklu İhtilalci
- Piri Reis
- Cemre
- Veli Bayezid'in Bedduası
- Amerika'da Zenci Müslümanlık Hareketi
- Cem Sultanın Papağanı
- Asrın İhaneti
- Aşıklar Ölmez
- Trabzon Meb'usu Şehid-i Muazzez Ali Şükrü Bey
- Osmanlı Tarihi 1.Cilt
- Tarihten Günümüze Ermeni Meselesi ve Zulümler
- Sokollu Mehmed Paşa
- Zoraki Asi
- Musul Meselesi ve Irak Türkleri
- Makbul Ve Maktul İbrahim Paşa
- Benden Tarihe Haberler
- Malkoçoğlu Kardeşler
- Muhtasar İslâm Tarihi 2
- Özlü Sözler
- Hicret
- Osmanlı Tarihi 2.Cilt
- Muhtasar İslâm Tarihi 3
- Macar İhtilali
- Osmanlı Tarihi 3. Cilt
- Of Lala
- Üç Hilafetçi Şahsiyet
- Zaferden Zafere
- Perili Köşk
Kadir Mısıroğlu Alıntıları - Sözleri
- Bu nazariyeye göre; Eskiden Dünya hakimiyetinin merkezi Roma şehri idi. Bütün Dünya'ya hükmedenler orada otururlardı. Sonra bu merkezilik Bizans'a yani İstanbul'a geçmiştir.Bu süretle İstanbul '' ikinci Roma '' ya varis olan Moskova, '' Üçüncü Roma '' adıyla yad olunmaya değer bir ehemmiyet kazanmıştır. O halde Moskova'yı Hıristiyanlığın en kuvvetli merkezi olması dolayısıyla '' Üçüncü Roma '' kabul etmek zatureti vardır. Artık Dünya'nın kaderine Moskova'dan hükmedilecektir !... (Moskof Mezalimi)
- Bugün Dünya'nın özleyip de bir türlü gerçekleştiremediği, farklılıklara tahammül ve karşılıklı saygı, o devletin temel bir idârî prensibiydi. (Sokollu Mehmed Paşa)
- Olacakları evvelden bilmenin faydadan çok zararı olmalı ki, Allah kaderi meçhul kılmıştır!.. (Kırık Kılıç)
- "Türkiye arabaların kanunlarından kurtulacaktır" (İleri, 28 Şubat 1340) (Hilafet Risâleleri, İsmail Kara, sh. 541) (CHP'nin Günah Galerisinden Sayfalar)
- İSLAM DAVASI İÇİN ÇALIŞMAYAN ALNINI SECDEDE KALDIRMASA BİLE MESULDÜR!.. (Özlü Sözler)
- Bütün lise hayatım boyunca iki dindar hocayla karşılaşabilmiştim. Bunlar coğrafya muallimi merhum İsmail Hakkı Berkmen ile halen hayatta olan Ahmed Saka Bey'lerdi. İdare ve müdürümüz dindarlık ve milliyetçiliğe haşin bir sûrette karşıydı. Bundan dolayı pek çok kereler disiplin kuruluna girip çıkmak mecbûriyetinde kalmışımdır. Bu arada binbir güçlükle temin edebildiğimiz namaz odasına asılmış olan bir takvimin kartonundaki M. Kemal Paşa resmini yırtma sebebiyle üç gün "tard-ı muvakkat" cezasına çarptırılışım zikre değer. Bilahare büyütülen bu hâdise yüzünden, mezuniyet imtihanlarından sonra olgunluk imtihanlarının ikisini vermiştim ki mektepten tamamen uzaklaştırılma cezasına çarptırıldım. Ayrıca, güya beni himaye etmiş olmak töhmetiyle o zamanın başmuâvini İsmail Hakkı Berkmen ve edebiyat muallimi Kaya Bilgegil (sonradan profesör) de altı ay Vekâlet emrinde kalmak sûretiyle iz'ac olunmuşlardır. Ben de müteakip iki imtihan için Giresun'a gittim. O zaman olgunluk imtihanı dört dersten yapılırdı. Sualler bakanlıktan gelirdi. Yolda imtihanların birini kaçırmıştım. Diğerini de Giresun'da vermiştim. Kaçırdığım imtihan için 1954 Ekimi'nde Erzurum'a gittim. Bu dersin imtihanını da Erzurum Lisesi'nde vererek nihâyet lise mezunu olabildim. (Hicret)
- Maksadım yazıma başlarken belirttiğim gibi bu mes'elenin ilmi cihetlerini sâdece bir fihrist kabilinden beyan etmektir. Gâyem, böyle büyük bir işe girişmezden evvel yapacağımız işin doğru olup olmadığının hissî ve siyâsî olmaktan ziyade ilmi bir sûrette münakaşa edilmesinin ehemmiyetini belirtmektir. Temas ettiğim mes'elelerin her biri ayrı bir ilim dalıdır. (İslam Yazısı'na Dair)
- Bir parkta bulunmuş bir çocuğa, babalık veya analık iddia eden iki insan mevcud olsa, deliller de, ortada olsa, bunlardan biri müslim, diğeri gayri müslim olsa fakat müslim köle olsa, kadı, çocuğu gayri muslim fakat hür olan insana verir. Çünkü bu taktirde çocuk gayri müslim fakat <
> olacaktır. ->Tek başına sırf şu misal bile, İslam'da hürriyete atfedilen ehemmiyeti göstermeye kâfidir. (Amerika'da Zenci Müslümanlık Hareketi) - "--- Râsulullah (s.a.v.)in fitne hakkında olan sözü hanginizin hatırındadır?" deyû sormuş, içlerinden Huzeyfe: ---Ya emirelmü'minin!.. Resûl-i Ekrem'in fitne hakkında olan sözü ayniyle benim hatırımdadır ki, kişinin ıyâl(çocuklar) ve mal ve evlâdından ve komşusundan dolayı fitneye dûçar olmasıdır.Bu misullû günahlara savm ve salât ve emr-i bilma'ruf ve nehy-i anil munker kefaret olur deyu vermiş. Hz.Ömer: "--- Muradım o değil, deniz gibi temevvüç edecek fitneyi soruyorum." dedikde Huzeyfe: "---Ya emirelmü'minin!.. Senin için onda bir beis yok.Senin zamanınla onun arasında kapalı kapı var!.."demiş Hz.Ömer: "---Bu kapı kırılacak mı, yoksa açılacak mı?" dedikte Huzeyfe: "---Kırılacak!.. demekle Hz.Ömer: "--- Öyleyse artık kapanmaz!.." deyip izhar-ı teessüf etmiş." (Geçmişi ve Geleceği ile Hilafet)
- Ağaçlar ayakta ölür!.. (Geçmis Günü Elerken - 1)
- Sultan Selim Han, bu suale cevap verip vermemek arasında tereddüdde idi. Paşa'yı uzun uzun süzdükten sonra:"-Paşa! Siz sır tutarsınız. O'nun için size söyleyebilirim. Şehre girmesine elbet gireceğiz, ama karanlık bastırdıktan sonra!.."dedi. (Veli Bayezid'in Bedduası)
- M.Kemal Paşa'nın evvelce, İngilizler'le "Hilâfet'i yıkmak" esası üzerine anlaşmış olmasına rağmen, zaferden sonra bu vaadinden vazgeçerek "halife" olmak istediği kat'idir.Ancak bu dinî bir zaruret ve inanıştan ziyade âlemşumûl bir şahsi otorite sağlamak maksadının eseri idi. (Geçmişi ve Geleceği ile Hilafet)
- Bugün memleketimizin bir numaralı mes’elesi Güneydoğu Anadolu’daki anarşi değildir!.. Kıbrıs’ın kaybedilmek üzere olması da değildir!.. Bütün bunların hepsinden daha ehemmiyetli olan, lisânımızdaki korkunç tahrîbattır!.. (Doğru Türkçe Rehberi)
- Risale-i Nur, harf inkılabından sonra İslam harfleri davasını siyasi bir mesele olmaktan ziyade bir "ibadet" , "Sevap" ve "kültür" mevzu olarak ele almış ve talebeleri bütün gayretlerini bu sahaya hasretmişlerdir.. (İslam Yazısı'na Dair)
- Ben tahta değil, bir yangının kızgın külleri üzerine oturdum ! Sultan Vahideddin Merhum (Sultan Vahideddin)
- Büyük ve alemşümul İslam nizâmının iman şuur ve vecdini kaybeden bir insan için bayram birkaç dost ziyaretinden başka nedir? Lakin kim kime dostluğuyla, kelimenin hakiki manasıyla yar olup da, onu düştüğü esfel-i safilinden ala illiyyine doğru çekebilir? Ve kimde böyle bir cazibeye kapılmak istidada kaldıki? Günlük meşgalelerin basit ikliminde bunalmış, ruhen ve bedenen yorgun asrımız insanını kurtaracak, gerçek cehd ve gayret olmadan, kendi kendine sırf günlerin arka arkaya sıralanması sebebi ile gelen ve sadece bir şiarı İslam diye ismen ve şeklen devam eden bayramlar, kime ne verebilir ki? (Aşıklar Ölmez)
- Kader geçmişte malum, gelecek içinse meçhuldür (Malkoçoğlu Kardeşler)
- Bu itibarla bizde hari değişikliği aynı zamanda ve evveliyetle dini bir mes'ele teşkil etmekte olduğu halde, bugüne kadar mes'elenin bu vechesi üzerinde gerektiği şekilde du rulmamıştır Tarih boyunca milletler iki sebeple allabe değiştirmişlerdir. a-Din değiştirme, b-Esåret. (İslam Yazısı'na Dair)
- Aziz gençler!.. Unutmayınız ki, devletinizi, âlemşümul bir imparatorluktan mânâ ve maddede küçük bir Türkiye hâline getiren dâhili ve hârici düşman faaliyetlerine cevaz, meşrüiyyet ve hattâ itibar bahşeden Lozan'dır!.. Yeniden büyük devlet olma imkân ve ümitlerimizin yegâne kaynağı olan gençler!.. Unutmayınız ki, Lozan'ı yırtıp çiğnemedikçe "Büyük Türkiye" nin şafağı sökmeyecektir. Kadir MISIROĞLU 27 Ramazan 1390/ 26 Teşrinisani 1970 Serencebey/İstanbul (Lozan - Zafer mi, Hezimet mi? 1)
- Sultan Abdülaziz merhumu hal' eden devlet içâli arasında birinci derecede rol oynayan dört kişidir. Bunlara “Erkân-ı Erbaa” veyahud da “Hal'erkânı” denilmektedir. Bunlar; Hüseyin Avni paşa, Midhat Paşa, Rüşdü Paşa ve Hasan Hayrulâh Efendi'dir. Bunların terceme-i hâlleri evvelce tafsil edilmiş olduğu üzere, burada ayrıca izah edilecek değildir. Ancak karakter ve niyetleri itibariyle onlar hakkında birkaç cümlelik bir izahatla kısa bir hatırlatma yapmakta fayda görmekteyiz. Bunlardan bir numaralı ele başı Hüseyin Avni Paşa'dır. Evvelce kaynaklara istinâden nakledilmiş olduğu Üzere ahlâksız, sarhoş, muhteris, diktatör ruhlu, kindar ve rüşvetçi bir adamdır. Bu işe karışmaktaki gâyesi, sadece ve sadece saray kadınlarına karşı çirkin bir hareketinden dolayı sürgüne gönderilmiş olması sebebiyle Sultan Abdülaziz'e karşı duyduğu kin ve nefret ile ondan intikam almak ve diktatör olmak heveslerinden ibarettir. (Sultan Abdülaziz)