Fırtınalar İmparatorluğu - Sarah J. Maas Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Fırtınalar İmparatorluğu kimin eseri? Fırtınalar İmparatorluğu kitabının yazarı kimdir? Fırtınalar İmparatorluğu konusu ve anafikri nedir? Fırtınalar İmparatorluğu kitabı ne anlatıyor? Fırtınalar İmparatorluğu PDF indirme linki var mı? Fırtınalar İmparatorluğu kitabının yazarı Sarah J. Maas kimdir? İşte Fırtınalar İmparatorluğu kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Sarah J. Maas
Çevirmen: Deniz Başkaya
Yayın Evi: Dex Yayınları
İSBN: 9786050957174
Sayfa Sayısı: 700
Fırtınalar İmparatorluğu Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Karşınızda Ateşyürek Celaena Sardothien...
ÖLÜMCÜLGÜZELEFSANEVİ
Aelin Galathynius tahta giden uzun yolda ihanete uğradı, sadakatle ödüllendirildi; arkadaşları kayboldu, yenilerini edindi; büyüye sahip olanlar ve olmayanlarla aynı tuhaflıklarda buluştu. Savaşçı prensine ve ona güvenen insanlara söz verdi, onları korumak için gücünün derinliklerine indi. Ama canavarlar geçmişin dehşetinden ortaya çıktıkça ve karanlık güçler krallığını elinden almaya çalıştıkça, tek kurtuluşun, sevdiği her şeyin sonu olabilecek çaresiz bir arayışta saklı olduğunu anladı.
Cam Şato, Karanlık Taç, Ateşin Vârisi ve Gölgeler Kraliçesi’nden sonra epik fırtına kalbinizi yakacak.
“Düşünceli bakışlar, patlayacak hale gelen cinsel gerilim, sürpriz gelişmeler, renkli bir evren ve iğneleyici sözlerle dolu.”
- Booklist -
Fırtınalar İmparatorluğu Alıntıları - Sözleri
- Savaş onay gören cinayettir. Hangi tarafta olursan ol.
- İnsanlar kendi ışıklarını yaratabilirler.
- "Dünyayı," dedi Aelin, "hayalciler kurtarıp yeniden inşa edecek Rolfe."
- Sana verebileceklerimin sınırı olmadığı gibi zamana da ihtiyacım yok. Bu dünya yıldızların arasında unutulmuş bir parça toza döndüğünde bile seveceğim seni..
- "Bence aşk mutlu etmelidir," "Aşk seni kendinin en iyi haline dönüştürmelidir."
- "Savaş onay gören cinayettir. Hangi tarafta olursan ol."
- “Seni seviyorum. Sana verebileceklerimin sınırı olmadığı gibi zamana da ihtiyacım yok. Bu dünya yıldızların arasında unutulmuş bir parça toza döndüğünde bile seveceğim seni.”
- “Askerlerin harap görünüyor.” “Onlar hep öyle görünürler. Ne kadar iç güzellikleri kadar dışlarına da odaklanmalarını sağlamaya çalışsam da… erkekleri bilirsin işte.”
- Büyü hangi formda olursa olsun kullanmak kolay bir lütuf değildir. Biz sadece büyümüzün içinde değil, ruhlarımızın içinde de yanarız. İyisiyle, kötüsüyle kabul ederiz onu.
- “Dünyayı,” dedi Aelin, “hayalciler kurtarıp yeniden inşa edecek.”
Fırtınalar İmparatorluğu İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Bu kitapta Chaol yok. Sadece Dorian bebişin keşke yanımda chaol olsaydı dedikçe chaolun ismi geçiyor. Yoksa 0. Kitabı ilk çıktığı dönem okusaydım, bi sonraki kitabın sadece chaolla ilgili olduğunu bilmeseydim kitabı bırakırdım büyük ihtimal. Rowana asla ısınamadım demiştim ama bu kitapta hâlâ ısınamadım djdjdkkd yok yok +1 oldu. Dorian beni büyü konusunda eğit diyor. Rowan senin gücün farklı çok güçlü diye mırın kırın edince Dorian ‘Aeline öğrettin ama’ diyor. Rowan ‘AELiN BENİM CANIM’ diyor. Orada ‘okeeeeyyy Rowan sana ısınmaya başladım;)’ oldum. Kitabın sonunda da tamamen +1 oldun. Cidden tatlı adam. Bu arada SJM anladık bacım Aelin, Chaolu harcadıktan sonra yolu rowanla. O yüzden iyi tamam banane mutluluklar. Dorian ve Manon. SJM bu kitapta çok az vermiş aşk böceklerime. Chaol ve dorianla bi derdi var da yazarın. E hayırlısı. Dorianı, hiçbir işe yaramıyormuş gibi savaşta bile gözetleme kulesinde oturtan Aelin’i ve bunu yazan SJMyi affetmiyorum ya. Neyse valla Aelinden yakayı kurtardı ya daha ne isterim şükür. Demezsem olmaz NE GÜZEL BOZDUN LAN AELİNi GEMİDE. Manonun ne olursa olsun onüçleri seçmesi… ne diyim ki. Yerim seni love kadın daaaa neden bu kitapta yumuşak, suskun????!!! Elide ve Lorcan. Hiiii. Elide ve Lorcan. Allahım bu seride gelmiş geçmiş en iyi couple sizsiniz. Elide inanılmaz tatlı bir karakter. Çok yumuşak çok yerim kız seni olan bir karakter. Lorcan tam anlamıyla sevdiğine fena diğerlerine bela olan bi erkeksin. Seni sevmemek imkansız gülüm. Sana da düştüm. Chaol olmasa #teamlorcan derdim ama sorry demem gönlümü kaptırdım bi kere ahaha (ikincim sen olabilirsin;)) Herkes düşmüş bi yükselmiş kitaba ama bence en iyisi 4.kitap gölgeler kraliçesiydi. Hatta 3. 2 de olabilir. Ama bu değildi ya. Benim kitaptan puan kırmamın sebebi sürekli savaş halindeler ve kitabın son 100 sayfasını okusam yeter gibiydi. Sürekli stratejiler müttefik bulmaya çalışmalar okuyucuyu yoruyor. Kral dedik 2 kitapta halloldu şimdi de erawan çıktı. Cinsel gerilim had safhadaydı. Özellikle aelin ve Rowan arasında. Rowan sürekli erteledi. Okurken çıldırdım. İlk seferlerinin romantik falan olmasını istiyor tamam ama şartlar??? Yok burada olmaz, gölde olmaz, yan odada aedion var falan. Abicim hadi ya. Gitti sahilde yaptı ajdjdjdk yalnız SJM smut sahnelerini 10/10 yazsa da bu seride hiç yoktu. Sadece tek beden oldular diye yazıp bitiriyordu. Oldu bitti yapıyordu. Bende hiç beklemiyordum smut. Rowan ve aelini öyle bi yazmışsın ki. Ulan chaol ile aeline de o kadar sevişti. Chaolu da yazsaydın allahsız. Chaolun ne eksiği var? Peki nehemianın kaşarlığı… aelin özür dile chaoldan. (Çağla Büşra)
Fırtınalar İmparatorluğu, Sarah J. Maas'ın Cam Şato serisinin 5. kitabı. Ve sanırım en sevdiğim kitabı da. Seriyi ikinci okuyuşumda ilkinde ne hissediyorsam yine aynen hissettim. En altta spoilerlı olarak çok sevdiğim iki sahneyi yazacağım ve özellikle o kısımlara bayıldığımı söyleyebilirim. Uzun bir süre sonra çoğu karakteri bir arada görebilmek bence çok güzeldi. Birbirleriyle ilişkilerini okumak ve önceden bahsi geçenleri daha yakından tanımak... Bunlar dışında aksiyon yönünden fazlasıyla okuyucuyu doyuran bir kitaptı da bence. Oldukça kalın olmasına rağmen okurken hiç sıkılmayacağınıza eminim. Sahnelerin yazılışı ve betimlemeler o kadar yerli yerindeydi ki kendinizi her şeyi gözünüzde canlandırırken buluyorsunuz. Sanki kitabın bir filmi çekilmiş de onu izlemişsiniz gibi. Aslında bu serinin çoğu kitabında da böyle. Tüm karakterlerin zihninizde bir karşılığı, tüm mekanların teninizde bir dokunuşu oluyor. Bu kitapta artık tüm dünyaya yaşadığını ve onlar için savaşacağını haykıran Aelin Ashryver Galathynus'un - adını yanlış yazdıysam kusuruma bakmayın, kitabın kendisindeki kadar hatalı değildir- kendine ve saray meclisine müttefik arayışını, halkını kurtarışını okuyoruz. Ama bununla sınırlı değil. Aynı zamanda Aelin'in ve hatta Elena ve Gavin'in, Brannon'ın bile geçmişte yaşadıklarını öğreniyoruz ve birçok şey aydınlığa kavuşuyor. 4. kitap oldukça iyi bir yerde bitmişti, Chaol ve Nesryn'i 6. kitapta görmek üzere ayrılmıştık Dorian ise Kral olmuştu. Her şey bizlere 'artık basitleşecek, vay, çözüme bir adım yaklaştık, yaşasın, artık bir umut var!' havasında gelmeye başlamıştı ki bu kitapla yazar her şeyin yeni başladığını ve karakterlerin acı çekmeye yeni başlayacağını gösterdi. Kral ve kraliçe olmak o kadar kolay mı? Manon ve Elide'e ne olacak, yıllardır ortalarda olmayan suikastçı bir kraliçeye kim itaat edecek, Lorcan neyin peşinde, Aedion sadık mı kalacak, Lysandra'nın yeri neresi, Rowan'ın tek olayı Aelin'in sevgililiği mi? Gölgeler Kraliçesi'nde eski defterler açılmaya başlamış ilk olarak Arobynn'i görmüştük, bu kitapta ise defterin sayfaları biraz daha aralanıyor. Sonu ise bir sonraki kitabı acilen okumanız için sizi itekliyor. Ne yazık ki 6. kitapta bu kitapta okuduğumuz karakterlerden pek bir haber alamayacağınızı size söylemeliyim. Eğer benim gibi bu kitabı çok sevip devamını merak ettiyseniz ve Şafak Kulesi'ni özellikle de Chaol'un davranışlarından sonra okuyasınız yoksa çok da üzülmeyin -ve evet 7'den önce 6. kitabı okumalısınız- ben de ilk okuduğumda öyleydim ama bir şekilde yepyeni bir imparatorluk ve yepyeni karakterler görmek sizi bir şekilde mutlu edecek ve onlara alıştıkça ve hikayedeki yerlerinin önemi anlaşıldıkça onlara da bağlanacaksınız ve o zaman Kül Krallığı sizin için tamamen bir şölen olacak. Tüm bunlar dışında bu kitapta sevmediğim iki önemli şey var. Birincisi yazarla ilgili. Ne yazık ki Sarah J. Maas Dikenler ve Güller Sarayı serisinden de bildiğimiz üzere erotik sahneler yazmadan duramıyor. Ama bu seride bence bunun yeri olmamalıydı ve bu kitaba kadar yokken gayet de seri iyi ilerliyordu. Yaş sınırı +16 gibi olabilecekken bu kitap sınırı +18'e yükseltiyor. Ve açıkçası serinin genelinde böyle bir hava yokken bu kitapta bu kadar uygunsuz sahneler görmek biraz absürt oldu. Şahsen serinin genel havasına uymadığını ve ilk kitaplarda olduğu gibi bu olayların geçiştirilerek anlatılabileceğini düşünüyorum. Tabii kimine göre de bu sahneler kitaba ayrı bir hava katmış olabilir, bilemem. Ve karakterler neden bu kadar kusursuz denilebilecek kadar yakışıklı ve güzel? Hadi fiziksel olarak bazılarının kusurları ya da eksikleri var ama neden yüzleri feci derecede muhteşem? Hadi feyleri ve cadıları anladım ama bari insanlar daha sıradan olsaydı. İkincisi ise kitabı hazırlayanlarla ilgili. Yani ne diyeyim bilmiyorum, en azından benim elimdeki baskıların feci kötü olduğunu söyleyebilirim. Karakterlerin adı defalarca yanlış yazılmış, bazı kelimelerde eksikler var. Hele son 100 sayfada o kadar yazım hatası var ki sanırım kitabı hazırlayanların da heyecandan elleri ayaklarına dolaşmış. Hala yerine haşa yazılmış, bir yerine ir, Aelin yerine Aekin, Lorcan yerine Rocan, Aedion yerine Adion... Yani bunların bir defa defalarca tekrar ettiğini ve daha da çeşitli olduğunu düşünün. Ve bunu geçtim direkt olarka o sahnede olmayan karakterler varmış gibi yazılmış ya, ne diyeyim ben? Yani kim bir kitapta Ahmet, Ayşe'ye şöyle dedi yerine; Fatma, Mehmet'e şöyle dedi falan yazar ki! Resmen bazı sahneleri anlayabilmek için zihin yormanız gerekiyor. Spoilerlı kısma gelecek olursam da. Kitabı genel olarak çok sevsem de özellikle iki sahnesi çok iyiydi. Birini yüzümde yamuk bir sırıtışla diğerini ise gözlerimde yaşlarla okudum. İlki Aelin'i Korsan Rolfe'un odasında gördüğümüz sahneydi. Bence oldukça keyifli ve zekice yazılmış bir sahneydi. Diğeri ise kitabın artık ennn sonunda Aelin Maeve'in eline geçtikten sonra Galan, Sessiz Suikastçılar ve Ansel'ın, Enda ile birliklerini Aelin'in ordusuna katmalarıydı. Aedion'ın Aelin'e çıkıştığı için üzülmesi, Rowan'ın Aelin'in onu kral yapmak için evlendiklerini ve eş olduklarını fark etmesi, yine Aelin'in Wyrd anahtarlarını çaktırmadan Manon'a vermesi, Lorcan'i bile pişman edecek şekilde Elide için kendini feda edişi ve ne bileyim, Maeve ve Aelin'in karşılaştıkları ilk anda itibaren o kıyıdaki sahne bence çok iyiydi. Yazarı tebrik ederim hem çok iyi bir son hem de karakterinin zekasını ve yeteneğini, dostlarına ve ülkesine olan sevgisini gösterebileceği iyi bir kurguydu. Sizlere keyifli okumalar diliyorum ve seriyi beğeneceğinizi umuyorum... (Sude Özer)
*helliboring*: Şu an sadece CHAOOOOOL! diye bağırasım var. Dikenler ve Güller Sarayı'nı okurken Team Tamlin olduk. ok. Sis ve Öfke Sarayı'nı okurken Team Rhysand olduk. ok. Cam Şato okumaya başladık Team Dorian mı olsak Chaol mu olsak karar veremedik ama ikisini de kalbimize koyduk.. ne olacak dedik. buna rağmen kalbimiz o dans sahnesinde Chaol'un oldu. buna da ok. AMA Dorian'ı geçtim, ben Chaol'u unutamadım. Celaena'ın Nehemia pisliği yüzünden az kalsın Chaol'u öldüreceği aklıma geliyor.. diyorum ki Tamlin'den vazgeçme nedenimiz mantıklıydı.. Chaol resmen araya gitti ve sırf bu yüzden ben Rowan'a ısınamadım. Ne kadar Aelin'le mate olsalar, carranam olsalar da. Zaten ben komple Aelin karakterini sevmiyorum. Bu kitapla onu da fark etmiş oldum. tşk. Chaol, diyerek girdim çünkü kitapta Chaol yoktu. Hayır yani Sarah, Chaol'u araya verdin, güzelim ilişkiyi bitirdin, üçüncü karakteri getirdin sevdirdin -pardon, sevdirmeye çalıştın. Olmadı yani. Madem en başından Rowan vardı NEDEN O DANS SAHNESİNİ YAZDIN!! NEDEEEN?! Şimdi içimde iyileşmeyen, kapanmayan yara olan Chaol Westfall'ı bir kenara bırakıp ilk iki kitaptan sonra aşırı saçmalaya, gereksiz yere uzatılmaya başlayan seriye geleyim.. Cam Şato ve Karanlık Taç bu serinin açık ara en-en-en iyi kitapları. Bunu onları okurken anlayamıyordum. Üçüncü kitabı sakin kafayla okuyup yeni gelen Rowan beye ısınmaya çalışıyordum.. sonra 4. kitap geldi. Orada bende ipler koptu, zerre okuyasım gelmiyordu. Şimdi serinin son kitabı Kingdom of Ash geldi. Bende bu kadar okumuşum bari seriye devam edeyim, sonunu getireyim de içimde kalmasın dedim. Zaten dizisi falan da çıkacak... Neyse. Gölgeler Kraliçesi'nin sıkıcılığını bir kenara bıraktım ve başladım EoS'a. Hayal kırıklığının adı Empire of Storms oldu. Kitabın ilk sayfasından, son bölümlere kadar ortada dolaşan bir SAVAŞ var. Sadece adı var, savaş geliyor. Savaş yaklaşıyor. Savaşı kazanmamız lazım. Savaşı kazanamazsak... diye diye geçiyor kitap. Kitabın ilk kısımlara üçe ayrılıyor. Rowan, Dorian'ı bulmaya gidiyor. Aedion, Aelin, Lysandra ilerliyor. bir de iki sahne yetmezmiş gibi Lorcan ve Elide sahneleri ekleniyor. aa... unutmuşum, pardon.. bir de okurken sıkıntıdan patladığım Manon sahneleri var. Yani kitap 4 ayrı sahne oluyor. Ve hiçbiri eğlenceli değil. Şimdi diyeceksiniz savaş geliyor sen ne eğlencesi arıyorsun? Bunu istemek benim suçum değil.. o kadar sıkıcılığın arasında devam etmek için eğlenceli bir şeyler aramak elimde olmayan bir tepki. Bu da yetmezmiş gibi beş bin tane karakterle başlayan kitap, sonuna doğru on bin karaktere ulaşıyor yani. her sayfada bir bakıyorum yeni karakter geliyor. İki saat durup düşünüyorum, önceki kitaplarda geldi mi bu-bunlar- acaba diye. Dönüp dolaşıp yine ilişkilere geldim, gelmek zorundayım çünkü olaydan, savaştan, ihanetten çok bu kitapta karakterlerin ilişkileri yapıştırılmaya çalışılmıştı. Mesela herkesin sevdiği Manon -ki ben hiç sevmezdim. Yeni gelenlere alışmak benim için çok zor olmuştur her zaman. Manon artık yeni olmamasına rağmen Dorian'la aralarında bir ilişki başlamasaydı ben onu sevmemeye devam edecektim. Şu an Dorian gibi bir krala yakışan kraliçe olarak Manon... artık ona söyleyecek lafım yok. Bir de Aedion ve Lysandra var.. şimdi şöyle, daha önceki kitaplarda böyle bir etkileşim olmadığı için bir anda bütün ilişkiler bu kitapta patlak verince biraz mind-blown oldu. Elide ve Lorcan zaten yeni.. onlar normaldi. Benim asıl gıcığıma giden Aelin ve Rowan. Bunu söyleyeceğimi düşünmezdim. Bundan önceki iki kitapta Rowan'a nasıl tepki verdiğimi hatırlamıyorum. Rhysand gibi bir şey olmasını mı bekledim, ne yaptım hiçbir fikrim yok. Şunu göz önüne almamışım: Rhysand gibi olamazdı çünkü Chaol Tamlin'in yaptığı gibi saçma sapan işler yapmadı. Chaol'un Nehemia'nın ölümüyle bu kadar suçlaması saçmalığın daniskasıydı. Nehemia'dan da nefret ediyorum bu arada. Bu kitapta da Elena'yla olan sahnesinde hislerimin farkına vardım. Ve ayrıca bu kitapta beynim açıldı ve Rowan'ı sindiremediğimi fark ettim. Rowan benim için selülozdan başka bir şey değil. Chaol sondu. sorry. Kitabın çoğu Skull's Bay'de geçiyor. Saldırılar oluyor falan da kitabın tek kilit noktası bence 70. bölümden sonrasıydı. Özellikle de Maeve'in ordusunun geldiği bölüm. YA AELİN GERİZEKALI MISIN? BEN SENİ ANLAYAMIYORUM! Maeve gelmiş, eziyet ediyor. Güya ateşin varisisin, o saldırıda az kalsın her yeri yakacaktın eziyet ediliyor gücün ortada yok. Elide orada anahtarları kullan diyor kullanmıyorsun.. neyse ki onları neden kullanmadığını öğrendik sonradan. Ama keşke bizde görebilsek bu müneccimlik yeteneklerini kullanırken seni. Millet Feyre'i yerin milyon kat dibine gömdü.. ben ona karşı hiç nefret hissetmedim. Aelin'e karşı neler hissediliyor pek bilmem ama şu an benim sevmediğim garanti. Yani herkes bir arada, kitaptaki ana karakterlerle bir aradasın sen, hangi ara kalkıp gidip müttefik arıyorsun, çağırıyorsun? hadi gitmedin, mektup yazdın diyelim... yine de zaten kitap bu kadar karışıkken böyle olayların gerçekleşmesi can sıkıcı oluyor. Herkesin bu seride bir Shipi var. Benimkini açıklıyorum: Dorian ve Chaol. benim minik kralım ve muhafız kıtası yüzbaşısı'm (şunu asla unutamıyorum, her okuduğumda gülerdim.) ikisini yan yana görmeyi özledim. Gidip Tower of Dawn spoisi alacağım.. Chaol yoksa yine, okumayı düşünmüyorum. İlk defa bir SJM kitabına 1 yıldız verdim. Serinin bu kadar uzamasına cidden ama cidden hiç gerek yoktu. Kınıyorum. 18 gündür şu kitabı bitirmek için uğraşıyorum. Bana da yazık. 6. kitap 680 7. kitap 990 küsür sayfa. Ne gerek var? (Chaol yoksa ne gerek var? dljrkldj) kitabın sadece son on bölümünü okusaymışım da bir şey olmazmış. Nerede o eski Throne of Glass serisi kitapları diyorum artık. BUNDAN AŞAĞISI BÜYÜK SPOİ İÇERİYOR: . . . ve son olarak şunu söylemek istiyorum O KADAR ADAMSINIZ KADIN GELİP AELIN'İ KIRBAÇLATIYOR. ZİNCİRLİYOR. DEMİR TABUTA KOYUYOR. ALIP GÖTÜRÜYOR. HİÇBİRİNİZ BİR İŞE YARAMIYORSUNUZ. NE GEREĞİNİZ VAR BENDE ONU ANLAYAMADIM. tek dileğim son iki kitabın sıkıcılıktan uzak olması. bir de korkuyorum kitabın sonunda Rowan 'I'II find you' diyip duruyordu Kingdom of Ash'de aynı kelimelerle başlıyor, e böyle olunca bende Tower of Dawn boyunca Aelin'i arıyorlar da bulamıyorlar mı diye düşünüyorum elimde olmadan... umarım öyle bir şey yoktur ve ben abartıyorumdur. sorry. sorrya. (Aycan)
Fırtınalar İmparatorluğu PDF indirme linki var mı?
Sarah J. Maas - Fırtınalar İmparatorluğu kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Fırtınalar İmparatorluğu PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Sarah J. Maas Kimdir?
Sarah Janet Maas (5 Mart 1986 doğumlu) New York Times ve USA Today'in en çok satan Amerikalı fantezi yazarı. İlk romanı Throne of Glass, Bloomsbury tarafından 2012'de yayınlandı.
Sarah J. Maas Kitapları - Eserleri
- Dikenler ve Güller Sarayı
- Sis ve Öfke Sarayı
- Cam Şato
- Kanatlar ve Küller Sarayı
- Karanlık Taç
- Ateşin Varisi
- Gölgeler Kraliçesi
- Buz ve Yıldızışığı Sarayı
- Fırtınalar İmparatorluğu
- Gümüş Alevler Sarayı
- Şafak Kulesi
- Hilal Şehir - Toprak ve Kan Hanesi
- Kül Krallığı
- Suikastçının Hançeri
- Catwoman-Ruhçalan
- House of Sky and Breath
Sarah J. Maas Alıntıları - Sözleri
- Korkularımı ve acılarımı derinlere gömeyim derken günbegün boğulmuş,azar azar ölmüştüm. (Kanatlar ve Küller Sarayı)
- "Duymak ve görmek farklı şeylerdir." (Kanatlar ve Küller Sarayı)
- Bedeninin bir bez bebek gibi dikiş yerlerinden kopup döküleceği hissine kapıldı (Ateşin Varisi)
- Sığmadın. Seni tıktıkları kalıba. İçine doğduğun ve yürümeye zorlandığın yola. Denedin ama yine de sığmadın, sığamadın. Derken, yol değişti. (Kanatlar ve Küller Sarayı)
- "Ve bugünden itibaren hep yanında olmak istiyorum.Sen nereye gidersen ben de oraya geleceğim. Cehenneme bile gitsen geleceğim, sen neredeysen olmak istediğim yer orası sonsuza kadar." (Suikastçının Hançeri)
- "Yolun sonundayız. Hayır... Bir sonraki yolun başındayız..." (Gölgeler Kraliçesi)
- "Acıya katlanmayı öğrenirsen ne olursa olsun ayakta kalabilirsin. Bazı insanlar acılarına sarılmayı öğrenir... acılarını sevmeyi. Bazıları acılarını kederle boğarak ya da unutarak katlanır. Kimi acısını öfkeye dönüştürür." (Suikastçının Hançeri)
- Sevdiğin insanlar sana karşı kullanılacak silahlardır. (Ateşin Varisi)
- Aşk, merhem olduğu kadar, zehir de olabiliyordu. (Sis ve Öfke Sarayı)
- Ivy, boğuk ama net bir sesle, "Bu geriye sekiz canın kaldığı anlamına mı geliyor"? diye sordu. (Catwoman-Ruhçalan)
- “Demek buradasın. Seni arıyordum.” (Dikenler ve Güller Sarayı)
- " Bu zor, "dedi dokumacı bakışlarını gözlerimden ayırmadan, "ve canımı yakıyor, fakat duracak olsaydım, bu tezgahın ya da bu çarkın susmasına izin verecek olsaydım... "Sonunda bakışlarını benden alıp duvar halısına çevirdi. "Boşlukta parlayan bir Umut olmazdı." (Buz ve Yıldızışığı Sarayı)
- "Savaş onay gören cinayettir. Hangi tarafta olursan ol." (Fırtınalar İmparatorluğu)
- Genç kraliçe neşeli bir kahkaha atıp kollarını Chaol’un boynuna doladı. Chaol da Aelin’i kucakladı. “Biliyordum. Başaracağını biliyordum.” Chaol “Tek başıma başarmadım,” dedi. Aelin’i bırakarak kolunu arkasına uzattı. Orada, bir eli madalyonun üzerinde, dikildiğini bildiği kadına doğru. (Kül Krallığı)
- Değişime alışmak zaman alır. (Gölgeler Kraliçesi)
- “Askerlerin harap görünüyor.” “Onlar hep öyle görünürler. Ne kadar iç güzellikleri kadar dışlarına da odaklanmalarını sağlamaya çalışsam da… erkekleri bilirsin işte.” (Fırtınalar İmparatorluğu)
- “Sen bende yaşama isteği uyandırıyorsun Aelin Galathynius,” dedi. “Var olma değil, yaşama isteği.” Aelin’m yanağını avucuna aldı. Sonra sakinleşmek için bir nefes alıp son üç gün boyunca söyleyeceği her kelimenin üzerine düşünmüş gibi konuşmaya başladı. “Yüzyıllar boyunca dünyayı dolaştım, imparatorluklardan çorak topraklara kadar her yeri gezdim. Asla belli bir yere yerleşmedim. Hiç durmadım. Bir an ol sun. Hep ufka bakıyordum. Hep bir sonraki okyanusun, bir sonra ki dağın ardında beni neyin beklediğini merak ediyordum. Fakat sanırım... sanırım tüm o zaman, tüm o yüzyıllar boyunca sadece seni bekliyormuşum.” (Gölgeler Kraliçesi)
- "Aşk, aşırıya kaçarsa, zehire dönüşebilir." (Sis ve Öfke Sarayı)
- Çünkü biz aynı madalyonun iki yüzüyüz (Catwoman-Ruhçalan)
- "Güvenin olmadığı yerde sevgi var olamaz." (Şafak Kulesi)