matesis
dedas

Fotoğraf Üzerine - Susan Sontag Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Fotoğraf Üzerine kimin eseri? Fotoğraf Üzerine kitabının yazarı kimdir? Fotoğraf Üzerine konusu ve anafikri nedir? Fotoğraf Üzerine kitabı ne anlatıyor? Fotoğraf Üzerine PDF indirme linki var mı? Fotoğraf Üzerine kitabının yazarı Susan Sontag kimdir? İşte Fotoğraf Üzerine kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
  • 27.05.2022 03:00
Fotoğraf Üzerine - Susan Sontag Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Susan Sontag

Çevirmen: Osman Akınhay

Yayın Evi: Agora Kitaplığı

İSBN: 9786051030166

Sayfa Sayısı: 241

Fotoğraf Üzerine Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

"Herhangi bir insanın vahşetin en amansız boyutlarını gösteren fotoğraflarla ilk defa karşılaşması, bir tür ifşadır, prototipik açıdan da modern ifşadır. Benim kendi payıma bu ifşayı yaşadığım an, Temmuz 1945'te Santa Monica'daki bir kitapçıda tesadüfen gördüğüm Bergen-Belsen ve Dachau fotoğraflarıydı. O güne değin -fotoğraflarda ya da gerçek hayatta- görmüş olduğum hiçbir şey, içimi bu denli keskince, derinden ve anında deşmemişti. Gerçekten de, tam olarak ne hakkında olduklarını kavramam yılları alsa bile, hayatımı o fotoğrafları gördüğümden önceki dönemim (o zaman henüz on iki yaşındaydım) ile sonraki dönemim olarak ikiye ayırdığımı söylersem abartıya kaçmış olmam. Onları görmem neye yaramıştı? Kaldı ki, fotoğraftan başka bir şey değildi onlar -o güne değin hemen hiç haberim olmamış ve etkilemek için de hiçbir şey yapamayacağım bir olayın, hemen hiç tasavvur edemeyeceğim ve dindirmek için de elimden en ufak bir şey gelmeyecek olan bir ıstırabın fotoğrafları. Fakat o fotoğraflara baktığımda içimde bir şey kırılmıştı. Bir sınıra dayanmıştım ve bu salt dehşetin sınırı değildi; tesellisi mümkün olmayan bir kedere düşmüş, yaralanmıştım, ama duygularımın bir kısmının katılaşmaya başladığını da hissetmiyor değildim; içimde bir şey ölürken, bir şey de hâlâ feryat edip duruyordu."

Fotoğraf Üzerine Alıntıları - Sözleri

  • "Fotoğraf, ağıtlı bir sanattır, bir bakıma alacakaranlık sanatı. Fotoğrafı çekilen kişi, olay ya da durumların çoğu, sırf fotoğraflarının çekilmiş olmasından dolayı, pathos'la kuşanırlar. Çirkin ya da grotesk bir (fotoğraf) malzeme(si), fotoğraf çeken kişinin dikkatine mazhar olunca, pekala dokunaklı bir etki sağlayabilir. Aynı mantıkla, güzel bir malzeme de eskimiş, çürümüş ya da ortadan kalmışsa pekala acınası durumlar uyandırabilir. Bütün fotoğraflar memento mori niteliği taşır, yani ölümü aklından çıkarmamaya yarar. Bir fotoğraf çekmek, başka bir insanın (ya da şeyin, durumun vb.) ölümlülüğüne, incinebilirliğine ve dönüşebilir haline dahil olmaktır. Söz konusu anı dilimleyerek donduran bütün fotoğraflar, zamanın amansız eriyişinin tanığıdırlar."
  • "Bir fotoğraf, bir olay ile bir fotoğrafçının karşılaşmasının sonucu değildir salt; fotoğraf çekmek başlı başına bir olaydır, üstelik daha da kati haklar (olup biten herhangi bir şeye karışmak, istila etmek ya da görmezlikten gelmek gibi) sağlayan bir olaydır."
  • "Fotoğraflar, bize yeni bir görsel şifre öğretmek suretiyle, bakılmaya değer olan şeyler ile kendimizde onları gözlemleme hakkını bulduğumuz şeylere ilişkin görüşlerimizi değiştirip genişletiyorlar. Fotoğraflar bir dil bilgisi ve -daha da önemlisi- bir görme etiği oluşturuyorlar. Son olarak da fotoğraf çekme girişiminin en görkemli sonucunun, bize bütün dünyayı -bir görüntüler antolojisi şeklinde- kafamızın içine sığdırabileceğimiz duygusunu kazandırmak olduğuna dikkat çekmek gerekiyor."
  • "Arbus, kendi acısını nakletmek amacıyla kendi içine dalan bir şair değil, acılı görüntüler 'toplamak' amacıyla kendini cesaretle dünyaya fırlatan bir fotoğrafçıydı. Acının yalnızca hissedilmekle kalmayıp bir de peşine düşülmesinin, mutlaka anlaşılır bir izahının olması da gerekmez üstelik. Reich'e göre, mazoşistin acıdan duyduğu zevkin kaynağı, acıyı sevmemesi değil, güçlü bir duygulanımın -acı aracılığıyla- yakalanabileceği umududur; duygusal ya da duyusal analjeziyle (acı yitimiyle) engellenmiş kimseler, acı çekmeyi hiçbir şey hissetmemeye tercih ederler. Gelgelelim, insanların niçin acının peşine düştüğünün, Reich'ın yorumuyla taban tabana zıt -ama aynı derecede geçerli- bir açıklaması daha bulunur: İnsanlar acının peşine daha çok değil, daha az hissetmek için düşerler."
  • "Fotoğraflar gerçekten de zaptedilmemiş deneyimlerdir; fotoğraf makinesi ise, biriktirmeye meyilli bilincin ideal kolu."
  • "1972'de Diane Arbus'un çalışmalarına açılan retrospektif sergi (...) Arbus sergisinde yer alan 112 fotoğrafın hepsi, tek bir kişinin gözüyle çekilmişti ve hepsi de birbirine benziyordu; şöyle ki bu resimlerde görülen herkes (bir anlamıyla) aynı şekilde bakıyordu, Steichen'in fotoğrafladığı kişi ve malzemelerin güven verici sıcaklığına tamamen aykırı düşen bir duygu uyandırıyorlardı. Arbus sergisi, güzel görünüşleri ve insana özgü davranışlarıyla dikkat çeken kişiler yerine, sıra sıra canavarı ve onların sınırda olma hallerini yan yana koymaktaydı; fotoğrafları çekilenlerin hepsi çirkindi, grotesk ya da göze gelmeyen giysiler içindeydiler, durdukları yerler soluk ve tenha ortamlardı -poz vermek ve genellikle de kendini seyredecek kişiye samimiyetle ve güvenli bir bakış fırlatmak amacıyla bir an duraksayıp kameraya bakmış kişilerden oluşuyordu. Kaldı ki Arbus'un çalışmaları kesinlikle, izleyiciyi fotoğrafını çektiği paryalarla ve sefil görünümlü insanlarla özdeşleşmeye çağırıyor değildi. Bu anlamıyla insanlık, Arbus'un gözünde 'tek' değildi."
  • "Arzunun tarihi yoktur; en azından arzu, her defasında hepten öne fırlamış, dolayımsız bir duygu yoğunluğu şeklinde yaşanır. Arzuyu arketipler uyandırır, bu anlamıyla da soyuttur. Oysa ahlaki duygular, kişilerin orada somut varlıklarıyla bulunduğu, durumlarınsa her zaman özgül olduğu tarihe yerleşmiştir. Dolayısıyla, fotoğrafın arzuyu ve bilinci uyandırmak amacıyla kullanılmasında neredeyse birbirine taban tabana zıt nitelikteki kurallar geçerlidir. Kurallar ne kadar geçerliyse, etkili olma ihtimalleri de o denli azdır."
  • "Bir şeyin fotoğrafını çekmek, fotoğraflanmış olan o şeyi ele geçirmektir. Başka bir deyişle, bir şeyin fotoğrafını çekmek, dünyayla, insanda bilgilenme -dolayısıyla, güçlenme- duygusu uyandıran bir şekilde ilişkiye girmektir. Artık ağızlara sakız olan o ilk yabancılaşmaya sürüklenmenin, yani insanları dünyayı basılı sözcüklerle soyutlamaya alıştırmanın; modern, inorganik toplumların inşa edilmesi için gerek duyulan Faustvari enerji fazlası ile ruhsal hasarın kaynağını oluşturduğu düşünülmektedir. Ancak baskı (print), onu zihinsel bir nesneye dönüştürerek dünyayı süzmenin (şimdilerde insanların, geçmişin görüşünüşü ile bugünün kapsamı hakkında sahip olduğu bilgilerin çoğunu oluşturan fotoğrafik görüntülere kıyasla) daha az ihanetçi bir formu olarak kendini göstermiştir. Bir kişi ya da olay hakkında yazıya aktarılan şeyler, resimler ve çizimler gibi elle işlenmiş görsel ifadelerde görüldüğü üzere samimi birer yorumdur. Fakat fotoğraflanmış görüntülerin de dünyayla ilgili tespitler olmaktan ziyade, dünyanın parçaları, fotoğrafa aktarılmış görüntüler, herkesin yapabileceği ya da edinebileceği gerçeklik minyatürleri olduğu bellidir artık."
  • Fotoğraflar, zaten muaazzam ölçüde kalabalık olan dünyaya, bir de onun görüntülerden oluşan bir kopyasını eklediklerinde, dünyanın sahiden de olduğundan daha fazla elle tutulabilir bir yer olduğu duygusunu hissettirirler bizde.
  • "Fotoğraf çekmek özünde bir karışmama, yani müdahil olmama eylemidir. (...) unutulmaz karelerde yansıtılan dehşet, bir ölçüde, fotoğrafçının bir fotoğraf ile bir hayat arasında seçim yapma fırsatı varken fotoğraf çekmeyi tercih etmesinin ne denli makul bir davranışı temsil ettiğinin bilincinde olunmasının ürünüdür."
  • "Walt Whitman kültürün o demokratik manzaralarını seyre dalmışken, güzellik çirkinlik, önemlilik ile aleladelik arasındaki farkın ötesine bakmaya çalışıyordu. En cömertçe olanları dışında değerleri birbirinden ayırmak, ona bayağıca ve züppece gelmekteydi. Kültür devrimimizin bu en gözüpek, en deli kahini, çıkışı samimiyette arıyordu. Gerçeği kollarını kocaman açarak kucaklayan, fiili Amerikan deneyiminin kapsayıcılığı ve diriliğini yürekten benimseyen hiçkimsenin, güzellik ile çirkinliğe kolay kolay aldırış etmeyeceği kanısındaydı. Whitman'ın Amerika'sında -gerçeklerin ışıkla yıkanırken yayıldıkları ve tarihin gerçek kıldığı o ideal mekanda- bütün gerçekler, en vasat olanları bile, bir kor gibi parıldamaktaydı."
  • "Fotoğrafların ahlaki düzlemde etkileme ihtimali bulunmasını belirleyen etken de, durumla ilintili bir siyasal bilincin varlığıdır. Ona denk düşen bir siyaset olmadan, tarihin kasaplığını gösteren fotoğraflar en iyi ihtimalle gerçekdışı bulunacak ya da onlara moral bozucu bir duygusal darbe indirme girişimi gözüyle bakılacaktır."
  • "Dünyayı ambalajlayan fotoğraflar, bir bakıma ambalajlanmaya davetiye çıkarırlar."
  • Ressam kurar iken, fotoğrafcı ortaya çıkarıyordu.

Fotoğraf Üzerine İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Fotoğraf Üzerine: "Herhangi bir insanın vahşetin en amansız boyutlarını gösteren fotoğraflarla ilk defa karşılaşması, bir tür ifşadır, prototipik açıdan da modern ifşadır. "diye bahsediyor ve anlatımı boyunca bu düşüncesini destekliyor.Kitap daha çok fotoğrafın felsefi yönünü, yaşam içinde olan yerini ve gerçekliklerini ele alıyor. Bunlar sevdiğim ve ilgilendiğim konular olduğundan beni memnun etti ama sürekli resim sanatından veba salgını gibi bahsetmesini anlayamadım . Fotoğrafcılığın derin yönlerini sevenlerin, fotoğrafın farklı yönlerini keşfetmek isteyenlerin okuyabileceği bir kitap ancak ilgisi olmayanları sıkacağını düşünüyorum. Kitabı teknik bilgi edinmek amacıyla okumak istiyorsanız teknik bilgiler içermiyor. Konuyla alakalı ne kadar teknik bilgi okunursa okunsun pratik olmadan pek işe yaramayacağını düşünenlerdenim. Bazı kitaplar gibi sadece görselliğe yer verilmemiş hatta görsel örneklere hiç yer verilmemiş tamamen anlatım odaklı gidiyor.Kitabı okurken aynı zamanda bahsettiği fotoğrafcıları araştırarak fotoğraflarını inceleme fırsatım oldu. Onun dışında fotoğrafla alakalı kitap alacaksanız yorumları okumanızı tavsiye ederim yoksa bir fotoğrafcının rastgele çekip koydugu sadece görsellerden oluşmuş kitap formatında albümünü satın almış olursunuz ama bu kayıp olmaz en azından fotoğraf okuyabilme ve gözünüzü geliştirebilme imkanı sunar. “Fotoğraf, herkesin hakkında bir şeyler bildiği, ama pek aldırış etmediği şeylerle uğraşmanın iyi bir aracıdır. Benim fotoğraflarım sizin görmediğiniz şeyleri göstermeyi amaçlıyor." (Emmet Gowin) (Cansu)

Fotoğraf Üzerine: Fotoğraf nasıl çekilir, fotoğraf çekerken nelere dikkat etmeliyiz, iyi fotoğraf nasıl olmalıdır….. Bu tür sorulara cevap arıyorsanız yanlış kitabı seçtiniz. Kitap fotoğrafın ve fotoğrafçılığın felsefi yanı üzerinde duruyor. Fotoğraf ilk icat edildiği andan itibaren nasıl anlaşıldı, nasıl yorumlandı, fotoğrafçılığın duayenleri sayılan kişiler fotoğraf çekerken nelere dikkat ettiler veya nelerden sakındılar. Bu kişilerin fotoğraflarının birbirinden ayrılan veya birbirine benzeşen yönleri nelerdi.. Fotoğraf hayatımıza ne kattı veya hayatımızdan neleri çaldı. Kısacası fotoğrafçılığın teknik yönlerini değil, düşünsel yönlerini önümüze getiriyor kitap. Fotoğraf üzerine düşünmek, bu konuda kendini geliştirmek isteyen kişilere şiddetle tavsiye ederim. (salih albayrak)

Yazar, fotoğrafın ve fotoğrafçılığın doğuşu, gelişimi hakkında tarihi ve felsefi bir eser kaleme almış. İlk fotoğraf nasıl ortaya çıktı, tarihsel süreçte ne yönde ilerledi, fotoğrafla ne anlatılmak istendi sorularına cevap bulabileceğiniz ve son bölümde fotoğrafla ilgili özlü sözler okuyabileceğiniz bir eser olarak hazırlanmış. Görsel sanatlara, fotoğrafçılığa ilginiz varsa okunması faydalı olur. Ancak aradığınız fotoğrafçılığa giriş, terimler, kavramlar, teknikler gibi bilgilerse bu kitap sizin için doğru kitap değil. (Ali Kemal)

Fotoğraf Üzerine PDF indirme linki var mı?

Susan Sontag - Fotoğraf Üzerine kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Fotoğraf Üzerine PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Susan Sontag Kimdir?

Sontag, New York'ta, her ikisi de Litvanya ve Polonya asıllı Yahudiler olan Mildred (kızlık soyadı Jacobson) ve Jack Rosenblatt'ın kızı olarak Susan Rosenblatt adıyla dünyaya geldi. Babası Çin'de bir kürk ticareti işletmesi yönetiyordu ve Susan beş yaşındayken 1939'da orada tüberkülozdan öldü. Yedi yıl sonra, Sontag'ın annesi Amerikalı asker Nathan Sontag ile evlendi. Susan ve kız kardeşi Judith, resmi olarak evlat edinilmeseler de üvey babalarının soyadını aldılar.

Susan bir yandan mutsuz bir çocukluk geçirirken kitaplara sığındı ve 15 yaşında North Hollywood Lisesi'nden mezun oldu. Şikago Üniversitesi'ne gitti. Felsefe, antik tarih ve edebiyat alanlarında dersler aldı.

Sontag, 17 yaşında 10 günlük bir flörtten sonra Chicago Üniversitesi'nde sosyoloji hocası olan yazar Philip Rieff ile evlendi; evlilikleri sekiz yıl sürdü.

Çoğunlukla denemeler yazdı, ancak romanlar da yayınladı; 1964'te ilk büyük çalışması olan "Notes on 'Camp" adlı makalesini yayınladı. Sontag, Vietnam Savaşı ve Saraybosna Kuşatması da dahil olmak üzere, çatışma bölgeleri hakkında yazılı ve sözlü olarak veya bu bölgelere seyahat etme konusunda oldukça aktifti. Fotoğraf, kültür ve medya, AIDS ve hastalık, insan hakları ve sol ideoloji hakkında kapsamlı yazılar yazdı. Yazıları ve konuşmaları tartışmalara yol açtı ve "neslinin en etkili eleştirmenlerinden biri" olarak tanımlandı. Yazılarının yanısıra dört film yazıp yönetti ve ayrıca birkaç oyun yazdı.

Sontag, 28 Aralık 2004'te 71 yaşında New York'ta akut miyeloid lösemiye dönüşen miyelodisplastik sendromun komplikasyonlarından öldü. Paris'te Cimetière du Montparnasse'ye gömüldü.

Susan Sontag Kitapları - Eserleri

  • Başkalarının Acısına Bakmak
  • Fotoğraf Üzerine
  • Böyle Yaşıyoruz Artık
  • Bilincin Kapısını Aralamak
  • Metafor Olarak Hastalık - Aids ve Metaforları
  • Yeniden Doğan
  • Sanatçı: Örnek Bir Çilekeş
  • Bilinç Tene Kuşanınca
  • Ben Vesaire
  • Yanardağ Sevdalısı
  • Satürn Yıldızı Altında
  • Amerika'da
  • Rüyalarının Esiri
  • Alice Yatakta
  • Yoruma Karşı
  • Ölüm Tüneli
  • Radikal İrade Üslupları
  • Notes on Camp

Susan Sontag Alıntıları - Sözleri

  • Kelimeler çürümüştür. (Satürn Yıldızı Altında)
  • İyi olmak için insan daha yalın olmalı. Kaynağa dönermişçesine yalın, büyük bir unutuş içindeymişçesine yalın. (Ben Vesaire)
  • Hayran olduğum şey olmak istiyorum da ondan. Neden neysen o olmak istemiyorsun? (Bilinç Tene Kuşanınca)
  • Kafka'nın kitaplarını dini bir alegori olarak okuyanlarsa, Şato'daki K.'nın cennete varmaya çalıştığını, Dava'daki Joseph K.'nın Tanrı'nın merhametsiz ve esrarengiz adaletince yargılandığını görürler. (Yoruma Karşı)
  • . Melankolinin cazibesine direnmek istiyorum canım. Ne kadar olduğunu bir bilsen. ... (Ben Vesaire)
  • "Bana kendimi güçlü hissettiren nedir? - Aşık olmak ve çalışmak, diye yanıtlar.” (Bilincin Kapısını Aralamak)
  • İnsanlar canlı olduklarını hissetmek için âşık olurlar. (Rüyalarının Esiri)
  • Mutluluk, bireysel varoluşuna, üzerinde adının bulunduğu bir kaba yapışıp kalmamaya bağlıydı. Kendini, kabı unutman gerekiyordu. Seni, kendinin dışına çıkartan, dünyayı genişleten şeye tutunman gerekiyordu. (Amerika'da)
  • “Nesneler vardır ve eğer kişi insanlardan çok onlara dikkat ederse, bunun sebebi mevcudiyetlerinin bu insanlarınkinden daha fazla olmasındandır. Ölü nesneler hala hayattadır. Yaşayan insanlar, çoğu kez ölmüşlerdir.” (Radikal İrade Üslupları)
  • Sendeki bu çabuk kavrama yeteneğini sakın dehayla karıştırma. Ancak pek çok şeyin törpülendikten sonra…. biri olabilirsin. (Amerika'da)
  • Büyük şehirlerin, doymak bilmez yeni mal iştahlarıyla canlılıklarını koruyan eğitimli insanları, modernist acıya alışmış ve bunun üstesinden gelmekte ustalaşmışlardır. (Satürn Yıldızı Altında)
  • Zaten birçok bilge kişi şöyle dememiş midir. “Hiçkimse aynı anda hem düşünüp hem de birine vuramaz.” (Başkalarının Acısına Bakmak)
  • Daha iyi bir yaşam olasılığına, yabancı bir yerde taptaze bir başlangıç yapılabileceğine ilk inananlar bizler değiliz, sonuncu olmayacağımız da kesin. Hiçbir ideale sahip olamayanlar bizi fena halde küçümseyecekler. Ama daha iyi bir ortam adına kumar oynamanın utanılacak bir yanı yok. Eğer bir daha kimse bizimle aynı duygulara kapılmazsa, dünya çok daha yoksul bir yer olur. (Amerika'da)
  • . Ciddi kurgu yazarları ahlaki sorunları pratik olarak düşünürler. Hikayeler anlatırlar. Anlatırlar. Hayatlar bizimkinden uzak olsa da, özdeşleşebileceğimiz anlatılarda ortak insanlığımızı çağrıştırıyorlar. Hayal gücümüzü harekete geçirirler. Anlattıkları hikayeler sempatimizi genişletiyor ve karmaşıklaştırıyor ve dolayısıyla iyileştiriyor. Ahlaki yargı kapasitemizi eğitirler. ... (Notes on Camp)
  • Aynı zamanda bilgi içermedikçe hiçbir görüntü beni doyurmaz. (Satürn Yıldızı Altında)
  • Zakopane’ye gelmek ödümü koparıyor. Onu değişmiş bulmaktan korkuyorum. Uzun bir ayrılıktan sonra bir yere dönmenin nasıl bir duygu olduğunu bilirsin. Kaçtığın bir yer bile olsa, onu bıraktığın gibi bulmak istersin. (Amerika'da)
  • Ona böyle yakın oluşumuz, her gün hastaneye uğramaya zaman ayırışımız, kendimizi daha kesin ve tartışılmaz bir şekilde sağlıklı olanlar, hasta olmayanlar, hasta olmayacaklar olarak tanımlamaya çalışmamız değil mi bir biçimde, sanki ona olanlar bize olamazmış gibi... (Böyle Yaşıyoruz Artık)
  • Uyumak, ölüme yenilmek gibiydi. (Böyle Yaşıyoruz Artık)
  • Hastalığın o kadar çok biçimi var ki... (Böyle Yaşıyoruz Artık)
  • İnsanların,hakkımızda gerçekte ne düşündüğünü (daha doğrusu, ne düşündüğünü sandığını) ender olarak biliriz. (Yeniden Doğan)

Yorum Yaz